Kayıt: 02 Eki 2006, 03:00 Mesajlar: 10973
|
NEdir GERÇek=>NEdir MaSALL KUL İhvÂNi-m =>HÂL İÇi HALL “BURA=>BURSA BÂZÂRI”mdan BaNa ==>Bir AŞK maSALı ÇALL!.

BAK yiNE=>GÜNEŞ DOĞuYOR KAN KIRMIZI =>RAKs EDiYOR BAK yiNE==>GÜNEŞ BATıYOR =>“ÂŞIK-Lar DELİ!.”dir DİYOR!.

KuL İhvÂNim =>KIZIL KORu ANLAt bANa =>ZEVK-i ZORu ÂŞIK “AHhı!.”=>AŞKın RENgi =>ÇİNGENE PEMBESi MORU!.

=>“KEŞİŞ DAĞ”da =>UNUtuLdum “Bir DAMLA SU”ydum=>YUtuLdum =>ÂŞIK OL!dum!. =>Yâ RABBeN =>“ŞİFÂsız DERd”e ==>TUtuLdum!. DEe BUyur ÜFfLe!. DIŞttan =>İÇe KAPANırım =>İÇim=>KÂiNÂt SANırım RABBımı>NEFSimi TANırım MUhaMMedî İZ-i BİLiremm!.

=>HAK ÂŞIKLar=>ARı-DURu AŞK DERYÂsın=>TUZu KURu KÜLLî ŞEYy=>ALLAHın NÛRu BİZ BİR-İZ =>BİZi BİLiremm!.

İNSÂN ki ==>Bir DAMLacık SU DEVRÂNda ==>DERUNî DUYgu sEN <-> O =>Lâ HUve İLLâ HU =>BEN ==>BİZi-SİZi BİLiremm!.

=>ZEVki ZIRIk =>KUL İhvÂNim =>SIRR-ı SIRIk =>KUL İhvÂNim =>“İP”i KIRIk ==>KUL İhvÂNim CÂN-CÂNÂN ==>ÖZü BİLiremm!.

=> “DOStun İZİ”n=>SÜreBİLen ZamÂNı =>VAKte =>DÜreBİLen =>“BAKtığı”nı ===>GÖReBİLen =>GÖNÜLden=>GÖZü BİLiremm!.

“AŞK”taki ====>GÜLsüz ATEŞi “MEŞK”te ==>BÜLBÜLsüz ATEŞi =>DUMANsız ==>KÜLsüz ATEŞi CÂN-CİĞER =>=KÖZü BİLiremm!.

ÂŞIK AHh!.ı=>“ALLAH!”=>Bir ÂN MEŞK-İ MUHABBet =>YAŞA!.nÂN ….GEÇmiş<=>GELeceği =>Şu ÂN “BEZM-i ELEST SÖZü”=>BİLiremm!.

bEN =>CÂNdan BIKışı =>GÖRdüm DOSt DERGÂHa IKışı ==>GÖRdüm ……..İNİŞi<=>ÇIKIŞı ==>GÖRdüm =>“SIRAT”-ta ==>DÜZü BİLiremm!.

KEŞİŞ DAĞ’a ==>ÇADIR KURdum =>ÇIKtım TEPESİne ==>DURdum =>“ARA KESİTi”ne ==>OTURdum GECE<=>GÜNDÜZü => BİLiremm!.

=>KUL İhvÂNim =>KİMdir İNSÂN =>RABB-ına-VAKTına =>İNÂN-ÂN =>"İKİLİK”-in İSM-i ==>ŞEY-t-ÂN “İLK =>İKİ YÜZ!.”-ü => BİLiremm!. 09.12.17 17:49 brsbrsm..tktktrstkkkmddvrnsyrncvLnhyrÂNn..akşamezÂNı.. =>ZEVki ZIRIk =>KUL İhvÂNim.:ZIRIk.: Ne dediği pek ANLAşıLmayan kaba saba BaBa adam.. KEVNiYyete Keyfinde Razı, HAKk'a ALdıran ve de, Halka ALdırışsız.. =>SIRR-ı SIRIk =>KUL İhvÂNim.:SIRIk.: Bağda bahçede domates gibi ayağa kalkamayan bitkiler tutunsun da göğe yükselsin GÜNEŞe ULAŞsın diye dikilen değnekten daha uzun ve daha kalın dayanıklı MuhaMMedi Hasbî Hizmetçi ağaç dalı.. =>“İP”i KIRIk ==>KUL İhvÂNim:HAKk’ın HALkıyla HAYyat İPİ-ni Kırmış ve bu yüzden herkesçe; her zamÂN, her yerde ve de, her HÂLde kınanan MuhaMMedî MeLÂMi KUL İhvÂNim.. ……..GEÇmiş<=>GELeceği =>Şu ÂN.:GEÇmiş GELecekten münezzeh ALLAH celle celâlihu KÛN =>OL!. Buyurur ve de, feyeKÛN =>derhâl OLur!. -->SıRR-ı SuBHÂNî SALtANat.: hER NEFs hER NEFeste ->ÖLüp->DOĞuYOR.: يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
--- “Yusebbihu lillâhi mâ fî's-semâvâti ve mâ fî'l-ardı'l-meliki'l-kuddûsi'l-azîzi'l-hakîm(hakîmi) : Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sâhibi, eksiklikten münezzeh, azîz ve hakîm olan ALLAH'ı tesbih eder.” (Cuma 62/1)
ZeRRe - KüRRe “SeBBaha!” da..: SeBBeHa: tesbih eder. Yüzer. Döner durur. AKL-ı SiLm BİLir ki, ATOM yaratıldığı günden beri durmadan dönmektedir ve kıyâmete kadar da dönecektir. Enerjiyi nerden almakta ve alacak sorusunun cevâbının “KÛN feye KÛN-hER ÂN ŞE’ÂNULLAHta yENiden Yaratış” olduğunu materyalist fizik çok geç anlayacaktır sanırım..
Yusebbihu: tesbih eder. Sebbaha: yüzmek.. Yerdeki göklerdeki ZeRReler yâni ATOMlar; NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler. Bu SeBBaHa yüzüş RAKSı hep sürecek her AN yeniden Yaratılara ŞEENULLAHta.. Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâmindeyiz inşae ALLAH.. Her ÂN “KÛN ->feyeKÛN!. YENİden Yaratış/OLÂNı.: يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
---“Yes’ eluhu men fi's- semâvâti ve'l- ard (ardı), kulle yevmin huve fî ŞE’Nin.: Göklerde ve yerde olanlar, O'ndan isterler (dilerler). O hergün (her an) bir ŞE'N (ayrı bir tecellî, yeni bir oluş-YENİden yaratış) üzerindedir.” (Rahmân 55/29)
إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
---“İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu KÛN fe yeKÛN: Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı "OL!" demekten ibarettir. Hemen oluverir.” (YâSîn 36/82)
وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ بِالْحَقِّ وَيَوْمَ يَقُولُ كُن فَيَكُونُ قَوْلُهُ الْحَقُّ وَلَهُ الْمُلْكُ يَوْمَ يُنفَخُ فِي الصُّوَرِ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْخَبِيرُ
---"Ve huvellezî halakas semâvâti ve’l- arda bi’l- hakk (hakkı), ve yevme yekûlu KÛN fe yeKÛN (yekûnu), kavluhu’l- hakk (hakku), ve lehu’l- mulku yevme yunfehu fî’s- sûr (sûri), âlimu’l- gaybi ve’ş- şehâdeh (şehâdeti), ve huve’l- hakîmu’l- habîr (habîru).: Ve semâları ve arzı (yeryüzünü) hak ile yaratan O’dur. Ve “OL!” dediği gün (herşey) OLur. O’nun sözü haktır, mülk O’nundur. O gün sur’a üfürülür (sur’a üfürüldüğü gün hükümranlık O’nundur). Bilineni (görüneni) ve bilinmeyeni (gaybı) bilen O’dur. Ve O, hüküm sahibidir, haberdâr olandır.” (En'âm 6/73)
اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
---“ALLÂHU NÛRU’S- SEMÂVÂTİ ve’l- ARD (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh (mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh (zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr (nârun), NÛRUN ALÂ NÛR (nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs (nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm (alîmun).: Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.” (Nûr 24/35) =>İNSÂN ki>Bir DAMLacık SU “BiR DAMLacık SU”yun >fASLı.:
أَوَلَمْ يَرَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَنَّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَاهُمَا وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَاء كُلَّ شَيْءٍ حَيٍّ أَفَلَا يُؤْمِنُونَ
---“E ve lem yerellezîne keferû enne’s- semâvâti ve’l- arda kânetâ retkan fe fetaknâhuma, ve cealnâ mine’l- mâi kulle şey’in hayy (hayyin), e fe lâ yu’minûn (yu’minûne): O kâfir olanlar, görmediler mi ki, göklerle yer bitişik bir halde iken biz onları ayırdık. Hayatı olan her şeyi sudan yarattık. Hâlâ inanmıyorlar mı?” (Enbiyâ, 21/30) CÂN - CÂNÂN =>ÖZü BİLiremm!. “BEZM-i ELEST SÖZü” =>BİLiremm!.:RABBu’L- ÂLEMîN’in BEZM-i ELESTi’nde İnsÂNoğLuna TÜMM ESMÂLarı/NAKLen/AKLen YÜKLenmiştir..
إِنَّا عَرَضْنَا الْأَمَانَةَ عَلَى السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالْجِبَالِ فَأَبَيْنَ أَنْ يَحْمِلْنَهَا وَأَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْإِنْسَانُ ۖ إِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا
---“İnna aradne’l- EMÂNete ale's- semavati ve’l- erdi ve’l- cibali fe ebeyne ey yahmilneha ve eşfakne minha ve hamelehe’l- insan innehu kane ZaLumen CeHuLa: Şüphesiz biz EMÂNeti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insÂN yüklendi. Çünkü o çok ZâLiMdir, çok CâHiLdir.” (Ahzâb 33/72)
İşte bu EMâNeti insanoğlu kabul etti.. “ZaLumen CeHuLa” biter âyetin sonu çok zâlimce ve câhilce kabul etti yâni.. kul ham aklıyla kaderi gereği zâlim ve câhil olarak bunu yaptı.. câhil ve zâlim olarak ta bunu yaptı.. kime câhil?. kendi nefsine câhildir.. kime zulm etti? kendi nefsine zulm etti.. İşte bu insanoğluna İlk Halk Ediliş Noktasında yâni Nurullahtan Nur-u MiM’in halk edildiği ÂNda.. Nur-u MiM’ içerisinde bütün kâinâtın var olduğu, Bezm-i Elest denilen “İLK NOKTA”nın halk edildiği ÂN ve şu ÂNda Şe’ÂN-da, “elestu bi RABBukum?. “BeLÂ!..” Bu TOHUMdan çıkacak bütün varlık-MevCÛDat.. “Rahmetenli’l- ÂLEMîn”den geçecek bütün “KÛN ->feyeKÛN” olanlar, yaratılalar..
وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِن بَنِي آدَمَ مِن ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَأَشْهَدَهُمْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَلَسْتَ بِرَبِّكُمْ قَالُواْ بَلَى شَهِدْنَا أَن تَقُولُواْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّا كُنَّا عَنْ هَذَا غَافِلِينَ
---“Ve iz ehaze rabbüke mim beni ademe min zuhurihim zürriyyetehüm ve eşhedehüm ala enfüsihim elestü bi rabbiküm kalu belâ şehidna en tekulu yevmel kiyameti inna künna an haza ğafilin : Kıyâmet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şâhid tuttu ve dedi ki: Ben sizin RABBiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler.” (A’raf 7/172)
“Sizin RaBBınız mıyım?.” Değil soru!!. “Sizin RaBBınız değil miyim?. “SORu bu!. Cevâbı ise, “evet veya hayır” değil.. Cevab ->“Kâlû ->BeLÂ!.” “Bilâkis, SENsin RABBımız!” dediler ve kendilerine “KULLuk EMÂNeti” yüklendi, tekellüf-teklif edildi.. kabul ettiler.. işte bunu kabul ettiler “Rabbımız SENsin!” dediler.. bÂNa =>“DELi!.” DERLer ==>NEdeN DELiyim? =>“ÜStü =>AK KÖPÜKLü =>BAHAR SELİ”yim! “SON NEFES”te =>SEVD SAZI-n =>ÇAL!.arım! ===>vALLAHi ===>biLLAHi ==> YÂR’in ELiyim!..
Yâ HAYyu’L-HUuuu ALLAH celle celâlihu!..

DOST’La DOSt =>DOLu-BOŞ İsem! CÂN-CÂNÂN =>CEM’-de COŞ İsem! “HİÇ”ten <=> “HEP’inden bANa NE? HAKK’ta<=>HAKK İLe =>HOŞ İsem!.

AŞK=>HAKk SÖZü=>ÂŞIK AL!.ır AŞK =>ANLAtıLmaz =>YAŞA!.nır EŞşEKk =>HOŞAF’tan>NE ANLar =>“SU”yun İÇer!.=>DÂNE KALır!.
 
çOKk SEV!.dim->KÛN OYUNU-nu feyeKÛN =>KURt =>kOYUNU-nu “İĞNE UCU”-nda => AYNı NOKta GÜLüm=>AŞKın BAŞı <=> Sonu!.
  
AŞKta, MEŞKte, ÂHeNKte ve de RENKte =>BURAsı BURSAm =>BİNBİR ÂLEMdir, GEÇmişte, şU ÂNda ve de =>GELecekte, ==>GERÇEK MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLarı, OL-muş, OL-makta ve de OL-acaktır İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!. Ne Zaman KANBERLer PARKI’na YOLum DÜŞse, ÂŞIk DELi AYTEN’e bir Fâtiha okur, sonra sebepsizce ve sesizce AğLarım!. LEBBEYke!.. Yâ HAYy’uL- HUuuu!. DOSt ALLAH celle celâlihu!..ÇAğLarım!..

AŞK =>NÂZLı YÂRi İNTİZÂRı, BİZ BİR-İZ’ken =>sEN-bEN GEÇti.. BURASı ==>BURSA BÂZÂRı, =>AŞK DELİmiz ==>AYTEN GEÇti!. BURASı ==>BURSA BÂZÂRımda YAŞAnmış bir AŞK MaSALLımız!..
Baş rollerde; DeLi AYten ve de ALkolik Cümbüş HasAN.. İKİ-siyle de, Havva ANAmız Karnından akrabayız.. kendini BİLmezLer çingene deseler de..
AYten, 3 yaşında menenjit hastalığı geçirmiş. Hastalığının etkileri zamanla geçmeye başlamış. 13-14 yaşına gelince kendi gibi garip ve alkolik olan “Cümbüş HasAN”a sevdâlanmış. Ailesi "Bu kız zaten garip, bir de bu alkoliğe varırsa nice olur hali" diye düşünüp: "Hayır, Cümbüş HasAN'la evlenemezsin!." demişler AYten'e. AYten, İyice dellenip kontrol edilemez hale gelmiş. Kızın bu haline herkes: "Sevdâdandır, kara sevdâ çekiyor. Vermezseniz Cümbüş HasAN'a iyice elden gider bu kız!." deyince razı olmuş âilesi de mecburen.. Dillere destan bir çingÂNe düğünüyle evlenen AYten'in deliliği düzelmemiş. Cümbüş HasAN da, bir yandan yoksulluk, alkol bağımlılığı, diğer yandan Deli AYten, derken meyhâneden çıkamaz olmuş!. 1,5 yıl zor dayanmış bu yandan çarklı HAYyata ve bir sabah evi terk edip bir daha hiç geri dönmemiş. Cümbüş HasAN, gitmiş gitmesine de, onun da zâten BİZim DELi AYten'den farklı değilmiş durumu. Kısa bir süre sonra meyhâne masasında sızmış kalmış ki, ölmüş BİZim Cümbüş HasAN!. Cümbüş HasAN’ının ölümüyle yıkılan AYten de, peliperişÂN ve avâre halde sokaklarda dolaşmaya başlar ve de, adı “DELİ”ye çıkar. Bir omzuna astığı çok sayıda rengarenk çantalarıyla sokak sokak gezerek cümbüş ve davul çalan Deli AYten, özellikle kent merkezindeki esnaf için bir dönemin simge isimlerinden biri olmuş. Tarihi Kapalı Çarşı ve devamındaki Uzun Çarşı’da dükkanları dolaşarak bahşiş toplayan Deli AYten, genellikle kendi halinde ve zararsız olmasına karşın kızdırıldığı zamanlarda ise, saldırganlaşırmış. Çarşıda gezerek para ve yiyecek toplayan Deli AYten, topladıklarını mahallesine döndüğünde ihtiyacı olanlara dağıttırmış..mış..mışşşş.. Sonra bir gün.. sokaklardaki Zır DELi DavuL ve CÜMbüş sesi KESiLiVERmiş..miş.. mişşş.. Kamberler Mahallesindeki kulübesinde.. 1992 yılında komşuları tarafından ölü bulunmuş. Ölüm haberi yerel gazeteye çıkmış.. Ölümünden bir yıl sonra pek çok Kapalı Çarşı esnafı Deli AYten’in hayalini gördüğünü ileri sürerek, aralarında para toplayarak mezarını düzenlemişler. Günümüzde Kamberler Parkında bir heykeli ve heykelin arkasında bir de, akrabalarımızın davul zurna Müzisyen Mektebi vardır… BURASı ==>BURSA BÂZÂRı-mıza YOLunuz DÜŞer de DELi AYTENimizi GÖRmeden, Ve de bir Fâtiha OKU!.madan gİdersenİz.. şİmdİden =>“Bİnlerce YUuuHhhh Sİze!.” DER-İZzz!.
_________________ 
|
|