İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

İmam İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri, Mektupları Ve Hikmetli Sözleri
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
76. Hutbe
İnsanları iyi işlere teşvik etmektedir. :


"Hükmü duyduğunda tabi olan, olgunluğa çağırıldı­ğında gelen, bir yol göstericiye uyarak eteğine yapışana Allah rahmet etsin. Rabbinin emrini gözeten, ona karşı suç işlemekten korkan, rabbine ihlasını sunan, salih amel işleyen, azığını hazırlayan, sakınılması gereken şeyden uzak duran, hedefe doğru ok atan, karşılığını (ahiret derecele­rini) elde eden, hevasına karşı direnen, gönlünün yersiz isteklerini yalanlayan, kurtuluşu için sabrını binek yapan, takvayı ölümü için hazırlayan, nurlu yolda yürüyen, açık ve geniş hak yoluna sarılan, fırsatı ganimet bilerek sürekli ecele hazırlanma telaşını yaşayan ve amelini kendisine azık edinen kişiye Allah rahmet etsin."


KaYNaKLaR;

76.Hutbe: Tuhef'ul-Ukul, s.151, Harrani; Kenz'ul-Fevaid, s.162, Keraceki; Metalib'us-Suul, c.l, s.59, Muhammed bin Talha Şafii; Uyun'ul-Hikem ve'l-Mevaiz, İbn-i Şakir; Rebi'ul-Ebrar, c.l, s.231; Zehr'ul-Adab, c.l, s.42, el-Hasri; Gurer 'ul-Hikem, Amedi; Tezkiret'ul-Havas, s. 145, Sibt bin Cevzi; Ravzat 'ul-Kafi, s. 172, Kuleyni
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
77. Hutbe
H. 33 yılında Osman zamanında Said b. As İmam'ın kesin hakkına ekonomik zorluklar bahanesiyle el koyunca Hz. Ali şöyle buyurdu:



"Ümeyyeoğulları devenin sütünün azar azar sağılması gibi Muhammed'in mirasını da bana azar azar vermekte. Allah'a andolsun, eğer kalırsam, kasabın düşüp toza top­rağa bulanan ciğeri, bağırsağı arıttığı gibi, ben de onları yere vurup arıtacağım."([1])

DiPNoT;

[1]- Seyyid Razi burada bazı kelimelerin anlamını açıklamıştır ki biz de bunu tercümeye yansıttık.



KaYNaKLaR;

77.Hutbe:el-Ağani, c.ll, s.29, ve c.2, s.29, Ebu'l-Ferec İsfahani; Tehzib'ul-Lügat, c. 15, s.27, el-Ezheri; Garib'ul-Hadis, Kasım bin Selam; el-Mu 'telif ve 'l-Muhtelif, İbn-i Dureyd; el-Cem Beyne'el-Garibeyn, Muhammed bin Ebi Medyeni İsfahani; en-Nihaye, c.l s.180, İbn-i Esir; Cemheret'ul-Emsal, c.l, s.165, Ebu Hilal Askeri
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
78. Hutbe
Hz. Ali'nin insanlara örnek olacak duası...


"Allah'ım, benden daha iyi bildiğin şeyler için beni bağışla. Ben yine ona dönersem, sen de bana mağfiretle yönel. Allah'ım söz verip vefa görmediğin ahitlerim için beni bağışla. Sana yaklaşmak için dilimle söylediğim halde, sonradan kalbimin muhalefet ettiği için de beni bağışla. Allah'ım gözlerimin işaretlerini, faydasız sözlerimi, kalbi­min yersiz isteklerini ve dilimin sürçmelerini bağışlamanı diliyorum."


KaYNaKLaR;

78.Hutbe:el-Miet'ul-Muhtare, Ebu Osman Cahiz; el-Menakıb, s.272, Harezmi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
79. Hutbe
Hariciler'in üzerine yürümeye karar verince bu kararını arkadaşlarından birisine söylemiş, o arkadaşı şöyle demişti: "Ey Mü'­minlerin Emiri eğer şu zamanda onların ürerine yürürsen yıldız il­mine göre amacına erişemeyeceğinden korkuyorum." Bunun ürerine Hz. Ali buyurdu ki:


"Sen insanı hareket ettiğinde kötülüklerden koruna­cakları bir zamana sevk ettiğini mi sanıyorsun? Yoksa hareket ettiği takdirde kendisini zararın kuşatacağı bir zamandan mı korkutuyorsun? Kim seni bu halinle tasdik ederse kuşkusuz ki o kimse Kur'an'ı yalanlamıştır; kötü­lükleri defetmede ve iyiliklere ulaşmada Allah'tan yardım istemekten kendini müstağni görmüştür. Bu sözüne göre emrine itaat eden bir kimsenin Rabbini değil, seni övme­sini istiyorsun. Çünkü sen zannına göre insanları kendile­rine faydanın ulaştığı ve zarardan emin oldukları bir zamana çağırıyorsun!"

(Ali (a.s) sonra insanlara yöneldi ve şöyle dedi:) "Ey insanlar yıldız ilminden sakının. Karada ve denizde yol bulmak için öğrenirseniz o başka. Çünkü yıldız ilmi sizi kâhinliğe sürükler. Müneccim de kâhin gibidir. Kâhin de sihirbaz gibidir, sihirbaz da kâfir gibidir; kâfir ise ateş­tedir. (Bırakın bunları da) Allah'ın ismiyle yürüyünüz."



KaYNaKLaR;

79.Hutbe:Kitab-u Sıffın, İbrahim bin Hasan bin Dizil'il- Muhaddis; Uyun-u Ahbar'ir-Rıza, Şeyh Saduk; el-Emali, s.249, Şeyh Saduk; Uyun'ul-Cevahir, Şeyh Saduk, s.57; Ferec'ul-Melunum fi Tarih-i Ulema'in-Nücum. s.57-59. Seyyıd bin Tavus; Ensab'ııl-Eşraf, c.2, s.3608, Belazuri; Tezkiret'ul-Havas, s. 158, Ibn-i Cevzi; el-lhticac, s.357. Tabersi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
80. Hutbe
Cemel Savaşından sonra bazı kadınları kınayarak şöyle buyurmuştur:


"Ey insanlar! Kadınlar iman, pay ve akıl bakımından noksandırlar.([1]) İman bakımından noksanlıkları, hayızlı günlerde, namazlardan ve oruçtan uzak olmalarıdır. Akılları­nın noksanlığı iki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliği yerine geçmesidir. Payların noksanlığı ise mirastaki payla­rının erkeklerin yarısı olmasıdır. Kadınların kötülerinden sakının, hayırlılardan çekinin; onlara iyiliklerde itaat etme­yin ki kötülüklerde itaat beklentisi içinde olmasınlar."

DiPNoT;

[1]- Arapça orijinalinde de "noksan" kelimesi kullanılmıştır ve bunun çeşitli anlamlan vardır. Buradaki noksanlıktan maksat, bir görüşe göre farklılıktır. Dolayısıyla da anlamı şudur: "Kadınlar iman, pay ve akıl bakımından erkeklerden farklılık içindedir." Bir başka görüşe göre ise maksat, sıradan kadınlardır. Başka bir görüşe göre ise buradaki akıldan maksat, idari ve siyasi akıldır; rahmani akıl değil. Nitekim 14. ve 31. mektuplarda yer alan akıl da bu an­lamı ifade etmektedir.


KaYNaKLaR;
80.Hutbe: Tezkiret'ul-Havas, Sibt bin Cevzi: Kuvvet 'ul Kulub, c.l. s.282, Ebu Talib Mekki (Ö.H. 382): Fum-u Kâfi. c.5, Kuleyni; el-Musterşid, s.81, Taberi el-İmami
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
81. Hutbe
Hz. Ali zühd hakkında şöyle buyurmaktadır:


"Ey insanlar! Zahidlik; emelleri kısaltmak, nimetlere şükretmek, haramlardan uzak olmakla olur. Eğer bunu elde edemezseniz, en azından haramlar sabrınızı yenmesin. Nimetlere eriştiğinizde şükretmeyi unutmayınız. Allah açık delilleri ve aşikâr kitapları sayesinde sizlere bir özür kapısı açık bırakmamıştır.”

KaYNaKLaR;

81.Hutbe: Meani'l-Alıbar. s.251. Şeyh Saduk; el-Hisal, c.l, s.ll, Şeyh Saduk; el-Mehasin, s.234, el-Barki; Gıırer'ul-Hikem, s. 119; Ravzat'ul-Vaizin, s.434, el-Fettal; Mişkat'ul-Envar s.106, Tabersi; Tuhef'ul-Ukul, s. 101, 138 ve 154. İbn-i Şıfbe el-Harrani
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
82. Hutbe
Hz. Ali dünyayı kınayarak şöyle buyurmuştur.;


"Nasıl betimleyeyim bu diyarı ki başlangıcı meşakkat var, sonu ise yok olup gitmek.... Helalinin hesabı sorulur, haramından dolayı azap vardır. Orada zengin kimse sınanmış; yoksulluğa düşen hüzünlere dalmıştır. Kim dün­yayı elde etmeye çalışırsa, o, ondan uzaklaşıp kaybolur; kim de oturur istemezse ona gelip çatar. Dünya ibretle ba­kanı basiret sahibi yapar, hasretle bakanı ise kör eder."

Seyyid Razi şöyle diyor"Hz. Ali'nin, "Dünya ibretle bakanı basiret sahibi yapar" sözünü düşünen insan onda derinliğine inilmeyecek birçok ilginç ve zarif nükteler derk eder. Özellikle de "hasretle bakanı ise kör eder." cümlesi ile yan yana mülahaza edildiğinde ikisinin farkı çok ilginç bir şekilde ortaya çıkmaktadır."


KaYNaKLaR;

82.Hutbe: el-Kamil, c.l, s.88. el-Muberred; el-Emali, c.2, s.117, el-Kali; el-Muctena, s.31. İbn-i Dureyd; Tuhef'ul-Ukul, s. 138, el-Herrani; el-İkd'ııl-Ferid, c.3, s. 172. İbn-i Abdurabbih; el-Emali, c.l, s. 153, Murtaza; Tezkiret'ul-Havas, s. 136. Sibt bin Cevzi; Mişkat'ul-Envar, s.243. Tabersi; Gurer'ul-Hikem. s.86, Amedi; Kenz'ul-Fevaid, s. 160, Keraceki; Muruc'uz-Zeheb, c.2. s.433, Mes'udi; el-İhtisas, s.188, Şeyh Mufıd; el-Menakıb, s.262, Harezmi; el-Kamil, c.l, s.152, el-Muberred
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
84. Hutbe
Amr b. As'ı kınayarak şöyle buyurmuştur.


"Nabiğa'nın oğluna şaşarım; beni mizah ehli, şakacı ve halkı eğlendiren bir kişi olarak tanıtmış Şam halkına. Ama gerçekten batıl bir söz söyleyip günaha dalmıştır.

Bilin ki sözlerin en kötüsü yalandır. O, konuştuğunda yalan söyler, söz verdiğinde sözünden döner. Kendisinden bir şey istendiğinde cimrilik edip vermez. Ama kendisi ister, bu isteğinde ısrar eder. Ahde hıyanet edip, akrabalığı gözetmez. Savaş olduğunda işe kılıçlar buluşmadan halkı kışkırtır. Kılıçlar çekilince de en büyük hilesi dönüp kıçını göstermesidir. Allah'a andolsun ölümü anmak, beni oyundan eğlenceden alıkoyar; ahireti unutmaksa onu hak söz söylemekten men eder. O, ancak az bir ücret vermesini şart koşarak Muaviye'ye biat ederek, bu az ücret karşılığında da dinini terk etti."



KaYNaKLaR;

84.Hutbe: Uyun'ul-Ahbar. c.3. s. 10 ve c.3, s. 164, İbn-i Kuteybe; el-İkd'ul-Ferid, c.2, s.287; el-İınta ve'l-Muanese. c.3, s. 183, Ebu Hayyan Tevhidi; el-Mehasin ve'l-Mesavi, s.54, Beyhaki; Ensab'ul-Eşraf, c.2, s. 145 ve 151, Belazuri; Emali, c.l, s.131, Şeyh Tusi; en-Nihaye, c.l. s.117 ve c.3. s.59 ve 110 ve c.4, s.59 ve 89, İbn-i Esir; Hakeza Muhammed bin İmran el-Merzbani (Ö.H. 384, Nehc'ül Belağa yazılmadan 16 yıl önce), İbn-i Ukde (Ö.H. 333) ve Zübeyr b. Bekkar (Ö.H. 255) da bu hutbeyi nakletmişlerdir.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
85. Hutbe
Allah'ın celal sıfatlarını beyan etmektedir.


"Allah'tan başka ilah olmadığına, onun tek bir ilah olduğuna, ortağı olmadığına, öncesi olmayan ilk olduğuna, sonrası olmayan ahir olduğuna şahadet ederim. Vehimler sıfatını bilemez; gönüller onu nitelikleriyle anlayamaz. Cüzlere bölünüp parçalanamaz, akıllar ve kalpler onu kuşatıp kavrayamaz.

...Ey Allah'ın kullan! Fayda veren nimetlerden öğüt, apaçık delillerden ibret alın. Açıkça anlatılarak korkutul­duğunuz şeylerden sakının. Uyarma ve öğütlerden fay­dalanın, sanki ölüm pençesini size atmış; dilek, istek bağlarınız kesilmiştir. Beklenmedik işlerin zorluklan sizi kuşatmış, sonunda varacağınız yere sevk etmiştir. "Her nefsin bir sürücüsü, bir de şahidi vardır." (Kaf: 50) Sürücü onu mahşer yerine sürer; şahitlerse onun yaptıklarına şahitlik eder.

Orada birbirinden üstün dereceler, birbirinden ayrı, durulacak menziller vardır. Ne nimetleri biter tükenir, ne de halkı başka yere göçer. Orada ebedi kalınır, orda ebedi kalan yaşlanmaz, orayı yurt edinen zorluğa düşmez.


KaYNaKLaR;

85.Hutbe: Hilyet'ul-Evliya c. I s.77, Ebu Naim; Uyun-u Hikem ve'l-Mevaiz, İbn-i Şakir Leysi Vasiti; Tezkiret'ul-Havas. s. 13 l, Sibt b. Cevzi; Metalib 'us-Suut e. 1 s. 140, Muhammed Talha Şafii
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
86. Hutbe
Allah'ın sıfatları ile halka takva ve meşveret hakkında verdiği öğütler.


"O'nun sırları bildiğine, içten geçenleri haber aldığına, her şeyi kuşattığına, her şeye galebe çaldığına, her şeye ka­dir olduğuna şüphe yoktur.

İnsanın sayılı günlerinde eceli galip çatmadan, başına bir iş gelmeden, boğazı sıkılıp nefesi daralmadan, fırsat geçmeden önce, varacağı yeri dayayıp döşemesi, oturacağı yere azık hazırlaması, çalışıp çabalaması gerekir.

Ey insanlar! Allah için olsun, korumasını emrettiği kitabını ve size emanet ettiği hakları korumaya çalışın. Çünkü şanı yüce olan Allah sizi boş yere yaratmadığı gibi, başıboş bırakıp bilgisizliğe ve körlüğe de atmadı. İşlerinizi açıklayıp belirledikten sonra isimlendirdi, yaptıklarınızı bildi ve ecelinizi yazdı. "Size her şeyi açıklayan kitabı indirdi" (Nahl: 89) ve nebisini bir zaman içinizde yaşattı. Sonunda kitabında bildirdiği, razı olduğu dinini onun ve sizin için tamamladı. Amellerden sevdiklerini ve sevmediklerini, yasakladıklarını ve emrettiklerini onun diliyle bildirdi. Sizler için özür yollarını kapadı, sizlere hücceti tamamladı, tehdidini bildirdi ve önünüzdeki şiddetli azapla korkuttu sizi. O halde geri kalan günlerinizi idrak edin! Nefislerinizi sabretmeye alıştırın, direnin. Çünkü gaflet içinde geçirdiğiniz ve öğüt almadığınız günlere göre geri kalan günler çok azdır.

Nefislerinize, sizi zalimlerin yoluna götüren ruhsatlar vermeyin ve nefislerinize karşı sizleri isyana daldıracak şekilde yumuşak/gevşek davranmayın.

Ey Allah'ın kulları, insanlardan kendi hayrını en çok isteyeni, Rabbine en çok itaat edip boyun eğenidir. Kendisini en fazla aldatanı da Rabbine en çok isyan edendir.

Gerçek kandırılmış kimse, kendisini kandırandır. Öze­nilip gıpta edilen insan, dinini selamette tutandır. Mutlu kişi, başkasından ibret alandır. Kötü kişi ise, hevasına ka­pılıp kendisini aldatandır.

Bilin ki, riyanın azı bile şirktir. Heva heves ehliyle düşüp kalkmak, imanı unutturur ve şeytanı celbeder. Yalan imanın zıddıdır, yalandan sakının. Doğru kişi, kurtuluş ve ikram yerindedir. Yalancı ise, aşağılanma ve helak yerindedir.

Birbirinize haset etmeyin. Çünkü haset, imanı; ateş odunu nasıl yer bitirirse öyle yer bitirir. Birbirinize buğzetmeyin; çünkü buğz, helak edicidir. Bilin ki emel, ak­lı yanıltır, zikri unutturur. Emeli yalanlayın; çünkü o alda­tıştır, emel sahibi de aklanmıştır."



KaYNaKLaR;

86.Hutbe:Ahbar'ut-Tival, s. 145, Ebi Hanife Dinveri; Tuheful-Ukul. s. 100-101 İbn-ı Şube Hamini; el-Mehasin s.233-234. el-Barki: el-Mecalis. s.i20, Şeyh Mufid; Mişkat'ul-Envar, s. 156, Tabersi: Gıırer'ııl-llikem, Amedi; Kitab-u Sıffın, s. 10. Nasr b. Mezalimi; el-Fakih. e. I s.132, Şeyh Saduk
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
87. Hutbe
İyi ve kötü insanların sıfatlarım ve Ehl-i Beyt'in makamını be­yan etmektedir.


"Ey Allah'ın kulları! Allah'ın kullarından en sevdiği, nefsine karşı Allah'ın kendisine yardım ettiği kişidir. O kimse hüznü giyinip kuşanmış, korkuya bürünmüştür. Derken, hidayet ışığı gönlünü aydınlatmış, orada kalacağı gün için azığını hazırlamış, uzağı kendine yakınlaştırmış, zorluğu kolaylaştırmıştır. Bakıp görmüş, zikredip, zikrini çoğaltmıştır. O, tatlı suyu kana kana içmiş, suyun kaynağı­na varması kolaylaşmış, bir kez daha içip kanmış, tertemiz doğru yola ulaşmıştır. Şehvet elbiselerinden soyunmuş, bütün üzüntü ve kederlerinden kurtulmuş da, tek bir üzüntüyle baş başa kalmıştır. Körlük sıfatından çıkmış, heva ve heves ehlinden ayrılmış; hidayet kapılarının anah­tarı olup, kötülük kapısına kilit vurmuştur. Doğru yolu görmüş ve onu izlemiştir. İşaretleri bilmiş, darboğazları geçmiştir. Yapışılması gereken kulpların en sağlamına ya­pışmış, tutulunacak iplerin en kuvvetlisine sarılmıştır. Ar­tık o gün ışığı gibi parlak yakini inanca ermiştir. Kendini şanı yüce olan Allah için işlerin en yücesine öyle bir ada­mıştır ki onun tüm emirlerini yerine getirmekte ve her şeyi aslına doğru döndürmektedir.

O, karanlıkların ışığı, şüphelerin gidericisi, belirsizliklerin anahtarı, güçlükleri gideren, uçsuz bucaksız çöllerde yol gös­terendir. Söyler, anlatır; susar, kurtulur. İhlâsla Allah'a yöne­lir, Allah da ona ihlas verir. O, Allah'ın dininin madenlerin­den, arzının direklerindendir. Adaleti kendisine farz kılmıştır. Adaletinin ilk uygulaması, kendisini heva ve heveslerinden uzaklaştırmasıdır. Hakkı tanır ve onunla amel eder. Hayırda yönelmeyeceği bir son yoktur. Faydalı sanıp da kast etmeye­ceği şey yoktur. Dizginlerini kitabın (Kur'an'ın) emrine ver­miştir. Kur'an onun öncüsü ve önderidir. O, yükünü nereye indirirse o da oraya iner, konduğu yere konar. (Her şeyiyle Kur'an'a uyar.)

Bir başkası da var, ilim sahibi olmadığı halde kendini âlim diye tanıtır. Cahillerden ve sapıklardan birkaç sapıklığı ve cehaleti almış, insanlara aldatış ağlarını germiş, sahte sözler söylemektedir. Kitabı dilediği gibi anlatmakta, hakkı hevasına uydurmaktadır, insanlara büyük günahlar için güvence verir. Büyük suçları onlara küçük gösterir. Şüphe­li şeylerde "duraklarım" der de şüphelerin içine düşer; "bidatlerden sakınırım." der fakat onların içine yuvarlanır. Suratı insan, kalbi ise hayvan kalbidir. Hidayet kapısını bilmez ki yönelsin, körlük kapısını bilmez ki ondan yüz çevirsin. Dirilerin ölüsü odur.

"Nereye gidiyorsunuz?" (Tekvir: 26) Nasıl da döndürülüyorsunuz? Oysa alametler ayakta, ayetler açık, hidayet meşaleleri di­kilmiştir. Nereye baka-bırakıldınız? Nasıl da apışıp şaş-kınlaştınız? Oysa Nebinizin Ehl-i Beyt'i aranızdadır. Onlar hakkın öncüleri, dinin alameti, doğruluğun dilidirler. Onla­rı Kur'an'ın en güzel menzillerine (kalplerinize) indirin. Susuz kimsenin suya koşuşu gibi onlara koşun.

Ey insanlar! Son Peygamberin söylediği şu sözü alın. "Bizden olup da ölen gerçekte ölmemiştir ve bizden olup da eskiyen gerçekte eskimemiştir" Bilmediğiniz şeyi söy­lemeyin. Hakkın çoğu, inkâr ettiğiniz şeylerdir. Aleyhinde bir delilinizin olmadığı kimseden özür dileyin; o kimse de benim Ben aranızda "değerli emanetin büyüğü" (Kur'an) ile amel etmedim mi? "değerli emanetin küçüğü" nü (Ehl-i Beyt'imi), size bırakmadım mı? Sizin içinize iman bayrağı­nı yerleştirdim. Size helalin ve haramın hududunu bildir­dim. Size karşı adil davranarak afiyet elbisesini giydirdim. Fiilimle, kavlimle, size iyiliği sergiledim. Size kendimde üs­tün ahlakı göstermedim mi? Derinliğini gözlerin idrak edemediği ve akılların erişemediği hususlarda, kendi görüş­lerinizle amel etmeyin.

...Öyle ki bazıları dünya Ümeyyeoğulları'na bağlanmış, sütü onlara bağışlanmış, en hayırlısı onlara sunulmuş ve bu ümmetin başından kılıçları kalkmayacak zannettiler? Böyle zannedenler büyük bir yanılgı içindedirler. Hayır, o, sadece bir zaman için hayatın lezzetlerinden tattıkları bir çalımlık baldır, sonra hepsini kusacaklar."




KaYNaKLaR;

87.Hutbe: Rebi'ul-Ebrar, el-İzz ve'ş-Şeref babı. Zemahşeri; Şerh-u Nehc'ül-Belağa. İbn-i Ebi'l-Hadid c.2 s. 132
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
88. Hutbe
Hz. Ali Allah'a hamd-u senadan sonra milletlerin helak olma sebeplerini beyan ederek şöyle buyurmaktadır:


"Allah zamanın cebbar ve zalimlerine bir mühlet tanı­yıp, rahatlık ve bolluk vermeden onları helak etmemiştir. Ümmetlerden hiç biri darlık ve sıkıntı çekmeden, belaya düşmeden Allah (kırılan) kemiklerini kaynaştırmamış, onarmamıştır. Karşı karşıya olduğunuz ve geride bıraktığı­nız sıkıntı ve zorluklarda sizler için ibretler vardır. Ama kalbi olan herkes akıl (gönül) sahibi, kulağı olan herkes duyucu ve bakan herkes görücü değildir.

Ne kadar acayip! Şu fırkaların hatadan ötürü dinlerine delil saydıkları şeylerde ihtilaflı oluşlarına nasıl şaşmam ki hiç bir peygamberin izini takip etmiyor, hiç bir vasinin yaptıklarına uymuyor, hiç bir gayba iman etmiyor ve hiç bir ayıptan sakınmıyorlar. Şüpheli şeyleri işlerler, şehvetler peşinde koşarlar. Maruf (zanlarınca) kendilerinin iyi bil­dikleri işlerdir, münker de (zanlarınca) kendilerinin inkâr ettikleri şeylerdir. Gizli ve anlaşılması zor şeylerde kendi reylerine dayanırlar, güç ve ağır işlerde kendilerine sığınır­lar. Onlardan her bir kimse, sanki kendisinin imamıdır. Kendince güvenilir gördüğü şeylere yapışmış, sağlam se­beplere bağlanmıştır."


KaYNaKLaR;

88.Hutbe: er-Ravza. s.62. Kuleyni: el-lrşad. s. 173. Şeyh Mufıd; en-Nihaye, c.l s.46. ibn-ı Esir
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
89. Hutbe
Peygamber hakkında şöyle buyurmuştur:


"Onu, elçilerini gönderdikten bir zaman sonra, üm­metler uzun uykular ve büyük fitneler içinde, işlerin darmadağın, savaş ateşinin tutuşmuş, dünya nurunun kararmış, aldatışların apaçık olduğu bir çağda gönderdi. Dünyanın yaprağı sararmış, meyvesinden ümit kesil­mişti. Suyu çekilmiş, hidayet meşaleleri yıpranmıştı. Azgınlık bayrakları dalgalanmaktaydı. Dünya, ehline karşı yüzünü ekşitmiş, isteyene surat asmıştı. Meyvesi fitne, yemeği leş, içi korku, dışı ise kılıçtı. Ey Allah'ın kullan ibret alın! Babalarınızın, kardeşlerinizin rehin oldukları ve sorguya çekildikleri yaşamlarını hatırlayın. Ömrüm hakkı için, aranıza asırlar girmemiş, üzerinden uzun yüz yıllar geçmemiştir. Bu gün onların sulbünde bulunduğunuz günden uzak değilsiniz.

Allah'a andolsun, peygamberin onlara duyurduğu şeyle­ri, bu gün size ben duyurmaktayım. Kulaklarınız onların kulağından daha zayıf değildir. Onlara verilen gözler ve kalpler bugün size de verilmiştir.

Allah'a andolsun, onların bilmedikleri şeyler size göste­rilmedi. Onların mahrum oldukları şeylere erdirilmediniz. Bela sanki yuları çözülmüş, yük ipi gevşemiş bir deve gibi indi size. Aldananları aldatan şeyler sizi de aldatmasın. O, belli bir zaman devam edecek, uzayıp giden bir gölgedir."



KaYNaKLaR;

89.Hutbe: 'Usul-u Kafi c.l s. 15-60. Kuleyni. et-Teraz c.l s.342 Seyyid Alevi Yemani
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
90. Hutbe
Hz. Ali bu hutbesinde Allah'ın ezeliyeti ve yaratıklarının azametini söz konusu etmiş ve sonunda da insanlara öğüt vererek söyle buyurmuştur:


"Hamd, görülmeksizin bilinen, düşünmeye gerek duy­madan her an yaratıp tedbir ve tasarruf eden, her an var olan, kaim ve daim olan Allah'a mahsustur. O; burçları bulunan gökler, büyük kapıları örten perdeler, karanlık ge­celer, durgun deniz, geniş vadileri olan dağlar, eğri büğrü yollar, döşenmiş yeryüzü, güvenilecek ve dayanılacak hiç bir yaratık olmadan önce de Kaim ve Daim'di O.

Eşsiz, örneksiz olarak mahlûkatı yaratan ve varisi olan (onlardan sonra da baki olan), onların mabudu ve razıkı olan O'dur. Güneş ve Ay onun rızasını dileyerek dönüp durur; her yeniyi yıpratır, her uzağı yaklaştırır.

Onların rızıklarını taksim eden; izlerini, amellerini, so­luklarının sayısını, haince bakışlarını, gönüllerinden geçen, kendilerinden bile gizledikleri şeyleri, analarının rahimle­rinde konaklayacaklarını, babalarının bellerinden zuhur edeceklerini, zamanların sonuna, çağların nihayetine dek saymış, tespit etmiş ve bilmiştir.

O, rahmetinin genişliği içinde düşmanlarına olan kahrı, azabı daralan, çetinleşen; kahrının, azabının darlığı içinde, dostlarına rahmeti genişleyen bir mabuttur. Kendisine kar­şı bir üstünlük güdeni kahreder, karşı çıkanı helak eder, düşmanlık edip uzaklaşanı zelil eder. Düşmanlık edene üs­tün gelir. Kim ona dayanırsa O, ona kâfidir. Kendisinden isteyene verir, O'na (yolunda) borç verenin borcunu eda eder, kendisine şükredenin mükâfatını verir.

Ey Allah'ın kulları! (Başkalarınca) Tartılmadan kendiniz tartın. Hesaba çekilmeden kendiniz hesaba çekin. Boğazı­nız sıkılmadan nefes alın. Zorla sürülüp götürülmeden ram olun. Bilin ki kendisine yardım etmeyen, nefsini sa­kındırıp öğüt vermeyen kimseye, başka bir kimsenin öğü­dü ve sakındırması fayda etmez."


KaYNaKLaR;

90.Hutbe: Uyun'ul-Hikem ve'l-Mevaiz. el-Vasiti: Gıırer'ııl-Hikem, s. 185, Amedi; en-Nihaye, c.2. s.345. İbn-i Esir
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
91. Hutbe
El-Eşbah hutbesi olarak bilinir. Bu hutbe onun en değerli ve yü­ce hutbelerindedir. Me'sade b. Sadaka'nın İmam Sadık'tan rivayet ettiğine göre Emir'el-Mü’minin bu hutbeyi Kufe minberinde okudu. Bir adam gelip kendisine şöyle dedi: "Ya Emir'el Mü’minin şu maddi gözlerimizle göreceğimiz gibi bize Rabbimizi anlat ki, ona karşı olan sevgimiz daha fazla artsın ve onu daha iyi tanıyalım." Bunun üzerine Emir'el Mü’minin kızıp "Cemaat namazına" diye seslendi. Halk öylesine geldi ki cami dolup tastı, sinirli ve rengi de­ğişmiş bir şekilde minbere çıktı, Allah'a hamd edip, Resulü'ne salât ve selamdan sonra şu konuşmayı yaptı:


"Hamd; kısmakla, vermemekle varlığı artmayan, ver­mek ve cömertlikte bulunmakla da varlığı azalmayan Al­lah'a aittir. Çünkü ondan başka her verenin varlığı azalır ve her vermeyen kınanır. Nimetleriyle kullarına ikramda bulunan, faydalarıyla faydalandıran O'dur. Yaratıkları, O’nun rızkını yiyenlerdir. Onların rızkını garantilemiş, yiye­ceklerini takdir etmiştir. Kendine rağbet edenlere ve nezdindekileri isteyenlere açık yolunu göstermiştir. Ken­dinden istenilmeyenlere, istenilenlerden daha az cömert değildir. O, öncesi olmayan, dolayısıyla kendisinden önce var olabilecek bir varlık bulunmayan Evvel'dir. O sonrası olmayan, dolayısıyla kendisinden sonra olabilecek bir var­lık bulunmayan Ahir'dir. Göz bebeklerini zatını görmek­ten, idrak etmekten aciz bırakmıştır. Değişen bir zamanı yoktur ki değişimiyle hali de değişsin. Bir mekânı yoktur ki başka yere intikali caiz olsun. Dağlardaki madenlerden çı­kanları, denizlerdeki sedeflerin gülümsemesinden çıkan gümüş, saf altın, kaygan inciler ve mercan salkımlarını devşirip verse bütün bu bağışlar cömertliğine tesir etmez, varlık genişliğini eksiltmez. Nimet hazineleri, insanların is­teklerinin tüketemeyeceği kadar çoktur. O öyle bir cö­merttir ki, isteyenlerin arzuladığı şeyler nimetini azaltmaz, ısrarla isteyenlerin ısrarı onu cimri yapmaz.

Ey soru soran, bir bak! Kur'an sana O'nun sıfatların­dan neyi anlatıyorsa ona uy, hidayeti gösteren nuru ile ışık­lan; şeytanın bilmeni mükellef kıldığı, ama Kitap'ta sana farz kılınmayan, Resulullah'ın (s.a.a) sünnetinde ve hidayet önderlerinde de eseri olmayan şeylerin ilmini şanı yüce olan Allah'a bırak. Allah'ın, üzerindeki nihai hakkı budur.

Bil ki ilimde derinleşenler; örtülüp gizlenmişleri tefsir etme hususunda bütün bilgisizliklerini ikrar edişleri, ken­dilerini büyük gayb kapılarına girmekten müstağni kıldığı kimselerdir. İlimleriyle kuşatıp-kavramadıkları şeylerdeki acizliklerini itiraf etmeleri sebebiyle Allah da onları öv­müştür. Allah, onların künhünden bahsetmekle mükellef kılınmadıkları şeylerde derinleşmemelerini, "ilimde derin­leşme" olarak isimlendirir. Sen de bununla yetin ve şanı yüce ve münezzeh olan Allah'ın azametini aklınla ölçmeye kalkışma, sonra helak olanlardan olursun.

Öyle bir kudret sahibidir ki vehim ve akıllar onun kud­retinin derecesini anlamaya çalışsa, vesvese tehlikesinden uzak yüce bilginlerin zekâsı melekût gaybının derinliklerini derk etmek için çabalasa, aşk ve iştiyak dolu kalpler sıfatla­rının niteliklerini anlamak için çırpınsa ve akıllar anlatılmaz bir biçimde, oldukça ince yollardan zatının ilmini elde et­mek için yürümeye kalksa yine de hepsi eli boş geri döner ve gaybın karanlıklarında kendi kurtuluşları için Allah-u Teala'ya sığınırlar. (Hiç kimse zatının künhüne eremez.) Büyük çaba ve telaşlarına rağmen ümitlerini kesince geri dönerler ve Allah'ı tanımanın künhüne erişilemeyeceğini, beşeri nakıs akıl ve fikirlerle O'nu derk edemeyeceklerini ve izzet ve celalinin bilginlerin kalbinden dahi geçmeyece­ğini itiraf ederler.

O hiç bir örneğe bakmadan, kendisinden önce hiç bir yaratıcı ve mabudun takdirini örnek almadan ilk defa yara­tandır. Kudretinin melekûtunu ve hikmetinin eserlerini ifa­de eden inceliklerini bize göstermesi ve her varlığın sadece O'nun kudretiyle ayakta durabildiğini itiraf etmesi, bir hüc­cet olarak bizleri gayr-i ihtiyari O'nu tanımaya ve marifetine sevk etmiştir. Eşsiz, örneksiz yoktan var ederek ya­rattıklarında sanatının eserleri, hikmetinin delilleri apaçık ortadadır. Her yarattığını, varlığına hüccet ve delil kılmıştır. Yarattığı sussa da açık bir dille tedbir ve tasarrufuna delildir ve eşsiz/örneksiz yaratıcısına delaleti sabittir.

(Ey Rabbim!) Şahadet ederim ki seni yarattıklarının uzuvları gibi uzuvları var sanıp onlara benzeten, hikmet ve tedbirince ete, deriye büründürdüğün kemiklerin benzerine sahip olduğunu sanan (sana cisim isnat eden kimse), sana dair bilgi ve düşüncelerini bir esasa bağlayamamış; kalbi, eşin ve örneğin olmadığına yakin etmemiştir. Sanki o, kı­yamette uyanların uydukları şeylerden beri olduklarını ilan ettiklerini duymamıştır: "Allah'a andolsun sizi âlemlerin Rabbiyle bir tuttuğumuz zaman apaçık bir sapıklık içindeydik."(Şuara: 97-98)

Putlarına benzeterek sana eş koşanlar, vehimleriyle sa­na yaratılmışların elbisesini giydirenler, zanlarıyla seni ci­simler gibi parçalara ayıranlar ve kusurlu akıllarıyla seni de yaratıkların gibi farklı kuvvelerin bileşiği bilenler yalan söy­lemiştir.

Şahadet ederim ki seni yarattıklarından birine denk tu­tan, onu sana eş tutmuş olur; sana eş koşan indirdiğin muhkem ayetleri ve ona şahadet eden apaçık delilleri inkâr etmiş olur. Şüphesiz akıllara sığmayan, dolayısıyla da dü­şünce esintileriyle nitelendirilemeyen Allah sensin. Hatır­lara gelen düşüncelere sığmazsın, bu yüzden varlığına sınır konamaz, akıllar tasarrufta bulunamaz.

...O, yarattıklarını takdir etti, takdirini sağlamlaştırdı, dü­zenledi, çok iyi düzenledi, onu takdir ettiği yöne yöneltti, o da belirlenen hududunu aşmadı, kusur edip hedefi şaşırmadı, onun iradesiyle bir işle emrolunduğunda zorluk çıkarmadı. Nasıl zorluk çıkartsın! Oysa her şey onun meşiyetiyle vücuda gelmektedir.

Eşyanın bütün türlerini; düşünceye dalmadan, vücu­dunda gizli tabiattan yardım almadan, zamanların hadisele­rinden doğan tecrübeden faydalanmadan ve şaşılacak işle­rini yoktan var ederken ona yardım eden bir ortağı da ol­madan yarattı. Yaratışını emriyle tamamladı, yarattıkları da boyun eğip itaat etti, çağrısına uydu. Boyun eğmek ve çağ­rısına uymakta ağır davranan da, geride kalan da olmadı.

Her şeyi düzeltip eğriliğini giderdi, sınırlarını tayin etti, kudretiyle aykırıları uzlaştırdı, yakınlık sebeplerini birleş­tirdi. Yarattıklarını sınır, miktar, tabiat, şekil ve duruş ba­kımından muhtelif cinslere ayırdı. Yarattıklarını sağlam bir şekilde inşa etti, onları iradesi üzere, yoktan var edip, ilk kez yarattı.

...O, göklerin alçak, yüksek ve geniş aralıklarını bir şeye asılı olmaksızın düzenledi, yarıklarını kapadı, onları birbi­rine kaynaştırdı. Buyruğuyla gökten inenlere ve yaratıkların amelleriyle göğe yükselenlere (meleklere) çıkış zorluğunu kolay kıldı.

Bir duman yığınıyken onu (göğü) çağırdı da bir araya gelip (çekim gücüyle) birbirini tuttular. Kapandıktan sonra kapalı kapılarını açtı (santrfuj kuvvetiyle aralarını açtı), yollarına parıl parıl parlayan yıldızlardan gözcüler dikti. Onları boşlukta titrememeleri için kudretiyle kavradı. Em­rine teslim olup durmalarını emretti. Güneşi gündüzleyin her şeyi aydınlatan, Ay'ı da parlaklığıyla gecenin karanlığını gideren bir ayet kıldı, ikisini de yerlerine yerleştirip yürüttü. Seyirleri sırasında onlara konaklar tayin ederek, onlarla geceyle gündüzün ayrılmasını, seyirleriyle yılların sayılmasını, sayıların hesabının bilinmesini diledi de dileği yerine geldi.

Sonra bulundukları boşlukta hareket ettikleri yörüngeyi tayin etti. Göğü gizli/ışıklan zor görülen ve ışıkları göğü pı­rıl pırıl aydınlatan yıldızlarla bezedi. Gizlice dinleyenleri (şeytanları) parlak meteorlarla taradı. Yerinde sabit, geze­gen, inen, çıkan, uğurlu ve uğursuz tüm yıldızlan emriyle musahhar kıldı.

...Sonra o münezzeh Allah, göklere yerleştirmek ve melekutunun yüce göğünü bayındır kılmak için melekler­den güzel bir topluluk yarattı. Onlarla fezasının genişlikle­rini ve açık yerlerini doldurdu, mukaddes dergâhtaki bu meleklerin yüksek tespih sesleri, geniş gökyüzünde, hicap perdeleri ve celal katında yankılanmaktadır.

Kulakları sağır eden o feryatların ardında, bakışları kendisine ulaşmaktan caydıran ışık katları bulunur ki, ba­kışlar onun sınırlarından geri dururlar.

Onları çeşitli şekillerde ve ölçülerde yaratmıştır, Kanat­ları vardır, O'nun gücünün yüceliğini teşbih ederler. O'nun eseri olan bir yaratığı kendilerine mal etmezler, ya­ratılışı O'nun zatına mahsusu olan tek bir şeyi O'nunla birlikte yarattıklarını iddia etmezler. "Bilakis onlar şerefli kullardır. Sözde O'ndan öne geçmezler. Ancak O'nun emriyle iş görürler."(Enbiya: 26-27)

Allah, onları vahyin eminleri olarak yaratmış, onlara peygamberleri için emir ve nehiy emanetleri yüklemiş ve onları kuşkulardan korumuştur. Hiç birisi onun razı oldu­ğu yoldan sapmaz. Onlara gerekli yardımı sağlamıştır. Kalplerine huşu, tevazu ve sekine hissettirmiştir. Onlara yüceliğini söyletmek için kolay kapılar açmış, tevhit nişa­nelerini gösteren apaçık meşaleler dikmiştir. Günah yükleri onları ağırlaştırmamış, gece ve gündüzün peş peşe gelmesi onları ölüme doğru sevk etmemiştir. Kuşku kıvıl­cımları dal budaklarıyla, azimli imanlarını hedef almamış­tır. Zanlar, yakinlerinin köklerine nüfuz etmemiştir. Arala­rında kin ateşi alevlenmemiştir. Şaşkınlık, benliklerindeki ilahi marifeti ve kalplerindeki Allah'ın büyüklük ve celal heybetini selbetmemiştir. Vesveseler, aralarında amacına erememiştir ki, kötülüğünü onların düşüncesi üzerinde deneyebilsin.

Onlardan yağmur yüklü bulutların büyük yalçın dağla­rın ve şaşırtıcı karanlıkların yaratışında bulunanlar vardır. Ayakları alt zeminin sınırlarını aşmışları vardır ki, hava de­liklerine konmuş beyaz bayrakları andırırlar, altlarında hoş bir esinti, belli bir noktaya kapatmıştır onları. O'na ibadet­le meşgul olmaları, onları başka şeylerle meşgul olmaktan alıkoymuştur. İmanın hakikatleri kendileriyle Hak marife­ti arasında bir bağ kurmuştur. Allah'a yakinleri onları her şeyden kesip koparmış, O'na yöneltmiştir. O'ndakileri is­teyişleri, başkasındakileri isteyişe engel olmuştur. O'nu ta­nımanın tadını almışlar, sevgisini kana kana içmişlerdir. Kalplerinin her zerresi onu görmedikleri halde korkusuyla doludur. Hep ibadet halinde olmaları, bellerini bükmüştür. Hep onu istemeleri, niyazlarını tüketmemiştir. Yüce ma­kamları, huşu ipini boyunlarından çıkarmamıştır, kendile­rini beğenip de geçmiş amellerini abartmamışlardır, Allah­'ın azameti karşısında huşu içinde olmaları iyiliklerini bü­yük saymalarına neden olmamıştır, uzun süreli ibadetle­rinde gevşekliğe kapılmamışlardır, rağbetleri azalmamış ve bundan dolayı da Allah'tan ümitlerini kesmemişlerdir. O kadar münacatta bulunmalarına rağmen, dillerinin ucu (damakları) kurumaz. Meşgaleler, onlara sahip değildir ki yakarışları kesintiye uğrasın. Omuz omuza kulluk maka­mında saf tutmuşlardır. İşin kolayına kaçış, O'nun emirlerine uymada kusura sevk etmemiştir onları. Dalgınlık kör­lüğü, ciddiyetlerinin kararlılığını aşmamıştır. Şehvetlerinin kurnazlığı, himmetlerine etki etmez. Arşın sahibini ihtiyaç günlerinin zahiresi olarak kabul etmişlerdir. İnsanlar Al­lah'tan yüz çevirince onlar sadece Allah'a rağbet eder, yö­nelirler, hiç bir zaman Allah'a ibadetlerine sona vermezler, Allah'ın emirlerine itaat şevklerini gevşetmezler, onları Al­lah'a itaati sevdiren şey kalplerinde duydukları sevgidir. Asla Allah'tan korku ve ümitlerini kesmezler. Korku ne­denleri ortadan kalkmamıştır ki ciddiyetlerinde gevşekliğe kapılsınlar. Tamahlar onları gafil avlamamıştır ki dünya te­laşını ahiret işlerine tercih etsinler.

Yapmış olduklarını büyük görmezler. Böyle yapsalardı, umutları korkularını silerdi. Şeytan kendilerine musallat olmadığından Rablerine karşı çıkmadılar, birbirlerine düşmediler, kötü davranışlar onları birbirinden ayırmadı, hasetten dolayı birbirinden yüz çevirmediler, şek ve şüphe nedenleri onları bölük pörçük kılmadı, görüş farklılıkları onları dağıtmadı. Onlar iman kullarıdır; asla şek, şüphe, gevşeklik ve yorgunluk kulluk ipini boyunlarından çöze­mez.. Gök kadarında secde veya süratle iş gören bir mele­ğin olmadığı yer yoktur, ibadet edip durmalarıyla, Allah'a dair bilgileri artar, kalplerinde Rablerinin izzeti daha da büyür. Yeryüzünü büyük dalgaların şiddeti ve dolgun de­nizlerin baskınlığıyla doldurmuştur. Yüksek dalgaları çar­pışmış ve büyük parçaları birbirine girmiştir. Suyun dalga­lanmasından dev gibi köpükler oluşmuştur. Çarpışan sular onun ağırlığı altında kalmış; derken dinginleşmiş ve iyice yatışmıştır, homurtulu dalgalardan sonra sinip kalmış, itilip kakılan tutsak durumuna düşmüştür. Sonra yeryüzü sula­rın engin yerlerinde serilip oturmuştur. Burnunun büyük­lüğünden, kibrinden, taşkınlığından ve kabarmasından sıyrılarak, ağırbaşlı, oturaklı ve uysal olmuştur. Azgın sular kıyılardan ve sarp kayalıklardan eteklere inince, olukların­dan pınarlar fışkırıp dere yataklarını doldurmuştur. Sonra, suların hareketlerine aşınmaz kaya parçalarıyla yön veril­miş, dağların yüzeye yerleşmesiyle çalkantı de dinmiş oldu, çukurlar doldu, düzlüklerde su seviyesi yükseldi. Yer ile gök arasında açıklık meydana çıktı. Yaşayanlar için esintili bir atmosfer hazırladı. Muhtaç oldukları şeylerle birlikte yeryüzü halkını yarattı. Pınar sularının tepelere ulaşmadığı ve yetişmek için ırmak yataklarının bulunmadığı verimli toprakları ihmal etmeyerek diriltici ve bitki çıkarıcı bulut­lar yarattı. Birbirinden ayrı olan parlak bulut parçalarını birleştirdi. Beyaz, yoğun ve sulu buludan harekete geçirdi ve bulutlar da yağmaya hazır hale geldi. Etrafında şimşek çakmaya başladı, ama beyaz, dev ve yoğun bulutların par­laklığı azalmadı; peş peşe bulutlar gönderdi. Bu bulutlar, yeri ihata edince rüzgâr onları sürükleyip yağmur tanelerini döktü. Bulut, içindeki bol suyunu döktüğünde bunlarla ye­rin kıraçlığından bitkiler çıkarmış, dağ eteklerinde ot bi­tirmiştir. Bu dağlar giydirildiği çiçeklerle ve bahçelerle göz alıcı olmuş, dağların takındığı pırıl pırıl kolyeler olmuştur çiçekler. Bu nimetleri, insanlara bir azık ve hayvanlar için rızık olarak yarattı. O, dağ aralarında yollar açmış, yolcula­ra en iyi yol için meşaleler koymuştur. Yeryüzünü döşeyip, işini bitirince Âdem’i yarattıkları arasından seçmişti. Onu insan yaratılışının ilk türü kılarak cennetine yerleştirdi, bol rızkını temin etti. Nehyettiği hususları kendisine işaret e-dip bildirdi. Acelelik yapması itaatsizlik anlamı taşıyacak ve makamını tehlikeye sokacaktı. Ama nehyettiklerini onun ezeli ilmine uygun olarak yapınca, Âdemi tövbe etme­sinden sonra yeryüzüne indirdi ki nesliyle birlikte yeryü­zünü bayındır kılsın ve onunla kullarına hücceti tamamlasın. Âdem’in ruhunu kabzettikten sonra da kullarını Rab­bani hüccetlerinden ve kendi marifetiyle kullan arasındaki bağdan mahrum bırakmadı. Seçtiği peygamberlerinin di­linden gönderdiği hüccetleri vesilesiyle birbiri ardınca her dönemde mesajlarını insanlara ulaştırmış ve insanlarla ahitleşmiştir. Peygamberimiz Muhammed (s.a.a) vesilesiyle de hüccet tamam olmuş ve hiç bir mazeret yeri kalmamış­tır, günahkârlar hakkındaki tehdidi sona ermiştir.

O, rızkı azaltıp çoğaltarak düzenlemiş; dar ve geniş ola­rak bölmüştür. Bu düzeni; kolayını ve zorunu isteyecek olanları tespit etmek, zengin ve fakirin şükrünü ve sabrını denemek için adalet üzere kurmuştur. Bolluğa sıkıntıları, sağlığına hastalıkları, sevinçlerine kederleri eklemiştir. Ömürleri uzatıp kısaltarak, öne salıp erteleyerek yaratmış­tır. Ölüme bir takım sebepler takdir etti, ölümü hayat dü­ğümlerini çözen bir unsur kıldı. O gizleyenlerin içindeki sırrı, fısıldaşarak konuşulanları, kuşkuları ve kesin inançla­rı, gafil olunanları, gönüldekileri, görünmeyenleri, kulakla­rın gizlice dinlediklerini, karıncaların yazlıklarını, haşeratın kışlıklarını, yaslı kadınların hazin inleyişlerini, ayakların ya­vaş sesini, meyvelerin gizlendiği tomurcukların perdeleri­nin içini, dağ ve vadilerdeki vahşi hayvanların inini, sivri­sineklerin ağaçların dal ve yaprakları arasında gizlendiği yeri, yaprakların dallara iliştiği yeri, nütfenin sulpten dö­küldüğü yeri, bulutların çıkıp kaynaşmasını, damlaların bu­luttaki yığınağını, kasırgaların kuyruklarıyla taşıdıklarını, yağmurların selleriyle süpürdüklerini, kum ve çakıl te­pelerinde gizlenen haşereleri, kanatlıların dağ zirvelerindeki durağını, cıvıldayanların karanlık yuvalarındaki şakı­malarını, sedeflerin içinde gizli incileri, deniz dalgalarının bağrındakileri, gece karanlığının gizlediği veya gündüz ay­dınlığının açtığı, karanlığın ve aydınlığın kendisini takip et­tiği şeyi, ayak izini, hareket hissini, sözün kaynağını, dudak kıpırtısını, ruhun karar yerini, zerrenin ağırlığını, her hü­zünlünün inleyişini, ağaçtaki meyveleri, düşen yaprağı, nutfe yatağını, kan dolaşımını ve kan pıhtılaşmasını bil­mektedir. Bu, ona zor gelmez. Yarattıklarını yaşatma ve gözetmekte güçlük çekmez. İşlerini yürütmek ve yaratıl­mışları gözetmek usanıp ara vermeden yaptığı işlerdendir. İlmi onları ihata etmiştir. Sayılarını bilir. Adaleti hepsini kuşatmıştır. Yarattıkları onu övmede kusur ettiği halde, yine de fazlı ve keremi devam etmiştir. Ey Allah'ım, sen, bütün güzel vasıfların sahibisin, çok övülmeye layıksın. Ümit beslenenlerin en hayırlısı sensin. İsteneceklerin en hayırlısı da sensin. Allah’ım, bana öyle şeyler bağışladın ki, senden başkasına hamd ve sena edemem, Ümitsiz kılanları ve güvenilir olmayanları dilimle övemem.. Sen dilimi in­sanları övmekten, yaratılmış kullara sena etmekten uzak kıldın. Allah’ım, her övenin övgüsünün bir karşılığı ve ar­mağanı vardır. Ben de bunun için, rahmet ve mağfiret ha­zinelerinin kılavuzu olarak sana ümit bağladım. Allah’ım, bu makam; sana özgü tevhide erenlerin ve bu övgü ve makamlara senden başkasını layık görmeyenlerin makamı­dır. Sana, senden başkasının zenginleştiremeyeceği şekilde muhtacım. Kereminden başkası, bu fakirlikten kurtaramaz beni. Bize bu mekânda rızanı ihsan eyle. Bizi senden baş­kasına el açtırma. "Senin her şeye gücün yeter."(Al-i İmran: 26)



KaYNaKLaR;

91.Hutbe: el-İkd'ul-Ferid, c.2, s.406. İbn-i Abdurabbih; et-Tevhid, s.34, Şeyh Saduk; Rebi'ııl-Ebrar. c.l. Melekler bölümü, Zemahşeri; en-Nihaye. İbn-i Esir; Ferec'ul-Mehınum, s.56, Seyyid bin Tavus
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
92. Hutbe
Osman b. Affan öldürüldükten sonra insanlar kendisine biat etmek istediklerinde Hz. Ali şöyle buyurdu:


"Beni bırakıp, başkasını bulun. Çünkü karşı karşıya kaldığımız işin çeşitli yönleri ve renkleri var. Böyle bir işte gönüller kararlı olamaz, akıllar sebat edemez. Ufuklar, boydan boya kara bulutlarla kaplanmış, yol görünmez ol­muştur.

Bilin ki eğer kabul edersem, size bildiğim gibi davranırım. Söyleyenin söylemesinden, ayıplayanın kına­masından çekinmem. Eğer bana bu sorumluluğu ver­mekten vazgeçerseniz, o zaman içinizden biri gibiyim. Buyruk sahibi yapacağınız kişinin emrini sizden daha fazla dinleyip itaat edeceğimi umuyorum. Benim size vezir olmam, emir olmamdan daha hayırlıdır."

KaYNaKLaR;

92.Hutbe: Tarih-i Taberi, (Hicri 35. yıl olayları) c.6. s.3066; en-Nihaye, İbn-i Esir. (Hicri 35. yıl olayları) el-Cemel, s.48, Şeyh Mufıd; et-Tezkire, s.57, İbn-i Cevzi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
93. Hutbe
İlmini ve Ümeyyeoğulları fitnesini beyan etmektedir.


"Allah'a hamd ve senalar olsun. Ey insanlar, fitnenin gözünü ben kör ettim, dalgalar halinde yayılan karanlığına, azgınlaşan kudurganlığına (benden başka) kimse dalamaz-dı. O halde beni kaybetmeden önce bana sorun. Nefsim (kudret) elinde olana andolsun, bugünden kıyamete kadar olacakları ve yüz kişiye hidayet edecek ve yüz kişiyi de sap­tıracak grubu; çağıranları, öncülük edenleri, sevk edenleri, yüklerini nereden alıp indirdikleri, onlardan kimin katledi­leceği, kimin eceliyle öleceği ile birlikte bildiririm.

Ama beni yitirdiğinizde ve başınıza hoş olmayan sıkıntı ve zorluklar gelip çatınca, soranlardan çoğu başını önüne eğecek, sorulanlar da cevap veremeyip acze düşecektir. Bu da, giriştiğiniz savaşın uzun sürdüğü ve alevlendiği, dünyanın iyice daraldığı, bela ve musibet günlerinin uzadığı zaman olacaktır. Sonunda Allah geriye kalan hayırlılarınızdan bu belayı kaldırıncaya değin bu hal sürüp gidecektir.

Dikkatli olun! Fitne gelip çatınca tanınmaz, (hakla karışır), sırtını dönünce hakikat ortaya çıkar, gelince tanınmaz, gidince tanınır. Bu fitneler, rüzgâr gibi bir dönüp durmakta; bir şehire uğramakta, bir diğerinden geçip gitmektedir.

Bilin ki uğrayacağınız fitneler içinde en çok korktuğum, Ümeyyeoğulları'nın fitnesidir. Çünkü bu kör ve karanlık bir fitnedir, hâkimiyeti yayılır, belası (iyi insanlara) özgüdür. Görenler bu fitnenin belasından zarar görür, görmeyen insanlardan ise bu bela uzaklaşır.

Allah'a andolsun, Ümeyyeoğulları benden sonra size musallat olacak kötü buyruk sahipleridir. Onlar, kötü huylu, kocamış bir deveye benzer, sağılırken sağan kimseyi ısırır, elleriyle yere vurur, tekmeler, sütünü vermez.

Size böyle davranacak, sizden ancak kendilerine zararı olmayıp fayda vereni sağ bırakacaklardır. Onların belası içinizde uzun zaman sürecek; öyle ki içinizden birinin onları cezalandırması, ancak kulun erbabını, hizmetçinin efendisini cezalandırmasına benzeyecek. Size gelip çatacak olan Ümeyyeoğulları fitnesi çirkin ve korkunç bir yüze sahiptir. Yaptıkları cahiliye devrinin işleridir; onda ne bir hidayet meşalesi vardır, ne de (kurtuluş) bayrağı görülür.

Biz, Ehl-i Beyt, o fitnelerden kurtulmuşuz, halka o zaman davetçi olamayacağız.

Sonra Allah; Ümeyyeoğulları'nı zillet ve horluğa düşüren, tahtından indiren, onlara ölümü tattıran, onlarla sadece kılıç diliyle konuşan ve üzerlerine korku örtüsünü geren kimsenin eliyle bu fitneyi, hayvanın derisini yüzer gibi yüzer, sizden giderir. O zaman Kureyş bugün bir kısmını istediğim halde bana vermedikleri şeyi vermek üzere beni devenin kesildiği kısa bir süre de olsa görmek için bütün dünya ve içindekileri feda etmeye hazır olacaktır. (Ama ne fayda!)"


KaYNaKLaR;

93.Hutbe:et-Tarih, c.2, s. 182, İbn-i Vazıh; Hilyefııl-Evliya, c.l, s.68, Ebu Naim; el-Garat, İbn-i Hilal Sakafi; etı-Nihaye. İbn-i Esir, c.l, s.377 (Hizb maddesi) ve c.3, s.200, (Azım maddesi); el-Mustedrek, c.2, s.466, el-Hakim; Cami-u Beyan 'il-İlim ve Fazlihi, c.l, s.114, İbn-i Abdurabbih; el-İsabe, e.2, s.509. İbn-i Hacer; er-Riyaz'ıııı-Nazre, s. 198. Taberi; Tarih'ııl-Hulefa, s. 124, Siyuti; el-Fütuhat'ul-Mekkiyye, c.2, s.337, Ahmed Zeyni Dehlan; Yenabı'ul-Mevedde, s.224, Kunduzı; Kitab-u Selim bin Kavs Hilali, s.75; Tarih, c.2, s.l 19, Yakubi; el-Fiten, Ebu Salih Selili; el-Fiten, Naim bin Hammad el-Huzai; el-Melahim ve'l-Fiten. s.86 ve 16 İbn-i Tavus; el-Mııhtasar. s.88, Hasan bin Süleyman Hilli; Kitab-u Hııteb-i Emiri 'l-Mününin, Celludi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
94. Hutbe
Hz. Ali bu hutbesinde Allah 'in sıfatlarını, Peygamber ve Ehl-i Beyt'inin faziletlerini beyan etmekte, sonunda da halka öğüt vermektedir.


"Yüce himmetlerin ve zeki tahminlerin bile idrak ede­meyeceği, (künhüne) eremeyeceği Allah, bereket sahibidir. O ulaşacak sonu olmayan Evvel'dir ve zamanı bitecek bir sonu yoktur.

Allah, peygamberleri en üstün emanet yerlerine emanet etmiş, en hayırlı karar yerlerinde kararlaştırmıştır. Yüce sülbten, temiz kılınmış rahimlere aktarmıştır. Onlardan biri gidince, diğeri Allah'ın dinini ayakta tutmak onun yerine geçmiştir.

Sonunda şanı yüce olan Allah'ın lütfü Muhammed'e (s.a.a) ulaştı. Onu en yüce kaynaktan, en değerli ekin top­raklarından; enbiyasını açığa çıkardığı ve eminlerini seçtiği ağaçtan çıkarmıştır. Soyu soyların, ailesi ailelerin, şeceresi şecerecilerin en hayırlısıdır. Haremde bitmiş, kerem ile ye­tişmiştir. O ağacın dalları yüksektir ve (kötülüklerle) mey­vesine erişilmez. O sakınanların önderi, hidayete erişenlerin basiretidir. Parlayan bir yıldız, her yana nurlar saçan bir ışık ve alevlenen bir meşaledir. Yolu itidal, sünneti rüşt (olgunluk), sözü Furkan (hakla batılı ayıran), hükmü adil olandır. Onu, peygamberlerin arasının kesildiği bir za­manda; ümmetlerin cehalete düştüğü, amellerinde büyük yanılgılar içinde oldukları bir dönemde gönderdi.

Allah size acısın; apaçık deliller üzere amel edin. Yol doğrudur ve sizi selam yurduna çağırmaktadır. Fırsat ve mühletinizin olduğu bir diyardasınız, Allah'ın rızayetini elde edebilirsiniz Sahifeler açık, kalemler yazıyor; bedenler sağlıklı, diller özgürce konuşuyor; tövbeler işitilmekte, ameller kabul edilmektedir."



KaYNaKLaR;

94.Hutbe: Usul-u Kafi, c.l, s.134, Kuleyni; el-İkd'ul-Ferid, c.4. s.74; İbn-i Abdurabbih; et-Tevhid, s.28, Şeyh Saduk
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
95. Hutbe
Peygamber-i Ekrem (s.a.a)'in faziletlerini beyan etmektedir.


"Allah onu insanlar şaşkınlık içinde delalete düşmüşken gönderdi. Fitneye dalmışlar, heva ve hevesleri onları azdır­mıştı. Büyükleri aşağılayarak, cahilleri de cehalete dü­şürerek düşkünlüğe uğramışlardı. İşlerinde şaşırarak şaş­kına dönmüşler, bilgisizlikleri yüzünden belaya uğra­mışlardı. O, (Hz. Muhammed) öğüt vermek için çok uğraştı; doğru yolda yürüdü, onları hikmete ve güzel öğüde davet etti."


KaYNaKLaR;

95.Hutbe: Bihar'ul-Envar, c.l8. s.219. Meclisi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
96. Hutbe
Allah ve Resulü hakkında söyle buyurmuştur:


"Hamd, kendisinden önce bir şey olmayan Evvel, ken­dinden sonra bir şey olmayan Ahir, O'ndan daha açık bir şeyin olmadığı Zahir ve O'ndan daha gizli bir şeyin olma­dığı Batın olan Allah'a mahsustur.

...Onu (Peygamber'i) kararlaştırdığı yer, karar yerlerinin en hayırlısıdır. Bittiği yer, biten yerlerin en şereflisidir. Keramet madenlerinde, selamet, beşiğinde yetişmiş, iyilerin kalpleri ona yönelmiş, inananların gözleri ona meyletmiştir. Allah, onunla eski kinleri gömmüş, gönüllerdeki düşmanlıkları söndürmüştür. Onunla (inananların kalplerini) birleştirip kardeş yapmış, (inanmayan) yakınları ayırmış; zelilleri aziz, azizleri de zelil kılmıştır. Sözü beyandır, susması lisandır."



KaYNaKLaR;

96.Hutbe: Bihar'ul-Envar, c.16, s.380, Meclisi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
97. Hutbe
Kendi ashabı ve Resulullah'ın ashabı hakkında şöyle buyurmuştur:


"Allah, zalime mühlet verse bile sonunda mutlaka ceza­landıracaktır. Onu geçeceği yerde gözetlemektedir ve tü­kürüğünü yutmasına fırsat vermeden boğazını sıkar.

Nefsim, (kudret) elinde olana andolsun, bu kavim (Muaviye taraftarları) sizi yenecektir. Onların sizden daha haklı olduklarından değil; önderlerinin batıl emirlerine ko­şarak uymalarından, sizin de benim hakka yönelik emrime itaat etmeyişinizdendir. Ümmetler, buyruk sahiplerinin zulmünden korkar; bense raiyetimin zulmünden korkar oldum. Düşmanla cihada seferber ettim, gitmediniz. Du­yurdum, ama duymadınız. Açık gizli çağırdım, icabet et­mediniz. Nasihat ettim, dinlemediniz. Buradasınız ama yok mu kesildiniz? Kullarsınız, ama efendi oldunuz! Size hikmeti okudum, kaçtınız, yeterli öğüt verdim, tutmadınız. İsyan edenlerle savaşa çağırdım, sözüm bitmeden Sebe kavmi gibi dağıldınız! Meclislerinize dönüp birbirlerinizi öğütlerinizle kandırıyorsunuz. Sabahleyin dosdoğru yollu­yorum, akşamleyin yay gibi eğrilmiş olarak dönüyorsunuz. Sizi doğrultmaya çalışan aciz kaldı, doğrultulmaya çalışıla­nın işi sarpa sardı.

Ey bedenleriyle karşımda duran, akıllarını kaybetmiş, hevalarıyla arzuları ihtilaflı, emirlerini belaya uğratan ka­vim! Emiliniz Allah'a itaat ediyor, siz ona isyan edi­yorsunuz; Şamlıların emiri (Muaviye) Allah'a isyan ediyor, adamları emrine itaat ediyor.

Allah'a andolsun ne kadar da sevinirdim, Muaviye, si­zin için benimle dinar dirhem alış verişine girişseydi, sizin onunuzu onun bir adamına değiştirirdim!

Ey Kufeliler! Sizde bulunan üç şeyle, bulunmayan iki şey yüzünden dertlere düştüm. Kulaklarınız olduğu halde sağırsınız, konuştuğunuz halde dilsizsiniz, gözleriniz oldu­ğu halde körsünüz. Savaşta hakkıyla direnmiyor, bela anında güvenilir bir kardeşlik göstermiyorsunuz.

Elleriniz toprak olsun; bir taraftan toplanılsa, diğer ta­raftan dağılan çobanı kaybolmuş deve sürüsüne benziyor­sunuz. Allah'a andolsun, öyle zannediyorum ki savaş kızı­şıp alevlenince, Ebu Talib oğlunun yanından, ana rahmin­den çıkıp ayrılan çocuk gibi, ayrılır gidersiniz.

Ben Rabbimden apaçık bir delil üzereyim ve nebimin yoluna uymaktayım. Ben, apaçık bir yol üzerinde bilinçlice ilerlemekteyim.

Nebinizin Ehl-i Beyt'ine bakın, yollarına uyun, izlerini takip edin. Sizi asla doğru yoldan çıkarmazlar, sapıklığa itmezler. Durduklarında durun, hareket ettiklerinde hareket edin. Onlardan öne geçmeyin ki dalalete düşersiniz ve onlardan geri kalmayın ki helak olursunuz.

Ben, Muhammed'in (s.a.a) ashabını gördüm, fakat sizin aranızda onlara benzer kişi görmedim. Onlar saçları dağılmış, toza toprağa bulanmış bir halde geceleri sabahla­ra kadar secde ve kıyam ederlerdi. Bazen alınlarının, bazen de yanaklarını toprağa dayarlardı. Kıyametin zikri geç­tiğinde ateş üzerinde durur gibi olurlardı. Uzun secdeler­den alınları, keçi dizleri gibi nasırlaşmıştı. Allah anıldığın­da, azap korkusundan ve sevap ümidiyle rüzgârlı havada sallanan ağaç gibi titrerler, gömleklerinin yakalan ıslanacak kadar gözyaşı dökerlerdi."


KaYNaKLaR;

97.Hutbe: Kitab-u Selim bin Kays el-Hilali, s. 110; el-Kafi, c.2, s.236, Kuleyni: Uyun'ul-Ahbar, c.2, s.301. İbn-i Kuteybe; Hilyet'ul-Evliya, c.l. s.76, Ebu Naim; el-irşad, s. 161, Şeyh Mufıd; el-Mecalis, s. 105, Şeyh Mufıd; Tezkire!'ul-Havas, s. 137, Sibt bin Cevzi; Tarih-u Dimeşk, İbn-i Asakir; Uyun'ul-Ahbar, c.2, s.301, İbn-i Kuteybe; el-Beyan ve't-Tebyin, c.2, s.68, Cahiz; Ensab'ul-Eşraf, c.2, s. 142, Belazuri; el-imame ve's-Siyase, c.l, s.26, İbn-i Kuteybe; el-Mıısterşid, s.73, Taberi Emami; Mişkat'ul-Envar, s.57, Tabersi; el-İhlicac, s.254, Tabersi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
98. Hutbe
Ümeyyeoğulları’nın zulmüne işaret etmektedir.


"Allah'a andolsun, Allah'ın bütün haramını helal say­madan, bütün dini bağlan çözmeden bu işi bırakmazlar. Zulümlerinin girmediği bir ev veya çadır; kötü muamelele­rinden yıkılmamış, terk edilmemiş bir yurt kalmaz. Öyle ki sonunda iki çeşit ağlayan belirir: Biri dinine ağlar, öbürü dünyasına. Sizden birinin onları yenmesi, kölenin efendi­sini yenmesi gibidir. Gördüğünde itaat eder, görmediğinde aleyhinde konuşur. O çağda en büyük derde uğrayanınız, Allah'a güzel zanda bulunanız olur. Allah size afiyet ve se­lamettik verirse ona yönelin, derde, belaya uğrarsanız sab­redin. Çünkü "akıbet muttakilerindir." (Hud: 49)


KaYNaKLaR;

98.Hutbe: el-İmamet ve's-Siyase, c.l, s. 151, İbn-i Kuteybe; Tezkire! 'ul-Havas, s. 100, Sibt bin Cevzi; el-İrşad, s. 157, Şeyh Mufıd; Bihar 'ul-Envar, Fiten babı. Meclisi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
99. Hutbe
Züht ve dünyaperestlikten bahsetmektedir.


"Olanlar için (Allah'a) hamd edip, olacaklar için yardımını dileriz. Bedenimizin sağlıklı olmasını dilediğimiz gibi, din konusunda da esenlik dileriz.

Ey Allah'ın kulları! Sizi terk edecek olan bu dünyayı her ne kadar terk etmeyi istemesiniz de sizin de terk etmenizi tavsiye ederim. O, gencelmesini arzuladığınız bedenlerinizi yıpratacaktır. Sizin ve onun durumu, yolcunun durumu gibidir: Yola koyulur, (daha yolun yarısında) yolu geçtiğini ve varacağı yere vardığını sanır. Bir hedefe ulaşmak ister ve (henüz daha işin başındayken) hedefine ulaştığını zan­neder. Oysa nihai hedefine ulaşmak için henüz uzun bir yolu kat etmesi gerekir.

Hayatı bir gün mesabesinde olan ve o günü geçiremeyecek olan insan neye ümit bağlasın?! Ölüm onu süratle sürükleyip götürür ve farklı etkenler onu zorla, istemeden dünyadan ayrılmaya mecbur eder.

O halde dünyanın yüceliği ve övüncü hususunda ya­rışmayın. Ziynet ve nimetlerine aldanmayın. Derdinden, mihnetinden sızlamayın. Zira izzeti de övüncü de bir gün biter. Ziyneti de nimeti de bir gün zeval bulur, derdi de mihneti de bir gün sona erer. Dünyadaki her müddetin sonu gelir. Her diri, sonunda fani olur.

Öncekilerin eserlerinde sizi sakındıran bir şey yok mu­dur? Aklınız varsa evvel geçenlerden ibret alır, geçip gi­denlere bakarsınız. Sizden önce geçip gidenlerin dönme­diğini, yerlerine geçenlerin baki olmadığını görmez misi­niz? Dünya ehlinin çeşitli hallerde akşamını sabah ettiğini görmez misiniz? Birisi ölür, ölüye ağlanır, diğeri kalır, ona da baş sağlığı dilenir, birisi derde uğrar, diğeri ziyaret eder. Birisi can vermek üzeredir. Biri dünyayı ister, hâlbuki ölüm de onu istemektedir. Birisi gaflet eder, oysa kendisin­den gaflet edilmez. Geride kalanlar da geçip gidenlerin izi üzere giderler.

Dikkatli olun, kötü işlere girişeceğiniz zaman lezzetleri yıkanı, arzulan bulandıranı, emniyetleri kıranı hatırlayın. Farz olan hakkı yerine getirmek, sayılamayan ihsan ve nimetlerin şükrünü eda etmek için Allah'tan yardım dileyin."



KaYNaKLaR;

99.Hutbe: Mean'il-Ahbar, s. 184, Şeyh Saduk; el-Fakih, c.l, s.270, ve c.4, s.273, Şeyh Saduk; Emali, c.2, s.50, Şeyh Tusi; Mişkat'ul-Envar, s. 107, Tabersi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
100. Hutbe
Resulullah ve Ehl-i Beyt'i hakkında.


"Hamd, fazlını halka yayan, onları cömertliği ve ihsanıyla kuşatan Allah'a mahsustur. Bütün işleri için Allah'a hamd ederiz, hakkına riayet edebilmek için yardımını uma­rız.

O'ndan başka ilah olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şahadet ederiz. Allah, emrini bil­dirmek, uyarısını söylemek için onu göndermiştir. O da emin olarak eda etmiş, kâmil olarak geçip gitmiş ve aramı­za hak bayrağını bırakıp gitmiştir. Kim o bayraktan öne düşerse, okun yaydan fırladığı gibi dinden çıkar; kim on­dan geri kalırsa, helak olur; kim de onunla birlikte olursa hakka ulaşır. Bu bayrağın kılavuzu (Peygamber'in vasileri) düşünerek konuşur; kıyam hazırlığında sabırlı, ama kıyam anında süratlidir. Siz ona boyun eğdiğinizde ve saygıyla ona işaret ettiğinizde, ölüm gelip götürür onu. Ondan son­ra Allah'ın dilediği zamana kadar yaşar gidersiniz. Sonunda Allah sizi derleyip toplayan, dağınıklığınızı gideren birini gönderir.

O halde size yönelmeyene tamahlanmayın, her yüz çeviren için de ümitsiz olmayın. Çünkü yüz çevirenin bir ayağı kayşa bile öbürü sabit kalır. Böylece, ikisi sabitleşir (ve düşmez.)

Uyanık olun, gerçekten de Muhammed'in Ehl-i Beyt'i gökteki yıldızlar gibidir. Bir yıldız batarsa, diğeri doğar. Al­lah lütuflarını üzerinize tamamlayacaktır. Ben, umduğunu­za kavuştuğunuzu görüyorum."

KaYNaKLaR;

100.Hutbe: Şerh 'un-Nehc, c.2, s. 192, İbn-i Ebi'l-Hadid
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri

Mesaj gönderen nur-ye »

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Resim--- Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dahil olmalıdır"buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas'dan; Hâkim-i Nişaburi Müstedrek C. 3 S. 126)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
101. Hutbe
Hz. Ali bu hutbesinde gelecekle ilgili bazı olayları beyan etmekte­dir.


"Hamd, her ilkten önce, her ahirden sonra var olan Al­lah'a mahsustur. İlk oluşu O'ndan önce bir varlığın bu­lunmamasını; ahir oluşu, O'ndan sonra bir varlığın ol­mamasını gerektirir. İçi dışına, kalbi diline uyan bir şa­hadetle şahadet ederim ki, O'ndan başka hiç bir ilah yok­tur.

Ey insanlar! Bana muhalefet etmeniz, sizi günaha dü­şürmesin. Bana karşı isyan etmeniz, sizi şaşırtıp perişan etmesin. Benden duyduğunuz sözlere karşı birbirinize ba­kışmayın. Tohumu yer içinde yarana, ruhları yaratana andolsun, size söylediklerim ümmi nebinin sözlerdir. Onu tebliğ eden yalan söylemedi, işiten de cahil olmadı. Aşırı sapan birinin Şam'dan seslendiğini, Kufe'nin dışına bay­raklarını diktiğini apaçık görür gibiyim. Ağzını açtığında, ağzındaki gemi gerip isyan ettiğinde ve adımlarını ağır bas­tığında fitne oğullarını ısırıyor, savaş dalgaları harekete ge­çiyor, günler asık suratıyla gelip çatıyor, geceler dert ve meşakkatleriyle beliriyor. Ürünleri güzel yetişince, olgunlaşıp dikilince, mest deve gibi bağırınca ve kılıçları şimşek gibi parlayınca artık karmaşık fitne bayrakları her yerde dalgalanmaya başlar, karanlık geceler ve dalgalı denizler gibi yönelir. Bu ve daha nice kasırgalar, Kufe'yi kasıp ka­vuracak, nice fırtınalar esecektir. Az zamanda, birbirine düşecekler, hayatta kalanlar, ekin gibi biçilecek, biçilenler, ezilip gidecektir."


KaYNaKLaR;

101.Hutbe: Tarih, c.6, s.48, Taberi; en-Nihaye, (Ba harfi bölümü) İbn-i Esir; Emali, Şeyh Saduk; Gurer'ul-Hikem, s.329, Amedi; Ma'den'ul-Cevahir, s.226, Keraceki; el-Mehasin, s.41, Beyhaki; el-Heyevan, c.2, s.90, Ebu Osman Cahiz
Resim
Cevapla

“►Nehc'ül-Belağa◄” sayfasına dön