6-) Es SELAM c.c.
- senim
- Aktif Üye
- Mesajlar: 106
- Kayıt: 21 Şub 2008, 02:00
6-) Es SELAM c.c.
ES SELÂM C.C.
......................................................................
Her çeşit arıza ve hadiselerden salim kalan, -her türlü tehlikelerden kullarını selamete çıkaran- Cennet'deki bahtiyar kullarına selam eden.
......................................................................
Selâm, esenlik, barış ve mutluluğun kaynağı. Anlam itibarıyla Selâm, hastalıktan, beladan, ayıptan ve kusurdan arınmış, her türlü eksiklikten salim olduğu gibi, kullarını da her türlü tehlikeden koruyan, selamette olan, selamette kılan anlamlarına gelmektedir.
Selâm kelimesi Kuran-ı Kerimde 33 defa geçer ama bunlardan yalnız bir tanesi (Haşr S. A. 23) Allah-ü Teala (CC) Hz.lerinin ismi olarak geçmektedir.
es-Selâm İsm-i Şerifi mastardır. Dertten, beladan, ayıbtan, kusurdan beri olmak manasınadır. Esas itibariyle mastarlardan isim olmaz. Fakat mübalağa manası gözetilerek mastarlardan isim yapıldığı vardır. Şu halde mana: Her türlü noksandan, ayıptan, afat ve belalardan son derece salim ve münezzeh bulunan demek olur. Bu ifadeye göre bu İsm-i Şerif de el-Kuddûs İsm-i Şerifine yakın bir mana bildirmekte ise de, bu daha ziyade istikbale aittir.
-ALINTIDIR-
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/senim.jpg[/img]
- seydanur
- Yeni Üye
- Mesajlar: 2
- Kayıt: 20 Tem 2008, 02:00
- fatmaana
- Aktif Üye
- Mesajlar: 199
- Kayıt: 15 Eki 2006, 02:00
- senim
- Aktif Üye
- Mesajlar: 106
- Kayıt: 21 Şub 2008, 02:00
ES SELÂMÜ
Kökü masdar olan tek esmâdır.
Es Selâmü : Selâm, selâmet ve esenlik sahibi. Fâni, gelip geçici olmaktan, ayıp, âfet ve zevâlden beri' ve selâmette olan. Her selâmetin menbağı ve selâmete erdiren... Mutlak eman, sulh ve teslim kaynağı olan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL.
seleme : Bir işten kurtulmak, berî olmak.
Esleme : Teslim olmak. Müslüman olmak. İtâat etmek.
Selleme : Tam teslim olmak. Selâmlamak.
İslâm : İslâm dini. Müslümanlar.
ES SELÂMÜ (celle celâluhu) ZEVKİ:
Selâm ve selâmeti anlayana Es Selâmü (celle celâluhu) yâr ve yardımcı olup ulaşan ilhâmla kul, kendi zâtını ayıplardan, sıfatlarını noksanlıklardan ve fiillerini kötülüklerden ve zulümden uzaklaştırır, selâmet ve emniyet bulur... Kendi nefsi için sıla, kardeşi ile selâm, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salâvât ve Rabbü'lâlemîn'e salât... Işık gibi akmaya başlar İnşâallahu Tealâ!... Nefsin hevâ, heves, şehvet ve gazabını akl-ı selimin emrine köle edip selâmet içinde nefsini islâm eder. Böylece; herkes ve herşey de, böylesi kimsenin elinden dilinden ve belinden selâmette olur. Muhammedî Edeb de budur zâten...
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/senim.jpg[/img]
- fahrunnisa
- Yeni Üye
- Mesajlar: 11
- Kayıt: 20 Tem 2007, 02:00
Mısır Fatihi, Cihan Sultanı Yavuz Sultan Selim, 22 Eylül 1520 tarihinde sabaha karşı vefat etti.
Ölümünden bir süre önce sırtında küçük bir sivilce çıkmıştı.
Doktorlara görünmesini tavsiye eden nedimi Hasan Can a şöyle çıkıştı:
"Hasan Can biz çelebi değiliz ki küçücük bir sivilce için doktora koşalım."
O gün hamama gitti ve tellaklara sivilceyi sıktırdı.
Saraya döndüğünde ağrısı artmıştı.
Elini sık sık omuzuna götürüyor ,çıbanı yokluyırdu.
Kökü derinlerde idi; etrafı kızarmış ve şişmiş idi.
Yine de önem vermiyordu.
Dişini sıkıyor, acısını etrafındakilere belli etmemeye çalışıyordu.
18 Temmuz 1520 günü orduyla Edirne ye gitme kararı aldı.
Yakınları bu kararında Padişah ı caydırmaya çalıştılar; ama dinlemedi:
''Veziriazam ı ordumuzla bile Edirne ye göndermişiz. Biz dahi tez zamanda ona ulaşmalıyız. Duracak vakit değil, sefert edecek vakittir.''
Atına binip en öne geçti.Fakat acısı gittikçe arttı.
Omuzu yanıyordu.
Başı dönmeye gözleri de kararmaya başlamıştı.
Bir hayli gittikten sonra mola verilmesini emretti.
Nedimi Hasan Can ı daha fazla kıramayarak doktorlara görünmeye razı oldu.
Cihan padişahını uzun uzun muayene eden doktorlar; Hasan Can ı tenhaya çektiler,padişah ın hastalığını ona fısıldadılar:
Hasan Can inler gibi,
''Allah korusun !''dedi.
O sırada askerler, padişahın hasta olduğunu duymuş, kaynaşmaya başlamışlardı.
Padişah ı görmek istiyorlardı.
Çadırın önüne birikmişlerdiPadişah gürültüleri duyunca sordu:
Asker evlatlarım ne istemekteler?
''Sizi görmek isterler sultanım''
Yavuz Sultan şahlandı sanki...
Yıllardır birlikte gezdiği ,birlikte savaştığı askerlerini o da görmek istiyordu.''Kollarıma girilsin.'' diye emretti.
Bir koluna Hasan Can girdi,diğer koluna bir vezir...
Çadırın kapısına çıkardılar.
Birden silkindi.
''Yeter kendimiz ayakta dururuz. Hamd olsun, bedenimizi taşıyacak kadar gücümüz var dedi.''
Askerler Padişah ı görünce coşmuş, bağırmaya başlamışlardı:
''Padişah ım çok yaşa!''
''Padişah ım çok yaşa!''
Eliyle selamladı onları...
Sonra içeri girdi.
Halsiz düşmüştü.
''Tükendik, Hasan CAn,'' dedi,''kendimizi helak ettik.''
O gece hastalığı arttı.
Acılar bütün vücudunu sardı.
Bir ara gözlerini hafifçe açarakHasan CAn a baktı:
''Hasan Can bu ne haldir?''
''Sultanım Cenabı Hak la olacak zamandır.''
Padişah ın kaşları birden yay gibi kalktı.Kükrercesine,
''Bunca zaman sen bizi kiminle bilirdin?''diye çıkıştı.
''Hadi yasin oku.''
Hasan Can ağlayarak Kur an ı Kerim den Yasin surasini okumaya başladı.
Bitirince Padişah gözlerini araladı,
''Tekrarla dedi.''
Hasan Can birdaha tekrarladı.
''Selamun kavlen ''ayetine gelmişti.
Yavuz Sultan Selim de onunla birlikte okuyordu.
Birden derin bir nefes aldı ve bıraktı.
Bu o nun son nefesi oldu.
Cihan Padişah ı Mısır Fatihi koca Yavuz Sultan Selim Han ölmüştü.
(22 Eylül 1520)
ALLAH şefaatine mazhar eylesin..
Ölümünden bir süre önce sırtında küçük bir sivilce çıkmıştı.
Doktorlara görünmesini tavsiye eden nedimi Hasan Can a şöyle çıkıştı:
"Hasan Can biz çelebi değiliz ki küçücük bir sivilce için doktora koşalım."
O gün hamama gitti ve tellaklara sivilceyi sıktırdı.
Saraya döndüğünde ağrısı artmıştı.
Elini sık sık omuzuna götürüyor ,çıbanı yokluyırdu.
Kökü derinlerde idi; etrafı kızarmış ve şişmiş idi.
Yine de önem vermiyordu.
Dişini sıkıyor, acısını etrafındakilere belli etmemeye çalışıyordu.
18 Temmuz 1520 günü orduyla Edirne ye gitme kararı aldı.
Yakınları bu kararında Padişah ı caydırmaya çalıştılar; ama dinlemedi:
''Veziriazam ı ordumuzla bile Edirne ye göndermişiz. Biz dahi tez zamanda ona ulaşmalıyız. Duracak vakit değil, sefert edecek vakittir.''
Atına binip en öne geçti.Fakat acısı gittikçe arttı.
Omuzu yanıyordu.
Başı dönmeye gözleri de kararmaya başlamıştı.
Bir hayli gittikten sonra mola verilmesini emretti.
Nedimi Hasan Can ı daha fazla kıramayarak doktorlara görünmeye razı oldu.
Cihan padişahını uzun uzun muayene eden doktorlar; Hasan Can ı tenhaya çektiler,padişah ın hastalığını ona fısıldadılar:
Hasan Can inler gibi,
''Allah korusun !''dedi.
O sırada askerler, padişahın hasta olduğunu duymuş, kaynaşmaya başlamışlardı.
Padişah ı görmek istiyorlardı.
Çadırın önüne birikmişlerdiPadişah gürültüleri duyunca sordu:
Asker evlatlarım ne istemekteler?
''Sizi görmek isterler sultanım''
Yavuz Sultan şahlandı sanki...
Yıllardır birlikte gezdiği ,birlikte savaştığı askerlerini o da görmek istiyordu.''Kollarıma girilsin.'' diye emretti.
Bir koluna Hasan Can girdi,diğer koluna bir vezir...
Çadırın kapısına çıkardılar.
Birden silkindi.
''Yeter kendimiz ayakta dururuz. Hamd olsun, bedenimizi taşıyacak kadar gücümüz var dedi.''
Askerler Padişah ı görünce coşmuş, bağırmaya başlamışlardı:
''Padişah ım çok yaşa!''
''Padişah ım çok yaşa!''
Eliyle selamladı onları...
Sonra içeri girdi.
Halsiz düşmüştü.
''Tükendik, Hasan CAn,'' dedi,''kendimizi helak ettik.''
O gece hastalığı arttı.
Acılar bütün vücudunu sardı.
Bir ara gözlerini hafifçe açarakHasan CAn a baktı:
''Hasan Can bu ne haldir?''
''Sultanım Cenabı Hak la olacak zamandır.''
Padişah ın kaşları birden yay gibi kalktı.Kükrercesine,
''Bunca zaman sen bizi kiminle bilirdin?''diye çıkıştı.
''Hadi yasin oku.''
Hasan Can ağlayarak Kur an ı Kerim den Yasin surasini okumaya başladı.
Bitirince Padişah gözlerini araladı,
''Tekrarla dedi.''
Hasan Can birdaha tekrarladı.
''Selamun kavlen ''ayetine gelmişti.
Yavuz Sultan Selim de onunla birlikte okuyordu.
Birden derin bir nefes aldı ve bıraktı.
Bu o nun son nefesi oldu.
Cihan Padişah ı Mısır Fatihi koca Yavuz Sultan Selim Han ölmüştü.
(22 Eylül 1520)
ALLAH şefaatine mazhar eylesin..
Güzel söz dalları gökyüzüne uzanan bir ağaca benzer,her dem meyve veren..
- Gariban
- Moderatör
- Mesajlar: 2834
- Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00
ES SELÂM
Çeviren: Barbaros Sert
Orjinal Kitap: The Name & the Named , Shaykh Tosun Bayrak al- Jerrahi al- Halveti
ES SELÂM
Kuran da Er-Rahîm olan ALLAH cennet halkına selâm vermektedir : Merhametli Rabbin kelamı bir Selâm olacak. [Yasin 36/58] . Bu âyette ALLAH müminleri selâmetle(emniyetle, teminatla) ve Cennet için arzulanan şeyin neşesi (sevinci) ile odüllendiriyor. İnanan kullarını bütün tehlikelerden koruyan, onlara huzur,iyilik, mesudiyet, lütuf ve ahirette emniyet getiren Odur. Es-Selâm bu bütün hata, tehlike, kusurlardan hür olma halidir. Bu durumda o, ilahî isim El-Kudduse benzer , fakat o geleceğe özgüdür. Bunun yanında israrcı (daimi), kesintisiz, tereddütsüz(şaşmaz, emin ,sağlam), zayıflamayan (cansızlaşıp takati kesilmeyen) ve ebediyete devam eden birisi demektir.
ALLAH daima , hilkati için kötü olan bütün şeylerden sığınılacak olan emniyet kaynağıdır. Kendi kendimize sebep olduğumuz elem ve acı anlarında biz bu acıların Onun takdiri olduğunu düşüne bilmemize rağmen, ALLAHin işlerinin hiç birisi Onun hilkatine zarar vermek amaçlı değildir,
Bir kol kangren olduğu zaman ve kesilmek zorunda olduğunda, böyle bir kayıbın birisinin hayatını kurtaracağını pek ender olarak dikkate alırız. Her açıda bir lütuf saklıdır.
Es-Selâmın güvenlik ve huzurunu kalplerinde bulanlar ALLAHa inanır ve bütün meselelerinde ALLAHa dayanırlar, ve bilirler ki bu ismin rahmeti ile bütün tehlike ve zorluklardan kurtuluşa ereceklerdir. Birisi tarafından bir tehlikeden kurtarıldıkları zaman, gerçek Kurtarıcıyı görürler, gerçi bunun yanında vasıta olanada şükran içindedirler. Bir Türk Atasözü Ağaca dayanma kurur, insana güvenme ölür der. Kurtarıcı olan ALLAH Es-Selâma dayanan kişi asla paniklemez. ALLAHın gücü kendisini böyle bir kişide imanlının korkusuzluğu olarak gösterecektir. Es-Selâm tecellisi bu dur.
Sabırda bunun yanında bir Es-Selâm tecellîsidir. ALLAH
"Kullarımdan herhangi birine bedeninde malında veya evladında bir musibet tevcih ettiğim vakit bu musibeti Sabr-ı Cemil ile karşılarsa kıyamet günü onun için mizan kurmak ve defte açmaktan haya ederim" [Hadis-i Kudsî / Hakim Deylemi] diyor.
Abd es-Selâm kalbini kinden, hasetten, hainlikten, ve intikamdan temizlemiş olan kişidir. O bütün birimlerini yanlış ve haram olan hareketlerden koruyabilir, ve varlığını benliğin(ego) köleliğinden kurtarmıştır. Bir kere böyle bir hale ulaştığı zaman, ALLAH onu bütün sıkıntı, ihtiyac ve utanç verici şeylerden korur.
Benliğinin efendisi olan ve Rabbinin koruması altında olan böyle bir kişi hasta bir kişi üzerine 160 kez Ya Selâm diye okursa, bu kisi sağlık bulur inşaallah.
Not: Deylemi'den referans edilen hadisi kudsînin referansı internettendir. Tam olarak kontrol edilememiştir. Çeviri yaptığımız Orjinal kitapta bu hadis için bir referans gösterilmemiştir.
Selâm sevgi ve muhabbetle
Gariban
Çeviren: Barbaros Sert
Orjinal Kitap: The Name & the Named , Shaykh Tosun Bayrak al- Jerrahi al- Halveti
ES SELÂM
Kuran da Er-Rahîm olan ALLAH cennet halkına selâm vermektedir : Merhametli Rabbin kelamı bir Selâm olacak. [Yasin 36/58] . Bu âyette ALLAH müminleri selâmetle(emniyetle, teminatla) ve Cennet için arzulanan şeyin neşesi (sevinci) ile odüllendiriyor. İnanan kullarını bütün tehlikelerden koruyan, onlara huzur,iyilik, mesudiyet, lütuf ve ahirette emniyet getiren Odur. Es-Selâm bu bütün hata, tehlike, kusurlardan hür olma halidir. Bu durumda o, ilahî isim El-Kudduse benzer , fakat o geleceğe özgüdür. Bunun yanında israrcı (daimi), kesintisiz, tereddütsüz(şaşmaz, emin ,sağlam), zayıflamayan (cansızlaşıp takati kesilmeyen) ve ebediyete devam eden birisi demektir.
ALLAH daima , hilkati için kötü olan bütün şeylerden sığınılacak olan emniyet kaynağıdır. Kendi kendimize sebep olduğumuz elem ve acı anlarında biz bu acıların Onun takdiri olduğunu düşüne bilmemize rağmen, ALLAHin işlerinin hiç birisi Onun hilkatine zarar vermek amaçlı değildir,
Bir kol kangren olduğu zaman ve kesilmek zorunda olduğunda, böyle bir kayıbın birisinin hayatını kurtaracağını pek ender olarak dikkate alırız. Her açıda bir lütuf saklıdır.
Es-Selâmın güvenlik ve huzurunu kalplerinde bulanlar ALLAHa inanır ve bütün meselelerinde ALLAHa dayanırlar, ve bilirler ki bu ismin rahmeti ile bütün tehlike ve zorluklardan kurtuluşa ereceklerdir. Birisi tarafından bir tehlikeden kurtarıldıkları zaman, gerçek Kurtarıcıyı görürler, gerçi bunun yanında vasıta olanada şükran içindedirler. Bir Türk Atasözü Ağaca dayanma kurur, insana güvenme ölür der. Kurtarıcı olan ALLAH Es-Selâma dayanan kişi asla paniklemez. ALLAHın gücü kendisini böyle bir kişide imanlının korkusuzluğu olarak gösterecektir. Es-Selâm tecellisi bu dur.
Sabırda bunun yanında bir Es-Selâm tecellîsidir. ALLAH
"Kullarımdan herhangi birine bedeninde malında veya evladında bir musibet tevcih ettiğim vakit bu musibeti Sabr-ı Cemil ile karşılarsa kıyamet günü onun için mizan kurmak ve defte açmaktan haya ederim" [Hadis-i Kudsî / Hakim Deylemi] diyor.
Abd es-Selâm kalbini kinden, hasetten, hainlikten, ve intikamdan temizlemiş olan kişidir. O bütün birimlerini yanlış ve haram olan hareketlerden koruyabilir, ve varlığını benliğin(ego) köleliğinden kurtarmıştır. Bir kere böyle bir hale ulaştığı zaman, ALLAH onu bütün sıkıntı, ihtiyac ve utanç verici şeylerden korur.
Benliğinin efendisi olan ve Rabbinin koruması altında olan böyle bir kişi hasta bir kişi üzerine 160 kez Ya Selâm diye okursa, bu kisi sağlık bulur inşaallah.
Not: Deylemi'den referans edilen hadisi kudsînin referansı internettendir. Tam olarak kontrol edilememiştir. Çeviri yaptığımız Orjinal kitapta bu hadis için bir referans gösterilmemiştir.
Selâm sevgi ve muhabbetle
Gariban
- MBurak
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 415
- Kayıt: 12 Ağu 2007, 02:00
İBRAHİM HAKKI HAZRETLERİNİN, ÜSTADI İSMAİL FAKİRULLAH HAZRETLERİNİ İLK GÖRDÜĞÜNDE VERDİĞİ 120 SELÂM.
SELÂM SANA EY RUH'UM
SELÂM SANA EY ASL'IM
SELÂM SANA EY NUR'UM
SELÂM SANA EY GÜNEŞ'İM
SELÂM SANA EY ARKADAŞ'IM
SELÂM SANA EY DELİL'İM
SELÂM SANA EY TAC'IM
SELÂM SANA EY GÖZETİCİ'M
SELÂM SANA EY ARSLAN'IM
SELÂM SANA EY SIR'RIM
SELÂM SANA EY İSTEĞİM
SELÂM SANA EY İRFAN'IM
SELÂM SANA EY ŞEVK'İM
SELÂM SANA EY KIBLE'M
SELÂM SANA EY DELİL'İM
SELÂM SANA EY KALB'İM
SELÂM SANA EY GÖĞSÜM
SELÂM SANA EY AKL'IM
SELÂM SANA EY MAKSUD'UM
SELÂM SANA EY CÖMERTLİĞİM
SELÂM SANA EY RAHMET'İM
SELÂM SANA EY ÇEŞME'M
SELÂM SANA EY İSM'İM
SELÂM SANA EY MEDH'İM
SELÂM SANA EY MEDET'İM
SELÂM SANA EY KULAĞ'IM
SELÂM SANA EY RUH'UM
SELÂM SANA EY ŞEVK'İM
SELÂM SANA EY BABA'M
SELÂM SANA EY ZAHİR'İM
SELÂM SANA EY GEMİCİ'M
SELÂM SANA EY VASL'IM
SELÂM SANA EY SÜRUR'UM
SELÂM SANA EY FÜTUH'UM
SELÂM SANA EY YOL'UM
SELÂM SANA EY HİDAYET'İM
SELÂM SANA EY MİRAC'IM
SELÂM SANA EY YAKIN'IM
SELÂM SANA EY CİĞER'İM
SELÂM SANA EY SETR'İM
SELÂM SANA EY SEVDİĞİM
SELÂM SANA EY REHBER'İM
SELÂM SANA EY ZEVK'İM
SELÂM SANA EY KÂBE'M
SELÂM SANA EY SULTAN'IM
SELÂM SANA EY CENNET'İM
SELÂM SANA EY DOLUNAY'IM
SELÂM SANA EY KALB'İM
SELÂM SANA EY SEVGİLİ'M
SELÂM SANA EY VARLIĞIM
SELÂM SANA EY İZZET'İM
SELÂM SANA EY OKYANUS'UM
SELÂM SANA EY SURET'İM
SELÂM SANA EY VARLIĞIM
SELÂM SANA EY İMDAD'IM
SELÂM SANA EY BÜTÜN'ÜM
SELÂM SANA EY LİSAN'IM
SELÂM SANA EY KUVVET'İM
SELÂM SANA EY ANNE'M
SELÂM SANA EY BATIN'IM
SELÂM SANA EY GEMİ'M
SELÂM SANA EY GÖNLÜM
SELÂM SANA EY HUZUR'UM
SELÂM SANA EY DOST'UM
SELÂM SANA EY EFENDİ'M
SELÂM SANA EY GÖZ'ÜM
SELÂM SANA EY SIĞINAĞIM
SELÂM SANA EY HOCA'M
SELÂM SANA EY İLM'İM
SELÂM SANA EY ENİYSİM
SELÂM SANA EY SEVGİLİ'M
SELÂM SANA EY DERMAN'IM
SELÂM SANA EY EMEL'İM
SELÂM SANA EY SU VEREN'İM
SELÂM SANA EY SIRT'IM
SELÂM SANA EY BOSTAN'IM
SELÂM SANA EY CAN'IM
SELÂM SANA EY DOST'UM
SELÂM SANA EY AYNA'M
SELÂM SANA EY RUHSAT'IM
SELÂM SANA EY DIŞ ÂLEM'İM
SELÂM SANA EY İSTEYEN'İM
SELÂM SANA EY TEVHİD'İM
SELÂM SANA EY YOKLUĞUM
SELÂM SANA EY EFENDİ'M
SELÂM SANA EY AZİZ'İM
SELÂM SANA EY VAKTİ'M
SELÂM SANA EY ÂDEM'İM
SELÂM SANA EY EVVEL'İM
SELÂM SANA EY YÜCELİĞİM
SELÂM SANA EY HAZİNE'M
SELÂM SANA EY MURAD'IM
SELÂM SANA EY GÜZELLİĞİM
SELÂM SANA EY ŞEFKATLİ'M
SELÂM SANA EY DAYANAĞIM
SELÂM SANA EY ZİYNET'İM
SELÂM SANA EY İNAYET'İM
SELÂM SANA EY AVCI'M
SELÂM SANA EY HİLM'İM
SELÂM SANA EY CELİS'İM
SELÂM SANA EY TABİB'İM
SELÂM SANA EY ŞİFA'M
SELÂM SANA EY ZENGİNLİĞİM
SELÂM SANA EY DERMAN'IM
SELÂM SANA EY YARDIMCI'M
SELÂM SANA EY REYHAN'IM
SELÂM SANA EY GÜNEŞ'İM
SELÂM SANA EY GÜZEL'İM
SELÂM SANA EY ZAT'IM
SELÂM SANA EY FIRSAT'IM
SELÂM SANA EY İÇ ÂLEM'İM
SELÂM SANA EY CEZBEDEN'İM
SELÂM SANA EY TA'ZİM'İM
SELÂM SANA EY İFTİHAR'IM
SELÂM SANA EY SULTAN'IM
SELÂM SANA EY LEZZET'İM
SELÂM SANA EY ŞEREF'İM
SELÂM SANA EY ÂLEM'İM
SELÂM SANA EY ÂHİR'İM
SELÂM SANA EY TILLO'LUM
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
---------------------
-------------------------ES SELÂMÜ
Kökü masdar olan tek esmâdır.
Es Selâmü : Selâm, selâmet ve esenlik sahibi.
Fâni, gelip geçici olmaktan, ayıp, âfet ve zevâlden beri' ve selâmette olan.
Her selâmetin menbağı ve selâmete erdiren...
Mutlak eman, sulh ve teslim kaynağı olan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL.
Seleme : Bir işten kurtulmak, berî olmak.
Esleme : Teslim olmak. Müslüman olmak. İtâat etmek.
Selleme : Tam teslim olmak. Selâmlamak.
İslâm : İslâm dini. Müslümanlar.
ES SELÂMÜ (celle celâluhu) ZEVKİ :
Selâm ve selâmeti anlayana Es Selâmü (celle celâluhu) yâr ve yardımcı olup ulaşan ilhâmla kul, kendi zâtını ayıplardan, sıfatlarını noksanlıklardan ve fiillerini kötülüklerden ve zulümden uzaklaştırır, selâmet ve emniyet bulur...
Kendi nefsi için sıla, kardeşi ile selâm, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salâvât ve Rabbü'lâlemîn'e salât...
Işık gibi akmaya başlar İnşâallahu Tealâ!...
Nefsin hevâ, heves, şehvet ve gazabını akl-ı selimin emrine köle edip selâmet içinde nefsini islâm eder. Böylece; herkes ve herşey de, böylesi kimsenin elinden dilinden ve belinden selâmette olur. Muhammedî Edeb de budur zâten...
KUL İHVANİ
-ESMÂLAR-
-------------------------ES SELÂMÜ
Kökü masdar olan tek esmâdır.
Es Selâmü : Selâm, selâmet ve esenlik sahibi.
Fâni, gelip geçici olmaktan, ayıp, âfet ve zevâlden beri' ve selâmette olan.
Her selâmetin menbağı ve selâmete erdiren...
Mutlak eman, sulh ve teslim kaynağı olan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL.
Seleme : Bir işten kurtulmak, berî olmak.
Esleme : Teslim olmak. Müslüman olmak. İtâat etmek.
Selleme : Tam teslim olmak. Selâmlamak.
İslâm : İslâm dini. Müslümanlar.
ES SELÂMÜ (celle celâluhu) ZEVKİ :
Selâm ve selâmeti anlayana Es Selâmü (celle celâluhu) yâr ve yardımcı olup ulaşan ilhâmla kul, kendi zâtını ayıplardan, sıfatlarını noksanlıklardan ve fiillerini kötülüklerden ve zulümden uzaklaştırır, selâmet ve emniyet bulur...
Kendi nefsi için sıla, kardeşi ile selâm, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salâvât ve Rabbü'lâlemîn'e salât...
Işık gibi akmaya başlar İnşâallahu Tealâ!...
Nefsin hevâ, heves, şehvet ve gazabını akl-ı selimin emrine köle edip selâmet içinde nefsini islâm eder. Böylece; herkes ve herşey de, böylesi kimsenin elinden dilinden ve belinden selâmette olur. Muhammedî Edeb de budur zâten...
KUL İHVANİ
-ESMÂLAR-
- mim
- Özel Üye
- Mesajlar: 2416
- Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00
- senim
- Aktif Üye
- Mesajlar: 106
- Kayıt: 21 Şub 2008, 02:00