KUL İHVANİmİZin DİVANından DÖRTlü sistemler!...
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9090
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
KUL İHVANİmİZin DİVANından DÖRTlü sistemler!...
ZEVK 833
''Lâ ilâhe illâ ALLAH''tır, kast-ı MuhaMMed Mustafa S.a.v
On sekiz bin âlem üzre post-u MuhaMMed Mustafa S.a.v
Kıyam-rükû-secdesi hoş, tâhiyyatta selâm Ona
Dünya-âhiret âbâd olur, Dost-u MuhaMMed Mustafa S.a.v
26.04.1991 08:24 dr.
SIRR ZEVKlERİ
ZEVK 3389
İÇimdeki AYNıma..
SIRRımızı SUya SALma! Erir de bulamazsın bak!
Bu Hayatta ZORdur AYNAm! CAM gibi SIRRsız YAŞAmak!
Dört Ucun UMUT UFKUna, BAĞlayıp ATarsan eğer
SOYunursun Soykaların! Çile Çölü ÇIRILÇIPLAK!...
05.11.08 13:21
YOLlarda..
Aziz kardeşlerim!
Her can bu Âlemde Belâ Bazarındadır.
İmkanla imtihan olmaktadır.
Tercihinin TEVHİD olması emredilmiştir.
Her hususta tefrit ve ifrattan kaçınıp itidal üzere Orta Yolda, Sıarat-ı Müstakîm üzere olmasının tek çaresi ise;
İlahî İlim ve MuhaMMedî Edeble İnsan Nefsinin- Aklının tâlim ve terbiyesi-öğretim ve eğitimiyle;
Allah ve Resûlüne Teslimiyyette Sadakatı,
Allah ve Resûlüne İmanda Samimiyyeti,
Allah ve Resûlüne Tâbi oluşta Sabırı,
Allah ve Resûlüne İtaatte Selâmeti tercih edip fiilen yaşaması şarttır.
Sadakatsiz Sözden,
İhlassız Sohbetten,
Sabırsız Zevkten,
Selâmete ulaşmamış Hazzdan ne elde edilir son uçta?..
Muhammedi Melamet; sadece kendi özlerini kınayan, başkasında asla noksan aramadan mükemmeli bulup seyreden ve her zaman her yerde ve herhalde olduğu gibi görünen ve yaşayan sıradan insanların yoludur.
Kervancılar bilir ki Kervanda Kıtmirler olur, işleri batıla ve şerre karşı uyanık olmaktır.
Hoş görü ancak Hakk ve Hayr dairesi içinde işler..
Muhammedi Melamet; Not veren-alan bir okul olmayıp, öğetmeni öğrencisi de olmadan herkes birbirinin hizmetçisi olan bir Gönül Derğahıdır.
Muhammedi Melamette; çok bilene çok hizmet etmek yükü vardır.
Uyuyana-sarhoşa kınanma cezası değil uyandırılma-ayıktırılma hakkı-hizmeti vardır.
Hasbi Hizmetin, mutlaka Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem adına hesabına ve şerefine yapılması ve Şeriat-ı Garra içinde kalınması gerekir.
Muhammedi Melamette Kemâlât-gelişim-erişim; İlim, İrade, İdrak ve İştirakle yapılır.
İlimle Edeb, İrfân elde edilir de Ezel-Ebed Erkânına uyulur.
İlim Ubudiyet,
Edeb Velâyet
İrfan Resûliyyet
Erkan Uluhiyyet Nimetlerini getirecektir.
Şiirden, Şarkıdan, Türküden en doğrusu Tevhidden gelecek her doğru, iyi, güzel ve hakk olan her bilgi hasbi hizmete yönelir.
Akıllarımızdaki pasları siler, düğümleri çözer ve kapalı kapıları açar.
Hayalî-Taklidi İmanlar, Gerçek-Tahkiki İmanlara dönüşür.
Ne göklerde uçan kartal oluruz ne de yerin dibinde köstebek.
Deniz seviyesi gibi hepimiz BİZ BİR olarak Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin Salât Seviyesinde, İmam-ı Mutlakı DUYar ve UYarız..
Bu Hayatın Naz-Niyaz Namazında, SILA SALATInda her can AYNı Seviyededir.
Farklar sıfırdır ve namazdadır.
Hesabını ancak Yaratan Rabbısı görecektir.
Muhammedi Melamette, Tevhidi tercihte BİZ BİR-İZ..
Geçmişimiz için Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin Tevbe-İstiğfar
BİZliğinde BİR-İZ İnşaallah..
Geleceğimiz için Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin Dua
BİZliğinde BİR-İZ İnşaallah..
Şu Anımız için Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin Rıza
BİZliğinde BİR-İZ İnşaallah..
MuhaMMedi Şuuru Bilmiş,
MuhaMMedi Nuru Bulmuş,
MuhaMMedi Sürurda Olmuş
MuhaMMedi Onuru Yaşamış her CAN,
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin Rahmet Deryasına bir Damladır.
Ayrımız gayrımız olamaz, var gibi yokuz, yok gibi varız
Elhamdülillah Eren elleriyle el ele Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem elindeyiz ve : Ellerinin üzerinde Allahın eli vardır.
İnşaallah..
BİZ BİR-İZ
Üzme! Üzülme! Sev! Sevil!..
MuhaMMedi MuhaBBetle..
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5153
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
İNŞAALLAH...
Allahü Zü'l-Celâl'den razı OLup,
Allahü Zü'l-Celâl RIZAya ERdirsin İnşaallah!
İLİM - İRADE - İDRAK - İŞTİRAK
*İlimle; Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in şerefli akvâlini, sözlerini, âyet-i kerîmeler ve sahih hadislerini, yâni Şerîat-ı Muhammedîyyeyi, sözlerini yaşarız bizzâtîhi...
*İradeyle; Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in azîz a'mâlini, fiillerini, tatbikatını, sünnet-i seniyyesini yâni Tarikat-ı Muhahammediyyeyi sohbet ederiz ve yaşarız bizzâtîhi...
*İdrakle; Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in muazzam ahlâkını, hulkû'l-azimini, Mârifet-i Muhammedîyyeyi zevkederiz, ahlâkımızı gözden geçiririz.
* İştirakle; İnşâallahü Tealâ hep hakk olan hâllerini Hakikat-ı Muhammedîyyeyi hazz ederiz, ruhumuzla duyarız ve
**** Tümüyle: Muhammedî tevhidi ve şehâdeti son nefeste nâsib olsun bize diye azmeder, gerisinde ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL'i vekil, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimizi şefâatçimiz eyleriz... Ebedi hayatta da cennetlerde bileyiz İnşâallah deriz...
Allahü Zü'l-Celâl'den razı OLup,
Allahü Zü'l-Celâl RIZAya ERdirsin İnşaallah!
İLİM - İRADE - İDRAK - İŞTİRAK
*İlimle; Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in şerefli akvâlini, sözlerini, âyet-i kerîmeler ve sahih hadislerini, yâni Şerîat-ı Muhammedîyyeyi, sözlerini yaşarız bizzâtîhi...
*İradeyle; Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in azîz a'mâlini, fiillerini, tatbikatını, sünnet-i seniyyesini yâni Tarikat-ı Muhahammediyyeyi sohbet ederiz ve yaşarız bizzâtîhi...
*İdrakle; Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in muazzam ahlâkını, hulkû'l-azimini, Mârifet-i Muhammedîyyeyi zevkederiz, ahlâkımızı gözden geçiririz.
* İştirakle; İnşâallahü Tealâ hep hakk olan hâllerini Hakikat-ı Muhammedîyyeyi hazz ederiz, ruhumuzla duyarız ve
**** Tümüyle: Muhammedî tevhidi ve şehâdeti son nefeste nâsib olsun bize diye azmeder, gerisinde ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL'i vekil, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimizi şefâatçimiz eyleriz... Ebedi hayatta da cennetlerde bileyiz İnşâallah deriz...
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5153
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
Değerli Hasbi Hizmetçilerimiz Nur-ye ve Gül Canlarımız...
Kul İhvanimizin Divanında DÖRTlü Sistemi paylaşıma açarak ne iyi ettiniz sağolun varolun...
Devamını bekler bizde acizane paylaşıma katkıda bulunmak arzu ederiz...
BİZ Allahü zü'l Celalimizden Razı Allahü zü'l Celalimizden de cümlemizden razı olur inşaallah...
Zamanında Değerli büyüğüm Nur-ye hanımla bu dörtlü sistemi çokça tefekkür eder acizane zevk ederdik...
İlim - İrade - İdrak ve İştiraki görünce 4 İ ve 4 S kuralı zevklerimizden birini paylaşmak isterim..
O zamanlar Kul İhvanimize "ne güzel zevkleriniz" dediğimde "BİZim BİR Zevkimiz var!" demişti de bunun üzerine yazmıştım:
BİZim BİR ZEVKimiz VAR!!!!
İLİMle LÂda SADAKATi BİL!
İRADEnle İLÂHEde SAMİMİYETi BUL!!
İDRAKinle İLLÂda SABIRlı OL!!!
İŞTİRAKinle ALLAHda SELÂMETi YAŞA!!!!
anka kuşu
28.12.2007
Kul İhvanimizin Divanında DÖRTlü Sistemi paylaşıma açarak ne iyi ettiniz sağolun varolun...
Devamını bekler bizde acizane paylaşıma katkıda bulunmak arzu ederiz...
BİZ Allahü zü'l Celalimizden Razı Allahü zü'l Celalimizden de cümlemizden razı olur inşaallah...
Zamanında Değerli büyüğüm Nur-ye hanımla bu dörtlü sistemi çokça tefekkür eder acizane zevk ederdik...
İlim - İrade - İdrak ve İştiraki görünce 4 İ ve 4 S kuralı zevklerimizden birini paylaşmak isterim..
O zamanlar Kul İhvanimize "ne güzel zevkleriniz" dediğimde "BİZim BİR Zevkimiz var!" demişti de bunun üzerine yazmıştım:
BİZim BİR ZEVKimiz VAR!!!!
İLİMle LÂda SADAKATi BİL!
İRADEnle İLÂHEde SAMİMİYETi BUL!!
İDRAKinle İLLÂda SABIRlı OL!!!
İŞTİRAKinle ALLAHda SELÂMETi YAŞA!!!!
anka kuşu
28.12.2007
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5153
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Sevgili Ankakuşu,
Geçen gün
İlimsiz sadakatın
İradesiz samimiyetin
İdraksız sabrın
İştiraksız selametin yaşanmayacağını sundunuz..
Bizleri derleyip toplamak için olağanca gücünüzle çalıştığınız için,
çok özlediğim Kulihvani Hocamızdan, Nuriye Abla'dan, sevgili Ankakuşu sizden, Gariban Can'dan ve tüm Muhammedinur'un İZ İZleyicilerinden Allah(c.c) razı olsun.
Geçen gün
bizlere sunduğunuz bu DÖRTlü sistemi bugün başka bir DÖRTlü sistemle BİRleştirerek ZEVKinizi paylaştınız.ankakusu yazdı:
Lâ da Sadakat
İlâhe de Samimiyet
İllâ da Sabır ve
Allah (c.c.) da Selamet
İlimsiz sadakatın
İradesiz samimiyetin
İdraksız sabrın
İştiraksız selametin yaşanmayacağını sundunuz..
Bizleri derleyip toplamak için olağanca gücünüzle çalıştığınız için,
çok özlediğim Kulihvani Hocamızdan, Nuriye Abla'dan, sevgili Ankakuşu sizden, Gariban Can'dan ve tüm Muhammedinur'un İZ İZleyicilerinden Allah(c.c) razı olsun.
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5153
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Rahatça anlayabilmek için şöyle düşünelim: Tıpkı elektirik üreten Kebân'a (merkeze) giden elektrik tellerinin direkleri gibi "ben, sen, o ve hepimiz, Biz:Muhammedîyiz!" diyenler elele en son el Muhammed (aleyhi's-selâm)'ın Abdullah olan elinde son bulur ve Resûlullah eli ise Muradullah olan Ulûhiyyet tevhidini işâret eder, gösterir ve istikâmet kıblesini ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL'e kilitler...
Muhammedî Mürüvvet (yiğitlik) ise sıdk-u- vefâ ile Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e teslimiyet ve adl-ü- ihlâs ile ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL'e istikâmettir...
*********
Sıdk, vefâ, adl ve ihlâs...
*********
*İlimsiz, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e teslimiyete sadakat nasıl olacak?
*İrâdesiz, edeb-i Muhammed'e vefâ;
*İdrâksiz, ALLAHu Tealâ'ya istikâmet adâleti ve
*İştirâksiz, her zaman, her yerde, her hâlde, her şeyle-herkesle birlikte ve her şeyi "ALLAH için: li vechillah" yapmak olan ihlâs nasıl elde edilecek?
*********
İştirâkten kasdımız, kulluğu Muradullah'a ulaştırmak için sıla yolu olan Emrullah'ı Muhammedî şuûrla iyi niyet, samimîyyet, ciddîyyet ve mahviyyet içinde, sadece ve sadece Rızaullah için (et-tırnak gibi) yapmaktır... İştirakimizin sonucu ve kesin sınırı; Muhammed Alehi's-Selâm'a teslimiyetle biter...
**********
*Sözümüzle sözüne (akvâline),
*Amellerimizle amellerine (ameline),
*Ahlâkımızla ahlâkına,
*Hâllerimizle hâllerine iştiraktir...
Muhammedî oluş şuûruna ulaşım (sıla, salâvât, vuslat) budur...
***********
Muhammed aleyhi's-selâm, Resûlullah olarak ne buyurdu ve Abdullah olarak ne yaptı ise hepsine uymaktır ve kısacası iştiraktir. Dediğini duyduğumuz, Muhammed (aleyhi's-selâm)'ın Resûlullah (Resûlühü) yönüdür. Yaptığına uyduğumuz, Muhammed (aleyhi's-selâm)'ın Abdullah (Abduhü) yönüdür.
Yoksa iştirak demek; bazı kısır kalblilerin sandığı gibi ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL' in zâtına, sıfatına, esmâsına, fiiline iştirak değildir hâşâ, hâşâ! Biz müşriklerin zıddı olan Muhammedîleriz hamd olsun... Emrullahla emrolunduk, Muradullahı ise; ALLAH (celle celâluhu) ve Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bilir.
Muhammedî Mürüvvet (yiğitlik) ise sıdk-u- vefâ ile Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e teslimiyet ve adl-ü- ihlâs ile ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL'e istikâmettir...
*********
Sıdk, vefâ, adl ve ihlâs...
*********
*İlimsiz, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e teslimiyete sadakat nasıl olacak?
*İrâdesiz, edeb-i Muhammed'e vefâ;
*İdrâksiz, ALLAHu Tealâ'ya istikâmet adâleti ve
*İştirâksiz, her zaman, her yerde, her hâlde, her şeyle-herkesle birlikte ve her şeyi "ALLAH için: li vechillah" yapmak olan ihlâs nasıl elde edilecek?
*********
İştirâkten kasdımız, kulluğu Muradullah'a ulaştırmak için sıla yolu olan Emrullah'ı Muhammedî şuûrla iyi niyet, samimîyyet, ciddîyyet ve mahviyyet içinde, sadece ve sadece Rızaullah için (et-tırnak gibi) yapmaktır... İştirakimizin sonucu ve kesin sınırı; Muhammed Alehi's-Selâm'a teslimiyetle biter...
**********
*Sözümüzle sözüne (akvâline),
*Amellerimizle amellerine (ameline),
*Ahlâkımızla ahlâkına,
*Hâllerimizle hâllerine iştiraktir...
Muhammedî oluş şuûruna ulaşım (sıla, salâvât, vuslat) budur...
***********
Muhammed aleyhi's-selâm, Resûlullah olarak ne buyurdu ve Abdullah olarak ne yaptı ise hepsine uymaktır ve kısacası iştiraktir. Dediğini duyduğumuz, Muhammed (aleyhi's-selâm)'ın Resûlullah (Resûlühü) yönüdür. Yaptığına uyduğumuz, Muhammed (aleyhi's-selâm)'ın Abdullah (Abduhü) yönüdür.
Yoksa iştirak demek; bazı kısır kalblilerin sandığı gibi ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL' in zâtına, sıfatına, esmâsına, fiiline iştirak değildir hâşâ, hâşâ! Biz müşriklerin zıddı olan Muhammedîleriz hamd olsun... Emrullahla emrolunduk, Muradullahı ise; ALLAH (celle celâluhu) ve Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bilir.
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9090
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
kulihvani yazdı:
TEVHİD
Azîz kardeşim;
İbâdetler, Emrullahı hakkıyla yerine getirmedir.
Emrullahın sebebi ve aslı ise Muradullah olup TEVHİD dir.
Sonucu tevhid şehâdetine çıkmayan ibâdetler (kulluk gerekleri) içi boş su bardakları gibidir.
Hayâl olup Hakikat Suyuna hasrettir.
"ASL"a ulaşım AŞK iledir.
Çekirdekleri çiçek eden, tohumdan tohuma tevhid türküsü AŞKtır.
Aşkın "Asl"ı ise kâinâtın mayası olan şerîat ve şefâatın şahı Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)dir...
Nur-u Mîm dir
Biz Hak Âşıklar gönlümüzce düşünür ve yaşarız.
Ancak, sahibimiz Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'i izleriz...
Baş-ayaksız bilye gibi yürürüz, yersiz-yurtsuz rüzgâr gibi eseriz...
Anlayanla hemhâliz, anlamayana dellâliz...
Kurbet ehli meçhûlleriz...
Vahdetle zıdları zevk ederiz...
Köre göz, düşküne asa, Firavun'a Musa (aleyhi's-selâm) yız!..
Hakk Âşıklar, içinde sıdk ilmi, dışında adl edebî (hüsn-ü hulûk) ile vahdet neşesinde yaşarlar...
Vücûd - vicdân - can - canan...
Vahdetin bu ucunda şâhidin bilişi, öbür ucunda meşhudu buluşu vardır.
Vahdet; vücûdun nokta-i istisnâsı, şuûnun sidre-i müntehasıdır. Şuûn, şe'nin çoğuludur.
Şe'n (şeen) ise: yeni iş, yeni çıkan hâl olup nabız atar gibi "Kûn fe yekûn..." dür...
Vücûden kul, kendi Ene (benlik) sini fâni etmeden "vahdet"i kupkuru bir lâf sanıp "Ene'l-HAKK" derse, vahdet-i vücûdu, dâr ağacında bulur...
Her şey özünden dirilir.
Özünden ölür...
Yüzünden sanan ahmaktır...
Vahdet; vücûd işi değil vicdân-can-canân işidir...
Ente RABBİ!..
Lâ ilâhe illâ ente. Ente halakteniî!..
Sen RABBimsin... Senden başka ilâh yoktur...
Beni Sen yarattın kulluk sırrına erip EL AHADU'l-VAHİD (celle celâluhu)'in hududuna saygıdır.
Vahdet şuûru...
"Lâ ilâhe illâ ALLAH": diyen mâsivâdır, tüm sistem Sahibinin tevhidini söyler. (genel tevhid)
"Lâ ilâhe illâ Hu" : diyen aklı olan insan sûretindeki bizleriz. (gaibî tevhid)
"Lâ ilâhe illâ Ente" : buyuran Resûlullah(sav) Rahmetenli'l-âlemin. (muhatabî tevhid)
"Lâ ilâhe illâ Ene": buyuran Bizzât ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂLdir.(mütekellimî tevhid)
İbâdet; emredilen kulluk görevi olup Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in öğretip tatbik ettiği gibi ve ALLAH Tealânın rızası için yapılır.
Uçup kaçmak ve hayal içinde ömür tüketmek için değil...
Evet... İnsanoğlu aslî vatanından ayrılmış; can, cisime girmiş cehâlet çukuruna düşmüş ve boynuna takılan ezel misâkı ile fânî âleme tenezzül etmiştir.
Sılasını özlemeye ve tertemiz gitmeye, kemâlâta ve terakkiye Mecbur ve Me'murdur.
İstese de istemese de saat ve kural çalışıyor...
Muhtaç ve Mahkûmdur.
Kulun kabiliyet ve isti'dâdı ise gayreti gerektirir.
Nefsin makamları (bebeklik-gençlik-olgunluk-pîr-i fânilik) kulun doğru tercih ve samîmî gayretleriyle elde edilir.
Sırt üstü yatarak lâf-ı güzâfla sofuluk olur sûfîlik değil...
--- ALLAH Tealâ (celle celâluhu) "Ey imân edenler! ALLAH'tan korkun O'na yaklaşmaya yol arayın ve O'nun yolunda cihâd edin ki iflâh olasınız..." (Maide 5/35)
Cehd; gayret, çalışma, çabalamadır. Kuru lâf ebeliği değildir. ALLAH Tealâ'ya yaklaşım gayretini, kulun kendi gafleti keser... ALLAH Tealâ'ya yaklaşım yolunun tâa kendisi ilk önce Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) dir. Kul için en güzel örnek Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) dir.
--- ".... Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan sakının. ALLAH'tan korkun. Çünkü ALLAH'ın azabı çetindir." (Haşr 59/7)
ALLAH Tealâ'ya yaklaşım (istikamet) için ilk iş Resûlüne teslimiyyet ve imândır.
Sözlerine (nakl), fiillerine, ahlâkına ve hâllerine tâbi' olmaya ve itâat etmeye canla başla gayret ve cehd etmektir.
Cehâlet, bilgisizlik cehennemidir.
Kulluk kemâlâtı (olgunlaşması) ise; ilme'l-yakîn biliş, ayne'l-yakîn buluş ve Hakke'l-yakîn oluştur...
Sırf Sûfîlerin Muhammedî tasavvufu da budur.
Ham sofuların tasavvurunu ise piyasaya bakarsan görürsün...
Seyr-ü sülûk denilen husus;
Teslimiyyet için Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e seyr,
İstikamet için Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in imâmlığında istikamet seferi (sülûku) dur.
Bunun için;
Bedeni Terbiye için Gayret,
Nefsi Tezkiye için Himmet,
Kalbi Tasfiye için Şefâat,
Ruhu Tecliye için Hidâyet gerekir.
En son nur-ye tarafından 13 Eyl 2009, 01:11 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
- safa-merve
- Özel Üye
- Mesajlar: 649
- Kayıt: 16 Eki 2008, 02:00
kulihvani yazdı:
ZEVK 1610
Şu Zulmet-i Beşeriyyet, Kâinâtta KESRET Sözü
HAKKın NÛR-u Hakikatı ve de VAHDET ile MESTÛR
Lâ ilâhe illâ ALLAH! AYNı ŞEYin İKİ YÜZÜ
Ağzınla kuş tutsan boşa, KÂMİLin KALBİnde DESTÛR
06.12.1999 10:34
Zulmet: Karanlık. * Mc: Sıkıntı.
Beşeriyyet: İnsanın tab' ve hilkati ve fıtrî halleri. İnsanlık.
KESRET: Çokluk, sıklık. * Bir şeyin ekserisi ve muazzamı. Bolluk. (Bunun zıddı kıllettir)(Hayat, kesrette bir çeşit tecelli-i vahdettir. Onun için ittihada sevkeder. Hayat, bir şeyi her şeye mâlik eder. M.)(...Hem bütün âlemlerin Rabbi kesret tabakatında vahdaniyeti ilân etmek istemesine mukabil; en azamî bir derecede bütün merâtib-i tevhidi ilân eden, yine bizzarure O Zâttır. S.)
MESTÛR: Örtülmüş. Setredilmiş. Gizlenmiş. (Bak: Tesettür)
DESTÛR: f. İzin, müsaade. Şerlilerden kurtulmak için söylenen söz. * Allah'ın inayeti.
Dostlarım Çok güzel çalışma.... gerçekten harika....
Canı gönülden başarılarınızın devamını dilerim.
kulihvani yazdı:
~ LÂ İLÂHE İLLALLAH ~
Derdiyle döner küre
Zevkinde zâhir zerre
Secdesinde bin kere
Lâ ilâhe İllallah
Âşıklar girin aşka
Başınız verin aşka
Aşkın ateşi başka
Lâ ilâhe İllallah
Kurd ile kuşu ile
İhlasla huşû ile
Kalbin vuruşu ile
Lâ ilâhe İllallah
Evliya erenlerle
HAKKa can verenlerle
Mah cemâl görenlerle
Lâ ilâhe İllallah
Gelin esselâ ile
Galuyla belâ ile
Mecnun-u Leylâ ile
Lâ ilâhe İllallah
Uyanmış uykularla
Çağıldayan sularla
Dosta dost duygularla
Lâ ilâhe İllallah
Aşk deryasın dilidir
Damlanın menzilidir
HAKKın hazır hâlidir
Lâ ilâhe İllallah
Kovalayan kaçan şey
Ömre rahmet saçan şey
Çiçek çiçek açan şey
Lâ ilâhe İllallah
Erenlerin nefesi
Gönlün sevdâ bestesi
Ruhumuzun aşk sesi
Lâ ilâhe İllallah
Aşk tevhid muhatabı
Gönlün hikmet kitabı
RABBın OKU! hitabı
Lâ ilâhe İllallah
Seherin sevdâ sazı
Sıratta Yârin nazı
Dervişlerin niyâzı
Lâ ilâhe İllallah
İnkâr - ikrâr mahşeri
Sıratın umut yeri
Sekiz cennet kevseri
Lâ ilâhe İllallah
Ehl-i şühûd şükrüdür
Er Ârifler fikridir
KUDDÛSÎmin zikridir
Lâ ilâhe İllallah
Gönlün dikenin deren
Yerine gül bağ veren
Âşığa yol gösteren
Lâ ilâhe İllallah
Mest Mecnunlar meragı
Yakîn eden ırağı
Gönüllerin çerağı
Lâ ilâhe İllallah
VAR - BİR eden ALLAHı
Efdâl-i Zikir ŞAHı
Osman Babamın Ah!. I
Lâ ilâhe İllallah
Ezel - ebedin adı
Zâhir bâtının tadı
Arş-ı Alâ kanadı
Lâ ilâhe İllallah
Çiçeğin gizlediği
Arının özlediği
Peteğin gözlediği
Lâ ilâhe İllallah
Abidler ibadeti
Harama helâl seti
Binbir kitab özeti
Lâ ilâhe İllallah
Kendini bildirendir
Dilini dildirendir
Agyâri sildirendir
Lâ ilâhe İllallah
Tesbihi âşıkların
Derdi dolâşıkların
Lokması kaşıkların
Lâ ilâhe İllallah
Derdin sürûr etmeye
Nârını nûr etmeye
Günahı dur etmeye
Lâ ilâhe İllallah
Kaynak kaynak fışkıran
Taşlara başın vuran
Tevhid-i HAKK haykıran
Lâ ilâhe İllallah
Rüzgârın sesin dinle
Başın koy camla inle
Konuşacak seninle
Lâ ilâhe İllallah
Kurtuluştur huysuza
Uykudur uykusuza
Bir damla dır susuza
Lâ ilâhe İllallah
Lokma lûtfû açlara
Hikmete muhtaçlara
İşlenmeye taçlara
Lâ ilâhe İllallah
Akiller deli eyleyen
Gafletten gel eyleyen
Bir rıza; el eyleyen
Lâ ilâhe İllallah
Doldurup boş eyleyen
Sâfi sarhoş eyleyen
Bizi bir hoş eyleyen
Lâ ilâhe İllallah
Sazda söz çaldığımız
Ummana daldığımız
Son nefes aldığımız
Lâ ilâhe İllallah
Neylerin sînesinden
Kor alevli sesinden
Sırdır aşk ülkesinden
Lâ ilâhe İllallah
Beşikte mezarımız
Biten ömür varımız
Yâre bergüzârımız
Lâ ilâhe İllallah
Gurbet hasret türküsü
Gönül güzel törpüsü
Âşıkların ülküsü
Lâ ilâhe İllallah
Tohum - toprak eş eden
Gül - diken kardeş eden
Yandırıp ateş eden
Lâ ilâhe İllallah
Derde dermanın dengi
Rıza denge âhengi
Çiçeğin yedi rengi
Lâ ilâhe İllallah
Aşk; ışık, hareket, ses
Bilse bilmese herkes
Alıp verilen nefes
Lâ ilâhe İllallah
Kul İhvâni bu Handan
Gafletle geçme uyan
Gece gündüz her zaman
Lâ ilâhe İllallah
14.03.1988 19:00
Meragı : Merakı. Bir şeyi öğrenmek istemek. Çok şiddetli arzu. Heves. Düşkünlük. * Dalgınlık. Kara sevdâ. * Kuruntu, telâş. İç sıkıntısı. İç darlığı.
Yakîn : Şüphesiz, sağlam ve kat'i olarak bilmek.
Çerağ : f. Işık. kandil. Lâmba. Mum. * Kutlu, mutlu. * Otlak. Mer'a. * Otlama. * Tekaüd. * Talebe.
Efdâl : (Fazl. C.) Ziyadeler, fazlalar, çoklar. * İhsanlar, ikramlar, iyilikler, meziyetler, hünerler.
Set : Engel.
Abid : İbadet eden. Zâhid. Çok ibadet eden. * Köle.
Osman Baba : Hacı Osman Akbulut Efendi. Aksarayda Kırgıl Kasabasında doğmuş 40 yıl koyun gütmüş. Dağlarda İlâhi aşka bulaşmış ve ulaşmıştır. 1996 Yılında 90 yaşına yakın Hacc için buluşmak üzere anlaştıgımız diyarda Cidde Hava alanında Hakka yürüdü. Ve Ciddede kaldı. Benim yıllarca Bile ve Biz olduğum çok sevdiğim ve sevdiği kişi olarak gördüğüm; en saf, doğal, Hüda-yı Nabit Hakk Dostu, Resulullah sav âşığı ve Kuddusi Babanın has adamı Osman Baba idi. Ruhu şâd olsun.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/safa_merve.jpg[/img]
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5153
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
ZEVK 865
Eşya İnsan Şeriat ta arındurun Kir Sohbeti
Olay Kurân Tarikat ta sebebsorun Pîr Sohbeti
Sıfat Resûl Mârifet te aşkla korun Sır Sohbeti
Zât Rabbımız Hakikatta zevk-i zorun Birr Sohbeti
25.12.1991 19:21
Birr : Temizlik. * Günahtan çekinmek. * Takvâ. * İn'âm ve ihsan etme. * Amel-i sâlih, iyi amel. * Koyunu sevketmek. * Gönül, kalb.
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
Kul İhvanimİZ Divanında der ki:
Canımın çıplak ve bîçâre olduğu bir hâl içinde;
Efendimiz, Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'e:
"Efendim!.. şerîatın, tarikatın, mârifetin ve hakikâtin nedir?..
O kadar çok okudum, dinledim ve düşündüm ama aklım fikrim karıştı, herkes bir şeyler söylüyor:
"Benim söylediğim haktır, benim şeyhim senin şeyhini döver! vs." diyor..
Çok şeyler söyleyip insanlara yaptırıyorlar...
Hâliyle insanlar ölüm denizine akan sular gibidirler, akılları da vardır ve âhirete de inanıyorlar...
Ne yapacaklarını şaşırdılar!...
Değerli dostların tarikat pîrlerimizin yollarının şu zamandaki temsilcilerinin çoğunun ense kulak yerinde ama evliyâ mı eşkiyâ mı belirsiz!...
O yolları zabtetmişler...
Babadan oğula değil de, doğmamış torunlarına "mübârek"lik mîrâsı bırakıp Gavs-ı Azamlık tacı giydirip tahtı veriyorlar!...
Şahsî ve nefsî hırsların pençesindeki tasavvuf can çekişirken, senin gerçek dostların; dağlardaki andız ağaçları gibi hüdâ-i nâbit (bozuşmamış) Muhammedî âşıkların ise halkın elbisesini giyip, aralarına karışıp gizlendiler...
Meydan merhametsiz ve muhabbetsizlere kaldı.
Kader kaderullah, âhir zaman!..." gibi sözlerle sızlandım.
Neticesi; gönül defterime yazılan:
"Akvâlî Şerîatî
A'mâlî tarikatî
Ahlâkî mârifetî
Ahvâlî hakikatî."
Buyurduğu ilhâm oldu.
Ve benim anladığım ise:
1- Şerîat-ı Muhammedîyye : Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in vahyî sözleridir. Âyet ve sahih hadislerdir.
2- Tarikat-ı Muhammedîyye : Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in amelleri, fiilleridir, sünnet-i seniyyesidir.
3- Mârifet-i Muhammedîyye : Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in ahlâkıdır. Hulki'l-azîm. Ahlâkullah...
4-Hakikat-i Muhammedîyye : Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in ahvâlidir. "Kâbe kavseyn" vs. gibi söze sığmayan ve yaşanınca anlaşılan özel hâllerdir.
Muhammedî olduğunu gerçek anlayan kişinin;
Söz, Fiil, Ahlâk ve Hâl lerini Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e uydurması lâzımdır ve şarttır.
Kulluk imtihanının aslı astarı da budur.
Uyandırmak...
Kaynak: Kul İhvâni Divanı - Tasavvuf - İnsan - İnsan hâlleri
http://www.muhammedinur.com/modules.php ... ge&pid=947
Acizane anka kuşu da demiş ki bir zamanlar :
"ŞERİAT"ta Kur'an - Hadis öğren SAV'ın "AKVÂL"ini
"TARİKAT"ta tatbik et ki Rasulullah(s.a.v.) "A'MAL"ini
"MARİFET"-i Muhammed'dir "AHLAK"ı hulku'l azimdir
"HAKİKAT"i müstesna bil Rasulullah(s.a.v.) "AHVÂL"ini...
anka kuşu
28.10.2008
Muhammedi MuhabbetlerimİZle.
- Hakan
- Moderatör
- Mesajlar: 4965
- Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5153
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5153
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Kul İhvanimİZ Divanında der ki:
"Ondandır ki islâm; ham aklı, tekemmülle selim akıl yapmak için:
1-Şerîatte: âyet ve hadisle (sözle, hükümle) terbiye eder. Terbiye edilmiş akıl terbiyeli akıl olur...
2-Tarikatte: hikmetle (sohbetle, sünnetle), tecziye ve tezkiye edip temizler ki temizlenmiş, tezkiyeli akıl olur...
3-Mârifette: kudretle (zevkle, ahlâkla), tasfiye eder, akla karışmış akıl rengi ve hâlini almış alışkanlıklardan arıtır, tasfiye eder. Saf akıl... Selim akıl, tasfiyeli akıl...
4-Hakikatte: vahdetle (hazla, hâlle) tecliye edilip cilâlanmış mâsivâ işinden âri ve ilâhî akıl, aslına rücû' etmiş tecliyeli akıl...
Bu hususu biraz daha açalım ve açıklayalım:
1-İLİM'in esas olduğu bedensel âlemdeki terbiyeli aklın iş görebileceği şerîat âleminde "Ben!" vardır... Herşey "Ben" le başlar, "Ben" le biter... Sıfırdan sonsuza kadar hep Ben! Ben! Bir tek can vardır, o da benimkidir... ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL dahi "şöyle yaparsan, seni cennete sokacağım; şöyle yaparsan, seni cehenneme atacağım" buyurur... Şerîat âleminde böyledir bu, istediğin kadar genişlet...
2-İRÂDE'nin esas olduğu nefissel âlemdeki tezkiyeli aklın iş görebileceği tarikat âleminde Pîr (kaddasallahu sırrıhu) vardır. Pîr komutandır... Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in zikir ve sohbet mîrâsına gerçekten vâris olmuş sözü, fiili, ahlâkı ve hâlleriyle sırf ve saff Muhammedî olan Ehlullah, Velîyullah ve Kâmil mürşid olan Pîr; "Ben! Ben!" deyip dört nala giden öğretim ve eğitim vermekte olduğu öğrencisine: "dur yolcu! Sen kimsin? Kendini ve RABB'ini bilir misin? Nerden nereye yolculuk! Çırılçıplak girip çıktığın bu saha, imkânla imtihân yeridir... Hele bir soluklan ve dinle tebliğ-i Muhammedîyeyi! Enfüste (iç) şah damarından yakın olan kim? (Kaf 50/16 bkz.) Âfâkta (dış) küllî şey'i yutan kim (Nisâ 4/126 bkz.) ve sen kimsin? Ortak mısınız?" Muhammedî sohbetinin sonunda ise: "Ben!"ler "Biz"e dönüşür... "Bizim, bize, bizi, bizde, bizden!" başlar... Sen, ben, o, biz Biz hepimiz Muhammedîyiz iksirini içirir.... Pîr, Muhammedî oluş şuûruna bizi akıtan ark (kanal) dır...Hakkın ve hayrın hasbî ve habibî hizmetçisidir.
3-İDRAK'in esas olduğu kalbî (gönülsel) âlemdeki tasfiyeli aklın iş görebileceği mârifet âleminde Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bizzâtîhidir... Söz ve sohbet kaynağından zevkedilir... Neticede Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) dahi: "biz, biz!yoktur, O'ndan (celle celâluhu) başka!" buyurarak söze sığmayan bu âlemden, hâl âlemi olan "sırru'l-sır âlemi"ne isâl eder... Bu fakîr hep: "Yâ RABB'i, bu kıtmir Kul İhvânî'ni, sevgilin ve sevgilisi Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in kalbinde cennetine sok!" diye dua ederim... Daha doğrusu: "...Bizi!" diye dua ederim...
4-İŞTİRAK'in esas olduğu Ruhi âlemdeki tecliyeli akıl (ki rüşdüne erince ve kemâlât bulunca AŞK adını almıştı) iş görebileceği hakikat âleminin hâllerini; "diyen bilmez,bilen demez." orası bizzât yaşanır! Herkes RABB'ısıyla başbaşa, parmak izi gibi şahsına mahsus ihsânına kavuşur. Orada, halkedilenlerden kimse yoktur... Mahlûkat açısından sonsuz sükût-sûkün ve gark oluş vardır...Bizim için Muhammedî mahviyyet sahasıdır..."
"Ondandır ki islâm; ham aklı, tekemmülle selim akıl yapmak için:
1-Şerîatte: âyet ve hadisle (sözle, hükümle) terbiye eder. Terbiye edilmiş akıl terbiyeli akıl olur...
2-Tarikatte: hikmetle (sohbetle, sünnetle), tecziye ve tezkiye edip temizler ki temizlenmiş, tezkiyeli akıl olur...
3-Mârifette: kudretle (zevkle, ahlâkla), tasfiye eder, akla karışmış akıl rengi ve hâlini almış alışkanlıklardan arıtır, tasfiye eder. Saf akıl... Selim akıl, tasfiyeli akıl...
4-Hakikatte: vahdetle (hazla, hâlle) tecliye edilip cilâlanmış mâsivâ işinden âri ve ilâhî akıl, aslına rücû' etmiş tecliyeli akıl...
Bu hususu biraz daha açalım ve açıklayalım:
1-İLİM'in esas olduğu bedensel âlemdeki terbiyeli aklın iş görebileceği şerîat âleminde "Ben!" vardır... Herşey "Ben" le başlar, "Ben" le biter... Sıfırdan sonsuza kadar hep Ben! Ben! Bir tek can vardır, o da benimkidir... ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL dahi "şöyle yaparsan, seni cennete sokacağım; şöyle yaparsan, seni cehenneme atacağım" buyurur... Şerîat âleminde böyledir bu, istediğin kadar genişlet...
2-İRÂDE'nin esas olduğu nefissel âlemdeki tezkiyeli aklın iş görebileceği tarikat âleminde Pîr (kaddasallahu sırrıhu) vardır. Pîr komutandır... Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in zikir ve sohbet mîrâsına gerçekten vâris olmuş sözü, fiili, ahlâkı ve hâlleriyle sırf ve saff Muhammedî olan Ehlullah, Velîyullah ve Kâmil mürşid olan Pîr; "Ben! Ben!" deyip dört nala giden öğretim ve eğitim vermekte olduğu öğrencisine: "dur yolcu! Sen kimsin? Kendini ve RABB'ini bilir misin? Nerden nereye yolculuk! Çırılçıplak girip çıktığın bu saha, imkânla imtihân yeridir... Hele bir soluklan ve dinle tebliğ-i Muhammedîyeyi! Enfüste (iç) şah damarından yakın olan kim? (Kaf 50/16 bkz.) Âfâkta (dış) küllî şey'i yutan kim (Nisâ 4/126 bkz.) ve sen kimsin? Ortak mısınız?" Muhammedî sohbetinin sonunda ise: "Ben!"ler "Biz"e dönüşür... "Bizim, bize, bizi, bizde, bizden!" başlar... Sen, ben, o, biz Biz hepimiz Muhammedîyiz iksirini içirir.... Pîr, Muhammedî oluş şuûruna bizi akıtan ark (kanal) dır...Hakkın ve hayrın hasbî ve habibî hizmetçisidir.
3-İDRAK'in esas olduğu kalbî (gönülsel) âlemdeki tasfiyeli aklın iş görebileceği mârifet âleminde Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bizzâtîhidir... Söz ve sohbet kaynağından zevkedilir... Neticede Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) dahi: "biz, biz!yoktur, O'ndan (celle celâluhu) başka!" buyurarak söze sığmayan bu âlemden, hâl âlemi olan "sırru'l-sır âlemi"ne isâl eder... Bu fakîr hep: "Yâ RABB'i, bu kıtmir Kul İhvânî'ni, sevgilin ve sevgilisi Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in kalbinde cennetine sok!" diye dua ederim... Daha doğrusu: "...Bizi!" diye dua ederim...
4-İŞTİRAK'in esas olduğu Ruhi âlemdeki tecliyeli akıl (ki rüşdüne erince ve kemâlât bulunca AŞK adını almıştı) iş görebileceği hakikat âleminin hâllerini; "diyen bilmez,bilen demez." orası bizzât yaşanır! Herkes RABB'ısıyla başbaşa, parmak izi gibi şahsına mahsus ihsânına kavuşur. Orada, halkedilenlerden kimse yoktur... Mahlûkat açısından sonsuz sükût-sûkün ve gark oluş vardır...Bizim için Muhammedî mahviyyet sahasıdır..."
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5153
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Hakan yazdı:9.UNCU DEFTER
KUL İHVÂNİ DİVANI
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
Bismillâhirrahmânirrahîm
(Dudakta başlayıp dudakta biten rahmet anahtarım)
Yâ Allah!
Yâ Hakk!
Yâ Aliyy!
Yâ Kuddûs!
Yâ Subbûh! (cc)
İbni Arabî (ks)
9. CİLT
LATİF YILDIZ
(01.11.1996 28.02. 1998 : 1507 dörtlük)
ZEVK 1237
Hoş geldin Aşk Meydanı na Dokuzuncu Aşk Defterim!
Nice HAZZlar yaşayacak RABBısıyla sevdâ serim
İnşâallah Haramında KÂBEyle kucak kucağa
TEVHİDle Haccım Miracım Bereketli olacak seferim
01.01.96 00:01
A n t a l y a
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
"SEN" "ŞERİAT"la başla ki; "TARİKAT"ta "PİR"e yakın
"İLM"i "BİL" "İLME'L-YAKÎN"; "İRADE"yle "BUL" "AYNE'L-YAKÎN"
"SOHBET" "İDRAK"ına var; "İŞTİRAK" için "SAV"'a hürmet
"MARİFET"li "OL" "ZEVK"len; "HAKİKAT" "YAŞA" "HAZZ"a bakın...
"İMAN" et ve "TÂBİ" ol ki; "AMEL", "AHLÂK" "HABLEL-YAKÎN"
"İTÂAT"li "HÂL"in olsun; "ALLAH" için "HAKKEL-YAKÎN"
"ÜZME" "ÜZÜLME" "SEV" "SEVİL" aşık; yapma kendine zulmet
Tahammül et ki, ZOR YOLdur bu; kolay sanma sakın...
anka kuşu
12.10.2008
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5153
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
safa-merve yazdı:kulihvani yazdı:
cANlarımızdan Allah cc razı olsun bu güzellikler için..
ZEVK 3668
İLİM iledir ŞERİAT, NEFSini BİL! RABBini BİL!
EDEB Kapısı TARİKAT, PîR SoHBeTi Sırr-ı SeBİL!
İRFÂN MaKaMı MÂRİFET, RASÛLULLAH RaVZasında!
ERKÂN HAKKın Hakkıdır DoSt!. HiZMetçi Mürşid-i KÂMİL!..
31.05.09 13:58
BeŞ cANda..
BİLmek-BULmak-OLmaktır-YaŞaMaK
BuZ SU BuHaR BULut BUL da AK!
dUY-UY! UY-AN! Ey iHvÂNî AH-M-AK!
HAKKta HAKKtan HAKKladır HAKKa HAKK!..
Muhammedür- RASÛLULLAH Mürşid-i MUTLAK!..
Allahümme salli âlâ seyyidinâ ve mevlânâ Muhammedîn abdike ve nebîyyike
ve resûlüke ve nebîyyül-ümmîyyi ve âlâ âlihi ve ehl-i beytihi ve ashabihi!
Ve ümmetihi ya Rabbülâlemîn.
31.05.09 14:12
BİZ BİR cANda..
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
[quote=""Tarih: Cum Arl 28, 2007 1:12 am" de ankakusu"]BİZim BİR ZEVKimiz VAR!!!!
İLİMle LÂda SADAKATi BİL!
İRADEnle İLÂHEye SAMİMİYETi BUL!!
İDRAKinle İLLÂda SABIRlı OL!!!
İŞTİRAKinle ALLAHda SELÂMETi YAŞA!!!!
SSSS + İİİİ + NUR-U MİMle = LÂİLÂHEİLLÂALLAH!!!!
MUHAMMED RESÛLULLAH!! hürmetine...[/quote]
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5153
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
Değerli Gül kardeşimiz şükran BİZden inşaallah..
BİZ Rabbimiz celle celâlihu'dan Razı Rabbimiz cümlemizden razı olsun..
Samimi dualarınıza da yine cümlemiz için Âmin derim
Acizane bu SuNuM da size ve meraklısına gelsin inşaallah..
Muhammedi Muhabbetlerimizle.
KUL İHVANİ'M-İZ Der ki :
Meraklısına;
Aziz Kadirî Pirimiz Şah Abdülkadir Geylânî (ks) Hazretlerinin eserinde 16 000 âlemi okumuştum ve çözememiştim..
eski çileli günlerimin bir seherinde ricâ ettim de : "4 Âleminde 4 Âlemi vardır!.." buyurunca:
Şeriatın Şeriatı -- Tarikatın Şeriatı -- Mârifetin Şeriatı -- Hakikatın Şeriatı
Şeriatın Tarikatı -- Tarikatın Tarikatı -- Mârifetin Tarikatı -- Hakikatın Tarikatı
Şeriatın Mârifeti -- Tarikatın Mârifeti -- Mârifetin Mârifeti -- Hakikatın Mârifeti
Şeriatın Hakikatı -- Tarikatın Hakikatı -- Mârifetin Hakikatı -- Hakikatın Hakikatı
BİZ Rabbimiz celle celâlihu'dan Razı Rabbimiz cümlemizden razı olsun..
Samimi dualarınıza da yine cümlemiz için Âmin derim
Acizane bu SuNuM da size ve meraklısına gelsin inşaallah..
Muhammedi Muhabbetlerimizle.
KUL İHVANİ'M-İZ Der ki :
Meraklısına;
Aziz Kadirî Pirimiz Şah Abdülkadir Geylânî (ks) Hazretlerinin eserinde 16 000 âlemi okumuştum ve çözememiştim..
eski çileli günlerimin bir seherinde ricâ ettim de : "4 Âleminde 4 Âlemi vardır!.." buyurunca:
Şeriatın Şeriatı -- Tarikatın Şeriatı -- Mârifetin Şeriatı -- Hakikatın Şeriatı
Şeriatın Tarikatı -- Tarikatın Tarikatı -- Mârifetin Tarikatı -- Hakikatın Tarikatı
Şeriatın Mârifeti -- Tarikatın Mârifeti -- Mârifetin Mârifeti -- Hakikatın Mârifeti
Şeriatın Hakikatı -- Tarikatın Hakikatı -- Mârifetin Hakikatı -- Hakikatın Hakikatı
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5153
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Sevgili anka kuşu,
Bir süre önce Said Nursi Hz'nin bir yazısında kendisi için "emmaredeyim" diye kendisiyle ilgili bu bilgiyi aktarışı ses olarak beynime yerleşmişti. Daha sonra bir arkadaşla nefs mertebeleri ile ilgili bir konuşma geçmişti aramızda. Hani konuşmalar çok doğaçlama olur ya kimi zaman, işte öyle bir doğaçlama halinde "Said Nursi Hz.leri kendisinin emmarede olduğunu söylüyor. Sanıyorum her nefs mertebesi için bir emmare basamağı var. Yani levvame deki emmare ile mutmainnedeki emmare aynı yaşanmıyor olsa gerek" diye bir toz pembe düşünce akıldan geçmişti.
Emmare
Levvame,emmare
Mülhime,levvame,emmare
Mutmainne,mülhime,levvame,emmare
Raziye,mutmainne,mülhime,levvame,emmare
Merziyye,raziye,mutmainne,mülhime,levvame,emmare
Safiyye,merziyye,raziye,mutmainne,mülhime,levvame,emmare
7!=7x6x5x4x3x2x1=5040( 9.defter geliyor hep aklıma.Bu ne demek acaba?)
Yani her basamakta aslında o basamağın ilim-irade-idrak ve iştirakıne göre tevhidi yaşıyoruz sanırım...
Levvame bilincindeki tevhid (ilim-idrak-irade-iştirak) anlayışı ile mülhimdeki tevhid anlayışı(ilim-irade-idrak-iştirak) farklı olsa gerek..Ama anlayışın oluşması için izlenen yol hep aynı.sırati müstakim bu demek mi acaba? 4'lünün değişmemesi bu anlama geliyor sanıyorum.
Siz sözlü olarak anlatsanız nasıl anlatırdınız bu sunumunuzu?
Es Selam.
Bir süre önce Said Nursi Hz'nin bir yazısında kendisi için "emmaredeyim" diye kendisiyle ilgili bu bilgiyi aktarışı ses olarak beynime yerleşmişti. Daha sonra bir arkadaşla nefs mertebeleri ile ilgili bir konuşma geçmişti aramızda. Hani konuşmalar çok doğaçlama olur ya kimi zaman, işte öyle bir doğaçlama halinde "Said Nursi Hz.leri kendisinin emmarede olduğunu söylüyor. Sanıyorum her nefs mertebesi için bir emmare basamağı var. Yani levvame deki emmare ile mutmainnedeki emmare aynı yaşanmıyor olsa gerek" diye bir toz pembe düşünce akıldan geçmişti.
Emmare
Levvame,emmare
Mülhime,levvame,emmare
Mutmainne,mülhime,levvame,emmare
Raziye,mutmainne,mülhime,levvame,emmare
Merziyye,raziye,mutmainne,mülhime,levvame,emmare
Safiyye,merziyye,raziye,mutmainne,mülhime,levvame,emmare
7!=7x6x5x4x3x2x1=5040( 9.defter geliyor hep aklıma.Bu ne demek acaba?)
Yani her basamakta aslında o basamağın ilim-irade-idrak ve iştirakıne göre tevhidi yaşıyoruz sanırım...
Levvame bilincindeki tevhid (ilim-idrak-irade-iştirak) anlayışı ile mülhimdeki tevhid anlayışı(ilim-irade-idrak-iştirak) farklı olsa gerek..Ama anlayışın oluşması için izlenen yol hep aynı.sırati müstakim bu demek mi acaba? 4'lünün değişmemesi bu anlama geliyor sanıyorum.
Siz sözlü olarak anlatsanız nasıl anlatırdınız bu sunumunuzu?
Es Selam.
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12883
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
Değerli Hasbi Hizmet Gül'ümüz çok güzel ve özel tefekkürleriniz için Allah c.c. razı olsun inşaallah..
7! i kullanınca aklıma geldi..
Kul İhvani'mİZ ve Hakan abiyle site kurulmadan önce Muhammedi Tasavvuf kitabı için çalışmalarımız vardı sanırım 2003 yazıydı..
Bir konuda matematikteki kombinasyan bilgisine başvurmuş ve çok muhteşem bir sonuç ortaya çıkarmıştık..
İnsanoğlu her hücresini temsilen 7 organı ve aleti (2 ayak, 2 diz, 2 el, 1 baş ile) üzerinde (7 ayaklı bir masa gibi) RABB'ısına secde eder bilirsiniz..
7 ayaklı masa benzetmesi ise doğru ve gerçektir...
Matematikte noktanın tanımı biraz zordur.. Örneğin ünlü Matematikçi Öklid nokta, hiç bir parçası olmayandır şeklinde bir tanım yapmıştır...
Biz ise deriz ki Nokta eni, boyu ve hacmi olmayandır..
2 farklı noktadan yanlızca 1 doğru geçer...
Doğrusal olmayan 3 farklı noktadan ise bir düzlem geçer ve bu ilk denge hâli ve denge, düzen ve itmînânın ilk şartıdır.
Secde halinde ise 7 mesned noktası olup, yedigen içinde 35 üçgen oluşur ve 35 üçgenle minumum denge şartı sağlanır.
Dörtgenler dengesi 35, beşgenler dengesi 21, altıgenler dengesi 7, yedigen dengesi ise en mütekamili ve en emniyetlisi olup 1 tanedir.
Toplam 99 denge mevcûddur...
Nefsin bu derûnî dengelere ulaşmasıyla tek 1 secdede 99 esmâ esrârı yaşanır...
Kul İhvanimizin Muhammedi Tasavvuf eseri sitemize yerleştirilirken bunun formülize edilmiş halinin resmi şu şekildedir..
Resimde sanırım yapılırken bir ! gözden kaçmış onu da düzelttim inşaallah..
Şimdi benim düzenlemiş olduğum ŞERİAT-TARİKAT-MARİFET-HAKİKAT dörtlüsüyle oluşturulan 16 Alem resminde ise dikkat ederseniz herbir kapıda nereye giriş yapıldığı yazılı ve her girişte ayrı dörtlülerle karşı karşıyayız..
Ben bunu ilk gördüğümde de aklıma gelen ilk şey bu kadamelerin kapılarla geçişi idi..
Yani;
4 katlı bir bina düşünelim..
Herbir katında bir daire ve her dairenin içinde iç içe olan 4 oda..
Binanın 2., 3. veya 4. katlarına ise doğrudan ulaşamıyorsunuz..
Ancak 1. kattan başlayıp ilk dairenin, üzerinde "Gayret" yazan kapısına yöneldiğinizde kapıyı açtıktan sonra 1 merdivenle odaya adım atıyorsunuz, o da "İlim" merdiveni olsun..
İlk karşınıza çıkan odanın ise sadece tekrar çıkış kapısı ve başka bir odaya giriş kapısı bulunmakta..
O odanın başka bir odaya giriş kapısını açtığınızda ise yine 1 merdivenle yani "İrade" merdiveniyle başka bir odada kendinizi buluyorsunuz..
Yine oda da tekrar çıkış veya başka bir odaya giriş yapabiliyorsunuz..
Başka bir odaya girerken "İdrak" merdivenini kullanıyor ve o odaya girdikten sonrada karşınıza başka bir kapı çıkıyor..
O kapıyı da açtığınızda karşınıza çıkan "İştirak" merdiveninin ardından 1. kattaki 4. odaya da giriş yapmış oluyorsunuz..
Orda da bir kapıyla karşı karşıyasınız..
Hala 1. katta olduğunuzu düşünürken gördüğünüz kapısıyı açtıp adım attığınızda bakıyorsunuz ki 2. kattasınız...
Karşınızda yine bir daire kapısı bu kapıda "Himmet" yazmakta..
Dairenin içinde yine iç içe odalar, kapılar ve merdivenler...
3. kattaki dairenin kapısında "Şefaat",
En son 4. kattaki dairenin kapısında ise "Hidayet" yazmakta..
Tabi en doğrusunu Allah c.c. ve Rasulü s.a.v. efendimiz bilir..
Bizimkisi sadece zevkten ibaret..
Aslında yukardaki hareketli gif resmini oluştururken bunları düşünmedim değil ama teknik bilgim sadece kapıları açmak oldu..
Neyse inşaallah insan gayret ettikçe yapılanlar daha da geliştirilebilir..
Allah c.c. ve Rsulullah s.a.v. yâr ve yardımcımız olsun, Hakk Dosdları yoldaşımız olsun inşaallah..
Muhammedi MuhabbetlerimİZle.
7! i kullanınca aklıma geldi..
Kul İhvani'mİZ ve Hakan abiyle site kurulmadan önce Muhammedi Tasavvuf kitabı için çalışmalarımız vardı sanırım 2003 yazıydı..
Bir konuda matematikteki kombinasyan bilgisine başvurmuş ve çok muhteşem bir sonuç ortaya çıkarmıştık..
İnsanoğlu her hücresini temsilen 7 organı ve aleti (2 ayak, 2 diz, 2 el, 1 baş ile) üzerinde (7 ayaklı bir masa gibi) RABB'ısına secde eder bilirsiniz..
7 ayaklı masa benzetmesi ise doğru ve gerçektir...
Matematikte noktanın tanımı biraz zordur.. Örneğin ünlü Matematikçi Öklid nokta, hiç bir parçası olmayandır şeklinde bir tanım yapmıştır...
Biz ise deriz ki Nokta eni, boyu ve hacmi olmayandır..
2 farklı noktadan yanlızca 1 doğru geçer...
Doğrusal olmayan 3 farklı noktadan ise bir düzlem geçer ve bu ilk denge hâli ve denge, düzen ve itmînânın ilk şartıdır.
Secde halinde ise 7 mesned noktası olup, yedigen içinde 35 üçgen oluşur ve 35 üçgenle minumum denge şartı sağlanır.
Dörtgenler dengesi 35, beşgenler dengesi 21, altıgenler dengesi 7, yedigen dengesi ise en mütekamili ve en emniyetlisi olup 1 tanedir.
Toplam 99 denge mevcûddur...
Nefsin bu derûnî dengelere ulaşmasıyla tek 1 secdede 99 esmâ esrârı yaşanır...
Kul İhvanimizin Muhammedi Tasavvuf eseri sitemize yerleştirilirken bunun formülize edilmiş halinin resmi şu şekildedir..
Resimde sanırım yapılırken bir ! gözden kaçmış onu da düzelttim inşaallah..
Şimdi benim düzenlemiş olduğum ŞERİAT-TARİKAT-MARİFET-HAKİKAT dörtlüsüyle oluşturulan 16 Alem resminde ise dikkat ederseniz herbir kapıda nereye giriş yapıldığı yazılı ve her girişte ayrı dörtlülerle karşı karşıyayız..
Ben bunu ilk gördüğümde de aklıma gelen ilk şey bu kadamelerin kapılarla geçişi idi..
Yani;
4 katlı bir bina düşünelim..
Herbir katında bir daire ve her dairenin içinde iç içe olan 4 oda..
Binanın 2., 3. veya 4. katlarına ise doğrudan ulaşamıyorsunuz..
Ancak 1. kattan başlayıp ilk dairenin, üzerinde "Gayret" yazan kapısına yöneldiğinizde kapıyı açtıktan sonra 1 merdivenle odaya adım atıyorsunuz, o da "İlim" merdiveni olsun..
İlk karşınıza çıkan odanın ise sadece tekrar çıkış kapısı ve başka bir odaya giriş kapısı bulunmakta..
O odanın başka bir odaya giriş kapısını açtığınızda ise yine 1 merdivenle yani "İrade" merdiveniyle başka bir odada kendinizi buluyorsunuz..
Yine oda da tekrar çıkış veya başka bir odaya giriş yapabiliyorsunuz..
Başka bir odaya girerken "İdrak" merdivenini kullanıyor ve o odaya girdikten sonrada karşınıza başka bir kapı çıkıyor..
O kapıyı da açtığınızda karşınıza çıkan "İştirak" merdiveninin ardından 1. kattaki 4. odaya da giriş yapmış oluyorsunuz..
Orda da bir kapıyla karşı karşıyasınız..
Hala 1. katta olduğunuzu düşünürken gördüğünüz kapısıyı açtıp adım attığınızda bakıyorsunuz ki 2. kattasınız...
Karşınızda yine bir daire kapısı bu kapıda "Himmet" yazmakta..
Dairenin içinde yine iç içe odalar, kapılar ve merdivenler...
3. kattaki dairenin kapısında "Şefaat",
En son 4. kattaki dairenin kapısında ise "Hidayet" yazmakta..
Tabi en doğrusunu Allah c.c. ve Rasulü s.a.v. efendimiz bilir..
Bizimkisi sadece zevkten ibaret..
Aslında yukardaki hareketli gif resmini oluştururken bunları düşünmedim değil ama teknik bilgim sadece kapıları açmak oldu..
Neyse inşaallah insan gayret ettikçe yapılanlar daha da geliştirilebilir..
Allah c.c. ve Rsulullah s.a.v. yâr ve yardımcımız olsun, Hakk Dosdları yoldaşımız olsun inşaallah..
Muhammedi MuhabbetlerimİZle.
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5153
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Sevgili hocam,
Bu bahçe güneşsiz,susuz ve bahçıvansız harap olur...
Sevgili anka kuşu yazdıklarınızı hayretle okuyup, yazarak - çizerek elimden geldiğince anlamaya gayret ettim. İnşaallah bu bilgiler ışığında TEVHİD'in İLİM basamağını Rabbim bizlere aydınlatır. Çok teşekkür ediyorum bu çok değerli paylaşımlarınız için. Allahü Zül Celal razı olsun.
Yukarıdaki resime bir bakınTıpkı secdedeki halimiz sanki ortaya çıkıyor. Üstte 3 nokta( baş ve iki el), altında ve biraz daha daralarak iki nokta (2 diz) ve daha alta doğru dahada daralarak 2 nokta (iki ayak) ve dünya insanın ayakları altında...Kağıda çizdikten sonra acaba üç boyutlu hali nasıl olur diye düşünürken nette bu yukarıdaki çizim karşıma çıktı. Sanki zıt iki yönde secde eden iki kişi bütünü oluşturuyor. Zahir-batın gibi, siyah-beyaz, Nemrut-Hz İbrahim (a.s), Şer-hayr, batıl-Hak gibi..Birisi kıbleye dönük secde ederken diğeride bize göre kıblenin ters istikametinde secde ediyor!birisi Hak ve hayır için kıble yönünde secdedeyken diğeri batıl ve şer için kıbleye tam ters istikamette secde de. Yani putlara tapmakta.. Ancak burada çok ilginç bir nokta var "BİZE GÖRE! TERS İSTİKAMETTELER VE SECDEDELER"...Aslında onlarda Rabbimiz'in dilediği yönde secdedeler. Yani aslında herşey yerli yerinde...Hayrıyla şerriyle. Şeklin üst kısmından dünyaya kadar kıble yönüne secde hali. Dünyadan alt uca kadarda kıbleye ters yönde bir secde.
Çizenden Allah (c.c)razı olsun.
C(7,4)=35 ( en az mülhime)
4 katlı örneğiniz harika. Sanki Resulullah (s.a.v)in şu hadisi şerifini OKUdum.
Enes b. Malik(r.a): Muhammed (s.a.v) bize konuşma yaptı bilgiler verdi. Şöyle buyurdu:Kıyamet günü geldiğinde insanlar birbirleriyle dalga gibi çalkalanarak hareket ederler, derken Ademe gelerek :Bizim için Rabbinden şefaat dilederler, o da: Ben bunun erbabı değilim, ama siz İbrahime gidin çünkü o, Halilürrahmandır (Rahmanın dostudur) diye cevap verir. İbrahime varırlar o da: Ben bunun erbabı değilim, ama siz Musaya gidin çünki o, Kelimullahtır (Allahın kendisiyle konuştuğudur) diye cevap verir. Musaya varırlar o da: Ben bunun erbabı değilim, ama siz İsaya gidin çünkü o Ruhullahtır(Allahın üflediği ruhtur,) Onun sözüdür. Diye cevap verir. İsaya varırlar o da: Ben bunun erbabı değilim, ama siz Muhammed (s.a.v)e gidin diye cevap verir. Neticede bana gelirler, bende bu işin erbabı benim derim ve Rabbimden izin isterim, bana izin verilir. Bana şu anda aklıma gelmeyen bir takım övgüler ilham eder, ben de bu övgülerle Rabbimi överim, Onun için secdeye kapanırım. Bana: Ey Muhammed başını kaldır. Söyle söylediğin dinlenilir. İste istediğin verilir. Şefaat et şefaatin kabul olunur diye buyurur. Ben de Ey Rabbim! Ümmetim ümmetim derim. Bana: Haydi git ve kalbinde bir arpa tanesi miktarı iman olanları oradan çıkar.buyurur. Ben de gider söylenileni yaparım. Sonra tekrar döner bu övgülerle Rabbimi överim, Onun için secdeye kapanırım.Bana:Ey Muhammed! başını kaldır. Söyle söylediğin dinlenilir.İste istediğin verilir. Şefaat et şefaatin kabul olunur. diye buyrulur. Ben de : Ey Rabbim ! Ümmetim, ümmetim derim. Bana:Haydi git ve kalbinde bir hardal tanesi miktarı imanı olanları cehennemden çıkar. buyurur. Ben de gider, söylenileni yaparım. Sonra tekrar döner bu övgülerle Rabbimi överim,Onun için secdeye kapanırım. Bana: Ey Muhammed!Başını kaldır.Söyle söylediğin dinlenilir. İste istediğin verilir.Şefaat et şefaatin kabul olunur.diye buyrulur. Ben de :Ey Rabbim! Ümmetim,ümmetimderim.Bana:Haydi git ve kalbinde bir hardal tanesinden daha, daha, daha az iman olanı cehennemden çıkar. buyurur. Ben de gider, söylenileni yaparım.
Yine Enes b. Malik(r.a)dan gelen bir rivayette şöyle buyurmuştur:Sonra dördüncü defa tekrar döner bu övgülerle Rabbimi överim, Onun için secdeye kapanırım.Bana: Ey Muhammed!Başını kaldır. Söyle söylediğin dinlenilir.İste istediğin verilir.Şefaat et şefaatin kabul olunur.diye buyrulur. Ben de:Ey Rabbim! La ilahe illallah diyen kimselere( şefaat etmem) için de bana izin ver. derim. Bana:İzzetime, celalime, büyüklüğüme ve ululuğuma yemin olsun ki La ilahe illallah diyen kimseleri de oradan çıkaracağım. buyurur.
(Kütüb-i Sitte Serisi:1, Hadis no: 2225, Sahih-i Buhari)
Raziyye tadında 'la ilahe illa Allah' diyen GÖNÜL'e teşekkür ediyorum...Allahü Zül Celal razı olsun
Bu bahçe güneşsiz,susuz ve bahçıvansız harap olur...
Sevgili anka kuşu yazdıklarınızı hayretle okuyup, yazarak - çizerek elimden geldiğince anlamaya gayret ettim. İnşaallah bu bilgiler ışığında TEVHİD'in İLİM basamağını Rabbim bizlere aydınlatır. Çok teşekkür ediyorum bu çok değerli paylaşımlarınız için. Allahü Zül Celal razı olsun.
Yukarıdaki resime bir bakınTıpkı secdedeki halimiz sanki ortaya çıkıyor. Üstte 3 nokta( baş ve iki el), altında ve biraz daha daralarak iki nokta (2 diz) ve daha alta doğru dahada daralarak 2 nokta (iki ayak) ve dünya insanın ayakları altında...Kağıda çizdikten sonra acaba üç boyutlu hali nasıl olur diye düşünürken nette bu yukarıdaki çizim karşıma çıktı. Sanki zıt iki yönde secde eden iki kişi bütünü oluşturuyor. Zahir-batın gibi, siyah-beyaz, Nemrut-Hz İbrahim (a.s), Şer-hayr, batıl-Hak gibi..Birisi kıbleye dönük secde ederken diğeride bize göre kıblenin ters istikametinde secde ediyor!birisi Hak ve hayır için kıble yönünde secdedeyken diğeri batıl ve şer için kıbleye tam ters istikamette secde de. Yani putlara tapmakta.. Ancak burada çok ilginç bir nokta var "BİZE GÖRE! TERS İSTİKAMETTELER VE SECDEDELER"...Aslında onlarda Rabbimiz'in dilediği yönde secdedeler. Yani aslında herşey yerli yerinde...Hayrıyla şerriyle. Şeklin üst kısmından dünyaya kadar kıble yönüne secde hali. Dünyadan alt uca kadarda kıbleye ters yönde bir secde.
Çizenden Allah (c.c)razı olsun.
kulihvani yazdı:
GÜNdüz GeCe
gÖLgeMle-BeN!
BiR BİL-MeCe
NEFSiM-NeDeN?..
ZEVK 3831
İyİ BAK cAN GÖReCeksin! İyİ İZ-le Bu ReSiMi!
İÇ İÇe Zâhir Bâtını!.. Çöplükteki cAN-cİSİMi
Her NEFSin Bir NeFeSi Var! Her NeFeSîn gÖLgesi OLur!
OLsun!. OLmasın!. ı Bırak! OL-AN dır HÜKM ün İSİMi!..
16.08.09 15:49
A n t a l y a
S h l de
3 nokta;Denge için ilk şart buraya ulaşmak olsa gerek..."Doğrusal olmayan 3 farklı noktadan ise bir düzlem geçer ve bu ilk denge hâli ve denge, düzen ve itmînânın ilk şartıdır".
Gul yazdı:(B)ilim İLE şapERONLAR
Es Selam,
Mimar Proteinler ŞAPERONLAR
Yaşam için vazgeçilmez yapılar olan proteinlerin İŞLEV GÖRMELERİ İÇİN kendilerine has ÜÇ BOYUTlu bir yapıya sahip olması gerekir. Çok sayıda proteinin istenilen üç boyutlu yapıya sahip olmasını sağlayan da şaperon adı verilen proteinlerdir.
http://www.muhammedinur.com/modules.php ... highlight=
Bu şartta sanıyorum Emmare,levvame,mülhime 3' lüsünde sağlanıyor.İlk şart emmareyi ve levvameyi mülhime düzeyde yaşayabilmek olsa gerek."Secde halinde ise 7 mesned noktası olup, yedigen içinde 35 üçgen oluşur ve 35 üçgenle minumum denge şartı sağlanır".
C(7,4)=35 ( en az mülhime)
4 katlı örneğiniz harika. Sanki Resulullah (s.a.v)in şu hadisi şerifini OKUdum.
Enes b. Malik(r.a): Muhammed (s.a.v) bize konuşma yaptı bilgiler verdi. Şöyle buyurdu:Kıyamet günü geldiğinde insanlar birbirleriyle dalga gibi çalkalanarak hareket ederler, derken Ademe gelerek :Bizim için Rabbinden şefaat dilederler, o da: Ben bunun erbabı değilim, ama siz İbrahime gidin çünkü o, Halilürrahmandır (Rahmanın dostudur) diye cevap verir. İbrahime varırlar o da: Ben bunun erbabı değilim, ama siz Musaya gidin çünki o, Kelimullahtır (Allahın kendisiyle konuştuğudur) diye cevap verir. Musaya varırlar o da: Ben bunun erbabı değilim, ama siz İsaya gidin çünkü o Ruhullahtır(Allahın üflediği ruhtur,) Onun sözüdür. Diye cevap verir. İsaya varırlar o da: Ben bunun erbabı değilim, ama siz Muhammed (s.a.v)e gidin diye cevap verir. Neticede bana gelirler, bende bu işin erbabı benim derim ve Rabbimden izin isterim, bana izin verilir. Bana şu anda aklıma gelmeyen bir takım övgüler ilham eder, ben de bu övgülerle Rabbimi överim, Onun için secdeye kapanırım. Bana: Ey Muhammed başını kaldır. Söyle söylediğin dinlenilir. İste istediğin verilir. Şefaat et şefaatin kabul olunur diye buyurur. Ben de Ey Rabbim! Ümmetim ümmetim derim. Bana: Haydi git ve kalbinde bir arpa tanesi miktarı iman olanları oradan çıkar.buyurur. Ben de gider söylenileni yaparım. Sonra tekrar döner bu övgülerle Rabbimi överim, Onun için secdeye kapanırım.Bana:Ey Muhammed! başını kaldır. Söyle söylediğin dinlenilir.İste istediğin verilir. Şefaat et şefaatin kabul olunur. diye buyrulur. Ben de : Ey Rabbim ! Ümmetim, ümmetim derim. Bana:Haydi git ve kalbinde bir hardal tanesi miktarı imanı olanları cehennemden çıkar. buyurur. Ben de gider, söylenileni yaparım. Sonra tekrar döner bu övgülerle Rabbimi överim,Onun için secdeye kapanırım. Bana: Ey Muhammed!Başını kaldır.Söyle söylediğin dinlenilir. İste istediğin verilir.Şefaat et şefaatin kabul olunur.diye buyrulur. Ben de :Ey Rabbim! Ümmetim,ümmetimderim.Bana:Haydi git ve kalbinde bir hardal tanesinden daha, daha, daha az iman olanı cehennemden çıkar. buyurur. Ben de gider, söylenileni yaparım.
Yine Enes b. Malik(r.a)dan gelen bir rivayette şöyle buyurmuştur:Sonra dördüncü defa tekrar döner bu övgülerle Rabbimi överim, Onun için secdeye kapanırım.Bana: Ey Muhammed!Başını kaldır. Söyle söylediğin dinlenilir.İste istediğin verilir.Şefaat et şefaatin kabul olunur.diye buyrulur. Ben de:Ey Rabbim! La ilahe illallah diyen kimselere( şefaat etmem) için de bana izin ver. derim. Bana:İzzetime, celalime, büyüklüğüme ve ululuğuma yemin olsun ki La ilahe illallah diyen kimseleri de oradan çıkaracağım. buyurur.
(Kütüb-i Sitte Serisi:1, Hadis no: 2225, Sahih-i Buhari)
Raziyye tadında 'la ilahe illa Allah' diyen GÖNÜL'e teşekkür ediyorum...Allahü Zül Celal razı olsun
Hakan yazdı:
GÜLün GÜLü...
EFENDİM!..
Bir nazar eyle Dost! Gönül Bağıma
Rızan rahmet olsun Aşk Toprağıma
Binbir Bahar gelsin Tevhid Dağıma
Kemâlât Güllerim açsın Efendim!..
*
Sırat-ı Müstakîm Tevhidin Bağı
Muhammed Nuru YÂR, Enfüs-Âfağı
Söksün Sînemizde Seher Şafağı
Özümden karanlık kaçsın Efendim!..
*
Kelle koltuğumda geleyim hayran
Sırlarım soyunup olayım üryan
Yanar dağ Özümde yüreğim püryan
Kokumuz Cihana saçsın Efendim!..
*
Vah nidem Sen bende, ben Sende gibi
CAN- CÂNÂN OLmuşuz, BİR Tende gibi
Şaydânım şakırım GÜLşende gibi
Hased diken, kanım içsin Efendim!..
*
Bir sevdâ var KUL İhvanî Kulunda
Gerçi ŞAHbâz, Şah Geylanî Kolunda
Toz-toprak Olalım Eren Yolunda
SEVen-SEVilenler geçsin Efendim!..
03. 11. 96 18:36
En son Gul tarafından 07 Eki 2009, 07:38 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.