RESULULLAH (SAV)'in YAŞI

Muhammed Rahim Bawa Muhyiddin (k.s.) hazretlerinin hayatı ve eserleri.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

RESULULLAH (SAV)'in YAŞI

Mesaj gönderen Gariban »

Resim
Kaynak: ASMA'UL- HUSNA, 1979 Bawa
Muhaiyaddeen Fellowship Press, 2002 print, s138-147

Yazar: M.R.Bawa MUHAIYADDEEN (K.S)
Çeviren:Barbaros SERT, Basildon-18 Temmuz 2008

Bir gün Cebrail’e Muhammed (sav)’e vahiy getirmesi söylendi.
ALLAH dedi ki :
“Lütfen Muhammed’e benim selâmımı ver, O’na benim sevgimi ver” .
ALLAH bunu söyledi ve sonra Cebrail’e yeni bir Kur’an âyeti verildi.
Cebrail bunu Muhammed (sav)’e getirdi, fakat peygamber o sırada dışarı cıkmıştı.
Fatma (R.A), Muhammed (sav)’in kızı o anda kapı eşiğindeydi.

Fatma (ra) :
“Esselâmü Aleyküm” dedi. “Fatma , peygamber nerede?”
“O dışarı çıktı. Esselâmü aleyküm. Lütfen içeri gelin, Ey amcacığım, babamın genç kardeşi lütfen oturun.”

Cebrail biraz kızgınlaştı.
Hiç bir şey söylemeden orada duruyordu.
Biraz zaman geçti, ve o hala oturmuyordu.
Sadece orada ayakta duruyordu.
Fatma (ra) dedi ki :


“Ey babamın genç kardeşi. Dediğim şey Esselâmü Aleyküm ALLAH’ın övgüsüdür. Ben rahmet ve ALLAH’ın övgüsünü söyledim. Sen cevap vermedin. Ben kızgın değilim ama sen selâmımı cevaplamadın. O senin sorumluluğundur. Bu ihmalin ile büyük bir vebal altına girdin. Benim selâmıma, ALLAH’ın sözüne cevap vermedin ve bu borçlandığın borcundur. Ciddi bir borç!”

Cebrail derhal cevap Verdi : “Aleykümselâm, aleykümselâm Fatma”.

“Neden bana kızgındın?”

“Bunun seninle bir alakası yok. Fakat senin baban çok yaşlı değil. O, 50 ya da 52 yaşlarında. Ben kaç yaşındayım? Ben ALLAH’tan bir çok peygambere vahiy getirdim. Ben onları 124000 peygambere getirdim. Fakat sen beni babanın genç kardeşi olarak adlandırdın, konuşmadan dururken düşündüğüm şey buydu.”

“Öylemi olduğunu sanıyorsun? Peki. Bu olay hakkında fazla bir bilgim yok” dedi Fatma (R.A). ALLAH Cebrail’in kibrini kırıyordu. ALLAH Fatma (R.A)’ı böyle konuşturdu. Ondaki bu kelimeleri O yapmıştı.

“Ha öylemi? Ben hiç birinizin yaşını bilmiyorum, kim daha büyük kim daha küçük. Eğer bu mu daha büyük şu mu daha büyük, bilmiyorum. Bu nedenle bırakalım babam gelsin. Hanginizin daha yaşlı olduğunu bilmek istiyorum.”

“Peki”

SAV biraz sonra geldi : “Esselâmü aleyküm Cebrail, lütfen gel. Lütfen gel ve otur!”

“ALLAH sana selâmını veriyor. ALLAH sana selâmını vermemi söyledi.”
“Peki. Lütfen otur!”
Oturduğu sırada , Fatma (ra) konuştu :

“Baba , ikimiz arasında , amcam, senin genç kardeşin ve benim aramda küçük bir münakaşa geçti. Bir akıl kavgası. Her ikimizi de rahatsız ediyor. İkinizden hanginizin daha yaşlı olduğunu bilmem lâzım. Kim daha yaşlı ve kim daha genç?”

“Ne oldu? “ diye sordu.

Sonra (Fatma ra) dedi ki :


“Cebrail (as) geldi. Seni sordu fakat sen dışarı çıkmıştın. Ben Esselâmü aleyküm lütfen içeri gel , babamın genç kardeşi dedim. Fakat o kızdı. Sonra bir müddet sonar, cevaplamadığı için, “bu senin borçlanacağın bir borç olacaktır” dedim. Sonra o selâmı aldı ve ben ona neden böyle davrandığını sordum. O da “Ben çok yaşlıyım ve sen beni babanın genç kardeşi olarak adlandırıyorsun. Ben senin babandan daha yaşlıyım”
Bu nedenle, şimdi ikinizden hanginiz daha yaşlı?
Ben bunun cevabını bilmeliyim.”


Resûlullah sav : “Peki öyleyse. Öyle mi Cebrail?” diye sordu. “Sen benden daha yaşlı olduğunu söyluyorsan, dünyadaki en büyük şey nedir? Ben gelmeden evvel; hiç şaşırtıcı (hayret verici, harika, mucize) bir şey gördün mü?”

“Evet, dünyada böyle bir harika gördüm.”
“Gördün mü? Harika neydi o zaman?”
“Kuzeybatıda parlayan bir yıldız var. Ay orada. Bu yıldız 70000 yıl görünür olarak kalır, sonra 70000 yıl bir süre için kaybolur, sonra 70000 yıl bir süre için tekrar yükselir. Ben bu yıldızın 70000 kez yükseldiğini gördüm. Onu gördüm.”

“Gördün mü? Yıldızı şimdi görüyor musun? “
“Hayır onu şimdi görmüyorum.”
“Onu görseydin, onun daha önce görmüş olduğun yıldız olduğunu söyleyecek kadar onu tanıyabilir miydin? Onu görmüş ya da görmemiş olduğunu söyleyebilir miydin? “
“Evet söyleyebilirdim, söyleyebilirdim”

Sonra Resûl (sav) türbanını çıkardı.
Arşın mübareği olarak var olan türbanını çıkardı.
ALLAH’ın arşının hazinesi olan o türbanı çıkardı.
Sonra tacını çıkardı ki, orada üç dünya için rahmet varlık sürmektedir, ve Cebrail’e başının üzerini gösterdi.
Bu yıldız orada nur saçıyordu.
Cebrail onu gördü, onu kucakladı, ve ağlamaya başladı. Ağladı.


“Neden ağlıyorsun? Ağlama. Ne ye ağlıyorsun? Belki yıldız bu muydu?”
“Buydu, buydu. Yıldız buydu. “
“Ya, gerçekten mi?”
Cebrail ağlayıp duruyordu.
“Neden ağlıyorsun?”
“Gördüğüm yıldız bu. Fakat bu yıldız üzerinde orada üç sembol vardı. Semboller simdi burada değil, sadece yıldız.”
“Ne sembolleri? “
“Yıldızın başında bir türban vardı. Yıldızın boynunda zümrütlerle bezenmiş bir gerdanlık vardı. Bu yıldızın iki kulağında iki küpe vardı. Onları şimdi görmüyorum”.

Sonra Muhammed (sav) açıkladı :
“ Türban ya da Ders ül Enbiya olarak bilinen, ALLAH’ın tahtının tacı, ALLAH’ın adaletidir.
Dersü’l- Enbiyâ (literatürde peygamber öğretileri) ALLAH’ın arşının , ALLAH’ın tahtının kaplanı ALİ’dir.
Dersü’l- Enbiyâ Arş’ın , O’nun tacının, O’nun adalet tacının, O’nun istiva ettiği tahtın kaplanıdır.
Bu iman kuvvetidir ki, o bu dünyanın getirdiği her şeyi deler ve durdurur.
Bu kudret O’nun tahtıdır.
Bu iluzyonnun getirdiği her şeyin üstesinden gelecek saf istikrar ve azimin imanı’dır.
Buna Hz.Ali denilir.
Zümrüt gerdanlık :“lütfen gel babamın kardeşi” diyen Fatma’dır.
Seni içeri davet eden kız budur.
Mücevher küpeler Hasan ve Hüseyin’dir.
Yıldız budur. Şimdi anlıyor musun?”


Ali’nin sırrını sadece ALLAH anlar.
Fatma olarak bilinen hazineyi, anlamını yalnız ALLAH bilir.
İki küpenin birisi sıfat ve birisi zât.
ALLAH
“Benden hilkat olarak beliren sıfattır, ve benden ve bende mânâ nuru olarak beliren Zât’tır” dedi.
İki küpe bunlardır.
Bir küpe hilkattır.
Diğer küpe işe Zât ya da rahmettir.
Zümrüt gerdanlık ALLAH’ın güzelliğidir.

Orada dokuz tane mücevher taşı vardır.
9 açılış vardır : 2 göz, 2 burun,2 kulak, bir ağız ve ikide aşağıdakiler.
Fatiha olarak bilinen sûret budur.
Bu işte bu dünyanın enerjisidir.
Partiya “Bu sûrete baktın mı?”
Sûretü’l- Fatiha ya demektir.
Bu sûret içinde başka bir sûret var.
Senin gördüğün yıldız bu.
Allah’ın güzelliği , ziyneti (süsü).
Bu nurun ziyneti.
Bu O’nun güzelliği.
Senin gördüğün şey bu.

Muhammed SAV :

“Ali, ALLAH’ın adaletidir.
Bu bir kaplandır!
O bütün şer niteliklerin üstesinden gelir.
O hiç bir korku olmaksızın her şeyin üstesinden gelir.
Tanrı’nın tahtını tuta bilecek olan o dur.
ALLAH’ın istiva ettiği arşın kaplanıdır.
Adalette asla başarısızlığa uğramaz.
Ziynetler ve yıldız bunlardır.
Şimdi gördün mü?
Kim daha yaşlı?”
diyerek sordu.

“Sadece ALLAH seni bilir dedi Cebrail başını eğerek.”

Bunun gibi, insanın , ruh, kalb (Aham) ve yüzü (Muham) sadece şimdi zuhur etmiştir.
Bu nitelikler bu kalb, ve bu güzellik ALLAH’ın dır. ALLAH ne zaman belirdi?
Bunlar (nitelikler, kalb ve güzellik) O’nda zuhur ettiğinde, bu Muhammed SAV’dir.
Ahmed.
Onun yaşı Cebrail’e söylendiği gibi açıklanmalı.
İşte ALLAH’tan gelen yıldız, nur budur.
Nur budur.
Bu kuvvete verilen isim İnsan’dır (kuvvet olarak söylenen şey insandır gibi).
Onun sonu yoktur.
Yaşı yoktur.
Her hangi ne melek gelirse gelsin ve sorsun onun hakkında, onun insanın sırrı olarak bulacağı SIRR budur.
Bu, Nur’un Muhammedi’dir.
Bu zâttır.
O öyle muazzam kuvvete sahiptir.

Zuhur etmiş herhangi bir şey, ister meleke olsun, ya da herhangi başka bir şey, göksel varlıklar, Cebrail ya da Mikail, -Allah bütün bu şeyleri bu güzellikle, bu kalb ile, ve bu Öz (zat) ile yaratmıştır.
Bu rahmet ile okyanusları, diyarları, dünyayı, ölüler dıyarlarını, güneş, ay, yıldızlar herşeyi-cennet ve cehennemi, bütün melekleri, göksel varlıkları, cinleri, perileri ve her şeyi.
Sadece bu Nur’dan bütün bu şeyler yaratılmıştır, onlar kendilerinden yaratılmadılar.
Yaratıkların bir tahmini (takdiri, hesabı) vardır, fakat bunun hesabı yoktur.
Onun yaşı tahmin edilemez.
Bu O’nun halinden tecelli etti, ve bu nedenle, bu açıklama Cebrail’e verildi.

Bu Muhammed SAV’dir.
Ahmed. Aham (tamilcede kalp) ve Muham (tamilcede Vech, yüz) ALLAH’tan geldi.
Zât , rahmet ve güzellik ALLAH’tan geldi. Muhammed isminin verildiği şey işte budur.
Bu, sıradan bir şekilde söylenecek (ezberden sayıp dökülecek) bir şey değildir.
Bu O’nunla konuşmak zorunda olan şeydir.
Bu O’nunla konuşan şeydir.
O’na ulaşan şey budur.
İsâ kendisinden geldi yere vuslat etmek için geri dönen şeydir.
Kur’ân da bu böyledir.
Esmaü’l- Hüsnâ’nın mânâlarını ve görevlerini anlamalıyız. O’nun görevini anlamalıyız.
Esmaü’l- Hüsnâ, ALLAH’ın görevinin, O’nun şefkat nitelikleri görevinin uygulamasıdır, O’nun hilkati için yaptığı hizmetin (görevin) uygulamasıdır.
Dünya der ki :
“Esmaü’l- Hüsnâ O’nun velâyetleridir, O’nun mucizeleridir.”
ALLAH’a görev (hizmet) olan şey, dünyaya bir mucizedir.
Esmaü’l- Hüsnâ budur.
Yapmak zorunda olduğumuz görev budur.
Biz ALLAH’in rahmet niteliklerinin görevini yapmalıyız.
ALLAH’ın niteliklerinin sûretini almak ve ALLAH’ın görevini yapmak KUR’ÂN dır.
Başka her şey kurban edilmelidir.

Başka her şeyi
“subhan ALLAHi vel hamdülillahi ve la ilahe illallahu vallahu ekber ve la havle ve la kuvvete illa billahi ve huvel aliyul azim” ile kesip atın!
Başka herşeyi kurban edin!
Kurban etmiş olduktan sonra, baska her şey üzerinde kurban yaptıktan sonra, ötesinde kalan Kur’ân dır.
Kurban , tavukları, inekleri ve keçileri kesmek değildir.
Orda kalbde 400 trilyon 10 bin kesilecek hayvan vardır.
Onlar kalpte kurban edilmelidir.
Bütün bunlar kesildikten sonra, yenilen şeyin Helal’mi-Haram’mı olduğu o zaman fark edilebilir.
Dünya da görülen her şey haramdır.
Sadece ALLAH’ta görülen şeyler Helal’dir.
Lütfen bunu yiyin!

Benim söylediğim şey ile sizin Kur’ânı okuyuşunuz arasında bir fark olacaktır.
Onu okuyun , ama İnsan-ı Kâmil olan bir şeyh bulup onu bu şeyhten dinleyin.
Diğerleri anlamaz.
Bunun (böyle) bir şeyhten dinlenmesi lâzım.

ALLAH’ın olan şey SIRR değildir.
SIRR olan şey Muhammed SAV’e gelmedi.
Orda sadece bir kuvvet ve sadece bir şeyi SIRR olarak sakladı.
Başka her şeyi Verdi.
Dedi ki
“Muhammed , bunu söyle!”

Sırf biz anlamıyoruz diye “Bu SIRR’dır. Açıklanamaz” diyerek her şeye SIRR demek doğru değildir.
Bilmiyorlar! SIRR’ın ne olduğunu Muhammed ‘e neden söylemiş olsun ki?
Cebrail biliyor onu, Muhammed onu biliyor, ve Muhammed’in takipçileri onu biliyor.
Bu SIRR değildir. O açıklandı.
Sadece bir SIRR vardır, ve sadece ALLAH’a aittir.
SIRR sudur ki O sonsuz olandır.
SIRR şudur ki O namütenahi olan (dibi nihâyeti olmayan anlaşılamaz), sonsuz olandır.
O bunu elinde tutar.
Başka herşey açıklanmıştır.
Evet o hepsi söylendi.
Bunu anlamalıyız.
Resim
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Mesaj gönderen gullale »

Eyvallah kardeşim Gariban, yazının son cümlesini bitirdikten sonra söylediğim cevap "Eyvallah"...
Bizleri bu inci, mercan, yakut ve zümrüt süsleri ile süslediğin için RABBİM de seni süslesin inşallah.
O gün cehenneme sorulur, "doldun mu?" Der ki, "daha yok mu?" Bu diyalog gibi şimdi diyorum sana, "daha yok mu?" bu hazinelerinden saçacağın, saçlarımıza elbiselerimize yollarımıza, ışıl ışıl parlayalım "gelin" gibi hazırlasınlar bizi inşallah ta ALLAHIN gelini olalım...
Resim
Kullanıcı avatarı
senim
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 106
Kayıt: 21 Şub 2008, 02:00

Mesaj gönderen senim »

Hocam anlamak ne zormuş derken bir de bunları hazmedememekle yüzleşmek varmış...!

Selam ve Dua ile
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/senim.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen Gariban »

Sevgili Senim ve Güllale Kardeşlerim,
Bende sizin gibi Eyvallah diyorum ne diyeyim. Bawa Muhaiyaddeen (rh.a) farklı kitaplarında buna benzer bahisler yapıyor, elimizden geldikçe zamanla çeviririz inşaallah. ALLAH cümlemize idrak etmek nasip etsin.

Selam sevgi ve muhabbetle
Gariban
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

Barbaros CANım Bawa MUHAİYADDEEN (K.S) Hazretimizden bize böyle ''İNCİ'' ler aktarıyorsun ki okudukça başka başka açılımlar görmekteyiz.
KARINCA Adamımızdan FEYZleniyoruz hamdolsun sanada çalışmalarında kolaylıklar dilerim ki daha nice güzellikleri BİZlere paylaş
Gönlüne ve ömrüne NUR-U MİM dolsun İNŞAALLAH!....

MUHAMMEDİ Muhabbetimizle.....
Resim
Kullanıcı avatarı
sdemir
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 487
Kayıt: 24 Mar 2008, 02:00

Mesaj gönderen sdemir »

Arkadaşlarıma canı yürekten katılıyorum. Rabbım kolaylaştırsında siz daha fazla çeviri yaparsınız bizde yararlanırız.
SELAM ve DUA ile...
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/sdemirimza.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen Gariban »

Sevgili Kardeşlerim Nur-Ye ve SDemir,
Desteğiniz ve güzel sözleriniz için ALLAH razı olsun, elimizden geldikçe gayretle yansıtmaya devam edeceğiz inşaallah.

Selam sevgi ve muhabbetle
Gariban
Resim
Kullanıcı avatarı
NuruM
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 350
Kayıt: 22 Mar 2008, 02:00

Mesaj gönderen NuruM »

''Başka her şeyi ;subhan ALLAHi vel hamdülillahi ve la ilahe illallahu vallahu ekber ve la havle ve la kuvvete illa billahi ve huvel aliyul azim; ile kesip atın! ''

Ne güzel buyurmuşlar HİMMETlerini dileriz kesip atmak için inşaallah!
Kıymetli Gariban HİZMETlerinizin daima daim olmasını dileriz.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/NuruMimza.gif[/img]
Cevapla

“►Bawa Muhyiddin◄” sayfasına dön