PÎR-i PÎRÂNIN HİMMETİ
YAKAR CANDA AŞK ŞÛLESİ
KOR KOR OLUR DA ALEVİ
DOST YETİŞİR HIZIR GİBİ
ALLAH DİYEN MAHRUM KALMAZ..
- Nurten
- Özel Üye
- Mesajlar: 724
- Kayıt: 25 Ağu 2007, 02:00
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
Aşk dediğin elif gibi olmalı, dümdüz, dosdoğru
Aşk Dediğin Üç Harf, Beş Nokta
Aşk dediğin elif gibi olmalı, dümdüz, dosdoğru Aşk dediğin şın gibi olmalı, şeksiz, şüphesiz ve üç noktası
özü, sözü, gözü anlatmalı
Aşk dediğin kaf gibi olmalı, kaf dağı gibi ulaşılmaz erişilmez olmalı,
iki zirvesi iki nokta gibi göğe uzanmalı, biri can biri canan olmalı
Hem kaf aşkın kalbidir onu çıkarınca gariye aş kalır mide kalır
Aşk gönül işidir; gıdası cananın tebessümü, bir tatlı sözüdür
Alemin var olma sebebi Aşktır, dünya Aşk ile döner, güneş her sabah
Aşka gülümser, yıldızlar kara gecede Aşkı aydınlatır, yağmur bile Aşkı
yeşertmek için yağar aleme
Gülün nazı, bülbülün niyazı hep Aşk içindir
Şairlerin yazdığı, ressamların çizdiği hep Aşk değil midir?
Aşk sözcüğü zaten sözlükte sarmaşık demekmiş. Bir sarmaşık çınarları servileri nasıl sarmalarsa Aşk da öyle sarıp sarmalarmış çınar gibi yiğitleri, servi boylu dilberleri ve her sarmaşık sardığı ağacı kuruturmuş; sonunda dıştan yemyeşil ve güzel gösterirmiş ama içten içe kurutur, çürütür, çökertirmiş
sevmenin tabakaları muhabbet, Aşk ve dert olmak üzere üç derecedir;
- muhabbet odur ki; mahbubunu görürse memnundur, görmezse kaydında değildir,
- Aşk odur ki; mahbubunu görürse memnundur, görmezse mahzundur,
- dert odur ki; mahbubunu görürse de mahzundur, görmezse de mahzundur
Aşk hüznün dostudur, hasretin yoldaşı Gurbettir hep aşkın mekanı Hep biri ister, biri gözler, birden başkası düşmanıdır aşkın
Aşkın tek gıdası, ekmeği, aşı, aşığın gözyaşıdır. Aşkın bayramı maşuğun bir tek tebessümüdür
Aşk; görebilmektir, binlerce kişi içinde onu görebilmek, ama bazen de görmezden gelebilmektir.
Aşk dua etmektir; Yarabbi ona da benim sevgimi ver gibi dualar aşığın duası değildir, çünkü aşkta karşılık beklemek yoktur.
Aşığın duası her an Yarabbi onun hakkında hep en hayrlısını nasip et, ona gelecek dertler, üzüntüler bana gelsin diyebilmektir.
Ya da Ben öleyim o kalsın, ben ağlayayım o gülsün
Ama en önemlisi Hz.Ebubekirin duası gibi dua etmektir. Hani diyor ya Yarabbi benim vücudumu o kadar büyüt ki cehennemde benden başka kimseye yer kalmasın.
İşte Aşık en azından diyebilmeli ki
Yarabbi benim vücudumu iki kişilik yap eğer onun cezası varsa onun yerine de ben yanayım, yer kalmasın cehennemde o dışarda kalsın.
Hatırlamak; unutanlara has bir özellktir. Aşk dediğin unutmak tükenmektir diye bilip hiç unutmamaktır
Aşk; herşeyi, her anı, her zamanı, her mekanı O ve diğerleri diye ayırmaktır. Onsuz bir geçmişi buruşturup çöpe atabilmek,
onsuz bir geleceği hayal bile etmemektir.
Aşk, Nazdır. Tüm sevdaların olmazsa olmazı naz.. Türkün ta Türkistandan çıkıp geldiği, İstanbulun Fatihe ettiği naz
Naz anlayana niyazdır. Bilesin!
Aşk en çok da haddini bilmektir
Ve aşk susmayı bilmektir, susabilmektir
Aşk dediğin
Neyse
Mustafa Türkarslan
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5153
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: ALLAH DİYEN MAHRUM KALMAZ..
YÂ ALLAH BİSMİLLAH!
Saçlarınıza ikram ediniz:
ـ1ـ عن أبى قتادة رَضِيَ اللَّهُ عَنْه قال: ]قُلْتُ يَا رسولَ اللَّهِ: إن لِى جُمَّةً أفَأُرَجِّلُهَا؟ قالَ: نَعَمْ وَأكْرِمْهَا، فكَانَ أبُو قَتَادَةَ رُبَّمَا دَهَنَها في الْيَوْمِ مَرَّتَيْنِ مِنْ قَوْلِهِ #: نَعَمْ وَأكْرِمْهَا[. أخرجه مالك والنسائى.»التَّرْجِيلُ« تسريح الشعر
---Ebû Katâde radıyallâhu anh’dan; anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü dedim, benim omuzlarıma kadar dökülen (gür) saçlarım var, tarayıp tanzîm edeyim mi?"
"Evet dedi, ona ikramda bulun."
Râvi der ki: "Ebû Katâde, "Evet, ona ikramda bulun!" sözü sebebiyle, günde iki sefer (bakım yapar ve) saçlarını yağlardı."
(Ebû Katâde radıyallâhu anh’dan; Muvatta, Şa'ar 6, (2, 949); Nesâî, Zînet 60, (9 183)
ـ2ـ وعن أبى هريرة رَضِيَ اللَّهُ عَنْه قال: ]قالَ رَسولُ اللَّهِ #: مَنْ كانَ لَهُ شَعْرٌ فَلْيُكْرِمْهُ[. أخرجه أبو داود
--- Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Kimin saçı varsa, ona ikram etsin!" buyurdu."
(Ebû Dâvud, Tereccül 3, (4163)
ـ3ـ وعن عطاء بن يسار رَضِيَ اللَّهُ عَنْه قال: ]أتَى رَجُلٌ النَّبىَّ # ثَائِرَ الرَّأسِ وَالِّحْيَةِ، فَأشَارَ إلَيْهِ #: كَأنَّهُ يَأمُرُهُ بِإصَْحِ شَعَرِهِ، فَفَعَلَ ثُمَّ رَجَعَ، فقَالَ #: ألَيْسَ هذَا خَيْراً مِنْ أنْ يَأتِى أحَدُكُمْ ثَائِرَ الرَّأسِ كَأنَّهُ شَيْطَانٌ[. أخرجه مالك.»ثَائِرَ الرَّأسِ« أى شعث الرأس بعيد العهد بالدهن والترجيل
--- Atâ İbnu Yesâr (rahimehullah anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a saçı sakalı karmakarışık bir adam gelmişti. Efendimiz, ona (eliyle) işaret buyurarak, sanki saçını ıslâh etmesini emretmişti. Adam bunu yapıp sonra tekrar geri geldi. Aleyhissalâtu vesselâm: "Şu hal, sizden birinizin tıpkı bir şeytan gibi başı(ndaki saçlar) karmakarışık vaziyette gelmesinden daha hayırlı değil mi?" buyurdular."
(Muvatta, Şa'ar 7, (2, 949)
Saçlarınıza ikram ediniz:
ـ1ـ عن أبى قتادة رَضِيَ اللَّهُ عَنْه قال: ]قُلْتُ يَا رسولَ اللَّهِ: إن لِى جُمَّةً أفَأُرَجِّلُهَا؟ قالَ: نَعَمْ وَأكْرِمْهَا، فكَانَ أبُو قَتَادَةَ رُبَّمَا دَهَنَها في الْيَوْمِ مَرَّتَيْنِ مِنْ قَوْلِهِ #: نَعَمْ وَأكْرِمْهَا[. أخرجه مالك والنسائى.»التَّرْجِيلُ« تسريح الشعر
---Ebû Katâde radıyallâhu anh’dan; anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü dedim, benim omuzlarıma kadar dökülen (gür) saçlarım var, tarayıp tanzîm edeyim mi?"
"Evet dedi, ona ikramda bulun."
Râvi der ki: "Ebû Katâde, "Evet, ona ikramda bulun!" sözü sebebiyle, günde iki sefer (bakım yapar ve) saçlarını yağlardı."
(Ebû Katâde radıyallâhu anh’dan; Muvatta, Şa'ar 6, (2, 949); Nesâî, Zînet 60, (9 183)
ـ2ـ وعن أبى هريرة رَضِيَ اللَّهُ عَنْه قال: ]قالَ رَسولُ اللَّهِ #: مَنْ كانَ لَهُ شَعْرٌ فَلْيُكْرِمْهُ[. أخرجه أبو داود
--- Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Kimin saçı varsa, ona ikram etsin!" buyurdu."
(Ebû Dâvud, Tereccül 3, (4163)
ـ3ـ وعن عطاء بن يسار رَضِيَ اللَّهُ عَنْه قال: ]أتَى رَجُلٌ النَّبىَّ # ثَائِرَ الرَّأسِ وَالِّحْيَةِ، فَأشَارَ إلَيْهِ #: كَأنَّهُ يَأمُرُهُ بِإصَْحِ شَعَرِهِ، فَفَعَلَ ثُمَّ رَجَعَ، فقَالَ #: ألَيْسَ هذَا خَيْراً مِنْ أنْ يَأتِى أحَدُكُمْ ثَائِرَ الرَّأسِ كَأنَّهُ شَيْطَانٌ[. أخرجه مالك.»ثَائِرَ الرَّأسِ« أى شعث الرأس بعيد العهد بالدهن والترجيل
--- Atâ İbnu Yesâr (rahimehullah anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a saçı sakalı karmakarışık bir adam gelmişti. Efendimiz, ona (eliyle) işaret buyurarak, sanki saçını ıslâh etmesini emretmişti. Adam bunu yapıp sonra tekrar geri geldi. Aleyhissalâtu vesselâm: "Şu hal, sizden birinizin tıpkı bir şeytan gibi başı(ndaki saçlar) karmakarışık vaziyette gelmesinden daha hayırlı değil mi?" buyurdular."
(Muvatta, Şa'ar 7, (2, 949)