----------AYNALAR
- Mecnun
- Özel Üye
- Mesajlar: 681
- Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00
----------AYNALAR
----------AYNALAR
Aynalar bakmayın yüzüme dik dik;
İşte yakalandık, kelepçelendik!
---------Çıktınız umulmaz anda karşıma,
---------Başımın tokmağı indi başıma.
Suratımda her suç bir ayrı imza,
Benmişim kendime en büyük ceza!
---------Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme!
---------Acı, hapsettiğin sefil gölgeme!
Nur topu günlerin kanına girdim,
Kutsi emaneti yedim, bitirdim.
---------Doğmaz güneşlere bağlandı vade;
---------Dişlerinde, köpek nefsin, irade.
Günah, günah, hasad yerinde demet;
Merhamet, suçumdan aşkın merhamet!
---------Olur mu, dünyaya indirsem kepenk,
---------Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk?
Çıkamam, aynalar, aynalar zindan,
Bakamam, aynada, aynada vicdan;
---------Beni bekleyin, o bir hevesti;
---------Gelemem, aynalar yolumu kesti.
NECİP FAZIL KISAKÜREK
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12887
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
- Mecnun
- Özel Üye
- Mesajlar: 681
- Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00
---------------SONBAHAR
Fani ölüm biter, bir uzun sonbahar olur,
Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarumar olur.
Mevsim boyunca kendini hissettirir veda;
Artık bu dağdağıyla uğuldar deniz ve dağ.
Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir,
Günler hazinlaşir, geceler ulvileşir.
Teşrinlerin bu hüznü geçer ta iliklere
Anlar ki yolcu yol görünür selviliklere.
Dünyanın ufku gözlere gittikçe tar olur,
Her gün sürüklenip yaşamak ruha bar olur.
[İnsan duyar yerin dile gelmiş sükutunu;
Bir başka musikiye geçiş farz eder bunu.
Teslim olunca vadesi gelmiş zevaline,
Benzer cihana gelmeden evvelki haline.
Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya,
Ruh öyle yollanır uyanılmaz uykuya.
Duymaz bu anda taş gibi kalbinde bir sızı;
Fark etmez anne-toprak ölüm maceramızı.
YAHYA KEMAL BEYATLI
Fani ölüm biter, bir uzun sonbahar olur,
Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarumar olur.
Mevsim boyunca kendini hissettirir veda;
Artık bu dağdağıyla uğuldar deniz ve dağ.
Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir,
Günler hazinlaşir, geceler ulvileşir.
Teşrinlerin bu hüznü geçer ta iliklere
Anlar ki yolcu yol görünür selviliklere.
Dünyanın ufku gözlere gittikçe tar olur,
Her gün sürüklenip yaşamak ruha bar olur.
[İnsan duyar yerin dile gelmiş sükutunu;
Bir başka musikiye geçiş farz eder bunu.
Teslim olunca vadesi gelmiş zevaline,
Benzer cihana gelmeden evvelki haline.
Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya,
Ruh öyle yollanır uyanılmaz uykuya.
Duymaz bu anda taş gibi kalbinde bir sızı;
Fark etmez anne-toprak ölüm maceramızı.
YAHYA KEMAL BEYATLI
En son Mecnun tarafından 05 Mar 2008, 03:57 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12887
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
- Mecnun
- Özel Üye
- Mesajlar: 681
- Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00
HOCAM LÜTF ETMİŞSİNİZ BEREKETLENDİK
SİZİN ORALARDAN BİR ESİNTİ
BİZİM KARACAOĞLAN'IMIZI YAD EDELİM İSTEDİK.
--------NASİHAT!
Dinle sana bir nasihat edeyim;
Hatırdan gönülden geçici olma!
Yiğidin başına bir iş gelirse,
Onu yad ellere açıcı olma!
Mecliste Arif Ol!, kelamını dinle!
El iki söylerse sen BİRin söyle!
Elinden geldikçe iyilik eyle!
Hatıra dokunup kırıcı olma!
El ariftir yoklar senin bendini,
Dağıtırlar tuzağını fendini,
Alçaklarda otur gözet kendini;
Katı yükseklerden uçucu olma!
KARAC'OĞLAN söyler sözün başarır,
Aşkın deryesını boydan aşırır,
Seni bir mecliste küçük düşürür,
Kötülerle konup göçücü olma!
KARACAOĞLAN
En son Mecnun tarafından 05 Mar 2008, 03:39 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
- Mecnun
- Özel Üye
- Mesajlar: 681
- Kayıt: 23 Ara 2007, 02:00
--------HER ŞEY YERLİ YERİNDE
Her şey yerli yerinde; havuz başında selvi,
Bir dolap gıcırdıyor uzaklarda durmadan,
Eşya aksetmiş gibi tılsımlı bir uykudan,
Sarmaşıklar ve böcek sesleri sarmış evi.
Her şey yerli yerinde; masa, sürahi, bardak,
Serpilen aydınlıkta dalların arasında,
Büyülenmiş bir ceylan gibi bakıyorum zaman,
Sessizlik dökülüyor bir yerde yaprak yaprak.
Biliyorum gölgede sesin uyuduğunu,
Bir deniz mağarası kadar kuytu ve serin,
Hazların alaminde yumulmuş kirpiklerin,
Yüzünde bir tebessüm bu ağır öyle sonu.
Belki rüyalarındır bu taze açmış güller,
Bu yumuşak aydınlık dalların tepesinde,
Bitmeyen aşk türküsü KUMRUların sesinde,
Rüyası ömrümüzün eşyaya siner.
Her şey yerli yerinde; bir dolap uzaklarda,
Azapta bir ruh gibi gıcırdıyor durmadan,
Bir şeyler hatırlatıyor belki maceramızdan,
Kuru güz yaprakları uçuşuyor rüzgarda.
AHMED HAMDİ TANPINAR
Her şey yerli yerinde; havuz başında selvi,
Bir dolap gıcırdıyor uzaklarda durmadan,
Eşya aksetmiş gibi tılsımlı bir uykudan,
Sarmaşıklar ve böcek sesleri sarmış evi.
Her şey yerli yerinde; masa, sürahi, bardak,
Serpilen aydınlıkta dalların arasında,
Büyülenmiş bir ceylan gibi bakıyorum zaman,
Sessizlik dökülüyor bir yerde yaprak yaprak.
Biliyorum gölgede sesin uyuduğunu,
Bir deniz mağarası kadar kuytu ve serin,
Hazların alaminde yumulmuş kirpiklerin,
Yüzünde bir tebessüm bu ağır öyle sonu.
Belki rüyalarındır bu taze açmış güller,
Bu yumuşak aydınlık dalların tepesinde,
Bitmeyen aşk türküsü KUMRUların sesinde,
Rüyası ömrümüzün eşyaya siner.
Her şey yerli yerinde; bir dolap uzaklarda,
Azapta bir ruh gibi gıcırdıyor durmadan,
Bir şeyler hatırlatıyor belki maceramızdan,
Kuru güz yaprakları uçuşuyor rüzgarda.
AHMED HAMDİ TANPINAR