İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

İmam İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri, Mektupları Ve Hikmetli Sözleri
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
152. Hutbe
Allah'ın sıfatları ve din önderlerinin nitelikleri hakkında...


"Hamd, yarattıklarını mevcudiyetine, onların yaratıl­malarını ezeliyetine, birbirine benzemelerini benzersizliği­ne delil kılan Allah'a mahsustur. Yapıp işleyenle yapılanın; sınırlayanla sınırlananın, rab ile (terbiye edip yetiştirenle) yetiştirilenin farklılığı yüzünden duyular onu idrak edemez, örtüler O'nu gizleyemez. Birdir, sayıdaki rakamla değil. Yaratandır, hareket ve çalışıp yorulma manasında değil. Alete bağlı olmaksızın duyan, gözlerini açıp kapamadan görendir. Her şeye şahittir, bir şeyle temasta bulunmaksı­zın. Her şeyden ayrıdır; uzaklık olmaksızın. Zahirdir, görülmeksizin. Batındır, fakat küçüklük ve zarafetinden de­ğil. O, her şeyden üstünlüğü ile kudretiyle, her şey de ona boyun eğmekle ve O'na dönmekle ayrıdır.

Kim vasıflandırırsa sınırlar, sınırlayan saymış olur, sa­yan ise O'nun ezel olduğunu inkâr etmiş olur. ''Nasıl?" di­yen onu vasıflandırmaya kalkmış; "nerede" diyen mekânda sanmıştır. Bilinen yokken bilen, terbiye edilen yokken Rab; gücünü uyguladığı yokken kadir olandır.

...Bir doğan doğdu; bir parlayan parladı; bir aşikâr olu­cu aşikâr oldu bir eğri doğruldu. Allah bir toplumu başka bir toplumla, bir günü başka bir gün ile değiştirdi. Susuzla­rın, kıtlığa düşenlerin yağmuru beklemesi gibi, bu zamanın geçmesini bekliyorduk. İmamlar, Allah'ın hükmüyle kulla­rını yöneten, insanlara önderlik edenlerdir. Cennete ancak onları tanıyan ve onlar tarafından tanınan girebilir. Ce­henneme de ancak onları inkâr eden ve onların inkâr ettik­leri atılır. Allah size İslam'ı seçti ve onunla sizi halis kılmak istedi. İslam, bütün yücelikleri toplayan, esenlik bildiren bir addır. Allah İslam yolunu seçti, delillerini açıkladı ve zahiri ilim ve batını hikmet olan. (Kur'an'ı) indirdi. Onun yenilikleri yok olmaz, ilginçliklerinin sonu gelmez. Baharın hayır ve bereket yağmurları ve Karanlıkların ışığı ondadır. Hayır kapıları sadece onun anahtarıyla açılır ve karanlıklar sadece onun nuruyla aydınlanır. Korusuna girmeyi ya­saklamış, yaylasına girmeyi serbest bırakmıştır. Şifa isteyenlerin şifası, kifayet edenlerin kifayeti ondadır.([1])


KaYNaKLaR;
152.Hutbe: Usul-u Kafi c.l, s.139, Kuleyni; Gurer'ul-Hikem, s.232, Amedi; et-Tevhid, s.41, Şeyh Saduk

DİBNOT;
[1]- Feyz'ul-İslam nüshasında 153. hutbe de 152. hutbenin deva­mı olarak yer almıştır.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
153. Hutbe
Sapıkların bazı niteliklerini beyan etmektedir..


O kendilerini hedefine ulaştıracak bir yolu ve kılavuzu olan bir imamı olmadan Allah'ın kendisine verdiği mühleti gafiller ve günahkârlarla geçirir (değerlendirmez.)

...Günahlarının cezasını görünce ve gaflet perdelerin­den sıyrılınca bu defa kendilerine yüz çevirene (ahirete) yö­nelirler ve kendilerine yönelenden (dünyadan) yüz çevirirler. Talep edip ulaştıklarından ve ihtiyaçlarını giderdikleri şev­lerden fayda görmediler. Ben kendimi ve sizleri bu durum­dan sakındırıyorum. Herkes, kendi nefsini faydalandırsın. Basiretli kişi, duyup düşünen, bakıp gören, ibretlerden fay­dalanan, sonra da aşağılık ve zarar veren yerlere ve dalalete düşmekten sakınarak apaçık yola giren kimsedir. Aynı za­manda sapanlara, hakta sıkı tutmak, sözü tahrif etmek ve doğruyu söylemekten korkmakla kendi aleyhine yardım etmez.

Ey dinleyen, sarhoşluktan ayıl, gafletinden uyan, çok acele etme. Ümmi nebinizin (s.a.a) diliyle sana gelen ve kaçınılmaz, olacağı muhakkak şeyleri düşün. Başkasına yönelip buna karşı çıkana muhalif ol, onu nefsi için razı olduğu şeyle baş başa bırak. Övünmeyi ve kibri bırak, kab­ri hatırla, çünkü varacağın yer oradan geçer, ne yaparsan onu bulursun, ne ekersen onu biçersin, bugün ne hazırladıysan, yarın sana o sunulur. Adımına yer hazırla, o gün için bir şeyler gönder. Ey dinleyip işiten, sakın, sakın! Ey gafil çalış, çalış! "Her şeyden haberdar olan (Allah) gi­bi sana kimse haber veremez."(Fatır: 14)

Allah'ın hüküm, hikmet ve öğütle dolu kitabında sevap vereceğini, azap edeceğini, razı olacağını veya gazaba uğra­tacağını kesinlikle bildirdiği şeylerden biri de (aşağıda sayı­lacak olan) bu hasletlerin birisine bile sahip olan ve tövbe etmeden rabbinin huzuruna çıkan kimse, istediği kadar ça­lışıp çabalasın, işinde ihlâslı olsun kendisine hiç bir fayda vermez. (Bu hasletlerden) Biri, kendisine farz kıldığı iba­dette Allah'a ortak koşmak, öfkesini bir kişiyi öldürerek yenmek, başkasının ayıbını söylemek, bir ihtiyacını elde etmek için dininde bidat ortaya çıkarmak, insanlara ikiyüzlü görünmek, onlar arasında iki dilli konuşmaktır. (Kendine gel de) bunları iyi düşün. Çünkü örnek, benzeri­ne de delalet eder.

Hayvanların en önemli işleri karınlarını doyurmaktır, canavarların işleri başkalarına düşmanlıkta bulunmaktır, kadınların bütün dertleri, tasaları, dünya ziynetleriyle süs­lenmek ve orada gereksiz işlerle uğraşmaktır. Müminler ise boyun eğenler, şefkatli davrananlar ve (Allah'tan) korkan­lardır."


KaYNaKLaR;
153.Hutbe: Tuhef'ul-Ukul, s. 108, İbn-i Şu'be Herrani; el-Kafi, c.5, s.82, Kuleyni; el-Mecmua, s.77, Şeyh Verram
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
154. Hutbe
Ehl-i Beyt'in faziletleri hakkında...


Akıllı kişinin basireti; işinin sonunu görmesini, alçaklığı yüksekliği tanımasını sağlar. İnsanları çağıran (Peygamber) çağırmış, yöneten yönetmiştir. O halde o çağırana icabet edin, o yönetene tabi olun.

Fitne denizlerine daldılar, sünnetlerin yerine bidatlere sarıldılar. Müminler inzivaya çekildiler, sapıklar ve yalanlayanlar konuştu. Resulullah'ın sırdaşı, arkadaşı, hazinedarı ve kapıları biziz. Evlere ancak kapılarından girilir, kapılarından girmeyene hırsız denir.

...Kur'an'ın yücelikleri onlardadır. Onlar, rahmanın hazineleridir; konuştukları zaman doğru söylerler. Sus­tuklarında kimse onları geçemez. Toplumu idare edenin doğru, aklı başında ve ahiret evladı olması gerekir. Çünkü oradan gelmiş, oraya gidecektir.

Kalbiyle gören ve basiretiyle amel eden kimsenin, işine başlarken yaptığı işin lehine mi yoksa aleyhine mi olduğunu bilmesi gerekir. Lehine ise yapar; aleyhine ise bırakır. Bilgisiz amel eden, yolun dışında gidene benzer; yol aldıkça elde etmek istediğinden uzaklaşır, ilmiyle amel eden ise apaçık yolda gidene benzer. Bakanın görmesi gerek; yol mu alıyor, yoksa geriye mi dönüyor. Her dış görünüşün ona benzer bir iç yüzü olduğunu bil; dışı temiz olanın, içi de temizdir, dışı pis olanın içi de pistir. Sadık olan elçi (s.a.a) der ki: "Allah bazen bir kulu sever; amelini sevmez; bazen de amelini sever, ama kendisini sevmez."

Her amelin bir bitişi/serpilişi vardır. Her bitkinin suya ihtiyacı vardır. Sular ise muhteliftir. İyi bir şekilde sulanırsa fidanları iyi, meyveleri hoş olur. Kötü bir şekilde sulanırsa fidanları kötü, meyvesi de acı olur."


KaYNaKLaR;
154.Hutbe: Gurer'ul-Hikem, (Kaf harfinde) s.331-324, Amedi; et-Teraz, c.l, s.217, Seyyid Yemani
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
155. Hutbe
Yarasanın yaratılış inceliklerinden bahsetmektedir.


"Sıfatların tanımaktan aciz kaldığı, azametini akılların kavrayamadığı ve böylece mülkünün sonuna erişilemediği Allah'a hamd olsun.

O gerçektir, apaçıktır. Gözlerin gördüğü şeylerden da­ha gerçek ve daha apaçıktır. Akıllar, O'nu sınırlarıyla kavrayamazlar ki, bir şeye benzetebilsinler. O belirli bir ölçüye göre zihinlerde tahayyül edilmez ki, örnek verilsin. Mahru­katı hiç bir şeyi örnek almadan, hiç bir kılavuzun kılavuz­luğunu almadan, hiç bir yardımcının yardımını görmeden yaratmıştır. Emriyle yaratılışı tamamlamış, kendisine bo­yun eğdirmiş, itirazsız icabet ettirmiş, tartışmasız boyun eğdirmiştir.

Allah'ın şu yarasaların yaratılış hikmetlerinden bize gös­terdiği şeyler, onun harikulade yaratışına ve sanatının ince­liklerine örneklik teşkil eder. Her şeyi harekete geçiren ışık yarasayı hapseder. Bütün canlıları hareketsiz kılan karan­lıklar da onu harekete geçirir. Nasıl da aydınlatıcı güneşten yardım alamıyor, yollarına koyulamıyor, güneşin ışıklarıyla hedefine ulaşamıyor ve hiç bir yeri göremiyorlar? Yarasa­lar ışığın parlamasıyla aydınlattığı yerlere gitmekten nasıl aciz kalıyorlar? Güneşin ışınlarının parlamasıyla gizlendik­leri yerlerde hiç bir yere gidemeden nasıl da gizleniyorlar! Gündüz onların göz kapaklarını göz bebeklerinin üzerine sarkıtmış; gece ise, rızık aramak için onlara bir lamba ol­muş; ne gecenin karanlığı onun görmesini engelleyebiliyor, ne de zifiri karanlıklar gece yol almalarına engel oluyor. Güneş ışıklarını ortaya saçıp sabahın aydınlığı ortalığı bürüyünce ve güneş parıltıları kelerlerin yuvalarına kadar gi­rince yarasaların göz kapakları kapanır ve onlar gecenin karanlıklarında topladıkları yiyeceklerle yetinirler.

Geceyi yarasalara aydınlık ve geçim vakti, gündüzü de durak ve dinlenme kılan ve ihtiyaç halinde kendilerine göklere uçtukları etten kanatlar yaratan Allah ne de mü­nezzehtir! O kanatlar kamışı ve tüyü olmayan iki kulak memesi gibidirler. Damar yerlerini da apaçık görebilirsin. İki kanadı var; ne kırılacak kadar ince ve ne de ağırlık ede­cek kadar kalındırlar. Yavrusu kendisine yapışmış, kendi­sine sığınmış bir şekilde uçuyor. Durduğunda o da duru­yor, havalandığında o da havalanıyor. Yavrusu, azaları tamamlanıncaya, kanatları kendisini harekete geçirebilecek hale gelinceye, yaşam yollarını öğreninceye, kendisi için faydalı olanı bilinceye kadar anasından ayrılmıyor. Başka­sından kopya etmeden her şeyi emsalsiz bir mükemmellik­te yaratan Allah ne yücedir!


KaYNaKLaR;
155.Hutbe: et-Teraz, c.l, s.334, Yemani
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
156. Hutbe
Basra balkına hitap etmekte ve gelecekten haber vermektedir.


"O zaman (fitneler zamanında) kendini aziz ve yüce olan Allah'a vermeye güç vetiren, öyle yapsın. Eğer bana itaat ederseniz Allah'ın izniyle meşakkatli ve acılarla dolu da olsa bile, sizi cennet yoluna götürürüm.

Ama o kadın ise, kadınların reylerine kapıldı, gönlündeki kin boyuna kaynayan demirci kazanı gibi kaynamaktadır. Bana yapağını bir başkasına yapması istense yapmazdı. Yine de ben ona önceki gibi hürmet ederim. Hesap, yüce Allah'a aittir.

...(İslami) Yol, apaçık bir yol ve apaydın bir meşaledir. Salih amel imana; iman, salih amellere delalet eder. İlim, imanla yaşatılır. İlimle, ölümden korkulur. Dünya ölümle biter. Ahiret, dünya ile kazanılır. Kıyametle cennete yakla­şılır ve Cehennem azgınlara zahir olur. Halk için Kıyamet dışında dur durak yoktur; telaş içinde varacakları o son noktaya doğru koşuştururlar.

...Halk kabirlerinden çıkıp varacakları son noktaya va­rırlar. Her evin (cennet ve cehennemin) bir ehli vardır; de­ğiştirilmez ve başka bir yere nakledilmezler.

Marufu emredip, münkerden nehyetmek Allah'ın huy­larından iki huydur; bunlar ne kimseye ecelini yaklaştırır, ne de hiç bir rızkını azaltır. Tutunulacak sağlam bir ip, aydınlatıcı bir nur, şifalı bir kaynak, susamışların susuzluğunu gideren, ona sarılıp tutanı koruyan ve asılanı kurtaran Allah’ın kitabına sarılın. Eğrilmediği için düzeltilmesi, sapmadığı için özür dilemesi gerekmez. Çok okunmaktan, çok dinlenmekten yıpranmaz. Onunla konuşan doğru ko­nuşur; onunla amel eden kazanır."

Birisi kalkıp, "Ey mü’minlerin emiri, bize fitneden haber ver; Resulullah'a bunu sordun mu?" dedi. Bunun üze­rine Hz. Ali şöyle buyurdu:

"Noksan sıfatlarından münezzeh olan Allah katından "Elif, Lam Mim. İnsanlar inandık demekle sınan­madan bırakılıvereceklerini mi sanıyorlar!"(Rum: 1-2) ayeti indiğinde anladım ki, Resulullah (s.a.a) aramızdayken bize fitne inmez. "Ey Allah'ın Resulü, Allah'ın bu ayetle sana haber verdiği fitne nedir?" dedim. "Ey Ali ümmetim benden sonra fitneye düşecektir." dedi. "Ya Resulullah, Uhud günü Müslümanlardan bir grup şehid olmuş, bense şahadete erişememiştim ve bu bana pek ağır gelmişti de "Müjdelerim seni, şahadet arkandadır." dememiş miydin" diye sordum. "Evet dediğin gibidir! O zaman nasıl sabre­deceksin?" deyince de, ben "Ey Allah'ın Resulü bu sabır yeri değil; müjde ve şükür yeridir." dedim. O da "Ey Ali! Bu kavim mallarıyla aldanacak, dinleriyle Rablerine minnet etmeye kalkışacak, rahmetini dileyecek, azabından emin olacak. Haramını yalana şüpheler ve gaflete düşürücü is­teklerle helal kılarlar. Böylece içkiye nebiz (şıra), rüşvete hediye, faize alışveriş adını takarak helal sayarlar." bu­yurdu. "Ey Allah'ın Resulü, bu çağda onları hangi konağa indireyim? Dinden dönmüş mü sayayım; fitneye düşmüş mü sayayım?" dedim. O da "Fitneye düşmüş kabul et" buyurdu.

KaYNaKLaR;
156.Hutbe: İhticac, c.l, s.326, Tabersi; Kenz'ul-Ummal, c.8, s.215, Muttaki Hindi; Mımtahab-u Kenz'il-Ummal, c.6, s.315; Telhis'uş-Şaft, c.l, s.326, Şeyh Tusi; Muhtasar-u Besair'ııd-Derecat, s. 195, Hilli; Bihar'ul-Envar, (Fiten ve Mihen babı) Meclisi; el-Mecalis, s. 162, Şeyh Mufıd; Tuheful-Ukul, s. 109, Herrani; Kitab-u Selim bin Kays, s.3 8
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
157. Hutbe
İnsanları takvaya teşvik etmektedir.


"Hamdı kendisi zikretmek için anahtar, fazlını ve ke­remini artırmak için sebep, nimetlerine ve azametine delil kılan Allah'a hamd olsun.

Allah'ın kulları! Zaman geçenlerle akıp gittiği gibi kalanlarla da akıp gidiyor. Giden zaman geri dönmez. Onun içindekiler de ebedi ve sonsuz kalmaz, işinin sonu başlangıcındaki gibidir. İşleri birbirine benzer, nişaneleri açıktır. Sanki sizi develerini süren kimse gibi sürüp kıyamete götürmektedir. Bu yüzden, kim kendisini başkalarıyla oyalarsa karanlıklarda şaşkın şaşkın dolaşır, belalar içerisinde kaybolur gider. Şeytanları, onu azgınlıkları içerisinde azdırmaya devam ederler, kötü eylemlerini kendisine süslerler. O halde hayırda yarışanların durağı cennet, aşın gidenlerin durağı ise cehennemdir.

Ey Allah'ın kullan, biliniz ki takva sapasağlam bir kale­dir. Sapıklık ise hor ve gevşek bir kaledir; ehlini ko­ruyamaz, kendisine sığınanları saklayıp, barındıramaz. Bi­lin ki takva ile hataların zehirli iğnesi sökülür, yakin ile de yüce hedefe ulaşılır.

Allah'ın kulları! Allah için kendi nezdinizde en azız ve en sevimli şey hususunda dikkatli olun. Şüphesiz Allah, si­ze hak yolu göstermiş ve O'nun yolları sizin için aydın­lanmıştır. Kötü bir akıbet veya ebedi bir saadet! Bunun için tükenecek günlerinizde tükenmeyecek günler için azık hazırlayın. Gereken azık ise size tanıtılmış, göç etmekle emrolunmuşsunuz ve süratle harekete geçirilmişsiniz. Bir yerde konaklayan kervan gibisiniz ve ne zaman hareket emrinin verileceğini bilmiyorsunuz. Dikkat edin! Ahiret için yaratılmış bir kimse dünyayı neylesin! Yakında elinden alınacak ve geriye sadece hesabı ve zorlukları kalacak olan malı ne yapsın!

Allah'ın kulları! Allah'ın vaat etmiş olduğu hayırdan hiç birisi terk edilmez ve Allah'ın nehyetmiş olduğu serden hiç birisine rağbet edilmez.

Ey Allah'ın kulları! Amellerin hesabının sorulacağı, ye­rin yerinden oynayacağı, çocukların dehşetten ihti­yarlayacağı günden sakının.

Ey Allah'ın kulları biliniz ki kendi içinizde sizi gözetleyenler var. Azalarınızın gözcüleri ve dosdoğru yazan yazıcılar var; yaptıklarınızı kaydedip nefeslerinizi sayı­yorlar. Simsiyah bir gecenin zifiri karanlığı bile, sizi onlar­dan gizleyemez. Sapasağlam kapalı kapılar bile, sizi onlar­dan saklayamaz. Evet, gerçekten yarın bu güne ne kadar da yakındır!

Bugün içindekileriyle gider, yarın hemen onun pe­şinden gelir. Sanki sizin her biriniz kabrine ve kabir çukurunun ucuna varmış. Ah o yalnızlık evine; vah o vahşet konağına, vah o tek başına garipliğe! Sanki sur nefhası size geldi. Sanki kıyamet üzerinizi bürüdü ve siz hükmün ger­çekleşmesi için meydana çıktınız. Batıllar sizden uzaklaştı, bahaneler yok oldu, gerçekler açığa çıktı, işler sizi götür­mesi gereken yere götürdü. O halde ibretlerden öğüt alın, değişikliklerden ibret alın, uyarıcılardan da faydalanın."

KaYNaKLaR;
157.Hutbe: en-Nihaye, c.2, s.510, İbn-i Esir; Gurer'ul-Hikem, s.97, Amedi; Usul-u Kafi, c.l, s.60, Kuleyni; Bihar'ul-Envar, c.77, s.433, Meclisi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH celle celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
158. Hutbe
Peygamber ve Kur'ân'ın azametini beyan etmekte ve Ümeyyeoğullarının durumunu haber vermektedir.


"Onu, (Hz. Muhammed'i) resûllerin yollanmasına ara verildiği, ümmetlerin uzun gaflet uykusuna dalıp gittiği, sağlamlığın çözüldüğü bir zamanda gönderdi. O, onlara kendilerinde bulunanı tasdik eden, uyulması gereken nur ile geldi. Bu Kur'an'dır, onu konuşturmaya çalışın; ama o konuşmaz. Lakin ben ondan haber vereyim size; geleceğin bilgisi, geçmişe ait haberler, derdinizin ilacı, aranızdaki dü­zenin gerektirdiği her şey ondadır.

...Bu zamanda, zalimlerin dertlendirmediği, işkencelerin zulmünün girmediği, kerpiçten yapılmış yahut kilimden kurulmuş hiç bir ev ve çadır kalmaz. Ama o günde (hesap gününde) ise zâlimler için ne gökte şefaat dileyen, ne de yerde yardımcılar kalır. İşte ehli olmayanı seçtiniz; işi kaynağından başka yere götürdünüz. Allah'ın yiyeceklerini zakkum, içeceklerini zehir ve acı kılarak lokmaya karşılık lokmayla, yuduma karşılık yudumla zalimlerden intikam alması pek yakındır, içerden korkuyu, dışarıdan ise kılıcı onlara hâkim kılacak. Onlar suçları yüklenmiş merkepler, günahları taşıyan develerdir.

Yemin üstüne yemin ederim, Ümeyyeoğulları benden sonra bu devleti, balgamı ağızlarından atar gibi atacaklar. Zaman ilerledikçe, gece gündüzü kovaladıkça onu bir da­ha ebediyen tadamayacaklardır."

KaYNaKLaR;
158.Hutbe: en-Nihaye, (Özr ve Nahm maddesi) c.l, s.46, ve c.3, s. 198, ve c.5, s.347, İbn-i Esir; er-Ravza, s.63, Kuleyni; el-trşad, s. 173, Şeyh Mufıd; Bihar'ul-Envar, c.8, s.668, Meclisi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH celle celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
159. Hutbe
İnsanlara iyi davrandığından bahsetmektedir.


"Sizlere iyi bir komşu oldum, gücümün yettiğince sizi arkanızda korumaya çalıştım. Sizi zillet bağından kurtarıp zulmü ve haksızlığı yok ettim. Gözün gördüğü ve bedenin şahit olduğu nice kötülüklerinize göz yumuyor, az iyiliği­niz için teşekkürler diyorum."

KaYNaKLaR;
159.Hutbe: Bihar'ul-Envar, c.8, s.606, Meclisi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH celle celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
160. Hutbe
Allah'ın azameti hakkında...


"O'nun hükmü kesin ve hikmet esasıncadır. O'nun rı­zası eman ve rahmettir. İlimle hüküm verir, hilimle affe­der.

Yarabbi! Aldığın ve verdiğin şeylere hamd olsun. Ver­diğin afiyet ve belalara hamd olsun. Seni en güzel şekilde razı edecek, sana en sevimli gelecek, senin katında en makbul olacak hamdla sana hamd ederim. Yarattığın şey­leri dolduracak, istediğin makama ulaşacak bir hamd! Sen­den gizli kalmayacak ve katında hiçbir kusur taşımayacak bir hamdla hamd ediyorum. Sayısı kesilmeyecek, uzunluğu bitmeyecek bir hamdla! Çünkü biz senin azametinin künhünü hakkıyla bilemeliyiz. Ancak biz, Hayy ve Kayyum olduğunu, uyku ve uyuklamanın seni tutmadığını biliyoruz. Sana hiç bir bakış ulaşamaz. Hiç bir göz seni idrak edemez. Sen bütün gözleri idrak eder, bütün amelleri sa­yar; "perçem ve ayaklarından"(Alak: 15-16) yakalar, alırsın. Hakeza sadece senin yarattıklarından gördüğümüz, kudretinden hayrete düştüğümüz, saltanatının büyüklüğünden niteleye­bildiğimiz sıfatlarını bilebiliriz. Bizim haberdar olmadığı­mız, gözlerimizin göremediği, akıllarımızın ulaşamadığı, aramıza perde gerdiğin o gayb âlemi ise çok büyük!

Arşını nasıl diktiğini, mahrukatını nasıl yarattığını, gök­leri havaya nasıl astığını, ırmakları ve su dalgalarını yeryü­züne nasıl yaydığını öğrenebilmek için bakışlarını yönelten, fikrini çalıştıran bir kimsenin gözleri yorulur, aklı karışır, şuuru bulanır, fikri hayrete düşer, şaşa-kalır.

...(Birisi) Allah'a ümit bağladığını iddia ediyor. Allah'ın azametine yemin olsun ki yalan söylüyor. Ümit ediyor da niçin ümidi, ameli ile ortaya çıkmıyor? Her kim ümit eder­se ümidi amelinde ortaya çıkar. Onun ise Allah'a ümitten başka her ümidi amelinde gözükür. Allah'a ümidi ise ku­surludur. Allah korkusu hariç her korkusu yerindedir. Al­lah korkusu ise amellerine yansımadığı için gerçek değildir.

Büyük şeyleri Allah'tan umar ve küçük şeyleri ise kul­dan ümit eder. Ama Allah'a vermediği (değeri) kula veri­yor! Niçin kullara verilen değer şanı yüce Allah'a ver­miyor? Umudunun yalan çıkacağından mı korkuyorsun? Yoksa O'nu umuda layık mı görmüyorsun? Aynı zamanda kullarından birinden korkarsa ona, Allah'a göstermediği saygıyı gösterir. Kullardan korkusu peşin, Rabbinden kor­kusu veresiye iledir. Dünyayı büyük gören, kalbindeki yeri yüce olan, onu Allah'a tercih eden, böylece sadece dünya­ya bağlanan, dünyaya dalıp giden ve dünyanın kulu olan Allah'ın Resulü; Dünyanın çirkinliklerine ve alçaklıkla­rına, dünyaya düşkünlüğün ayıplığına ve kötülüğüne karşı sana güzel bir örnek bir ve delil olarak yeter. Çünkü dünya etrafıyla Peygamber'den alınmış, bütün yönleriyle başkası için hazırlanmıştır. Peygamber onun sütünden kesilmiş ve süslerinden yüz çevirmiştir.

Eğer istiyorsan, Musa Kelimullah'ın şöyle dediğini ikinci örnek olarak sunabilirim "Ya Rabbi! Bana indire­ceğin iyiliklere ihtiyacım var."(Kasas: 26) Allah'a yemin olsun ki o, yiyeceği ekmekten başka bir şey istemedi.([1]) Çünkü yerin bitirdiklerinden yiyordu. Yediği bitkilerin yeşilliği, zayıflığı ve sıskalığı nedeniyle karın derisinin altıdan gözüküyor­du.

Eğer istersen, üçüncü olarak Zeburlar sahibi ve cennet ehlinin kârisi (okuyucusu) Davud'u örnek gösterebilirim. Çünkü o kendi eliyle hurma liflerinden örgü örüyordu da arkadaşlarına şöyle diyordu: "Kim bana bunu satar!" Onun satışından elde ettiği parayla arpa ekmeği yiyordu.

İstersen İsa b. Meryem hakkında söz edeyim. O da tası yastık yapıyor, sert şeyler giyiyordu ve katıksız kuru yiye­cekler yiyordu. Azığı açlık, gece lambası ay, kışın barınağı yeryüzünün doğusu ve batısıydı. Meyveleri ve sebzeleri, yeryüzünde canlılar için biten şeylerdi. Ne onu fitneye dü­şürecek bir hanımı, ne hüzünlendirecek bir çocuğu, ne kendisini meşgul edeceği bir malı ve ne de kendisini hor kılacak bir tamahı vardı. Bineği iki ayağı, hizmetçisi de iki eliydi.

Öyleyse tertemiz olan Peygamberine (s.a.a) uy; çünkü onda uyacak kimse için güzel örnekler, yaslanacak kişiye yaslanacak yerler vardır. Allah katında kullarının en sevgi­lisi, nebisine uyup onun yolunu izleyen kimsedir. Dünyada ağız dolusu bir lokma yemediği gibi, gözünün ucuyla bile bakmadı ona. Dünya ehlinin, bedeni en zayıf karnı en aç olanıydı, Dünya ona sunuldu, kabul etmedi. Noksan sıfat­lardan münezzeh olan Allah'ın buğzettiği şeyi bildi de buğz etti, hor gördüğünü hor gördü ve küçük gördüğünü de küçük gördü. Hiç bir ayıbımız olmasa bile, yalnız Allah ve Resulünün buğzettiğini sevsek, Allah ve Resulünün küçülttüğünü büyültsek, Allah'a karşı gelmek ve Allah'ın em­rinden çıkmak için yeter bize. Peygamber (s.a.a) yerde ye­mek yer, kul gibi otururdu. Ayakkabısını kendisi tamir eder, elbisesini kendisi yamardı. Çıplak merkebe biner, biri­ni de arkasına bindirirdi. Evinin kapısına asılmış olan üze­rinde resimler bulunan perdeyi görünce, zevcelerinden bi­rine "Benden gizle, baktıkça dünyayı ve süslerini hatırlıyo­rum" dedi. Dünyadan kalbiyle yüz çevirmiş, içinde yâd etmeyi öldürmüştü. Güzel bir elbisesi olmasın, dünyayı sü­rekli bir yer bilmesin ve onda her zaman kalma ümidini taşımasın diye, ziynetini gözünden uzak tutmayı severdi. Bu yüzden ruhundan dışarı atmış, gönülden uzaklaştırmış, gözünden gizlemişti. Bir şeyi sevmeyen biri işte böyledir; ne onu görmek ve ne de yanında adının anılmasını ister.

Resulullah'ın bu dünyada dostlarıyla beraber aç ya­şaması ve Allah nezdindeki yüce makamına rağmen dünya süslerini kendisinden esirgemesi bu dünyanın kötülükleri­ne ve ayıplarına delalet eder. Bakan kimse aklederek bak­sın; Allah Muhammed"i böyle yaşamakla alçaktı mı, yoksa ikram edip yüceltti mi? Alçalttı diyen, yüce Allah’a andolsun büyük iftira eder, yalan söyler. İkram edip yü­celtti diyen de bilsin ki Allah ondan gayrisine dünyayı vermekle alçaltmış, dergâhına en yakın olanlardan da dün­yayı uzak tutmuştur. Peygambere uyan kişinin de onun izini takip etmesi, konduğu yere konması gerekir. Yoksa helak olmaktan kurtulamaz. Allah Muhammed'i kıyametin yaklaştığına bir nişane; cenneti müjdeleyen, azapla korku­tan bir kimse olarak gönderdi. Dünyadan karnı boş olarak çıktı, ahirete esenlik içinde vardı, taş üstüne taş koymadan rabbinin yolunu tuttu, davetine icabet etti. Rabbimiz onu bize uyulacak, tabi olunacak biri olarak göndermekle ne büyük lütufta bulunmuştur!

Allah'a andolsun, şu yünden dokunmuş gömleğimi o kadar yamattım ki artık yamayandan utanıyorum. Birisi bana, "(Bu kadar yamadan sonra hala bunu mu giyeceksi­niz.) Artık bunu atmayacak mısın" dedi. Ona "Benden uzak dur" dedim. Sabah olduğu zaman halk, gece yol alan­ları över."


KaYNaKLaR;
160.Hutbe: Rebi'ul-Ebrar, (Ye's ve Kanaat babı) Zemahşeri; Mecma'ul-Emsal, c.2, s.3, Meydani (H. 518)

DiPNoT;[1]- Hz. Musa Firavun zulmünden çöllere kaçtığı zaman yerin bi­tirdikleri dışında hiç bir şey bulamayınca bir ağacın altına oturup bu duayı etti. İmam da ayeti bu şekilde tefsir etmiştir.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH celle celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
161. Hutbe
Peygamber, Ehl-i Beyt'i ve Müslümanlardan söz etmekte ve insanları takvaya davet etmektedir..


"Onu aydınlatıcı bir nur, şüpheleri gideren kesin bir de­lil, apaçık bir program ve yol gösterici bir kitapla gönderdi. Ailesi en hayırlı aile, soyu en iyi soydur. Dalları düzgün­dür, meyveleri kolay toplanır. Doğduğu ver Mekke, göçtü­ğü yer tertemiz Medine'dir. İsmi orada yücelip sesi orada duyuldu. Allah onu yeterli delille, şifa veren öğütle, halkı düzene sokacak bir davetle gönderdi. Cahil oldukları ilahi hükümleri onunla bildirdi, (dine) girmiş bidatleri onunla söküp attı, uyulması gereken hükümleri onunla açıkladı. Kim İslam'dan başka din ararsa zararı kesinleşir; kurtuluş bağları kopar, baş aşağı düşmesi şiddetli olur, Dönüş yeri upuzun bir hüzün ve şiddetli bir azaptır.

Allah'a yönelen bir tevekkülle tevekkül ederim, Cenne­tine götüren ve arzuladığı yere ulaştıran yola beni irşat et­mesini dilerim.

Ey Allah'ın kulları, Allah'tan korkmanızı ve O'na itaat etmenizi tavsiye ediyorum. Çünkü bu yarının kurtarıcısı ve ebedi kurtuluş yeridir. O ciddi bir şekilde korkuttu, geniş bir şekilde teşvik etti. Size dünyayı, dünyadan kesilmeyi, yok olacağını ve intikal edileceğini anlattı. Çok az bir müddet size arkadaşlık edeceğinden dünyadaki hoşunuza giden şeylerden yüz çevirin. Allah'ın gazabına en yakın ve rızasına en uzak yurt dünyadır! Dünya hallerinin değişme­sini ve ayrılıklarını çok iyi bildiğiniz için, dünyanın gamma ve zorluklarına göz yumun. Ciddi çalışmış, duyarlı ve tec­rübeli nasihatçinin sakındığı gibi dünyadan sakınınız. Siz­den önceki toplulukların başına gelenlerden ibret alınız; eklemleri darmadağın, gözleri ve kulakları yok olmuş, şanları-şerefleri gitmiş, neşeleri ve nimetleri kesilmiştir. Ço­cuklarının yakınlığı yokluğa dönüşmüş, eşleriyle birliktelik­ten ayrılmışlar, birbirlerine karşı övünemiyorlar. Nesilleri üremiyor, birbirlerini ziyaret edemiyorlar ve birbirleriyle konuşamıyorlar. Ey Allah'ın kulları! Nefsine sahip olan, şehvetini yenen ve akıllarıyla bakanların sakındığı gibi sa­kının. Çünkü durum apaçık, bayrak dikili, yol açık ve dos­doğru..."

KaYNaKLaR;
161.Hutbe: Bihar'ul-Envar, c.18, s.222, Meclisi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH celle celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
162. Hutbe
Arkadaşlarından biri: "Siz bu makama daha çok hak sahibi olduğunuz halde, kavminiz nasıl oldu da sizi bu makamdan uzaklaştırdı?" diye sormuştu. Bunun üzerine şöyle buyurdu:



"Ey Beni Esedli kardeş! Sen palanı gevşek ve kaygan bir merkebe binmiş, istediği yere götürecek
şekilde dizginlerini salıvermişsin. Ama akrabalık bağına(32[1]) ve meseleleri öğrenme hakkına da sahipsin.
Meseleyi bilmek istedin; o halde bil. Biz, neseb olarak en üstün, Peygamber'e (aleyhiselâm) akrabalık olarak en
güçlü/yakın olduğumuz halde bu makamla ilgili bize zorbalık edildi. Çünkü bu makam üstün ve özgü bir
makamdır. Bir grup ona tamahlandılar. Başkaları ise (Biz Peygamber'in Ehl-i Beyt'i de) cömertçe ondan vazgeçti. Hâkim Allah'tır, hüküm yeri ise kıyamettir.

"Geçmişteki bu yağma olayını bırak!
Binek atının çalınış hikâyesini hatırla
"(33[2])

Sen gel de Süfyan'ın oğlunun büyük olayından bahset!. Zaman ağlattıktan sonra beni güldürdü. Hayır,
vallahi çok acayip değil!i İşin büyüklüğü acayipliği aşmakta ve eğriliği arttırmaktadır!. Bu topluluk, Allah'ın
lambasındaki nurunu söndürmeye ve suyun pınarlarında kaynamasına engel olmaya uğraşıyorlar. Benimle
kendileri arasındaki temiz suyu vebâlı kılıyorlar. Bizim ve onların üzerlerinden imtihan sıkıntıları kalkarsa,
onları saf hak yola koyarım, eğer başkası olursa "Artık onlara üzülerek nefsin zayi olmasın; Allah onların yaptıklarını şüphesiz bilir." (Fatır :8 )



KaYNaKLaR;
162.Hutbe: 32[1]- Peygamber'in hanımı Zeyneb binti Cahş Beni Esed kabilesindendi.
33[2]- İmre'ul-Kays babası öldürüldükten sonra Halid b. Sedus'a sığındı. Beni Cedile kabilesi ona saldırdı, mal ve develerini götürdüler. Halid İmre'ul-Kays'ın kalan bineğine binerek develerini almaya gitti. Neticede Beni Cedile kabilesi Halid'den o bineği de aldılar. Bunu duyan İmre'ul-Kays yukarıdaki şiiri söyledi. İmam burada bu şiir ile Geçmişteki hilafetin gasbedilmesini bırak da Muaviye'ye ne yapacağımızı düşün!" demek istemiştir:
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH celle celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
163. Hutbe
Allah'ın yaratıcılığından bahsedilmektedir.




"Hamd kulları yaratan, yeryüzünü döşeyip düzenleyen, alçak yerlerinden seller akıtıp, aralarını yükseklikleri bitkilerle bezeyen Allah'a mahsustur. İlk oluşuna bir başlangıç, ezeli oluşuna bir son yoktur. O her zaman olan ilk, sonu olmayan bakidir. Alınlar ona secdeye kapanır, dudaklar O'nun birliğini zikreder. Yarattığı zaman eşyayı sınırladı ki O'na benzemesinler. Sınırlar, hareketler, aletler ye uzuvlarla vehimler onu takdir edemez.

O'na, "ne zaman vardı?" veya "ne zamana kadar ola­cak?" gibi ifadeler kullanılamaz. Zahirdir; "nereden?" de­nemez. Batındır; "nerede?" diye sorulamaz. Cisim değil ki sonuna erişilsin, örtülü değildir ki bir şey ihata etsin. Eşya­ya yakınlığı birleşmekle değil, eşyadan uzaklığı da ayrıl­makla değil. Kullarının kıpırtısız bakışları, dilleriyle kelime­leri tekrarlayışları, bir tepeye yaklaşmaları, karanlık ve mehtaplı gecelerde gecede adım atışları, ardından parlayan güneşin doğuşu ve batışı ile gece ve gündüzün gelişi neti­cesinde zaman çarkının dönüşü O’na asla gizli değildir.

(Bilgisi,) Her şeyin hedefini, müddetini, zamanını ve sayı­sını kuşatır. Allah, sınırlayanların miktar, boyut, bir mes­ken tutma ve bir mekânda bulunma nitelendirmelerinden münezzehtir. Sınır, yaratıklarına aittir, gayrisine mensup­tur.

Eşyayı ezeli maddelerden ve önceden var olan şey­lerden yaratmamıştır. Yaratacağını yaratmış, sınırını be­lirtmiş ve şekillenecekleri en güzel biçimde şekillen­dirmiştir. Hiç bir şey ondan kaçınamaz; hiç bir şeyin itaati ona fayda vermez. Ölüp gidenleri bilmesi, yaşayıp kalanları bilmesi gibidir; yüce göklerde olanları bilmesi, aşağılık yerlerdekini bilmesi gibidir.

...Ey doğru düzgün yaratılmış mahlûk! Kat perdelerin arkasında, rahimlerin karanlığında inşa edilip korunan ya­ratık! İlk kez balçığın özünden yaratıldın, bilinen bir süre sağlam karar yerlerine konuldun, takdir edilen süre de ora­da kaldın. Annenin karnında bir cenin idin; ne cevap ve­rebilirdin ne de bir çağrıyı duyardın. Sonra konulduğun yerden hiç görmediğin, menfaatlerini elde etmenin yolunu bilmediğin âleme çıkarıldın. Annenin memesinden bes­lenmeyi kim öğretti? İhtiyaçlarını arayacağın, isteyeceğin yerleri kim tarif etti? Heyhat! Surete, şekle bürünmüş mahlûkun sıfatlarını bilmekten aciz olanlar yaratıcısı nitelen­dirmekte daha acizdir ve yaratılmışların sıfatlarıyla nitelen­dirdikçe de O'nu tanımaktan uzak kalmıştır.


KaYNaKLaR;
163.Hutbe: Hilyet'ul-Evliya, c.l, s.72, Ebu Naim İsfahani; Uyun'ul-Hikem ve'l-Mevaiz, Vasiti; Rebi'ul-Ebrar, (Melaike babı) Zemahşeri; Bihar'ul-Envar, s.77, s.306; et-Tevhid, s.61, Şeyh Saduk
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH celle celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
164. Hutbe
H. 34 yılında halk Osman'ı şikâyette bulunmak ve Osman'la görüşmesini istemek için Hz. Ali'nin yanına geldi. Hz. Ali de, Osman'a giderek şöyle dedi:


"Halk peşimde, beni seninle kendileri arasında elçi ola­rak gönderdiler. Vallahi, sana ne diyeceğimi bilemiyorum; senin bilmediğin bir şeyi biliyor değilim. Benim sana gös­tereceğim, senin bilmediğin bir iş yok. Bizim bildiğimizi sen de biliyorsun. Seni geçtiğimiz bir şey yok ki sana haber verelim ve gizlice bir şey yapmış değiliz ki sana iletelim. Bizim gördüğümüz gibi sen de gördün, bizim duyduğu­muz gibi sen de duydun. Bizim Resulullah ile arkadaşlık ettiğimiz gibi sen de ettin. Ne İbn-i Ebu Kuhafe ne de İbn-i Hattab, doğru amelde senden daha evla değillerdi. Sen akrabalık bakımından Resulullah'a o ikisinden daha yakınsın.([1]) Sen onun damadı olmaya nail oldun, onlarsa buna ulaşamadılar."([2])

Allah için, Allah için kendine acı. Çünkü sen, Allah'a andolsun, körlükten basirete, cehaletten bilgiye geliniyor­sun. Yollar açık, dinin alametleri ayaktadır. Bil ki Allah ka­tında Allah'ın kullarının en efdalinin; hidayete ermiş, hida­yete çağıran, malum olan sünneti ayakta tutan ve meçhul olan bidatleri öldüren adil imamdır. Sünnetler aydınlatıl­mış, alametleri var; bidatler de açıkça gösterilmiş, onun da alametleri vardır. Allah katında insanların en şerlisi, sapmış ve halkın da ona uyarak sapıttığı zalim imamdır. O yaşa­nan sünneti öldürür, terk edilen bidati diriltir. Resulullah'ın (s.a.a) şöyle dediğini duydum; "Zulmeden imam, kıyamet günü beraberinde hiç bir yardımcısı ve mazeret bildireni olmaksızın getirilir; cehennemin ateşine atılır, içinde değirmen taşı gibi döner; sonunda ta dibinde bağlanır."

Allah için, bu ümmetin öldürülecek imamı olma. Çün­kü (Peygamber'den) şöyle söyleniyordu. "Bu ümmet için­de bir imam öldürülür, onun öldürülmesiyle kıyamete ka­dar öldürmeler sürer. Böylece ümmetin işi birbirine karı­şır, içlerinde fitne baş gösterir, hakkı batıldan ayırt ede­mez, fitneler dalga dalga yayılır, büyük bir kargaşalığa dü­şerler."

Yaşının kemaline, ömrünün sonuna geldikten sonra, Mervan'ın istediği yere sürdüğü binek olma."

Bunun üzerine Osman, "Halkla konuş, şikâyet ettikleri haksızlıkları gidermem için bana mühlet versinler." dedi.

Ali (a.s) da "Medine'de olanlar için mühlet vermeye gerek yok; diğer yerlerdeki haksızlıkları giderme mühleti ise, emrin onlara ulaşıncaya kadardır." dedi.

KaYNaKLaR;
164.Hutbe:

[1]- Osman'ın soyu Resulullah'a dört göbekten(abdulmenaf’ta), Ebubekir altı göbekten (Murre'de), Ömer ise yedi göbekten (Ka'b'da) ulaşmaktadır.

[2]- Bazı kaynaklara göre Osman Hz. Hatice'nin kız kardeşinin damadıydı. Rukeyye ve Ümmü Gülsüm de Hz. Peygamber'in de­ğil, Hz. Hatice'nin kız kardeşinin çocuklarıydı ve sadece Peygamber'in evinde büyümüşlerdi... Müt.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH celle celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
165. Hutbe
Tavusun yaratılış ilginçliklerini açıklamaktadır.


"Allah, canlı-cansız, duran-hareket eden her ne varsa onları en harika bir şekilde örneksiz yaratmıştır. Bunların hepsini de sanatının inceliklerine, kudretinin azametine apaçık birer delil olarak dikmiştir; akıllar Allah'ın bü­yüklüğünü itiraf ederek boyun eğmiş, O'nun vahdani­yetine ait delilleri kulaklarımızda çınlamıştır. Yeryüzünün kovuklarında, geniş vadilerde ve yüksek dağların zirvele­rinde çeşit çeşit şekilleri olan kuşları yaratmıştır. Değişik değişik kanatları, farklı farklı şekilleri, O'nun emri altında iç açıcı geniş semalarda ve fezalarda kanat çırpan kuşlar... Onlar bir zamanlar yokken Allah onları yoktan var et­ti, ilginç şekil ve suretler verdi, eklemlerle sağlamlaştırdı ve bütün uzuvlarına et ve deri giydirdi. Bir kısmını şişman ve etine dolgun yaratarak, gökyüzünde seri ve süratli uç­maktan alıkoydu.

Bunları yeri sıyırarak uçacak şekilde yarattı. İnce sanatı ve latif kudretiyle kuşları farklı farklı renklerde tertip etti. Bir kısmı da, vücudunun renginin aksine, özellikle boynu sanki tasma gibi bir renkle kaplanmıştır. (Bütün bunlar Allah'ın vahdaniyetine ve kudretine birer delildir.)

Mükemmel bir şekilde yaratılmış olan tavus, Allah'ın en harika yaratıklarından birisidir. Onun kanatlarının uzun ve kısa yerlerindeki renkleri en güzel şekilde dizmiş, uzun bir kuyruk yaratmıştır. Dişisine doğru yürüdüğü zaman kuyruğunu yayar, kendisine gölge edercesine denizlerdeki gemilerin yelkenleri gibi cazibeli, acayip bir edayla kuyruğunu havaya kaldırarak sağa sola hareket ettirip dişisine horozun gidişi gibi gider. Şehvetli erkek hayvanların, dişilerini dölledikleri gibi tenasül organlarıyla dişisini döller.

Sözlerimin doğruluğunu ispatlayan gerçekleri gidip görmek suretiyle müşahede ediniz, zayıf deliller üzere bir şey diyen kimse değilim. Göz salgı bezlerinin göndermiş oldukları yaşların gözlerinin yan taraflarında durduğunu, dişisinin bunu emerek tattığını, sonra dişiyi dölleyen tenasül suyundan olmadığını, gözden kaynaklanan yaştan olduğunu ileri sürenler varsa da bu delilsiz inanç, halkın kargaların (gagalarının birbirine değmesinden) döllenmesi inancından daha garip değildir. Tavusun kanatları sanki gümüşten yapılmış tarak gibi durur, üzerinde biten sarı ve yeşil renkler saf altın ve yeşil zebercet gibi parlar.

Onu yerin yeşerttiklerine benzetecek olursanız; her ilkbaharda yeşeren rengârenk çiçeklere, işlenmiş kıymetli taşlara veya Yemen'in işlenmiş giysilerine benze­tebilirsiniz. Onu mücevherlere benzetecek olursanız, o muhtelif renklerden meydana gelen mücevherler ve gümüşlerle süslenmiş yüzük taşlarına benzer.

Yürüyüşü kendisini beğenen ve işve ile yürüyen kimse­nin yürüyüşüne benzer. Bazen başını çevirerek kanatları ve kuyruğunu inceden inceye inceler, mücevher ve inciden giymiş olduğu giysisinden dolayı kahkahalar atarak güler. Gözleriyle ayaklarını süzdüğü zaman ağlayarak, sesini yük­selterek bağırır. Bu bağırışla, sanki yardım ister ve acı çek­tiğinin gerçek yönünü ortaya koyar. Çünkü onun ayakları melez Hint horozu gibi ince ve zayıftır. Onun ayak kemi­ğinin arkasında sivri uçlu bir kemik vardır. Başında ise bir tutam yeşil ve nakışlı saç bulunmaktadır. Boynunun çıkış yeri ve boyun ile karna varan mesafe ibriğe benzemekte­dir. Yemyeşil renkli Yemen kına çiçeğini veya giyilen ayna gibi parlak ipekleri andırmakta, kadının siyah bir örtüyü kendisine sardığı gibi siyah bir örtüye bürünmekte, ancak o çok parıldadığını, eşi olmayan göz alıcı yeşilliğin kendi­sinde birleşip kaynaştığını hayal etmektedir.

Kulağının yarığında kalem ucuna benzer ve papatya gi­bi bembeyaz duran bir çizgi vardır, bu beyazlık etrafındaki siyah renk arasında parlar. Bu hayvanda kullanılmayan çok az renk vardır, aşırı parlaklık ve güzellikten dolayı rengi daha güzel göstermekte ve henüz bahar yağmurlarının ve sıcak güneşin büyütmediği dağınık tomurcukları andır­maktadır. Bazen kanadından çıkmakta, gömleğinden so­yunmakta, sonbaharda yaprak döken ağaçlar gibi, başının arkasındaki tüyler bile dökülmekte, yeniden bitmekte, ye­niden büyüyerek ilk halini almaktadır, yeni kanatla da renk hususunda ilki gibidir. Her yer önceki yerini alır. Tavusun bir kanadına dikkatlice bakacak olursan bir defa kırmızı, bir defa yeşil zebercet ve bir defa da altın sarısı görürsün. O halde derin fikirler ve zevk sahibi akıllar nasıl bu hay­vanın ilginç yaratılışını derk edebilir ve vasfedenler vasfını sıralayabilir?

Hâlbuki en küçük bir parçası derin düşünceli insanları derkten aciz bırakmış ve vasfedenlerin dilini güçsüz kılmıştır. Tavus kuşu gibi bir hayvanı düşünmekten aciz bırakan Allah ne de münezzehtir. Hâlbuki onu bir sınırla sınırlanmış, vücuda gelmiş, az bir endam ile terkip bulmuş ve renklendirilmiş olarak gördükleri halde sıfatlarını beyan noktasında dilleri aciz bırakmış ve bu hayvanın vasfını şerh etmekten mahrum bırakmıştır.

Karıncaların ve küçük sivrisineklerin ayaklarını ve bunlardan üstünü olan deniz balıkları ve iri fillere kadar birçok şeyi (en sağlam ve güzel şekilde) yaratan Allah ne de münezzehtir. Ruh sahibi her canlıya da ölümü bir vade ve fenayı işlerinin sonu olarak karar kılmıştır.

Cennet hakkında sana söylenenlere kalp gözüyle ba­kacak olursan, dünyadaki şehvet, lezzet ve bakışları ken­dine çeken süslerinden yüz çevirirsin. Dalları birbirine de­ğen ve kökleri cennet nehirleri kenarındaki miskten tepe­ler içinde gizlenen ağaçları düşünmekle meşgul olur, ağaç­ların küçük ve büyük dallarındaki yaş inci salkımlarını dü­şünürsün. Hakeza kabuklarından yeni çıkan çeşitli meyve­lere yönelirsin. O meyveler hiç bir zahmet olmadan topla­nır ve toplayanın istediği üzere ele gelir. İsteyenlerin içme­si için cennet sakinlerinin saraylarında sarhoş etmeyen ter­temiz şarap ve bal elden ele gezdirirler. Onlar ahiret yur­duna girinceye kadar da ilahi kerametlere erişen ve yolcu­lukların zahmetinden güvenliğe ermiş kimselerdi. Ey din­leyici cennetteki bu ilginç manzaralara yönelecek olursan ruhun onu seyretmekten zevk alır, şu anda onlara bir an önce ulaşmak için bu meclisten süratle kabir ehline komşu olmaya gidersiniz. Allah-u-Teâlâ rahmetiyle bizi ve sizleri o iyilerin menzillere ulaşmak için kalpten çalışanlardan kıl­sın.([1])


KaYNaKLaR;
165.Hutbe:

[1]- Seyyid Razi burada bir takım kelimelerin anlamını açıkla­mıştır ki biz de bunları tercümeye yansıtmaya çalıştık.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
166. Hutbe
Ülfet, sevgi ve muhabbete teşvik etmektedir.


"Küçüğünüz, büyüğünüze uysun; büyüğünüz de kü­çüğünüze merhamet etsin. Allah hakkında düşünmeyen, dinde kavrayış sahibi olmayan cahiliye zalimleri gibi olma­yın. Onlar kırılması günah([1]) ve (kırılmadığı takdirde ise) için­den şer (devekuşu yavrusu yerine yılan yavrusu) çıkan yuvalarındaki engerek yılanı yumurtaları gibidir. (Yani zahirler! İman, batınları ise cahiliye döneminin kokusunu taşımakta­dır.)

...Onlar birbirleriyle ülfet ettikten sonra dağıldılar; asıl­larından ayrıldılar. Onlardan bazıları bir dala yapıştı; o ne­reye eğilse, onlar da onunla beraber eğildiler. Yüce Allah onları, Ümeyyeoğulları için sonbahar bulutlarını topladığı gibi kötü bir günde toplayacaktır! Allah onların aralarını bulacak, sonra onları bulut kümeleri gibi bir araya getire­cek, sonra da onlar için kapılar açacak, toplandıkları yer­den iki bahçeye gelen seli gibi akıp gidecekler.([2]) O selden bir toprak parçası bile, bir tepecik bile kurtulamayacak, bir tümsek, bir yükselti bile engel olamayacak. Allah onları vadilerine dağıtacak, daha sonra çeşmeler gibi yeryüzünde akıtacak, onları gücüyle bir kavmin hakkını başka bir ka­vimden alacak ve bir kavmi başka bir kavmin yurduna yer­leştirecektir. Allah'a yemin olsun, yükselip yüklerini sağlamlaştırdıktan sonra, kuyrukyağının ateşte erimesi gibi eriyeceklerdir.

Ey İnsanlar, hakka yardımda ayrılığa düşmeseydiniz, batılı gidermede gevşek davranmasaydınız, sizin emsaliniz olmayanlar sizi yenmeye tamahlanmazlar, hiçbir güçlü size galip gelemezdi. Fakat siz, İsrail oğulları gibi şaşkınlığa düştünüz. Ömrüme yemin olsun, hakkı ardınıza attığınız, yakında bulunanlardan ilginizi kesip uzağa sarıldığınız için, benden sonra da bu şaşkınlığınız kat kat artacaktır. Bilin ki çağırana uysaydınız, sizi Resulün yolundan götürür, boyunlarınızdaki ağırlığı atar ve sizi yanlış yollarda gezme zahmetinden kurtarırdı."


KaYNaKLaR;
166.Hutbe: Kitab-u Selim bin Kays, s.89, Ravzat 'ul-Kafi, s.62, Kuleyni; el-İrşad, s.373 Müfıd; en-Nihaye, c.l, s.46, İbn-i Esir

DİBNOT;
[1]- Engerek yılanının yuvası ve yumurtası birbirine benzediğin­den insanlar birbirinde ayırt edemiyor ve dolayısıyla da yanlışlıkla kırılması günah olan deve kuşu yumurtasını kırma hatasına düşü­yorlardı.
[2]- Sebe suresinin 16. ayetine işaret etmektedir. Bu ayette de yer aldığı üzere Allah Yemen'de Me'reb seddini yıkan, kâfir Sebe kavmini yok eden, bağ ve bahçelerini silip süpüren ve de Arm seli diye bilinen bir sel akıtmıştır.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH celle celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
167. Hutbe
H. 35 yılında, hilafetinden sonraki ilk konuşmasıdır.


"Münezzeh olan Allah, hayrı ve şerri açıklayan, doğru yolu gösteren kitabı indirdi. Hidayete ermek için hayır yolunu tutun ve adil olmak için de şer cihetinden yüz çevirin. Farzlara, farzlara dikkat edin! Onları Allah için eda edin ki sizi (neticede) cennete götürürler. Allah bilinmez olmayan şeyleri haram, aybı olmayan şeyleri de helal kılmıştır.



Müslüman’ın hürmetini (dokunulmazlığını) bütün hürmet­lerden üstün kıldı. Müslümanların haklarını yerinde, ihlâs ve tevhit ile güçlendirdi. "Müslüman, haklı olması müstes­na, Müslümanların elinden ve dilinden selamette olduğu kişidir." Gerekmedikçe bir Müslüman’a eza etmek helal olmaz.

Hepinize teker teker gelip çatacak olan genel ölüme koşunuz. İnsanlar (veya korku) önünüzde, kıyamet ise ardınızdan sizi sürüp durmaktadır. Yükünüzü hafifletin de kervana katılın; çünkü ilk gideniniz, son geleni beklemektedir. Kullan ve beldeleri hakkında Allah'tan korkun. Çünkü yerlerden ve hayvanlardan bile sorumlusunuz. Allah'a itaat edin, O'na isyan etmeyin, hayrı gördüğünüz zaman onu alın, şerri gördüğünüzde onu terk edin."

KaYNaKLaR;
167.Hutbe: et-Tarih c.5, s. 157 ve c.6, s.3078, Taberi; Hesais, s.87, Razi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH celle celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
168. Hutbe
Halife olarak kendisine biat edildikten sonra, arkadaşlarından bazıları kendisine: "Osman'ı öldürenleri keşke cezalandırsaydın?... "dediler. Bunun üzerine şu konuşmayı yaptı:


"Kardeşler!
Bildiklerinizden habersiz değilim. Fakat benim ne kuvvetim var ki! Bu işte eli olanlar son derece güçlü; bize hükmediyorlar, biz onlara hükmedemiyoruz! İşte bu toplum coştu, köleleriniz de onlarla beraber coştu­lar. Bedevileriniz de onlara katıldı. Onlar aranıza karıştı. Size, diledikleri eziyeti ediyorlar. Dilediğinizi yapma gücü­nü kendinizde görüyor musunuz? Bu iş cahiliye işlerin­dendir. Bu toplumun yar ve yardımcıları var. İnsanlar bu iş için harekete geçirildiğinde ayrılığa düşüyorlar; bir bölük sizin gördüğünüzü, öbürü sizin görmediğinizi, diğerleri ise ne bunu ne de öbürünü görüyor. O halde halk sakinleşinceye, gönüller yatışıncaya, haklar kolaylıkla alınıncaya ka­dar sabredin. Sakin olun, size vereceğim emrimi bekleyin. Kuvveti zayıflatacak, kudreti giderecek, gevşekliğe ve zille­te düşürecek işlere kalkışmayın. Mümkün olduğu kadar bu işi iyilikle halletmeye çalışacağım. Eğer başka çare bulamazsam, son çare yarayı dağlamaktır, (savaşmaktır.)"

KaYNaKLaR;
168.Hutbe: et-Tarih, c.5, s. 158, ve c.6, s.3078 ve 3079, Taberi; el-Mustaksa, c.l, s.3, Zemahşeri
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH celle celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
169. Hutbe
Cemel ashabı H. 36 yılında Basra'ya giderken.


"Allah Peygamberi emri yürürlükte olan, konuşan bir kitapla yol gösterici olarak gönderdi. O, ancak helak ola­cak kimseyi helak eder. Hak kılıfı giydirilmiş bidatler Allah'ın koruduğu kimseden başkasını helak edicidir.

Allah'ın egemenliğine sığınmak işlerinizi korur. Bıkıp usanmadan, isteyerek ve arzuyla ona itaat edin Vallahi ya böyle yaparsınız, ya da Allah sizden İslam kuvvetini alır da ebediyen onu size geri döndürmez ve böylece hüküm başkalarının eline geçer.

Bunlar, benim hükümetim aleyhinde birlik oldular. Cemaatiniz için korkmadıkça sabredeceğim. Çünkü onlar bu zayıf görüşlerinde kalırlarsa Müslümanların düzenleri bozulur. Allah'ın dilediğini nimetlendirmesine hasetleri yüzünden, bu dünyayı istediler. İşleri tersine döndürmeyi arzuladılar. Üzerimizdeki hakkınız; Allah'ın kitabına ve Resulünün (s.a.a) sünnetine göre amel etmek, hakkı eda için kıyam etmek ve Resulünün sünnetini yüceltmektir.



KaYNaKLaR;
169.Hutbe: et-Tarih, c.6. s.163. 3091 ve 3093, Taberi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH celle celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
170. Hutbe


Mü’minlerin Emiri Hz. Ali H. 36 yılında Basra'ya yaklaştığında, Basra'dan bir grup halk Cemel ashabı ile durumunun gerçek yönünü öğrenmek ve içlerindeki şüpheyi gider­mek için kendisine bir elçi göndermiş, Hz. Ali de onlarla olan durumunu ve hak üzere olduğunu beyan etmiş ve elçiye: "bana biat et" demişti. O ise "Ben onların elçisiyim, onların yanına varmadan, hiç bir şeyden söz edemem." dedi. Bunun ürerine şöyle dedi:

"Eğer seni kendilerine yağmurun yağdığı bir yeri bulman için gönderselerdi de sen onlara geri dönüp çayırı suyu haber verseydin, onlar da muhalefet edip kurak bir yere yönelselerdi ne yapardın?"

O (Kuleyb) "onları bırakır su ve çayırlık olan bir yöne yönelirim" dedi. Hz. Ali (a.s) "O halde uzat elini" dedi. (Kuleyb el-Cermi isimli adam), "Allah'a and olsun, bana kesin delil gösterdiğinde artık kaçınmadım, ona biat ettim" dedi."



KaYNaKLaR;
170.Hutbe: Kitab'ul-Cemel, Vakidi: et-Tarih. c.5. s. 192 ve c.6, s.3159. Taberi; Rebi'ul-Ebrar, (el-Ecvibet'ul Muskite ve Reşekat'ul Kelam babında)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH celle celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
171. Hutbe


Sıffin'de Muaviye ordusuyla çarpışmaya karar verdiğinde, şöyle buyurdu:

"Ey yükseltilmiş tavanın ve korunmuş atmosferin Rabbi olan Allah'ım! Atmosferi gece ve gündüz için konak, güneşle ay için mecra, gezen yıldızlar için seyir yeri ve sana kullukta usanmayan bir grup meleklerin için de mesken kıldın.

Ey bu yeryüzünün Rabbi! Onu insanlar, sürüngenler, otlayan hayvanlar ve görülen, görülmeyen sayısız canlıların karar yeri kıldın.

Ey yeryüzüne çivi ve halka güven veren sabit dağların Rabbi! Düşmana galip getirirsen azıp zulmetmekten koru, hakka dayandır bizi. Onları bize galip getirirsen, bizi şahadetle rızıklandır ve fitneden koru.

Çetin gerçekler (belalar) indiğinde korunacak şeyleri koruyanlar ve vefalı gayret sahipleri nerede? İşte utanç arkanızda, Cennet ise önünüzde..."



KaYNaKLaR;
171.Hutbe: Kitab-u Sıffin, s.232. Nasr bin Mczahim; ed-Dua ve'z-Zikr, Hüseyin bin Said Ehvazi: Mehc ud-Deavat, Seyyid bin Tavus; et-Tarih, c.6. s.3288, Taben
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH celle celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
172. Hutbe


Şura günü, Kureyş'i şikâyet ve Cemel ashabı hakkında...:

"Hamd hiç bir göğün diğer bir göğü ve hiç bir yerin de diğer bir yeri kendisinden gizleyemediği Allah'a mahsustur.

...Birisi([1]) bana: "Ey Ebu Talib'in oğlu, sen bu işte (hila­fet konusunda) çok hırslısın!" dedi. Ben dedim ki: "Hayır, vallahi ona (veya Resululah'a) uzak olduğunuz halde siz daha hırslısınız. Ben ise ona daha layık ve daha yakınım. Ben hakkımı aradım, siz benimle onun arasına girdiniz (engel oldunuz) ve ondan dolayı benim yüzüme vurdunuz."

Onu orada bulanların önünde delil gösterdiğimde şaşırdı da, bana ne cevap vereceğini bilemez hale geldi.

Allah'ım Kureyş'e ve ona yardım edenlere karşı bana yardım et, onlar akrabalık bağımı kestiler, büyük olan makamımı küçülttüler. Bana ait olan iş (hilafet) için karşımda birleştiler. Sonra, "hakkı alman da var, hakkı terk etmen de." dediler, (bir yerde "hilafeti alman haktır." dediler, bir yerde de "terk etmen...")

Çıkıp Resulullah'ın hürmetini sürüklediler; bir halayığı satın alıp götürür gibi onu alıp Basra'ya götürdüler. O ikisi kendi kadınlarını ise evde sakladılar. Resulullah'ın (s.a.a) haremindeki zevcesini kendileri ve başkaları için meydana çıkardılar, isteyerek ve zorlama olmaksızın bana biat etmiş bir ordu ile yollara düşürdüler. Basra'daki valime, Müslümanların beytülmalinin koruyucularına ve diğer ahaliye saldırdılar; bir kısmını işkenceyle, bir kısmını da hileyle öldürdüler.

Vallahi Müslümanlardan yalnızca biri bile suçsuz olduğu halde zulümle katledilseydi, (o suçu işleyeni değil) o orduyu toptan katletmek bana helal olurdu. Çünkü orda bulunanlar da bu işe aldırış etmeyip elleriyle ve dilleriyle karşı koymadılar. Bırak bunu da, onlar kendilerinden oraya girenler sayısınca Müslüman öldürdüler."

DiPNoT;[1]
- Sad b. ebi Vakkas



KaYNaKLaR;172.Hutbe:et-Tarih, c.6, s.48. Taberi; en-Nihaye, ("ba" babı) İbn-i Esir; el-Mehasin, s.41, Beyhaki; Emali. Şeyh Saduk, Gıırer'ul-Hikem, s.329. Amcdi: Maden'ııl-Cevahir, s.226, Keraceki; el-Musterşid, s.811. Taberi; el-İmame ve's-Siyase, c.l, s. 13, İbn-i Kuteybe
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH celle celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
173. Hutbe


Medine'de Resulullah, hilafete layık olan kimse ve dünyanın aşağılığı hakkında şöyle buyurmuştur:

"O (Hz. Muhammed), Allah'ın azabıyla korkutan, rahmetiyle müjdeleyen, elçilerinin sonuncusu ve vahyinin eminidir.

Ey insanlar! Bu işte (hükümet işinde) insanların en haklısı; bu işte en güçlü olan ve Allah'ın emirlerini bu konuda en iyi bilendir. Fitne çıkarandan hakka dönmesi istenir. Kabul etmezse onunla savaşılır. Ömrüm hakkı için, imametin bütün insanların bir araya gelip rey ver­mesiyle gerçekleşmesine imkân yoktur. Ancak onların ehil olanları, orada bulunmayanlar adına görüş bil­direbilirler. Sonra şahit olanın dönmesi, orada bulunmayanın (başka birini seçme) hakkı olmaz. İki çeşit a-damla savaştığımı bilin: Biri, kendisinin olmayanı isti­yor; diğeri, üzerine düşeni yapmıyor. Allah'ın kullan, Allah'tan sakınmanızı tavsiye ederim; çünkü bu, kullara tavsiye edilecek en hayırlı şeydir.

Allah katında işlerin en hayırlı sonu takvadır. Kıble ehliyle aranızda savaş kapısı açıldı. Bu bayrağı ancak sabır ve basiret ehli, hak konularında bilgi sahibi olan kişiler taşıyabilir. Size buyrulanı yapın, nehyedilenden sakının. İyice bilinmeden hiç bir işte acele etmeyiniz. Zira sevmediğiniz işlerde, (Allah'ın emrine aykırı olmadıkça bizim de görüşümüzü) değiştirme hakkımız vardır. Uyanık olun, elde etmeyi dileyip arzuladığınız, sizi bazen üzen, bazen de hoşnut eden dünya; konaklamak için yaratıldığınız, davet edildiğiniz eviniz değildir. Bilin ki dünya size baki değildir, siz de orada ebedi kalacak değilsiniz. O sizi aldatmışsa da, şerriyle sakındırmıştır. Sakındırdığı sebebiyle aldanmayı, korkuttuğu sebebiyle de tamahlanmayı terk edin. Orada çağırıldığınız yurt için yarışın, kalplerinizi ondan uzaklaştırın. Hiç biriniz, elinden bir şey alınınca halayıklar gibi sızlanmasın. Allah'ın hakkınızdaki nimetinin tamamlanması için sabırla, Allah'a itaat ederek Allah'ın korunmasını emrettiği kitabını muhafaza edin. Dininizi ayakta tutarak koruduktan sonra dünyadan bir şey kaybetmenizin size zarar vermeyeceğini bilin. Dininizi kaybettikten sonra da dünyanıza ait her şeyi korumanız size fayda vermez. Allah kalplerinizi ve kalplerimizi hakka yöneltsin, hepimize sabır/direniş ilham etsin.



KaYNaKLaR;173.Hutbe: Tuhef'ul-Ukul. s, 130, Ibn-ı Şu'be Herrani; Nakz'ul-Osmaniyye, Ebu Cafer Iskafı (Ö.T. 240)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH celle celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
174. Hutbe


H. 36 yılında Talha ile Zübeyr'in kendisiyle savaşmak için Basra'ya ilerledikleri haberini aldığı zaman Talha hakkında şöyle buyurdu:

"Ben savaşla korkutulmamış, darbeyle ürkütülmemiş bir kişiyim. Rabbimin bana vaat ettiği yardımı bekle­mekteyim. Vallahi, (Talha'nın) Osman'ın kanını aceleyle istemesinin sebebi, ancak o kanın kendisinden is­tenmesinden korkmasıydı. Çünkü bu konuda o şüphe altındadır. Toplumda Osman aleyhinde bulunmada ondan daha hırslı yoktu Bu nedenle işi karıştırmak, halkı şüpheye düşürmek için buna kalkıştı.

Vallahi, Osman hakkında ancak şu üç şeyden biri yapılabilirdi: Eğer Osman zalimse -ki o öyle sanıyordu- katillerine yardım edip yardımcılarıyla savaşması gerekirdi. Mazlumsa, ona saldıranları men etmesi, suçsuzluğuna dair delil getirmesi gerekirdi. Zalim veya mazlum olduğundan şüphe ediyorsa; bir kenara çekilip hiç bir şeye karışmaması, halkı onunla baş başa bırakması gerekirdi. O bu üç şeyden hiç birini yapmadı; kapısı bilinmeyen, mazereti kabul edilmeyen bir işe girişti." (Halkı hiçbir delili olmadan benim aleyhime tahrik etti.)



KaYNaKLaR;174.Hutbe: Emali. c.l, s. 172. Şeyh Tusi; el-Menalab, s.117, Harezmi; en-Nihaye, c.l, s. 171. ve c.2, s. 167, İbn-ı Esir; el-Garat. Van­'ı Hilal Sakatı; el-Musterşid. s.95. Taberi: Keşf'ul-Mııhacce, s. 173. Seyyid bin Tavus; el-İmame ves-Siyase. c.l, s. 154, İbn-ı Kuteybe
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH celle celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
175. Hutbe


Öğüt vermiş, Resulullah'a yakınlığı hakkında şöyle buyurmuştur.

"Ey kendilerinden gaflet edilmeyen (gafil) insanlar! Ey (Allah'ın emrini) terk ettiklerinden hesaba çekilecek olan­lar! Bana ne oldu da, sizin Allah'tan ayrılıp, başkasına rağbet edenlerden olduğunuzu görüyorum. Sanki siz çobanın vebalı bir otlağa, dertlerle dolu bir sulağa sürdüğü hayvan­lar gibisiniz. Kesilmek için otlatılan, ama bundan neyin amaçlandığını bilmeyen hayvan gibisiniz. Kendilerine ih­san edildiğinde gününün her zaman böyle olacağını ve tek işinin sadece doymak olduğunu sanır.

Vallahi dilersem, her birinizin nereden geldiğini, nereye gittiğini ve tüm işlerinin nereye varacağını sizlere haber veririm. Ama benim yüzümden Resulullah'ı (s.a.a) inkar etmenizden korkarım. Bunu ancak güvenir özel kişilere açıklarım.

Elçisini halkın içinden seçip hak ile gönderene andolsun ki, ben sadece doğruyu söylüyorum. Allah Resulü bütün bunları bana bildirdi. Helak olacakların nasıl helak olacaklarını, kurtulacakların nasıl kurtuluşa ereceğini ve bu işin (hilafetin) sonucunu bana haber verdi. Başıma gelecek şeylerin her birini de eksiksiz olarak kulağıma söyledi ve bana açıkladı.

Ey İnsanlar! Allah'a andolsun, (ilahi) itaate teşvik ettiğim işlerde sizin en önde gideninizim, sizi nehyettiğim günahlardan ise sizden önce sakınmaktayım."




KaYNaKLaR;175.Hutbe: Gıırer'ul-Hikem, s. 191, Amedi; Bihar'ul-Emar, s.8, s.661, Meclisi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH celle celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
176. Hutbe


H. 35 yılında hilafetinin ilk günlerinde Medine'de okuduğu bu hutbesinde öğüt vermekte, Kuran'ın faziletlerinden bahsetmekte ve bidat işlerden sakındırmaktadır.



"Allah'ın açıkladıklarından faydalanın, öğüdüyle öğüt­lenin, nasihatini kabul edin. Çünkü sizin mazeret göster­memeniz için açık deliller getirdi, sizlere hücceti tamamla­dı, amellerinizden hoşnut olduğu şeyleri de, kötü gördüğü şeyleri de bildirdi. Bütün bunları emrettiklerine uymanız, nehyettiklerinden kaçınmanız için yaptı. Allah'ın Resulü (s.a.a) "Cennet dünyada hoşa gitmeyen şeylerle, cehennem nefsanî ise arzularla kaplanmıştır." buyururdu.

Bilin ki Allah'a itaat zorluk ve isteksizlikle, Allah'a isyan ise, lezzet ve isteklerle iç içedir. O halde nefsinin arzularından kaçan, nefsinin nevasını kökünden söküp atan kimseye Allah rahmet etsin. Çünkü nefsini heveslerden ayırmak en zor işlerdendir. Gerçekten de nefis insanı sürekli günaha ve heveslere sürükler.

Allah'ın kulları, Bilin ki müminler ancak sabah akşam endişe içinde yaşarlar, sürekli nefislerini ayıplar, dururlar, kendilerinden sürekli iyi işleri arttırmasını isterler. O halde sizden önce ve karşınızda ölüp gidenler gibi olun. Onlar dünyada göçebeler gibi çadır kurdular, sonra konaklarını bırakıp göçtüler.

Bu Kur'an'ın; öğüdünün aldatmayan, saptırmayıp doğru yolu gösteren, sözünde yalan olmayan bir nasihatçi olduğunu bilin. Kur'an'la oturup kalkan kimse bir artma ve bir de eksilme ile kalkar: Hidayetinde artma, körlüğünde eksilme olur. Kur'an'a uyduktan sonra yoksulluk, Kur'an'a uymadan önce de zenginlik gelmeyeceğini bilin. O halde ondan dertlerinize şifa isteyin, zorluklarınıza karşı yardım dileyin. Çünkü o; küfür, nifak, azgınlık ve sapıklık gibi en büyük dertlere devadır. Onunla Allah'tan istekte bulunun, onun sevgisiyle Allah'a yönelin. Onun vasıtasıyla halktan bir şey istemeyin. (Maddi kazançlar elde etmek için Kur'an'ı araç edinmeyin.) Çünkü kulları ona benzeyen, (ona denk) başka bir şeyle Allah'a yönelmemişlerdir.

Bilin ki o şefaati kabul edilmiş şefaatçi ve sözü onay­lanmış bir konuşmacıdır. Şüphesiz Kur'an kıyamet gününde kime şefaat ederse şefaati kabul olur ve Kur'an kı­yamet gününde kimin aleyhinde söz söylerse sözü makbul sayılır. Ve şüphe yok kıyamet günü bir münadi şöyle çağrı yapar; "Kur'an'dan başka bir şey eken kimse bugün ektiği tohum ve yaptığı ameller sebebiyle belaya düşecektir." O halde siz de Kur'an'ı ekip, ona uyanlardan olun. Rabbinizi onunla tanıyın, onu kendinize nasihatçi sayın. Ona uyma­yan fikirlerinizi suçlayın, aylan düşen isteklerinizi doğrulamayın.

İşe koyulun işe! İşin sonu, işin sonu! Direniş, direniş! Sabır, sabır! Takva, takva! Gerçekten de sizin için bir son vardır, sonunuza yönelin. Şüphe yok, sizin için yola işaretler konulmuştur; onlarla hidayete erin. İslam için bir nihai he­def vardır; ona yürüyün Allah'ın huzuruna çıkarken, üzeri­nize farz kıldığını açıkladığı vazifeleri eda ederek çıkın. Ben size şahidim, kıyamet gününde sizin adınıza delil gösterece­ğim.

Bilin ki önceden takdir edilen şeyler gerçekleşmekte ve kesinleşmiş hükümler ortaya çıkmaktadır. Ben sizinle Allah'ın vadi ve deliliyle konuşuyorum. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz, "Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra da doğrulukta devam edenlerin üzerine melekler iner: "Sizi vaat edilen cennetle müjdeleriz" derler."(Fussilet: 30)

Siz de, "Rabbimiz Allah'tır." dediniz, öyleyse kitabı, emrettiği metot ve kulluğu sayılan iyi yol üzerinde sebat gösterin; sonra da o yoldan çıkmayın, onda bidatler çıkarmayın ve ondan sapmayın. Çünkü ayrılanlar kıyamet gününde Allah'ın rahmetinden kesilirler.

Sonra dikkat edin de güzel ahlakı bozmayın ve değiştirmeyin. Tek dilli olun, herkes dilini korumalıdır. Çünkü bu dil sahibine asidir.

Allah'a andolsun ben, dilini korumadıkça sakınan kula bu sakınmasının fayda verdiğini görmedim. Mü'minin dili, kalbinin arkasında; münafığın ise kalbi dilinin arkasındadır. Mümin, bir söz söylemek istediğinde kendi kendine düşünür, hayırsa söyler, şer ise vazgeçer. Münafık ise, kendisine ne getireceğini, ne götüreceğini düşünmeden diline geleni söyler.

Resulullah (s.a.a) "Bir kulun dili doğrulmadıkça kalbi, kalbi doğrulmadıkça imanı doğrulmaz." buyurmuştur. Kim Müslümanların kanlarından ve mallarından eli temiz ve ırzlarından dili salim olarak yüce Allah'a ulaşabilirse, bunu yapsın.

Ey Allah'ın kulları! Mü'minin ilk yıllarda helal saydığını bu yıl da helal sayacağını; ilk yıllarda haram saydığını, bu yıl da haram sayacağını bilin. Size haram kılınmış olan şeyler, başkalarının çıkardığı şeylerle helal olmaz. Helal, Allah'ın helal kıldığı; haram da Allah'ın haram kıldığıdır, işleri denediniz ve tecrübe ettiniz, size öncekilerin halleriyle öğüt verildi, misaller gösterildi. Apaçık ise çağırıldınız; bunu ancak kör olan görmez, sağır olan duymaz. Allah'ın bela ve tecrübelerle fayda vermediği kişiye, hiç bir öğüt fayda vermez. Dar görüşlülük/dalalet önünü keser, böylece kötülüğü iyi ve iyiliği de kötü bilir, insanlar, iki kısımdır: Şeriata tabi olanlar ve bidat çıkaranlar ki ne sünnetten ilahi bir delilleri ve ne de ışıklı bir hüccetleri vardır.

Münezzeh olan Allah hiç kimseye Kur'an'ın benzeri bir şeyle öğüt vermemiştir. Çünkü O, 'Allah'ın sağlam ipi" emin sebebidir. Gönüllerin baharı, bilginin kaynakları on­dadır. Özellikle de öğüt alanların gittiği, unutan ve unutkan gözükenlerin ise kaldığı bu durumda ondan başka hiç bir şey gönülleri aydınlatamaz Bir hayır gördüğünüz za­man onu alıp, yardımınızla destekleyin; kötü bir şey gör­düğünüzde de sakınıp gidin. Resulullah (s.a.a): "Ey Âdemoğlu! Hayırla amel et, şerri terk et; o zaman, cömert olur ve orta yolu bulursun." buyurmuştur.

Bilin ki zulüm üç kısımdır: Bağışlanmayan zulüm, (cezası) terk edilmeyen zulüm ve bir de bağışlanan ve sorulmayan zulüm. Bağışlanmayan zulüm, Allah'a şirk koşmaktır. Yüce Allah: "Allah kendisine şirk koşulmasını kesinlikle bağışlamaz"(Nisa: 48) buyurmuştur. Bağışlanan zulüm, bazı küçük günahlarla kulun kendisine yaptıklarıdır. Terk edilmeyip cezalandırılan zulüm ise, kulların birbirine zulmüdür. Burada kısas çok şiddetlidir; bıçakla yaralamak veya kamçıyla vurmak gibi değildir. Bunlar onun yanında ne kadar küçük kalır! Allah'ın dininde renkten renge girip kaypaklık etmeyin. Hakta birleşip cemaat olarak yaptığınız ve hoşlanmadığınız şey, batılda birbirinizden ayrı olarak yaptığınız ve sevdiğiniz şeyden hayırlıdır. Münezzeh olan Allah ayrılığa düşen hiç bir kavme geçmişte bir hayır vermediği gibi, şimdi de vermez.

Ey insanlar! Ne mutlu o kişiye ki kendi ayıbı, insanların ayıplarını görmekten kendisini alı-koyar. Evinde oturup rızkını yiyen, Rabbine itaat ve kullukla meşgul olan, hatalarına ağlayan, kendisiyle meşgul olan ve halkın kendisinden rahat olduğu kişiye ne mutlu!"




KaYNaKLaR; Hutbe176 .Rebi'ul-Ebrar, s.l. s-219, (elyazması) Zemahşeri; Usul-u Kafi c.2, s.443. Kuleyni; el-Mehasin, s.6 Barkı; Emali, s. 153, Şeyh Saduk; Tefsir-i Ayyaşı, s.2, s.262; Tııheful-Ukul, s.71, İbn-i Şu'be Herrani
Resim
Cevapla

“►Nehc'ül-Belağa◄” sayfasına dön