86- GÖNÜL DAĞI
GÖNÜL DAĞI...
Yığar ağyâr Yâr yoluna taşını
Âşıklar çilekeş yıkmaz kaşını
Bir deli sevdâdır sarmış başını
Gönül Dağı duman duman bu gece...
Sildi gözüm sisin seherde sedâ
Yârime meftunum ağyâre vedâ
Bulut bulut geziyorum semâda
Derdim deli Dostlar dağlardan yüce...
Gez köşkü sarayı virâneye gel!
Akıllı ukala divâneye gel!
Sinek seyri sahte, pervâneye gel!
Âşık olan bilir Yâr nazı nice...
Sûret saltanatı, devr-i kargaşa
Sîrette Sultanlık seyr-i temâşa
Âşık-Mâşuk cevlanında başbaşa
Olmamışsa, olan garip gülmece...
Her doğru eğridir... gönülde gerçek
Ayık değil arı, bal değil çiçek
Yârsiz nefes-soluk... boşuna emek
Ölü doğmuş ömür, gidip-gelmece...
Sarptır aşkın yolu, Şah’tır izlenen
Sürünülen, emeklenen dizlenen
Bir niyazdır “Rıza”, naza gizlenen
Ezel Bezmi’ndeki “Birlik” bilmece...
Kul İhvânim mestsin sığın Mevlâ’ya
Sabret Yâr aşkına derde belâya
Mecnun’un kıblesi zülf-ü Leylâ’ya
Her zaman Yâr adı... hâlde her hece...
08.12.1988 18:12
Buck-Antly.
Sedâ : Sadâ. Kasd ve teveccüh eyleme. * Bir şeyi âşikâre söylemek. * Mevkiine tevcih ve isabet ettirmek. * Kat'etmek. * İzhar ve beyan etmek. * Yarık ve çatlak. Bir şeyi ikiye yarmak.
Meftun : Fitne ve belâya tutulmuş olan. Âşık. Mecnun. * Cünun. Fitne.
Ukala : (Âkıl. C.) Akıllılar. * Halk dilinde: Akıllılık iddia edenler.
Sahte : f. Düzme, yapmacık, yalandan, taklit. * Kalp, karışık.
[ Geri Dön ] |