~ÂŞIKLAR~
Sudur benim işim susuz sulamam
Ulular urganın uslu ulamam
Bir bohçaki dört ucunu bulamam
Âşığım acıyın bana Âşıklar…
Kuddusî mürşidi Geylâni pîri
Dostun dergâhında eyledi diri
Aşk kervanın dört ayaklı kîtmiri
İsteriz bizi de ana Âşıklar…
Erenler Elest’te aşkı anmıştır
Âşıklar ahıyla aşka yanmıştır
Kerbelâ’da kana kana kanmıştır
Beş para vermiyor kana Âşıklar…
Çoğun yok bulacak BİR’liğe banan
Yadel’e delidir Yârine yanan
“Ser ver, sırr al!” diyor Cennete Cânân
Cihanın cevri çok cana Âşıklar…
Dildâr’a Dilara dilber dilleri
BİR’liğin bezminde BİR bülbülleri
İBRAHİM’ in kor bağının gülleri
Yâdigâr-ı Yârdır yana Âşıklar…
Âşığım diyorda aşkı uyutuyor
Gündüz gecesinde oruc tutuyor
Gereksiz gevşiyor, geviş yutuyor
Çileyi çökerten çene Âşıklar…
At başı giderken farkı geçimişiz
Çileyi çelmişiz çarkı geçmişiz
Yedi yudum içip kırkı geçmişiz
Su gibi geçiyor sene Âşıklar…
Ne idi “Elestü Bezm” in âhidi
Vâhid-ü-Vehhab’ın vuslat şâhidi
Her nefeste Haşr-ü Neşr’in tevihidi
Yeniden Yâr ile yine Âşıklar…
Dergâh deli, deve deli ıkar mı
İzn-i Yâr olmazsa yükün yıkar mı
Yedi bayram aşk boyası çıkar mı
Yârin parmağında kına Âşıklar…
Mey Melâmî meyhânedir meşrebi
Elbet sevgilidir sevdâ sebebi
Değirmenin taşı; demir leblebi
Bulamaç buladık una Âşıklar…
Özüne âşıklar kabuğuna yoz
Dört türüyle yenir tarikatta koz
Kabuğumdan çıkmam diyor salyangoz
Bilmem ne dersiniz buna Âşıklar…
Gönlümde goncadır, dağlar keveni
Severim sevgilim seni seveni
Kırk düğüm gırtlakta bıraksa beni
Söyleyin selâmım “O” na Âşıklar…
Serseriler sevdâsında ser-ü-ser
Âşık ebed aşkı ezelden eser
Bu seher cennettir gönlümüz Kevser
Tûba dallarına kona Âşıklar…
Kimi nefsinde NEY, kimi can CURA
Kimi Sevdâsını üflüyor Sûr’a
Kimisin derisi; kasnak kalbura
Çingenenin gözü göne Âşıklar…
Muhammed hamdinde safi Mustafa!
İhvâni serseri seyrinde sefa
Sevdâsın sırlayan buyursun safa
Dizilip gelsinler öne Âşıklar…
Çağlayıp çoşmuşum câhil çağlarda
Bâdeler bağlayıp Bezm-i Bağlarda
Kimi karga kimi kartal dağlarda
Masmavi göllerde suna Âşıklar…
Cenab-ı MUHAMMED meftun-u Cânâ
Canını bergüzâr ede Cânân’a
Ney’inde sema’’sın dönsün Mevlâna
Bu “BEZM-İ ELEST” tir döne Âşıklar…
Sıratın esrarı tevhid taşını
Aşkla kaşıklayıp aşkın aşını
Yâr kapısı!... Agyâr eğsin başını
Eğmesin İhvâni öne Âşıklar…
23.01.1988 20:34
Urgan : İp.
Ulamam : Eklemem, birleştirmem.
Dildâr : f. Kalbi hükmü altında tutan. Sevgili, mâşuk.
Dilara : f. Gönül eğlendirici, kalbe rahatlık veren. Gönül okşayan.
Dilber : f. Gönül alan, kalbi çeken. Güzel, dilber.
ser-ü-ser : Gövde başı gölge başıyla buluşan Âşık...
Tûba : Ne hoş. Ne iyi. Her şeyin iyisi ve efdali. * İyilik, güzellik. Baht. * Cennette bulunan ve kökü göklerde dalları aşağıda olan ağaç ismi. * Çok berrak ve saf olan. * Saâdet. Hayır. Devlet.
Kalbur : Buğday elenen âlet, elek.
Gön : Elek, kalbur, gözer yapımındaşeritler elde etmek için usta çingenelerin de kullandığı hayvan derisi...