MUHİDDİN ARABÎ ve AKSARAY

Muhiddin-i Arabî (k.s.) hazretlerinin hayatı ve eserleri.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

MUHİDDİN ARABÎ ve AKSARAY

Mesaj gönderen kulihvani »

MUH-İD-DİN-İ ARABİ AKSARAY’DA

Sultan II. Kılıçarslan’ın Archelais’in = Garsaura’ nın yerinde kurduğu Aksaray büyük bir ilim merkezi olmuştu.
Büyük Selçuk Hükümdarı buraya İslâm Dünyasının her yerinden birçok âlimler davet etmişti.
Burası Konya’dan sonra Selçuklular’ ın ikinci bir ilim merkezi olmuştu.
Daha çok Muh-id-din-i Arabî, Şeyh-i Ekber klişesiyle meşhur olan Muh-id-din Muhammed İbn-i Ali İbn-i Arabî de Rum Selçuk Hükümdarlarından Sultan I. İzz-ed-din Keykavus’un (Keykavus 607 h. 1210-11 M. den 616 H. 1219-1220 M. yılına kadar hükümdarlık yapmıştır.) padişahlığı yıllarında Aksaray’da bulunuyordu.
611 H. 1214 M. yılında Mekke’de yazdığı Terceman-il-eşvak f-il-gazel-i v-en-nesib adlı kitabını Aksaray’da “Feth-üz Zehair-i ve-el-a’lak” adıyla şerh etmiştir.

Kâtip Çelebî’nin Keşf-üz Zünûn’unda bu kitap ve tercümesi hakkında yazdıklarını dilimize çevirerek buraya alıyorum:

“Terceman-ül-eşvak ve razvat-ül uşşak :
Bu kitab 638 H. Yılında ölen Şeyh Muh-id-din Muhammed İbn-i Ali İbn-i Arabînindir.
611 yılı Recep, Şaban ve Ramazan aylarında yazmıştır.
Sonra bunu şerh etmiş ve “Feth-üz-Zehair v-el-a’lak” adını vermiştir.
Kitapta deniliyor ki :
“Bunu Mekke-i Mükerreme’yi ziyaret ettiği zamanlar yazmıştır. Bunda Rabbanî marifetler, ilahî nurlar, ruhanî sırlar vardır.
Bunu âşıkça gazel diliyle yazmıştır.
Bunu da halkın bu tarzda yazılmış olan şeylere büyük rağbet gösterdikleri, böylelerini dinleyenlerin çok olduğu için yazmıştır.”

Bunu şerh etmesinin sebebini de şöyle açıklıyor :
“Arkadaşı Ebu Muhammed Abdullah İbn-i Berd-el-Hâbeşî nin ve oğlu Elban İsmail in Halepte kendisinden istemeleridir.
Bunu kendisine Halep Kadısı Kemal Ebu Kasım İbn-i Adim okumuştur.
Bu şerh 61 yılı Rebi-ul-âhir ayında Aksaray şehrinde tamamlanmıştır.

(Keşf-üz-zünun, cilt1, sütun 396)

Muh-id-din-i Arabî bir sene evvel Mekke’ yi ziyaret ederken yazdığı gazelini bir sene sonra Aksaray’ da şerh etmiştir.
Vaktinin bir kısmını Aksaray’ da belki de bir medresede ders vermekle geçirdiği anlaşılıyor.
Biz Aksaray’ da II Kılıçarslan’ ın şimdi yok olan bir medresesi bulunduğunu kabul ediyoruz.

Muh-id-din İbn-i Arabî 562 H. 1066-67 M. yılında Endülüs’ ün Mersiye şehrinde doğmuş, orada İbn-i Beşküval’ dan ve başka meşhur âlimlerden ders almış, sonra şarka yönelmiş, Şam, Bağdad ve Mekke’ de en büyük bilginderden ve erginlerden feyizlenmiş, zâhîr ve bâtın ilimleriyle kendisini cihazlandırmıştır.
Bir ara irfan merkezi olan Konya’ ya gelmiş, Selçuk Hükümdarı kendisini saygılarla karşılamış, ikram etmiş, Konya’ da Sadr-ed-din Konevî’ nin dul anasıyla evlenmiştir.
Sadr-el-din Konevî’ yi yetiştirmiştir.
Sonra Şam’ a dönmüş ve orada 638 H. 1240-41 M. yılında ölmüştür.

El yazısı kitaplarını Konya’ da üvey oğluna bırakmıştır.
Bunlar Sadr-ed-din Konevî’ nin kütüphanesinde idi.
Sonra kütüphane dağıtılmış, el yazmaları, Muh-id-dinî Arabî’ nin hırkası ve ona Selçuk Padişahının hediye ettiği kıymetli seccade eski adıyla İstanbul’ daki Evkaf-ı İslâmiye, yeni adıyla Türk ve İslam Eserleri Müzesine gönderilmişti.
Burada kıymetli hırka ve seccade çalınmıştır.
Bunlardan başka bu müzede 35 kadar da kıymetli seccade yok edilmiştir.
Bunları Muh-id-din-i Arabî’nin hal tercümesini yazarken kitabımızın başka yerinde genişçe bilgi vereceğiz.


Âbideleri ve Kitabeleri ile Aksaray Tarihi
İbrahim Hakkı Konyalı
(I. CİLT shf. 331-332)
Resim
Cevapla

“►Muhiddin-i Arabi◄” sayfasına dön