İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

İmam İmam Ali kerremullahi veche'nin Hutbeleri, Mektupları Ve Hikmetli Sözleri
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
51. Mektup
Beyt'ül mal görevlilerine yazdığı mektup;


"Allah'ın kulu Mü’minlerin Emiri'nden vergi toplayanlara... Ancak kendisine kaçınılmaz olarak gelecek olan sorgu gününden çekinmeyen kimse, orada kendisini koruyacak şeyi önceden hazırlamaz. Bilesiniz ki, sorumluluğunuz kolaydır, ama ecri büyüktür. Allah'ın nehyettigi azgınlıgın, düşmanlığın, kötülüğün korkulacak bir cezası olmasaydı bile, ondan kaçınmakta o kadar sevap var ki, onu elde etmeye çalışmakta bir mazeret/bahane olamaz. O halde halka insaflı muamele edin, ihtiyaçlarını karşılamada sabırlı olun. Çünkü siz halkın hazine memurları, ümmetin vekilleri, imamların elçilerisiniz. ihtiyacı olanın ihtiyacını karşılamada geç davranıp kızdırmayın ve istediğini elde etmesine engel olmayın. Haraç almak için halkın yazlık, kışlık giysilerini satmayın. işlerini gördükleri, yüklerini taşıdıkları hayvanlara, hizmetlerindeki kölelere dokunmayın. Bir dirhem için, kimseyi kırbaçla dövmeyin. insanlardan Müslüman veya zimmet altında bulunanların mallarına dokunmayın. Ancak Müslümanlara karşı kullandıkları atlara, silahlara el koyun. Çünkü bunları islam düsmanlarının ellerine verip onların güçlenmesini sağlamak, bir Müslüman’a yakışmaz. Başkalarının hayrını düşünmeyi esirgemeyin. Askerlere iyi davranın, halka yardımdan geri kalmayın, Allah'ın dinini, kuvvetten mahrum bırakmayın. Allah'ın yolunda üzerinize düşeni hakkıyla eda edin. Allah, bizim ve sizin çabamız oranında kendisine şükretmemizi ve gücümüzün yettiğince yardımda bulunmamızı istemiştir. Yüce ve büyük olan Allah'tan başka güç ve kuvvet sahibi yoktur."



KaYNaKLaR;

51. Mektup: Kitab'us-Sıffın, s.108 ve 132, Nasr b. Mezahim
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
52. Mektup
Bazı belde emirlerine namaz vakitleri hakkında yazdığı mektup ;


"Güneş, bir keçi ağılı kadar batıya doğru gölge yaptıktan sonra halka öğlen namazını kıldırın. Güneş beyaz ve parlak; günden iki fersah yol gidecek kadar bir zaman kalmışken halka ikindi namazını kıldırın. Oruçlunun iftarını açtığı, hacca gidenin Mina'ya doğru hareket ettiği zaman onlara akşam namazını kıldırın. Akşam safağının kaybolmasından sonra gecenin üçte birine kadar yatsı namazını kaldırın. Sabah namazını ise insanın başkasının yüzünü tanıyabildiği zamanda kıldırın. Namazı en güçsüz kişinin kılabilecegi şekilde kıldırın ve fitneye düşmelerine neden olmayın."


KaYNaKLaR;

52. Mektup: el-İ'caz ve'l İcaz, s.33. Ebu Mansur Sealibi; Bihar'ul-Envar, c.8, s.629, Meclisi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
53. Mektup
Mısır'a vali tayin ettiği ve Muhammed b. Ebi Bekir'in işinin karıştığı bir zamanda Malik el-Eşter'e yazdığı emirnamesidir. Bu; yazdığı ahitlerin en uzunu, en derli toplu ve en güzel olanıdır.;


Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla... Bu, Allah'ın kulu Mü’minlerin emiri Ali'nin, vergisini toplamak, düşmanıyla savaşmak, halkını ıslah etmek, ülkelerini imar etmek üzere Mısır'a vali tayin ettiği Malik bin Haris el-Eşter'e emirnamesidir.

Ona, Allah'tan korkmasını, itaatini tercih etmesini; herkesin sadece uyduğunda mutlu olduğu, inkar ve zayi et­tiğinde ise mutsuz olduğu farzlarına ve sünnetlerine dair kitabında emrettiği şeyleri yerine getirmesini ve Allah'a kalbiyle, eliyle, diliyle yardım etmesini emreder. Zira ismi yüce olan Allah, dinine yardım edene yardım etmeyi ve di­nini üstün tutanı üstün tutmayı üzerine almıştır.

Hakeza, şehvetler karşısında nefsinin dizginlerini ele almasını ve azgınlıklardan alıkoymasını emreder. Zira Allah'ın merhamet ettiği dışında hiç şüphesiz nefis, kötülüğü emreder.

Ey Malik! Seni, senden önce adaletle veya zulümle hükmü süren nice devletlerin gelip geçtiği bir ülkeye yolladığımı bilesin. Sen, senden önce idarecilerin işlerini nasıl görüyorsan; halk da senin işlerini öylece görür. Sen, onlar hakkında neler söylüyorsan; halk da senin hakkına öyle şeyler söyler. Salih insanları, Allah'ın kullarının diliyle söylettiği şeylerden anlamak mümkündür.

Senin için kıymetli azık, salih amel olsun. Nefsine hâkim ol. Sana düşen; helal olmayan şeylerde nefsini dizginlemektir. Zira onu dizginlemek sevdiği veya sevmediği şeyler hususunda ona karşı insaflı olmaktır. Halkına muamele etmeyi kalbine şiar, onları sevip, lütfetmeyi kendine huy edin. Onlara karşı yenmelerini ganimet bilen yırtıcı bir canavar gibi olma. Çünkü onlar iki sınıftır: Bir kısmı, dinde kardeşindir, bir kısmı ise yaratılışta senin eşindir. Onlar yanılıp hata edebilirler, kusurları olabilir, kasten veya hata ile ellerinden bir şey çıkabilir. O halde Allah'ın seni bağışlamasına nasıl sevinip hoşnut olursan, sen de onlara karşı bağışlayıcı davranıp kusurlarını affet. Çünkü sen, onlardan üstünsün; seni bu işe tayin eden senden üstün ve Allah da seni vali tayin edenden üstündür. İşlerinden seni sorumlu tutmuş, seni onlarla imtihan etmek istemiştir.

Allah'a karşı savaş açmaya kalkışma; çünkü onun ceza­landırılmasından kurtulman mümkün olamadığı gibi; seni bağışlayıp rahmetiyle muamele etmesinden de müstağni değilsin. Kusurlarını bağışladığında pişman olma, cezalan­dırdığında da sevinme, içinden çıkmanın mümkün olduğu şeylerde gazaba koşma, "Ben onların üzerinde emir sahi­biyim, emirlerime uyulması gerek" demeye kalkışma; çün­kü bu, kalbin fesadına yol açıp, dini zayıflatır. Nimeti dev­leti zevale yaklaştırır. İçinde, iktidarından dolayı kibir ve gurur gibi bir duygu ortaya çıktığı zaman senin üzerinde olan Allah'ın mülkünün azametini düşün ve senin güç yetiremediğin şeylere nasıl güç yetirdiğini gör. Bu, tamahın­dan dolayı isyan edip serkeşlik eden nefsini yatıştırır, kib­rini ve gururunu yok eder, kaybolup giden aklını da başına getirir.

Allah'ın azametiyle boy ölçüşmeye; gücünü, onun yüce kuvvetine benzetmeye kalkışma. Çünkü Allah, her zorbayı ezip zelil eder; her kibirlenip büyüklük taslayanı alçaltır, küçük düşürür. Allah'a karşı insaflı ol; halka, ailenin seç­kinlerine, kendilerine özel ilgi duyduğun emrindeki kimselere karşı insaflı davran. Böyle yapmazsan, ancak zulmetmiş olursun. Allah'ın kullarına zulmeden kimseye kulların yanı sıra Allah da düşman olur. Allah kendisine düşmanlık edenin delilini batıl kılar, zulümden vazgeçerek tövbe edinceye kadar onunla savaşır. Allah'ın nimetini değiştiren, azabının çabuk gelmesine sebep olan şeyler içinde zulümden daha etkili bir şey yoktur. Allah, zulme ve işkenceye maruz kalanların feryadını duyar ve O, zalimleri gözetir.

Senin için işlerin en sevimlisi hakta orta yolda olan, adalette en genel bulunan ve halkın hoşnutluğunu en çok toplayan iş olmalıdır. Çünkü genelin öfkesi özelin rızayetini faydasız kılar; oysa genelin hoşnutluğuyla özelin öfkesi örtülüp giderilir. Zira bu yakınlar hâkime bollukta en ağır gelen, darlıkta en az yardım eden, haklarında insafla hükmedilmesini hoş görmeyen, isteklerinde inada dire­nen, verildiğinde az şükreden, verilmediğinde özrü zor kabul eden, zamanın güçlüklerine karşı en az direnç göste­ren kimselerdir. Dinin direği olan, İslam cemaatini oluştu­ran, düşmanlara karşı duran, ümmetin çoğunluğu olan halkı daha çok sevmeli ve onlara daha fazla meyletmeli-sin.

Senden en uzak ve nezdinde en sevilmeyen kimse, halkın ayıplarını araştıranlar olsun. İnsanların ayıpları vardır. Valiler, bunları örtmeye en layık olan kimselerdir. Onların bilmediğin ayıplarını araştırmaya kalkışma; sana düşen, gördüklerini temizlemendir. Bilmediklerin hakkında da Allah hükmeder. Halkın ayıplarını gücünün yettiğince ört ki Allah da senin halktan gizli kalmasını istediğin ayıplarını örtsün. Halkın kalplerindeki kin düğümünü çöz, kalbinden çıkar, her düşmanlığın kökünü kes, senden gizletilen şeyleri bilmezlikten gel; halkın ayıplarını söyleyen dedikoduları tasdik etme; çünkü nasihatçilere benzese bile, dedikodu yapan sahtekârdır.

Cimri kişiyi meşveretine sokma ki seni cömertlikten alı-koyar ve bir şeyler yapmaya çalıştığında da seni fakirlikle korkutur. Korkaklara da danışma; çünkü işlerini zayıflatır. Haris olanlara da danışma; onlar da sana zulümle tamahkârlığı güzel gösterir. Cimrilik, korkaklık ve hırs farklı huylardır ama, Allah'a kötü zanda birleşirler.

Vezirlerinin en kötüsü, senden önceki kötülere vezirlik edenler, suçlarına ortak olanlardır. Sana sırdaş olmasınlar; çünkü onlar günahkârların yardımcıları, zalimlerin kardeş­leridir. Sen, bunların yerine görüşleri en az onlarınki kadar isabetli, fakat onlar gibi günahkâr olmayan, zalime zul­münde, günah işleyene günahında yardımcı olmayan daha hayırlı kişiler bulabilirsin. Bunların yükü daha hafif, yar­dımları daha güzeldir. Besledikleri sevgi daha içten, başkalarıyla yakınlıkları, daha azdır. Yalnızken bunlarla bulun, meclislerinde de bunları bulundur.

Allah'ın, dostlarında bulunmasından hoşlanmadığı şeylerde sana en az yardım eden, acı da olsa sana hakkı söyleyen kişileri seç.; her ne kadar sana hoş gelmese de...Takva ehli olan sadık kişilerle dost ol, seni övmemelerini iste; yapmadığın batıl bir işle seni sevin­dirmesinler. Çünkü fazla övünme, insanın kendini be­ğenmesine neden olur, azgınlığa sürükler.

Nezdinde iyilik yapanla kötülük edenin yeri, aynı düzeyde olmasın. Çünkü bu, iyileri iyilik etmekten vazgeçirir; kötülük edenleri de kötülüğe teşvik eder. Bunların hepsine de kendilerine layık oldukları şekilde muamele et. Bil ki vali için, halka ihsanda bulunmaktan onların işlerini kolaylaştırmaktan ve yerine getirmek zorunda olmadıkları işleri yerine getirmeye zorlamamaktan daha çok halkın güvenini kazandıracak başka bir şey olamaz. Halka senin hakkında güzel zanna sahip olmalarını sağlayacak şekilde davran; gerçekten hüsn-ü zan, senden birçok zorluklan uzaklaştırır. Hakkında daha çok hüsn-ü zanda bulunman gereken kimse, hakkında daha çok iyilik ettiğin ve kötü zanda bulunman gereken kimse ise hakkında kötülük ettiğin kimsedir.

Bu ümmetin öncülerinin ortaya koyduğu, halkın üzerinde uzlaştığı, işlerini düzenlediği salih sünneti kaldırma. Geçip gidenlerin güzel sünnetlerine zarar veren yeni sünnetler çıkarma. Aksi taktirde iyi mükafat bu iyi sünnetleri getirenlere, günah ise bu sünneti kaldıran sana kalır.

İdaren altındaki ülke işlerini düzenlemek ve senden önceki insanların ortaya koyduğu şeyleri ayakta tutmak için daima ulema ile görüşmeyi, hikmet sahipleriyle tartışmaları çoğalt.



Şunu bilmelisin ki halk sınıflara ayrılmıştır. Bir kısmı, ancak diğer kısmın ıslahıyla düzene girer. Birbirlerinden ihtiyaçsız değillerdir. Onlardan bazıları Allah'ın askeridir, bazısı da kamu ve özel işleri gören kâtiplerdir. Bazısı adil kadı, bazısı insafla ve şefkatle iş gören memur, bazısı cizye ve haraç veren zımmi, bazısı vergi veren Müslüman, bazısı tüccar, bazısı sanatkar, bazısı da düşük olan muhtaç ve fakirlerdir. Bunların hepsine Allah, kendi katında bir pay ayırmış, ölçüsünü kitabında veya nebisinin (s.a.a) sünnetinde kesin olarak bildirmiş ve nezdimizde mahfuz olan bir ahit karar kılmıştır.

Ordu, Allah'ın izniyle halkın sığınakları, valilerin ziyne­ti, dinin izzeti, emniyetin vasıtalardır. Halk, ancak onlarla ayakta durur. Ordu da ancak Allah'ın onlar için çıkardığı vergiyle ayakta durabilir ve düşmanlarına karşı güç kaza­nabilir. Onların bütün ihtiyaçlarının giderilmesi, düzene girmeleri, ancak o vergiye dayanmakla mümkün olabilir. Bu iki sınıf, ancak kadılar, zekât ve vergi memurları ve kâtiplerden oluşan üçüncü sınıfla güçlenip düzene girer. On­lar anlaşmaları kontrol eder, faydalı şeyleri toplar, özel ve genel işlerde onlara güvenilebilir. Bütün bunlar da ancak tüccarlarla, sanatkârlarla ayakta durabilir. Onlar, halkın muhtaç olduğu şeyleri hazırlayıp çarşılara pazarlara ge­tirirler. Bunun sonucunda başka sınıfların elde edeme­yeceği kazancı elde ederler, diğerlerinin yapmadığı şeyleri yaparak halkın işlerini düzenlerler.. Sonra muhtaç olan, yoksulluk çeken, gözetilmesi, yardım edilmesi gereken fa­kir tabaka gelir. Bunların hepsi için, Allah katında genişlik vardır. İhtiyaçlarının giderilmesi, durumlarının düzene so­kulması hususunda hepsinin vali üzerindeki hakkıdır. Vali, Allah'ın emrettiklerini gereği gibi ihtimamla yerine getirir­ken, halkın ıslahına çabalarken, Allah'ın yardımını dileme­si, hakka riayet etmesi, işler ister hafif olsun ister ağır, sabır göstermesi gerekir. Orduna; sence Allah, Resulü ve İmam'ın için en fazla iyilik isteyen, en iffetli, en sabırlı olan, geç sinirlenen, kendisinden özür dilenince rahatlayan, zayıflara merhametli, güçlülere karşı gevşeklik göster­meyen, katılıkları tecavüze sevk etmeyen ve acizlikleri kendilerini hareketten alıkoymayan kimseleri komutan seç.

Sonra toplumun şahsiyetlerine, iyi evlerin halkına, geçmişinde iyilik ve güzellik bulunanlara; gözü pek, kahraman, cömert, iyilik ve bağış sahiplerine katıl. Çünkü bütün yücelikler, bütün iyilikler onlarda toplanmıştır. Babaların oğullarını gözetmesi gibi sen de onların işlerini gözet. Onlara yaptığın iyiliği büyük görme, verdiğin şey az bile olsa bunu basit görme. Çünkü bu ihsan, onların hayrını dilemelerine ve hüsn-ü zanda bulunmalarına vesile olur. "Önemli şeyler yapacağım." diye basit işlerini ihmal etme. Lütfettiğin az bile olsa, bir yerde işe yarar, kolaylık sağlar. Büyüğünün de yeri vardır, ona da ihtiyaç duymazlık edemezler.

Yanında en çok itibar gören kumandaların, askerine yardımda cömert davrananlar, onlara yardım edenler, on­ların ve geride bıraktıkları ailelerinin ihtiyacını giderenler olmalıdır. Sonuçta onların tek derdi, tasası, en mühim işle­ri düşmanla cihad olmalıdır. Onları koruyup, şefkatli dav­ranman, kalplerinin sana meyletmesine sebep olur. Valile­rin gözlerini aydın eden işlerin en efdali, ülkede adaletin hâkim olması, halk arasında sevginin, dostluğun yayılması­dır. Aralarında sevginin yayılması da ancak gönüllerinin se­lamet ve huzur içinde olması ile mümkündür. Hayır dile­meleri de ancak işleri hususunda valilerinin etrafını sarma­ları, devletinin yükünün omuzlarına ağır gelmemesi ve yö­neticiliğinin uzamasından usanmamalarıyla mümkün olur. O halde halkın arzularını yerine getir, onlara güzel övgüde bulun, tahammül ettikleri zorlukları sürekli dile getir. Çünkü yaptıkları güzel işleri çokça zikretmek, yiğitlikleri hareketlendirir, geri kalmış olanları işe teşvik eder inşallah! Her ferdin başına geleni bil! Birinin yaptığı işi ve çektiği zahmeti, başkasına mal etme, herkese yaptığının karşılığı eksiltmeden ver. Kişinin eşraftan olması, yaptığı küçük işi büyük görmene; kişinin düşkünlerden olması, yaptığı bü­yük işi küçük görmene sebep olmasın.

Büyük işleri, zor durumları, seni şüpheye düşüren işleri Allah ve Resulüne döndür. Allah, irşat etmeyi sevdiği topluma şöyle buyurmuştur; "Ey İman edenler, Allah'a, Resulüne ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin; eğer bir işte çekişir, ihtilafa düşerseniz, onu Allah'a ve Resulüne döndürün."(Nisa: 59) Allah'a döndürmek, kitabının muhkem hükmünü almak; Resule döndürmek ise, (Müslümanları) toplayan, dağıtmayan sünnetine sarılmak­tır.

İnsanlar arasında hükmedecek kişileri; halkın en üstün­lerinden, işlerden bunalmayacak, hasımlarına yenilmeye­cek, hatada ısrar etmeyecek, hakkı tanıyınca uymada ge­cikmeyecek, nefsi tamaha yönelmeyecek, araştırmaksızın az bir anlayışla yetinmeyecek, şüpheli işleri herkesten iyi tanıyacak ve herkesten çok delile sarılan kişilerden seç. Hasmın müracaatından daralıp sıkılmayan; gerçekleri keş­fetmede herkesten çok sabreden, hüküm belli olduğunda kesin hükmü veren, övgü ve yalakacılıklara aldanıp kendin beğenmeyen, başkalarının teşvikiyle davalılardan birine yönelmeyen kişiler olsunlar. Böyle kimseler pek azdır ya! Böyle birinin hâkimliğimi güzel üstlen/güzel tut, ona mal (maaş) vermede elin açık olsun. Böylece sorunları hallol­sun ve insanlara ihtiyacı azalsın. Yakınların, onlar hakkında tamaha kapılmasın ve başkalarının zararından güvende kalsınlar diye onlara kendi yanından iyi bir yer ver. Bu konuya dikkat et. Çünkü bu din, şerlilerin elinde esir oldu, onda heva ve hevesle amel edildi, onunla dünya istenir oldu.

Memurların işleri konusunda çok dikkatli ol. Onları denedikten sonra görevlendir. Dostluk sebebiyle ve başkalarına danışmadan tayin etme. Çünkü bu ikisi (dostluk sebebiyle ve başkalarına danışmadan tayin etmek), zulüm ve hıyanet şubelerinin bir araya gelmelerine sebep olur. Bunları iyi ailelerden, İslam'a eskiden girmiş olup tecrübeli ve hayâlı kişilerden seç. Çünkü onlar, ahlakça en yüce, namusları en doğru, tamahları en az, işlerin sonuçlarını gözetmede en gayretli kişilerdir. Rızıklarını bol bol ver. Böyle yapman onlara nefislerini düzeltme kuvveti verir, elleri altında bulunan mallardan uzak kılar. Emrine karşı çıkmaları, emanetine hıyanet etmeleri onların aleyhine sana delil olur. Yaptıklarını denetle, onarın peşice vefalı ve sadık kişilerden seçilmiş ajanlar gönder; çünkü onların gizli işlerinden haberdar olman, emin olarak işlerini yapmalarına, halka şefkatle muamele etmelerine sebep olur.

Memur yardımcılarının seni ihanete düşürmesinden sakın. İçlerinden biri, görevine ihanet ettiği ve ajanların raporları hıyanetinde birleştiği zaman, bu sana delil olarak yeter. Artık onun bedenine ceza vermeli, yaptıklarından dolayı onu sorgulamalısın. Sonra onu zillete düşürüp hıyanetle damgalamak, suçluluk utancını boynuna takmaksın.

Verginin toplanmasını da denetle, memurların duru­munu düzelt; vergilerin ve vergi memurlarının ıslahı, onla­rın dışındakilerin de ıslahı demektir. Başkaları, ancak onların ıslah olmasıyla düzene girebilir. Çünkü insanların hepsi verginin ve vergi memurlarının ailesidir. Vergi toplamak­tan çok, toprağın imarına, kalkınmasına dikkat etmeye ça­lışmalısın. Çünkü vergi ancak toprak imar oldukça topla­nabilir. Toprak imar olmadan vergi isteyen kimse ülkeyi harap ve halkı helak eder. Böylesinin işi, pek az devam e-der. Vergi verenler, verginin ağırlığından, vergi verecekleri şeylerin bir afete uğramasından, sularının kesilmesinden, yağmurun yağmamasından, toprağın değişmesinden, bir bendin yıkılıp araziyi su basmasından veya kuraklıktan şikâyet ederlerse, hallerini düzeltecek derecede vergilerini azaltman gerekir. Bu, sana ağır gelmemeli. Çünkü bu ko­laylık ve yardımla halk refaha kavuşur, ülke kalkınır, vela­yetin süslenir, onların güzel övgüsünü kazanırsın. Refahla­rı için çalıştığın, adaletle muamele ettiğin, onları kuvvet­lendirdiğin için, gerektiğinde bu kuvvete dayanabilirsin. Onları esirgemen, adil davranman, yumuşaklıkla muamele etmen buna sebep olur. Öyle bir zaman gelir, öyle bir iş olur ki, onlara müracaat etmen gerekir, onlar da isteğini sevinçle kabul eder, yerine getirirler. Çünkü ülkede mey­dana gelen kalkınma ve servet, yükleyeceğin yükü çekme­lerini mümkün kılar. Bir yerin harap olması, halkının yok­sul düşmesinden kaynaklanır; halkın yoksul düşmesi ise, valilerin kendilerine mal yığmalarından, makamlarının de­vamlı olacağını düşünerek su-i zanda bulunmalarından, ib­ret alınacak şeylerden az istifade etmelerindendir.

Katiplerinin durumlarını da denetle, işlerini hayırlılarına havale et; düşmanlarına karşı kullanacağın planları, gizli tuttuğun şeyleri, büyüklenen, kibirlenen, bu yüzden de cemaatin önünde sana karşı durmaya cüret eden kişilere değil, temiz ve iyi ahlak sahibi olanlara yazdır. Memurla­rından gelen mektupları sana sunmakta gaflet etmemeleri, senden aldıkları emri olduğu gibi aktarmaları, bir anlaşma yapacağınız zaman şartları zayıf bırakmamaları, gerektiğinde o ahdi bozmakta acze düşmemeleri, şartları ona göre belirlemeleri, işleri başarırken hadlerini bilmezlik etmemeleri gerekir. Çünkü kendi haddini bilmeyen kişinin, başkalarının haddini hiç bilmeyeceği bellidir. Onları kendi anlayışa güvenerek, haklarında iyi zanda bulunarak tayin etme. Çünkü insanlar, yapmacık davranışlara başvurarak, güzel hizmetler göstererek kendilerini valiye tanıtırlar. Oysa, bunların ötesinde ne hayır dilemeyi, ne de emanete riayet etmeyi bilirler. Senden önceki temiz insanların seçtikleri kişilere bak; sen de onları seç. Halka en güzel muamelede bulunanları, emanete riayette en fazla tanınmış olanları işlerin başına getir. Bu, Allah'a ve işlerine memur bulunduğun kişilere karşı hayır istediğini ispatlar. Her işin başına işlerin çokluğundan şaşmayacak, işlerin büyüklüğünü önemsemeyecek kişileri seç. Kâtiplerden birinin bir ayıbına göz yumarsan sorumlu tutulursun.

Tüccarla, sanatkârlara karsı hayırla muamele etmeni ve memurlarına da onlara iyi davranmalarını söylemeni tavsiye ederim. Onların bir kısmı, oturdukları yerde ticaretle meşgul olur; bir kısmı, bir yerden bir yere mal götürür. Bir kısmı da halkın muhtaç olduğu şeyleri elleriyle hazırlar; bunlar, fayda­lı kişilerdir. Gerekli şeyleri ülkendeki karalarda, denizlerde, dağlarda, ovalarda yolları aşarak, meşakkat çekerek getirirler; halkın, o insanların bulunduğu yerlere gitmeye ne imkânı ne de gücü vardır. Onlar, barış içindedirler; şerlerinden, kinle­rinden korkulmaz; isyanlarından asla çekinilmez. Bulundu­ğun yerde onları denetle, ülkenin diğer şehirlerindeki du­rumlarını izle. Şunu da bilesin ki bunların çoğunda aşırı hırs­la, kötü bir cimrilik, bencillik, ihtikâr ve alış verişi keyiflerine göre yapma gayreti vardır. Bu, halk için bir zarar kapısıdır; valiler için de bir kusurdur. İhtikârı önle, çünkü Resulullah da men etmiştir. Taraflardan birine zulmetmeksizin alan ve satan her iki tarafın da zararına sebep olmayacak şekilde bir alış verişin gerçekleşmesini sağla. Yasaklandıktan sonra ihtikâra kalkışan olursa, onu adalet sınırını aşmaksızın cezalan­dır.

Allah için, Allah için, hilesi düzeni olmayan aşağı tabakayı gözet. Onlar yoksul, muhtaç, darlıktan bunalmış, dertlerle boğuşan, kazançtan aciz kişilerdir. İçlerinde dilenenler olduğu gibi, bir şey uman fakat, kimseden bir şey istemeyenler de vardır. Allah onlara bir hak tayin etmiş ve senden de ona riayet etmeni istemiştir. O halde onu korumaya çalış. Onlara beytülmalinden bir pay ayır ve her şehirde İslam'a (devlete) ait arazilerin gelirlerinden de bir pay ver. Zira o şehre uzak olanların da, yakın olan kimseler gibi hakkı vardır. Senden uzak ve yakın herkesin hakkına riayet etmen istenmiştir. Gurur ve şımarıklık seni onlardan gafil kılmasın. Zira önemli işlerle meşgul olman, küçük sayılan işlere bakmana mazeret olamaz. Böyle bir özür kabul de edilemez. Önemli saydığın işlere dalman, sana onları unutturup yüz çevirtmesin.

Onlardan, insanlar tarafından hakir görülen fakat gelip sana dert anlatmayanları ara bul. Onları bulmak, hallerini anlamak için, Allah'tan korkan, büyüklenmeyen, mütevazı kişiler yolla da o kimselerin durumlarını sana iletsinler. Sonra insanlar hakkında buluşma gününde Allah'a mazeret getirebileceğin bir şekilde davran. Fakirler ve sefiller, insanlar içinde insafa en fazla layık kişilerdir.

Haklarım eda etmede, Allah katında bir mazeretin olacak şekilde hareket et. Bir hile yapmayan, kimseden bir şey is­temeyen yetimlerin, yaşlıların hakkını da gözet. Bu valilere ağır bir yüktür. Fakat hak, bütünüyle ağırdır. Allah, yalnızca güzel bir akıbet isteyen, sabretmeye zorlayan ve Allah'ın kendisi hakkındaki vaadine güvenen insanlara o yükü hafif­letir. Zamanının bir kısmını bizzat haksızlıklara uğrayanlara, ihtiyaçlarını, sıkıntılarını sana söylemek isteyenlere ayır. On­larla herkese açık bir yerde oturarak konuş. O mecliste, ya­ratanına karşı mütevazı ol. Askerlerinden, yar­dımcılarından, koruyucularından korkmadan, çekinmeden seninle konuşmalarını sağla. Resulullah'ın birçok yerde "Allah, zayıfın korkarak, dili dolaşarak dert anlatmaya ça­lıştığı, fakat güçlüden hakkını alamadığı bir ümmeti asla temizlemeyecektir." dediğini duydum

O halde onların sert konuşmalarına ve konuşma yeter­sizliklerine tahammül et. Daralmayı, büyüklenerek onlarla konuşmaktan çekinmeyi bırak da Allah, bu yüzden sana rahmetini bütünüyle yaysın, itaatinden dolayı sana mükâfat versin. Verdiğin zaman kolaylıkla ver, vermediğin zaman güzellikle mazeretini söyleyerek verme.

İşlerinden bazılarını bizzat senin yapman gerekir. Bun­lar, kâtiplerinin aciz kıldığı durumlarda memurlarına cevap vermen; arz edildiğinde halkın ihtiyacını hemen gidermendir. Bu iş yardımcılarını sıkabilir, vaktinde yapmayabi­lirler. Her günün işini o gün yap. Çünkü her gün yapılacak özel işler vardır.

Kendin için, vakitlerin en üstününü Allah'a ayır. Fakat halka ayırdığın vakitler de niyetin temiz olup, halkın ısla­hına, selametine vesile olduğu zaman Allah'a ayrılmış sayı­lır.

Allah'a özgü olan farzlarda niyetini halis kılmalı ve öz­gün vaktinde kılmalısın. O halde gece gündüzün bir bö­lümünde bedenini Allah'a itaate ver, O'na yaklaşmana ve­sile olan fiillerde bulun, bedeninin yorgun düşmesine ne­den olsa da fiillerinin eksiksiz ve kusursuz olmasına dikkat et. Namazı, uzatıp insanları bıktırmadan, hızlandırıp zayi etmeden, içlerinde hastalar ve ihtiyaç sahipleri olduğunu bilerek kıldır. Beni Yemen'e göndereceği zaman Resulullah'a "onlara nasıl namaz kıldırayım" diye sordum.

O da "En zayıflarının namazı gibi namaz kıldır, mü’minle­re karşı merhametli ol."dedi.

Halkından uzun müddet gizlenme. Çünkü valinin raiyetinden gizlenmesi, halkı sıkınaya sokan işlerdendir ve iş­lerdeki bilgisinin azlığına delalet eder. Onlardan gizlenmek birçok şeyi bilmelerine engel olur, onların gözüne büyük şeyler küçük; küçük şeyler büyük görünür, iyilik kötü gö­rünür; kötülük güzel görünür; sonuçta hakla batıl birbirine karışır. Vali de bir insandır; halkla görüşmedikçe onların halini bilemez, kendisine gizli kalanları göremez. Halkın, kendisiyle doğrunun yalandan ayrıldığı alametleri yoktur.

Sen iki halden biri üzeresin; hakkı uygulamada eh' açık ve cömertsin, o halde neden halktan gizlenip ödemen ge­reken bir tarzdan veya yapman gereken bir iyilikten kaçınasın? Ya da cimri ve dar görüşlü birisin; bu durumda da halk seni görünce ümidini keser ve ihtiyaçlarını istemekten vazgeçer. Üstelik halkın sana zahmet vermeyen şikâyetlerinin çoğu, ya bir zulme uğradığından yahut muamelede insaf istediğindendir.

Sonra valinin, kendi reyleriyle hareket eden, zulüm işleyen, muamelede insafları az olan, adaleti gözetmeyen bazı yakınları vardır, bunların sebeplerini yok ederek köklerini kopar. Yakınlarından hiç birine bir arazi verme. Sakın sana yakınlıkları sebebiyle sudaki payları veya ortak yapmaları gereken işlerinde komşu arazilerin sahiplerine zarar verecek ve zahmetlerini onların üzerine atacak bir antlaşma yapmasınlar. Bunun faydası, lezzeti onlara; vebalini ise dünya ve ahirette sana kalır. Yakın olsun, uzak olsun hak edene hakkını ver, bu konuda sabırlı ol, ecrini Allah verir. Her ne kadar adaleti uygulamada yakınların zarar da görse, sonu övülmüş olan bu iş sana ağır da gelse, sen yine işin sonuna bak!

Halkın, zulüm yaptığını zannederse; mazereti açıkça söyleyerek kendini bu zandan kurtar. Bu iş nefsin için bir riyazet ve halka karşı bir yumuşaklıktır. Özür getirmekle, hem kendi hedefine ulaşırsın, hem de onların hak yolda sebat etmelerini sağlarsın.

Düşmanın, sizi Allah'ın hoşnutluğuna ulaştıracak barış teklif ederse, kabul et. Çünkü barışta ovdun için huzur ve genişlik; sıkıntıların için rahatlık ve kurtuluş; şehirlerin için emniyet vardır. Fakat barış yaptıktan sonra düşmanına karşı her yönüyle uyanık ol, ondan kork ve tetikte bulun; çünkü düşman, çoğu kez yaklaşarak gafil olmanı bekler. Öyleyse tedbirini al, bu hususta hüsn-ü zan beslemeyi de bir kenara bırak. Düşmanınla bir anlaşma yaptığın veya onu zimmetin altına aldığın zaman ahdine vefalı ol; eminliğinle verdiğin zimmete riayet et. Verdiğin sözlere, haklara kendini kalkan yap. Çünkü arzularının farklılığına, görüşle­rinin kopukluğuna, bölük pörçük olusuna rağmen insanla­rın, Allah'ın farz kıldığı şevlerden ahitlere vefalı olmak gibi saygı gösterdikleri, üzerinde şiddetle birleştikleri başka bir şey yoktur. Hatta müşrikler bile kendi aralarında buna ria­yet etmişler, sözünde durmamanın kötü sonuçlarını gör­müşlerdi. O halde zimmetine ihanet etme, ahdine vefasız­lık etme, düşmanını sözle kandırma. Çünkü cahil ve asi olandan başkası, Allah'a karşı böyle bir cürette bulunmaz. Allah, ahdini ve zimmetini rahmetiyle kulları arasında bir güvenlik; dokunulmasını yasakladığı, herkesin yerleşeceği ve herkesin civarına koştuğu haremi kılmıştır. Onu boz­mak, ona ihanet etmek, ona hile katmak olmaz. Bahane­lerle bozulacak anlaşmayı yapma, pekiştirip belgeledikten sonra, bozmak için bir çok anlama gelen muğlâk ifadelere dayanma. Boynuna aldığın ve ilahi ahdine riayet etmen ge­reken işin sıkıntısı, hiç bir hakkın olmadığı halde seni ver­diğin ahdini bozmaya yöneltmesin. Ortadan kalkmasını umduğun ve güzel sonucuna göz diktiğin işin sıkıntısına sabretmen; akıbetinden korktuğun ihanetten, Allah'ın seni sorguya çekmesinden ve dünya ve ahirette bağışlanma yo­lunun yüzüne kapanmasından daha hayırlıdır.

Kanlardan ve onları helal olmaksızın akıtmaktan sakın. Çünkü azaba sebep olan, daha büyük bir şey yoktur. Kanların haksız yere dökülmesinden başka, hesap sorulmasına, nimetinin zevaline ve müddetin kesilip ömrün bitmesine sebep olacak bir şey yoktur. Allah, kıyamet gününde insanlardan ilk olarak, akıttıkları kanları sorup kulları arasında hükmedecektir. Haram olan kanı akıtmakla otoriteni güçlendirmeye kalkışma. Çünkü bu, gücü zayıflatan işlerdendir. Hatta gücü yok edip götürür veya başkalarına verir. Kasten adam öldürme hususunda ne benim yanımda, ne de Allah katında hiçbir özrün olamaz. Çünkü cezası kısastır. Eğer hatayla birini öldürürsen, kamçın, kılıcın veya elin yanlışlıkla veya istemeden cezalandırmada aşırı giderek veya hafif bir darben veya biraz daha fazlası ölüme sebep olursa, gücüne güvenerek öldürülen kimsenin velilerine haklarını vermezlik etme.

Kendini beğenmekten, seni nefsinle böbürlenmeye sevk eden şeylere güvenmekten, aşırı övgüyü sevmekten sakın. Çünkü bunlar, ihsan sahiplerinin ihsanlarını helak etmek için şeytanın aradığı uygun fırsatlardır.

Halka karşı yaptığın iyiliği başlarına kakmaktan, onları minnet altında bırakmaktan ve yaptığını olduğundan çok gösterip övünmeye kalkışmaktan sakın. Vaat edince vaa­dinden dönme. Yaptığınla kişiyi minnet altında bırakmak, ihsanını yok eder. Yaptığını çok görüp onunla övünmek, hakkın nurunu götürür. Vaadinden dönmek, insanların nefretini, Allah'ın azabını gerektirir. Allah-u Teâlâ: "Allah katında en büyük azaba sebep olan şey, yapmadığınız şeyi söylemenizdir."(Saf: 3) buyurmuştur.

Zamanı gelmeyen işlerde acele etmekten, zamanı gelmiş işleri ihmal etmekten, gerçeği sence belli olmayan işte ısrar etmekten, doğruluğu açıkça belli olan işte gevşekliğe düşüp savsaklamaktan sakın. (Her işi yerli yerince yap.)

Herkesin hakkı olduğu bir şeyi kendine ayırmaktan, görmen gereken ve herkesin bildiği şeyleri görmezlikten gelmekten sakın. Çünkü çok geçmeden senden alınıp başkasına verilecektir. Yakın bir zamanda, işleri örten perdeler açılıp, mazlumun hakkı senden alınır. Öfkeni yen, kendine sahip ol, kimseye el kaldırma, kötü sÖ2 söyleme. Bu hallerde sakinleşip iradeni kullanabilmen için acele etmekten kaçın ve öfkeni dindir. Bunları, Rabbine ulaşacağını kalbine iyice yerleştirmeden uygulayamazsın.

Senden önce geçen adil yönetimlerden, üstün ka­nunlardan; Peygamber'imizin bıraktıklarından, Allah'ın kitabındaki yükümlülüklerden öğüt alman, bizim bilerek yaptığımızı gördüğün şeylere uyman, bu emirnamede sana verdiğim ve nefsin heva ve hevese kapıldığında bahane bulmaman için sana hüccetimi tamamladığım emirlere tabi olmaya çalışman gerekir. Allah'tan başka hiç kimse kötülüklerden koruyamaz ve iyiliklerde başarı veremez.

Resulullah'ın (s.a.a) bana ettiği vasiyetlerden biri de namaz kılmak, zekât vermek, kölelere merhamet etmek idi. Ben de sana yazdığım be emirnameyi onun tavsiyesiyle bitirmek istiyorum. Yüce Allah'tan başka bir güç ve kuvvet yoktur."

Emirnamenin sonu ise şöyledir:

"Rahmetinin genişliğine, yüce kudretine ve her isteneni vermesine dayanarak, Allah'ın bizi hoşnut olduğu işleri başarmaya, kendisine ve halkına yaptıklarımız için açık özür­ler getirmeye, kullarının güzel övgülerine mazhar olmaya, ülkelerinde güzel eserler bırakmaya muvaffak kılmasını, nimetinin kemaline ve kereminin bolluğuna erdirmesini, senin ve benim ömrümü saadet ve şahadetle tamamlama­sını diliyorum. Biz onun dergâhındaki şeylere müştakız. Selam Allah'ın Resulü ve temizlenip arınmış Ehl-i Beyt'ine olsun."


KaYNaKLaR;

53. Mektup: Tııhef'ul-Ukul, c.126, İbn-i Şu'be Harrani; Deaim'ul-İslam, c.l, s.350. Kadı Numan; Nihayet'ul Ereb, c.6, s.19, Nuveyri
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
54. Mektup
Mısır'a vali tayin ettiği ve Muhammed b. Ebi Bekir'in işinin karıştığı bir zamanda Malik el-Eşter'e yazdığı emirnamesidir. Bu; yazdığı ahitlerin en uzunu, en derli toplu ve en güzel olanıdır.;


H. 36 yılında İmran B. Hüseyn el-Huzai aracılığı ile Talha ve Zübeyr'e gönderdiği bu mektubu Ebu Cafer İskafî de Makamat adlı kitabında "Emir'ül-Mü’minin'in Faziletleri" bölümünde nakletmiştir.

"İnsanlar beni isteyinceye kadar, bana uymalarını is­temediğimi gizleseniz de bilirsiniz. Onlar bana biat edinceye kadar biatlerini istemedim, ikiniz de bana is­teyerek biat edenlerdensiniz. Halk, otoriteyi gasp ettiğim, mal mülküm olduğu için biat etmedi bana. Eğer bana isteyerek biat ettiyseniz, o halde bu ahdi bozmaktan vazgeçip hemen tövbe etmeniz gerekir. Yok, eğer istemeden biat ettiyseniz, görünüşte itaat etmeniz ve günahınızı gizlemeniz sebebiyle aleyhinize hareket etmeme yol açtınız. Ömrüme andolsun, takiyye yapmak, sırları gizlemek hususunda muhacirlerin en haklı olanı siz değilsiniz. Biat etmeden önce bana karşı çıksaydınız bu, sizin için, kabul ettikten sonra biatimden çıkmaktan daha kolay olurdu.

Osman'ı benim öldürdüğümü iddia ediyorsunuz; si­zinle benim aramda, Medine halkından size de bana da uymayanlar hükmetsin; o işte herkesin ne kadar rolü varsa üstlensin, gerekeni kabullensin. Ey iki ihtiyar! (Talha ve Zübeyr!) Görüşünüzden dönün! Şu an yaptığınız iş en bü­yük utançtır! Utançla ateş birleşmeden yaptığınızdan vaz­geçin! ve's-Selam."


KaYNaKLaR;

54. Mektup: Makamatfı Menakıb-i Emir'il-Müminin Ali (a.s), Ebu Cafer İskafı (Ö. 240); el-İmame ve's-Siyaset, c.l, s.70, İbn-i Kuteybe; et-Tarih, s. 173, İbn-i Asem-i Kufi; Tuhef'ul-Ukul, s.94, İbn-i Şu'be; Ravzat'ul-Kafı, c.l, s. 19, Kuleyni
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
55. Mektup
Muaviye'ye yazdığı mektup;


"Allah dünyayı, dünyadan sonrası için yarattı. Dünya ehlini de hangisinin güzel amel işleyeceğini bilmek için imtihan etti. Biz dünya için yaratılmadık ve dünya için çalışmakla da emrolunmadık. Biz, dünyaya imtihan edilmek için yerleştirildik. Allah, beni seninle, seni de benimle imtihan etti ve bizi birbirimize hüccet kıldı. Sen, Kur'an'ı tevil ederek dünyayı istedin; beni elimle veya dilimle işlemediğim bir cinayet ile itham ettin. Sen ve Şam ehli bu iftirayı atarak, âlimleriniz cahilleri ve ayaktakileriniz oturanları aleyhime kışkırtmaya koyuldu. Kendin için Al­lah'tan kork da yularını şeytanın elinden al, yönünü ahirete çevir. Çünkü o, bizim de sizin de gideceğiniz tek yoldur. Allah katından ansızın gelerek kökünü kesip, soyunu yok edecek azatdan sakın. Allah'a gerçekten yemin ederim ki, kader benimle seni bir gün karşılaştırırsa, "hükme­denlerin en hayırlısı olan Allah aramızda hükmedin-ceye kadar" (A'raf: 87) karşında dururum.


KaYNaKLaR;

55. Mektup: et-Teraz, c.2, s.393, Seyyid el-Yemani; Gurer'ul-Hikem, s.119, Amedi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
56. Mektup
Şureyh b. Hani'yi öncülerine kumandan tayin edip Şam'a gönderdiği zaman yazmış olduğu mektup;


"Sabah, akşam, her vakit Allah'tan sakın. Nefsin için dünyanın aldatıcılığından kork, hiçbir halde ondan emin olma. Bil ki eğer nefsini sevdiğin pek çok şeyden alıkoymazsan, arzuların seni pek çok zarara sokar. Nefsine engel ol, onu hatalara karşı kontrol et. Öfkelendiğinde ezip kahrederek öfkeni yen.


KaYNaKLaR;

56. Mektup: Kitab'us-Sıffın, s. 121, Nasr b. Mezahim; Tuhef'ul-Ukul, s.44, Herrani
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
57. Mektup
Medine'den Basra'ya doğru hareket ederken Kufe halkına yazmış olduğu mektup;


"...Zalim veya mazlum; isyan etmiş veya kendine isyan edilmiş olarak buradan ayrılıyor ve burayı terk ediyorum. Bu mektubumun kendisine ulaştığı herkese Allah'a hatırlatıyorum ve yanıma gelmesini; şayet iyi yoldaysam bana yardım etmesini, kötüysem kötülüğü terk etmem için beni uyarmasını istiyorum.


KaYNaKLaR;

57. Mektup: et-Tarih, c.6, s. 173 ve 3173 (36. yıl olayları), Taberi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
58. Mektup
Sıffin ehliyle arasında geçen olayları içeren ve tüm beldelere yazıp gönderdiği mektup ;


"İlk işimiz Şam halkından bir toplulukla karşılaşmamız oldu. Zahirde Rabbimiz, nebimiz birdi, İslam'daki davetimiz de birdi. Biz onlardan Allah'a imanlarının ve Resulullah'ı tasdiklerinin artmasını istemiyorduk, onlar da bizden böyle bir şey istemiyorlardı. İlgimiz olmadığı halde Osman'ın kanı konusunda ihtilafa düşünceye kadar iş aynıydı. Onlar bizi itham ediyor, biz ise kendimizin bundan beri olduğunu söylüyorduk.

Biz şöyle dedik: Gelin bugün fitne ateşini söndürüp halkı teskin ederek işe çözüm bulalım. İş alevlenince artık işe çözüm de bulamayız. Böylece işler bir düzene girsin ve o zaman hakkı yerli yerine koyabilelim. Onlar ise: "Hayır, biz, bu işi savaşla halletmeye karar verdik" diyerek kaçındılar. Neticede savaş rüzgârları esmeye başladı, istikrar bozuldu fitne ateşlenip alevleri yayılarak kızıştı. Savaş bize ve onlara dişlerini gösterdiği, pençesini attığı zaman çağrımıza uydular. Biz de onların çağrılarına uyduk, isteklerini hemen kabul ettik.

Onlara deliller göründü, mazeretleri bitti, özürlerinin de arkası kesildi. Onlardan kim bunu devam ettirir, kararında durursa, Allah, onu helakten korur; kim de inadında direnir ve sapıklığında kalırsa ahdini bozan biri sayılır, Allah onun kalbini perdesiyle örter, kötülük değirmeni, başında devamlı döner.


KaYNaKLaR;

58. Mektup: Bihar 'ul-Envar, c.8, s.545, Meclisi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
59. Mektup
Fars ayetlerinden Hulvan'ın kumandanı Esved b. Kutbe'ye yazmış olduğu mektup ;


"...Vali, kişisel arzu ve isteklerine göre hareket ederse, bu onun adaletli bir şekilde hükmetmesine engel olur. İn­sanların senin yanındaki işleri, sahip oldukları hakta eşit olsun. Çünkü adalete zulümden ulaşılamaz. Benzerinden hoşlanmadığın şeyden kaçın. Sevabını umup azabından korkarak nefsini Allah'ın sorumlu tuttuğu şeyleri yapmaya ada.

Şunu bilesin ki dünya, bir bela yurdudur. Orada bir saat yaşanan rahadık, kıyamet gününde hasret ve pişmanlığa neden olur. Hiçbir şev, seni ebediyen haktan müstağni kı­lamaz. Nefsini sapmalardan koruman ve bütün gücünle halkın işlerini ıslaha çalışman nefsin üzerindeki hakların­dandır. Çünkü sana onlardan ulaşan şey, onlara senden ulaşan şeylerden çok daha fazladır."



KaYNaKLaR;

59. Mektup: et-Teraz, c.l, s.i70, Seyyid e!-Yemani; Kitab'us-Sıffın, s.57, Nasr b. Mezahim
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
60. Mektup
Ordunun sefer-güzergâhı üzerindeki yerlerin vali ve sorumlularına yazmış olduğu mektup ;


"Allah'ın kulu, Mü’minlerin Emiri Ali'den ordunun geçeceği yerlerdeki valilere, zekat ve haraç memurlarına...

...İdare etmekte olduğunuz yerlerden inşallah geçecek olan bir ordu gönderiyorum. Onlara, insanlara eziyet et­mekten, kötülük yapmaktan kaçınmak gibi Allah'ın farz kıldığı şeyleri tavsiye ettim. Ben nezdinizde, yaptığınız biat sebebiyle ordunun size ve zimmetiniz altında bulunanlara yapacağı kötülüklerden uzağım. Ancak aç kalan askerin, açlığını gidermeye başka bir yol bulamaması halinde, açlığını giderecek kadar bir şey yemesi caiz görülebilir. Onla­rın zulmederek bir şey almaları halinde, kendilerini ceza­landırın, idareniz altındaki sefih kişilerin de askere zarar vermelerine engel olun. Ben de ordunun içinde olacağım; ordudan bir zulüm, haksızlık görür de onlara karşı koy­makta acze düşer, Allah'tan ve benden başkasının yardı­mından ümit keserseniz, o işi bana havale edin. İnşallah, Allah'ın yardımıyla bu durumu ben değiştiririm."


KaYNaKLaR;

60. Mektup: Kitab 'us-Sıffın, s.125, Nasr b. Mezahim
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
61. Mektup
Kumeyl b. Ziyad-ı Nabi'yi saldırıya geçmek için onun yanından geçen yağmacı düşman ordusuna engel olmamasından dolayı kınayan mektubu ;


"Üstlendiği işi ihmal edip başkalarına bırakılan işe girişen kimse düşüncesiz aciz bir kimsedir. Korumanı emrettiğim halde kimsenin korumadığı ve düşmanın geçişine engel olmadığı sınırları bırakıp Kırkısya([1]) halkına karşı saldırıya girişmen, aklının eksikliğine delalet etmektedir.

Düşmanlarından dileyenlerin dostlarına karsı saldırıya geçmeleri için güçsüz,/savunmasız bir köprü olmuşsun. Ne bir iş yapabilecek gücün var, ne düşmanın kalbinde korku ve heybetin var, ne bir sınırı koruyorsun, ne düşmanın şevketini yıkıyorsun, ne şehir halkının ihtiyaçlarını karşılayabiliyorsun ve ne de emirini hoşnut edebiliyorsun. ve's-Selam"

DiPNoT

[1]- Mezopotamya'da, Habur ve Fırat nehri sonunda, Irak ve Şam ticaret yolu üzerinde bir şehir.


KaYNaKLaR;
61. Mektup: Ensab'ul-Eşraf, c.2, s.473, Belazuri
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
62. Mektup
Malik el-Eşter'i Mısır'a vali tayin ettiği zaman onunla gönder­diği mektup ;


"...Münezzeh olan Allah, Muhammed'i (s.a.a) âlemler için korkutucu, Resulleri için de şahit olarak gönderdi. O (s.a.a) göçtükten sonra Müslümanlar, hilafet hususunda çekişmeye başladılar. Allah'a andolsun, Peygamberden (s.a.a) sonra Arabın bu işi Ehl-i Beyt'inden alıp başkasına bırakacakları, bana engel olacaklarını aklıma bile getirmedim. İnsanların filana biat etmesi beni sıkıntıya düşürdü! İnsanların dinden döndüklerini, halkı Muhammed'in dini­ni iptal etmeye çağırdıklarını görünceye dek elimi tuttum, sabrettim. Fakat bu olaylar olurken, İslam'a yardım etmez­sem, onda bir gedik açılmasından veya yıkılmasından korktum. Çünkü bu musibet, benim için az bir zaman sü­recek, sonra serap gibi yitecek, bulut gibi dağılıp gidecek olan hilafetten, size emir olmaktan daha büyüktü. Hemen işe koyuldum, batıl yok olup gidinceye, din bütünüyle is­tikrara kavuşuncaya kadar mücadele ettim.

...Allah'a yemin olsun, onların karşısına tek başıma çık­sam, onlar da bütün yeryüzünü kaplamış olsalar yine korkmam. Zira ben onların daldıkları sapıklığı ve süslen­diğim hidayeti çok iyi biliyorum, Rabbimden yakin ile bir­likteyim. Ben Allah'a kavuşmayı özlüyor, onun güzel karşı­lığını ümit ediyor, bekliyorum. Bana üzüntü veren şey bu ümmetin başına sefih, zalim ve facir kimselerin musallat olmaları, Allah'ın malını aralarında dolaştırmaları, kullarını köle yapmaları, salihleriyle savaşmaları, fasıklarını dost ve yardımcı edinmeleridir. Onların arasında sizin için haram kılınmış olanı içip, İslam'a göre had vurulan var. Gönülle­rini memnun edecek bir mal mülk verilmedikçe İslam'a gelmeyen var.([1]) Üzerinizdeki hâkimiyetlerinden korkmasaydım sizleri bu kadar yönlendirmez, kınamaz, çağırmaz, teşvik etmezdim. Yüz çevirdiğinizde veya gevşediğinizde sizleri terk eder, bırakırdım.

Çevrenizin kuşatıldığını, şehirlerinizin alındığını, ül­kelerinize el konulduğunu, beldenize savaş açıldığını gör­müyor musunuz? Allah size merhamet etsin, düşmanınızla savaşa çıkın, zaaf göstererek yerinizde çakılıp kalmayın, sonra zillete düşersiniz, nasibiniz daha da aşağı olur da pe­rişan olursunuz. Savaşan kişi uyanık olmalıdır, çünkü ken­disi uyuşa da rakibi asla uyumaz. ve's-Selam."



DiPNoT

[1]- Maksat, Velid b. Ukbe b. Ebi Muayt'tır ki Osman tarafından Basra valiliğine atanmıştı.

KaYNaKLaR;
62. Mektup:el-İmame ve s Siyase, c.l, s. 154, İbn-i Kuteybe; el-Garat, Hilal-i Sakafı; el-Musterşid, s.95, Teberi; Keşf'ul-Muhecce, s. 173, Seyyid b. Tavus; Cemheret-u Resail'il-Arab, Ahmed Zeki Safvet
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
63. Mektup
Kufe valisi Ebu Musa El Eş'ari'nin, halkı Cemel Savaşı'na katılmaktan men ettiğini duyunca yazdığı mektup ;


"Allah'ın kulu, Mü’minlerin Emiri Ali'den Abdullah b. Kays'a... Hem lehinde, hem aleyhinde olan bir sözünü ba­na bildirdiler. Elçim geldiği zaman eteğini topla, kuşağını bağla, deliğinden çık. Seninle beraber olanları da topla; bana itaat etmen gerektiğini kabullenirsen bize gel; yok eğer şek ediyorsan (sana bıraktığım makamı bırak) uzaklaş!

Allah'a yemin olsun ki, seni nerede olursan ol gelir bu­lurum. Yağını sütüne, yanığını çiğine katmadıkça seni bı­rakmam. Sonunda oturma fırsatı bile bulamaz, arkandan korktuğun gibi önünden de korkar durursun. Bu sandığın gibi basit bir olay değil; aksine, devesine binip zorluğunu yenmek, dağını aşmak gereken büyük bir bela. Aklını başı­na devşir, işine sarıl, nasibinin hazzını al. Gelmeyi hoş görmezsen işten ayrıl, kurtuluş yolunun kapalı olduğu daracık köşene çekil. Bu işi senden başkaları hakkıyla yapın­ca, sen uyu. İyi uyu da "filan nerede" diyen olmasın!

Vallahi bu savaş hak üzere bir savaştır ve hak üzere olan biri iledir. O mülhitlerin yaptıklarından asla korkmaz! ve's-Selam."



KaYNaKLaR;

63. Mektup: el-İstiab, İbn-i Abdurabbih; el-Emali, s.43, Şeyh Tusi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
64. Mektup
Muaviye'ye yazdığı cevap ;


"Seninde zikrettiğin gibi, biz ve siz (İslam'dan önce) uzlaşmış bir toplumduk. Fakat dün (İslam sebebiyle) si­zinle bizim aramızda ayrılık ortaya çıktı. Biz iman ettik; siz inkâr ettiniz. Biz doğru yoldayız; siz aldandınız. Müslüman olanınız ancak, eşrafın hepsi Resulullah'a uyduktan sonra zoraki Müslüman oldu.

(Ey Muaviye) Talha'yı ve Zübeyr'i öldürdüğümü, Aişe'yi sürdüğümü ve iki şehrin (Basra ve Küfe) arasında konakladığımı söylüyorsun. Bu sen yokken olan bir iştir, sana bir sorumluluk yoktur. Bu sebepten, sana mazeret bildirmeye de gerek yok.

Muhacirler ve Ensar'dan oluşan bir orduyla üzerime geleceğini söylüyorsun; kardeşinin esir alındığı gün hicret bitmişti. Acele ediyorsan, az dur, sakin ol. Benim sana doğru hareket etmem daha iyidir, Allah beni, seni cezalan­dırmam için gönderdi. Eğer bana doğru hareket edersen, Beni Esedli kardeşin söylediğini söylerim.

"Yaz rüzgârının karşısında durdular, rüzgârlar yüzlerine çakıl savurur. Onlar alçak topraklara ve kayalara tutuldu­lar."

Aynı yerde dedeni, dayını, kardeşini, öldürdüğüm kılıç yanımda duruyor. Vallahi, sen hala benim bildiğim kalbi kilitli, aklı eksik ve zayıf kişiysen sana şöyle söylenmesi ev­ladır; Sen merdivene tırmanıp yukarı çıktın, ama orada kö­tü manzaralar görüyorsun. Gördüklerin lehine değil, aley­hinedir. Çünkü sen kendine ait olmayan bir yitiği arıyor­sun, başkasının hayvanını otlatıyorsun. Ehli olmadığın, madeninde olmadığın şeyi istiyorsun. Sözün, yaptığına ne kadar da uzak! Kötülük ve batıl arzuları sebebiyle Muhammed'in (s.a.a) risaletini inkar eden amca ve dayıla­rına ne kadar da benziyorsun! Bildiğin gibi, onlar nerede öldülerse oraya serildiler. Onlar savaş meydanlarını doldu­ran ve savaşta gevşeklik göstermeyen savaşçıların karşısın­da yer aldılar.

Osman'ı katledenler hakkında çok laf ettin, evvela bana biat hususunda halkın yaptığı gibi yapmalısın. Sonra Al­lah'ın kitabı üzere senin de onların da hakkını vereyim. Ama senin istediğin, sütten yeni kesilen çocuğu ilk anda kandırmaya çalışmaktan başka bir şey değil. Selam ehlinedir."


KaYNaKLaR;

64. Mektup: el-İmame ve's-Siyase, c.l, s.70, İbn-i Kuteybe; el-İhticac, c.l, s.263, Tabersi; Kitab'us-Sıffın, s.18, İbn-i Mezahim; Mecma'ul-Misal, c.l, s.60; Meydani
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
65. Mektup
Muaviye'ye yazdığı cevap ;


"Şimdi senin gözlerini açıp görülen şeylerden fayda­lanman zamanıdır. Fakat, sen batıl iddialara girişerek, halkı yalanlarla kandırarak; yalanla senden yüce olan makama erişmek ve başkasına öngörülmüş şeyleri almak istemekle haktan kaçarak, senden öncekilerin yolunu tuttun. Göğsü­ne dolana, kulağının duyduğuna tabi olman etinden ve ka­nından daha gerekliyken inatla bu davaya giriştin. Haktan sonra dalaletten başka ne var! Apaçık beyandan sonra an­cak şüpheye düşmek var! Şüpheden ve şüpheye bürün­mekten sakın! Nicedir bu fırsatı kollayan fitne, hakikati batılla gizlemek için perdelerini salmış, karanlığıyla gözleri örtmüştür.

Bana, çeşitli üsluplara dolu, çeşitli manalara gelen, barı­şa yönelme gücü zayıf olan, ilme ve akla dayanmayan, senden başkasının anlatmadığı masallarla dolu mektubun geldi. Durmadan akan, çamura benzeyen cıvık ve kaygan bir yerde veya yolu tanımadan çöllerde yürüyen kimse gi­bisin. Sana çok uzak ve ulaşması zor olan bir zirveye yük­selmeye çalışıyorsun, işareti olmayan yolda yürüyorsun. Yükseklerde uçan kartal aciz kalır, gökteki en uzak parlak yıldızlar kadar da yüksektir.

Benden sonra gelip şu veya bu şekilde Müslümanların basına musallat olmandan, onlardan birinin işini sözle ve­ya anlaşma ile sana yaptırmaktan Allah'a sığınırım. Şimdi­den kendini hazırla da işine çözüm bul; yanlış yaparsan Al­lah'ın kulları, sana karşı harekete geçer, çözüm kapıları yü­züne kapanır ve bugün senden kabul ettikleri şeyi (özrü) artık kabul etmezler. ve's-Selam."



KaYNaKLaR;

65. Mektup: Bihar'ul-Envar, c.8, s.507, Meclisi; Şerh-i Nehc'ül-Belağa, İbn-i Ebi'l-Hadid, c.4, s.222; Mecma'ul-Misal, c.l, s.265, Meydani
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
66. Mektup
Önceden bir başka rivayetini aktardığımız Abdullah b. Abbas'a yazdığı mektuptur. ;


"(Ey Abdullah b. Abbas!) Kişi bazen sonunda kendisi­ne nasip olacak şey için sevinir ve bazen de kendisine ulaşması mukadder olmayan şey için hüzün duyar. Dünyada kendin için elde ettiğin en faziletli şey, bir lezzete ulaşmak veya öfkeni dindirmek olmasın. (Dünyadan nefsin için el­de ettiğin en faziletli şey,) Batılı söndürmek ve hakkı ihya etmek olsun. Sevincin önceden yapmış olduğun iyi amel­lerden; üzüntü ve kederin ise, terk edip yerine getirmedik­lerinden ötürü olsun. Tüm himmetin ise, ölümden sonrası (ahiret) için olsun.



KaYNaKLaR;

66. Mektup: Tarih-i Dimeşk, İbn-i Asakir, Sifet'us-Safvet, c.l, s.347; Ensab'ul-Eşraf, c.2, s.l 16, Belazuri; Mecalis, c.4, s. 155, Sealebi; el-Kafi, c.2, s.48, Kuleyni; Tezkiret'ul-Havas, s.89; İbn-i Cevzi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
67. Mektup
Mekke'deki valisi Kusem b. Abbas'a gönderdiği mektup ;


"İnsanlarla haccet ve onlara Allah'ın günlerini hatırlat. Sabah, akşam onlarla otur, fetva isteyene fetva ver, cahile öğret, âlime danış, insanlarla aranda dilinden başka vasıta, yüzünden başka perde olmasın. İhtiyaç sahibinin karşına çıkmasına mani olma; çünkü o, ilk müracaatında kapıla­rından kovulursa, işi görüldükten sonra da seni övmez.

Allah'ın malından yanında ne kadar toplandığına bak; onları etrafındaki yoksullara, aile sahiplerine, ihtiyacı olan­lara, açlara harca. Fazlasını da yanımızda bulunanlara pay­laştırmamız için bize yolla.

Mekke halkına, evlerinde konaklayan kişilerden kira almamalarını emret. Çünkü Allah, "Oraya yerleşenle, zi­yarete gelen müsavidir"(Hac: 25) buyurdu. Oraya yerleşen, orada ikamet edendir. Ziyaret eden ise Mekke halkından olmayıp haccetmek için gelendir. Allah, bizi ve sizi sevdiği işleri yapmaya muvaffak etsin. ve's-Selam."




KaYNaKLaR;

67. Mektup: Fıkh'ul-Kur'an, Kutb-u Ravendi; Müstedrek'ül-Vesail, c.2, s. 144
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
68. Mektup
Hilafetinden önce Selman-i Farisi'ye gönderdiği mektup ;


"Dünyanın durumu, yılana benzer; dokununca yumu­şak gelir, fakat zehiri öldürür. Sana hoş gelen şeyden yüz çevir. Zira çok azı seninle kalır. Ondan ayrılacağını yakinen bildiğin için, dertlerini ve belalarını kendinden uzaklaştır. Onunla en fazla dost olduğun zaman, ondan en fazla sakınacağın zaman olsun. Çünkü onun dostu her ne zaman neşeyle ve sevinçle ona inanır, kanarsa dünya onu korkulara, müşkülatlara daldırır; avundur, ünsiyet ettirirse o zaman da dertlere, korkulara iter. ve's-Selam."


KaYNaKLaR;

68. Mektup: Usul-u Kafi, c.2, s.136, Kuleyni; İrşad, s.124, Şeyh Mufıd; Destur-u Mealim'il-Hikem, s.37, Kadı Kudai; Tenbih'ul-Havatir, c.l, s. 133, Şeyh Verram; Tııhef'ul-Ukul, s.396, Herrani; Mişkat'ul-Envar, s.239, Tabersi; el-Hikmet'ul-Halide, s. 111, İbn-i Meskuye
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
69. Mektup
Haris-i Hamedani'ye yazdığı mektup;


"Kur'an'ın hükmüne sarılıp, ondan öğüt al. Helalini he­lal, haramını haram bil de hak olarak geçmişe dair anlatı­lanları tasdik et. Dünyadan geçenleri, geriye kalanları ile kıyas et. Çünkü onun bir kısmı diğerine benzer; ahiri de evveline katılmıştır. Hepsi de geçici, yok olucudur. Al­lah'ın ismini yücelt, onu hakkıyla an. Ölümü ve ölümden sonra olacakları çokça hatırla. Ahiretin şartlarını sapasağ­lam yerine getirmeden ölümü isteme. Ameli işleyenin ken­disi için hoşnut olduğu, Müslümanların genelinin nefret ettiği her işten sakın. Gizlice yapılıp da açıklandığında uta­nılan her işten sakın. Sorulduğunda sahibinin inkâr ede­ceği veya özür dileyeceği işi yapmaktan sakın. Namusunu, halkın kınayıcı sözlerine hedef etme, duyduğun şeyi halka söyleme. Bunu yapman seni yalancı saymaları için yeter. Duyduğun her şeyi inkâr etme, bu da seni cahil saymaları­na yeter. Öfkeni yen, gücün yettiğince suçlan bağışla, kız­dığında aklını başına al. Güç elde ettin mi bağışla da iyi akıbet senin olsun. Nimet kalıcı olsun diye Allah'ın verdiği her nimetin şükrünü eda et. Allah'ın sana verdiği nimet­lerden hiç birini zayi etme. Allah'ın ihsan ettiği nimetlerin eseri üzerinde görülsün.

Bil ki mü’minlerin en üstünü kendisinden, ailesinden, malından herkesten önce infak eden, onları Allah yoluna adayandır. Zira önceden gönderdiğin hayır, sana azığın olarak kalır, geriye bıraktığın ise senden başkalarının hayrı olur. Yaptığı hoş olmayan kişiyle arkadaşlık yapmaktan sa­kın. Çünkü kişiyi değerlendirirken arkadaşına itibar eder­ler. Büyük şehirlere yerleş, oralar Müslümanların toplandı­ğı yerlerdir. Allah'a itaatte yardımcısı az olan, gaflet ve zu­lüm içinde olan yerlerden çekin. Düşünceni seni ilgilendi­ren işlere ver. Çarşılarda oturmaktan sakın, oralar şeytanın hazır olduğu, fitnelerin ortaya çıktığı yerlerdir. Allah'ın senden üstün kıldığı kişiye çokça bak, düşün; çünkü bu, şükrün kapılarındandır. Cuma günü, Allah yolunda olması veya yapman mecburi olan bir iş hariç, (Cuma) namazı kılmadan yolculuğa çıkma. Bütün işlerinde Allah'a itaat et. Çünkü Allah'a itaat etmek, onun dışındaki her şeyden fazi­letlidir. Nefsini kulluğa alıştır, ona yumuşak davran, ezip azarlama; sana kitapta farz kılınmış olanlar dışında onu hoş tut, çünkü farzların, vaktinde ve yerinde eda edilmesi gerekir. Dünyayı isteyip rabbinden kaçarken ölümün sana gelip çatmasından sakın. Fasıklarla arkadaşlık etme; çünkü şer, ancak şerle birleşir. Allah'a saygı göster; onu sevenleri de sev. Öfkeden kork; çünkü o, iblisin ordusunun büyük bir bölüğüdür. ve's-Selam."


KaYNaKLaR;

69. Mektup: Gurer'ul-Hikem, s.76, Amedi; Şerh-i İbn-i Meysem, c.5,s.221
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
70. Mektup
Medine'deki valisi Sehl b. Humeyf el-Ensariye, Medine hal­kından bir grubun Muaviye'ye katılmasından dolayı yazdığı mek­tup ;


"İdaren altındaki halktan kimi adamlarının, gizlice Muaviye'ye katıldığını öğrendim. Onların gitmeleriyle sana uyanların sayısının azalması sonucu onların yardımlarından mahrum kaldığını düşünerek üzülme. Hidayetten ve haktan kaçarak körlüğe ve cehalete sığınarak gitmeleri onlara ceza olarak yeter. Sen de onların derdin­den kurtulmuş olursun. Onlar hak ve hidayetten kaçıp körlüğe ve cehalete düşmüş oldular. Çünkü onlar dünya ehlidir; ona meyledip, ona koşarlar. Adaleti tanıdılar, gör­düler, işittiler ve iyice öğrendiler; insanların hak konusun­da bizim katımızda eşit olduğunu bildiler ve bundan çeki­nerek bir fayda elde etmeye koştular. Allah onları rahme­tinden uzak kalsın!

Vallahi onlar bu zulümden kaçmadılar, adalete de ka­vuşmadılar; biz, Allah'ın bu işin zorluklarını yenmede, sı­kıntısını hafifletmede bize yardım etmesini umutla bekle­mekteyiz inşallah. Selam olsun sana."



KaYNaKLaR;

70. Mektup: Ensab'ul-Eşraf, c.2, s. 157, Belazuri; et-Tarih, c.2, s. 192; İbn-i Vazih; Beşaret'ul-Mustafa, s.235; el-Emali, s.307, Şeyh Saduk; et-Tarih, c.2, s. 178, Yakubi
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
71. Mektup
Sorumlu kıldığı Münzir b. Carud-i Abdi'nin bazı işlerde iha­nette bulunması üzerine yazdığı mektup ;


"Babanın doğru bir insan olması beni aldattı; senin de onun izini takip edeceğini zannettim. Sen, bana söz ver­diğin gibi davranmayıp nefsinin arzusuna boyun eğdin ve ahiretini harap ederek dünyanı imar ettin. Dinini de terk ederek aşiretini ihya etmektesin. Hakkında öğrendiklerim doğruysa ehlinin devesiyle çarıklarının bağı bile senden hayırlıdır. Senin gibi biri, sınırları muhafaza etmeye, bir so­rumluluğu paylaşmaya ehil olmadığı gibi, hıyanetinden de güvende olunmaz, inşallah, bu mektubun sana ulaşırsa hemen yanıma gel."

Seyyid Razi şöyle diyor: Münzir, Hz. Ali'nin hakkında, "Kendini beğenerek sağa sola bakar, pahalı iki elbisesiyle yatar ve tozunu almak için ayakkabısına üfler." dediği kimsedir.


KaYNaKLaR;

71. Mektup: Ensab'ul-Eşraf, c.2, s. 13, Belazuri; et-Tarih. c.2, s. 192 ve 193, İbn-i Vazih; Tarih-i Yakubi, c.2, s. 179
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
72. Mektup
Abdullah b. Abbas'a yazdığı mektup;


"Şunu iyi bil ki, ne ecelini geciktirebilir, ne de senin olmayan şeyle rızıklanabilirsin. Şunu da bil ki zaman iki türlüdür: Bir gün lehine, bir gün de aleyhinedir. Dünya el­den ele gezen bir yurttur. Her ne kadar zayıf da olsa on­dan senin olanlar sonunda sana ulaşır, her ne kadar güçlü de olsan zararına olan şeyleri kendinden uzaklaştıramaz­sın."



KaYNaKLaR;

72. Mektup: Tuhef'ul-Ukul, s.207, Herrani; Ravzaful-Kafi, s.21, Kuleyni; Mecma'ul-Emsal, c.2, s.427, Meydani
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
73. Mektup
Muaviye'ye yazdığı mektup ;


"Sürekli mektuplarına cevap verdiğim ve sözünü dinlediğim için bazen zayıf görüşlü biri olduğumu; feraset ve zekâmda hata ettiğimi sanıyorum. Mektup yazıp benden bir şey istediğinde tıpkı, karnı tıka basa dolu olarak yatıp derin uykuya dalan, aldancı rüyalar gören veya ne yapaca­ğını şaşıran, işlerin lehine mi yoksa aleyhine mi çıkacağını bilmeyen şaşkın kişiye benziyorsun.

Elbette sen, o değilsin, fakat o sana çok benziyor. Al­lah'a yemin olsun, eğer yaşamanı istemeseydim, benden sana, kemiklerini kırıp etlerini dökecek ağır bir saldırı ge­lirdi. Şeytanın, iyi işlere dönmene, söylenen nasihatleri din­lemene engel olduğunu bil. Selam, ehlinedir."


KaYNaKLaR;

73. Mektup: Teraz, c.2, s.294
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
74. Mektup
Yemen ile Rabia arasında yazmış ve Hişam b. El-Kelbi’nin el yazısından nakledilmiştir. ;


"Bu Yemen ve Rabia halklarının şehirlerinde ve kırsal kesimlerinde yaşayanların oy birliğiyle almış olduğu karardır. Onlar, Allah'ın kitabına tabi olup herkesi ona çağırmakta, onu kabul etmelerini istemekte; ona çağıran ve onunla emreden herkese icabet etmekte, bu konuda bir ücret istememekte ve ondan başka bir şeve razı olmamakta anlaşmışlardır. Kur'an'ı terk eden veya ona aykırı hareket edene karşı hepsi tek bir el olup, birbirlerini desteklerler. Sözleri birdir; ayıplayanın ayıplaması, sinirlenenin sinirlenmesi, bir kavmin diğer bir kavmi zelil kılması, bir kavmin başka bir kavme sövmesi veya aşağılaması yüzünden anlaşmalarını bozmazlar. Onların hazır olanları, hazır olmayanları, sefihleri, âlimleri, cahilleri ve olgunları hepsi bu vaat üzerindedir. Bu nedenle Allah'ın ahdi ve anlaşması da onların üzerindedir. "Allah'ın ahdinden sorulacaksınız." (Ahzab: 15) Bu sözleşmeyi Ali b. Ebi Talib yazmıştır."



KaYNaKLaR;

74. Mektup: Kitab-u Huteb-i Ali (kerremallahu vechehu); Hişam b. Kelbi (Ö.H. 205 veya 206)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İmam Ali Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim İmâm-ı Alî Kerremullahi Veche'nin Mektupları

Eûzu billâhi min eş-şeytâni'r-racîm!
Bi'smillâhi'r-rahmâni'r-rahîm!


Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

ALLAH celle celâluhu’dan:

فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْاْ نَدْعُ أَبْنَاءنَا وَأَبْنَاءكُمْ وَنِسَاءنَا وَنِسَاءكُمْ وَأَنفُسَنَا وأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَةُ اللّهِ عَلَى الْكَاذِبِينَ
Resim---''Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn: Artık kim sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle tartışırsa o zaman de ki: ”Gelin, sizler ve bizler de dahil olmak üzere oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım (bir araya toplanalım). Sonra dua edelim, böylece Allah'ın lânetini yalancıların üzerine kılalım.” (Âl-i İmrân 3/61)
Âyeti inmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gerçeğin ortaya çıkması için onları mübâheleye davet etmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i çağırarak: “Ey Allah’ım bunlar benim ailemdendir” buyurmuştur.
(Tirmizî, Sünen, V, 225.)



Mübâhele: Birbirinden nefret etme. * Birbirine lanet okuma. Beddua etme.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Taif günü Ali kerremullahi veche'yi çağırdı ve onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem amcasının oğluyla görüşmesini uzattı" dedi. (Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu işitince): "Onunla hususi görüşmeyi ben (kendi arzumla) yapmadım. Allah (ın arzusu ve emri ile Resûlü) yaptı" ” açıklamasında bulundu.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizi, Menakıb, (3728)

ALLAHu ZÜ’L CELÂL, Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLem'e, Âilesine, Ashabına ve Ümmetine Salât ve's-SELÂMımızı ulaştırsın إِن شَاء اللَّهُ

ALLAH Celle Celâlihu’muz RÂZI OLsun..
Resulullah SALLallahu aleyhi ve SELLemimİZ HOŞNUT OLsun... إِن شَاء اللَّهُ



Resim
75. Mektup
Kendisine biat edildikten sonra Muaviye'ye gönderdiği mektuptur ve Vakidi el-Cemel adlı kitabında nakletmiştir.;


"Allah'ın kulu, Mü’minlerin Emiri Ali'den Ebu Süfyan oğlu Muaviye'ye.

Sizler hakkında bir şey demişsem veya yüz çevirmişsem bu konuda mazur olduğumu biliyorsun. Sonunda, olmamasına çare bulunmayan ve olması gereken iş olupbitti Söz uzun, kelam çoktur; dönen döndü, gelen geldi. O halde halkından bana biat al, arkadaşlarından bir heyetle bana gel, ve's-Selam."


KaYNaKLaR;

75. Mektup: Kitab-u Huteb-i Ali (kerremallahu vechehu); Hişam b. Kelbi (Ö.H. 205 veya 206)
Resim
Cevapla

“►Nehc'ül-Belağa◄” sayfasına dön