BİŞR-İ HAFÎ HAZRETLERİ

Alt Forumda kotegarize edilmeyen diğer Hakk Dostları.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
mehrican
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 297
Kayıt: 18 Kas 2007, 02:00

BİŞR-İ HAFÎ HAZRETLERİ

Mesaj gönderen mehrican »





BİŞR-İ HAFÎ HAZRETLERİ


Nefeslerin buhar olup savrulduğu ilik donduran bir kış günü. Gün doğalı çok olmuştur ama genç adam yeni yeni doğrulur. Gözlerinde bir ağırlık vardır, şakakları zonklar. Hep öyle olur, eğlence ile geçen gecenin sabahı mahmurluk basar ve kulakları uğuldar. Karnı tok, sırtı pektir ama huzursuzdur. O sıra kapı çalınır. Hizmetçi koşup açar. Soğuk hava içeri girer köşeleri dolanır. Kapıdaki adam kadife yumuşaklığında bir sesle sorar ama duvarlar yankı yapar:

-Bu ev kimin?

-Merv reislerinden Haris Abdurrahman'ın.

-Kendileri yoklar mı?

-Yok ama oğlu var.

-Bişr mi?

-Evet.

-Peki o hür müdür, kul mudur?

-Elbette hürdür.

-Hür olduğu belli, çünkü kul gibi yaşamıyor.

-Anlayamadım?

-Sen bu kadarını söyle, o anlar.

Bişr fırlar ama meçhul ihtiyar yok olmuştur. Acaba adı menkıbelerde geçen Hızır aleyhisselam o mudur?

Genç adam tutulur kalır. Bir an oyun ve eğlence ile geçen gecelerinden iğrenir. Kendine yeni bir istikamet çizecektir ancaaak.

Ancak çevresi onu, ona bırakmaz. Öyle ya hem böylesine zengin hem bu kadar cömert arkadaş kolay bulunmaz. 'Yoldaşını bırakmak delikanlılığa sığmaz' der, eteğine yapışırlar. Koluna girer, meyhanelere sürüklerler. Yine o mâlum geceler, defler, kadehler, dümbelekler...

Ama Bişr eski Bişr değildir. Ayakları işrethaneleri dolaşsa da gönlü hakikatleri arar.

Bir gece ama şakır şakır yağmur yağan bir gece evine dönmektedir. Çamur içindeki bir kâğıt dikkatini çeker. Üzerinde besmeleyi görünce yerden alır. Çamurlarını siler, öper, koklar. Eve gelince gül yağları ile siler duvara asar. O gece Merv âlimleri rüyalarında Bişr'i görürler ki onların bile özlediği manevi ikramlar içindedir.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mihrican_1.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
mehrican
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 297
Kayıt: 18 Kas 2007, 02:00

Mesaj gönderen mehrican »

Rabbinden haber var

Ulema Bişri arar, sorar, mâlum yerlerde bulurlar. Onu dışarı çıkarırlar. Rengi sapsarıdır. Korkuyla sorar.

-Siz burada... Hayrola?

-Sana Rabbimizden haber var.

-Biliyorum, bana çok kızıyor.

-Aksine seni çok seviyor.

-Ama nasıl olur?

-Sen dün gece çamurdan bir kâğıt buldun mu?

-Buldum.

-Yerden aldın mı?

-Aldım.

-Öpüp kokladın mı.

-Kokladım?

-Güzel kokular sürüp duvara astın mı?

-Astım.

-İşte Allahü teâlâ da ismini temizlediğin gibi seni temizledi ve o kâğıda hürmet ettiğin için adını aziz kıldı.

Bişr son kez meyhaneye girer, arkadaşlarıyla vedalaşır. O anı hatırlamak için hayatı boyunca yalınayak dolanır çünkü tevbe ettiğinde ayakları çıplaktır. İşte bu yüzden adı 'Hafi' (yalınayaklı) kalır.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mihrican_1.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
mehrican
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 297
Kayıt: 18 Kas 2007, 02:00

Mesaj gönderen mehrican »

Nereden nereye

O günden sonra ilim peşinde koşar. Önce dayısının medresesinde okur. Sonra Mekke, Kûfe, Basra ve Şam'a gider.

Çok alim tanır, çok kitap okur, ilim meclislerine katılır, ezber yapar, notlar tutar. Nitekim Bağdat'a gelir. Fudayl bin İyad, Muafa bin İmran ve İmam-ı Malik ile birlikte bulunur. Maruf-i Kerhi Hazretleri ile dost ve sırdaş olur. Nurlu dergâhına birçok genç gelir gider ki Sırriy-i Sekati bunlardan biridir. Ahmed bin Hanbel, Bişr-i Hafi Hazretlerine karşı çok hürmetkârdır. Talebeleri sorarlar:

-Efendim hadiste eşiniz benzeriniz yok, fıkıhta müctehidsiniz. Bişr gibi bir dervişin kapısında ne arıyorsunuz?

-Evet hadis ve fıkhı ondan iyi bilirim ama o kalp ilimlerinde hepimizden iyidir.

Birgün askerler bir mahkûmu meydana çıkarırlar. Suçu ağır olmalıdır. O kadar çok kırbaç vururlar ki derileri yarılır. Etlerinden sızım sızım kan sızar. Lâkin genç bir kere bile sesini çıkarmaz. Muhafızlar kan ter içinde kalır, nefeslenmek için dururlar. Bişr gence sokulup sorar:

-Biliyor musun tahammülüne hayran kaldım.

-Nasıl ağlayıp bağırabilirim ki. Kalabalığın içinde sevdiğim kız var ve şu an beni görüyor.

-İyi ama Allah-ü teâlâ seni her an görüyor. Onun edebini gözetmeyi hiç düşünmedin mi?

Genç öyle bir 'Allah' der ki kendinden geçer. Yüzlerce kırbaca direnen vücut bu aşka tâkat getiremez. Muhafızlar yanına koştuğunda çoktan can vermiştir.

Hoca hekim olunca

Bişr-i Hafi her hadiseden hikmet alır. Mesela Abadan civarlarında bir saralı görür ki, toprağa düşmüş çırpınmaktadır. Yanına varınca cüzzamlı ve kör olduğunu farkeder. Yaralarına üşüşen karıncalar etlerini koparmaktadırlar. Başını kucağına alıp su verir. Genç kendine gelince 'sen de kimsin?' diye sızlanır, 'hem Rabbimle arama niye girdin?'

Aslında Bişr-i Hafi mükemmel bir tabibdir. Bitkileri ve baharatları çok iyi tanır ve onları ustalıkla kullanır. Otlardan köklerden mi yoksa dualarının bereketiyle mi bilinmez Allahü teâlâ onun hastalarına şifa dağıtır.

Bir gün evine girerken tefekküre dalar. 'Bağdat'ta bunca insan var. Kimi Yahudi, kimi Hıristiyan. Ben ne yaptım ki bu devlete kavuştum? Onlar neyi yapmadılar ki mahrum kaldılar?' Böyle düşünürken sabah ezanları okunmaya başlar ki o hâlâ eşiktedir.

Bişr-i Hafi ölümüne doğru birisinden ödünç gömlek alır ve kendi gömleğini bir fakire bağışlar. Hasılı ardından bir gömlek bile bırakmaz. O Bağdat'a geldikten sonra hayvanlar yerleri kirletmezler çünkü mübareğin yalınayak dolaştığını bilirler. Bağdatlılar hayvanların eskiye döndüklerini farkedince 'Eyvah' derler, 'Bişr-i Hafi ölmüş olmalı'
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mihrican_1.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
mehrican
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 297
Kayıt: 18 Kas 2007, 02:00

Mesaj gönderen mehrican »

Bişr-i Hafi buyurdular ki

* İki şeyden kaçın: 'Çok yemekten ve çok konuşmaktan'

* Dünyada aziz olmak isteyen diline sahip olsun. Şahitlik yapmasın, imam olmasın, ziyafetlere katılmasın.

* Sabır Allah-ü teala'yı kullara şikayet etmemektir.

* İnsanlar arasında tanınmak isteyen ahiretin tadını alamaz.

* Şöhreti seven Allah'tan korkmaz.

* Övülmekten hoşlanmak ahmaklıktır.

* Sabır susmaktır. Konuşan, susandan daha fazla vera sahibi olamaz.

* Kötü insanlarla arkadaşlık yapan iyi kimselere sui zan eder.

* Dün öldü, yarın doğmadı, bugün can çekişiyor. Sen bu anı değerlendir.

* Topal bir karınca düşünün. Bir buğday için saatlerce uğraşır, didinir, tam yuvasının ağzına getirir ki taneyi kuş kapar. Ölüm kuşu da böyledir. Kimse dünyadaki emeline kavuşamaz.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mihrican_1.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
mehrican
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 297
Kayıt: 18 Kas 2007, 02:00

Mesaj gönderen mehrican »

Bir gün Bişr-i Hâfî (rahmetullahi aleyh) rahatsızlanarak tabîb Abdurrahmân’a gitti. Ne gibi yemekler yiyeceğini sordu. Tabîb de; -Bana soruyorsun, fakat tavsiyelerime uymuyorsun.- dedi. Bişr-i Hâfî de; -Hayır, uyacağım.- deyince, tabîb; -Sirke ve baldan yapılmış sirkencubin’i (mayhoş suyu) içer, ayvayı soyup yersin. Sonra da sıcak çorba içersin.- dedi. Bunun üzerine Bişr-i Hâfî; -Sirkencübinin yerini tutacak daha iyi bir şey bilmez misin?- diye sordu. Tabîb; -Bilmem.- dedi. Bişr-i Hâfî; -Ben bilirim.- deyince, tabîb söyle bakalım nedir?- dedi. Bişr-i Hâfî; -Hurdeba (günnük otu) sirke ile berâber.- dedi. Sonra; -Ayvanın yerini tutacak ondan daha ucuz bir şey bilmez misin?- diye sordu. Tabîb; -Bilmem.- deyince; -Ben bilirim.- dedi ve keçi boynuzunu anlattı. Keçiboynuzundan daha iyisini sordu. Tabîb, bilmem deyince, ona da nohut suyu ile inek yağını anlattı. Bunun üzerine tabîb Abdurrahmân; -Sen tıb ilmine benden daha iyi vâkıfsın.- diyerek bu ilimdeki üstünlüğünü kabûl etti.
sirkencubin:
sirke ve baldan hazırlanan şerbettir. içinizi ısıtır, hoş bir tad bırakır damağınızda. mevlevi mutfağında ayrı bir yeri vardır. HZ. Mevlana'da Mesnevi'sinde şöyle der "bal sirkeden az olursa sirkencübin olmaz."
tarifi:
4 tatlı kaşığı bal
4 tatlı kaşığı üzüm sirkesi
4 su bardağı su

sirke su ve bal karıştırılır, afiyetle içilir...
En son mehrican tarafından 02 Oca 2009, 00:55 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mihrican_1.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
mehrican
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 297
Kayıt: 18 Kas 2007, 02:00

Mesaj gönderen mehrican »

Allahü teâlânın emirlerine ve Peygamber efendimizin (S.A.V. )sünnetine titizlikle uyan, haram ve şüphelilerden şiddetle kaçınan Bişr-i Hâfî hazretleri, bir gece rüyâsında Peygamber efendimizi(S.A.V) gördü. Peygamber efendimiz(S.A.V.) ona; -Allahü teâlânın seni neden üstün kıldığını biliyor musun?- buyurdu. O; -Hayır bilmiyorum yâ Resûlallah!- diye karşılık verdi. Hazret-i Peygamber(S.A.V.) şöyle buyurdu: -Sünnetime tâbi olman, sâlihlere hizmet etmen, din kardeşlerine nasîhat etmen, Ehl-i beytimi ve Ashâbımı sevmen sebebiyle bu dereceye kavuştun.- buyurdu.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mihrican_1.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

Hangi güzel yüz ki, toprak olmadı,
Hangi güzel göz ki, yere akmadı.


Bişr-i Hafi hazretleri



CANım YOL arkadaşım mubareği ne kadar güzel foruma taşımışsın senelerce menkıbelerini dinleyerek içimiz geçe geçe Ehl-ine dail olalım diye DUAlarımız Hakk erenlerinin yüzü suyu hörmetine cevap buldu şükür. Gerçekte biz kendilerini ALLAH ve RESULu adına çok sevmekteyiz.
Bir yerde okumuştum HAKK ERENlerine MuHABBet göstermek onlarında bizi ANmasına vesile oluyormuş. Bu vesileylede GÖNLÜMÜZÜN DOSTlarını sıklıkla anarak MUHİTlerinde bulunmaya ve MERKEZe doğru çekilmemizin seyrine hız kazandırıyor inancındayız şükür.

Şefaatlarına nail olmamızı dilekleriyle....
SONSUZ RAHMETler diliyoruz. Ruhları şad olsun!
Resim
Kullanıcı avatarı
sdemir
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 487
Kayıt: 24 Mar 2008, 02:00

Mesaj gönderen sdemir »

Arzularınla arana demirden bir duvar koymadıkça ,
ibadetin ve kulluğun tadına varamazsın.

(Bişr-i hafi k.s)
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/sdemirimza.gif[/img]
Cevapla

“►Diğerleri k.s.◄” sayfasına dön