YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim


AŞKINA DÜŞEN KİŞİ!.


Ey Dost Senin aşkın oku, key katı taştan geçer
Aşkına düşen kişi, canla baştan geçer..


Eyy El VELî/DOSt ALLAH celle celâlihu SENin AŞKuLLAH Okun, en sert katı taşları deler geçer.
AŞKına düşen kişi, CÂNından de BAŞından da vaz geçer..


El Veliyyu celle celâlihu:
Resim

Resim

İşi dün-ü gün zâr olan kişi aşkınla yar olur
Derd-i seri Sen olsan, düğeli işten geçer..


İŞi GÜCü, dün de bu günde zâr-ü-zâr İNLemek olan kimse AŞKınLa BİZBİR-İZ YÂR OLmuştur.
ÖMRünde en başta glen derdi SEN OLursa elbette diğer bütün işlerinden vaz geçer..


Resim

Âriflere bu dünya hayal-ü-düş gibidir
Kendini Sana veren, hayal-ü düşten geçer..


MuhaMMedî ÂRİFLerebu İzafî-İğreti-Gelgeç GÖLgesi olan bu DÜNyâ, gerçek olmayan bir hayal ve bir düş gibidir.
KULLuk İmtihÂSDNı gerek kendisne EMÂSNet edile GEÇici “bEN”-Liğini SANA fedâ eden HAKk ÂŞIKLar bu iğreti hayal ve bir düşten vaz geçer..


Resim

Başında aklı olan, ücretle amel kılmaz
Hurîlere aldanmaz, göz ile kaştan geçer..


Bu ÂLemde BAŞında SİLM AKLı ve KASLBinde Tahkik İmÂNı OLan MuhaMMedî Mü’minler, öbür âlemde verilecek CeNNetlerin Karşılığında amel etmezler ve sadece ALLAH celle celâlihu RIZAsını esas alırlar..
CeylÂN GÖZLü HURÎLere kanmazlar, gözden de kaştan da vaz geçip CEMÂLULLAHı DİLERLer!.

.
Resim

Bu dünyanın sevgisi, ağulu aşa benzer
Sonunu sayan kişi, ağulu aştan geçer..


Bu Dünyanın AKLı Çeldirici ve KULLuk imtihÂNı ARAcı olan sevgisi tıpkı çok lezzetli ama çok zehirli bir Aşa benzer.
Gelip Geçici bu KULLuk OYUNUnun sonUÇunu DÜŞÜNen kişi, bu ağulu aştan yamakten ve tiryakisi olmaktan vaz geçer..


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Dünya sevgisi bütün hataların başıdır.” buyurmuştur.
(İmam-ı Münavî; Beyhekî; İmam-ı Rabbanî ve Ali Müttakî, Kenzü’l- Ummal.)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Dünya, âhiretin tarlasıdır.” buyurmuştur.
(İmam-ı Münavî, imam-ı Deylemî, Hakim-i Nişaburî, imam-ı Gazalî)

Resim

Gerçek âşık ol ola, can vermez ol eve
Dostla bazar için, nice bin baştan geçer..


Gerçek MuhaMMedî HAKk ÂŞIK OLan kişinin anaözelliğive güzelliğidir ki, gelip geçici misâfir hÂSNe DÜNYÂsına CÂNını peşkeş çekmez.
EL VeLî ALLAH celle celâlihu Dostuyla Tevhide Şehâdet BÂZÂRı KURmak ve gereğini VAKTinde YAPmak için, nice binlerce başı olsada epsini fedâ eder ve vaz geçer..


Resim

Miskin Yunus ol Dostu, hakikat seven kişi
Uzlet ihtiyar eder, yâd-ü bilişten geçer..


Eyy Miskin Yunûs EMREm kaddesallahu sırrahu BaBam ol YÜCe DOSTu gerçek ÖZündeki Hakikat-ı MuhaMMedîYyesi ile SEVen kişinin,
ÖZü El HAKk İle TEKe TEK iken YÜZü HALK ile olup HAKk’tan gayrı ayrıdan tanışıktan vaz geçer ve KALAbalıkta YALNIZLığı seçer..


Resim

Key.: Pek.
Dügeli (t).: Bütün. Hepsi.
Uzlet.: Yalnızlık. İnsanlardan ayrılarak bir tarafa çekilip yalnız kalmak.
İhtiyar.: Seçmek. Tensib etmek. Seçilmek. (Bak: İrade)
Yâd (t): Yabancı, mahrem olmayan..
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim


KORKTUĞUMLA YÂR OLDUM!.


Nitekim ben beni bildim, yakîn bil kim Hak'kı buldum
Hakkı buluncaydı korkum, şimdi korkudan kurtuldum..


Gerçekten, hakikaten ben NEFSimi BİLdiğimde; şüphesiz, sağlam kesin olarak bil ki, El Hakku ALLAH celle celâlihu’yu BULdum.
Ve en büyük korkum, El Hakku celle celâlihu’yu BULuncaya kadardı, artık bu korkudan kurtuldum..


El Hakku:
Resim

Resim

Ayruk düşünmez korkmazam, bir zerrece kayurmazam
Ben şimdi kimden korkayım, korktuğum ile yâr oldum..


Bu inancım ve amelimden başka bir şey düşünmem, nefsimin bu yolda elini bırakmam ve yanlışlarına razı olmam,
Ben; en çok korktuğum olan ve KüLlî ŞEYy’i YARATan İLe YÂR oldum, artık ben şimdi başkasından ne diye korkayım..


Resim

Azrâil gelmez canıma, sorucu gelmez sinime
Bunlar beni ne sorsunlar, anı sorduran ben oldum..


CÂNımı ALmak için Azrâil gelemez. Mezârıma sorgu sorucu melekler gelmez.
Bu melekler benden ne soracaklar ki, onlara soracakları sorguyu sorduran ben oldum..


Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Ölü defnedildiğinde, ona gök gözlü simsiyah iki melek gelir. Bunlardan birine Münker diğerine de Nekir denir.
Ölüye: "Bu adam (Rasûlüllah) hakkında ne diyorsun?" diye sorarlar.
O da hayatta iken söylemekte olduğu; "O, Allah'ın kulu ve Resûlüdür. Allah'tan başka Allah olmadığına, Muhammed(aleyhisselâm)in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim." sözlerini söyler.
Melekler; "Biz de bunu söylediğini biliyorduk zâten." derler.
Sonra kabri yetmiş çarpı yetmiş zira' kadar genişletilir ve aydınlatılır. Sonra ona: "Yat!i" denir.
Ölü: "Âileme dönüp onlara haber versem mi?" diye sorar.
Onlar da: "Akrabalarından en çok sevdiği kimseden başkası kendisini uyandırmayan, güveğinin uyuması gibi uyu!" derler.
Böylece, yattığı yerden, Cenâb-ı Allah onu tekrar diriltinceye kadar uyur.

Eğer münafık ise.: "İnsanların söylediklerini duyup aynısını söylerdim, bilmiyorum!." der.
Melekler de: "Böyle söylediğini zâten biliyorduk!." derler.
Sonra arza: "Onu sıkıştır!." denir.
Arz onu sıkıştırır da kaburga kemikleri birbirine geçer. Allah onu yattığı bu yerden tekrar diriltinceye kadar kendisine azâb edilir."
buyurmuştur.
(Ebu Hüreyre'den; Tirmizî, Cenâiz, 70)

Resim

Ya ben onca kaçan olam, ol buyruğunu buyuram
Ol geldi gönlüme doldu, ben ana bir kân oldum..


Vakta ki, ne zaman ben O’nca Olayım da; O’nun BUYruğunu Buyurayım!.
O geldi GÖNLüme DOLdudu, bana AKRABA OLdu ve ben O’nun KULLarına O’nun HAK ve HAYR Menbağı-kaynağı oldum..


وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve le kad halaknel insane ve na'lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verid :Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kaf 50/16)

MuhaMMedî RÜŞDe ERdir ki;

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin: “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu: Nefsinin Bilen RABBini BİLir” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)

Resim---Mukarreb Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem : “ Mutü kable en temutu: Ölmeden önce ölünüz!.” buyurmuştur. (Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Yere göğe sığmadım, mü’min kulumun kalbine sığdım.”
(Aclunî, Keşfu’l- Hâfâ: 2256)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Mü'minin kalbi Allah'ın evidir."
(Mârifetnâme, Sayfa: 971)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Mü'min Kâ'be'den efdâldır."
(Râmûz'ul-Ehâdis, Hadîs No: 4323)

Resim

Aşklılar bizden alalar, aşksızlar hot ne bileler
Kimler ala kimler vere, ben bir ulu dükkan oldum..


Ben ULU bir AŞKuLLAH dükkanı oldum.. Kimler ALacaksa ALsın, kimler VERecekse VERsin!.
AŞKı Olanlar buyursun BİZden ALsınLar..
Şu da bir gerçek ki, bu ÂLEMde AŞKtan nâsibsizler bunu NErdEN BİLecekler!.


Resim

Yûnus'a Hak açtı kapu, Yûnus Hak'ka kıldı tapu
Bâki devlet benimkiymiş, ben kul iken sultân oldum..


MuhaMMedî HAKk ÂŞIK YÛNUS EMRE’m kaddesallahu sırrahu BaBam’a HAKk TeÂLÂ, VUSLÂt KAPIsını AÇtı.
MuhaMMedî HAKk ÂŞIK YÛNUS EMRE’m kaddesallahu, HAKk TeÂLÂ’ya saygıyla KuL OLup KULLuk yaptı.
Tahkik BİLdim, BULdum, OLdum ve YAŞAdım ki; Sonsuz Bâki DevLet benimkisiymiş ve ben, KUL iken SULTÂN oldum..


Resim

Yakîn.: Şüphesiz, sağlam ve kat'i olarak bilmek.
Nitekim.: nasıl ki, gerçekten, hakikaten sonunda, sonuç olarak..
Ayruk: Başka
Sin (ı): Mezar.
Kaçan (t): Vakta ki, o zaman.
Kân (f): Maden.
Hot: Muhakkak
Tapı (t): Huzur..
Tapu kılmak.: İtaat etmek, tebaiyet etmek, inkıyat etmek. Tazim etmek, hürmet etmek. Hizmet etmek. Tapmak, ibadet etmek....
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim


NE EDEYİM GÖNLÜMü!.


Nideyim gönlümü aşktan usanmaz
Varır aşka düşer, hiç bana tınmaz..


Neyleyim ki şu gönlümü AŞKtan asla usanmaz.
Döner dolaşır varır AŞKa DÜŞer ve benim dikkatet düşme dediklerime asla önem vermez!.


Resim

Döner gönlüm bana öğüt verir hoş
Âşık olan kişi, aşktan usanmaz..


Bir de döner bana AŞKı anlatıp hoş öğütler verir
Ve.. der ki.: “Âşık olan kişi, aşktan usanmaz!.”


Resim

Âşık kim câna kaldı, âşık olmaz
Can terkin urmayan Mâşuka ermez..


Her kim “ben ÂŞIKım!.” Dedi de CÂN derdine düşerse onadan asla ÂŞIK OLmaz!
AŞKta, CÂNından vazgeçmeyen asla SEVGİLisine ULAŞamaz!.


Resim

Âşık bir kişidir, bu dünya malın
Âhiret gussesin bir pula saymaz..


HAKk ÂŞIK öyle bir KİMsedir ki, bu dünya malını da, Âhiret derdini-tasasını da bir pula saymaz ve değer vermez!.

Resim

Âşık öldü deyû salâ verirler
Ölen hayvan olur âşık ölmez..


İlâhî AŞKktan habersiz insanlar: “Âşık öldü!.” diye salâ verirler,
Oysa ölenler hayvandır, HAKk ÂŞIK Lar Ölür DİRİLir ÖLmez!.


Resim

Bu dünyadan âhiretten içeru
Âşıkın yeri vardır kimseler bilmez..


MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLarın MuhaLLed bir YERLeri vardır ki; bu dünyadan da âhiretten de içerde-ÖZde kimseler bilmez!.

Resim

Âşıklar meydanı Arştan yücedir
Çalarlar çevgânı topu belirmez..


HAKk ÂŞIKLarın AŞK MeydÂNı ARŞtan da yücedir.
Onlar bu AŞK OYUNUnu OYNArken Oyun ARAÇLarı/beden vs. Gözükür de OYNAdıkları Topu belirmez!.


Resim

Yunus bu tevhitte mahiv oldukça,
Gene gelmekliğe aklı belirmez..


Yûnus Emre BaBam kaddesallahu sırrahu bu TEVHİD BÂZÂRInda TAMMamen Mahv OLdukça,
Yine DÖNüp de Buralara gelecek Başında AKLı Kalmaz- belirmez!.


Resim

Tınmak.: önem vermek, ilgilenmek. ses çıkarmak.
Gusse-Gussa (a): Tasa, üzüntü, sıkıntı.
Terkin urmak.: Terketmek, vazgeçmek.
Çevgân: Top oynamak için ucu eğri değnek..
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim


CANLAR CANINI BULDUM!.

Canlar canını buldum, bu canım yağma olsun
Assı ziyandan geçtim, dükkânım yağma olsun..


CÂNLarı Yaratan CÂNÂNı BULdum, bu CÂNım yağma OLsun!
KÂRdan ZiyÂNdan GEMtim, DükkÂNım yağma OLsun!.


Resim

Ben benliğimden geçtim, gözüm hicâbın açtım
Dost vaslinâ iriştim, gümanım yağma olsun..


Şu Yalan DÜnyâda KULluk İmtihÂNım İçin geçici Olarak VERilen iz’afî “bEN”-liğimden vaz GEÇtim. Ve de GÖZümün PERDEsin Açtım!.
bENEL VELî ALLAH celle celâlihu DOst Kavuşmasına ULAŞtım ve bundan sonra şüphelerim yağma OLsun!.


Resim

İkilikten usandım, birlik hânına kandım
Derd-i şarabın içtim, dermânım yağma olsun..


İKİLik Şey-tÂN-Lığından usandım, TEKe TEK-BİRLik Ziyâfetine KANdım.
Ben AŞKuLLAH DERdinin DERMÂNı OLan AŞKuLLAH DERdinin Şehâdet Şarabını İçtim!. Bu ÂLemde başka dermÂNım yağma OLsun!.


Resim

Varlık çün sefer kıldı, Dost andan bize geldi
Viran gönül nur doldu, cihânım yağma olsun..


Ne zamÂN ki kendi geçici BENliğime ait izâfî VARlığım ben den uzaklaştı işte o zaman/ondan sonra DOSt CÂNıma GELdi.
Ve AğyÂRe VirÂNe OLan Gönlüm YÂRin NÛRuyla DOLdu ki, bundan sonra başkalarının önem verip bağlandığı cihÂNım yağma OLsun!.


Resim

Geçtim bitmez sağınçtan, usandım yaz-ü kiştan
Bostanlar başın buldum, bostanım yağma olsun..


Ben bu iğreti Dünyanın içinde bitip tükenmeyen Nefsin Hevâ ve Heves isteklerinden vazgeçtim.. Artık usandım yazından da kışından da..
Ben, Ezel Ebed Çiçek BahçeLeri ve GüL BağLarı BUSTÂNımı BULdum.. Bu Yalan Dünyadaki bostanım yağma OLsun!.


Resim

Yûnus ne hoş demişsin, bal-ü şeker yemişsin
Ballar balını buldum, kovanım yağma olsun..


Yûnus EMREm BaBam kaddesallahu sırrahu sen ne hoş demişsin!. Sanki Bal ve Şeker Yemişsin!.
Ben ASL ASELini/BALını BULdum!. Artım bu âlemdeki Beden Kovanım yağma OLsun!.


Resim

Assı (t): Kar, fayda.
Hicâb.: Perde. Örtü. Hâil.
Vasl.: Âşığın sevdiğine kavuşması. Kavuşmak. * Birleştirmek, ulaştırmak.
Güman.: f. Zan. Tahmin. Sanmak. şüphe.
Han-hun (f): Yemek, sofra.
Sağınç (t): İstek, hülya, düşün¬ce. Kazanç. Keder..
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim


BEN GELMEDİM DA'VÂ İÇİN!.

Benim bunda kararım yok
Ben bunda gitmeğe geldim..
Bezirgânem meta’ım çok
Alana satmağa geldim..


Benim bu gel-geç izafî KULLUk OYUNu Âleminde sürekli kalmaya verilmiş bir kararım-niyetim yok, ben buradan gitmeye GELdim..
Bu ÂLEM Ticârehânesine GÖNüL AÇıcı çokça mallar getirdim ki, ALana SATmaya GELdim..


Resim

Ben gelmedim da’vâ için,
Benim işim sevi için
Dost'un evi gönüllerdir,
Gönüller yapmağa geldim..


Ben bu ÂLEMe dava gütmeye canlar cenğine gelmedim.
Benim işim gücüm ÜZme!. ÜZüLme!.SEV!.SEViL!.dir.
Ben bu ÂLEMe GÖNÜLLere Hasbî Hizmet YAPmaya GELdim..


Resim

Dost esrüğü deliliğim,
Âşıklar bilir neliğim
Denşürüben ikiliğim,
Birliğe bitmeğe geldim..


Benim bu herkese ters gelen sarhoşluğum, Sevili DOStumdandır.
Bu sarhoşluğumu ise ancak, MuhaMmedî HAKk Âşıklar BİLir.
Bu âlemdeki Nefsimin hevâ ve Heves, Yokluk ve çokluk İKİLiğini-ŞeytÂN-Lığını değiştirip BİRLikte-Vahdette yok OLmaya/var OLmaya GELdim..


Resim

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem de: "Sizden her birinizin bir şeytanı vardır. Evet, benim de şeytanım var, fakat ALLAHu Teâlâ bana yardım etti ve şeytanım müslümÂN oldu, bana yalnız iyiliği emr eder!" buyurdu.
(İbn-i Mes'ud’dan; Müslim)

Resim

Ol hocamdır ben kuluyum,
Dost bağçesi bülbülüyüm
Ol hocamın bağçesine,
Şâd olup ötmeğe geldim..


Şahdamarımdan da akreb/yakın olan SEVgiLi DOStum her şeyimi yaratıp öğreten Hocamdır ben ise O’nun KULuyum.
O Hocamın GÜL bahçesinde bülbülüyüm ve mutlulukla ötmeye GELdim..


Resim

Bunda biliş olan canlar,
Anda bilişirlermış
Bilişüben Hocamla,
Hâlim arzetmeğe geldim..


Burada bu Zâhir KULLuk ÂLEMİnde, İlahî BİZ BİR-İZ NAHNU’sunda Tanışıp BİLişenler, Nefsini ve RABBı TeÂLÂ’sın BİLenler, öbür Bâtın ÂLEMİnde de Tanışıp BİLişirlermiş.
Ben de bu ŞeHâdet ÂLEMİnde SEVgiLi DOStum Hocamla Tanışıp BİLişerek KULLuk HâLimi SUNmaya ARZetmeye GELdim..


Resim

Resim---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu: Nefsini BİLen-Tanıyan RABB’isini BİLir-Tanır.” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)

Resim

Yûnus Emre âşık olmuş,
Ma’şuka derdinden ölmüş
Gerçek erin kapısında,
Canım arz etmeğe geldim..


Yûnus Emre Babam kaddesallahu sırrahu MuhaMMedî HAkk ÂŞıK OLmuş,
Ma’şuku Yüce MeVLâsı ALLAH celle celâlihu’ya Âşık OLup AŞKuLLAH derdinden ÖLmüşem ki,
ERLer ERi Mutlak TEK-BİR ALLAH celle celâlihu Kulluk Kapısında Son Nefeste Şehâdetiyle CÂNımı SUNmaya ARZetmeye GELdim..


El Mevlâ:
Resim


Resim

Bezirgân.: (Bâzâr-gân) f. Tacir, tüccar, alışveriş eden esnaf. Efendi ve ağa yerine Yahudiler için söylenen ünvandır.
Meta’.: Fayda. Menfaat. * Kıymetli eşya. Tüccar malı.
Da’vâ.: Takib edilen fikir, iddia.
Esrik.: Sarhoş, mest.
Denşürüp: Değiştirip
Şâd.: f. Sevinçli, ferahlı, memnun, mesrur, şen, bahtiyar.
Ma’şuk.: Aşk ile sevilen, sevgili..
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim


BİZ DİNLEMEDEN ANLADIK!.


Dilsizler haberini, kulaksız dinleyesi
Dilsiz kulaksız sözün, can gerek anlayası..


MuhaMMedî Mârifette gerektir ki, Dilsizlerin ne söylediği haberini, kulaksız/sağırlar dinleyebilmeli.
Hem dilsiz/lâl hem de sağır olanların ne söylediklerini anlamak içi CÂN gerekki, MuhaMMedî Mârifette zevk edeBİLe..


Resim

Dinlemeden anladık, anlamadan eyledik
Gerçek erin bu yolda, yokluktur sermâyesi..


Biz de bu YOLda ne yapacağımızı dinlemeden duyup anladık, anlamadan yerine getirip eyledik ki; Gerçek MuhaMMedî Mârifet ERİn ana sermâyesi, HİÇLik-YOKluktur..

Resim

Biz sevdik âşık olduk, sevildik maşuk olduk
Her dem yeni dirlikte, sizden kim usanası..


MuhaMMedî Mârifet YOLunda, her ÂN Şe’ÂNuLLAHta yeni DİRLik DÜZENinde; her her, her zamÂN, her HÂL ve NEfeste çok SEVdik ÂŞIK OLduk, SEVİLdik MÂŞUK OLduk ki bu İLAHî Halifeliktebn kim usanır!.

Resim

Yetmiş iki dil saçtı, araya sınır düştü
Evvel bakışı biz baktık, yermedik âmm-ü hâsı..


Âdem ve Havva aleyhumusselâm dan kardeşler 72 fırka oldu, farklı farklı sınyrıldılar. Biz İlk evvelki HÂLe döndük Fırka-yı Nâciyye OLduk hiç kimseyi genel veya özel eylemedik HAKk Dini İslamda..

Resim ---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:“Beni İsrail üzerine gelen şeyler, aynıyla ümmetimin üzerine de gelecektir. Öyle ki onlardan aleni olarak annesine gelen olmuşsa, ümmetimden de bu çirkin işi mutlaka yapan olacaktır. Nitekim, Beni İsrail yetmişiki millete (dine, fırkaya) bölünmüştü. Benim ümmetim de yetmişüç millete bölünecektir. Bunlardan bir tanesi hariç hepsi ateştedir.”
“Bu fırka hangisidir?” diye soruldu.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem:“Benim ve ashabımın üzerinde olduğu şeyden ayrılmayanlardır!”
buyurmuştur.
(Tirmizî, İman 18/2641)

Resim

Miskin Yûnus ol veli, yerde gökte dopdolu
Her taş altında gizli, bin imran oğlu Musî


Ey Miskin Yûnus Emrem Babam kaddesallahu sırrahu, bu VELÎLer yerde gökte dopdoludur. Öyle ki her bir taşın altında gizli binlerce İmrân oğlu Musâ aleyhisselâm vardır..


Resim

Âmm.: Herkese âit. Umuma âit. Hususi ve bazılara mahsus olmayan. Umumi. Genel..
Hâss.: (c.: Havass) Hususi. Özel..
İmrân oğlu Musî.: İmrân oğlu Musâ aleyhisselâm..
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim


HER DEM.. YENİ DİRLİKTEDİR!.


Bir gez yüzün gören kişi, ömrü geçe unutmıya
Tesbihi sen olasın, dilinde ayruk nesne eyitmiye..


Bir defâ CEMÂLini gören kişi tüm ömrü boyunca SENi unutmaya,
Dilindetesbihi SEN olasın ve başka bir şeyler söylemeye..


Resim

Namaza duran zâhidin gözleri Seni görürse
Unuda tesbihini, mihraba secde etmiye..


Namaz kılmak için duran duyduklrına inan ve yapan zâhidin gözleri SeNi görünce,
Durmadan tekrarladığı teşbihini unutup artık sadece mihraba secde etmiye..


Resim

Agzına şeker aluben, gözleri Sana tuş olan
Unuda ol şekerini, ayruk, çiğneyip yutmıya..


Hakikate götürecek sandığı için hayalleri ağzına bir paarmak bal çalanları gözleri SANA yönelince,
Ağzında şekeri kalıp, SENsiz lokma yutmaya..


Resim

Ben Seni sevdiğim içün baha derler ise
İki cihân milkin virem, dahi bahası yetmiye..


YÂRim SeNi sevdiğimin bahasını bana sorup.: “Nedir?.” derlerse,
İki CihÂN mülkünün tümünü vereyim ki YÂRimin GüL Yüzünü görmenin bahası yetmiye..


Resim

İki cihân dopdolu, bağ-ü bostan olursa
Senin kokundan yahşi gül bostan içinde bitmiye..


Dünyâ âhiret bağ-bahçeyle dopdolu olsa bile,
SENin GÜL KOKUndan daha güzeli bu GÜL bahçelerinde bitip yetişmeye..


Resim

Gül-ü reyhanın kokusu, âşıklara maşuk yeter
Âşık olanın maşuku hergiz üğünden gitmiye..


Gül ve Reyhanın kokusu, Âşıklar için Mâşuk kokusu olarak yeter.
Âşık olanın Mâşuku/SEVgiLisi asla gözü önünden gitmiye..


Resim

İsrâfil surun urecek, mahlûkat duru gelicek
Senin ününden artuk, hiç kulağım işitmiye..


İsrâfil aleyhisselâm Sûr’un üfürecek, tüm mahlûkat hemence duragelecek.
Benim ise KalB İÇimde SEN varsın ki, kulağım SÛR sesini işitmiye..


Resim

Zühre yere inübeni sazın nüvaht eylerse
Âşıkın işreti Sensin, gözü ol yana gitmiye..


Venüs Yıldızıgökten yere inip de AŞKuLLAH Sazını çalsa,
MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLarın çalıp-oynayacağı ZEVK NOKtası SENsin ve asla sağa-sola gitmiye..


Resim

Nider âşık hânımanı, ya sensiz iki cihânı
İki cihân fedâ Sana, kimesne güman dutmıya..


MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLar neyapsın SERNsiz Dünya Âhiret malı mülünü,
İki cihân SaNa fedâ Olsun ve bundan hiç kimsenin kuşkusu OLmasın..


Resim

Sekiz Uçmağın hurîsi, eğer bezenüp geleler
Gönlüm sevdiğinden özkeyi hiç kabul etmiye..


Sekiz CeNnetin Hurîleri, eğer ki süslenip gelseler bile,
Benim gönlüm sevdiğinden başkasını asla kabul etmiye..


Resim

Âhirette ne ola kim, dünyada ol olmıya
Hurî, gılman gelicek, âşık elin uzatmıya..


Âhirette her ne var ise ki, aynısı dünyada da vardır.
Bu âlemde de Hurî, gılman gelip yâr olmak istese, MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLar elin uzatmıya..


Resim

Yûnus Seni sevelden, beşaret oldu canına
Her dem yeni dirliktedir, hergiz ömrün eskitmiye..


Yûnus Babam kaddesallahu sırrahu SeNi seveliden beridir, SENin VUSLât Müjden CÂNına KIBLe Oldu.
Her nefeste ÖLüp=>DİRİLir bir DİRLiktedir ve asla ÖMRün eskitmiye..


Resim ---Mukarreb Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Mutü kable en temutu: ÖLmeden ÖNce ÖLünüz! ” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)


Resim

Ayruk: başka, değişik, artık.
Eyitmek: söylemek, demek.
Tuş eylemek: yönelmek, karşı gelmek.
Yahşi, yahşı: iyi.
Üğü.: Önü.
Zühre.: Venüs
Nüvaht.: f. Çalgı çalma.
Hânumân: mal, mülk, ev bark.
Özge: başka.
Beşaret.: (Doğrusu Bişârettir) Müjde. Sevindirici haber. Hayırlı haber. Müjdeye verilen ihsan..
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim

HER DEM.. ŞOL Göz ki SENi GÖRdü!.


ŞoL göz ki Seni gördü, OL neye nazâr etsin
Şol can ki Seni duydu, Tende ne karâr etsin!.


UYANık MuhaMMedî İNANçta bir Kafa-AKıL-Basar GÖZü ki, NÛRundan Yaratan SENi gördü ise, artık nasıl başkasına Yaratan gibi BAKıp GÖRsün!.
Bir CÂN-RûH ki, SENin KELÂMuLLahını DUYdu ise bu Kanlı Kafes TENde-BEDENde nasıl esir olup sürekli KarargÂHım desin ki!.


Resim

Aşkına düşen âşık, derdine yanar dün gün
Vaslındır ana dermân, hekim ne tımâr etsin!.


Yâ RABBenâ!.
SENin Ebed-EzeL, BİZ BİR-İZ, NAHNU AŞKULLAH DERdi ATEŞİne DÜŞen bir MuhaMMedî ÂŞıK, yANar da YANar dün gibi bu gün de Yarın da..
O’nun derdinin dermânı SILÂsına-ASLına- SANA ULAŞıp KAVUŞmaktır.
Zâhirde BİLinip BULunamayan AŞKULLAH DERdine Dünyâ Doktorları nasıl ÇÂRe bulup tedâvi edeBİLsinLer!.


Resim

Aşkın ezelî Hâcem, yoklukta komuş varın
Bu remzi duyan âşık, yokluğu şikâr etsin!.


Eyy CÂN Kardeşim!.
Bu EZELden FITRî AŞKULLAH DERdi, seni YOKLuk YURDuna İNdirmiştir ve VAR sandığın her ŞEYin YOKLuk ve HİÇLiktir.
VERdiğimiz bu DERUNî-İÇseL İşâreti, İŞİtip-DUYan MuhaMMedî KULLuk İmtihÂNı SAHRASInda YOKLuğunu; BİLip, BULup, OLup da YAŞAsın!.
Onun AVı=>FAKriYyeti-ACZİYYeti-ZİLLeti ve İLLEtidir..


Resim

Sen bir ganî sultânsın, canlar içinde cansın
Vasfın kâleme gelmez, dil kanda şümâr etsin!.


Yâ RABBenâ!.
SEN, şu SİSTEMuLLAHın SULTÂnısın ve EL GANîy ALLAH celle celâlihu-sun. HABLi’L- VERîD-Şah damarımızdan da, ÖZde AKREB/AKRABA-CÂNımıza CÂN OLan CÂNÂNsın!.
SENin ZÂTına Mahsus SıfatLarın, KaLemLe-KelâmLa ANLAtıLamaz!. DİLLer bunu sayıp dökmeye nerde-nasıl muktedir OLaBİLsin!.


Resim

Gerçek şâha kul olan, gönlünü Sana veren
Seni kendinde bulan, kanceru sefer etsin!.


Şu KÂİNÂtın SULTÂNı-ŞÂHı SENsin ve SANA gönlünü kaptırıp KULun OLan, SENi ÖZünde AKREB/Yakın BULan kimse başka nereye Başın alıp SENi ARAmaya gitsin ki!.

Resim

Bu çeşniyi tadana, kim ne vereler kana
Derdine düşen cana, hekim ne tımâr etsin!.


ZITLar ZEVki Zuhûratı OLan şu ÂLEMde SAff GÖNÜLLere bir tadımlık Tattırdığın AŞKULLAH ŞarÂBından bir YUdum İÇene başkaları ne içirsinler ki, AŞKULLAH ATEŞİni SÖNdürüp de KANdıraBİLsin!.

Resim

Bu sırrı duyan kani’, ger âşık ise canı
Açıldı gevher kânı, alana habar etsin!.


Bu AŞKULLAH SIRRInı DUYup Kâni’ OLan/kanmış, inanmış ve tatmin olup CÂNdan ÂŞIk olmuşsa,
İşte O ÂŞIğa, ALLAH celle celâlihu’nun VUSLât Hazinesini Kapıları açılmıştır ve ÜMMet-i MuhaMMed aleyhisselâm’a bu hazine, helâldir ve mirastır ve herkese, CÂNdan CÂNa, NÛR-u MUhaMMedLe Haber edip Hasbî HİZMEtLe ULAŞtırsın İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.


Resim

Çün aşkın ola emelim, sürüle gönülden gamım
Vaslına eren bir dem, bin canı nisâr etsin!.


Yâ RABBenâ!.
Dilerim ki, Tek gerçek EMELim SENin AŞKULLAHın OLsun da, GÖNLÜmde NÛR-u MUhaMMed DOĞsun da, İÇimdeki gam-tasa-şüphe KaranLıkLarını NÛRa çevirip ZASNNLarımı sürüp ÇIKarsın diye DUÂ Ederim!.
TEK-BİR ÂN dahi OLsa, Elektiriğe bağlanan bir ÂLEt gibi, BİZ BİR-İZLiğin ULAŞımına KAVUŞsam bunu YAŞAsam ve YAŞAtsam, artık bin CÂNLarı da OLsa TarLaya Tohum saçar gibi Yeryüzüne SAÇsaLar!.


Resim

İmdi ki Yûnus kalmış Hazret'e yüzü kara
Bir nesnesi yok müflis, neyile bazâr etsin!.


Şu ÂNda ise;
MuhaMMedî HAKk ÂŞıK Yûnus EMRe BaBam kaddesallahu sırrahu, MuhaMMedî HAKİKAtını YAŞAyıp-IŞIyamadığından, SEN ALLAHu zü’L- CeLÂL karşısına mahcup ve yüzü kara çıktı..
Bu KULLuk İmtihÂNı BÂZÂRInda iflâs etti ve ELinde hiçbir Şeyi KALmadı ki, HİÇLiğe Erdi!. HALKın ÖNÜne Çıkaracak zerre kadar “BENLik MaLı” KALmadı ki, ne İLe Bu BÂZÂRda TEvhid TÜCCÂRı ya da TASASVVuf SiMSARı OLa BİLsin artık!.


RÛHun ŞÂD OLsun RAHMETLerin BİZ BİR-İZde AZîZ Hocam Yûnus Babam kaddesallahu sırrahu..


Resim

Tımâr.: f. Bir şeyin devam ve inkişafı için yapılan hizmet. yara bakımı, bakıp iyileştirme.
Hâce.: f. Hoca, efendi, sâhib, muallim
Şikâr.: f. Av, avlanan hayvan. Avlama. * Düşmandan ele geçirilen mal. Ganimet
Remz.: İşaret. İşaretle anlatmak. * Güç anlaşılır. * Gizli ve kapalı söyleme.
Şümâr.: f. Hesap, sayı. * Sevgi, muhabbet.
Kanda (t): Nerde.
Kanceru.: Nereye, neresi, ne tarafa.
Çeşni.: (yiyecek, içecek şeyler için) hoşa giden tat, lezzet. Tadımlık
Kân.: f. Bir şeyin menbaı. * Kuyu. Kaynak. * Mâden ocağı. * Bir keyfiyetin. (niteliğin) bol olarak bulunduğu kimse.
Nisar.: Saçmak..
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim


CeNNetten DaHi İLeRi!.

Sensiz yola girer isem, çârem yok adım atmağa,
Gövdemde kuvvetim Sensin, başım götürüp gitmeğe..


Yâ RABBenâ!. Ben SENi Kıble almayan bir yola girmem, girersem adım atmaya gücüm kalmaz. Çünkü Gövdemi, gücümü kuvvetimi yaratan SENsin ki, BAŞımı bir Yerlere ALıp-Götürende SENsin ki, FİİLLerimi de Yaratansın!.

Resim

Gönlüm, canım, aklım, bilim, Seninle karar eder,
Can kanadı sevi gerek, uçuben Dost'a gitmeğe..


İç ÂLEMde Kalbim, CÂNım/RÛHum, AKLım, BİLgim, SENin Takdirin, KaDERin KADARdır,
AŞKuLLAH’ı DİLeyenLerin CÂN KUŞUnun Kanatları SEVgi Gerek ki UÇarak UÇMAğa/CeNNete =>DOSt'a Gİtmeğe..


Resim

Kendiliğinden geçeni, doğan eder Mâ’şuk anı,
Ördeğe, kekliğe salar, süre, irüben tutmağa..


Kendi Kin-Kibir “bENLiği”nden geçip geride bıran CÂNdan SEVenleri =>SEVgiLisi/ Mâ’şuku DOĞAN ALıcı Kuşu yapar,
Ördek, Keklik Avına salar ki, peşi sıra süre süre yetişip TUtmağa..


Resim

Bin Hamza'ca kuvvet vermiş, kadir Çalap aşk erine,
Dağları yolundan ırar, kasd eder Dost'a gitmeğe..


Küll’i Şey’e Kadîr OLan ALLAH celle celâlihu, Sâdık ve Samimî MuhaMMedî ÂŞIKLara, Şehidler Şâhı Hamza radiyallahu anhu'un kuvvetinden bin katını vermiştir.
Ve OnLar, dağları yolundan ayırı ki, kasdı ve tek emeli DOSt'a GİTmeğe..


Resim

Yüzbin Ferhat külüngünü alıp, kazar dağlar bünyâdını.
Kayalar kesip yol eder, âb-ı hayat akıtmağa..


HAKk ÂŞıkLar ŞİRİN’e SEVdâLı FERHAt gibi AŞKk Külüngünü/taşçı kazmasıyla SEVgiLisine AŞKuLLAH SUyunu akıtmak için engel Dağlarının bağrını deler gece-gündüz demeden kayalar oyup YOL eder HAYyat SUyu AKITmağa..

Resim

Âb-ı hayatın çeşmesi, âşıkların visalidir
Kadehi dolu yürütür, susamışları yakmağa..


HAYyat SUyu OLan AŞKuLLAH’ın Çeşmesi HAKk ÂŞıkLar YÂRine kavuşma Ânıdır ki, SEVDÂ SÂKİsi OLur GÖZ YAŞı DOLu Kadehleri Sunar AŞKa Susamışları DENiZ Suyu gibi İçtikçe YAKmağa..

Resim

Âşık mı derim ben ana, Tanrı'nın Uçmağın seve
Uçmak hot bir tuzaktır, eblehler canın tutmağa..


RABBımız TeÂLÂ’nın CENNetini SEVmeğe ben AŞk mı derim ki,
CENNet, gerçek AŞKk YOLUnda muhakkak bir tuzaktır ki, ham AKLInın kulu menfaatperest ahmak budalaları avlayıp SALMAmağa..


Resim

Âşık olan miskin olur, hak yoluna teslim olur
Her ne dersen boyun tutar, çare yok gönül yıkmağa..


Gerçek MuhaMmedî HAKk ÂŞIK OLanlar SÜKÛNet-i MuhaMMed içinde sâkin olurlar, sağa-sola saldırmaz Sıarat-ı Mustakîm Olan AŞKk YOLunun gereken Lâzım ve Lâyıkına TESLiM/İSLÂM OLurLar..
Onlara her ne dersen de onlar boyun büker “seLÂM!.”der geççer giderler ve asla meyletmezler intikam almağa gönül YIKmağa..


وَعِبَادُ الرَّحْمَنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا
Resim ---“Ve ibâdu’r- RAHMÂNillezîne yemşûne alel ardı hevnen ve izâ hâtabehumu’l- câhilûne kâlû selâmâ (selâmen).: Ve RAHMÂN'ın kulları yeryüzünde tevazu’yla yürür. Ve onlara cahiller hitap ettiği (lâf attığı) zaman “SELÂM” de(yib geçe)rler.” (Furkân 25/63)

Resim

Hak'kın gerçek âşıkları, istemezler Cennet'leri
Cennet'ten dahi ileri gider, makamın tutmağa..


EL HAKk ALLAH celle celâlihu’nun Gerçek MuhaMmedî ÂŞIKLarı, CeheNNem Korkusu ve CeNNet SEVgisiyle avunmazlar ve istemezler daha ileri giderler ki, SeBeBLerin son-UÇ’unca CEMÂLuLLAH makamını TUTmağa..

Resim

Bildik gelenler geçtiler, gördük konanlar göçtüler
Aşk şarabın içen canlar, uymaz göçmeğe, konmağa..


Biz de BİLdik ki Bu ÂDLEM’e GELenler GEÇtiler, Biz de GÖRdük ki Bu ÂDLEM’e KONanlar GÖÇtüler.
Oysa, MuhaMmedî AŞKuLLAH ŞARABını İÇip, Her NEFSte =>ÖLmeden ÖNce ÖLüp=>DİRİLenLer =>Ölüyken ÖLüp DİRİLmeyen ÖLüLerin ardı sıra UYmazLar GÖÇmeğe, KONmağa..


Resim

Tutulmadı Yûnus canı, geçti Tamu'dan, Uçmak'tan
Yola düşüp Dost'a gider, ol aslına uyakmağa..


Yûnus EMRE BaBam kaddesallahu sırrahu’nun AŞKuLLAH ATEŞİnin IŞIğı OLan CÂNı, Dünyâ Hevesi, CeheNNem Korkusu ve CeNNet SEVgisiyle tavlanıp yakalanıp-tuzağa düşürülüp tutulamadı.
O, Yüce Gönüllü Gerçek MuhaMmedî HAKk ÂŞIK DAMLAsı;
HAKk’tan=>HAKk’ta=>HAKk’La=>HAKk’a GİDER ki ASLı OLAN İLe NAHNU=BİZ BİR-İZ DENİZİ-ne gark OLup ASLIna UYAKmağa..


Resim

Irmak (t): Bir yerden tamamen ayırmak.
Visal (a): Buluşmak, ulaşmak, kavuşmak.
Uçmak: Cennet
Hot: Muhakkak
Hotbin: Kendini gören, beğenen
Ebleh.: Ahmak. Bön. Budala.
Bünyâd.: f. Temel, esas. Yapı, binâ.
Uyakmak.: Batmak, gurub etmek..
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim


ÂŞIK CÂNı ÖLMEYE!.

OL can kaçan ölüser, Sen ana can olasın
ÖLmüş gönül dirile, andaki Sen OLasın!.


Binbir zorluklar içinde robot gibi canlı gözüken bir ÖLü görürsen ve sen ona İLAHî CERYÂN VERen CÂN OLursan,
Ölmüş gönlü dirilecektir ve Ondaki CÂN sendeki bendeki enter kollekte BİZ BİR-İZ NAHNU EL HAYy ALLAH celle celâlihu HAYyat CÂNı OLasın!.


El Hayy celle celâlihu.:
Resim

Resim

ÖLmeği dirlik OLa, ölmesiz dirlik BULa
ÖLmüş gönül dirile, andaki Sen OLasın!.


Robot gibi canlı gözüktüğü Cehâlet Hayatında Ölmesi onun için KemâLâtta DİRİLik OLa ve Ölümsüz EBEDî NAHNU DİRİLİĞİni BULa..
Ölmüş gönlü dirilecektir ve Ondaki CÂN sendeki bendeki enter kollekte BİZ BİR-İZ NAHNU EL HAYy ALLAH celle celâlihu HAYyat CÂNı OLasın!.


Resim

Sen OLduğun gönüller, her dem canın yeniler,
Güç OLmaz OL divanda, hâkimi Sen OLasın!.


CÜMMLe CÂNLarın Sâhibi ALLAH celle celâlihu SENin OLduğun gönüller, her ÂN Yusebbihu SEMÂ’sında KÛN feyeKÛN CÂNın yeniler,
ÂHİRinde SENin El Hâkim celle celâlihu Olduğun MAHŞER DİVÂNInda hiçbir güçlük olamaz MuhaMMedî Mü’minler için.


El Hakemü celle celâlihu.:
Resim

El Hakîmü celle celâlihu.:

Resim

Resim

Can bedenden uçucak, menziline göçücek,
OL cihâna geçicek, göze ayân OLasın!.


İLAHî SİSTEMuLLAH’ın Mutlak sonUÇ-udur ki bu ÂLEMe gelen her RÛH/CÂN KUŞu =>BEDEN KANLı Kafesinden UÇarak =>EMredilen Konulacak yer OLan MAHŞER Nenziline göçer ve KONar..
ASIL VÂTAN OLan O ÂLEMe MuhaMMedî Mü’min OLarak GEÇenLerin O HÂLLeri bu ÂLEMdeyken Gönül Gözünde aşikâr OLsun ve seni de öyle GÖRsünLer..


Resim

Tozunu yel almaya, bir zerre ırılmıya,
Âşık canı ölmeye, mâşuku Sen OLasın!.


BİZ BİR-İZ NAHNU BİRLik DİRLiğinde, toz-topral OLup da tozunu yeller savuramaya ki, bir ZERRen BİLe BİZLikten kopup ayrılamaya.
MÂŞUKu SEN El MüHeYMiNu celle celâlihu Olduktan sonra MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLarın NAHNU CÂNı artık eneden ÖLmeye..


El Müheyminü celle celâlihu.:
Resim

Resim

Yûnus sen âşık isen, aşka muvafık isen,
Korkma ulaşık isen, ne olursan OLasın!.


EYy Yûnus EMREm BaBam kaddesallahu sırrahu, Sen de AŞKuLLAH’ı Bu ALEMde DUYan ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e UYan UYgun MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLardan iSEN ve SILAmıza bu Şehâdet Şehrinde ULAŞıp FiiLen YAŞAyanlardan isen artık ne olursan OLasın!.


Resim

Kaçan (t).: Vakta ki, o zaman.
Dirlik.: Yaşam, yaşayış, yaşamak için gerekli olan nesne, geçim, sağlık.
Ayân.: (İyân) Aşikâr. Belli. Herkesin bilebileceği ve görebileceği.
Irılmak (t).: Bir yerden tamamen ayrılmak.
Menzil.: İnilen yer. Konulacak yer..
Muvafık.: Uygun. Yerinde. Denk..
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim


ŞEKERİ AYRUĞA SUNUP!.

Dost ilinin haberin disem işide misin,
Yoldaş olup ol yola sen bile gide misin..


Yüce DOSt’un İLLiYyîn İLİ’nin vuslat haberin söylesem, gönül kulağınla duyar mısın?
Yâr YOLunda ERENLere YOLdaş olup BİZ BİR-İZ BİLe gidebilir misin?.

Resim

Ol ilin bağı olur, şerbeti ağu olur,
Kadeh dutmaz ol ağu, nuş edip yuda mısın..


O İL’in üzüm bağları olur, ancak ÇİLe Çölünde üzüm şerbeti zehir olur.
O öle bir AŞKk Zehiridir ki, kadehler uzun süre tutup bekletemez onu, BULduğun ÂNda başına dikip yutabilir misin?.

Resim

Ol elin zevâdesi, cefâ duta gidesi,
Şekeri ayruğa sunup, sen ağu tada mısın..


O İL’in YOLluğu-Azığı, baştan sona Çark-ı ÇİLe CEVRü-Cefâ sürer gider,
O Yolda şekeri isteyen başkalarına sunup, sen de zehir tadar mısın?.

Resim

Ol ilde ay gün olmaz, ay gün gedilip dolmaz,
Tertipler terk idüben, hisabın unuda mısın..


O İL’de ay gün olmaz, ay gün hilâl gibi her gün eksilip sonra, günbegün geri dolunay gibi dolmaz.
Sen de bu MekÂNda ZamÂN bilme düzenlemelerini yıkıp da, zamÂN hesabını unutabilir misin?.

Resim

Senlik benlik terk edip, yokluk eline gidip,
Aşktan içip esriyip, varlık terk ede misin..


Bu Kesret senliğini-benliğini bırakıp=>Vahdet İLİ’ne gidip TEKliğinde yok olup/gark olup,
AŞKuLLAH Şehâdet Şarabını içip Zilzurna serhoş olup, şu varlığın gözüken MevCÛDîyyetini, VÂCİBu’L- VüCÛD’da yok edebilir misin?.

Resim

İşbu tenin tertibi od-ü yel, toprak, sudur,
Yûnus sen gör özünü, suda, toprakta mısın..


Şu ÂNdaki senin MevCÛDîyyet görüntün olan BEDEN’ini ortaya çıkaran Dört ANA UNSuRu; Bir kıvılcım Ateş, Bir soluk Hava, Bir avuç Toprak ve bir yudum SUdur.
Yûnus Emrem BaBam kaddesallahu sırrahu, sen de gönül gözünle gör ki ÖZünü=>Şu Şehâdet ÂNında bu dört Unsurdan Suda mısın, Toprakta mısın?.


Resim

Ayrık - Ayruk (t).: Artık. Başka.
Ağı - Ağu (t).: Zehir.
Nûş olmak, Nûş etmek (f, t): İç¬mek, tad bulmak.
Zevâd.: Azıklar, yiyecekler.
Gedilmek.: gedik açılmak, noksanlaşmak.
Esrik (t).: Sarhoş.
Tertib.: (c.: Tertibât) Tanzim etme. Dizme, sıralama, düzene koymak. * Tedarik edip hazır ve müheyya kılmak. * Bir şeyi bir yere sabit ve pâyidar kılmak.
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim

ANDAN AYRI!.
Cümle âlem terkin uram, ben Dost terkin urımazam,
Andan ayrı buçuk saat, ben ansızın durumazam..


Ben bu Kesret/ÇokLuk Âlemeinde herşeyi/herkesi terkedip ayrılsam da DOStumdan asla ayrılmazdım. Ben O’ndan yarım saat bile olsa O’suz ayrı duramam..

Resim

Andan ayrı dirliğim, dirlik değildir benim,
Koyam ol dirgüre beni, bu ölü dirgürimezem..


O’ndan ayrı başkalarıyla olacak BİRLik-DİRLik benim için, gerçek DİRİLik DİRLiğim değildir.
Bu ÂLem de kendi ham aklımla Ölü iken, DiRiyim sanmayayım da, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’i DUYup-UYup ÖLüp DİRİLeyim!.

Mukarreb Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Mutü kable en temutu.: ÖLmeden ÖNce ÖLünüz!” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)

Resim

Huri gelip eydür ise, gönlün bana vergil deyu,
Dost'tan artık kimseye, ben gönülümü verimezem..


Sekiz cennet HuRîsi gelip de.: “Gönlünü bana versen ne olur.” dese de, DOSt’tan başka hiçbir şeye ve kimseye ben gönlümü veremezem..

Resim

Dost deyu geçti ömrüm, başarmadım Dost kulluğun,
Koyam ol başara beni, ben hiç iş başarımazam..


Ömrüm boyunca.: “Doat!. Dost!.” diye DOst ARAdım ne var ki O’nun benden istediği KULLuk İmtihÂNını başarmadım. Kendi çabamla uğraşmayı bırakıp da; VELîm, KefîLim, NASîrim ve MevLâm ALLAH celle celâlihu olan, Beni, fiillerimi ve düşüncelerimi Yaratan DOStum KULu Olmamı Nâsib ve kısmet yaratsın.
Ve ben kesin anladım ki, O’nsuz hiçbir işi kendi adıma başaramazam..

Resim

Bir gezden ol oldum, dahi benden ümit yoktur bana,
Ben ol isem pes ol kanî, bu sırra erimezem..


Başta bir kez/defa KÛN=>fe yeKUN.. OL!. buyurdu.. hemence var OLdum.. ki benim bu OLdurma imkânım asla yoktur ve hiçbir yaratık Yaratan sıfatını taşıyamaz.. O’nun muradı olmayanı yapmakta benden bana asla bir yol ve ümit yoktur. Mâdem ki ben “OLan” Fâni birisi isem O da, OLuş Kaynağıdır ki ben O DİLemeden,
BiLip, BULup, OLup, YAŞAyamam ve bu İlahî Sırra ERemezem..

Resim

Değmeler eydür Yûnus'a katlan bu gün yarın deyu,
Cehd edüben bu günümü, yarinâ irgürimezem..


Bu KULLuk İşinin SIRRını-sonUÇunu Bilmeyenler düşünmeyenler Yûnus kaddesallahu sırrahu’a.: “Bu gün, yarın deyi oyalanmaya katlan!.” demekteler. Ben de MuhaMmedî GayretimLe Bu günümü Yarınıma Hakk ve Hayr ile Eriştirmek çabalarım..


Resim

Urmak.: Vurmak.
Dirgürmek.: Diriltmek. İhyâ etmek
Gez.: Kez, defa.
İrgürmek.: İrürmek.: Eriştirmek ulaştırmak.
Cehd.: Fazla çalışma. Güç ve kuvvetini sarfetme. İnsanın nefsine hâkim olması. * Azim, gayret, fedakârlık.* Takat..
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim

ŞO’L BENİM ŞEYHİMİ!.

Şol benim Şeyhimi,
Görmeğe kim gelir,
Zevk ile safalar
Sürmeğe kim gelir..


Ol benim Şeyhim ki;
GüL Yüzünü görenler ÖZ ZEVkine ulaşır. İlâhî Safalar sürmeğe kim gelir..

Resim

Şeyhim’in illeri,
Uzaktır yolları,
Açılmış gülleri ,
Dermeğe kim gelir..


Ol benim Şeyhim ki;
Gönül Yurdun İline ULAŞmak için MuhaMmedî Tarıkat/YoLLar AŞmak gerekir.
GöNüL İKLiminde AÇILmış Mârifet GÜLLerini DERmeğe kim gelir..

Resim

Şeyhim’in özünü,
Severim sözünü,
Ol mübârek yüzünü,
Görmeğe kim gelir..


Ol benim Şeyhim ki;
Şahdamardan da Bâtın-ÖZ’de NAHNU ÖZü’yle BİZ BİR-İzliğinden CevLâN açan SÖZünü ve Zâhirdeki Görenin yüzünde GÜLLer AÇan YÜZünü Görmeğe kim gelir..

Resim

Şeyhim’in İlini,
Sorarım Evini,
Ol Sebepli Elini,
Öpmeğe Kim Gelir..


Karlı Dağlar/Engeller Aşarak, GÜL YÜZünü GÖRüp, HÂLLeşmek için O’nun;
Yerini-Yurdunu-İlini-Hânesini ARAr-SORarım EL=>ELe=>EL=YEDULLAH’a ELi’ni ÖPmeğe kim gelir..

Resim

Şeyhim’in İlinde,
Asâsı Elinde,
Şeyhimin Yolunda,
Ölmeğe Kim Gelir..


Şeyhim’in Gönül Yurdu İLi’nde CÂN CERYÂNı Kaynağı/DAYANağı AŞKk ASÂsı ELinde ve ALLAHA’a ve RESÛLüne TESLiMîYyet ve İSTİKÂMEt YOLunda =>Mute kable en temüte=>ÖLMeden ÖNce ÖLmeğe kim gelir..

Mukarreb Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Mutü kable en temutu.: ÖLmeden ÖNce ÖLünüz!” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)

Resim

Ahd İle Vefâlar,
Zevk İle Safalar,
Bu Yolda Cefâlar,
Çekmeğe Kim Gelir..


RABBu’L-ÂLEMîN’e VERdiği=>KâLû=>BeLâ AHDine/İLK SÖZÜnü DUYuş ve=>ReSûLuLLAH sallallahu aleyhi vesellem’e UYUŞa kim vefâ gösterir ve de =>Bu Sırat-ı Mustakîm KuLLuk DENEme YOLunun ÇEKtiren->ÇEKenLe BİLe ÇİLLe ve CefâLarını ÇEKmeğe kim gelir..

Resim

Şeyhim’in Şem'ine
Bu Canım Pervâne
Salâdır Âşıklara,
Yanmağa Kim Gelir..


Şeyhim’in Gönül Yurdu’nda TatLı CÂNım =>SÖNmeden/Her ÂN YANAN İLÂHî AŞKk ATEşine DALıp-ÇIKan Kerem Kelebeği/Korkusuz PervÂNesi OLuşumu SÖYLemem/SaLâm =>MuhaMMedî HAKk ÂŞIKLara ÇİLLe ÇAĞrımızdır ki YANmağa kim gelir..

Resim

Hakk İçin Malını,
Hep Vere Varını
Aşk İçin Ârını,
Atmağa Kim Gelir..


HAKk TeALÂ’nı KULLuk İmtihÂNı İÇin EMÂNEten Giydirdiği HeR ŞEYyini=>İRciî Hükmünce YAŞArken SOYunmak ve de Halk İçinde düşeceği MaLÂMEt/KINANmışLık ÂRını Namusunu AŞKuLLAH için Atmağa kim gelir..


ارْجِعِي إِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً
“İrciî ilâ RABBiki râdıyeten mardıyyeh (mardıyyeten).: Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak RABBin’e dön!.” (Fecr 89/28)

Resim

Şehid’in Donunu,
Yumazlar Kanını,
Dost İçin Canını,
Vermeğe Kim Gelir..


KÜLLî ŞEYyini Sâhibine SUNarak Şehâdet Şerefine YAŞARken ULAŞan MuhaMMedî ŞEHîD/ŞÂHiDin KEFENi Giydiği, CÂNından kalan/dökülen AŞkın AL KANıdır ki, asla yıkanmaz ŞEHîDLER..
EL VELî ALLAH celle celâlihu AŞKı için ANA SERMâyesi AKıL/NÂKiL Tercihiyle Vermeğe kim gelir..

Resim

Ah İle Göz Yaşı,
Yûnus'un Haldaşı,
Zehrile Pişen Aşı,
Yemeğe Kim Gelir..


İÇİde YAŞAmakta OLduğumuz ve Gâfillerin ÇALıp-OYNAyıp-ÖLdğü Bu ÂLEMde MuhaMMedî HAKk ÂŞIKk Yûnus EMREm kaddesallahu sırrahu BaBamın HaLdaşı=>AŞkın AHh!.Ları.. YOLDAŞı =>Göz Yaşı.. YOLLuğu =>ÇİLLe ZEHRiyLe PİŞen AŞKk Aşını YEmeğe kim GELir..


Resim

Safa (a).: Temizlik, arılık.
Şem' (a).: Mum, ışık.
Âr (a).: Utanmak..
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim

Bir BEN VARdır =>bENde!.

SEVerim bEN SENİ cândan içeru,
Yolum vardır bu erkândan içeru..


Yâ RABBî!.
AŞKuLLAH YOLun gereğince-YOLunca ULAŞım Tercihim kesindir ve,
bEN SENi canımdan da çok ve ÖZden SEVerim..

Resim

Şeriât, tarikat yoldur varana,
Hakikat Meyvası andan içeru..


Şeriât ->Tarikat =>AŞKuLLAH YOLudur ->Bu Hayatta Kesin TEVHiD Tercihidir ki,
Hakikat-ı MuhaMMedîyye Meyvası ondan da içerde =>ÖZün ÖZÜndedir..

Resim

Dinin terk edenin küfürdür işi,
Ol ne küfürdür, imândan içeru..


ALLAHu zü’l- CeLÂL’in İSLÂM DÎNi’ni terk edenin İŞi=>Küfürdür..
Ne var ki =>Hakikat-ı MuhaMMedîyyesine KAVUŞanların, Şahdamardan da ÖZ’de=>NAHNU=BiZ SIRRInı.. GÜNEŞle IŞIğı gibi fiilen YAŞAyanların TAHKîk İMÂNlarını=>Taklidî İmÂNda Yaşayanlar zannınca Küfür sayabilirler..


Resim

وَلِلّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ فَأَيْنَمَا تُوَلُّواْ فَثَمَّ وَجْهُ اللّهِ إِنَّ اللّهَ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
Resim---Ve lillâhi’l- meşriku ve’l- magribu fe eynemâ tuvellû fe semme vechullâh (vechullâhi) innallâhe vâsiun alîm (alîmun).: Ve doğu da Allah’ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz dönün, Allah’ın Vechi (Zat’ı) işte oradadır. Muhakkak ki Allah Vâsi’dir (rahmeti ve lutfu geniştir, herşeyi ilmi ile kuşatandır).” (Bakara 2/115)

GaRibÂN.: Kimsesiz. Zavallı. Yapayalnız. Bu Dünyâ denen gurbette olan.
KaRibÂN.: EN ÖZden de ÖZ AKRABA OLan..


ŞÂHDAMARımdan da AKRABa ->RABBım.. NAHNU!. (MeRKEZde).:


وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve lekad halakne'l-insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min habli'l-verîdi.: Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.” (Kaf 50/16)

ve ALLAHu zü’L- CeLÂL’im ->“EnALLAH!. (MUHİTte)”.:


إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي
Resim---“İnnenî enallâhu lâ ilâhe illâ ene fa’budnî ve ekımis salâte li zikrî.: Muhakkak ki BEN, YALNIZCA BEN ALLAH'ım. BENden başka EL İLÂH yoktur. BANA kulluk et; BENi anmak için namaz kıl!.” (TâHâ 20/14)

Resim

bENi bENde demen, bENde değilim,
Bir BEN vardır bENde bENden içeru..


Şu gördüğünüz BEDEN içindeki “bENi” =>gerçek sanmayın.
Bu bEN Bana ->KULLuk Deneme MeydÂNı Dünyâ Hayatımda verilen izâfi-geçici-gelgeç bir kimlik-kişiliktir.

Bu izâfi-geçici bENliğim içinde=>ÖZünden de =>ÖZÜnde bir Mutlak BEN=>ENÂLLAH celle celâlihu vardır..
KüLLî ŞEYy’i Yaratan Olduğu için=>Yarattıklarının tüm vasıflarından beri ve münezzehtir.. Gaîb/Olduğu hâlde =>bir şeyy gibi görülmekten beri ve münezzehtir..
Benzetmek için değil de->Anlatmak için derim ki=>Elektirik de doğrudan gözükemez ancak yaptığı İŞLerin ÖZünde O vardır..
RûH, AKıL ve CÂN da Öyledir..

ENâ=>SENsÎn.. SEN ALLAH celle celâlihu..:


يَا مُوسَى إِنَّهُ أَنَا اللَّهُ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Resim---”Yâ mûsâ innehû ENÂLLÂHu’l- AZÎZu’l- HAKÎM (hakîmu).: Ey Musâ! Muhakkak ki BEN, AZÎZ (yüce), HAKÎM (hüküm ve hikmet sâhibi) olan Allah'ım.” (Neml 27/9)

فَلَمَّا أَتَاهَا نُودِي مِن شَاطِئِ الْوَادِي الْأَيْمَنِ فِي الْبُقْعَةِ الْمُبَارَكَةِ مِنَ الشَّجَرَةِ أَن يَا مُوسَى إِنِّي أَنَا اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
Resim---”Fe lemmâ etâhâ nûdiye min şâtıı’l- vâdi’l- eymeni fî’l- buk’ati’l- mubâreketi mine’ş- şecerati en yâ mûsâ İNNÎ ENÂLLÂHu RABBu’L- ÂLEMÎN (âlemîne).: Böylece oraya geldiği zaman vâdinin sağ tarafından, mübârek yerdeki ağaçtan nidâ edildi.: “Ey Musâ! Muhakkak ki BEN, ÂLEMLERİN RABBİ ALLAH'ım!.” (Kasas 28/30)

Resim RABBenâ =>Biz NÛRunuz.:


اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---”ALLAHu Nûru’s- semâvâti ve’l- ard (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ MISBÂHun, el mısbâhu fî zucâcetin, ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durriyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr (nârun), NÛRUN ALÂ NÛR (nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle li’n- nâsi, vallâhu bi kulli şey’in alîm (alîmun).: ALLAH, göklerin ve yerin nuru’dur. O’nun nuru, içinde MİSBAH (lâmba) bulunan kandil (ışık saçan bir kaynak) gibidir. Misbah, sırça (cam) içindedir. Sırça (cam), inci gibi (parlayan) yıldız gibidir. Doğuda ve batıda bulunmayan mübârek bir ağacın yağından yakılır. Onun yağı, ona ateş değmese de kendi kendine ışık verir. Nûr üzerine nurdur. ALLAH dilediğini nuruna hidâyet eder (ulaştırır)..” (Nur 24/35)

Şu gördüğünüz BEDEN içindeki “bENi” =>Gerçek sanmayın.
Bu bEN Bana ->KULLuk Deneme MeydÂNı Dünyâ Hayatımda verilen izâfi-geçici-gelgeç bir kimlik-kişiliktir.

Resim

bENi bENden alana, ermez elim,
Kim kâdem basa Sultândan içeru..


İLLiYyînden indiğim bu Esfel-i Sâfilin- KULLuk Deneme MeydÂNı Dünyâ Hayatımda verilen izâfi-geçici-gelgeç bir kimlik-kişilik batağından KUL Olan bENi=>Ancak ve ancak Hâlifesi OLarak Yaratan ALLAHu zü’l- CeLÂL’in Lütf-ü-İhsÂNıyla =>Mârifet-i MuhaMMedîyye=>Hakikat-ı MuhaMMedîyye MeydÂNına =>Teslimîyyet-İstikâmet Ayağını basan.. KuLu iken=>HALifesi SULtÂNdır hamdolsun..

Resim

Süleymân kuş dilin bilir dediler,
Süleymân var, Süleymân'dan içeru..


Süleymân aleyhisselâm kuş dilin bilir dediler..
Oysa Süleymân aleyhisselâm’ın BEDEN-FİİL ve DÜŞÜNcelerini dahi Her ÂN YENiden yaratmakta ve Habli’l-VERîdinde AKREB/AKRABa OLan vardır İŞin ASLInda..


وَوَرِثَ سُلَيْمَانُ دَاوُودَ وَقَالَ يَا أَيُّهَا النَّاسُ عُلِّمْنَا مَنطِقَ الطَّيْرِ وَأُوتِينَا مِن كُلِّ شَيْءٍ إِنَّ هَذَا لَهُوَ الْفَضْلُ الْمُبِينُ
Resim---“Ve varise suleymânu dâvûde ve kâle yâ eyyuhe’n- nâsu ullimnâ mentıkat tayrı, ve ûtînâ min kulli şey’ (şey’in), inne hâzâ le huve’l- fadlu’l- mubîn (mubînu).: Ve Süleyman (aleyhisselâm), Dâvud (aleyhisselâm)'a vâris oldu. Ve.: "Ey insanlar! Kuş dili bize öğretildi. Bize herşeyden verildi. Muhakkak ki bu, apaçık bir fazldır." dedi.” (Neml 27/16)

Resim

Tecellîden Nâsib erdi kimine,
Kiminin maksudu bundan içeru..


Her ÂN YENidEN YARAtış Tecellîinde Kimini Nâsibi =>Hakkı ve Hayrı Tercihiyle KISMeti oldu..
Kiminin maksadı ise =>Bir şey istemkten de içerde-ÖZün ÖZünde..

Resim

SENin Aşkın bENi bENden alıptır,
Ne şirin dert bu, dermândan içeru..


Yâ RABBî! SENin AŞkın =>Bana giydirdiğin KULLuk Deneme MeydÂNındaki izâfi-geçici-gelgeç bir kimlik-kişilik ELBisemi soymuştur.. Taklid-i İmân Sahibi seviyesindekilerce dert sayılan çıplaklık DERDi Ne şirin-ahsen bir derddir ki=>Cümle dermân sanılanlardan da değerli ve Özgedir..

Resim

Miskin Yûnus, gözü tuş oldu SANA,
Kapında bir kuldur, Sultândan içeru..


Bu ÂLEMde SESsiz-Sâkin-ISsız-USsuz MuhaMMedî HAKk ÂŞIKk Yûnus BaBam kaddesallahu sırrahu’un gÖZü =>Ne zamÂN ki SANA takıldı, SENi Gördü gayrısını/ayrısın görmeyen bir KULundur.. Ancak öyle Bir Kapı KULUdur ki SuLtânLardan da AHYÂR-AHRÂRdır..

Resim
BEN.: ALLAH celle celâlihu..
bEN.: Yûnus Emre kaddesallahu sırrahu..


Resim

İçre.: İçinde, arasında, içine, ... vaktinde, -de.
Erkân.: (Rükn. c.) Rükünler. Esaslar. Temeller..
Kâdem.: Ayak. Adım.
Tecellî.: Görünme. Bilinme. * Kader. * ALLAH celle celâlihu'ın lütfuna uğrama. * İlâhî Kudretin meydana çıkması, görünmesi. HAKk NÛRUnun te'siriyle kulun kalbinde hakikatın bilinmesi..
Nâsib.: Pay, hisse, kısmet. * Bir kimsenin elde edebildiği şey.
Tuş olmak.: Çatmak, uğramak, rasgelmek. Karşılaşmak, rastlaşmak..
Miskin.: Fakir, mütevâzi, mal ve mülkü hiç olmayan kimse..
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim

ER YARLILIGAMAZSAN!.

Hak ÇaLâBım!.
Hak ÇaLâBım!.
SENcileyin yok ÇaLâBım!.
Günahlarımız yarlığa,
Ey Rahmeti çok ÇaLâBım!.


El HAKku’l-HAKk Olan Hak ÇaLâBım!. KüLlî ŞEYyi YARATAN ve de Yarattığı ŞEYylere benzemeten münezzeh OLan Yüce ÇaLâBım Mâsivâ ÂLeMinde bir EŞin-Benzerin yoktur!.
Ey RAHMeti Çok ve geniş Olan Yüce ÇaLâBım günahlarımız yarlığa, afveyle..

قُلْ يَا عِبَادِىَ الَّذٖينَ اَسْرَفُوا عَلٰى اَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِ اِنَّ اللّٰهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمٖيعًا اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحٖيمُ
"Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâh (rahmetillâhi), innallâhe yagfiru'z- zunûbe cemîâ (cemîan), innehu huve'l- gafûru'r- rahîm (rahîmu).: De ki: «Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümid kesmeyin. Çünkü ALLAH, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir." (ZÜMER 39/53)

Resim

Kullar SENin SEN kulların,
Günahları çok bunların,
Uçmağına koy bunların,
Binsinler Bürak ÇaLâBım!.


Ey Yüce ÇaLâBım!. Kullar=>SENin.. SEN =>kulların.. GÜNEŞLe IŞIğı gibi.. Lütf-ü-Kereminle çokça olan günahlarını bağışlayıp Muhteşem CeNNetine koy da Mübârek BURAĞINa binip sefâ sürsünler..

Resim

Ne Sultân, ne Baylardasın,
Ne köşk ü saraylardasın,
Girdin Miskinler Gönlüne,
Edindin durak ÇaLâBım!.


SEN, bu DÜNyânın; Ne Sultânlarına, ne de Bayların benzersin..
Ne köşklerde ne de saraylarındasın!.
SEN; Zâhirde Miskin, Bâtında MuhaMmedî HAKk ÂŞıkLarıyın Gönlüne girip DURak edindin Ey Yüce ÇaLâBım!.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: ALLAH celle celâlihu.: “Yere göğe sığmadım, ancak bir mü’min'in gönlüne sığdım!.” buyurdu.
(Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, Beyrut 1985; Sadreddin Konyevi, 40 hadis, sy 82 vahdet Yayınl. İst)

Resim

Ne zühdüm var, ne tâatim,
Ne gücüm, ne takatim,
Meğer senin inâyetin,
Kıla yüzüm ak ÇaLâBım!.


Bu âlemde İlahî Teraziye çekilecek ne zühdüm var, ne de tâatim var. İlahî Buyruğunca İŞLemeye ise =>Ne gücüm var, ne de takatim var.
Tüm umudum ki senin sonsuz inâyetin yüzümü pırıl pırıl apak NÛRLu kılasın Ey Yüce ÇaLâBım!.

Resim

Yarlığa-gıl SEN Yûnus'u,
Günahlı kulların ile,
Eğer yarlığamazsan,
Key kat’î firak ÇaLâBım!.


Ey Yüce ÇaLâBım!. Günahkâr kulların ile birlikte MuhaMMedî HAKk ÂŞIKk Yûnus BaBam kaddesallahu sırrahu’unu da bağışla!.
Eğer yarlığamazsan, işte o zaman HÂLim =>şüphesiz ayrılık ve acı HicrÂN..


Resim

ÇaLâB.: t. İlâh. Mâbud. Cenâb-ı HAKk, RABB ALLAH celle celâlihu.
Uçmak (t).: CeNNet.
Bürak.: Binek. CeNNet'e mahsus bir binek vâsıtası.
Miskin.: Dünyaya karşı ilgisiz, sâkin sessiz Derviş..
Zühd.: Dünyaya rağbet etmemek. Nefsâni zevk ve arzudan kendini çekerek ibâdete vermek..
Tâat.: İbadet etmek. ALLAH celle celâlihu'ın Emirlerini yerine getirmek. İtaat etmek..
Bay.: f. Bey. Mir. Emir. Zengin..
İnâyet.: Yardım, lütuf meded etmek.
Yarlığa.: Affet, bağışla..
Key.: f. Ne vakit, ne zaman? (Soru için kullanılır.)
Kat’î.: Mutlak. şüphesiz. Tereddütsüz..
Firak.:
Ayrılık. Ayrılmak. Hicran…
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim

ACEB BU BENİM HÂLİM!.

Aceb Bu Benim Canım,
Âzad OLa mı Yâ RABB!.
Yoksa Yedi Tamu'da,
Yana KaLa mı Yâ RABB!.


Şu yaşamakata olduğum deneme hayatımın sonunda bu benim canım acaba,
Ettiklerinden kurtulup da azâd OLa mı Yâ RABB!.
Yoksa ettiklerinin İlâhî Karşılığı olarak Yedi Cehennemde yana KaLa mı Yâ RABB!.

Resim
Aceb Bu Benim HâLim,
Yer ALtında AhvâLim,
Varıp Yatacak Yerim,
Akrep DoLa mı Yâ RABB!.


Şu yaşamakata olduğum deneme hayatımdaki HâLLerimin sonunda mezarda yer altında ahvâlim ki,
berzahtaki yerim yılan, çıyan, akreplerle DoLa mı Yâ RABB!.

Resim
Can HuLkuma GeLdikte,
AzrâiL'i Gördükte,
Ya Canımı ALdıkta,
Âsân OLa mı Yâ RABB!.


Cânım gırtlağa gelip dayandıkta, AzrâiL aleyhisselâm'ı gördükte,
ve Cânımı ALdığı ÂN’da kolay OLa mı Yâ RABB!.

فَلَوْلَا إِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَ
“Fe lev lâ izâ belegati’l- hulkûme (hulkûme).: Hele can boğaza gelip dayandığında,” (Vâkı’a 56/83)

وَأَنتُمْ حِينَئِذٍ تَنظُرُونَ
“Ve entum hîne izin tenzurûn (tenzurûne).: Ki o sırada siz (sadece) bakıp durursunuz,” (Vâkı’a 56/84)

وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنكُمْ وَلَكِن لَّا تُبْصِرُونَ
“Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lâkin lâ tubsirûn (tubsirûne).: Ve BİZ, o’na sizden daha yakınız fakat siz görmezsiniz.” (Vâkı’a 56/85)

Resim
Dar OLdu Bana DüzLer,
Gice İLe GündüzLer,
Dünyaya Bakan GözLer,
Didâr Göre mi Yâ RABB!.


Hayat boyunca düzlükler, alt-üst olan gice İLe gündüzLer ve ömrümce Dünyaya bakan gözLerim, YÂRin GÜL YÜZÜnü göre mi Yâ RABB!.

Resim
ALLAH OLucak Kadî,
Bizden OLa mı Râzı,
Görüp Habîb'in Bizi,
Şefi' OLa mı Yâ RABB!.


İLâhî Hükmü verecek Kadî Ahkemi’l- Hâkimîn olan ALLAH celle celâlihu bizZÂT bizden Râzı olup, HABÎBuLLAH aleyhisselâm bizi görüp-tanıyp da Şefâatçımız OLa mı Yâ RABB!.

أَلَيْسَ اللَّهُ بِأَحْكَمِ الْحَاكِمِينَ
“E leysallâhu bi ahkemi’l- hâkimîn (hâkimîne).: ALLAH, Hâkimlerin en güzel hüküm vereni değil mi?” (Tîn 95/8)

Resim
YÛNUS Kabre Vardıkta,
Münker Nekir GeLdikte,
Bize SuaL Ettikte,
DiLim Döne mi Yâ RABB!.


YÛNUS EMRE kaddesallahu sırrahu BaBam Kabre Vardıkğında, Münker Nekir Melekleri kimlik-Kişilik soruları için geLdiklerinde,
Sorgu-SuaL ettiklerinde =>DiLim Döne mi Yâ RABB!.


Resim

Ahvâl.: Haller. Vaziyetler. Oluşlar..
Hulk.: Boğaz. Gırtlak.
Âsân.: f. Kolay. Suhuletli. Yesir..
Didâr.: Yâr yüzü..
Kadî.: Hâkim..
Şefi'.: Şefaatçı. Suçların affı için yardım eden..
Münker.: ALLAH 'ın (celle celâlihu) râzı olmadığı şey. İnkâr edilmiş olan. Şeriatın kabâhat ve haram diye bildirdiği şey. Makbul ve müstehab olmayıp, günah ve kabahat olan. Mezardaki suâl meleklerinden birisinin ismi. Diğerinin ise "Nekir" dir..
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim

MUHAMMEDâ aleyhisselâm !.

AŞkına MuhaMMed'in..
ŞEVkine MuhaMMed'in..
ŞANına MuhaMMed'in..
NûRuna MuhaMMed'in!.


هُوَ الَّذِي خَلَقَ لَكُم مَّا فِي الأَرْضِ جَمِيعاً ثُمَّ اسْتَوَى إِلَى السَّمَاء فَسَوَّاهُنَّ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
“Huvellezî halaka lekum mâ fî’l- ardı cemîan summestevâ ile’s- semâi fe sevvâhunne seb’a semâvât (semâvâtin), ve huve bi kulli şey’in alîm (alîmun).: O (ALLAH) ki, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yarattı. Sonra (kudret ve iradesiyle) göğe yönelip, onları da yedi (kat) gök olarak düzenledi. Ve o, ALÎM'dir (herşeyi en iyi bilendir).” (Bakara 2/29)

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
“Ve mâ halaktu’l- cinne ve’l- inse illâ li ya'budûni.: Ve BEN, insanları ve cinleri (başka bir şey için değil, sadece) BANA kul olsunlar diye yarattım.” (Zâriyât 51/56)

Câbir radiyallahu anhu.: “Yâ Resûlullah!. Anam-babam sana fedâ olsun, ALLAH’ın her şeyden önce ilk yarattığı şeyi bana söyler misiniz?” diye sordum.:
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: Ey Câbir! Her şeyden önce ALLAH’ın ilk yarattığı şey Senin Peygamberinin NÛRudur. O NÛR, ALLAH’ın Kudretiyle onun dilediği yerlerde dolaşıp duruyordu. O vakit daha hiçbir şey yoktu. Ne Levh, ne Kalem, ne CeNNet, ne Ateş/CeheNNem vardı. Ne Melek, ne Gök, ne Yer, ne Güneş, ne Ay, ne Cin ve ne de İnsÂN vardı."
"ALLAH mahlukları yaratmak istediği vakit, bu NÛRu dört parçaya ayırdı. Birinci parçasından KaLeMi, ikinci parçasından LeVH’i (Levh-i mahfuz), üçüncü parçasından ARŞ’ı yarattı. Dördüncü parçayı ayrıca dört parçaya böldü: Birinci parçadan HAMELe-i ARŞı (Arşın taşıyıcılarını), ikinci parçadan KÜRSî’yi, üçüncü parçadan diğer MeLeKLeri yarattı. Dördüncü kısmı tekrar dört parçaya böldü: Birinci parçadan GÖKLeri, ikinci parçadan YERLeri, üçüncü parçadan CENNEt ve CEHENNEMi yarattı. Sonra dördüncü parçayı yine dörde böldü: Birinci parçadan Mü’minlerin Basîret NÛRunu/imân şuurunu, ikinci parçadan -marifetullahtan ibaret olan- KALPLerinin NÛRunu, üçüncü parçadan TEVHİDden ibâret olan ÜNSîyyet NÛRunu (Lâ ilâhe illâ ALLAH MuhaMMedu’r-RasûLuLLAH NÛRunu) yarattı.”
buyurdu.
(İmâm Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404; Kastalanî, Mevahibü'l-Ledünniye: 1/6; Krş. Aclunî, I/262-6)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAH.: Seni Kendi NÛRumdan, diğer şeyleri de Senin NÛRun’dan yarattım!.” buyurdu." buyurmuştur.
(Îmân Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404; Aclûnî, Keşfü'l-Hâfâ I-265/827)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: ALLAH’ın ilk yarattığı şey, BENim NÛRumdur.” buyurmuştur.
(el-Mevahibul-Ledünniye, Aclunî, 1/265-266)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: ALLAH.: ''SEN OLmasaydın FELEKLeri (ÂLEMi) yaratmazdım.: Levlâke Levlâk Le mâ Halektü’l- Eflâk.: لَوْلَاكَ لَمَا خَلَقْتُ الْأَفْلَاكَ buyurdu.” buyurmuştur.
(Aclunî, II: 164; Hâkim el Müstedrek, II: 615)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:

لَوْلَاكَ لَمَا خَلَقْتُ الْأَفْلَاكَ " ، قَالَ الصَّغَانِيُّ: إِنَّهُ مَوْضُوعٌ ، كَذَا فِي الْخُلَاصَةِ لَكِنَّ مَعْنَاهُ صَحِيحٌ ، فَقَدْ رَوَى الدَّيْلَمِيُّ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا ، مَرْفُوعًا: أَتَانِي جِبْرِيلُ ، فَقَالَ: " يَا مُحَمَّدُ لَوْلَاكَ مَا خَلَقْتُ الْجَنَّةَ ، وَلَوْلَاكَ مَا خَلَقْتُ النَّارَ " وَفِيي رِوَايَةِ ابْنِ عَسَاكِرَ: " لَوْلَاكَ مَا خَلَقْتُ الدُّنْيَا " .

''Cibril bana geldi ve Ey MuhaMMed SEN OLmasan CENNeti yaratmazdım, SEN OLmasan CEHENNEMi yaratmazdım!.''
Yine İbn Asâkir den aynı mânâda şu rivâyeti nakleder.: '"Ey MuhaMMed SEN OLmasan DüNYâyı yaratmazdım!.” buyurdu.”
buyurmuştur.
(İbn Abbas radiyallahu anhu’dan; Deylemî.. İbnu'l Cevzî, el Mevduat I.288.)

Hakikat-ı MuhaMMedîyye (sallallâhu aleyhi ve sellem) =>Hem Hayatın=>Hayatı, hem Kâinatın=>Hayatı, hem İsm-İ A'zam'ın Tecellî-i A'zamının =>Mazharı ve bütün Zî-RÛların NÛRu ve Kâinatın =>Çekirdeğ-i ASLîsi ve =>Gâye-i Hilkati ve Meyve-i Ekmeli olmasından, o hitap doğrudan doğruya O’na bakar. Sonra hayata ve Şuura ve Ubudîyyete O’nun hesabına nazar eder.Efendimiz’in temsil ettiği bir Hakikat-ı AhMedîyye var, bir de Hakikat-ı AhMedîyye var. Dünyayı teşriflerinden önce O, Hakikat-ı AhMedîyye’si ile vardır ve Kâ’be Hakikatı ile eş anlamlıdır. Bu sebeple O, İncil’de AhMed ismiyle anılmıştır; Kur’ÂN’da da geçtiği üzere, İsâ aleyhisselâm O’nu, AhMed İsmiyle müjdelemiştir. O, Dünyayı teşrifleri ve risâletleriyle birlikte Hakikat-ı AhMedîyye’yi temsil etmiştir. Vefâtından sonra da, yine Hakikat-ı AhMedîyye’nin tecellîsi SÖZ konusudur.

“ALLAH göklerin ve yerin NÛRudur (onları =>varlık NÛRuna kavuşturandır)...”


اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
“Allâhu nûru’s- semâvâti ve’l- ard (ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh (mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh (zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr (nârun), NÛRUN ALÂ NÛR (nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhu’l- emsâle li’n- nâs (nâsi), vallâhu bi kulli şey’in ALÎM (alîmun).: ALLAH, göklerin ve yerin NÛRu'dur. O'nun NÛRu, içinde misbah (lâmba) bulunan kandil (ışık saçan bir kaynak) gibidir. Misbah, sırça (cam) içindedir. Sırça (cam), inci gibi (parlayan) yıldız gibidir. Doğuda ve batıda bulunmayan mübârek bir ağacın yağından yakılır. Onun yağı, ona ateş değmese de kendi kendine ışık verir. NÛR üzerine NÛRdur. ALLAH dilediğini NÛRuna hidâyet eder (ulaştırır). Ve ALLAH, insanlara örnekler verir. Ve ALLAH, herşeyi en iyi bilendir.” (Nûr 24/35)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Melekler =>NÛRdan yaratıldı. Cinler ise =>Dumanlı ALEVden yaratıldılar.” buyurmuştur.
(Müslim, Zühd, 1o/60)

“Hiçbir ŞEYy yoktur ki O'nu hamd ile tesbih etmesin!.”


تُسَبِّحُ لَهُ السَّمَاوَاتُ السَّبْعُ وَالأَرْضُ وَمَن فِيهِنَّ وَإِن مِّن شَيْءٍ إِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدَهِ وَلَكِن لاَّ تَفْقَهُونَ تَسْبِيحَهُمْ إِنَّهُ كَانَ حَلِيمًا غَفُورًا
“Tusebbihu lehu’s- semâvâtu’s- seb’u ve’l- ardu ve men fîhinn (fîhinne), ve in min şey’in illâ yusebbihu bi hamdihî ve lâkin lâ tefkahûne tesbîhahum, innehu kâne halîmen gafûrâ (gafûren).: 7 kat gökler ve yeryüzü ve onlarda bulunanlar, O'nu (ALLAH'ı) tesbih ederler. O'nu hamd ile tesbih etmeyen bir şey yoktur. Ve fakat onların tesbihlerini siz fıkıh edemezsiniz (anlayamazsınız, idrak edemezsiniz). Muhakkak ki O; Hakîm'dir, Gafûr'dur (mağfiret edendir).” (İsrâ 17/44)


Resim

AŞkına MuhaMMed'in..

HAKk Yarattı Âlemi,
AŞkına MuhaMMed'in..
Ay ü Günü Yarattı,
ŞEVkine MuhaMMed'in..


HAKk TeALÂ Âlemleri MuhaMMed aleyhisselâm’ın AŞkına Yarattı,
HAKk TeALÂ günü ve ayı MuhaMMed aleyhisselâm’ın ŞEVkine Yarattı..

ŞEVk.: Çok istek, şiddetli arzu. * Neş'e. *Bir şeyi bir yere şeye sağlamca bağlama..

Resim

OL! Dedi OLdu Âlem,
Yazıldı Levh ü Kâlem
Okundu Hatm-i Kelâm,
ŞANına MuhaMMed'in..


HAKk TeALÂ.: “KûN=>OL!.” dedi.. “feyeKûN=> aynı ÂNda Var OLdu ÂLEM..
Akıl için OLan GeÇmişi-GELeceği=>şu ÂN’da HAYyat Levhasına Kader Kalemi Kadarınca-Kaderince YAZdı/YAZmakta.. Başı-SONu AYNı NOKtada Kur'ÂN-ı Kerîm OLdu MuhaMMed aleyhisselâm’ın Hakikat-ı MuhaMMed Şehâdet Şerefine OKUndu.. Hatm edildi. Hamd Olsun..

Levh.: Görünen ibretli manzara. * Üzerinde yazı veya şekil çizilebilir düzlük. * Seyredilen yerin çizili sûreti..
Levh-i mahfuz.: Her şeyin hayatının İnd-i İlâhîde yazılması. İlm-i İlâhînin bir ünvanı…
Hatm.: Hitâma erdirmek, bitirmek. Kur'ÂN-ı Kerim'i veya herhangi bir şeyi sonuna kadar okuyup bitirmek. * Mühürleme. Mühürlenme..


Resim

Hep Erenler Geldiler,
Dergâha Yüz Sürdüler
Zikr-i Tevhid Ettiler,
NûRuna MuhaMMed'in..


DEVRÂN-ı İLÂHî’deki MuhaMMedî HAKk ERENLeR=>SistemuLLAHı SEYRÂN ederek NÛR-u MiM’de =>CEMMü’L-CEM’ CEVLÂNı’nda Hakikat-ı MuhaMMed Dergâhına/Ravzasına Yüz Sürdüler ve Tahkik TEVHiDi ZİKR-i DÂiM-KÂİM Ettiler NûRuna MuhaMMed aleyhisselâm’ın!.

Resim

Veysel Karanî Kazandı,
Âhir Yine Özendi
Sekiz Uçmak Bezendi,
AŞkına MuhaMMed'in..


SIRR-ı SIRFuLLAH SİLÂsını TERCihte=>Sadakat-Samimîyyet-Sabırla-SeLâmete boynun eğen Deve Çobanı Veysel Karanî kaddesallahu sırrahu azmeyledi.. Selâm SALLdı ANNesine/SÖZüne döndü.. Son zamanlarında da gitmek/Gelmek için çokk Özendi..
Sekiz CeNNeti HAKk TeALÂ’nın HALKına Her HÂLinde Her HÂLinde SEYRe SUNdu =>AŞkına MuhaMMed aleyhisselâm’ın!.

Resim

Ferişteler Geldiler,
Saf Saf Olup Durdular
Beş Vakit Namaz Kıldılar,
AŞkına MuhaMMed'in..


Maddî-Manevî Her Şeyy gibi Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in NÛRU’ndan yaratılan SONsuz Melekler/Melekeler =>Saf Saf OLup Kıyam DuRdular YUsebbihu SALLın SELL ettiler =>AŞkına MuhaMMed aleyhisselâm’ın!.

Ferişte.: (Ferişteh) f. Melek. Günahsız. Masum. Yumuşak huylu…

Resim

Havada Uçan Kuşlar,
Yaşarıp Dağ ü Taşlar
Yemiş Verir Ağaçlar,
AŞkına MuhaMMed'in..


Gök Yüzünde Kuşlar gibi uçarak dolaşan BULutLarın Göz Yaşları/Rahmet Damlalarıyla Yeşerip-Yaşarıp Canlanan Dağlar-Taşlardaki tümm bitkiler sayısız Nİ’Met SoFRAları SUNar =>AŞkına MuhaMMed aleyhisselâm’ın!.

Resim

İmânsızlar Geldiler,
Andan İmân Aldılar
Beş Vakit Namaz Kıldılar,
AŞkına MuhaMMed'in..


[color=#0000FF]HAKk TeALÂ
’dan gayrısına tapanlar dinlediler, anladılar TAHKiK İMÂN DERYÂsı'na Bir damla Göz Yaşı gibi ebediyyen SALL edip Beş Vakit Namaz Kıldılar =>AŞkına MuhaMMed aleyhisselâm’ın!.


Resim

Yûnus Kim Ede Methi,
Över Kur’ÂN Âyeti
An! Vergil Salâvâtı,
AŞkına MuhaMMed'in..


Yûnus Emrem Babam kaddesallahu sırrahu elinden gönlünden gelence Sevgili Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemi metheder amma velâkin O’nu esas öven Kur'ÂN-ı Kerîm’in SALL-ü-SELL
Et! Âyet-i Celîlesi..

Şimdi derhâl sen de Zikret/AN ve SALât et, Es SELÂM ver!. AŞkına MuhaMMed aleyhisselâm’ın!.


إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا
“İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhâllezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ (teslîmen).: Muhakkak ki ALLAH ve melekleri, Nebî'ye (Peygamber'e) salat ederler. Ey iman edenler, siz (de) O'na salât edin! Ve (O'na) teslim olarak salât edin!” (Ahzâb 33/56)


Resim

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihu!.


Resim

Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...


M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim EMREm TAHİRî..
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim

KÖR dür MÜNKİRün GÖZü!.

Miskinlikte buldular,
Kimde erlik var ise..
Merdivenden iterler,
Kim yüksekten bakar ise..


Her kimin muradında=>HAKkın EREN KULLarından SÖZ ERi OLuş var ise bunu =>Yaratanının NAHNU=BİZ BİRRliğinden ayırıp, Nefsin kendi başına Hevâ Heves BENLiğinden Geçişi fiilen Yaşayan Miskinlikte buldular..
Kim de İLâhî YÜKseliş Merdivenine tırmanıp da Kin-Kibirle yüksekten bakar ise..Tepetaklak yerle bir olur..

Resim

Gönlü yüksekte gezer,
Dembedem yoldan azar,
Dış yüzüne ol sızar,
İçinde ne var ise..


Kin-Kibirle yüksekten bakarak dolaşanlar, durmadan soluktan soluğa Sırat-ı Müstakîm Yolunu kaybeder ve ömür boyu yollar arar durur..
Zâten AkL-ı SİLM Sâhibleri bilir ki Şu Toprak Beden Küpünün İçinde her ne varsa DIŞına onu sızdırır ki bu HÂL Fıtrîdir..

Resim

Ak sakallı bir koca,
Bilmez ki hâli nice,
Emek yemesin hacca,
Bir gönül yıkar ise..


Koskoca bir ömür yaşamış ak sakallı bir Kocamış Dede, şu ÂNda ne hâlde ve HÂLi nice BİLmesi imkansızdır.
Ancak Emek ve Zaman harcayıp HACCa gitmesin ki eğer RABBın EVi bir KUL GÖNLÜnü YIKtıysa..

Resim

Sağır işitmez sözü,
Gece sanır gündüzü,
Kördür münkirin gözü,
Âlem münevver ise..


Her nekadar Hakkı ve Hayrı haykırsa da sağı olan asla işitip DUYamaz..
Yaratan ALLAH celle celâlihu’ya İMÂN ve AMELiyle NÛRLandırılmış Âleme kör İnkârcı, gece sanır gündüzü..

Resim

Gönül Çalabın tahtı,
Gönüle Çalap baktı,
İki cihân bedbahtı,
Kim bir gönül yıkar ise..


MuhaMMedî Mü’minlerin GÖNLü/FUADı=>ALLAH celle celâlihu’nun BİZ BİR-İZ=>NAHNU TAHtı.. ALLAH celle celâlihu’nun KeLâMuLLaH=RASÛLULLAH NÛRu GöNLe Akınca Ebedî GÜNDÜZ Oldu tümm ömrü..
Onun için bu ÂLEMin ve ÂHiREtin =>en Bahtsız, talihsiz, bahtı kara kişisi o kimsedir ki bir ALLAH celle celâlihu Kulunun Gönlünü yıkmışsa..

Resim

Sen sana ne sanırsan,
Ayruğa da anısan,
Dört kitâbın mânâsı,
Budur eğer var ise..


Zebur, Tevrat, İncil, Kur'ÂN-ı Kerîm ki dört kitabın ÖZü/Mânâsı odur ki =>NÛRuLLAHtan Yaratılan Tüm Mâsivâyı ayrı gayrı OLmaksızın BİZ BİR-İZ=>NAHNU BİLir-BULur-OLur da YAŞARsa =>Zebur, Tevrat, İncil, Kur'ÂN-ı Kerîm ki dört kitabın ÖZü/Mânâsı BUdur eğer AKL-ı SiLMi var ise..

Resim

Mânâda götürmüşler,
Kardaştan yâr yeğrektir,
Oğuldan dahi tatlı,
Eğer doğru yâr ise..


MuHABBeTuLLAHLa Yaratılan bu ÂLEMde =>HAKk ERENLer Gönül GÖZüyle GÖRmüşlerdir ki Kardeşden de Çoluk Çocuktan da daha değerlidir ki elbette =>BİLip-BULup-OLup da YAŞAdığın YÂR’in=>EL VEDÛD OLan ALLAH celle celâlihu ise..

Resim

Gördüm yârın doğrudur,
Baş kogıl ayağına,
Çıkar ciğerim yedir,
Eğer çâren var ise..


YÂR’inin, Mutlak Dosdoğru OLan HAKk TeÂLÂ OLduğunu Tahkik İmânla GÖRdünse BENLik BAŞını KUDRETULLAHa TESLim edip EMRULLAH İÇinde Yaşa ve bil ki bu hususta ÇÂRE Olacaksa ciğerim çıkar yedir..

Resim

Gördün yârın eğridir,
Nen var ise ver kurtul,
Ululardan öğüttür,
İşittiğin var ise..


Eğer Kafa KULağın İŞitip de Kalb KULağın DUYuyorsa =>HAKk ERENLer ULULarından öğüttür ki.. YÂR dediğin Çeldirici, Kandırıcı Epeğriyse neyin varsa hepsini ver ve kurtul..


Resim

Az söz er yüküdür,
Çok söz hayvan yüküdür,
Bilire bir söz yeter,
Sende güher var ise..


AZ-ÖZ SÖZ ki HAKk ERENLerin HAk ve HAYR Yüküdür..
Çok ama içi boş olan Sözler ise bedensel ve daha aşağı “belhum edallun” hayvan yüküdür..
HAKk SÖZü DUYup UYan ve Kadrini BİLen için BİR SÖZ yeter ki ELBette SENde Gönül Güheri/TEVHiD İNCİsi varsa..


Resim

Bildik gelenler geçmiş,
Konanlar geri göçmüş,
Aşk Şarabından içmiş,
Kim mânâ duyar ise..


Nice bilip-tanışıp birlikte yaşadığımız GELenler Geçip gitmişler, Bir Kuş gibi Hayat Dalına Konmuş Göçmen Kuşları gibi günü gelince uçup-göçüp gitmişlerdir..
İNSÂNın AKL-ı SiLim NOKTAsından SONsuz Çıkan IŞIKLı OKLardan Bir Teki ki, TEVHİD-KıbLe-ALLAH YOLUnda Bunu BİLip-BULup-OLup da YAŞAmak MÂNÂsına ÂRif olanlar=>EL VEDÛD OLan ALLAH celle celâlihu’nu NAHNU AŞKULLAH ŞARABını İÇer ve artık mâsivâya ayıkmazlar..


Resim


Yûnus yolundan ırmasın,
Yüksek yere durmasın,
Sinle sırat görmesin,
Sevdiği didâr ise..


Yûnus Emem BaBam kaddesallahu sırrahu, Sırat-ı Mustakîm Yolundan tamamen ayrılıp çeldiricilerin peşine takılıp gitmesin,
BENLik Dağının Tepesinde hevâ-Hevesle Dikilp beklemesin,
Kısacası Bir KULun İMÂNen DUYduğu, AMELen UYduğu ve candan SEVdiği SEVGİLisi YÂR Yüzü CEMÂLuLLAH ise onlar için mezar, sırat vs. yoktur..


أَلا إِنَّ أَوْلِيَاء اللّهِ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
“E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne)..: Muhakkak ki Allah'ın evliyasına (dostlarına), korku yoktur. Onlar, mahzun olmazlar, öyle değil mi?” (Yûnus 10/62)

Resim

Miskin (a).: Yok, yoksuL. Varlık¬tan, benlikten geçmiş kişi.
Miskinlik (t).: Varlıktan, benlik¬ten geçiş.
Dem-be-dem (a. f.).: Zamandan- zamana. Soluktan soluğa.
Münkir.: (Nekr. den) İnkâr eden, kabul etmiyen, hakikatı tasdik etmiyen, dinsiz..
Bedbaht.: f. Bahtsız, talihsiz, bahtı kara..
Yeğ - Yeğrek (t).: İyi, daha iyi.
Güher (f).: İnci.
Irmak (t).: Bir yerden tamamen ayırmak.
Sin (ı).: Mezar..
Didâr.: f. Mülâkat, görüş. * Görünme. * Yüz. Çehre. * Görüş kuvveti, göz. * Açık, meydanda..
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim

DOST ELİ'NDEN ÖLÜRSEM!.


Dost ELi'nden ölürsem, hiç gümansız geru gelem,
Ganimet görem bu demi, can şükrâne veri gelem..


DOStun DENEme Diyârında ÖLmeden ÖNce ÖLürsem, şüphesiz ve kesinlikle GERi GELem..
BU DÖNüş ÂNımı, ikram edilen bir ni’met BİLip, bu ni’mete Şükür için tatlı CÂNımı Sâhibi RABBım TeALÂ’ya VERi GELem..

Resim

Canın diri tutan kişi, Dost katından ırak düşer
Fedâ kılam yüz bin canı, ıraklıktan beru gelem..


DOStun DENEme Diyârında ÖLmeden ÖNce ÖLüpde, Ezel-Ebed BÂKi El HAYy ALLAH celle celâlihu’da fâni OLmayan CÂNını ve DİRLiğini Dünyâ için fedâ eden kişi EL VELî ALLAH celle celâlihu DOStLuğundan ırak düşer..
Ben MuhaMMedî HAKk ÂŞık Yûnus EMREM kaddesallahu sırrahu ise 100.000 cÂnımda OLsa hepsini fedâ edip, ıraklıktan beru gelem..

Resim

Cercis'leyin ol Dost beni, yetmış gez öldürür ise
Bin gez dahi ölür isem, yüz bin gez ileru gelem..


O Yüce DOSt El VELî ALLAH celle celâlihu beni de Cercis aleyhisselâm gibi kullarına taşlatarak 70 defa öldürtürse ve ben de 1.000 defa ÖLsem yine de 100.000 defa DiRiLip HUZURUna gelem..

Resim

Yüz bin gez doğam uyagam, Dost burcunda cevlân kılam
Hem Bunda olam, hem Anda, Bunda Anda varı gelem..


100.000 defa bu Dünyâya doğup hayat ÇİLLeLerine uğrasam ve aynı zamanda DOSt Burcunda/İKLİMLerinde Buhar-BULutlar gibi her ZERREmLe TAVÂf ederek DÖNsem dursam.. BEDEN-NEFsimLe =>Bu ZÂHİR ÂLEMİnde.. hem de KaLB ve RÛHumLa => BÂTıN ÂLEMİnde AYNı ÂN’da VARıp VARıp GELsem..

Resim

Yavu kılındım ne çâre, yürürem dün gün âvare
Sorulara cevâb budur, ben esrügem deyu gelem..


DOStun, KULLuk DENEme Diyârında =>YÂR YOLUnda Kaybolup yeniden =>YÂR YOLUn'nu BULmam EMRedilmiş ne çâre.. Ben isem ondan ötürü gece gündüz durmadan başı boş ve başka işi OLmayan avâreler gibi neden dolaşıp durmaktayım sorularının cevabı şudur ki =>Ben AŞKULLAH İle zilzurna sarhoşum başka işler ve şeylerle Ayıkamam =>İLLâ DOStum isterem deyü gelem..

Resim

Bin yıl toprakta yatursam, ben komayam Enelhakkı
Ne vakit gerek olursa, aşk nefesin uru gelem..


Bin yıl karatoprakta yatsam da ben yine Ene’L- HAKk.: bEN HAKk’ım!. SÖZümü Her Hücremle söylemeye devâm edem..
Ne ZamÂN ki VAKtin ÂNı gelince =>AŞKULLAH Nefesim hemen ŞÂHa Kalkıp Huzura gelem..

Resim

İnânmayan, gel sinime, Dost adını eyit, kıgır
Kefen donum pâre kılup, toprağımdan duru gelem..


Benim bu Ledünnî Sözlerimi ANLAmayan, ANLAyamayan ve hâliyle de İNÂNamayan kişi =>sen YAŞARken Mezârımın başına gel ve bana El VELî DOStun İsmini söyle, çağır, haykır ki ve beni sardıkları 7 Kulaç KEFEN BEZimi Parçalayıp Toprak yatağımdan silkinip-kalkıp gelem..

Resim

Bundan böyle nolasını, değme âkil şerh etmeye
Yûnus eydür âşıklara, Dost haberin veri gelem..


Bunda sonrasında neler olacağını ey AKL-ı SİLM Sâhibi HAKk ÂŞık sakın açılamaya kalkışma ki =>Kafa Taslarını-Kalb Kazanlarını patlatırsın!.
Ben MuhaMMedî HAKk ÂŞık Yûnus EMREM kaddesallahu sırrahu'min dedikleri ise =>MuhaMMedî HAKk ÂŞıkLara O Yüce El VELî DOStun haberlerinden parçalar gösterip YOL AZIKLarı verdim hamd OLsun!.


Resim

Güman.: f. Zan. Tahmin. Sanmak. şüphe..
Ganimet.: Harpte düşmandan alınan mal. Çalışmaksızın ele geçen nimet..
Şükrâne.: İyilik bilmek. Minnettarlık. Şükretme hâli..
Cercis (aleyhisselâm).: (Circis) Taberî Tarihi’ne göre: İsâ Aleyhisselâmdan sonra gelmiş ve Filistinde yaşamış ve onun şeriatı ile amel etmiş olan bir peygamberdir. Yedi sene içersinde tebliğde bulunarak çok işkencelere maruz kalmış, müteaddid defalar öldürülmüş ve mu'cize ile dirilerek tekrar tebliğ vazifesine devam etmiştir. Kendisine düşmanlık eden kavim ateşle helâk edilmiştir. En sonunda yine Cercis Aleyhisselâm şehid edilmiştir.
Cevlân.: Tavaf etme..
Esrük.: Sarhoş
Ene’l- HAKk.: Ben Hakkım..
Eyitmek.: Söylemek..
Kıgırmak.: Çağırmak, haykırmak..
Yavu.: Kaybolmuş..
Uru durmak (t).: Hemen kalkmak..
Duru.: Kalktığı zaman..
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim

GERÇEK ERİN HÂLİNİ!.


Yalan Söyler Görmeyen,
Haberi GÖRen BİLir..
Gerçek ERin HâLini,
Yolda Can Veren BİLir..


HAKk Âşıkların AŞKkta Kemâl Hâlinin heberini, bu Şehâdet Âleminde Çile ÇÖLünde bizzât Yaşayıp gözleri ile görenler BİLeBİLir. Sınırsız SEVgilisinin YOLunda CÂNını teslim eden ERENLeri ERi Melâmet ERLeri BİLeBİLir....

Resim

Tutma Gönülde Kini,
Hoş Tut Gönülde Miskini,
Dünya Âhiret Ekini,
Ekip Götüren BİLir..


Bu KULLuk İmtihânı Diyârı Dünyâ Hayatında ALLAH celle celâlihu NÛRUndan yaratılan KüLLî ŞeYyi/Herkesi Yaratanımız hatırına hoşgör ve asla kin-kibir yapma!.
Süresi yaratanca bilinen AL-VER nefes TEKk nefeslik bu ömür ki, Şehâdet Ekip Biçip TEVHiD Mahsülünü Mizân Terâzisine Götüren BİLir..

Resim

Âdemin Toprağını,
Dört Ferişte Götürdü,
SUyunu Neden Kattı,
Yapıp Yuğuran BİLir..


Âdem aleyhisselâm’ın Yaratılış Toprağını yer yüzünün türlü yerlerinde alıp götüren günahı bilmeyen saf ve tertemiz dört melektir.
Bir DAMLA Yaratılış SUyunu ise niçin kattığını ancak İlk Nebî İlk İnsÂN Âdem aleyhisselâm’ın KULLuk Hamurunu Yuğuran BİLir..

وَاللَّهُ خَلَقَ كُلَّ دَابَّةٍ مِن مَّاء فَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى بَطْنِهِ وَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى رِجْلَيْنِ وَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى أَرْبَعٍ يَخْلُقُ اللَّهُ مَا يَشَاء إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“Vallahu halaka kulle dâbbetin min mâin, fe minhum men yemşî alâ batnih (batnihi) ve minhum men yemşî alâ ricleyn (ricleyni) ve minhum men yemşî alâ erba’ (erbain), yahlukullâhu mâ yeşâu, innellâhe alâ kulli şey’in kadîr (kadîrun).: ALLAH, her canlıyı SUdan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de dört (ayağı) üzerinde yürümektedir. ALLAH, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz ALLAH, her şeye güç yetirendir.” (Nûr 24/45)

Resim

İsrâfil, Azrâil,
Mikâil, Cebrâil
Kıyamet ne Gün Kopar,
Yarın Sûr Uran BİLir..


SU/gökten rızk Meleği Mikâil aleyhisselâm, YEŞiL ATEŞ/Her ÂN yeniden VaR OLuş Enerjisi Meleği Cebrâil aleyhisselâm, ToPRak/ASLa dönüş Meleği Azrâil aleyhisselâm, Sûr/HaVa Meleği İsrâfil aleyhisselâm ki, Kıyametin ne zaman kopacağını UYANış Sûruna =>ÜFÜRten ve ÜFÜRen BİLir..

Resim

Dokuz Kırk Yaşayan
Eylenmedi Dünyada
Saati Bir Dem İmış,
Sohbeti Süren BİLir..


Kur'ÂN-ı Kerîmde de bilrilen 900 yıla artı 50-40 yıl yaşayan Nebîler bile eğlenip oyalanıp da bu Dünyada kalmyıp gittiler.
Her ÂN gözümüz önünde duran saatler bir ÂNlıkmış ki ANLAtsak da SÖZün-SOHBEti değerini BİLen ve sürekliliğini Sürdüren BİLir..

Resim

ÖLmez DiRLiği Bulduran,
EvLiyâ Sohbetidir,
Yûnus dahi BİLmezse,
OKUnan Kur’ÂN BİLir..


Halbu ki Silm Akıl Sâhiibi bir İNSÂNa Her Nefeste ÖLüp-DİRİLiş DİRLiğini
BiLdiren-BULduran OLduran ve YAŞAyışa İştirakını sağlayan HAKk ERENLEr ALLAH celle celâlihu Dostlarının has Sohbetleridir.
Yûnus Emre kaddesallahu sırrahu BaBam'ın sözlerinin temeliyse durmadan OKUnan Kur'ÂN-ı Kerîmi DUY ve UYki tüm soruların cavâblansın azîz kardeşimiz..


Resim


Miskin.: Bu âlemin şakşukasından vaz geçmiş tevazu’ sâhibi Hak Âşık..
Ferişte.: (Ferişteh) f. Melek. Günahsız. Masum. Yumuşak huylu..
Sûr.: (Suret. c.) Kıyamet günü İsrafil Aleyhisselâm'ın çalacağı boru. Buna Sur-u İsrafil de denir. * Boynuzdan yapılan düdük.
Melâike.: (Melek. c.) Melekler. Nurdan yaratılmış, fıtratları sâfi, makamları sabit, kendileri ma'sum mahluklar..
İsrâfil.: Dört büyük melekten biri olup Kıyamet günü cesedlere nefh-i ruh etmeğe ve Sur'u üfürmeğe vazifelidir..
Azrâil.: Ölüm meleği. Dört büyük melekten biridir, ölenlerin ruhlarını almak görevi vardır. Diğer bir ismi de "melek-ül mevt: Ölüm meleği"dir.
Mikâil.: Rezzakıyyet arşının hamelesi olan büyük Melek. Dört Büyük Melekten birisi.
Cebrâil.: (Cebril, Cibril) Cenâb-ı HAKk'ın emirlerini Peygamberlere (aleyhisselâm) bildiren büyük melek. Peygamberimiz Resul-i Ekrem'e (sallallahu aleyhi vesellem) Kur'ÂN-ı Azimüşşân'ı vahiyle getiren melek (aleyhisselâm)..
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim

SeN VirÂN OL!.mayınca!.


GönüL Kanda DoLana, Mâ’şukun BuLmayınca,
Kişi Âşık mı OLur, GönüLsüz KaLmayınca..


İnsÂNoğLunun Bâtınî Kimlik-Kişilik MERKEZ ÖZü olan Gönül =>ARAdığı fASLın->ASLı olan kendi Mâ’ŞUKunu BuLamadıktan sonra, kendi “bEN”liğiyle nerlerde ararsa arasın boşunadır ki,
Mâ’ŞUKunu BuLmak için en İÇteki-ÖNdeki PERDE OLan GönLünü tamamen BOŞaLtıp GönüLsüz KaLmayınca..

Resim
GönüLdür Anan Onu, Esir EyLeyen Seni,
Kimi Âzad EyLersin, Sen Âzad OLmayınca..


SENin “bENLiğin”i OLuşturup, Mâ’ŞUKun-MEVLÂn’ı durmadan Anarak hakikatte Seni Esir EyLeyen şu DOLu GönLünü =>HÜRR ve ÖZGÜRR bırak ki =>sENLik-sENLik PERDELeri=>NAHNU SIRRI.. BİZ BİR-İZ SIRRı AÇıLsın!.

Resim
Boynu ZincirLi GeLdik, Key Kati Esir OLduk,
Er Nazar EyLemedi, HâLimiz BiLmeyince..


KÜLLî ŞEYy’i YARATan kendisi YARATtığı Bir ŞEYy ya da, benzeri olmaktan münezzeh OLAN EL HALîK ALLAH celle celâlihu iLe =>BOYNumuzda TUTsaklık Bağı-ESİRLik Zinciri İle Bu ŞEHÂDete ŞÂHİDLik-KULLUK DENEME ÂLEMine BeBekçe DOĞduk!.
Bu BeBek ToHuMunun ZÂHİRî Öğretim ve Eğitimi Anası-Babası ve Toplumun SORımluluğundadır..
Bu BeBek ToHuMunun BÂTINî Tâlim ve Terbiye Hasbî Hizmetçisi-ERENLeR ERİ =>MuhaMMedî KÂMiL İNSÂNı =>BeDeN ve AKıL RÜŞDÜne-OLGUNLuğuna Eren Her NEFSin/AKLın BİLmeyi-BULmayı =>TERCih-TEDBir ve TEKEMMüLüne KoŞşması Olmayınca çok yazık bir ömür yaşanacaktır..

Resim
Bir Yandan ÖverLer, AyLak Nesne VerirLer,
Bahâsın Ne BiLesin, Sen Satın ALmayınca..


Sonsuz Kimlik-Kişilik Kaderinin YAŞAnmakta OLduğu şu HALK BÂZÂRInda,
Yukarda bahsettiğimiz HAKîKat-ı MuhaMMEDîyye’yi KİMisi överek Dünyâ Malıyla satmaya, KİMisi de Hakikatte beş kuruş etmeyecek altın-gümüş gibi halkça değerli şeylerle satın almaya sürekli koşarlar bir ömür boyu..
Sen İse =>HAKîKat-ı MuhaMMEDîyye’nin gerçek değerini-ederini nasıl BİLeBİLeceksin ki Bizzât YAŞAmadan.. YAŞAnmayan=>YALANdır..

Resim
Bahâsı Canın Anın, MaL İLe Davar DeğiL,
Sevdik mi ELe Girer, SevdikLerin Vermeyince..


HAKîKat-ı MuhaMMEDîyye’nin gerçek değeri-ederi ise sENdeki sENiN ASLında EMÂNEt OLan CÂNINdır.. Yoksa KuRBÂN ettiğin diğer CÂNlar SıĞıR-DAVaR CÂNLarı değidir..
En SEVdiğiniz tatlı CÂNdan vaz geçmeden GERçek SEVGiliden SöZ BİLe etme!.

لَن تَنَالُواْ الْبِرَّ حَتَّى تُنفِقُواْ مِمَّا تُحِبُّونَ وَمَا تُنفِقُواْ مِن شَيْءٍ فَإِنَّ اللّهَ بِهِ عَلِيمٌ
“Len tenâl’û-l birre hattâ tunfikû mimmâ tuhibbûn (tuhibbûne), ve mâ tunfikû min şey’in fe innallâhe bihî alîm (alîmun).: Sizler SEVdiğiniz (kıymet ve önem verdiğiniz) şeylerden (Allah Yolunda ve ihtiyaç karşılayıcı oranda) infak edinceye kadar, asla iyiliğe (ve en iyi mertebeye) eremezsiniz. (Hayır olarak) Her ne harcarsanız, şüphesiz ALLAH onu bilir.” (Âl-i İmrân 3/92)

Enes radiyallahu anhu.: Medine’de ensâr arasında en fazla hurmalığı bulunan Ebû Talha idi. Ebû Talha’nın en sevdiği malı da Mescid-i Nebevî’nin karşısındaki "Beyruhâ" adlı hurma bahçesiydi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu bahçeye girer ve oradaki tatlı SUdan içerdi.
Enes (sözüne devamla) dedi ki.: “SEVdiğiniz şeylerden ALLAH Yolu’nda harcamadıkça, en iyiye eremezsiniz” âyet-i kerîmesi nâzil olunca Ebû Talha, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına geldi ve.:
Yâ Resûlallah! Cenâb-ı HAKk Sana.: “SEVdiğiniz şeylerden ALLAH Yolu’nda harcamadıkça, en iyiye eremezsiniz” âyetini gönderdi. En SEVdiğim malım “Beyruhâ” adlı bahçedir. Onu ALLAH Rızası için sadaka ediyorum. ALLAH’dan onun sevâbını ve âhiret azığı olmasını dilerim. “Beyruhâ”yı ALLAH’ın Sana göstereceği şekilde kullan!.” dedi.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.: “Âferin sana! Kârlı mal dediğin işte budur! Seni duydum, Ebû Talha. Onu akrabalarına vermeni uygun görüyorum.” buyurdu.
Ebû Talha.: “Öyle yapayım, yâ Resûlallah! dedi ve bahçeyi akrabaları ve Amcasının Oğulları Arasında taksim etti!” buyurdu.

(Buhârî, Zekât 24, Vekâlet 14, Vesâyâ 10, 17, 26, Tefsîru sûre (3) 5, Eşribe 13; Müslim, Zekât 42, 43.)

Resim
Dostu Kanda BuLasın, Sende Durmak İLe Sen,
OL İmâret EyLemez, Sen VirÂN OLmayınca..


sENi Yaratık OLarak YARATANdan habersiz, ÖZünü PERDEleyen “BENLik- KiMLik-KiŞİLi"ğinle nasıl OLur da =>sENin ŞAHDAMARından da ÖZünde ÖZ AKRABA’n-CÂN CERYÂNın RABBın İLE-BİLe =>NAHNU SIRRı=>GÜNeŞLe IŞIĞI gib BİZ BİR-İZ OLup =>PERDEleyen “BENLik- KiMLik-KiŞİLiği”ni VirÂN etmeden HAKkın TECELLîgâhı KALB KÖŞKüİLAHî AŞKkıyLa ŞENNLerdirmez!.

Resim
Sözü Yûnus'tan İşit, Kibir KıLma Tut Öğüt
OL Seni Sora GeLmez, Sen Yavu Varmayınca..


KuL İhvÂNi SEfîlim, gel sen boş ve gereksiz kendi kibrini bırakıp da, KİBRiYÂ YOLunun MuhaMMedî HASBî Hizmetçisi-RehBERi Yûnus EmRe kaddesallahu sırrahu BaBamın HAKk SÖZünü İşit-DUY ve UY ki;
SeN Kendini/Nefsini BİLip/TANIyıp=>RABBını ARAyıp BULmadıkça =>KULLuk İmtihÂNI etmeden sENi ARAyıp BULcak sanma!.

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Men arefe NEFSehu =>fekad arefe RABBehu.: NEFSini/Kendini TANıyan/BİLen =>RABB’ini TANır/BİLir!. buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfu’l-Hâfâ, II, 236; (Muhyiddîn Muhammed b. Alî b. Muhammed el-ʿArabî et-Tâî el-Hâtimî (İbn ʿArabî), "Nefsini Bilen RABBini Bilir: Varlık, Yokluk ve Nefsin Mertebeleri", Tercüme ve şerh M. Esad Erbilî, Haz. Ercan Alkan (İstanbul: Hayy Kitap, 2012), 38, 46-49, 52.)
denilmesinin sırrı da budur. (Sadık Kılıç, Benliğin İnşası (İstanbul: İnsÂN Yayınları, 2000), 69.)


Resim

Kanda.: Nerde, nerede.,
Key.: Çok, pek çok..
AyLak.: İşsiz, güçsüz, boş gezen. bir iş, bir şey yapmayarak..
İmâret.: Mâmur etmek, şenlendirmek. Mâmurluk..
Yavu varmak.: Aramak.
Resim
Kullanıcı avatarı
Tahiri
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 09 May 2007, 02:00

Re: YÛNUS EMRE DİVANI ŞERHİ

Mesaj gönderen Tahiri »

Resim

Ne VeRiR İSeN ELiN İLe!.


Eğriliğin koyasın, doğru yola gelesin,
Kibr ü kini çıkargıl, ERden Nâsib alasın..


Eğriliği terk edip EMR OLunduğun gibi, Dosdoğru YoLa gelesin ki,
=>İÇini kaplayan kin-kibir hased-fesad gibi İblis Pisini-Pasını temizleyip at ki =>Sen de HAKk ERENLeR Zincirinden NÂSiB Halkası ALıp =>Kımet Ni’meti yiyerek YAŞAyaBİLesin!.


فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ وَمَن تَابَ مَعَكَ وَلاَ تَطْغَوْاْ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
“Festekim kemâ umirte ve men tâbe meake ve lâ tatgav, innehu bi mâ ta’melûne basîr (basîrun).: Artık Sen, Sana tövbe ederek, tâbî olanlarla birlikte EMROLUNDUĞUN gibi istikâmet üzere dosdoğru OL. Ve azgınlık yapmayın (aşırı gitmeyin). Muhakkak ki O, yaptıklarınızı görendir!.” (Hud 11/112)

Resim
Ne verir isen elin ile, şol varır senin ile,
Ben disem inanmazsın, varıcağaz bulasın..


Bu kısacık AL!.-VER! Nefeslik KULLuk DENEme İmtihÂNı ÂLeminde =>HAKk’tan geleni Halkına HAKk İçin verirsen =>VERdiğin bu İnfâk seninle birlikte ÂHiR ÂleMine gicektir desem de, inanmazsan bile, çok yakında vardığımız da BULacağını BİLesin!.

Resim
Gönülde pas oturur, anda seni yitürür,
içeru şah oturur, girmezsin kim göresin..


GÖZÜnün Bebeğine oturmuş ilkel “bENLik” pası =>Sana geçici-iğreti verilen KiMlik- KİŞİLiğini kaybettirip =>HAKk’a YOLsuz bırakmıştır. Bunun için sen asla ÖZ AKRABAnı GÖReBİLemezsin!.

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
“Ve lekad halakne’l- insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh (nefsuhu), ve nahnu akrebu ileyhi min habli’l- verîdi.: Şu kesin bir gerçektir ki, insanı elbette BİZ yarattık ve (her an) nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu (ve içinden neler geçirip durduğunu dahi) biliriz. BİZ ona şah damarından daha yakınız. (Bütün organlarını, organizmalarını, hücre yapılarını ve hayat sırrını herÂN BİZ yaratıp yararlandırmaktayız.)” (Kâf 50/16)

Resim
On ikidir hücresi, dervâzesi yedidir,
Anda iki dilber var, bilmezsin ki sorarsın..


Yedi NEFs Kapısından GİRiLen ve On İki HücreLi MAHRAMîYyet Sarayında =>SıRR SıfatLı RUBUBÎyyet-RUSÛLîYyet DİLBERi/ Gönül alan güzeli vardır. BİLip-BULup da OLasın!. ÖZündeki YOLU kime SORaBİLesin!.

Resim
Bî-çâre miskin Yûnus, aşktan dâva kılarsın,
Dost'tan haber gelincek, yüz sürüyü varasın..


HAKk AŞKı DERdinde ÇÂREsiz Miskin Yûnus Emre kaddesallahu sırrahu BaBam =>HAKk’ın Halkı içinde durmadan AŞK DÂVAsı edip durmaktasın,
Ancak =>EL VELî DOSt'tan DÂVEt Haberi bir gelsin hele =>Yüzün yerde sürünerek VARasın!.


Resim

Dervaze.: Kapı..
Bî-çâre.: Çâresiz..
Resim
Cevapla

“►Allah Dostları Divan Şerhleri◄” sayfasına dön