KUL İHVÂNİ 18. SALÂVÂT-I ŞERÎFE ŞERHi

Cevapla
Kullanıcı avatarı
tamersah tarik
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 778
Kayıt: 19 Eyl 2008, 02:00

KUL İHVÂNİ 18. SALÂVÂT-I ŞERÎFE ŞERHi

Mesaj gönderen tamersah tarik »

ResimKUL İHVÂNİ 18. SALÂVÂT-I ŞERÎFE ŞERHi


Sultan Muhammedi’l-Gazzevî Hazretlerinin salâvâtı

Sultan Muhammedi’l-Gazzevî Hazretlerinin salâvâtı olup sabah 3 akşam 3 okunması gönül ehlince tavsiye edilmiştir.

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Resim

Resim

TÜRKÇESİ: Allâhümme salli ve sellim alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin mahtelefel melevâni Resim Ve teâkabel aserâni Resim Ve kerrerel cedidâni Resim Vestekbelel ferkadân Resim Ve belliğ ruhahu ve ervâha ehli beytihi minna ettehiyyete vesselâm Resim


MÂNÂSI :Allahım! Ey Rabbim! Sabahtan öceki şafaklar ayrılıp gittikçe, akşamdan önceki gurublar onları takib ettikçe, gündüz ve gece tekrarlanıp mevcûd oldukça, yıldızlar (kutup yıldızı ve diğerleri) istikbâlde durup (yüzünü) döndükçe Seyidimiz Efendimiz Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem)'e salât ve selâm ediver! Bizim tahiyyemizi (hakta ve hayırda diriliş duamızı) ve selâmımızı (sılaya ulaşım arzumuzu) O'nun ruhuna ve Ehl-i Beyt'inin ruhuna ulaştırıver!




Bu salavat, Sultan Muhammedi’l-Gazzevî hazretlerinin meşhur Salavat’ı olup sabah akşam üç kere okunması Gönül Ehlince tavsiye edilmiştir. İçinde ki bilgilerden dolayı.

''Allâhümme salli ve sellim''; Allah’ım bizi silm et, İslam et, salim et, selâmetle kıl onun için bizi SALL et kendimize sahip çıkmayı, kendi belliğimize sahip çıkmayı, kendi benliğimiz kendi başına kaldı mı şeytandır ama kendi benliğimiz kendini bildi mi? Yine bendir.
Müslüman olmuş bir şeytandır.
İslam olmuş bir şeytandır.


Resim----Aişe (ra) anlatıyor: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir gece yanımdan çıkıp gitmişti. (Benim nöbetimde) diğer hanımlarından birinin yanına gitmiş olabilir diye içime kıskançlık düştü. Geri gelince hâlimi anladı ve: "Kıskandın mı yoksa?" dedi. Ben de: "Evet! Benim gibi biri senin gibi birini kıskanmaz da ne yapar?" dedim. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Sana yine şeytan gelmiş olmalı!" dedi. Ben de: "Benimle şeytan mı var?" dedim. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Şeytanı olmayan kimse yoktur." dedi. Ben de: "Seninle de var mı?" dedim. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Evet, ancak ona karşı (celle celâluhu) yardımcı oldu da müslüman oldu!" buyurdu.
(Mülim, Münâfikûn 70-2815; Nesâî, İşâretü'n-Nisâ 4-7,729)

Resim----Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Sizlerden hiçbiriniz müstesna olmamak üzere, her birinizin hem bir şeytanı, hem de kendisinden ayrılmayan bir şeytanı vardır" buyurdu. Bunun üzerine ashab: "Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, buna sen de dahil misin?" dediler. Peygamberimiz de verdiği cevap da:"Evet, fakat yüce Allah bana yardım etti de benim şeytanım Müslüman oldu, artık bana sadece hayır ve iyilikle emreder" buyurdu.
(İbni Mesud(r.a)'dan; Müslim; Celaleddin es-Suyutî, Peygamberimizin Muc. ve Büyük Özellik,II,369)

Resim----Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Ben diğer peygamberlere karşı şu iki hasletle de üstün kılınmışımdır: Benim şeytanım kafir idi. Allah'ın bana olan yardımı ile, benim şeytanım Müslüman olmuştur."
(Ebu Hureyre(r.a)’dan; Bezzâr )

Bezzar'ın rivayetine göre, Ebu Hureyre bu birinci özelliği söyledikten sonra, ikinci özelliği unuttuğunu beyan etmiştir.

Resim----Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Ben Âdem'e karşı şu iki hasletle üstün kılındım: Benim şeytanım kafir idi, Allah bana yardım etti de Müslüman oldu ve benim hanımlarım, hep bana destek ve yardımcı oldular. Âdem'e gelince: Onun şeytanı kafir idi. Hanımı da, cennette irtikab edilen hatada kendisine yardımcı olmuştur."
(Abdullah İbni Ömer(r.a)'den; Beyhaki ve Ebu Nuaym)

Onun için buyuruyor Resûllullah sallallahu aleyhi vesellem:
“Ben şeytanı müslüman ettim!”
Benim benliğim kilitli değil artık.
Dağ başında bir damla buz değil!
Akdeniz içinde bir damladır.
BİZ içinde BİZdir.
Kimse bilemez de, bulamaz da, Ben de bulamam.
Fakat onun içinde olduğum hakikattir.
Sünnetullah’tır. Böyledir.
Kimse ne yok olur, ne var olur. Allah yapar.

''Allahümme salli'' SALL et, bağla, ulaştır!
El-ele, kalp gelir kalbe, an-an nefes-nefes kurduğumuz ömrümüzün son noktasında ve şu anda da tabi ceryansız mı yaşayacağız?
Her an bizi bağla ve ''Allahümme salli ve sellim nereye al’a o öyle bir lutfullah Ayana ki benim Ayan’ı-Sabitemi benliğimi nere?
''Alâ o Lütfullaha ki en büyük nimet olana, kime?
''Seyidina'' Efendimize dinimizin Sahibine ''ve Mevlânâ'' bizim Velimiz olan sanki bir yaşındaki çocuğun velisi gibi bakanı çekeni her şeyi gibi ''ve Mevlana Muhammedin'' Muhammed aleyhiselatüvesselleme, SALLimizi sal!
''mahtelefel melevâni'' nasıl ne kadar ihtilaf et! Devr-ÂN ettikçe melavani!
Mevleviler gibi meleve dönmektir.
Mevlevi de bu kelimeden geliyor
''mahtelefel melevani'' ,o dönup duranlar var ya!
Atomlar, geceler, gündüzler, ömürler, gelenler, geçenler kim var bu âlemde dönmeyen, dönmeyen kim var!
Biliyorsunuz Hz. Celaleddini Rumi zamanında:
“Köçekler gibi dönüyorsunuz, ne dönüyorsunuz?” diye taş atmışlar zahir insanlar da çelebi şikayet ediyor:
“Efendim böyle diyorlar!” hiç cevap vermiyor.
“Efendim … diyorlar!” hiç cevap vermiyor.
Ne zaman ki sem⒠kurulmuş Meram Bağlarında dönüş başlamış DİVAN daima manevî sarhoşken yazılmıştır.
Hep başkaları yazmıştır.
Oturup yazılmamıştır.
Sema’ya girdiğinde dönerken söylemeye başlamıştır ve başkaları tarafından çok tekrar vardır içinde
olduğu gibi yazılmıştır. 13 beyit hatırladığım kadarıyla:
“Demedin mi çelebi dönmeyen ne varmış bu âlemde!
Mezar taşlarından başka demedin mi çelebi?” diye dönmeyenleri tek tek anlatmaktadır.
Zerre mi? Kürre mi dönmüyor, kürre mi dönmüyor?
Bu âlemde kim varmış dönmedik dönmeyen?
Gözü körler yazık edenler donup kalanlardır dönmeyenler!..
Dönen her şey döner bu âlemde ''mahtelefel melavani''..
Hani geceler şafaklar söker de tanyerleri atar da geceler çekip giderken geceyle birlikte ışıklar koşuşur ya,
İşte bu dönüşler döndükçe
''Ve teâkabel aserâni'' bu dönüşte durmayıp ölenler olur güneşler yükselir falan ama bu öyle bir akibet bekler ki ashan ikindin geçen akşam kızıllığı başlar,
Tıpkı şafağın feciri gibi gibi akşamın gurubu başlar bu da bir dönüştür…
Ömür gibi gençliğin şa’şası gibi ihytiyarlığın ve ölümün çöküşü gibi…. Akibetidir!..

''Ve akabel asarani'' ikindiden sonra akşamların gelişi kadar şiir gibi bu güzeldir
''Ve kerrarel cedidani'' kerre ettikçe mükerrer oldukça kerre-kerre, defa-defa oldukça ''cedidane'' yenilikler, yenilikler tüm Kün feyekun’lar hep yeniden OLuşlar yeni akşamlar, yeni sabahlar, yeni çocuklar, yeni dedeler, yeni doğanlar, yeni ölenler,
Nesl-i Cedid her AN doğanlar ve ölenler her AN yok edilenler ve var edilenler Kün feyekun ve Şe’anullah Şevkini Neşesini yaşayanlar kadar
''Kerrarel cedidani'' nesl-i cedid yeniden aslına dönüş!
Bu yok ediş, bu var ediş, bu muazzam cümbüş farkında değil diye duruyor değil…
Yıllarca 80 sene yaşayan bir insanın kalbi bir saniye durmamaktadır ama kendi fark etmemektedir.
Ne zaman bir kriz geçirirse fark edecek!..
Durmadan aldığı hava, durmadan aldığı nefes, durmadan içtiği su biliyorsunuz Mülk Sûresinin sonunda öyle buyuruyor ALLAHü Zü’'l-Celâl: “Sizin suyunuz yerin dibine gitse kim çıkarır onu yok oldu suların hepsi birden?’’
Resûllullah sallallahu aleyhi vesellem orda buyuruyor ki:
“Rabbü’l-Âlemin! Ancak Rabbü’l-Âlemin Çıkarır!’’ buyuruyor.
İşte bu dönüşler kerrarel cedidani kadar kim tekrar tekrar yeniden yok edilip var ediliyorsa o kadar SALLat ü SELÂM OLSUN!.. Bağlantımız için duadır bu ricâdır yalvarıdır.

''Vestekbelel ferkadâni'', istikbale duran, kıyama duran bu dönüşleri seyredenler, yıldızlar gibi, kutup yıldızları gibi, ikiz yıldızları gibi, böyle bu dönenleri seyredenler.
Şu DEVR-ÂNda insanlar çarpışırken canlar cenginde insanlar boğuşurken kenardan köşeden insanları seyreden Allah Dostları karıncaların savaşını seyreden insanlar gibi merhametle muhabbetle seyredenler!
ferkadanlar! ferkadani ya
Bakın ''ferkadani'' öyle bir şey ki Nurullah Dâimiyyetin Kahharı Rızada oluşu ve de içerde oluşudur bu muazzam bir şeydir bu
bunun için ferkadan’ları bilmek çok zordur.
Soruyor Hz. Ömer r.a; Resûllullah sallallahu aleyhi vesellem buyuruyor: “Onlar öyle kimselerdirler ki: “Güneş yarın şu taraftan doğacak deseler vallahi Allah ordan doğdurur!”

Öyle insanlar vardır.
Seçkin kişilerdir Yâ Resûlallah! bu seçkinleri biz; ebdâlları en bedellileri , ebrârları en iyileri, ahrârları en hürleri, ahyârları en hayırlılarınasıl biliriz?
“Bunları gördüğünüz zaman Allah aklınıza gelir ve onlar hayırlı işleri size söylerler! Allah Resûlunun işlerini size söylerler!” mealindeydi hadis-i şerif orjinalini bulmak lâzım..
“Gördüğünüz zaman Allah’ı hatırlarsınız duyduğunuz zaman ALLAH’ı hatırlarsınız.”
Hayır İnsanlardır Rahmet İnsanlardır.
Oluk gibidirler ya…
Resûllullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz söylediklerini tercüme etmeye çalışıyoruz...

“Ya Ömer şimdi bi tanesi girecek içeri” buyuruyor o zaman mescidin altı toprak havlu gibi!
Üstünde güneşten korunsun diye hurma yaprakları var, onlarda dökülüyor aşağıya onun içinde süpürülüyor sulanıyor.
Bir kişi giriyor içeriye tıknaz çelimsiz koca kafalı bir insan kafasında bir testi su tutuyor.
“Esselâmü aleyküm ya resûlallah!”
“Ve aleyküm esselâm Yâ Yasir!’’
İsmi Yasir hiç başka bir şey söylemiyor.
Testiyle suluyor mescidi süpürüyor.
Çöpünü eteğine dolduruyor.
“Allahaısmarladık!” diyor güle güle ehlen ve sahlen!
“İşte gördün mü? İşte bu idi onlardan olan!”

Ebdal, Ebrar, Ahrar, Ahyar olan bu idi dördü de gördün mü?
Kime söylüyor Ömerül Faruk Hazretlerine söylüyor.
Çünki ayrı bir iştir bu! Ayrı iştir !
Bu Halkın zannetiği gibi sıradan meşhur oluş değildir halkın gözünde..
Hakk’ın gözünde Ma’mur oluştur Me’mur oluştur Muhteşem oluştur. Muazzam, Mubarek ve Mukaddes OLuştur.
Al görünüşe bak işte böyle!
İstikbale duran ferkadaniler oldukça kâinâtta ki gökyüzündeki yıldızlar gibi Kutup Yıldızları gibi değişmeyen İstikamet Yıldızları oldukça, bunlar Resûllullah sallallahu aleyhi vesellem’in…
Ve beliğ, tebliğ et!
Yâ Rabbi ulaştır belagat ver!
Galibiyet lütfuyla götür “''B’’'' Sırrı için götür! Ulaştır, SALL et!
Belega’ya ulaştır. Tebliğ et!
Ruhahu, O’nun Ruhuna Resûllullah sallallahu aleyhi vesellem Ruhuna..
''Ve ervâha ehli beytihi'', Ve Ehl-i Beyt’inin Ruhuna kıyamete kadar..
Çünki onlar Resûllullah sallallahu aleyhi vesellem’in kanının canının Kur’ân’ını taşıyan yüce NESL-i NECÎBlerdir.
Bunlar O’nun kadir ve kıymetini koruyacaklardır!..
İnşâ Allah…

Resim
Kullanıcı avatarı
kurt26
Dost Üye
Dost Üye
Mesajlar: 63
Kayıt: 13 May 2012, 21:50

Re: KUL İHVÂNİ 18. SALÂVÂT-I ŞERÎFE ŞERHi

Mesaj gönderen kurt26 »

"verham ve barik ve sellim aleyhi kesiran kesiran ila yevmil haşri vel karar"
Üsteki son kısmı yazılmamış .Salavatı Melevan diye geçer.
son cümlenin anlamı "mübârek kıl ve kıyâmet gününe kadar ona selâm ver.""sanırım.
Allahım "Bismillahirrahmanirrahim"in hakkı için, alemlere rahmet olarak gönderdiği zata ve bütün al ve ashabına ,Senin rahmetine ve onun hürmetine yaraşır bir şekilde salat ve selam et.(amin)
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KUL İHVÂNİ 18. SALÂVÂT-I ŞERÎFE ŞERHi

Mesaj gönderen nur-ye »

"Mâ kaderûllâhe" ALLAHın kadir ve kıymetini bilemediniz ayetleri vardır.

مَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ
Resim---"Mâ kaderûllâhe hakka kadrih(kadrihî), innallâhe le kaviyyun azîz(azîzun).: Allah'ın kadrini de (kudretini de) hakkıyla takdir edemediler. Muhakkak ki Allah, mutlaka Kaviyy'dir (kuvvetli), Azîz'dir (yüce). "
HACC 22/74

Bu yüzdendir işte onun için buyuruyor Resûllullah sallallahu aleyhi vesellem size Kur’ÂN-ı Kerim’i ve Ehl-i Beyt’imi bırakıyorum umarım ki değerlendirirsiniz anlamındadır.

Resim---Yezid İbnu Hayyan, Zeyd İbnu Erkam radıyallahu anh'tan naklen anlatıyor:""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Haberiniz olsun! Ben size iki ağırlık bırakıyorum. Bunlardan biri Allah Teâla'nın Kitabı'dır. O, Allah'ın (sema-arz arasına uzanmış) ipi olup, kim ona tutunursa hidayet üzere olur, kim de onu terkederse dalâlete düşer. İkincisi itretim, Ehl-iBeytim'dir." Biz, Zeyd İbnu Erkam'a sorduk:
"Kadınları da Ehl-i Beyt'inden midir?"
"Hayır! dedi, Allah'a yemin olsun, kadın bir müddet erkekle beraber olur. Sonra (kocası) onu boşar, o da babasına ve kavmine döner. "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın Ehl-i Beyt'i aslı ve kendinden sonra sadaka haram olan asabesi'dir."

Müslim, Fezailu's-Sahabe 37, (2408)..


Resim---Zeyd ibn-ü-Erkâm (radiyallahu anhu)’dan Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Ben size temessük edip (tutunup) sıkı sarıldığınız takdirde dalâlete (sapıklığa) düşmekten korunacağınız iki şey bırakıyorum: Bunlardan biri diğerinden daha büyüktür: Kitâbullah. Bu, semâdan arza uzanan Allahu zü’l- Celâl’in ipidir. Diğeri Ehl-i Beytim olan yakınlarımdır. Bu iki şey, Kevser Havzının başında buluncaya kadar birbirlerinden ayrılmayacaktır. Bu iki şey hakkında benden sonra nasıl davranacağınıza iyi bakın.”
(Kütüb-i Sitte, Muhtasar C.12/499)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ben sizlere iki şey bırakıyorum eğer bunlara bağlanırsanız hiçbir vakit yolunuzu benden sonra kaybetmezsiniz. Biri diğerinden büyüktür. Biri Allah’ın Kitabıdır. Diğeri Ehl-i Beyt’imdir. Bunlar birbirinden ayrılmazlar. Havz-ı Kevser’de beraberce bana gelirler. Dikkat ediniz benden sonra bu iki “Emanete” ne yapacaksınız?”
(Zeyd b. Erkam’dan; Tirmizî C. 2 S. 308.)


''ehli beytihi minna'' bizden tahiyyete en tahiyyi olarak hakkda ve hayırda diriliş duamız olarak bizim diriliş duamızsın bize lazım bu tahiyye! hayy olmuş taheyye olmuş HAYY diriliktir. "T" o işi yapar fikir fikirdir. Tefekkür fikretmektir. Şükür şükürdür. Teşekkür şükretmektir. HAYY diriliktir tahiyye dirilmektir.
"minna ettehiyyete vesselâm" vede teslim olmamız sağlamak için teslim olup yani fişi pirize takmak için teslim olmak tahayye o pirizde o fişten elktirik almak dirilmek için istiyoruz bunları Ya RaBBi yoksa Resûllullah sallallahu aleyhi vesellem efendimize dua olsun haşa onu kurtarır falan demiyoruz. Neyini kurtaracak kendi nurundan sistem halkedildi. Rahmeten lil âlemindir. Biz onda BİZiz! BİZim sıla-ıyı RÂHİMimizi sağlar. "Yed" konusu elele tuttu, ve elimizin ucunda senin ELin olsun ya RaBBi!

Bu ne güzel dost zinciridir ki. “ Yâ Muhammed sana tâbi olanlar var ya onların ellerinin üzerinde yediullah vardır. Allahu zü’l- Celâl’in eli vardır.”

إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا
Resim---" İnnellezine yübayiuneke innema yübayiunellah yedüllahi fevka eydihim fe men nekese fe innema yenküsü ala nefsih ve men evfa bi ma ahede aleyhüllahe fe se yü'tihi ecran aziyma.: Sana bîat edenler ancak Allah’a bîat etmiş olurlar. Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Verdiği sözden dönen kendi aleyhine dönmüş olur. Allah’a verdiği sözü yerine getirene, Allah büyük bir mükâfat verecektir.”
(Fetih 48/10)

Böyle bir SALL, böyle bir SALLat, böyle bir SELÂM ve böyle bir SALLavat!
Bu bende SALLdır.
Ehl-i BEYT Aleyhissalâtü vesselâm’da SALLdır.
Bende bir kuru laftır bu!
Bu HAKK ERENlerde SALL YOLunadır, SILAdır.
Resûllullah sallallahu aleyhi vesellem’de SALLavattır.
ALLAHu ZÜ’L CELÂLde SÂLATır.
Onun için NAMAZada SALAT denir.
SALAT ne demektir?
DÛA demek ne duası!
Dua yok mu?
Kur’ÂN-ı Kerim’de! Dua diye bir kelime yok muda SALATa dua diyorsun!
SALAT ulaşımdır.
Kavuşumdur.
SILA-yı RÂHİMdir.
ALLAH Celle Celâlihu’yu görür gibi namaz kılınır.
Ya Resûllullah biz insanız nasıl kılarız. ''O sizi görüyor zaten!’’ buyurmakta. Görmekte O zaten!.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dünyadan veda edecekmişçesine. ALLAH'ı görür gibi namaz kıl. Sen ALLAH'ı görmüyorsan da O seni görüyor.’’ Buyurmuştur.
(Taberanî; Bkz. el-Muhallis "Ehadîsü-Müntekât)


Resim---Resûllullah sallallahu aleyhi vesellem “Dünyadan veda ediyormuşcasına, ALLAH’ı görür gibi namaz kıl. Sen ALLAH’ı görmüyorsan da ALLAH seni görüyor.” buyurmakta.
(Taberani, Ahmet bin Hanbel)

Böyle bir SALLavat bu Muhammedî’l-Gazzevî hazretlerine Sultân neyi böyle bir okunuşa gelmiş. Güzelliğe gelmiş bize mubârek bir SALLavat nasip etmiştir Ya ALLAH Celle Celâlihu!
SALLavat ve SALL bir Nasip ve Kısmet işidir. Çok kolaydır çünki! Gerçekten çok kolaydır.
Aslında MuhaMMedî Melâmet kolaydır. Hiç bir zorluk yoktur. Çünki RIZÂya bağlıdır. Olduğun gibi gözükmeye bağlıdır. Bütün kötülüklerini sökülemeye bağlıdır. Bütün iyiliklerini insanlardan çekmeye, uzak tutmaya, göstermemeye bağlıdır Melâmet YOLudur.
HAKKda yaramayan hiçbir şeyi içerde tutamaz.
HAKKda yarayanıda riya ve kibirden korunmak için mümkün olduğu kadar halkın gözünden uzak tutar.
O kadar Resûllullah sallallahu aleyhi vesellem’e karşı MuHABBEt besler ki insÂN!
ham sofu sözüm ona Kur’ÂN-ı Kerim’den başka bir şey tanımam diyenler Resûllullah sallallahu aleyhi vesellem’i es geçenler bunlar delidir diyecekler kadar. Öylede Hadis-i ŞERİF vardır.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi vessellem: “"Bir kimseye mecnun/deli denmedikçe onun îmanı tamam olmaz!”." buyurdu.
(İmam Rabbanî, 65 Altmışbeşinci Mektûb)

"Size deli denmedikçe âhir vakitte Mü’min değilsiniz. "
Neden?
Çünki iş öyle sarpa saracak ki diyeceksin ki "nerde kaldı bizim İSLÂMımız! "

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem İmam Ali kerremullahi veche’ye: “Yâ Ali! İslam üryandır-çıplaktır, Giysisi Takvâdır. Tüyleri Hidayettir, Süsü ise Hayâdır. Direği Verâdır. Ayakta tutucusu ise Salih Ameldir. İSLÂMın esası: "Beni ve Ehl-i Beytimi SEVmektir!” buyurmuştur.
(Ramuze’l- Hadis shf: 593, Hadis No: 6195)


Mübârek Zâtı HAKK Olan ve BİZler ÜMMeti olarak HAKKI DUYmak Ve HAYRa uymakta İmam-ı Mutlakımız ve Mürşid-i Mutlakımız, MuhaMMed Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme sonsuz sınırsız ve İlmullahça Es Salat ve Es Selâm OLsun!

Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Sübhaneke Allahümme ve bihamdike eşhedu enLâ İlâhe İllâ ente vahdeke la şerike leke estağfirke ve etubu ileyk.

ElhamdulillahiRABBilâlemin!
Es-selâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berekâtuhu.


Resim Latif YILDIZ
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KUL İHVÂNİ 18. SALÂVÂT-I ŞERÎFE ŞERHi

Mesaj gönderen nur-ye »

MÜZEMMİL SÛRESİ SOHBETinden

SoHBeTi Yapan: KulihvÂNi
SoHBeTi Yazan: Hakan
SoHBeT Tarihi: 06.02.2009


Bu günlerimizde bizler gerçekten buna çok muhtacız..
O kadar önemli ki, bir şehir düşünün ve deyin ki “ana trafodan elektriğini kesiyorum!”
Neleri kestiğinize bir bakar mısınız?. Sayısız evlerde sayısız âletlerde sayısız noktalarda sayısız hallerde.. Meselâ ameliyat olan insanların tüm makinalarını durdurursunuz her yerde.. Meyhâneyi kapatırsınız.. Mekke’yi kapatırsınız!.
Bütün âlemi susturursunuz NuR-u MuhaMMed aleyhisselâtu vesselâmı çektiğiniz zaman geride bir heykel yığını kalır, görüntü kalır geride hiçbir şey bulamazsınız hepsi ölür..

Bu bakımdan salâvât çok önemlidir SALL çok önemlidir, kendi aramızda da öyledir SALLarımız koptuğu zaman bağlantılarımız yapacak bir şey kalmaz.. Ben bir sohbete başlarken bir salâvât açıklamayı uygun buluyorum biliyorsunuz..
Sevgili Hocam değerli insan Siirtli Hocamın hadisleriyle ilgili seçme kırk hadisi var biz neşretmiştik sonra artı da biraz.. Bu hadisler seçme hadislerdi, senetli hadislerdi.. Ben de bunu hazırlamıştım türçesini meâlini şeylerini felân gönlümce hazırlamıştım.. Hatta bunlar hazırlanırken ben Bolu’daydım.. Bolu’da, Şam’da da Bağdat’ta okumuş olan bir doçent Bolu İlahiyat Fakültesinde Bolu’lu olduğu için İmam Hatib Lisesinde görev görüyordu, üniversiteyi istemiyordu.. Çünkü orda da evi vardı.. Çok değerli bir insandı.. Onunla beraber ben bu salâvâtların tercümelerini yapmıştım, onunla beraber düzeltmeler yaparken bana derdi ki: “Hocam sizin Arapçanız çok garip!.” felân diye bende derdim: “Bizim Arapçamız gönül Arapçası yâni kafadan atmayız ama gönülden görürüz çok önemlidir..”
Sultan MuhaMMedi Gazzevî Hazretleri çok değerli bir zâttır.. Yüce gönüllü bir insandır, yüreklidir tam bir çöl insanıdır.. Demek istiyorum ki, çöplüğe meyil etmemiştir keskindir bunun sabah akşam üç kere okunmasını kendisi tavsiye etmiştir..
''Allâhümme salli ve sellim alâ seyyidinâ ve Mevlânâ MuhaMMedin mahtelefe’l- melevâni Ve teâkabe’l- aserâni Ve kerrere’l- cedidâni. Vestekbele’l- ferkadân ve belliğ ruhahu ve ervâha ehli beytihi minna ettehiyyete vesselâm..''

''ALLAHümme salli''.. ALLAHım sall et!. beni lütuf sahibi kıl!. ne lütfu?. SALL et, benim önümdeki bütün lânet, yasaklanan şiddetle yasaklananları şerrleri, şiddetle istenen hayrlar haline çevir, şeddeli kıl!. yâni benim lütuflanmamı sağla.. ben, “biz insanı mükerrem kıldık” buyurduğun kişiyim.. çünkü aklımı, fikrimi, vicdanımı tercih olarak, sırat-ı müstakime, en doğruya yönelttim, karar verdim ve inandım ki, beşikte SALLı, Ana Rahmiyle Mezarı iki tane ayrı ayrı iğne deliği gibi, aynı hizaya getirdim ve: “RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemi, bu denli SADAKATla, SAMİMİYETle ve SABIRla takib edeceğim ve Dâru’s- Selâma gideceğim” diye karar verdim.
bu nedenle diye SALL istiyorum ben.. bu bağlantıyı kurmak istiyorum.. ve SELLim ve teslimimi sağla “sîn”nimi sağla, İSLAM oluşumu sağla, teslim oluşumu sağla!.

elif lâm mim”dir biliyorsunuz “seleme” nin aslı, “sin lâm mim dir.. elif, ALLAHu zü’L- CeLÂLe ait bir sıfattır. Sîn, yâsîn bize ait bir sıfattır.. ben MuhaMMedî Lütfa sahib olmak istiyorum demektir. “ALLAHu zü’L- CeLÂLin RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemin mübârek ağzından buyurduğu, sesinden buyurduğu sözlerine tâlibim” demektir.. ve SELLim.. “bu nedenle TESLİM oldum ve MÜSLÜMAN oldum, değerli bir insan oldum, değersizliğimi bıraktım” anlamındadır..
''ve SELLim alâ''.. kime?. ona ki, ne demek “alâ”?. Lütfun “ayn”a geçmesidir.. Çayın meselâ biraz önce içtik nerde çay?. kanımızda canımızda oldu şu anda, böyle oluşudur.. alâ, öyle olacak yâni.. öyle olacak ki, parmakla yüzük gibi değil, et tırnak gibi bağlılık..
Seydinâ.. Dinin sahibi olan demektir.. İçeriye bakarsanız yine “se” yi görürsünüz “de” yi görürsünüz “nun”u görürsünüz.. içerdeki “se” bildiğimiz dindir, Nurullahın dâim oluşudur din.. Nurullahın bize gelişi NuR-u MuhaMMedle gelir, ALLAHın Rasûlulahı ile gelir.. Onun için buyuruyor ALLAH celle celâlihu deki eğer ALLAHı seviyorsanız bana tâbi olun..

قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Resim---Kul in kuntum tuhibbûnallâhe fettebiûnî yuhbibkumullâhu ve yagfir lekum zunûbekum, vallâhu gafûrun rahîm (rahîmun).: De ki: “Eğer siz Allah'ı seviyorsanız, o taktirde bana tâbi olunuz ki Allah da sizi sevsin ve sizin günahlarınızı mağfiret etsin (sevaba çevirsin). Ve Allah "Gafur"dur, "Rahîm"dir.(Âl-i İmrân 3/31)

Başka yolunuz yok;
ALLAHa ve Rasûlune TESLİM OLun!
ALLAHa ve Rasûlune İMAN EDin!
ALLAHa ve Rasûlune TÂBİ OLun!
ALLAHa ve Rasûlune İTÂAT EDin!.
Bu âyetler hep Seyyidinâ, ya da Mevlânâ..
Mevlânâyı RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLem istememiştir hadisi şerif vardır.. “el Mevlâ ALLAHtır bana Mevlânâ demeyiniz!.” diye Kütüb-i Sitte’de hadis vardır..

Resim---Hadis No: 5391-5355 – Mutrıf İbnu Abdillah, babasından naklediyor: “Benî Âmir heyetiyle Resûlullah (aleyhisselâm)’ın yanına gitmiştik. “Sen bizim Mevlâna-efendimizsin!” diye hitap ettik. “Mevlâ/Efendi, Allah’tır!” buyurdular. Biz: “Fazilette en ileride olanımız, mertlikte en başta gelenimizsin!” dedik. Bize: “Söylediğinizin hepsi bu veya buna yakın bir söz olsun. Şeytan sizi (mübalağalı medihlerde) koşturmasın!” buyurdular.”
(Ebu Dâvud, Edeb 10, (4806).

Sanıyorum ki bu büyük zâtlar, ya bunu görmediler ki çünkü onların devrinde hadisler çok yaygın olmaya bilir kitaplar vs.. neden “Mevlânâ” dediklerini bir türlü anlamıyorum.. çünkü çok kesin hadis var “Bana Mevlânâ demeyin Mevlâ ALLAH”tır diye hadis var.. ama “efendimiz” anlamında söylendiği için, yâni velî edici olan ALLAHtır.. velî-dost edici olan ALLAHtır.. yâni Lütfun Sahibi ALLAHtır..
''ve Mevlânâ MuhaMMedin'' MuhaMMed aleyhisselâma mahtelefel melevani.. ihtilaf/anlaşmazlık, uyuşmazlık, karışıklık, ikilik ediyorlar.. melevani/gece ve gündüz. melevani ne demek?. Hani, seher vakti olur şafak sökmeye başlar alaca karanlık alaca aydınlıkla vedâlaşırlar bu hep olur, her sabah olur, muhteşem olur bu..

تُولِجُ اللَّيْلَ فِي الْنَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الَمَيَّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَن تَشَاء بِغَيْرِ حِسَابٍ
Resim---"Tûlicu’l- leyle fî’n- nehâri ve tûlicun nehâra fî’l- leyl (leyli), ve tuhricu’l- hayya mine’l- meyyiti ve tuhricu’l- meyyite mine’l- hayy (hayyi), ve terzuku men teşâu bi gayri hısâb (hısâbın).: Geceyi gündüzün içine sokarsın ve gündüzü gecenin içine sokarsın. Canlıyı ölüden çıkarırsın ve ölüyü canlıdan çıkarırsın. Ve dilediğin kimseyi hesapsız rızıklandırırsın.” (Âl-i İmrân 3/27)

Sanki gökler yüzercesine, her zerresi kâinâtın içinde karanlıklar çekilir, her zerresine yeni aydınlıklar gelir..
Ve teâkabe’l- aserâni”.. İşte bu HÂL sürdükçe, akşamdan önceki kızıllık şeklinde aydınlığın kaybolup giderken, arkadan gelen karanlığın mor dağları bastığı gibi takib ettikçe, sabah ve akşam bu geliş gidişler sürdükçe..
Ve kerrere’l- cedidâni”.. Gündüz gece durmadan cedid/yepyeni, kullanılmamış olarak yeniden tekrar tekrar, tekrar tekrar zaman böyle gelip geçtikçe..
Vestekbele’l- ferkadâni”.. yıldızlar ferkadan/Şimâl Kutbuna yakın parlak ve küçük ayı kümesine tâbi ve gece istikamet bulmağa yarayan, sık sık karşı karşıya gelen iki yıldız (ikizler mânâsına) olanlar, kutup yıldızı değişmeyen yıldızlar ve diğer değişenler istikbâlde/gelecekte durdukça,, sabit noktalarında dünya döndüğü halde dönmedikçe, hep izleri kıblede oldukça, “demir kazık yıldızı” gibi felân işte dönenler, dönmeyenler böyle gelip geçenler, bütün bunlar sürdükçe;
Ve belliğ ruhahu ve ervâha ehli beytihi minnâ ettehiyyete vesselâm”..

Seyyidimiz Efendimiz MuhaMMed aleyhisselâtı vesseleme Salât ve Selâm ediver yâ RABBu’l- Âlemîn!.
Bize bunu sağlayıver!. Bizim tahiyyemizi/hayr selâmımızı..
Çok dikkat etmek lâzım nedir “tahiyye”?. Ettahiyatü Duâmızı okuruz namaz sonunda..
Kim ne derse desin herkes “hakka ve hayrda diriliş duâmız”ı demektir..
Tahiyye, hayy oluştur MuhaMMed aleyhisselâtı veselâmın elektriği ile HAYY Oluştur..
Şimdi benim elektriğim kesilse, vüCÛD makinamın, her şeyimin sesi kesilir, ölür makinam!. Ama, elektrik gelince tekrar dirilir.. Aynen ben de öyleyim, her inanan da öyledir ve hatta, inanmayanlar da öyledir fakat farkında değillerdir, inkar etmektedirler.. Oysa, onların da HAYYı ALLAHu zü’L- CeLÂLin, El HAYY ALLAH celle celâlihu esmâsı zuhurdur HAYyatları..

El Hayy:
Resim

Onların da yedikleri ni’metler ALLAH celle celâlihunun halk ettiğidir..
Fakat ne çâreki onlar bir zeRReden halk edilmişken “hasîmun mubîn” olmuşlardır..

أَوَلَمْ يَرَ الْإِنسَانُ أَنَّا خَلَقْنَاهُ مِن نُّطْفَةٍ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٌ مُّبِينٌ
Resim---"E ve lem yera’l- insânu ennâ halaknâhu min nutfetin fe izâ huve hasîmun mubîn (mubînun).: İnsan, onu bir nutfeden (bir damla sudan- meniden- spermden) nasıl yarattığımızı görmedi mi? Sonra da Bize (karşı) apaçık hasım (düşman) oldu.(Yâsîn 36/77)

Ve kendilerine zulm etmektedirler, kendi nefislerine zulm edenler gibi..

قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِن رَّحْمَةِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Resim---"Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâhi, innallâhe yagfiru’z- zunûbe cemîâ (cemîan), innehu huve’l- gafûru’r- rahîm (rahîmu).: De ki: "Ey nefsleri üzerine israf yüklemiş (haddi aşmış) kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Muhakkak ki Allah, günahların hepsini mağfiret eder (sevaba çevirir). O, muhakkak ki O; Gafûr’dur (mağfiret eden), Rahîm’dir (rahmet nuru gönderen)." (Zumer 39/53)

Bizim tahiyyemizi, hakka inanıp HAKKı DUYup HAYRa UYmamızı diri kıl!.
Ve belliğ.. ulaştır, tebliğ et, belâ et beliğ olarak, net olarak ki, kendi hücresi gibi yap!. yâni öyle bir uluştır ki RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLemin kanı gibi yap, canı gibi yap ki, o kadar beliğ yap!. yâni bir şey kalmasın.. nereye tebliğ?.
Ruhahu..O’nun ruhuna..
Ve ervâha ehli beytihi.. EhL-i Beyt aleyhumu's-selâmın ruhlarına..
Yâni açıkçası, şu anda bize kadar gelen Elektirik Üretim Merkezimiz KEBAN’dan bize kadar gelen, binlerce direkler üzerinde taşınan ve şu ÂNda prizi kendi yüreklerinde olan EhL-i Beyt aleyhumu's-selâmların da ruhlarına..
Neden öyle buyruldu?. Çünkü onlar HAYYdır, fiilen HAYYdır, Şehîdlerimi ve Şâhidlerimizdir Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemin; Teni, Kanı, CÂNı ve İmÂNı Olarak her ÂN..
Doğrudur yüce dağlar aşarak gelmişlerdir. Tıpkı bir kablo gibi, içinde bir bakır tel gibi ve telin içerisinde el HAYY esmâsı ALLAHu zü’L- CeLÂLin el HAYY esmâsı bizlere kadar gelmektedir.. ŞeÂNULLAHta SüNNetuLLAH üzere KÛN!. ->feyeKÛN gelmektedir.. bütün Kur'ÂN-ı Kerîm gelmektedir.. bütün zaman gelmektedir, kader gelmektedir..
Ve biz her nefeste bu kaderi yaşamaktayız istesek de istemesek de!.
Buna çok dikkat etmemiz gerekiyor!.
Ve ervâha ehli beytihi minna ettehiyyete vesselâm..
Ettahiyat” işte böyle bir DİRİLİK fiilen ve’s-SeLÂM.. ve böyle bir es SeLÂM!.

Es Selâmü:
Resim

Ya RABBenâ!. Biz Zât-ı Âlinden gerçek DİRİLikte;
RasûLuLLAH SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimizin Adına Hesabına ve Şerefine;
İnanan, inandığını fiilen yapan, MuhaMMedî Ahlâkı fiilen kullanan ve yaşayışını, hâllerini MuhaMMedî SÜNNetince yürüten bir HAYYlık içerisinde ve SİLM içerisinde olmayı SEN, ALLAHu zü’L- CeLÂL’imizden duâ ederiz, isteriz!. Âmin Yâ Muîn ALLAH celle celâlihu!.
İşte böyle bir güzel Salâvât-ı Şerifedir bu!.


Resim Latif YILDIZ
Resim
Cevapla

“►Salavat Şerhleri◄” sayfasına dön