AŞK'ın resmi...
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
- habibi
- Özel Üye
- Mesajlar: 1059
- Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12868
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
- sev-guzel
- Özel Üye
- Mesajlar: 609
- Kayıt: 15 Mar 2008, 02:00
Shangai üniversitesindeki bir öğrenci sevgilisine akıl sır ermez aşkını anlatmak istedi...
Ve ne yaptı??
Üniversite kampüsündeki odalarda kalan her öğrenciye çikolatalar vererek akşam saat 08:00 de bazılarının ışıklarını açmalarını bazılarınında kapatmalarını istedi.
Gerisini resimden izleyin...
Gerçekten nefes kesici!
Geç saatlerde yüzlerce öğrenci insanın bildiği en yüce duygu olan "Sevgi" tarafından yaratılan bu sanat eserini görmek için bir araya geldi.....
(ALINTI)
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
Bu dünyada başa gelen bela lokmalarını yiyip sindirmeyen, İlahî aşk şarabının lezzetini tatmamış kişidir.
Bu gerçeği bildikleri, bu gerçeğe güvendikleri için, Peygamberler başlarına gelen belalardan şikayet şöyle dursun, onları şerbet gibi içtiler. Çünkü su, hiç bir zaman ateşten korkmaz.
(Mevlânâ Celâleddîn, Dîvân-ı Kebîrden)
- sev-guzel
- Özel Üye
- Mesajlar: 609
- Kayıt: 15 Mar 2008, 02:00
- simurg
- Özel Üye
- Mesajlar: 928
- Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00
Re: AŞK'ın resmi...
Her varlık Hakikat güneşine muhtaç,
zahiren güneşe muhtaçlığımız kadar
batınen de mana güneşine muhtacız.
Hemde havadan, sudan, daha çok muhtacız.
Mana güneşi elbetteki Muhammed Sallallahu Alayhi Ve Sellem Efendimizin Muhammedi Muhabbet nuru,
Yani Muhammedinur'uMUZ'. Elhamdülillah.
En son İZ'lenimlerimden birisi bana Hakikat güneşine olan muhtaçlığımızı anlattı sanki,
Sonsuz Şükürler ediyorum Rabbime.
Dayımla yürüyerek gitmekte olduğumuz yolun kenarında bir sürü ulu meşe ağaçları vardı,
hava da güneşli ve mevsime göre son derece sıcaktı,
etrafı seyr etmemek insanın elinden gelmezdi,
sohbet ederek yürüdüğümüz sırada
yanından geçmekte olduğumuz meşe ağacının yerde toprağın üzerindeki kalın köklerine ayağım takıldı.
düşmedim çok şükür, ama düz yolda ayağa takılacak derecede yüzeye çıkmış olan bu köklere takıldı aklım,
"mevsimler öylesine kurak geçmekte ki,
sahipsiz bu ağaçları Rabbimiz sonsuz Rahmeti ile sulamayınca,
böyle kökler su bulmak için yüzeye çıkmış olmalı,
meyvesi olan ağaç olsalar, veya birisinin bahçesinde olsalar,
insanlar sulamayı esirgemezler,
ama burada kimse sulamamış" demek ki, dedim.
Dayım ise, "onlar güneş kökleridir", su kökleri aşağıya ve derine doğru büyürler,
bu yüzeydekiler sulansalarda mutlaka yüzeyde bulunurlar,
kökten alınan güneş ışığı şarttır meşeler için. dedi.
Şaşkınlığım daha çok arttı,
bilmeyen ve bilen arasında böyle devasa bir anlayış farkı olmaktaydı işte,
iyiki bana bu bilgiyi aktarmış oldu,
sebeblere de şükürler olsun,
bilgiyi verene de rahmetler olsun inşaallah.
Çünkü güneşin kökten beslenmek için de ana unsur olduğunu öğrendim,
dışımızdaki zahir güneşine dışımız kadar içimizin de ihtiyacı vardı demek ki,
ve içimizdeki batın güneşine de içimiz kadar dışımızın da ihtiyacı vardı,
hiç bir şey, sadece iç veya sadece dış için gerekli değildi,
bütün sistemlerin çalışmaları içten dışa-dıştan içe,
çift yönlü olarak sürmekteydi.
ve çalışan bir sistemden bahsedebilmemiz için,
bu çalışma prensibine uyup uymadığını anlayabilmemiz gerekmekteydi.
Rabbim AN'layışımızı ve hazmımızı artırsın ve
ilim-irade-idrak-iştirak
sistemimizin ebedi ve daimi çalışmasını nasib etsin inşaallah. Amin.
zahiren güneşe muhtaçlığımız kadar
batınen de mana güneşine muhtacız.
Hemde havadan, sudan, daha çok muhtacız.
Mana güneşi elbetteki Muhammed Sallallahu Alayhi Ve Sellem Efendimizin Muhammedi Muhabbet nuru,
Yani Muhammedinur'uMUZ'. Elhamdülillah.
En son İZ'lenimlerimden birisi bana Hakikat güneşine olan muhtaçlığımızı anlattı sanki,
Sonsuz Şükürler ediyorum Rabbime.
Dayımla yürüyerek gitmekte olduğumuz yolun kenarında bir sürü ulu meşe ağaçları vardı,
hava da güneşli ve mevsime göre son derece sıcaktı,
etrafı seyr etmemek insanın elinden gelmezdi,
sohbet ederek yürüdüğümüz sırada
yanından geçmekte olduğumuz meşe ağacının yerde toprağın üzerindeki kalın köklerine ayağım takıldı.
düşmedim çok şükür, ama düz yolda ayağa takılacak derecede yüzeye çıkmış olan bu köklere takıldı aklım,
"mevsimler öylesine kurak geçmekte ki,
sahipsiz bu ağaçları Rabbimiz sonsuz Rahmeti ile sulamayınca,
böyle kökler su bulmak için yüzeye çıkmış olmalı,
meyvesi olan ağaç olsalar, veya birisinin bahçesinde olsalar,
insanlar sulamayı esirgemezler,
ama burada kimse sulamamış" demek ki, dedim.
Dayım ise, "onlar güneş kökleridir", su kökleri aşağıya ve derine doğru büyürler,
bu yüzeydekiler sulansalarda mutlaka yüzeyde bulunurlar,
kökten alınan güneş ışığı şarttır meşeler için. dedi.
Şaşkınlığım daha çok arttı,
bilmeyen ve bilen arasında böyle devasa bir anlayış farkı olmaktaydı işte,
iyiki bana bu bilgiyi aktarmış oldu,
sebeblere de şükürler olsun,
bilgiyi verene de rahmetler olsun inşaallah.
Çünkü güneşin kökten beslenmek için de ana unsur olduğunu öğrendim,
dışımızdaki zahir güneşine dışımız kadar içimizin de ihtiyacı vardı demek ki,
ve içimizdeki batın güneşine de içimiz kadar dışımızın da ihtiyacı vardı,
hiç bir şey, sadece iç veya sadece dış için gerekli değildi,
bütün sistemlerin çalışmaları içten dışa-dıştan içe,
çift yönlü olarak sürmekteydi.
ve çalışan bir sistemden bahsedebilmemiz için,
bu çalışma prensibine uyup uymadığını anlayabilmemiz gerekmekteydi.
Rabbim AN'layışımızı ve hazmımızı artırsın ve
ilim-irade-idrak-iştirak
sistemimizin ebedi ve daimi çalışmasını nasib etsin inşaallah. Amin.