Elestü bi Rabbiküm ve ilk secdemiz

Cevapla
ulak
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 1
Kayıt: 31 Eki 2014, 15:32

Elestü bi Rabbiküm ve ilk secdemiz

Mesaj gönderen ulak »

Elestü Bi Rabbiküm sirri
31.10.2014 14:10
Elestü Bi Rabbiküm Sırrı





Kâinattaki iki hakikat budur.
Geri kalan yaratılmış her varlık o insanın hizmetindedir. Çünkü Allah’u Teâlâ insanı kendisine halife olarak yarattı ki bunu zaten bütün kâinata hitap ederek, sadece meleklere değil bütün kâinata, hatta bizim cansız diye algıladığımız varlıklara dahi tebliğ etmiştir. Bu kâinattın içinde olan bir şey.
Orada, bizim ilk yaratılışımızdaki hitap bu, zaten bu ayeti çözdüğünüz zaman inşallah sırların, yaratılış sırlarını hakikatinin büyük bir bölümünün anlamış ve idrak etmiş oluruz. Bu da şudur:
“Elestü Bi Rabbiküm”
Çok önemli bu, “Elestü Bi Rabbiküm”
Yani ben sizin Rabbiniz değimliyim. Bunu böyle açıklamışlar da hakikati şudur; Allah’u Teâlâ orada bizlerin NUR yapılarına hitabı “Ben sizin Rabbinizim” niye Rabbinizin diyor da ben sizin Rahmanınızım, Allah’ınızım, Rahim’inizim veya niye diğer isimlerini demiyor da direk,

Rabbinizin diyor?

Çünkü orada bize bir şeyler öğretecek. Sadece insanların değil ki zaten o arada ilk olarak inanlar da toplandı. Bütün kâinatın Rabbidir ki her kâinata, kâinatın içersindeki varlıklara hayatları boyunca yaratılışı boyunca ve yok oluşuna kadar geçecek süre boyunca, nasıl hareket edeceğini nasıl yol izleyeceklerini öğreten olduğu için Rabbidir. RAB yani öğretmen bize öğretendir.
Şimdi orada ilk , “Elestü Bi Rabbiküm” ben sizin Rabbinizim bunu meallerde yanlış çevirmişler. Ben sizin Rabbiniz değimliyim diye, soruyor? Yani bu cahilce bir açılım orada!
İşin aslı; Allah’u Teâlâ’nın İLAH sıfatına Rahman’ı yaklaştırıp Arkasından Allah Arkasından Rahman arkasından Rahim sıralanışının dalgalanışının kâinata yayılmasının arasında o sonsuza doğru yayılan sayısız esmalarının isimlerinin Nurlarının ayrı ayrı tezahürlerinde biz insanları ilk olarak NUR bedenlerinde orada yaratmıştır.
Oradaki o NUR bedenlere ve ilk o RUHU orada teslim eden ve o RUH’a bağlayan akıl âlemine bağlayan orada Allah’u Teâlâ’dır. Bizler orda NUR bedenlerde akıl âlemine bağlandıktan sonra ve RUH âlemine de kenetledikten sonrada çünkü nefyedilme daha yoktur henüz. Çünkü beden âleminde RUH’un nefyedilmesi vardır. Orada Allah’u Teâlâ bize bütün hakikatleri öğretiyor tamamını, yaratılışımızı işte bundan sonra başımızdan geçecek bütün ömrümüz boyunca başımızdan geçecek olayları oradaki yaşanan hayatları ölümü ölümden sonraki tekrar yatılmamızı ondan sonra tekrar ölüp tekrar yaratılmamızı ki bir batında on altı defa yaratılma var. Onu biraz sonra inşallah onu Zümer Süresi 6. Ayeti olarak açacağız Allah nasip ederse inşallah.

O hitap işte o ses orada hocamız orada biraz tevazu göstermiş. İşte sadece ses değil, görüntü hal hatta AN olarak zaten hala ordayız. Biliyor yani oradaki halini hocam, hiçbir zaman için unutmadı, hatta sadece hocam değil birçok kimse, hocam o makamda olduğu için biliyor. Diğer insanlar da onu hatırladığı zaman onu zaten görürler orada o secde olayı da söyle; biraz karışık atlambaç anlatıyorum. Fakat bir noktayı anlamak için diğer noktaya mecburen geçiyoruz. Oradaki secde işte düşünün küresel bir varlık sonsuza doğru yayılan. İşte o insanın bedeni Allah’u Teâlâ’nın RUH’unun içersinde hayat kazanmışız. Allah’u Teâlâ’nın külli aklına bağlanmışız yani sonsuz aklının içersinde bilgiye hazır vaziyette kendimizi açmışız. Allah’u Teâlâ’nın bize öğreteceklerini bekliyoruz orada.
Kim öğretiyor?
RAB!
Neyin muhasarası altında?
Rahmanın onun yani Rahmanın kuşatması altında kuşatma derken kapsamıyor. Birbiri içine geçmişler. Yani bu bizim dünyadaki fizik kurallarına aykırı bir şey. İki topu birbiri içine geçiriyorsun. Yani bir içte bir dışta bir top değil gibi düşünün. Bu biraz algılanması zor ama hal olarak yaşarsanız inşallah Allah’u Teâlâ nasip eder inşallah, yani bir bakıyorsunuz Rahman görünümlü Rahim ama birbirinden ayrı değiller güçleri birbirine karışmıyor. Fakat Rahman her zaman bir üste kalıyor. Kâinatı yönetmek için veya oradaki düzeni koymak için.
İşte o Rahmanın muhasarası onun altında Rahim’in muhasarası altında bizler Allah’u Teâlâ’nın RUH’una bağlandık ve akıl âlemine bağlandık ve Allah’u Teâlâ bize öğretmeye başladı ve ilk hitabı:
“Ben sizin Rabbinizim.”
İşte kalu (kâlû ) belada dedikleri. Evet, Sen bizim Rabbimizsin dedik.
Secdemiz şudur;
Orada el yok ayak işte küresel bir yapı öyle düşünün. Sonsuza doğru yayılmaya çalışan her AN renkten renge geçen ve bir kararda duramayan ve bununla beraber saydam ve ondan daha öte bir şey yani görünmeyen bir varlık. Yani fizik âleminde görünmeyen bir şey, öyle bir varlıksın orada Allah’u Teâlâ seni akıl âlemine bağladıktan sonra açıyor her şeyi ilk hitabı ben sizim Rabbinizim diyor. Bizde evet sen bizim Rabbimizsin diyoruz. O akıl âleminden bedenlere hükmederek bize kabul ettiriyor. Kabul ediyoruz yani secde ediyoruz.
İşte o secdemizde; o akıl âlemine onu kabul etmemiz o secdedir. NUR âleminden kendi öz varlığına tekrar bağlanıp yani öz varlığı dediğimiz; AMA’da zuhur etmeden yani AMA ile yaratılış zaten iç içe aynı anda vardı. Tekrar AMA durumundaki hali ile diğer esmaları ile bir irtibat halinde olarak bizler orada Allah’u Teâlâ’nın bize öğreteceklerini öğrendik.

Ve iz ehaze Rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu bi Rabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn.
Bunu yine Allah’u Teâlâ aynı sürenin yani Araf süresinin 172. Ayetinde söyle açar.

Yani bunu meal olarak da yanılış yazmışlar diyor ki; bugünkü meallerde söyle açmışlar.
Biz Âdemin belinden zürriyetlerini çıkardık ve yaradılışlarına şahit tuttuk. Öyle değil, şimdi Allah’u Teâlâ orada daha Âdemin beden âlemleri yaratılmamış ve beden âlemleri yaratılmayınca zürriyet yani sulb daha o bedene girmemiş.
Orada hitap şudur;
Allah’u Teâlâ biz siz daha beden âlemine gelmeden önce, Âdemlerin bedenlerine yerleştirmeden önce sizleri yaratılışınıza ve kâinatın yaratılışına şahit tuttuk diyor Allah’u Teâlâ.
Bu bir tek insana mahsus bir şeydir. Yani diğer varlıklar, ne melekler dört büyük meleğin dışında ne melekler ne de diğer enerji varlıkların hiç biri yaratılışa şahit tutulmamıştı ki bunu yine bir ayetle destekler.
Allah’u Teâlâ bir ayette söyle buyuruyor:
Mâ eşhedtuhum halkassemâvâti vel ardı ve lâ halka enfusihim ve mâ kuntu muttehızel mudıllîne adudâ. Kehf 51 ayeti Kerimesi

“Biz lâini ve onun soyunu yaratılışlarına şahit tutmadık buyuruyor."

Bu sadece insana mahsus, işte bizim bütün bilgilerimiz orada bizlere verilmiştir. Sadece bu dünya hayatı için değil ebediyet için verilmiştir ve Allah’u Teâlâ vermediği bir şeyi tekrar senden istemiyor.
Bizleri beden âlemine fizik âlemine indirdiğinde o bilgileri bizden almamış.



Bugün gen dediğimiz işte DNA’larımıza yüklemiştir. Hepsi buradadır. DNA’lardaki bilgileri akıl âlemine tekrar çıkarmak için bunu daha sonra anlatacağız.
İşte Âdem Aleyhi Selamın ilk geldiği dönemlerde işte cennet âleminde iken, oradaki cennet bizim anladığımız manadaki cennet değil başka bir cennet, orada Âdem AS her şeyi hatırlıyor. Çükü henüz bedene yeni girmiş bir halde, sonra yeryüzünde nesiller nesilleri, nesiler nesilleri kovaladıkça insan Esfeli safilinden yani düştükleri noktalardan daha aşağılara inerek bilgilerin tamamını unuttular.



Allah’u Teâlâ verdiğini almaz!
Nerede bıraktı?
Hepsini bizim genlerimizde bıraktı. Bu bilgileri. Bu genlerdeki bilgileri tekrar akıl âleminde hatırlayabilmemiz için ne yaptı bu sefer Allah’u Teâlâ?

İşte peygamberler gönderdi,
suhuflar sayfalar gönderdi ve kitaplar gönderdi.
Orada tekrar bizi irşat yoluyla ilk günü hatırlama yaratıldığımız günü hatırlama yoluna dönderdi bizleri.
Alıntıdır.

İşte dinlerin gereği de budur.
İslam’ın da bir manası odur.
Bizlere ilk yaratıldığımız günü hatırlatmaktır.
İnsan seviyesine çıkmaktır,

İslam’da esas budur.


Devamını oku:
Cevapla

“Serbest Kürsü” sayfasına dön