GARİB-AN ZEVK-LeriM

Konu başlıkları sadece Kul İhvani'ye aittir.
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen Gariban »

Samimiyet <> Sabir<> Sadakat <> Selamet
SEV! SEVilmeye SEVmek alamet
Üzme -Üzülme - Sev - Sevil
TeVHiDinde saklı melamet...

garibAN
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen Gariban »

"Kulun amelleri nedir ki Allah Teâlâ’nın rızasına kavuştursun? Fakat Allah Teâlâ’nın rızasına kavuşmuş ve makbul kullarından olan zatları sevmek ve onlara muhabbet beslemek, Allah Teâlâ’nın rızasına kavuşmak için en kıymetli vasıtadır."
[İmam-ı Rabbanî Hz.]

Halk içinden bir zatın sorusu: Bize şah damarımızdan yakın Allah'ın rızası için zatlara ne gerek var?

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimize, Nebilere, Ehli Beyti Mustafa a.s'a, sahabeye, Allah dostlarına kalbinde muhabbet besleyen kişilerde oluşan sevgi cereyanı kişiyi onların gittiği yolda yürümeye, onları taklide, ALLAH ve RESULU (s.a.v)'nün yoluna daha sıkı sarılmaya,  ve Hak yolunda samimi , sadık ve sabırlı olarak yürümeye sevk eder, onların dertleriyle dertlenir daha bir şevk ile yürürler, bu yolda belalara karşı daha sabırlı olurlar, Allah rızasını kazanması için bunlar da bir vesile olur. Kişi sevdiği ile beraberdir diye hadis vardır. Muhabbet beslemek kuru kuruya olan bir laftan da ibaret değildir. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizi sevdiğini belirten bir zata, Resulullah (s.a.v): o zaman kendine belalardan bir kalkan hazırla demiştir. ALLAH ve peygambere olan sevgiyi belalar izler. Bu belalar o kişinin temizlenmesi içindir, bu rızayı kazanabilmesi içindir. Kuru kuruya bir şey olmaz. Sevgi ispat ister ve belalarda bu sevgi iddiasına yönelik gelirler. Allah dostları Resulullah (s.a.v)'ın gönlündedirler, onların gönüllerine giren Resulullah (s.a.v)'in gönlünde olur ve ALLAH c.c.'nun da Resulullah (s.a.v)'e bir rahmet nazarı vardır, o nazardan o gönülde zincirleme olarak olanlarda faide görürler. Rahmet tecellilerine düçar olurlar. Bu sözde İmam-ı Rabbani şu hadise de işaret eder: “Hiç kimse kendi ameliyle cennete girmez.”“Sen de mi ya Resulallah!” dediklerinde de,
“Evet ben de; meğer ki Rabbim beni rahmetinin kucağına almış olsun.”.  Allah c.c.'nun rahmeti , Er-Rahim esmasının tecellisi , Rahmeten lil alemin olan Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemdir, o rahmet kanalına bağlı olan zatlara muhabbette o rahmet prizine sokulmuş fiş gibidir. Kişilerin onlara muhabbeti ALLAH içindir, nefsi değildir. ALLAH c.c. Maide Suresi 35.ayette : "Ey o bütün iyman edenler! Allahdan korkun ve ona yaklaşmağa vesile arayın ve onun yolunda mücahede edin ki felâha irebilesiniz ". Bu sevgide işte vesiledir!..BİZ BİR İZ deryasında damla deniz ayrılmaz. Damlaya olan sevgi denizedir. Sevgi amellerin cereyanıdır...
Es selam ve sevgiyle...
garibAN
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen Gariban »

En güzel gübreyi versen, güller bir gün yaprak döker
Kisra sarayıda olsa, sütunları bir gün çöker,
Sermayesini hayatın, iyi kullan garibAN’ım,
Her dem her ŞEY yenilenir, DIŞından İÇini söker

AKLını teZKİye eden, İNSANın VaSFıdır “ZeKi”
Ciltlerle kitap yüklenen, eşeğin hali sor ne ki
Sermayesini İLiMin, iyi kullan garibAN’ım,
Alim’le zAlim farkı, z’den başka nedir de ki

Ateşten elbise giyip çırılçıplak OL-AN VARdır,
DIŞarıdan BOŞ görünüp, İÇeriden DOL-AN VARdır,
Sermayesini dilinin, iyi kullan garibAN’ım,
DİLiyle hep HOŞ görünüp, YıLaN gibi SOK-AN VARdır
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen Gariban »

Emânet herkesin değil, kâmil İNSANların hakkı
Cehil emaneti bilmez, nedir zâlim-âlim farkı
AŞK dağlara ağır gelir, dağlar yüklenmez garibAN
Akrabayı bilip bulan, Resul’
[*]de olur yaşar AŞKI

garibAN
04.02.2017 15:14[/size][/b][/color]
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

MeLÂMet ->ÇİLe İŞidir
-->NAZLı YÂR İLe İŞidir
Her Adamın hADDi DeğiL

>BİZ BİR-İZ ->BİLE İşidir!.

ZEVK 7970

Mâsivâ-İLe-EL MevLâ.. ->IŞıK-GüNEŞ.. >CÂN-CÂNÂNım
->İBRAHiMî Berden SeLÂM -->İSMÂiLîyim ->KURBÂNım

Hayatım KaDERim Kadar
ELde TeVHiD tERcihim Var

->gERisi “Lehvun-LÂibun”.. ->KaRibÂNım ->GaRibÂNım!.


04.02.17 23:14
brsbrs..syrÂNdyz..



Mâsivâ: EL MevLâ ALLAH celle celâlihu’dan gAYRı küLLî şeyy..

El Mevlâ:
Resim
GaRibÂN: Kimsesiz. Zavallı. Bu Dünya denen gurbette olan.

KaRibÂN: EN ÖZden de ÖZ AKRABA OLan..

ŞÂHDAMARımdan da AKRABa ->RABBım (MeRKEZde):

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim ---Ve lekad halakne'l-insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min habli'l-verîdi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.”
(Kaf 50/16)

ve ALLAHu zü’L- CeLÂL’im ->“EnALLAH!. (MUHİTte)”:

إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي
Resim ---“İnnenî enallâhu lâ ilâhe illâ ene fa’budnî ve ekımis salâte li zikrî: Muhakkak ki BEN, YALNIZCA BEN ALLAH'ım. BENden başka EL İLÂH yoktur. BANA kulluk et; BENi anmak için namaz kıl!.”
(TâHâ 20/14)

İBRAHîMî NÂR’ın -> “BERdEN SeLÂM-ÂN”-ı.:

İBRAHîM..:
“Berden seLÂM” et:

قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ
Resim ---Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ ibrahîm(ibrahîme): Ey ateş! İbrâhim için serinlik ve esenlik ol! dedik.” (Enbiyâ 21/69)


->gERisi “Lehvun-LÂibun”..:
وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلاَّ لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَلَلدَّارُ الآخِرَةُ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ
Resim ---"Ve mâ’l- hayâtu’d- dunyâ illâ leibun ve lehvun, ve le’d- dâru’l- âhiratu hayrun lillezîne yettekûn (yettekûne), e fe lâ ta’kılûn (ta’kılûne).: Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Âhiret yurdu, takvâ sahipleri için elbette daha hayırlıdır. Hâlâ akıl etmez misiniz?”
(En’âm 6/32)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen Gariban »

aNNelerin çile SaBRı
N'den N'İÇinde garibAN
Nerde BeRden Selameni,
SaBR'ın İÇinde garibAN

garibAN
11.02.2017 21:22
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen Gariban »

Beyaz, sarı, yerli, zenci
Hepsi bir ırk, yaşlı genci
BİZi tartmaz, senci benci
İNSAN olmazsa darası…

garibAN
13.03.2017- Kamilköy
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen Gariban »

72 millet başın eğer
Tüm alınlar yere değer
İstiva böyleymiş meğer
Bir olunca ak - karası...

garibAN
13.03.2017 Kamilköy
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen Gariban »

Dostu dosta kırdırırlar
Halkı dinden yıldırırlar
Puta namaz kıldırırlar
Kıble olursa parası...

garibAN
14.03.2017 Kamilköy
Resim
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen Ahmed »

Yüzün söz ile överler
Arkanı dön hemen söverler
Sakın düşme bir de döverler
TEK DOSTun kırmaz seni..
.

14.3.2017 NOSAB...
***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

Toprak – Ateş - Hava ve SU
SEVgi eSiRR, SıRR SORuSU
ÇİZen KiM- ÇİZdiren KİM ???
ŞaŞtım kaldım ben DOĞruSU…

DIŞa değil İÇine BAK,
HEPini BuL hİÇine BAK,
sÖZ İÇ-İNde sÖZ garibAN
YOKunu BUL-VARına BAK…

Toprağa SoR –Ateşe SoR
Havasına - Suyuna SoR
Ateş-Buzla savaşırsa
Kim kazanır KaLBine SoR

Güneş N’den N’ASıL YANar
İnsan dört unsura KANar
AKıL girdaba kapılır
Beş duyuya HaKiM SANar…

14.03.2017- Sapro


BUZda sAKLı BULut gibi
Ateşe muhtaçtır SEVgi…
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen Gariban »

Fakir Dervişin Padişah’ın Kızına Aşık Olması

Bir padişahın ay yüzlü bir kızı vardı. Bütün alem ona aşık olmuş, yolunu kaybetmişti. Fitne daima uyanıktı, çünkü yarı uykulu gözleri mestti.
Yanağı kâfurdan, zülfü ise misktendi. Ab-ı hayatın dudakları onun dudaklarına susamış, kurumuştu.
Güzelliği biraz görünecek olsa akıl bile aklını yitirirdi.
Şeker, dudağının tadını bilseydi, utancından donar ve sonra erirdi.
Bir gün oradan fakir bir derviş geçiyordu. Gözü o parlayan yıldıza ilişti.
Fakirin elinde fırıncının acıyarak verdiği bayat bir ekmek vardı.
O ay yüzlü güzeli görünce ekmek elinden kayıp düştü.
Kız ona bakıp gülümseyerek önünden kıvılcım gibi geldi geçti.
Biçare onun gülümsemesini görünce, kendini toprakta kanlara bulanmış gördü.
Yarım ekmeği vardı zavallının yarım da canı. O iki yarımdan da oldu o vakit.
Ne gece huzuru kaldı ne gündüz. Acıdan ve ağlamaktan konuşacak hali kalmadı.
O güzeller padişahı aklına geldikçe, bulutlar gibi zar zar ağlamaya başlardı.
Kısacası yedi yıl böylece perişan bir halde geçti. Kızın mahallesinin köpekleriyle düşüp kalktı.
Kızın hizmetçileri olaydan haberdar oldu. Cümlesi zavallının kafasını mum gibi kesmeye kastettiler.
Kız gizlice fakiri çağırıp dedi:” senin gibi birisi nasıl eş olur bana!”
“Seni katletmek isterler, kaç git buradan . Kapımda eğleşme, kalk uzaklaş hadi!”
Fakir dedi ki: “Ben seni görüp sarhoş olduğum gün canımdan vaz geçtim.
Benim canım gibi kararsız yüz binlerce can daima san asana feda olsun.
Madem beni suçsuz yere öldürecekler öyleyse bir sualim var lütfen cevap ver.
Başımı böyle kolayca kestirecektin de o zaman neden güldün yüzüme?”
Dedi “ Ey bilgisiz kişi, seni öyle hünersiz marifetsiz gördümde öylece güldüm.
Kılığına ve yüzüne bakıpta gülmemek olur mu ? Fakat yüzüne gülmek hatadır.”
Bunu dedi ve onun yanından adeta duman olup uçup gitti. Hakikatte ne varsa HEPsi BİR HİÇti...

Mantıku’t Tayr – Feridüddin Attâr (k.s)



Derviş kim ki - prenses kim, her nefs şehvetine aşık
Aynı oyun oynanır hep, oyuncular hep dolaşık,
Benlik başların kestiren, sanma zavallı hastadır!..
Hayat sahnesinde herkes, elbet gün gelir sınanır...

garibAN -Kamiloba 03.04.2017  6:23  

"Herkes hayat imtihanında kendisinin seçtiği yerde sınanır, bundan dervişler müstesnadır, onlar ALLAH'ın seçtiği yerde sınanırlar, her sınavda bir baş verirler taa ki başsız olalar..."
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


TûBâ GUReBâ GaRibÂN
MEŞKi YAŞAyan ÂŞIKLar
Şu ÂNda Şe’ÂN KaRibÂN
>AŞKı YAŞAyan ÂŞIKLar!.

AHMAK SORar Neden Niçin
->ÂŞIKLar ->EZELden DİRi
BESLenmek ->ÜREmek İçin
ÜREmekse ->HAYy ZİNCİRi!.

ZEVK 8084

ŞEHVEtten DOĞar ->ŞehÂdet.. NÛRuLLAHtır ->MâSiVÂsı
feyKÛN MAZHArı NÛR-u MîM >KULa KeReM KEVSER TASı
SAĞLık SeLÂMet DİLine
>YEDuLLAH ERsin ELine
hER zERRe>MERKEZ AYNası ->hER kÜRRe>MUHİT AYNası!.


08.04.17.. 03:37
brsbrss..tktktrstkkdhaYyatt..


KaDER KaDAR Şu ÂN Şe’ÂN
>GÖZünden DÖküLen YAŞa!.
->EDEB-İLİM-İRfÂN-ERkÂN
->BİLip-BULup-OLup-YAŞA!.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen Gariban »

Kevgir kapla su tutulmaz, deliklerin tıkalı tut,
İfrat-Tefrit hududun bil, dünya sefâsını unut,
Aklın kemâlâtı için, i'tidal çizgisi Resûl
[1]
Kıbleyi bulmazsa akıl, nefs putuna eder sücud.. [2]

garibAN
Kamiloba- 14.04.2017 14:10


[1] Sallallahu Aleyhi Ve Sellem
[2] Sücud: Secde
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen Gariban »

AKıL NaKLin türevidir, SıFıRa’git SONsuz İLE YARışma
Yerincedir OL-muş OL-AN , OL-Sun OL-Masın’la İŞE KARışma
Cehennem NARında PİŞ-ER CeNNetin AŞı
TeFLon gibi AŞın pİŞir, BAŞın tutup yapışma!.

garibAN
17.04.2017- Sapro 15:33
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen Gariban »

Ateş havadaki ısıyı azalttı soğuk oldu, soğukluk havadaki suyu etkiledi kar yağdı gökten.
Ateş topraktaki ısıyı arttırdı, özleri yaktı, köz etti, özler püskürdü yerden ve küll yağdı yerden
Kar göğün külü, kül yerin karı oldu,
Ara kesitte hava ve ateş vardı ama, ateş olması için önce hava vardı
Hava karı da külü de nâzikçe taşıdı, ikisine de ta'zim etti Hakk’tan diye..
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen Gariban »

"Hakkın yarattığı hiçbir mahlukatından sakınmadığı ihsan ve lütuf deryasının karşısında kullarının günahları buluttan süzülen bir damladan ibarettir..." [Mantıkut Tayr , Feriduddin-i Attar (k.s)]

Burada Feriduddin Babamızdan anladığım,
HaKK'ın kullarının günahlarının, Hakk'ın ihsan ve lütuf deryasına kıyasla buluttan süzülen bir damladan ibaret olduğu yani derya gibi rahmet var ve damla kadar günah var. Hakk'ın rahmeti, affı vasidir demektedir. Fakat burada bir incelik var. Buluttan süzülen bir damla demektedir. Burada durum miktar kıyasından farklı bir yöne de gitmektedir.

Biz deriz ki bahsedilen ihsan ve lütuf deryası , Rahmeten lil Alemin olan Nur-u-Resulullah ( sallallahu aleyhi ve sellem )'tır. Bulut o deryanın bulutudur ki, pişmanlık ateşiyle gözden dökülen bir damla yaş o buluttan süzülür, gözü bulutlanmış kulların gözünden süzülür ve günahları bu yaş ile silinir. Bu bir damla o damlanın mukabilidir. Dışarda göz yaşı olarak görünen bu damla aslında o deryanın bulutundan zuhur etmektedir. Günahın affına karşılık geldiği için günah bir damla gibidir.

garibAN
27.04.2017 13:47
Kamiloba
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen Gariban »

"Cenab-ı Hakk'a giden yolda nice hikmetler vardır. Bir damlanın bile rahmet deryasında yeri vardır..." [Feriduddin Attar (k.s)]

İki sayfa sonra kitabında baba cevap koymuş bize, evlad doğru dersiniz demekte.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim BİZz!.

DİLe DEmek -->kOLAY Amma
DOst OL!.mak ZOR İŞ Garib-ÂN!.
->EŞYÂ ŞEYyi ->-->OLAY Amma
->ATEŞten ZOR İŞ ->Garib-ÂN!.

ZEVK 8117

ÜZme!.ÜZüLme!. SEV!. SEViL!.. ->SEVgi SIRRRı ->CÂNda CÂNÂN
->“SEVgi SIRRRı”na ->ER-ER-se!. ->İnsÂNoğLu KULken ->SuLtÂN

KANLı KAFes ->BİZ BİR-İZde
NEFes NEFes ->BİZ BİR-İZde

->yiNE ->GASPARYAN ÜFFfLüYOR!..->DİLLi DÜDÜKte.. ->Garib-ÂN!.


28.04.17 15:48
brsbrsmm..tktktrstkkmdecâncÂnÂn..


Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVKleriM

Mesaj gönderen Gariban »

Bir Dost: Nasıl sence iki farklı kelimenin manası aynı olabilir mi ?
Gariban: Abi bilmem ki örneklemek lazım. Kelimeleri yorumlayan akıl olduğu için sonuçta mana olarak baktığı yerden kelimeyi türettiğinden , mana aynı görünse bile bir farklılık muhakkak olacaktır.
Bir Dost: Oturak desek mesela ve sandalye desek bunların manası aynı mı sence?
Gariban: Oturak oturulan yer yani oturulması için yapılan manasında ama sandalye deyince sanki özel bir oturak tipi akla geliyor. Oturak genel gibi ama sandalye daha spesifik gibi.
Bir Dost: Evet öyle bir özellik var.
Gariban: Halk bu kelimeleri türettiği için bunlarda türetenin bakış açısı ve nitelemesi kelime manası aynı görünse de daima farklı yorum yapılabilir.
Bir Dost: Peki söyle bakalım N'den N'iye ve N'için kelimelerinin manası aynı mıdır ?
Gariban: N'den N'iye OLduğunu sana N'için söyleyeyim ki?
Bir Dost: Söyle hadi fark var mı N'den ve N'iye kelimelerinde .
Gariban: Evet bir bakıma var tabi ki. N'den dediğimizde müsebbibe ve geliş noktasına bakıyoruz yahut evvele bakıyoruz. N'iye dediğimizde ise sonuca ahire gidişe bakıyoruz. Bu gel gitte N'için N OL duğu gizli. Artık gerisini sen düşün.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

her zamAN her yERde her hÂLde->BİZ-BİR-İZ->gÖBEK BAĞında!..

ahh aNNe!..
Resim

kader -> KAÇılmayan!. ecELse -> OKsa
KAÇacak yer YOKsa!... ÇÂResi -> YOKsa
SEVenler YOK ise.. SEVmeyen-> ÇOKsa
ÂŞIK DOĞurduğun --> AR-mıdır aNNe!..


*

ÂLİ ELİnden -> AŞK BÂdesin İÇ-ERim!
GEL-GEÇ GEÇitinde ->YÂRim SEÇ-ERim!
ben nasıl EDerim?.. -> nasıl GEÇ-ERim?.
-> İĞNEnin DELiği - -> DAR-mıdır aNNe!..


*

ÇEKilmez çİLEde --> biN türlü DERTTe
Sen bir YERde ben bir YERde gurbeTTe
karaKIŞta -> YANıyorum -> HASReTTe
>ZEMHERİ Ayazı --> HAR-mıdır aNNe!..


*

NUH-un TUFANInda -> DAĞıldı YURDum
TEKe TEK tERasta -> TEK YUVA KURdum
--> ULU DAĞ-ın TEPEsine --> OTUR-dum
bemBEYaz SAÇlarım -> KAR-mıdır aNNe!..


*

YAŞ Doksan BEŞ->SENde SAKLı Gerçekler
-> BENdeki -> OLAN-lar ve -> gELeCEKler
GÜBREde !” ıyor -> GÜLLer - ÇİÇEKler
her NÛRu DOĞuran --> NAR-mıdır aNNe!..


*

ANLAdım -> ANLATTım-> “SEV->SEVİL!”eyi
--> ÜZüp - ÜZÜLMeden --> “SEVGİ BİLE” yi
-> ÇEKtiğim NEDENdir -> BUnca --> ÇİLEyi
-> BAŞıma GETİRen -> YÂR-mıdır -> aNNe!..


*

simsiyAH SAÇlarım --> SOLduğundan MI?
ÖZümün -> gÖZüme-> DOLduğundan MI?
OLsun! OLmasın!”ım -> OLduğundan MI?
Bana -> bir CEVÂBın -> VAR-mıdır aNNe!..


*

Sadece ->SEVmek mi -> DÜŞürdü DERDe?
Hasan DAĞ YAYlamız -> KÖYümüz NErde?
YILLar mı YOK ETTi?.. -> ne OLdu PERDE?
YAŞAmak SİLinmez -> SıRR-mıdır aNNe!..


*

beni ESİR EDen -> YÂR mi -> SEVgiye
cANdan SEVdim diye!. ->SEVildim diye
->YANar DAĞlar giBi ->YANdığım Niye?
DIŞım YEŞİL -> İÇİm KOR mudur aNNe!..


*

GÖBeK BAĞın KESme! -> TÜKENip BİTme!
->BİR ASIR YAŞAdın -> TERK EDip GİTme!
Ya BENi de ->GÖTÜR! -> ya SEN de GİTme!
ÖL!” ümü YAŞAmak -> ZOR mudur aNNe!..


19.02.13 -> 12:51
brsbrs.. tktktrstkksbzbrzhuu..öylgçrkzmAN


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

Resim

"Bilinmelidir ki: Bu asılların karışımlarında bir takım bilinmezlikler vardır. Çünkü sıcaklık ve soğukluk birbirlerinin zıddıdır, dolayısıyla karışmaz, karışmadıklarında ise onlardan herhangi bir şey meydana gelmez. Aynı şey , yaşlık ve kuruluk içinde geçerlidir.

Sadece bir zıddın zıddı başka bir zıddın zıddı ile karışabilir ki bu durumda ise sayıları dört olduğu için onlardan ancak dört şey meydana gelebilir. Bu nedenle ikisi diğer diğer ikisinin zıddıdır. Böyle olmasaydı, onlardan meydana gelen bileşimin hakikatlerinin gereğinden fazla olması icap ederdi. Dört sayının aslı olduğu için, unsurlardan oluşan bileşiminde dört asıldan fazla olması doğru değildir.

Dörtte bulunan üç, dörtle beraber yedi eder. İçerdiği iki ise bu yediyle berbaer dokuz eder. Dörtte bulunan bir ise dokuz ile beraber 10 eder. Bundan sonra dilediğin şeyi oluştur. Sana bu imkanı verebilecek yegane sayı dörttür. Aynı şekilde tam sayı olarak ta 6'yı bulabilirsin. Çünkü onda yarım , altıda bir ve üçte bir vardır.

Böylece sıcaklık ve kuruluk karışmış ateş olmuştur, sıcaklık ve yaşlık karışmış hava olmuş, soğukluk ve yaşlık karışmış su olmuş, kuruluk ve soğukluk karışmış toprak olmuştur.

Havanın sıcaklık ve yaşlıktan oluşumuna bakınız! Hava, mahsus hayattaki nefestir ve o her şeyi, suyu toprağı ve ateşi hareket ettirendir. Kendisi hayat olduğu için, onun hareket etmesiyle de eşya hareket eder. Çünkü hareket, hayatın eseridir. O halde bu dört rükun, ilk analardan meydana gelmiştir.

Sonra bilmelisin ki :
Bu ilk analar, bileşik şeylerde herhangi bir karışım olmaksızın sadece kendi hakikatlerini verir. Isıtmak, başka bir şeyden değil, sadece sıcaklıktan meydana gelir. Aynı şekilde kurutmak ve büzülmekte kuruluktan meydana gelir. Ateşin sulu bir yeri kuruttuğunu gördüğünüzde , orayı sıcaklığın kuruttuğunu zannetmeyiniz. Çünkü ateş, daha önce de belirttiğimiz gibi sıcaklık ve kuruluğun birleşimidir. Ateşteki sıcaklık sayesinde su ısınır, kuruluk sayesinde kurutma meydana gelir. Aynı şekilde yumuşama da yaşlıktan meydana gelir. Soğuma ise soğukluktan meydana gelir. O halde sıcaklık ısıtır, soğukluk üşütür, yaşlık ıslatır ve kuruluk kurutur.

Söz konusu bu asıllar, birbirlerini iter ve ancak bir surette toplanabilir. Fakat bir surette toplanmaları hakikatlerinin verdiği şeye göre gerçekleşir. Tek bir surette onlardan bir tanesi asla bulunmaz, ancak iki tanesi bulunabilir. Daha önce bileşimleri hakkında belirttiğimiz gibi mesela ya sıcaklık ve kuruluk bir arada bulunabilir. Tek başına sıcaklık ise bir surette bulunamaz. Çünkü sıcaklıktan tek başına sadece kendisi meydana gelebilir.

Unsurların herhangi bir surette tek başına bulunamayacağının gerçek nedeni şu dur: Hakikatler iki kısma ayrılır. Bir kısmı hayat, bilgi, düşünme ve duyu gibi akılda tekil bulunan hakikatlerdir. Diğeri ise gök, alem, insan ve taş gibi bileşik bulunan hakikatlerdir.
Şöyle bir soru sorulabilir: Birbirini iten bu esasları birleştirip onların karışımından ise zuhur eden şeyleri ortaya çıkartan sebep nedir?

(Cevap olarak deriz ki) Burada bilinmez bir sır ve açıklanması yasaklanmış cetin bir durum vardır. O sırrın açıklanmasının yasaklanmasının nedeni taşımaya güç yetirilemezliğidir. Çünkü akıl onu anlayamaz, keşif ise ortaya çıkartabilir. Bu nedenle biz de onun hakkında şimdilik susuyoruz, belki daha sonra kitabımızın çeşitli bölümlerinde zeki araştırmacının farkına varacağı şekilde ona işaret ederiz."

[Futuhat-ı Mekkiyye I.Cilt, Muhyiddin İbni Arabi (k.s),Litera Yayıncılık]
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

Lâ ilâhe illâ HuVe ->HuVviyet ->HaKk’ın ->HaKkıdır
HeVÂsı ->“ben” olan ->Herkes -->Mülkiyete Ortaklıdır
Resûlullah ->Merkez Mimi ->ALLAH - Resûl ->"BİZ"-liğinde
HeVÂsından Nutuk Etmez ->Dudak >Resûl ->SÖZ >ALLAH’ındır!.

celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem…

22.05.2017 03:49

وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى
"Ve mâ yentıku ani’l- hevâ.: Ve o, hevasından (kendiliğinden) konuşmaz.” (Necm 53/3)

إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى
"İn huve illâ vahyun yûhâ.: (O’nun söyledikleri), sadece O’na vahyolunan vahiydir.” (Necm 53/4)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

çİÇ-EKten devşirir arı, MUtluluk ÖZünde balı,
Sinek olan leşe konar, ne etsin çiçeği dalı,
Balla doldur peteklerin, arı gibi SEN DE garibAN
ÜZME-ÜZÜLME-SEV-SEVİL, ne üzgün ol ne tasalı..

13.06.2017 17:29 SAPRO


NAHL SÛRESİ 68-69 : Rabbın bal arısına da şöyle vahyetti: dağlardan ve ağaçlardan ve kuracakları köşklerden göz göz evler edin
Sonra meyvaların hepsinden ye de Rabbının müyesser kıldığı yollara koy, içlerinden renkleri muhtelif bir içecek peydâ olur ki onda insanlara bir şifa vardır, her halde bunda tefekkür edecek bir kavm için elbet bir âyet var…


İnsan nefsi çift kutuplu yaratılmıştır. Negatif kutbu sinek gibi dünya lezzetlerine meylederken, pozitif kutbu arı gibi Hakk’a meyleder.
Hakka meyleden kişi ise mutluluğu arı gibi çevresindeki çiçeklerden toplar kendi içinde hazırlar, insanların içlerine bakar , oradaki güzellikleri görür seyreder ve bunlardan yapar balını.
Mutlu olur mutlu eder, yaşamın ve yaşadığı anların kıymetini bilir…
Başkalarında kusur arayan kişi sinek gibidir, hep insanlarda kusur bulur, mutlu edemez ve mutlu da olamaz, ne kıymet verir ne de kıymet bulur.
Arılık da sineklik de insanın vasfıdır, herkeste mevcuttur, insanoğlunun seçimlerine göre uçar dururlar. Bazen sinek-arı bazen bülbül –karga olurlar!..
Hakiki GÜL insanın kendi derûnundaki GÜLdür, sen de bu GÜL’e ER. Diğer bütün güller bu GÜLü kamufle için yaratılmıştır.
Yalnızlık insanoğlunun geçirdiği en çetin imtihanlardan biridir, İçindeki hüzünlü tarifsiz BOŞluğu HAKK ile doldurması gerektiğini ve mutlak mutluluğa ancak bu şekilde ulaşılabileceğini idrak etmesi içindir.
ASLında İNS-AN tektir, TEKten gelir TEKe DÖNer.
Kalabalıkta yalnız olanlar vardır.. Bunlar hakikaten yalnızdırlar amma, kendilerini izhar etmezler.
Esas ARI ve BÜLBÜL bunlardır.

SELÂM SEVGİ DUÂ İLE
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: GARİB-AN ZEVK-LeriM

Mesaj gönderen Gariban »

Çiçek ÖZü kendini örten tüveyçleri açıldığında başına taç yapar,
Tüveyçler de çatlayan çanak yapraklarını başına taç eder,
Tohum yaprakları üstünde yükseldiği sapa eğilir taç olur,
Sap elif gibi kendinden zuhur ettiği kök üstünde izzetiyle dimdik durur çiçeği başına taç eder,
Kök ise kendinden zuhur ettiği toprağa tuba ağacı gibi baş aşağı yayılır, tüm bitkiyi üstünde taşır
Kökün çıktığı tohuma ne olur ki toprağın örtüsünde?
Tohum, binlerce çatlayan çiçek başında zuhur eder ve çiçeklerin özünden binlerce olarak toprağa tekrar geri döner, devran döner…
Resim
Cevapla

“►Kul ihvâni ZEVKleri◄” sayfasına dön