KUL İHVÂNİ 31. SALÂVÂT-I ŞERÎFE ŞERHi

Cevapla
Kullanıcı avatarı
tamersah tarik
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 778
Kayıt: 19 Eyl 2008, 02:00

KUL İHVÂNİ 31. SALÂVÂT-I ŞERÎFE ŞERHi

Mesaj gönderen tamersah tarik »

ResimKUL İHVÂNİ 31. SALÂVÂT-I ŞERÎFE ŞERHi

Senedi sıhhatli bir rivâyetle Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem): “ bu salâvâtı okuyana şefâatım vâcib olur.” buyurmuştur. İbni Kesir bu isnadın doğru olduğunu söylemiştir.

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM


Resim

Resim

TÜRKÇESİ: Allahumme salli ve sellim ve bârik alâ Seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedîn ve enzilhi'l-mak'adel mukarrabi indeke yevme'l-kıyâmeti Vâhşurnâ fî zumratihi tahte livâihi fî zılli arşike'l-mecîd İnneke alâ kulli şey'in kadîr.

MÂNÂSI: “ALLAH'ım! Efendimiz ve Sâhibimiz Muhammed (salallâhu aleyhi ve sellem)'e salât, selâm ve bereket dileklerimizi ilet, salât et ! Onu kıyâmet gününde yâkînlerin makâmında konuklandır. Ve bizi, Mecîd (ulu) Arşıyın gölgesinde onun livâ'sı (bayrağı) altında haşrolan zümresi içinde haşret. Şüphesiz ki sen herşeye kâdirsin!”

31 numaralı salavât Siirtli Hocamın derlediği salavâtlardan.
Senedi sıhhatli bir rivâyetle gelen bir salavâtı şerîfe'dir.
Bu salavâtı okuyana şefaatim vâcib olur buyurmuştur ve senedi sahihdir doğrudur.
Kendisinin Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in sözü haktır.
Böyle buyurmuştur çünkü kendisi.
Bunu açıklamaktan bile zorluk çekmekteyiz.
Çünkü içindeki kelimeler kaid geçiyor.
Kaid çoban demek, baş komutan demek.
Makaid baş komutan olan çoban olan gibi.
Karîb yakındır, mukarreb en yakındır.
Kıyam yevmi’l- kıyam. Yevmi biliyoruz MuhaMMediyetin vücûda çıkışıdır, kıyamda.
Ben ne zaman ortaya çıkartırım MuhaMMediyetimi.
Hep kendi şahsiyetimi kullanmaktayım şu anda hepimiz.
Biz ne zaman içimizdeki Hakîkat-i Muhammediye'yi dışarı çıkarabiliriz de ''yevmi’l- kıyâme ''olur. Kıyâma dururuz.
Her namazda durmuyor muyuz kıyâma.
Kıyâma kâim olmaktır. Ne demek kâim olmak?
MuhaMMediyette en muhteşem şekilde var oluştur.
Şeriatta, Târikatta, Marifette Hakikatta Muhammediyet hakîkatının insanda fiilen, iliği gibi, kemiği gibi eti gibi sinirleri gibi fiilen olmasıdır.
Gerçek kıyam budur. Kıyâma kalkış.
Kıyâmet kopsa ne kopmasa ne. Ne olmuş kopacakta yâni.
Bildiğimiz kıyâmet, o gün geldiğinde kopacak, yok olacak âlem.
Bizimki ne zaman yok olacak. Bizim kıyâmet ne zaman kopacak?.
Bu kelimeler geçmektedir. Haşr geçmektedir.
Evet Allâhumme ALLAH'ım. Salli SALL et. SALL, çift Lâm ile yazılır.
SALL sıladır, SALL ulaşımdır, SALL Sıla-i Rahîmdir.

Sıla-i rahim diyoruz ya, yâni akrabaları ile bağları kuvvetlendirmek mânâsına.

ALLAH Teâlâ: "O rahim sözünü ben verdim." buyuruyor,

"Kendi Rahman ismimden çıkarttım, bu akrabalığa Rahim ismini ben verdim. Kendi ismimden ona isim bahşettim. (Femen vasalehâ) Kim Rahimine vaslederse..."

Yâni akrabâlarına iyilik yapar, iyilik gösterir, onlarla yakınlığını, dostluğunu devam ettirirse, onlara karşı sevgisini, hizmetlerini yaparsa, muhtaçsa ihtiyacını giderirse, açsa doyurursa, çıplaksa giydirirse, akrabâlık şartlarına riâyet ederse... "Rahimi, akrabasını kollayana, (vasaltuhû) ben de kollarım, ben de ona ihsan ikramda bulunurum. (Ve men kataahâ) Kim keser, koparırsa bağları, akrabalığı, rahimi koparırsa, akrabalığı koparsa, (kata'tü) ben de ona lütfumu keserim, onunla rahmet bağlarımı koparırım." buyuruyor.

Sıla-i Rahîm, Rahîm analarımızın bizi doğurduğu karınları, doğurdukları yerin adıdır.
Sıla-i Rahîm göbek bağıdır.
Biz HAYY Esmâsıyla ordan doğarız.
Bütün peygamberlerde öyle doğarlar ve Sıla-i Rahîm'le doğarlar.
Bunun için de hadisi şerif vardır.
Ben Er-RAHÎM ismimi kadın üreme organına verdim.
Sıla-i Rahîmi kesenlere lânet olsun hadisi vardır sahihtir. Neden?
Çünkü bu dirilik zinciri bu sistemden geçer.
ALLAH el-HAYY esmâsını bu sistem üzerinde yaratır.
Bu sistem bir şehâdet sistemidir.
Şehvet sistemi değildir. Hizbu'ş-şeytan için şehvettir.
Hizbullah için bir şehâdettir.
Analarımız, bacılarımız, kızlarımız, gelinlerimiz, kız kardeşlerimiz.
Akıllı olmak lâzım. Vicdanlı olmak lâzım.
İnsan gibi insan olmak lâzım.
ALLAH Dostlarının, Ehl-i Beyt Aleyhi's-selâmın ilimlerinden geçip Muhammedî, Kur’ânî ve Rabbanî insan olmak lâzım.

İnsan gibi İNSAN olmak lâzım..
SALLı iyi anlamak için.
SALL insan aklına yerleştirilmiş olan lânet ve lütuf iyi ve kötü, çirkin ve güzel şer ve hakkı yâni kısaca İlâhe inkarı ile İlla Allah ikrârını seviyelemektir.
Buna sâhip çıkıştır. Bir kısmını parçalayıp atış değildir.
Nârı Nûra çeviriştir.
Diri bir gül istiyorsanız naylon ve Japon gülü istemiyorsanız gerçek ALLAH gülü istiyorsanız gübre ile berâber bulacaksınız.
“ İlâhe İlla Allah” diyeceksiniz.
“İstemiyorum İlâheyi ben gübresiz gül istiyorum. Altın tozu içinde naylon çiçek yetiştiririm!” diyorsanız piyasaya gideceksiniz.
Çok var! Fabrikalar kurdular. Davullar dövüyorlar ama hayy değil diri değil. Ama hayal.
Onun için SALLe sâhip çıkmamız lâzım.
Eğer “elimizin üzerinde ALLAHu Zu'l-celâl in eli olsun” diyorsak, başka yol yok.
Bu gün yapılması gereken şeyler bunlar.
Neden “Allahumme salli ve sellim” diyor.
Sellim nedir sellem. teslîmiyettir.
Onun için Kur’ân-ı Kerim'de buyuruyor ALLAHu Zu'l-celâl îman ettik demeyin teslim olduk deyin.

قَالَتِ الْأَعْرَابُ آمَنَّا قُل لَّمْ تُؤْمِنُوا وَلَكِن قُولُوا أَسْلَمْنَا وَلَمَّا يَدْخُلِ الْإِيمَانُ فِي قُلُوبِكُمْ وَإِن تُطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَا يَلِتْكُم مِّنْ أَعْمَالِكُمْ شَيْئًا إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Resim--- "Kâletil a’râbu âmennâ, kul lem tu’minû ve lâkin kûlû eslemnâ ve lemmâ yedhuli'l-îmânu fî kulûbikum, ve in tutîullâhe ve rasûlehu lâ yelitkum min a’mâlikum şey’â(şey’en), innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).: A'râbîler îman ettik dediler, de ki: siz henüz îman etmediniz ve lâkin henüz îman kalblerinizin içine girmemiş olduğu halde İslâm'a girdik deyin ve eğer ALLAHa ve Rasûlune itâat ederseniz size amellerinizden hiç bir şey eksiklemez, çünkü ALLAH Gafur, Rahîmdir.''”
(Hucurât 49/14)

Siz ağzınızla konuşuyorsunuz.
“İslâm'ım” diyorsunuz “Mü’minim” demeyin mü’min yürek kalbde olur çünkü.
Daha sizin sadâkatınız samîmiyetiniz denenmedi kaç kuruşluk sözünüz var belli değil daha.
Onun için diyor İslâm olduk deyin mü’min olduk demeyin.
Çünkü mü’min Allahumme salli ve sellim.
ALLAHım, Allahumme Allahummena Bizim ALLAHımız bizi SALL etmemizi, yaratan sensin çünkü.
Bu imkânları bize bahşet. Tercih ediyorum.
İstiyorum duâ ediyorum. Ben bu yönü kullanmak istiyorum.
Ve sellim sellim mi?
Ne demek sellim Muhammedî lütfu sırrı bana ulaştır yâni.
Bana bir yardım et. Ve bârik ve bereketli kıl.
Kun fe yekun rüşdüyle, rızâsıyla ru'yete çıkışıyla, ru'yet sırrının açığa çıkışıyla bereketli kıl.
''Ve bârik alâ'', kime diyorum ben bunu, kime üzere söylüyorum bu bendeki hangi priz istiyor.
Bir çok priz var herkes priz koymuş. 360° derecenin 359 una şeytan prizi konmuş bir tek KIBLEye Muhammed Aleyhi's-salâtu ve's-selâm’ ın prizi konmuştur.
Arkasını Kâbe’ye dönen isterse hatimle namaz kılsın şeytanın adına kılmıştır.
Çünkü kıblesizdir o kabul değildir.
Kıble ne demektir? Kabul olunandır. Nedir kabul?
Bileliği kabul oluşudur, kalbî oluşudur. Kudretullah içinde oluşudur.
''Ve Mevlânâ'' bizi VELÎ eden, ALLAH’ın Dostu edenimiz var ya hani.
''Seyyidina'' dînimizin sâhibi ya da Efendimiz ve Mevlânâ hani bizi velâyete götüren.

Velâyet nedir?
Velâyet Lütfullah'ın vücûda çıkışının anahtarıdır.
Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır.

Resim---- Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem): “Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan dâhil olmalıdır”'' buyurdu.
(Hz. İbn-i Abbas’dan; Hâkim-i Nişaburî Müstedrek C. 3 S. 126)

Ne demek?
Ben ilimim ama edebsiz giremezsiniz, İblis gibi.
Girdiğinizi sanırsınız kullanamazsınız.
Allâme-yi cihan getirir bir tânesi yarar getirmez ona.
Çünkü edebsizdir. Haramdır, yasaktır zâten yar olmaz.
Çünkü İblis çok şey biliyor. Cennete girmiştir. ALLAHu Zu'l-celâl e rest çekmiştir. Sayısız konuşmuştur.
Bu gün bunları bir çok insanlar yapsalar eğer göklerde uçarlar, sihirbaz olurlar.
Dikkat etmemiz lâzım. Çünkü onlar değildir din.
Din, bu âlemde insanca yaşayıştır. ALLAHu Zu'l-celâl in emrettiği gibi yaşayıştır.
Namaz kılmak, orucu tutmaktır. Zekâtı vermektir.
İlâhe İlla Allah Muhammedu'r-Rasûlullah demektir.
Gökte uçmak kaçmak ayrı şeylerdir. Doğru değil.
Onlar zaman içinde gelişim içinde teşvik için vs için kerâmettir vs. dir oluyorsa o da ikramdır.
Olabilir ama bu bu böyle değilse bakın İblisin başına gelene.
Edebsizliğinden dolayı ne yapıyor. Hased ediyor.
Hased, Yalan doğuruyor. Bütün kötülükleri doğuruyor. Merhâmetsizliğin tek timsilı oluyor.
''Ve Mevlânâ Muhammedin'', o üç “MİM” li Muhammed Aleyhissalâtu ve's-selâm’ ın bizim salımızı teslîmiyetimizi ulaştırıver.
Ve enziruhu ve enzilhil mak’adel mukarrabbi indeke yevmel kıyâmeh;
O ki ona öyle inzal et ki, bizim SALLımızı selâmımızı beraket duâmızı öyle bir ulaştır öyle bir SALL et!
Buraya perçinle öyle bir teslim olalım ki.
Ve inzuhu, inzal et.
Türkçe çok zor bir dil dir Arapça'ya göre.
Yâni lâzım olan lâyık olanı nur payımızı ver bizim de ver.
Kimden?
Muhammed Aleyhissalâtu ve's-selâm’ dan başka çâremiz yok çünkü.
Biz ancak ondan elektrik alabiliyoruz ceryan alabiliyoruz. Nur alabiliyoruz.
Çünkü ALLAH’ın Rasûlu bir tâne, iki tâne değil hâşâ. Hayy.
ALLAHu Zu'l-celâl HAYY, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Hayy. El an Hayy.
El-an şu Anda, Kur’ân-ı Kerim Hayy.
Her gün yağan yağmur gibi Hayy.
Şu ANda ''Allahumme salli'' dediğimiz ANda ALLAHu Zu'l-celâl kendi Kudretullahı dâhil salavâta girer. Salavâttadır zâten.

إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا
Resim--- “İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne ale'n-nebiyyi, yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ(teslîmen).: Muhakkak ki, ALLAH ve melekleri, peygambere hep salat ile ikramda bulunurlar. Ey îman edenler, haydi ona teslîmiyetle salat ve selam getirin!” ''
(Ahzâb 33 /56)

“İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ(teslîmen).”

Şimdi şu anda ALLAH ve melekleri peygamberine SALL ediyorlar.
Yâ eyyuhellezîne âmenû, ey iman ettik diyenler sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ, hadi siz de SALL edin ve teslim olun.
Şimdi ALLAH devrede, onun için hiçbir zaman salavât dinlemekle olmaz.
İştirak edilmediği sürece karıştırılmamış olur ve büyük günahtır.
Onun için şöyle buyurmaktadır:

Resim---- Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem): “Ragime enfu raculin zukurtu indehu felem yusallî aleyye: yanında adım zikrolunup da bana salâvât getirmeyen kimsenin burnu sürtülsün!”'' buyurmuştur.
(Tirmizî, Daavat 100;İ.Ahmed II/254)

Çünkü çok tehlikelidir de onun için. Âyet vardır.
Bin kere birisi yanında “Muhammed” desin “sallallâhu aleyhi ve sellem” demek zorundasın.
Onun için Münir Hocam ne diyor: “salavatsız abdestsiz Mim li harflerini söylemeyin!” diyor.
Pazarda söylüyor atın eşeğin içinde diyor. Salavât getiriyor diyor ismini anarak salavât değil de mimli isimlerini kullanmasını istemiyor çünkü. Basit şeyler değildir.
Haaa edebsizse istediğini yapar.
Yapmıştır zâten ne Firavunlar gelmiş geçmiştir bu âlemden.
Ne katiller geçmiş 30 milyon insan öldürmüşlerdir ikinci cihan savaşında.
Nerde ikinci cihan savaşı târihte yerini bile bulamazsın.
Ama olmuştur. Bu günde olur. Tersi de olmuştur…

''“Ve enzilhi'l-mak'adel mukarrabi indeke yevme'l-kıyâmeti” ''

Bu sana ulaşımların başında önderi, komutanı, çobanı, getiricisi ana hattı olan indeke senin katında Sana ancak o ulaşabiliyor çünkü.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem, ALLAH’ın Rasûlu irsal edebiliyor teke. yevme’l kıyâmeh, ne zaman bu böyle oluyor.
Kıyâmete kalktığımız zaman, kıyâma kalktığımız zaman.
“ALLAHu Ekber” deyip de Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem e uyduğumuz zaman.
Fâtihayı okuduğu zaman, zammı sûreyle okuduğu zaman en başında RABBimizin karşısına durduğumuz zaman kıyamdan, kıyâma kalkan İNSAN…
Ve kıyâmın dışında Kur’ân okunamaz namazda. Kıyâmın dışında okunamaz.
Rüku’da okunamaz, secdede okunamaz. Teşehhüd oturuşunda okunamaz oturuşta yâni aşağıda.
Nedir burda teşehhüd miktarı oturmaktır diye Türkçeleştiriyor.
Makaiddir ordaki ettehiyyatı oturuşu.
Nedir mak'adel mukarrabbi, Mukarrab ALLAH’a en yakınlık makâmıdır ve Şehâdet Makâmıdır orası.

“Eşhedu en ilâhe illâ Allah”

makâmıdır çünkü.
Bir tek rekatta söylüyorum.
Bir tek rekatta oturduğumuzu düşünün kıyamdan rüku’ya inen kimdir kıyamdaki ?
BEDENdir. Tümüyle berâberdir. Hepisi içindedir.
Kimdir başını eğen. NEFİS'tir.

“Subhâna Rabbiyel azîm ve bihamdihi!” evet.
Azîm olan Rabbime âyetler var biliyorsunuz.

فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ
Resim--- “Fe sebbih bismi rabbikel azîm(azîmi).: Fesibbih bismi rabbikel'aziymi.” ''
(Vâkıa 56/74)

Fe sebbih bismi rabbikel azîm ismi okuyunca “Subhâne Rabbiye’l- Azîm ve bihamdihi”

Hamd ile RABBime başımı eğiyorum. Tesbih ediyorum. Subhândır.
Hiçbir aklın noksan bulacağı bir şey yok.

“Şu ANda tesbihte, atom dönmekte, kâinat dönmekte her şey onun hudûdu içerisinde yürümekte, yok olup var olmakta, bir ben ayık değildim, ayıktım başımı eğdim!” demektir.

“Subhâne rabbiye’l- Azîm ve bihamdihi, Subhâne rabbiye’l- Azîm ve bihamdihi , Subhâne rabbiye’l- Azîm ve bihamdihi Allahuekber!”.
Secde için ayağa kalkarken ne diyoruz.
“Semiallahu limen hamideh!”
Semiallahu, ALLAH duydu, kim ki hamd ettiyse ALLAH duydu.
Ordaki ifâde “Subhâne rabbiye’l- Azîm ve bihamdihi” dir hadislerde.

Resim---- Es-Sa’di babasından veya amcasından naklediyor: “Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) namazını kılarken dikkatle baktım, rükû’ ve secdelerde üçer kere “Sûbhanallâhi ve bihamdihi” diyecek kadar duruyordu.
(Ebu Dâvud, Salât 154 (885)

SALL kitabımızı okumuşsanız orda açıklamıştık hadisleri. Ama bizim Türkiyede özellikle gır gır gır “Subhâne rabbiye'l-Azîm Subhâne rabbiye'l Azîm” ne dediğini bilmeden adam sallayıp geçer.
Kalkarken de der ki ALLAH hamd edeni duydu.
halbuki hamd etmedi yalınız rüku’ yaptı.
Çünkü “Subhâne rabbiye’l- Azîm ve bihamdihi” onun doğrusu.
Rabbenâ lekel hamd: Ey RABBımız ve lekel sanadır. Elhamd sanadır. ….
Ayağa kalkış budur. Hamd ayağa kalkıştır kıyam değildir. Sonra secdedir.

“Subhâne rabbiyel alâ ve bihamdihi subhâne rabbiyel alâ ve bihamdihi subhâne rabbiyel alâ ve bihamdihi”

Rahmâniyet ve Rahîmiyet secdelerinde azîmliğin alâsı..
İşte bu ve sonra oturuyor.
Mi’racta Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem e gelen Ettehiyyatuyu okuyor.

Ettehiyyâtu şimdi diriliyorum.
Lillâhi ALLAH için diriliyorum.
Ve's-salavâtu, SALLarı ettim.
Muhammed Aleyhi's-salâtu ve's-selâm’ ı duydum ve uydum, ALLAHı buldum.
Ve't-tayibâtu ayıplardan arındım.
Es-selâmu aleyke Ya Eyyuhe'n-nebî ALLAHın selâmı sana olsun Ya Eyyuhe'n-nebiyyi.
Bunu söyleyen kim ALLAHu Zu'l-celâl bunu buyuruyor.
Ne cevap veriyor?
Ve rahmetullâhi ve berakâtuhu es-selâmu aleynâ ve alâ ibadillâhi's-sâlihîn
bize tüm sâlihlere olsun.
Neden “Bana” buyurmuyor.
Kendisine selâm verildiği halde “Bize” buyuruyor Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem.
Rahmet peygamberi onun için.
Onun Nûrundan yaratıldık. Bütün kâinat.
Bizim anamız yâni nebiyyu’l-ummiyy, ana...
Rasûlullah olarak söylüyor, Abdullah aleyhi's-selâm olarak değil.
İşte bu özelliği anlamamız lâzım.

Salâvâtımıza dönersek:
''Vâhşurnâ fi zumratihi tahte livâihi fi zılli arşike'l-mecîd''
''Vahşurnâ'', bizi haşret. Tekrar Rubûbiyyet şerefi ile hakîkatı çıkarıp ne yaptığımızı soracaksın ya.
Nasıl tiyatro oyunları oynamışız izleteceksin izleyeceğiz ya fi o zaman işte.
''Zumratihi'' onun zümresinde yap bizi.
Bu Zumer Sûresinde bu zümreyi göreceğiz.

وَسِيقَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِلَى جَهَنَّمَ زُمَرًا حَتَّى إِذَا جَاؤُوهَا فُتِحَتْ أَبْوَابُهَا وَقَالَ لَهُمْ خَزَنَتُهَا أَلَمْ يَأْتِكُمْ رُسُلٌ مِّنكُمْ يَتْلُونَ عَلَيْكُمْ آيَاتِ رَبِّكُمْ وَيُنذِرُونَكُمْ لِقَاء يَوْمِكُمْ هَذَا قَالُوا بَلَى وَلَكِنْ حَقَّتْ كَلِمَةُ الْعَذَابِ عَلَى الْكَافِرِينَ
Resim---''Vesîkallezîne keferû ilâ cehenneme zumerâ(zumeran), hattâ izâ câuhâ futihat ebvâbuhâ, ve kâle lehum hazenetuhâ e lem ye’tikum rusulun minkum yetlûne aleykum âyâti rabbikum ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû belâ ve lâkin hakkat kelimetul azâbi alel kâfirîn(kâfirîne).:Küfredenler, cehenneme bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, onun kapıları açıldı ve onlara (cehennemin) bekçileri dedi ki: «Size Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugünle karşılaşacağınızı (söyleyip) sizi uyarıp korkutan peygamberler gelmedi mi size?» Onlar: «Evet.» dediler. Ancak azab kelimesi kâfirlerin üzerine hak oldu.''
(ZÜMER suresi 71. ayet) (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)


وَسِيقَ الَّذِينَ اتَّقَوْا رَبَّهُمْ إِلَى الْجَنَّةِ زُمَرًا حَتَّى إِذَا جَاؤُوهَا وَفُتِحَتْ أَبْوَابُهَا وَقَالَ لَهُمْ خَزَنَتُهَا سَلَامٌ عَلَيْكُمْ طِبْتُمْ فَادْخُلُوهَا خَالِدِينَ
Resim---''Vesîkallezînettekav rabbehum ilel cenneti zumerâ(zumeran), hattâ izâ câuhâ ve futihat ebvâbuhâ ve kâle lehum hazenetuhâ selâmun aleykum tıbtum fedhulûhâ hâlidîn(hâlidîne).:Rablerinden korkup sakınanlar da, cennete bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, onun kapıları açıldı ve onlara (cennetin) bekçileri dedi ki: «Selam üzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz. Ebedi kalıcılar olarak ona girin.»
(ZÜMER suresi 73. ayet) (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)

''Tahte'' altında. ''Livâihi'', bu livâihi sancak diye geçiyor.
Halbuki bu ulûhiyetin Hizbullah grubunun tümüdür yâni.
Bahtiyarlar gurubunun, kendine zulmetmeyenlerin, nankörlük etmeyenlerin gurubu livâihi.
''Fi zılli'' içinde neyin zıllı gölgesinin içinde ''arşike'l-mecid'' o senin hani cûd vucûd yaptığın, ortaya çıkardığın mecid olan var ya işte o arşıyın gölgesindeki livâi’l- hamd sancağının altında bizi de haşret Yâ RABBi!.
Böyle bir duâ böyle bir istek böyle bir arzu.
Bunu peygamber aleyhi's-selâm buyurmuştur bu salavâtta.
''İnneke alâ kulli şey’in kadîr'', şüphesiz ki Sen her şeye kâdir kudreti olansın.
Biz bunu istiyoruz. Her şeye kâdir olan sensin Yâ RABBi!.
Böyle güzel bir salavâttır.
Salavâtlar bölümünde 31. salavâttır ve hârikadır.
Bu salavâtı okuyana salavâtım vâcip olmuştur.
İnsanlar şöyle zannetmektedir gır gır gır okusam olur mu?
Olur. Ne diyelim olur, olur.
Çünkü düşünün derseniz ki “çay içtim!” içtiyseniz içtiniz.
Eee siz derseniz ki yapmadan “yaptım” diyorsanız yaptınız.
Hani demişler ya Nasreddin Hocaya:

“Abdestsiz namaz kılınır mı?”
“Kılınmaz!.”
“Eeee ben kıldım!”
“Kıldıysan oldu!” demiş. Ne desin.
Evet böyle bir güzel salavâttır inşae Allah

Mübârek Zâtı HAKK Olan ve BİZler ÜMMeti olarak HAKKI DUYmak Ve HAYRa uymakta İmam-ı Mutlakımız ve Mürşid-i Mutlakımız, MuhaMMed Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme sonsuz sınırsız ve İlmullahça Es Salat ve Es Selâm OLsun!

Resim'' Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin
Abdike (Muhammedîyyeti) ve
Nebîyyike (Mahmudîyyeti) , ve
Rasülûke (Ahmedîyyeti) ve
Nebîyyi’l-Ümmiyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi... ''Resim

Sübhaneke Allahümme ve bihamdike eşhedu enLâ İlâhe İllâ ente vahdeke la şerike leke estağfirke ve etubu ileyk.

ElhamdulillahiRABBilâlemin!
Es-selâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berekâtuhu.


Resim Latif YILDIZ
Resim
Cevapla

“►Salavat Şerhleri◄” sayfasına dön