25. KUDSÎ HADÎS :
... Enes b. Mâlik (radiyallahu anhu) Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'in şöyle dediğini nakleder:
Allah arzı yarattığı vakit, arz sarsılmaya başladı.
Bunun üzerine Allah dağları yarattı ve onları arzın üzerine yerleştirdi.
Böylece arz sükunet buldu.
Melekler, dağların gücünden hayrete düştüler ve şöyle sormaktan kendilerini alamadılar:
Yâ Rabbî, yaratıkların içinde dağlardan daha güçlü bir şey var mıdır?
Evet, demir! buyurdu Allah.
Yâ Rabbî, yaratıkların içinde demirden daha güçlü bir şey var mıdır? diye sordular.
Evet ateş!
Yâ Rabbî, yaratıkların içinden ateşten daha güçlü bir şey var mıdır?
Evet, su!
Yâ Rabbî, yaratıkların içinden sudan daha güçlü bir şey var mıdır?
Evet, rüzgâr!
Yâ Rabbî, yaratıkların içinde rüzgârdan daha güçlü bir şey var mıdır?
Evet, sağ eliyle bir yardımda bulunan ve onu sol elinden gizleyen insan oğlu!
(Tirmizî, Tefsir, 113)
(Bu hadîs garîbdir)
..."NÛRLAR HAZİNESİ"nden KUDSÎ HADİS (1-40)
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
26. KUDSÎ HADÎS :
... Ebû Hureyre (radiyallahu anhu) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in haşr günü hakkında şöyle buyurduğunu nakleder:
(Tamamı Müslim'de bulunan uzun hadîste şöyle bir tablo çizilir):
... Aralarında münâfıklar da bulunduğu hâlde bu ümmet yerinde durup kalacak.
Allah Tebâreke ve Teâlâ onlara evvelce tanıdıklarından başka bir sûrette gelecek ve şöyle buyuracak:
Ben sizin Rabbinizim!
Senden Allah'a sığınırız! diyecekler.
Azîz ve Celîl olan Rabbimiz bize gelinceye kadar yerimiz burasıdır.
O bize geldiği zaman biz O'nu tanırız!
(Rabblerini o tecellî ile tanıyamadıkları için böyle davranacaklardır).
Yüce Allah bu defa onlara tanıdıkları sûrette gelecek ve şöyle buyuracak:
Ben sizin Rabbinizim!
Sen bizim Rabbimizsin! diyecekler ve O'na tâbî olacaklar.
Cehennemin de köprüsü kurulacak*.
(Hadîsin devâmında Allah'ın şöyle buyuracağı belirtilir):
Kim (Benden başka bir şeye) ibâdet ederse, ona tâbî olsun!
(Hadîsin tamamı için bkz. Müslim, Îman, 299)
Münâfık : İki yüzlü, araya nifak sokan. Fitnekâr. * Ahdini bozan, yalan söyleyen, hıyanet eden. * Görünüşte müslüman olup hakikatte kâfir ve düşman olan.
Tecellî : Görünme. Bilinme. * Kader. * Allah'ın (C.C.) lütfuna uğrama. * İlâhi kudretin meydana çıkması, görünmesi. Hak nurunun te'siriyle kulun kalbinde hakikatın bilinmesi.
Cehennem köprüsü : Sırat Köprüsü
... Ebû Hureyre (radiyallahu anhu) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in haşr günü hakkında şöyle buyurduğunu nakleder:
(Tamamı Müslim'de bulunan uzun hadîste şöyle bir tablo çizilir):
... Aralarında münâfıklar da bulunduğu hâlde bu ümmet yerinde durup kalacak.
Allah Tebâreke ve Teâlâ onlara evvelce tanıdıklarından başka bir sûrette gelecek ve şöyle buyuracak:
Ben sizin Rabbinizim!
Senden Allah'a sığınırız! diyecekler.
Azîz ve Celîl olan Rabbimiz bize gelinceye kadar yerimiz burasıdır.
O bize geldiği zaman biz O'nu tanırız!
(Rabblerini o tecellî ile tanıyamadıkları için böyle davranacaklardır).
Yüce Allah bu defa onlara tanıdıkları sûrette gelecek ve şöyle buyuracak:
Ben sizin Rabbinizim!
Sen bizim Rabbimizsin! diyecekler ve O'na tâbî olacaklar.
Cehennemin de köprüsü kurulacak*.
(Hadîsin devâmında Allah'ın şöyle buyuracağı belirtilir):
Kim (Benden başka bir şeye) ibâdet ederse, ona tâbî olsun!
(Hadîsin tamamı için bkz. Müslim, Îman, 299)
Münâfık : İki yüzlü, araya nifak sokan. Fitnekâr. * Ahdini bozan, yalan söyleyen, hıyanet eden. * Görünüşte müslüman olup hakikatte kâfir ve düşman olan.
Tecellî : Görünme. Bilinme. * Kader. * Allah'ın (C.C.) lütfuna uğrama. * İlâhi kudretin meydana çıkması, görünmesi. Hak nurunun te'siriyle kulun kalbinde hakikatın bilinmesi.
Cehennem köprüsü : Sırat Köprüsü
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
27. KUDSÎ HADÎS :
... Ebû Hureyre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğunu nakleder:
Azîz ve Celîl olan Allah şöyle buyurur:
Ben, kulumun Beni zannı yanındayım
(Kulum Beni nasıl düşünürse öyleyim).
Kulum Beni zikr ettiği vakit onunla birlikteyimdir.
Eğer Beni kendi başına (yalnızken) zikr ederse, Ben de onu kendim zikr eder anarım.
Şâyet Beni bir topluluk içinde anarsa, Ben de onu daha hayırlı bir topluluk içinde anarım.
Kulum Bana bir karış yaklaşırsa, Ben ona bir arşın yaklaşırım.
O Bana bir arşın yaklaşırsa, Ben ona bir kulaç yaklaşırım.
O Bana yürüyerek gelirse, Ben ona koşarak varırım.
(Buhârî Tevhîd, 15, 35; Müslim Tevbe, 1; İbn Mâce, Edeb, 58; Tirmizî, Deavât, 131)
Zann : Şüphe. Zannetmek, samak. Sezme.
Zikr : (Zikir) Anmak, hatırlamak. Anılmak. * Allah'ı (C.C.) çok çok anıp azametini düşünmek ve esmâ-i hüsnâsını okuyup tefekkür etmek. * Kur'ân-ı Kerim'in bir ismi.
Arşın : f. Bir uzunluk ölçüsü. (68 cm. uzunluk.) Bir kol boyu. Büyük bir adım genişliği. * Zirâ'.
... Ebû Hureyre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğunu nakleder:
Azîz ve Celîl olan Allah şöyle buyurur:
Ben, kulumun Beni zannı yanındayım
(Kulum Beni nasıl düşünürse öyleyim).
Kulum Beni zikr ettiği vakit onunla birlikteyimdir.
Eğer Beni kendi başına (yalnızken) zikr ederse, Ben de onu kendim zikr eder anarım.
Şâyet Beni bir topluluk içinde anarsa, Ben de onu daha hayırlı bir topluluk içinde anarım.
Kulum Bana bir karış yaklaşırsa, Ben ona bir arşın yaklaşırım.
O Bana bir arşın yaklaşırsa, Ben ona bir kulaç yaklaşırım.
O Bana yürüyerek gelirse, Ben ona koşarak varırım.
(Buhârî Tevhîd, 15, 35; Müslim Tevbe, 1; İbn Mâce, Edeb, 58; Tirmizî, Deavât, 131)
Zann : Şüphe. Zannetmek, samak. Sezme.
Zikr : (Zikir) Anmak, hatırlamak. Anılmak. * Allah'ı (C.C.) çok çok anıp azametini düşünmek ve esmâ-i hüsnâsını okuyup tefekkür etmek. * Kur'ân-ı Kerim'in bir ismi.
Arşın : f. Bir uzunluk ölçüsü. (68 cm. uzunluk.) Bir kol boyu. Büyük bir adım genişliği. * Zirâ'.
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
28. KUDSÎ HADÎS :
... Enes b. Mâlik (radiyallahu anhu) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğunu nakleder:
Allah şöyle buyurdu:
Ey Âdem oğlu!
Sen Bana duâ ettiğin ve Benden ümit ettiğin müddetçe, nasıl olursan ol seni bağışlarım ve aldırış etmem.
Ey Âdem oğlu!
Senin günahların gökyüzünün bulutlarına kadar ulaşsa ve sonra sen Benden mağfiret dilesen seni bağışlarım.
Ey Âdem oğlu!
Sen Bana dünyâlar dolusu hata ile gelsen ve fakat Bana hiçbir şeyi ortak (şirk) koşmamış olduğun hâlde ulaşsan, şüphesiz sana dünyâlar dolusu mağfiretle muâmele ederim!
(Tirmizî, Deavât, 99)
(Hadîs hasen ve sahîhdir)
Hasen : Güzel. Hüsünlü. Güzellik. * Güzel olmak.
Sahîh : Fık: Rükünleri ve şartları tamam olan herhangi bir ibâdet ve muâmele. * Hâlis, kusursuz, şüphesiz. * Edb: Gerek söz bakımından ve gerek mânâca noksanları bulunmayan ifade.
... Enes b. Mâlik (radiyallahu anhu) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğunu nakleder:
Allah şöyle buyurdu:
Ey Âdem oğlu!
Sen Bana duâ ettiğin ve Benden ümit ettiğin müddetçe, nasıl olursan ol seni bağışlarım ve aldırış etmem.
Ey Âdem oğlu!
Senin günahların gökyüzünün bulutlarına kadar ulaşsa ve sonra sen Benden mağfiret dilesen seni bağışlarım.
Ey Âdem oğlu!
Sen Bana dünyâlar dolusu hata ile gelsen ve fakat Bana hiçbir şeyi ortak (şirk) koşmamış olduğun hâlde ulaşsan, şüphesiz sana dünyâlar dolusu mağfiretle muâmele ederim!
(Tirmizî, Deavât, 99)
(Hadîs hasen ve sahîhdir)
Hasen : Güzel. Hüsünlü. Güzellik. * Güzel olmak.
Sahîh : Fık: Rükünleri ve şartları tamam olan herhangi bir ibâdet ve muâmele. * Hâlis, kusursuz, şüphesiz. * Edb: Gerek söz bakımından ve gerek mânâca noksanları bulunmayan ifade.
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
29. KUDSÎ HADÎS :
... Zeyd b. Hâlid el-Cühenî (radiyallahu anhu) nakleder:
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Hudeybiye'de geceleyin yağmış olan yağmurdan sonra bizlere sabah namazı kıldırdı.
Namazdan sonra yüzünü cemaate döndürdü ve:
Bilir misiniz Rabbiniz ne buyurdu?
diye sordu.
Allah ve Resûlu daha iyi bilendir diye cevap verdiler.
Bunun üzerine Hz. Peygamber Allah'ın şöyle buyurduğunu ifâde etti:
Kullarımdan kimi Bana îman etmiş olarak, kimi de kâfir olarak sabaha çıktı.
Kim ki: Allah'ın fazl ve rahmetiyle üzerimize yağmur yağdı! dediyse o Bana îman etmiş, yıldızları inkâr etmiştir.
Her kim de: Şu veya bu yıldızın batıp doğması ile üzerimize yağmur yağdı! dediyse, işte o Beni inkâr etmiş, yıldızlara îman etmiştir.
(Buhârî, Ezân, 1560; Tecrîd terc. II, 919; Müslim, İmân, 125)
Hudeybiye : Mekke-i Mükerreme'den Medine-i Münevvere'ye giden yolun üzerinde ve Mekke'den bir merhale uzaklıkta küçük bir köy olup, yakınında bir kuyu ve bir ağaç vardır ki, bu ağacın altında Hz. Fahr-i Kâinat Efendimize (A.S.M.) beşinci hicri senede eshabı tarafından biat olunmuştur. Hicretten beş sene on ay geçtiğinde Hz. Peygamber, maiyetindeki Muhacirîn ve Ensar'dan 1400 kişi bulunduğu halde umre niyetiyle Kâbe-i Şerife'yi ziyaret maksadıyla gidip bu yere vardıklarında Kureyş'in harp için karşı çıktıklarını haber alması üzerine, harp niyetiyle gelmeyip ancak sıla-i rahm ve Beytullah'ı ziyaret niyetiyle geldiklerini beyan buyurmuşlarsa da, Kureyş o sene Hz. Peygamber'le müslümanların Mekke'ye girmelerine razı olmayıp ertesi sene kabul edecekleri şartıyla ve diğer bazı şartlarla muahede akd etmişlerdir. Bunun üzerine mezkur sahabeler Hudeybiye'nin yakınında bulunan ağacın altında Hz. Peygamber Efendimize biat ettikten sonra Medine-i Münevvere'ye dönmüşlerdir.
... Zeyd b. Hâlid el-Cühenî (radiyallahu anhu) nakleder:
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Hudeybiye'de geceleyin yağmış olan yağmurdan sonra bizlere sabah namazı kıldırdı.
Namazdan sonra yüzünü cemaate döndürdü ve:
Bilir misiniz Rabbiniz ne buyurdu?
diye sordu.
Allah ve Resûlu daha iyi bilendir diye cevap verdiler.
Bunun üzerine Hz. Peygamber Allah'ın şöyle buyurduğunu ifâde etti:
Kullarımdan kimi Bana îman etmiş olarak, kimi de kâfir olarak sabaha çıktı.
Kim ki: Allah'ın fazl ve rahmetiyle üzerimize yağmur yağdı! dediyse o Bana îman etmiş, yıldızları inkâr etmiştir.
Her kim de: Şu veya bu yıldızın batıp doğması ile üzerimize yağmur yağdı! dediyse, işte o Beni inkâr etmiş, yıldızlara îman etmiştir.
(Buhârî, Ezân, 1560; Tecrîd terc. II, 919; Müslim, İmân, 125)
Hudeybiye : Mekke-i Mükerreme'den Medine-i Münevvere'ye giden yolun üzerinde ve Mekke'den bir merhale uzaklıkta küçük bir köy olup, yakınında bir kuyu ve bir ağaç vardır ki, bu ağacın altında Hz. Fahr-i Kâinat Efendimize (A.S.M.) beşinci hicri senede eshabı tarafından biat olunmuştur. Hicretten beş sene on ay geçtiğinde Hz. Peygamber, maiyetindeki Muhacirîn ve Ensar'dan 1400 kişi bulunduğu halde umre niyetiyle Kâbe-i Şerife'yi ziyaret maksadıyla gidip bu yere vardıklarında Kureyş'in harp için karşı çıktıklarını haber alması üzerine, harp niyetiyle gelmeyip ancak sıla-i rahm ve Beytullah'ı ziyaret niyetiyle geldiklerini beyan buyurmuşlarsa da, Kureyş o sene Hz. Peygamber'le müslümanların Mekke'ye girmelerine razı olmayıp ertesi sene kabul edecekleri şartıyla ve diğer bazı şartlarla muahede akd etmişlerdir. Bunun üzerine mezkur sahabeler Hudeybiye'nin yakınında bulunan ağacın altında Hz. Peygamber Efendimize biat ettikten sonra Medine-i Münevvere'ye dönmüşlerdir.
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
30. KUDSÎ HADÎS :
... Ebû Mûsâ el-Eş'arî (radiyallahu anhu)'in naklettiği bir hadîste Resûllullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğu ifâde edilir:
İmam "Semiallahü limen hamideh" (Allah hamdedeni işitir) dediği zaman siz:
"Allahümme Rabbenâ leke'l-hamd" (Yâ Rabbî hamd sana mahsustur) deyiniz; Allah sizi işitir.
Çünkü Yüce Allah Peygamberinin diliyle Semiallahü limen hamideh buyurmuştur.
(Müslim, Salât, 62)
... Ebû Mûsâ el-Eş'arî (radiyallahu anhu)'in naklettiği bir hadîste Resûllullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğu ifâde edilir:
İmam "Semiallahü limen hamideh" (Allah hamdedeni işitir) dediği zaman siz:
"Allahümme Rabbenâ leke'l-hamd" (Yâ Rabbî hamd sana mahsustur) deyiniz; Allah sizi işitir.
Çünkü Yüce Allah Peygamberinin diliyle Semiallahü limen hamideh buyurmuştur.
(Müslim, Salât, 62)
- Su
- Üye
- Mesajlar: 49
- Kayıt: 10 Mar 2008, 02:00
Re: ..."NÛRLAR HAZİNESİ"nden KUDSÎ HADİS (1-40)
Amin inşaAllah...Allahu Teala razı olsun..İlmin zekatıdır paylaşmak, Rabbimiz kabul buyursun ödediğiniz zekatınızı. İlminizi-ömrünüzü hayır ile bereketlendirsin inşaAllah!ankakusu yazdı:
Allah bizi ve sizi ilimden faydalandırsın.
İhsan ve bereketiyle bizleri ilim ehlinden kılsın.
O her şeye Kadîrdir.
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
Allah(c.c.) BİZden razı olsun inşaallah su kardeşimiz...
Benim yaptığım BİZ adına hizmetçiliktir.
Allah Dosdu Şeyhül Ekber Pîr Muhiddin-i Arabî hazretlerinin değerli eseri Mişkâkül envâr (Nûrlar hazinesi) ni sitemizde foruma taşımaktır...
Rabbimiz cümlemizin ilmini artırsın ve ömrümüzü hak ve hayr üzere bereketlendirsin inşaallah.
Muhammedi Muhabbetler...
Benim yaptığım BİZ adına hizmetçiliktir.
Allah Dosdu Şeyhül Ekber Pîr Muhiddin-i Arabî hazretlerinin değerli eseri Mişkâkül envâr (Nûrlar hazinesi) ni sitemizde foruma taşımaktır...
Rabbimiz cümlemizin ilmini artırsın ve ömrümüzü hak ve hayr üzere bereketlendirsin inşaallah.
Muhammedi Muhabbetler...
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
31. KUDSÎ HADÎS :
... Ebû Hureyre, Resûllullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğunu işittim diyor:
Yüce Allah şöyle buyurdu:
Ben namaz (sûresi olan Fatiha'yı) kendimle kulum arasında yarı yarıya taksim ettim.
Kulumun istediği onundur.
Kul: Elhamdü lillahi Rabbi'l-âlemîn dediği zaman,
Allah: Kulum bana hamd etti! der.
Kul: Errahmânirrahîm dediği zaman,
Allah: Kulum Beni sena etti! der.
Kul: Mâliki yevmi'd-dîn dediği zaman,
Allah: Kulum beni övdü! der.
(Bir keresinde de Resûllullah: "Kulum işini bana havale (tefvîz) etti" der, buyurdu).
Kul: İyyâke na'büdü ve iyyâke nestaîn dediği zaman,
Allah: Bu kulumla benim aramdadır; ve kulumun istediği hakkıdır der.
Kul: İhdine'ssırâta'l-müstakîm sırâtellezîne en'amte aleyhim, gayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dallîn dediği zaman,
Allah: İşte bu kulumundur ve kulumun istediği hakkıdır! buyurdu.
(Müslim, Salât, 37)
... Ebû Hureyre, Resûllullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğunu işittim diyor:
Yüce Allah şöyle buyurdu:
Ben namaz (sûresi olan Fatiha'yı) kendimle kulum arasında yarı yarıya taksim ettim.
Kulumun istediği onundur.
Kul: Elhamdü lillahi Rabbi'l-âlemîn dediği zaman,
Allah: Kulum bana hamd etti! der.
Kul: Errahmânirrahîm dediği zaman,
Allah: Kulum Beni sena etti! der.
Kul: Mâliki yevmi'd-dîn dediği zaman,
Allah: Kulum beni övdü! der.
(Bir keresinde de Resûllullah: "Kulum işini bana havale (tefvîz) etti" der, buyurdu).
Kul: İyyâke na'büdü ve iyyâke nestaîn dediği zaman,
Allah: Bu kulumla benim aramdadır; ve kulumun istediği hakkıdır der.
Kul: İhdine'ssırâta'l-müstakîm sırâtellezîne en'amte aleyhim, gayri'l-mağdûbi aleyhim vele'd-dallîn dediği zaman,
Allah: İşte bu kulumundur ve kulumun istediği hakkıdır! buyurdu.
(Müslim, Salât, 37)
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
32. KUDSÎ HADÎS :
... İhlas hakkında kendisinden bilgi istenen Huzeyfe, Resûllullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğunu nakleder:
Bunu ben Cebrâil'e sordum, şöyle dedi:
İzzet sahibi olan Allah'a "ihlâs nedir?" diye sordum.
Şöyle cevap verdi:
O Benim sırrımdan bir sırdır ki, kullarımdan sevdiklerimin kalbine emânet ederim.
İhlâs: (Hulus. dan) Kalbini safi etmek. İçten, samimi, riyasız sevgi. İçten gelen sevgi ile doğruluk ve bağlılık. * Sırf Allah emretmiş olduğu için ibadet etmek. Yapılan ibadet ve işlerde hiçbir karşılık ve menfaati, hakiki ve esas gaye etmeyerek yalnız ve yalnız Allah rızasını esas maksat ve gaye edinmek. İnsanlara riyakârlıktan, gösterişten uzak olmak.
... İhlas hakkında kendisinden bilgi istenen Huzeyfe, Resûllullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğunu nakleder:
Bunu ben Cebrâil'e sordum, şöyle dedi:
İzzet sahibi olan Allah'a "ihlâs nedir?" diye sordum.
Şöyle cevap verdi:
O Benim sırrımdan bir sırdır ki, kullarımdan sevdiklerimin kalbine emânet ederim.
İhlâs: (Hulus. dan) Kalbini safi etmek. İçten, samimi, riyasız sevgi. İçten gelen sevgi ile doğruluk ve bağlılık. * Sırf Allah emretmiş olduğu için ibadet etmek. Yapılan ibadet ve işlerde hiçbir karşılık ve menfaati, hakiki ve esas gaye etmeyerek yalnız ve yalnız Allah rızasını esas maksat ve gaye edinmek. İnsanlara riyakârlıktan, gösterişten uzak olmak.
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
33. KUDSÎ HADÎS :
... Muaz ibn Cebel, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in şöyle dediğini nakleder:
Azîz ve Celîl olan Allah şöyle buyurdu:
Beni yüceltmek uğrunda (Benim Celalimde) birbirlerini sevenler için peygamber ve şehitlerin bile imreneceği, nûrdan minberler olacaktır.
(Tirmizî, Zühd, 53)
Minber : Camide hatibin hutbe okumasına mahsus kürsü. (Rif'at mânasına olan nebr'den ism-i âlettir.)
... Muaz ibn Cebel, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in şöyle dediğini nakleder:
Azîz ve Celîl olan Allah şöyle buyurdu:
Beni yüceltmek uğrunda (Benim Celalimde) birbirlerini sevenler için peygamber ve şehitlerin bile imreneceği, nûrdan minberler olacaktır.
(Tirmizî, Zühd, 53)
Minber : Camide hatibin hutbe okumasına mahsus kürsü. (Rif'at mânasına olan nebr'den ism-i âlettir.)
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
34. KUDSÎ HADÎS :
... Enes b. Mâlik (radiyallahu anhu) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'den şunu nakleder:
Allah şöyle buyurur:
Dünyâda kulumun iki gözünü alırsam, benim katımda bunun karşılığı ancak cennet olur.
(Tirmizî, Zühd, 57)
Kerime : Kız evlâd. * Kendine ikram edilmiş kimse. Şerefli. * Güzide, seçkin, kıymetli şey. * Vücudun kıymettar yerlerinden her biri.
... Enes b. Mâlik (radiyallahu anhu) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'den şunu nakleder:
Allah şöyle buyurur:
Dünyâda kulumun iki gözünü alırsam, benim katımda bunun karşılığı ancak cennet olur.
(Tirmizî, Zühd, 57)
Kerime : Kız evlâd. * Kendine ikram edilmiş kimse. Şerefli. * Güzide, seçkin, kıymetli şey. * Vücudun kıymettar yerlerinden her biri.
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
35. KUDSÎ HADÎS :
... Ebû Hureyre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'den nakleder:
Âhir zamanda dîni dünyâya âlet eden bir takım kimseler çıkacak ve insanlara hoş görünmek için yumuşacık kuzu postuna bürünecekler.
Dilleri baldan daha tatlı, fakat kalbleri canavar kalbi gibidir.
Allah şöyle buyurur:
Benim hilmime mi aldanıyor, yoksa bana karşı cür'etkârlık mı gösteriyorlar?
Kendi adıma yemîn ederim, onlara öyle bir fitne göndereceğim ki içlerinden hilim sahibi olanı bile şaşkına çevirecektir!
(Tirmizî, Zühd, 5)
Canavar : f. Can alıcı, kahredici. * Vahşi, yırtıcı hayvan. Kurt.
Hilm : Doğuştan olan huy yumuşaklığı. Şiddete tahammül. Nefsini heyecandan korumak. * Vakar. Sükûn.
Cür'etkâr : f. Cesur, cesaretli, yiğit, delikanlı, atılgan, gözüpek.
Fitne : İnsanın akıl ve kalbini doğrudan doğruya, hak ve hakikatten saptıracak şey. * Muhârebe. * Azdırma. * Karışıklık. Ara bozmak. Dedikodu. * Küfr. Fikir ihtilâfı. * Şikak. Kavga. * Delilik. * Mihnet ve beliye. * Mal ve evlâd. * Potada altın ve gümüşü eritmek. * İmtihan ve tecrübe etmek.
... Ebû Hureyre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'den nakleder:
Âhir zamanda dîni dünyâya âlet eden bir takım kimseler çıkacak ve insanlara hoş görünmek için yumuşacık kuzu postuna bürünecekler.
Dilleri baldan daha tatlı, fakat kalbleri canavar kalbi gibidir.
Allah şöyle buyurur:
Benim hilmime mi aldanıyor, yoksa bana karşı cür'etkârlık mı gösteriyorlar?
Kendi adıma yemîn ederim, onlara öyle bir fitne göndereceğim ki içlerinden hilim sahibi olanı bile şaşkına çevirecektir!
(Tirmizî, Zühd, 5)
Canavar : f. Can alıcı, kahredici. * Vahşi, yırtıcı hayvan. Kurt.
Hilm : Doğuştan olan huy yumuşaklığı. Şiddete tahammül. Nefsini heyecandan korumak. * Vakar. Sükûn.
Cür'etkâr : f. Cesur, cesaretli, yiğit, delikanlı, atılgan, gözüpek.
Fitne : İnsanın akıl ve kalbini doğrudan doğruya, hak ve hakikatten saptıracak şey. * Muhârebe. * Azdırma. * Karışıklık. Ara bozmak. Dedikodu. * Küfr. Fikir ihtilâfı. * Şikak. Kavga. * Delilik. * Mihnet ve beliye. * Mal ve evlâd. * Potada altın ve gümüşü eritmek. * İmtihan ve tecrübe etmek.
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
36. KUDSÎ HADÎS :
... Enes Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)in şöyle dediğini nakleder:
Kıyâmet günü Âdemoğlu âdetâ bir kuzu gibi getirilerek Allah'ın huzûrunda durdurulur.
Allah ona sorar:
Sana bir çok şey verdim, mal mülk ihsân ettim, seni nîmetlerle donattım, sen ne yaptın?
Kul şöyle cevap verir:
Onları biriktirdim, çoğalttım ve olduğundan fazla şekilde bıraktım, beni geri gönder!
Allah buyurur:
Bana takdîm edeceğini göster!
Kul der ki:
Yâ Rabbî, onları biriktirdim, çoğalttım ve olduklarından fazla şekilde bıraktım; beni geri gönder, onları sana getireyim.
Kulun, hayır olarak herhangi bir şey getirmediği görülünce kendisi cehenneme götürülür.
(Tirmizî, Kıyâme, 6)
İhsân : İyilik, lütuf, bağışlamak. * Sahilik etmek, cömertlik yapmak. * Allah'ı görür gibi ibadet etmek. * Güzel bilmek. Güzel eylemek.
... Enes Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)in şöyle dediğini nakleder:
Kıyâmet günü Âdemoğlu âdetâ bir kuzu gibi getirilerek Allah'ın huzûrunda durdurulur.
Allah ona sorar:
Sana bir çok şey verdim, mal mülk ihsân ettim, seni nîmetlerle donattım, sen ne yaptın?
Kul şöyle cevap verir:
Onları biriktirdim, çoğalttım ve olduğundan fazla şekilde bıraktım, beni geri gönder!
Allah buyurur:
Bana takdîm edeceğini göster!
Kul der ki:
Yâ Rabbî, onları biriktirdim, çoğalttım ve olduklarından fazla şekilde bıraktım; beni geri gönder, onları sana getireyim.
Kulun, hayır olarak herhangi bir şey getirmediği görülünce kendisi cehenneme götürülür.
(Tirmizî, Kıyâme, 6)
İhsân : İyilik, lütuf, bağışlamak. * Sahilik etmek, cömertlik yapmak. * Allah'ı görür gibi ibadet etmek. * Güzel bilmek. Güzel eylemek.
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
37. KUDSÎ HADÎS :
... Ebû Hureyre (radiyallahu anhu) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in Kıyâmet günü hakkındaki bir hadîsinde şöyle buyurduğunu nakleder:
Ben:
Ümmetim Yâ Rabbî! Ümmetim Yâ Rabbî! Ümmetim Yâ Rabbî! diyeceğim.
Allah şöyle buyuracak:
Ey Muhammed, ümmetinden hesap ve suâl gerektirmeyenleri cennet kapılarından olan sağ kapıdan içeri koy!
Onlar bunun dışında, cennetin öteki kapılarında da insanlara ortaktırlar.
(Tirmizî, Kıyâme, 10; Müslim, Îman, 327)
Suâl : Soru. Sorulan şey.
... Ebû Hureyre (radiyallahu anhu) Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in Kıyâmet günü hakkındaki bir hadîsinde şöyle buyurduğunu nakleder:
Ben:
Ümmetim Yâ Rabbî! Ümmetim Yâ Rabbî! Ümmetim Yâ Rabbî! diyeceğim.
Allah şöyle buyuracak:
Ey Muhammed, ümmetinden hesap ve suâl gerektirmeyenleri cennet kapılarından olan sağ kapıdan içeri koy!
Onlar bunun dışında, cennetin öteki kapılarında da insanlara ortaktırlar.
(Tirmizî, Kıyâme, 10; Müslim, Îman, 327)
Suâl : Soru. Sorulan şey.
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
38. KUDSÎ HADÎS :
... Abdurrahmân b. Avf (radiyallahu anhu) nakleder:
Bir gün mescide vardığımda Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in mescidden çıkmakta olduğunu gördüm.
Kendisini tâkip ederek arkasından yürümeye başladım.
Onun benden haberi yoktu.
Sonra hurmalığa girdi, kıbleye yöneldi ve secdeye kapandı.
Ben arkasındaydım.
Secdede uzun süre kaldı, o kadar ki, vefat ettiğini zannederek yürümeye başladım.
Yanına geldim, eğilip yüzüne baktım.
Başını kaldırdı:
Ne var Ey Abdurrahmân? buyurdu.
Dedim ki:
Yâ Resûlullah! Siz secdeyi çok uzâtınca, vefat ettiğiniz korkusuyla bakmaya geldim!
Buyurdu ki:
Sen benim hurmalığa girdiğimi gördüğün sırada, Cebrâil (as)'la karşılaştım.
Bana şöyle dedi:
Sana müjdeler olsun! Allah şöyle buyurdu:
Kim seni selâmlarsa, Ben de onu selâmlarım.
Kim sana salât (duâ) ederse, Ben de ona salât (ikram) ederim.
(Kim sana selâm ve salât ederse, Ben de ona selâm ve salât ederim.)
(Ahmed b. Hanbel, I, 191)
Vefat : Ölüm. Ahirete göçme.
... Abdurrahmân b. Avf (radiyallahu anhu) nakleder:
Bir gün mescide vardığımda Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in mescidden çıkmakta olduğunu gördüm.
Kendisini tâkip ederek arkasından yürümeye başladım.
Onun benden haberi yoktu.
Sonra hurmalığa girdi, kıbleye yöneldi ve secdeye kapandı.
Ben arkasındaydım.
Secdede uzun süre kaldı, o kadar ki, vefat ettiğini zannederek yürümeye başladım.
Yanına geldim, eğilip yüzüne baktım.
Başını kaldırdı:
Ne var Ey Abdurrahmân? buyurdu.
Dedim ki:
Yâ Resûlullah! Siz secdeyi çok uzâtınca, vefat ettiğiniz korkusuyla bakmaya geldim!
Buyurdu ki:
Sen benim hurmalığa girdiğimi gördüğün sırada, Cebrâil (as)'la karşılaştım.
Bana şöyle dedi:
Sana müjdeler olsun! Allah şöyle buyurdu:
Kim seni selâmlarsa, Ben de onu selâmlarım.
Kim sana salât (duâ) ederse, Ben de ona salât (ikram) ederim.
(Kim sana selâm ve salât ederse, Ben de ona selâm ve salât ederim.)
(Ahmed b. Hanbel, I, 191)
Vefat : Ölüm. Ahirete göçme.
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
39. KUDSÎ HADÎS :
... Ebû Hureyre Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'in şöyle dediğini ifâde eder:
Allah şöyle buyurur:
Ey Âdem oğlu! Kendini tamamen Benim kulluğuma ver ki, Ben senin kalbini zenginlikle doldurayım ve seni yoksulluktan koruyayım.
Eğer böyle yapmazsan senin kalbini meşguliyetlerle doldururum ve yoksulluğuna mâni olmam.
(Tirmizî, Kıyâme, 30; İbn Mâce, Zühd, 2)
Mâni : Men'eden. Geri bırakan. Esirgeyen. Engel. Özür.
... Ebû Hureyre Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'in şöyle dediğini ifâde eder:
Allah şöyle buyurur:
Ey Âdem oğlu! Kendini tamamen Benim kulluğuma ver ki, Ben senin kalbini zenginlikle doldurayım ve seni yoksulluktan koruyayım.
Eğer böyle yapmazsan senin kalbini meşguliyetlerle doldururum ve yoksulluğuna mâni olmam.
(Tirmizî, Kıyâme, 30; İbn Mâce, Zühd, 2)
Mâni : Men'eden. Geri bırakan. Esirgeyen. Engel. Özür.
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
40. KUDSÎ HADÎS :
... Ebû Saîd el-Hudrî ve Ebû Hureyre Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu naklederler:
Her kim: "Allah'tan başka ilâh yoktur ve Allah en uludur" derse Rabbî onu tasdik eder ve:
Benden başka ilâh yoktur, Ben en Uluyum buyurur.
Kul: Allah'tan başka ilâh yoktur, O birdir dediği zaman,
Allah: Benden başka ilâh yoktur, Ben Bir'im buyurur.
Kul: Allah'tan başka ilâh yoktur, O birdir, ortağı yoktur dediği zaman
Allah: Benden başka ilâh yoktur, Birim, ortağım yoktur buyurur.
Kul: Allah'tan başka ilâh yoktur, mülk O'nundur, hamd O'na mahsustur dediği zaman,
Allah: Benden başka ilâh yoktur, mülk Benimdir, hamd Bana mahsustur buyurur.
Kul: Allah'tan başka ilâh yoktur, kudret ve kuvvet ancak Allah iledir dediği zaman,
Allah: Benden başka ilâh yoktur, kudret ve kuvvet ancak Benimledir buyurur.
Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
Kim ki bu sözleri hastalığında söyler ve sonra ölürse cehennem ateşi onu yakmaz!
(Tirmizî, Deavât, 34)
... Ebû Saîd el-Hudrî ve Ebû Hureyre Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu naklederler:
Her kim: "Allah'tan başka ilâh yoktur ve Allah en uludur" derse Rabbî onu tasdik eder ve:
Benden başka ilâh yoktur, Ben en Uluyum buyurur.
Kul: Allah'tan başka ilâh yoktur, O birdir dediği zaman,
Allah: Benden başka ilâh yoktur, Ben Bir'im buyurur.
Kul: Allah'tan başka ilâh yoktur, O birdir, ortağı yoktur dediği zaman
Allah: Benden başka ilâh yoktur, Birim, ortağım yoktur buyurur.
Kul: Allah'tan başka ilâh yoktur, mülk O'nundur, hamd O'na mahsustur dediği zaman,
Allah: Benden başka ilâh yoktur, mülk Benimdir, hamd Bana mahsustur buyurur.
Kul: Allah'tan başka ilâh yoktur, kudret ve kuvvet ancak Allah iledir dediği zaman,
Allah: Benden başka ilâh yoktur, kudret ve kuvvet ancak Benimledir buyurur.
Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
Kim ki bu sözleri hastalığında söyler ve sonra ölürse cehennem ateşi onu yakmaz!
(Tirmizî, Deavât, 34)
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
ALLAH TEÂLÂ'ya muhtac olan, RABBinden kendisi, ana babası, kardeşleri, arkadaşları ve bütün müslümanların bağışlanmasını dileyen Muhammed b. Ali b. Muhammed b. el-Arabî der ki:
Başta ifâde ettiğim ölçülerdeki kırk hadîs burada sona eriyor.
Allah onlarla amel etmeyi bize kolaylaştırsın ve bu konuda yardımcı olsun! Hatırlattığım üzere bunlar Allah'a isnâd ettiğim (kudsî) hadîslerdir.
Bu hadîslerin çoğunu, isimlerini zikrederek, bizzât şeyhinden rivâyet eden arkadaşlarımızdan aldım.
Bununla maksadım, vahyin naklinde kendilerinden bir hatıra bırakmak ve onlara hadîs alimleri arasında yer vermektir.
Şimdi de isnâd zinciri olmaksızın, kırk kudsî hadîs daha zikrediyorum.
Kudsî : (Kuds. dan) Mukaddes, kutsal, muazzez.
Başta ifâde ettiğim ölçülerdeki kırk hadîs burada sona eriyor.
Allah onlarla amel etmeyi bize kolaylaştırsın ve bu konuda yardımcı olsun! Hatırlattığım üzere bunlar Allah'a isnâd ettiğim (kudsî) hadîslerdir.
Bu hadîslerin çoğunu, isimlerini zikrederek, bizzât şeyhinden rivâyet eden arkadaşlarımızdan aldım.
Bununla maksadım, vahyin naklinde kendilerinden bir hatıra bırakmak ve onlara hadîs alimleri arasında yer vermektir.
Şimdi de isnâd zinciri olmaksızın, kırk kudsî hadîs daha zikrediyorum.
Kudsî : (Kuds. dan) Mukaddes, kutsal, muazzez.