YUSUF-İ HAKİKİ BABA (ks)
Yusuf-i Hakiki Baba, Şeyh Hâmid-üd-din Velinin oğludur.
Evliya Çelebi Yusuf-i Hakîkî nin türbesini ziyaret etmiştir.
Ziyaret ettikleri yerleri sayarken Şeyh Hakîkî İbn-i Şeyh Hamidî der.
Şeyh Hâmid-i Veli üstü açık kubbededir.
Çelebimiz Aksaray camilerini sayarken de Şeyh Hamid Veli Camii kubbeli ve minareli diyor.
Demek o vakit caminin minaresi varmış.
Yusuf-i Hakiki ye (Hazreti Baba Yusuf) da deniliyor.
Ankarada Kadim Kayıtlar Arşivinde bulunan 881 H. 1476 M. tarihi Fatih İl yazıcı Defterinde aynen şunları okuyoruz:
Vakf-ı Hankah-ı Melik Mahmud Der tesarrüf-i Halef-il meşayyih-i Hazret-i Baba Yusuf Der Nefs-i Aksera Mukarrer Berberat-i Sultanî mea Mülk.
Bu kaydın üstünde bu vakfın yürürlükte kalmasının Fatihçe kabul edildiğini göstermek için (mukarrer) yazılmıştır.
Fatih zamanında Melik Mahmut Hankahına Hazreti Baba Yusuf tasarruf ediyordu.
Demek ki Baba Yusuf 881 H. 1476 M. yıllarında sağ idi.
İkinci Beyazidin bir fermanından öğrendiğimize göre Baba Yusuf un Şeyh Evhad-üd-din ve Şeyh Safi adlı iki oğlu vardı.
Şeyh Evhad-üd-dinin de Ekmel-üd-din, Hoca Şah Çelebi, Kasım Çelebi adlı üç oğlu ile ziynet ve Fatma adlı iki kızı vardı.
Hazreti Baba Yusuf Melik Mahmut Hankahına gelir olarak şunları vakfetmiştir:
1- Aksaraya bağlı Danişmentlü Mezrasından.
Bunun üçte biri mülk, gerisi vakıftır.
2- Kızılcaköy Argında yer.
3- Satın alıp vakfettiği bir yer. Bu yer Kerem Şah Bağı yanındadır.
4- Türbehâni vakfının yeri.
5- Keremşah Bağı ve üzümlüğünün yeri.
6- Aksaraya bağlı Sahib Atânın Dar-üz-ziyafesinden (Misafirhane) mülhak Kavak Mezrası.
ZİYARET YERLERİ
Evliya Çelebi nin kitabında saydığı Aksaraydaki ziyaret yerleri şunlardır :
Şeyh Hamîd Veli, Şeyh Kemal Sultan, Şeyh Pertevî Sultan, Kırkkızlar, Şeyh Necm-üd-din Kübra, Bedr-üd-din Sultan Veli, Himari Dede Sultan, Külhani Ali Dede, Şeyh Gaznevi Sultan, Şeyh Hakiki İbn-il-şeyh Hamid Veli, Şeyh Batak, Çelebilik Ziyareti, Hızırlık, Şeyh Hamza, Şeyh Hızır Efendi.
YUSUF-İ HAKİKİ BABA (ks)
- nur_umim
- Özel Üye
- Mesajlar: 1118
- Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00
- nur_umim
- Özel Üye
- Mesajlar: 1118
- Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00
YUSUF-İ HAKİKİ BABA (ks) (Sofi ve şair)
Şeyh Hamid Veli, Somuncu Baba, Ekmekçi Koca klişesi ile tarihe geçen ve Aksarayda gömülü bulunan büyük bilgin, sofi ve erginin oğludur.
Bütün arşiv vesikalarında, tarihi kaynaklarda, vakfiye, berat ve hüccetlerde Baba Yusuf, Yusuf-i Hakiki Baba, Baba Yusuf-i Hakiki, Güzel Baba şeklinde geçer.
Fatih Aksarayı Osmanlı sınırları içine kattıktan sonra 881 H. 1476-1477 M. yılında Karaman Eyâleti içinde bulunan Aksaray Vilâyetinin vakıflarını tesbit ettirdiği defterde evvelâ Karamanoğlu Mehmet Beyin camii yazılmış, ikinci sırada Baba Yusuf un tasarrufunda bulunan Danişmenlilerden Yağıbasanın oğlu Melik Mahmut Hankahı yer almıştır.
Burada aynen şöyle söylenir :
Vakf-ı hankah-ı Mahmud der tesarruf-i halef-ül-meşayih Hazret-i Baba Yusuf der. Aksera mukarrer biberat-ı Sultan men mülk
Bunun üstüne de vakfın ve mülkün yürürlükte kalacağı anlamına (mukarrer) yazılmıştır.
Defterde Baba Yusuf (Hazret) gibi hürmet ifade eden bir kelime ile anılmıştır.
Melik Mahmut Gâzinin Selçukluların Aksaray Valisi iken burada yaptırdığı sosyal yardım, irfan ve ibadet müesseseleri arasında bir hankah var idi.
Aksaray 874 H. 1469 M. yılında Osmanlılar tarafından fethedildiği zaman Baba Yusuf bu hankakın şeyhi idi.
Bu hankahın minareli bir de camii var idi.
Kendisinden evvel hankahın şeyhi, babası Şeyh Hamid idi. Hankakın Aksaraya bağlı Danişmendli Mezreasından geliri var idi.
Kızılcaköy Argında tarla, Keremşah Bağı da gelirleri arasındadır.
Baba Yusuf da bir tarla alarak bu hankaha vafetmiştir.
Sahib Atanın Konyadaki misafirhanesinin gelir vakıfları arasında bulunan Aksaraya bağlı Kavak, Gâzicik mezreaları da sonra bu vakfa bağlanmıştır.
Fatih zamanında Baba Yusufun malikaneleri (mülkleri) var idi.
Bunları evlâdına vakfetmiştir.
Aksaraya bağlı Kürtler, Gelegüle köylerindeki hisseleri ile Kızılhayatlu denilen tarlalar kendi mülki idi.
906 H. 1500-1501 M. yılında babası Fatihinkinden 25 sene sonra II. Beyazid adına Aksaray vakıflarını tesbit eden defterde de bu hankah vardır.
Bu defterde Hamid-üd-din zade Baba Yusufun evlâd vakfı yer alır.
Evhad-üd-din ve Şeyh Safi adlı iki oğlu olduğu gösteriliyor. Evlâdına vakfettiği yerler tafsilli bir şekilde yazılmıştır.
Sultan III. Murat adına yazılan 992 H. 1584 M. tarihli defterde Şeyh Hâmid Mahallesi nüfusu yazılırken buradaki nüfustan 15 mükellef erkeğin Şeyh Hamidin torunları olduğu babalarının adları ile gösterilmiştir.
120 yıl önce Baba Yusufun 15 mükellef erkek torunu var idi. Bunları, daha evvel ve sonra evlad arasında çıkan kuşaklar boyu ve yıllarca devam eden ihtilaflar kitabımızın bir başka yerinde genişçe yazdık.
Baba Yusuf İslamın istediği çapta yetişmiş, din ve dünya ilimlerini iyi öğrenmiş, Türkçeye kuvvetli manzumeler yazacak kadar hâkim bir ergin ve bilgin kişidir.
Babası Hâmid Veli 815 H. 1412-13 M. yılında Aksaray Karaman oğlulları hâkimiyetinde iken ölmüştür.
Hacı Bayram Velinin mürşidi idi.
Ona Bayram adını vermişti.
Bugün Aksarayda Baba Yusufun neslinden pek çok aile vardır.
İsmail Kemal-i Ümmi Divanında Ahmed Veli için yazdığı bir mersiyeden (ağıt) şu mısraları alıyor :
Kanı ol vaız-ı nâsıh
Hâmid-i Hacı vü sânih
Anında şerhini bu şârih
Bilin ki muhtasar kıldı
Kemal-i Ümmi okur, ağlar
Anın mersiyesin her bar.
Baba Yusuf Aksaray ve Konya medreselerinde okumuş babasının halifesi Şeyh Hacı Bayramdan tarikat icazeti almıştır. Bursalı Tahir bey, Baba Yusufun irfan sahibi bir zat olduğunu Muhammediyye tarzında (Hakikiname) isminde iki ciltlik manzum ârifane eserleri bulunduğunu, rivayete göre bunun kızının el yazısıyla yazılmış bir nüshasının türbelerinde hıfzedildiğini, Manisa Kütüphanesinde (Muhabbetname) adlı başka bir manzum eseri bulunduğunu yazar.
Hakikanamenin Tevhid başlıklı bölümünde 6 mısra nakleder.
İstanbulda Beşiktaşta Yahya Efendi Kütübhanesinde Metali-ül-iman adlı bir eser daha bulunduğunu da ilave eder.
Yalnız Baba Yusufun babasının yanında gömülü olduğunu söylerken hataya düşmüştür.
Çünkü babasının mezarı Ervah Kabristanındadır.
Kendisi Hamid Camii bitişindeki kubbeli türbesinde gömülüdür.
Hâmid Camii adını alan bu cami minareli idi.
Melik Mahmut Gâzi yaptırmıştır.
Hakikiname adlı büyük bir ciltlik manzum kitabı Aksarayda torunlarının elindedir.
Kızının bunu sol eliyle yazdığı rivayetini naklederler. Muhabbetname adlı 7502 mısralı kitabını da Manisa Kütüphanesinde 1296 noda Matali-ül-iman adlı kitabını da İstanbul, Süleymaniye- Yahya Efendi Kütüphanesinde 2974 noda kayıtlı görürüz.
Torunlarının elinde bulunan Hakikinameden bazı sayfaların resimlerini çektirdik; kitabımıza koyuyoruz.
Baba Yusufun Muhabbetnamesini kopya eden Paşa oğlu Mahmud bunun 886 yılı Safer ayının 12. Perşembe günü ikindi vakti tamamlandığını yazıyor. (1491 M.)
Hattat kitabı Baba Yusuf un ölümünden bir sene sonra 893 H. 1487 M. yılında kopya etmiştir.
Baba Yusuf babasından 78 yıl sonra ölmüştür.
Hankah Şeyliği kendisine küçüken ve meselâ 25 yaşlarında verilmiş olduğu tahmin edilirse 103 yaşlarında ölmüş olması lazım gelir.
Eğer Hâmid Velinin ölümünden sonra Hankaha başka bir şeyh tayin edilmiş, sonra Baba Yusuf gelmiş ise o vakit yaşı küçülür.
Bu ciheti kesin olarak gösteren belge elimize henüz geçmedi.
Torunlarının elinde Fatihden sonra II. Beyazidin 886 yılı Cumad-ed-ulasının ortalarında yazılmış (1481 M.) üstünde tuğrası bulunan bir beratları vardır.
Bu beratın tasdikli bir sureti de bizim elimizdedir.
Bu berat yukarıda yazdığımız gibi Danişmentli Mezrasının malikane hissesi ile Gelegüle ve Kürtler köylerinin mahikanelerinin, Kızılhayatludan üç tarha vesatın aldığı bir başka tarlanın Baba Yusuf tarafından oğulları Şeyh Evdad-üd-din ile Şeyh Safiye vakfedildiğini göstermektedir.
Baba Yusufun Fatih zamanında Aksaraydan ev göçü yapılırken İstanbula sürülmediği, Hankahın başında kaldığı anlaşılıyor.
O Hakikinamesinde Karaman Elinin nasıl Türk ve Tatarın ellerinde harab olduğunu, maddi ve manevi yıkılmalara uğradığını bir manzimesine konu yapmış, iç ağrılarını bu manzumesi ile dindirmeğe çalışmıştır.
O manzumeyi buraya alıyorum.
DER ARZ-I NİYAZ U ŞİKAYET EZ AHVAL-İ VİLÂYET
Elinde Türk üc Tatarın zebun olup Karaman
Yıkıldı serteser uş ser-nigûn olup karaman
Diriğ zulm ile türlü cefa vü cevr çekip
İniltiler uş kamûnun bağru hun olup Karaman
Bu âsyab-ı belânın meğer-ki altında
Düşübdürür üğünür sanki un olup Karaman
Eğerçi .
Ne çalkanır idüben bahr-i Hak cünbüş
Bu mevc-i sekân bîsükün olup Karaman
Ururdu lâfı kamû zû-fünun olup Karaman
Ne meyi kaldı salâha ne kimse islâha
Güler kulûb karardı ki tün olup karaman
Ne kaldı âlim ü âmil ne merd-i sahib-dil
Bölinir uş yıkılır bî-sütun olup Karamanw
Birbirini yir oldu yıkıldı yir oldu
Kimisi kurt, kimisi koyun olup Karaman
Gücü yeten kişiler dört yanından alıb yer
Doyar haramîler işte hun olup Karaman
Aceb hayal mi di kani şu boşluklar
Dağıldı sanki bugün bir oyun olup Karaman
Hakkun inayeti, rahmi meğer yetiştirme ki
Mahal olamadı himmette dün olup Karaman
Ki rahat olaylı ber karar-ı sabık hoş
Emn ü adl ile yine bütün olup Karaman
Felek gibi bir seraser oyun olup Karaman
Yıkılıp şehirler sarayları gör
Oldu evvel gibi yabanlık
Haslet-i Hafız-i ibadüllah
Görün olaydı niğhbanlık
Halkı zülmüile tarıman iden
Anlar oldu zahi cihanbanklık
Karamanlığını komaz Karaman
Gitmiş ola ki İbn-i Osmanlık
Gazilik garete mübeddel oldu
Divlik oldu hem Müslümanlık
Bereket buluna mı bir sürüde
Ki ana kurt ede çobanlık
Bubu Yusuf Osmanlı idaresinden pek memnun gibi görünmüyor.
Oturduğu yerlerin Karamanlılığını, tekrar Karamanoğlulları hakimiyetini ister gibi.
Bunu iyi anlamak için yukarıya aldığımız ağıtının son parçasını bugünkü dilimize çeviriyoruz:
Bak şehirler, saraylar yılıdkı.
İl zamanlarındaki gibiyabanlık, harebe oldu.
Görünüz: Allahın kullarını koruma hasleti buralara hâkim olsaydıl halkı zulm ile dağıtanlar, sürenler şimdi buralarda cihangir gibi yaşıyorlar, fakat Osmanoğulluğu gitse Karaman: Karamanoğulluğunu komaz.
Gâzilik yağmacılığa döndü.
Müslümanlık devlik (şeytanlık) oldu.
Bir sürüye kurdum çobanlık ettiği görülmüş müdür?
Karaman Eyâletinde doğan, Konyalı olduğu kabul edilen büyük Türk şairi Aynî de Konyada Mevlâna Müzesinde 2420 noda kayıtlı bulunan tek yazma divanında Sultan Cemin hayat hikâyesini anlatırken iki sene Karaman Elinde beylik yaptıktan sonra ölen Karamanoğlu İbrahim Beyin oğlu Kasım Beyin hakkında da manzum güzel bir ağıt yapmıştır.
Bir de (Sivrihisarlı =Sifrihisarlı) Baba Yusuf vardı.
Bunları birbirine karıştırmamalıdır.
Bu Akşems-ed-dinin halfelerindendir. 917 H. 1511-1512M. yılında İstanbulda ölmüş, Eyyüb Sultan Türbesinin kapısının karşısına gömülmüştür.
Hacdan döndükten sonra manevî bir işaretle Hazreti Peygamberin türbesinin dışında bulunan asayı üç parça edip bir parçasını Eyyüb Sultan, bir parçasını Bursada Emir Sultan, bir parçasını da Ankarada Hacı Bayram Veli Türbelerine koyduğu rivayet edilir.
Şairdir, Hacer-ül-esved yanında isticalen (doğuştan) söyledikleri pek ârifane bir manzumeleri meşhurdur.
Bayramî Tarikatine mensup idi.
Sultan II. Beyazid İstanbuldaki camiini tamamladıktan sonra ilk Cuma namazına minbere çıktı.
Güzel bir hutbe okudu.
Dinleyenleri ta içlerinden vurdu.
İlâhi sözleri cemaati ağlattı.
Sultan Beyazid de ağlayanlar arasında idi.
Yeni Camii görmeğe gelen bazı Hıristiyanlardan üçü onun tesirli vaazlarını dinlerken hemen camiye girdiler, Şeyhin elini öperek Müslüman oldular.
Bu da Padişahı çok sevindirdi.
Yeni üç müslümana büyük ihsanlarda bulundu.
Vezirleri de para vermede padişahı takip ettiler.
Padişahla şeyh arasındabir babalık oğulluk münasebeti kuruldu.
Bir sefer hacc ederken Sultan Beyazid kendisine Hazreti Peygamberin türbesine zeytinyağı almak için mühim para vermişti.
Hacdan döndükten sonra doğup büyüdüğü Sivrihisara gelmişti.
Âbideleri ve Kitabeleri ile Aksaray Tarihi
İbrahim Hakkı Konyalı
(II. CİLT shf. 2706-2713)
Şeyh Hamid Veli, Somuncu Baba, Ekmekçi Koca klişesi ile tarihe geçen ve Aksarayda gömülü bulunan büyük bilgin, sofi ve erginin oğludur.
Bütün arşiv vesikalarında, tarihi kaynaklarda, vakfiye, berat ve hüccetlerde Baba Yusuf, Yusuf-i Hakiki Baba, Baba Yusuf-i Hakiki, Güzel Baba şeklinde geçer.
Fatih Aksarayı Osmanlı sınırları içine kattıktan sonra 881 H. 1476-1477 M. yılında Karaman Eyâleti içinde bulunan Aksaray Vilâyetinin vakıflarını tesbit ettirdiği defterde evvelâ Karamanoğlu Mehmet Beyin camii yazılmış, ikinci sırada Baba Yusuf un tasarrufunda bulunan Danişmenlilerden Yağıbasanın oğlu Melik Mahmut Hankahı yer almıştır.
Burada aynen şöyle söylenir :
Vakf-ı hankah-ı Mahmud der tesarruf-i halef-ül-meşayih Hazret-i Baba Yusuf der. Aksera mukarrer biberat-ı Sultan men mülk
Bunun üstüne de vakfın ve mülkün yürürlükte kalacağı anlamına (mukarrer) yazılmıştır.
Defterde Baba Yusuf (Hazret) gibi hürmet ifade eden bir kelime ile anılmıştır.
Melik Mahmut Gâzinin Selçukluların Aksaray Valisi iken burada yaptırdığı sosyal yardım, irfan ve ibadet müesseseleri arasında bir hankah var idi.
Aksaray 874 H. 1469 M. yılında Osmanlılar tarafından fethedildiği zaman Baba Yusuf bu hankakın şeyhi idi.
Bu hankahın minareli bir de camii var idi.
Kendisinden evvel hankahın şeyhi, babası Şeyh Hamid idi. Hankakın Aksaraya bağlı Danişmendli Mezreasından geliri var idi.
Kızılcaköy Argında tarla, Keremşah Bağı da gelirleri arasındadır.
Baba Yusuf da bir tarla alarak bu hankaha vafetmiştir.
Sahib Atanın Konyadaki misafirhanesinin gelir vakıfları arasında bulunan Aksaraya bağlı Kavak, Gâzicik mezreaları da sonra bu vakfa bağlanmıştır.
Fatih zamanında Baba Yusufun malikaneleri (mülkleri) var idi.
Bunları evlâdına vakfetmiştir.
Aksaraya bağlı Kürtler, Gelegüle köylerindeki hisseleri ile Kızılhayatlu denilen tarlalar kendi mülki idi.
906 H. 1500-1501 M. yılında babası Fatihinkinden 25 sene sonra II. Beyazid adına Aksaray vakıflarını tesbit eden defterde de bu hankah vardır.
Bu defterde Hamid-üd-din zade Baba Yusufun evlâd vakfı yer alır.
Evhad-üd-din ve Şeyh Safi adlı iki oğlu olduğu gösteriliyor. Evlâdına vakfettiği yerler tafsilli bir şekilde yazılmıştır.
Sultan III. Murat adına yazılan 992 H. 1584 M. tarihli defterde Şeyh Hâmid Mahallesi nüfusu yazılırken buradaki nüfustan 15 mükellef erkeğin Şeyh Hamidin torunları olduğu babalarının adları ile gösterilmiştir.
120 yıl önce Baba Yusufun 15 mükellef erkek torunu var idi. Bunları, daha evvel ve sonra evlad arasında çıkan kuşaklar boyu ve yıllarca devam eden ihtilaflar kitabımızın bir başka yerinde genişçe yazdık.
Baba Yusuf İslamın istediği çapta yetişmiş, din ve dünya ilimlerini iyi öğrenmiş, Türkçeye kuvvetli manzumeler yazacak kadar hâkim bir ergin ve bilgin kişidir.
Babası Hâmid Veli 815 H. 1412-13 M. yılında Aksaray Karaman oğlulları hâkimiyetinde iken ölmüştür.
Hacı Bayram Velinin mürşidi idi.
Ona Bayram adını vermişti.
Bugün Aksarayda Baba Yusufun neslinden pek çok aile vardır.
İsmail Kemal-i Ümmi Divanında Ahmed Veli için yazdığı bir mersiyeden (ağıt) şu mısraları alıyor :
Kanı ol vaız-ı nâsıh
Hâmid-i Hacı vü sânih
Anında şerhini bu şârih
Bilin ki muhtasar kıldı
Kemal-i Ümmi okur, ağlar
Anın mersiyesin her bar.
Baba Yusuf Aksaray ve Konya medreselerinde okumuş babasının halifesi Şeyh Hacı Bayramdan tarikat icazeti almıştır. Bursalı Tahir bey, Baba Yusufun irfan sahibi bir zat olduğunu Muhammediyye tarzında (Hakikiname) isminde iki ciltlik manzum ârifane eserleri bulunduğunu, rivayete göre bunun kızının el yazısıyla yazılmış bir nüshasının türbelerinde hıfzedildiğini, Manisa Kütüphanesinde (Muhabbetname) adlı başka bir manzum eseri bulunduğunu yazar.
Hakikanamenin Tevhid başlıklı bölümünde 6 mısra nakleder.
İstanbulda Beşiktaşta Yahya Efendi Kütübhanesinde Metali-ül-iman adlı bir eser daha bulunduğunu da ilave eder.
Yalnız Baba Yusufun babasının yanında gömülü olduğunu söylerken hataya düşmüştür.
Çünkü babasının mezarı Ervah Kabristanındadır.
Kendisi Hamid Camii bitişindeki kubbeli türbesinde gömülüdür.
Hâmid Camii adını alan bu cami minareli idi.
Melik Mahmut Gâzi yaptırmıştır.
Hakikiname adlı büyük bir ciltlik manzum kitabı Aksarayda torunlarının elindedir.
Kızının bunu sol eliyle yazdığı rivayetini naklederler. Muhabbetname adlı 7502 mısralı kitabını da Manisa Kütüphanesinde 1296 noda Matali-ül-iman adlı kitabını da İstanbul, Süleymaniye- Yahya Efendi Kütüphanesinde 2974 noda kayıtlı görürüz.
Torunlarının elinde bulunan Hakikinameden bazı sayfaların resimlerini çektirdik; kitabımıza koyuyoruz.
Baba Yusufun Muhabbetnamesini kopya eden Paşa oğlu Mahmud bunun 886 yılı Safer ayının 12. Perşembe günü ikindi vakti tamamlandığını yazıyor. (1491 M.)
Hattat kitabı Baba Yusuf un ölümünden bir sene sonra 893 H. 1487 M. yılında kopya etmiştir.
Baba Yusuf babasından 78 yıl sonra ölmüştür.
Hankah Şeyliği kendisine küçüken ve meselâ 25 yaşlarında verilmiş olduğu tahmin edilirse 103 yaşlarında ölmüş olması lazım gelir.
Eğer Hâmid Velinin ölümünden sonra Hankaha başka bir şeyh tayin edilmiş, sonra Baba Yusuf gelmiş ise o vakit yaşı küçülür.
Bu ciheti kesin olarak gösteren belge elimize henüz geçmedi.
Torunlarının elinde Fatihden sonra II. Beyazidin 886 yılı Cumad-ed-ulasının ortalarında yazılmış (1481 M.) üstünde tuğrası bulunan bir beratları vardır.
Bu beratın tasdikli bir sureti de bizim elimizdedir.
Bu berat yukarıda yazdığımız gibi Danişmentli Mezrasının malikane hissesi ile Gelegüle ve Kürtler köylerinin mahikanelerinin, Kızılhayatludan üç tarha vesatın aldığı bir başka tarlanın Baba Yusuf tarafından oğulları Şeyh Evdad-üd-din ile Şeyh Safiye vakfedildiğini göstermektedir.
Baba Yusufun Fatih zamanında Aksaraydan ev göçü yapılırken İstanbula sürülmediği, Hankahın başında kaldığı anlaşılıyor.
O Hakikinamesinde Karaman Elinin nasıl Türk ve Tatarın ellerinde harab olduğunu, maddi ve manevi yıkılmalara uğradığını bir manzimesine konu yapmış, iç ağrılarını bu manzumesi ile dindirmeğe çalışmıştır.
O manzumeyi buraya alıyorum.
DER ARZ-I NİYAZ U ŞİKAYET EZ AHVAL-İ VİLÂYET
Elinde Türk üc Tatarın zebun olup Karaman
Yıkıldı serteser uş ser-nigûn olup karaman
Diriğ zulm ile türlü cefa vü cevr çekip
İniltiler uş kamûnun bağru hun olup Karaman
Bu âsyab-ı belânın meğer-ki altında
Düşübdürür üğünür sanki un olup Karaman
Eğerçi .
Ne çalkanır idüben bahr-i Hak cünbüş
Bu mevc-i sekân bîsükün olup Karaman
Ururdu lâfı kamû zû-fünun olup Karaman
Ne meyi kaldı salâha ne kimse islâha
Güler kulûb karardı ki tün olup karaman
Ne kaldı âlim ü âmil ne merd-i sahib-dil
Bölinir uş yıkılır bî-sütun olup Karamanw
Birbirini yir oldu yıkıldı yir oldu
Kimisi kurt, kimisi koyun olup Karaman
Gücü yeten kişiler dört yanından alıb yer
Doyar haramîler işte hun olup Karaman
Aceb hayal mi di kani şu boşluklar
Dağıldı sanki bugün bir oyun olup Karaman
Hakkun inayeti, rahmi meğer yetiştirme ki
Mahal olamadı himmette dün olup Karaman
Ki rahat olaylı ber karar-ı sabık hoş
Emn ü adl ile yine bütün olup Karaman
Felek gibi bir seraser oyun olup Karaman
Yıkılıp şehirler sarayları gör
Oldu evvel gibi yabanlık
Haslet-i Hafız-i ibadüllah
Görün olaydı niğhbanlık
Halkı zülmüile tarıman iden
Anlar oldu zahi cihanbanklık
Karamanlığını komaz Karaman
Gitmiş ola ki İbn-i Osmanlık
Gazilik garete mübeddel oldu
Divlik oldu hem Müslümanlık
Bereket buluna mı bir sürüde
Ki ana kurt ede çobanlık
Bubu Yusuf Osmanlı idaresinden pek memnun gibi görünmüyor.
Oturduğu yerlerin Karamanlılığını, tekrar Karamanoğlulları hakimiyetini ister gibi.
Bunu iyi anlamak için yukarıya aldığımız ağıtının son parçasını bugünkü dilimize çeviriyoruz:
Bak şehirler, saraylar yılıdkı.
İl zamanlarındaki gibiyabanlık, harebe oldu.
Görünüz: Allahın kullarını koruma hasleti buralara hâkim olsaydıl halkı zulm ile dağıtanlar, sürenler şimdi buralarda cihangir gibi yaşıyorlar, fakat Osmanoğulluğu gitse Karaman: Karamanoğulluğunu komaz.
Gâzilik yağmacılığa döndü.
Müslümanlık devlik (şeytanlık) oldu.
Bir sürüye kurdum çobanlık ettiği görülmüş müdür?
Karaman Eyâletinde doğan, Konyalı olduğu kabul edilen büyük Türk şairi Aynî de Konyada Mevlâna Müzesinde 2420 noda kayıtlı bulunan tek yazma divanında Sultan Cemin hayat hikâyesini anlatırken iki sene Karaman Elinde beylik yaptıktan sonra ölen Karamanoğlu İbrahim Beyin oğlu Kasım Beyin hakkında da manzum güzel bir ağıt yapmıştır.
Bir de (Sivrihisarlı =Sifrihisarlı) Baba Yusuf vardı.
Bunları birbirine karıştırmamalıdır.
Bu Akşems-ed-dinin halfelerindendir. 917 H. 1511-1512M. yılında İstanbulda ölmüş, Eyyüb Sultan Türbesinin kapısının karşısına gömülmüştür.
Hacdan döndükten sonra manevî bir işaretle Hazreti Peygamberin türbesinin dışında bulunan asayı üç parça edip bir parçasını Eyyüb Sultan, bir parçasını Bursada Emir Sultan, bir parçasını da Ankarada Hacı Bayram Veli Türbelerine koyduğu rivayet edilir.
Şairdir, Hacer-ül-esved yanında isticalen (doğuştan) söyledikleri pek ârifane bir manzumeleri meşhurdur.
Bayramî Tarikatine mensup idi.
Sultan II. Beyazid İstanbuldaki camiini tamamladıktan sonra ilk Cuma namazına minbere çıktı.
Güzel bir hutbe okudu.
Dinleyenleri ta içlerinden vurdu.
İlâhi sözleri cemaati ağlattı.
Sultan Beyazid de ağlayanlar arasında idi.
Yeni Camii görmeğe gelen bazı Hıristiyanlardan üçü onun tesirli vaazlarını dinlerken hemen camiye girdiler, Şeyhin elini öperek Müslüman oldular.
Bu da Padişahı çok sevindirdi.
Yeni üç müslümana büyük ihsanlarda bulundu.
Vezirleri de para vermede padişahı takip ettiler.
Padişahla şeyh arasındabir babalık oğulluk münasebeti kuruldu.
Bir sefer hacc ederken Sultan Beyazid kendisine Hazreti Peygamberin türbesine zeytinyağı almak için mühim para vermişti.
Hacdan döndükten sonra doğup büyüdüğü Sivrihisara gelmişti.
Âbideleri ve Kitabeleri ile Aksaray Tarihi
İbrahim Hakkı Konyalı
(II. CİLT shf. 2706-2713)