BUrası BUrsa ZEVKLeriM

Konu başlıkları sadece Kul İhvani'ye aittir.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim ÖNden ÖNce..Resim

BURAsı => BURSA ceNNeti
YAZı güzeL => KIŞı güzeL!.
SEVmek-SEViLmek süNNeti
=>ERGÜVÂN NAKIŞı güzeL!.

ÂŞıK-MâŞuK <-> SeBeB-SONuç
->“SEVdÂLar SALLi”dir >BURSA
ÇoK-YoK=> “TEK”Likte <=İkİ Uç
=>“HARAM MAHALLi”dir >BURSA!.


ZEVK 6558Resim

BURAsı =>BURSA “BeL”sı.. ELEst-mAHşer.. NAZ-NiYAZ-ı!.
“yANAN İLÂHLar”ın SESi =>“BERDen SeLÂMen!” >ÂVÂZ-ı!.
MuKADDestir.. MüBÂRektir.. MüKeMMeLdir.. MuHTeŞeMdir!.
->“ULU CÂMi ->ceNNeti”nde ->BURSAda >SABAH NAMAZ-ı!.


04.01.15 17:08
brsbrs..uLucÂMimİZzde..sabAHnzniyzzı..
Resim

Resim SONdan SONra!.Resim

kuL ihvÂNi KıtMÎR ADım
BURsa BÂZârın YAŞAdım
RüzGÂR giBi ->BULut giBi
NEFes NEFes!. ADım ADım!.


Resim"İBRaHîMî YÜREK Yangını"mın AL ALev Sesi..:

قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ
Resim---Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve seLÂMen alâ İBRaHîm (ibrahîme).: Biz de dedik ki: "Ey ateş, İbrahim'e karşı soğuk ve esenlik ol!." (Enbiyâ 21/69)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

İSMi >cİSMi >ADı >YÂRim
ZeMHeRinin ->tADı >YÂRim
->BURAsı >“BURSA BÂZÂRı”
“BeYÂZ”a BOYA-Dı ->YÂRim!.


Resim

ResimZEVK 6571

“TEKe TEK” ->HAKk’ın TEKKEsi.. kuL ihvÂNim ->SıRr SARaYyım!
“KıtMÎR >KENDİ”m > bEN Efendim.. KIRAT beNem NiKi >TAYyım!
BiRr HAYyALmiŞş -> GÜLLe-BÜlBüL!. >gERçeKk kARAKıŞş KeŞİŞte
->ÜÇç K O L L u ÇINAR Ç İ L E -si.. ->“YIKILmadım >AYAKtaYyım!.”


07.01.15 11:08
brsbrs..tktrstkkmdçlçlnortsndaypylnzzlktkmnn..



->ÜÇç K O L L u ÇINAR Ç İ L E -si..:

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

DELİ!.” DERLerdi..
O’ysa ÂŞIKAYytENn!.


ÂŞIKLara ->SÖZ NâFiLe
AŞK'a ATLar ->BİLe BiLe
SEVen->SEViLEN->SEVgiLi
AŞK>ATEŞ>DÜŞ-Erse DİLe!.



ZEVK 6614Resim

ÜZme!. ÜZüLme!. SEV!. SEViL!. ET<->TIRnak ->BİZdir-BİLedir!
->SEVmeyene ->NâFiLedir!. ->K A R A S E V d  ->BiRr ÇİLedir!
->ÇEKen -> ÇEKtirEN İLedir!. -> S I R A T S ı R T ı-nda >ÇEKiLen
->AHMAKLarı -> Â Ş I K Eder!. ->K A R A S E V d  ->PîRr ÇİLedir!!.


21.01.15 22:38
Brsbrs..tktktrstkkmdesszsszzvdesnszzz..


PîRr: Mürşid-i KâmiL..



DELi aytEN

DeLi Ayten’im/İZz..

Burası BURsa..AŞK’a Vef ÜLKESii..

Ayten Şenâşık ya da Bursalıların tanıdığı isimle “Deli Ayten”,
Bursa’nın ünlü Roman Mahallesi Kamberler kentsel dönüşümle parka çevrildiğinde heykeli dikilen bir Roman kadın. O parkta başka da hiçbir kadının heykeli yok.
Bursa’da çok ünlüdür “Deli Ayten”. Sokak sokak dolaşması, Kapalıçarşı esnafıyla diyalogları, kızdığında attığı taşları ama en çok da çantaları, davulu ve cümbüşüyle bilinir. Bilinir ama hikayesini anlatan azdır. İşte bu Ayten, 57 yaşında, 12 Mart 1992 günü Kızyakup Mahallesi’ndeki kulübesinde bir başına öldü.
Ayten’in heykeli 2009 yılında doğduğu, büyüdüğü ve öldüğü mahalle yıkıldıktan sonra yapılan parka dikildi. Gazeteler bu haberi “‘Deli Ayten’ Mahalleye Geri Döndü” başlığıyla verdi.

Bursa’da doğup büyümüş biri olarak yıllar sonra ufacık bir ajans haberinde “Deli Ayten Tiyatro’ya Uyarlanıyor” başlığını gördüğüm zaman işte bu yüzden çok heyecanlandım. Ama fark ettim ki bu heyecanımda pek yalnızım. Ben de sadece Bursalıların değil herkesin heyecanlanması için Ayten’in hikayesini dinlemeye Bursa’ya gittim.

Celal Bıyıklı yönetmenliğindeki oyunu Bursa Kültür Sanat Derneği çıkarıyor. Henüz prova aşamasında olan oyun Haziran’da seyirciyle buluşacak. Ayten: “Bir Deli Aşk Hikayesi” nin yazarı ve başrol oyuncularından biri de bu derneğin başkanı olan Arda Mat. Mat, Ayten’in kocası olan Cümbüş Hasan’ı oynuyor. Ama asıl başrol Ayten’e ve Ayten’i canlandıran Özlem Gültekin’e ait..

Dedim ya Ayten’i herkes bilir ama hikayesinden, neden delirdiğinden pek az kişi haberdardır. Mat önce bunu anlatmaya başlıyor.
“Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Recep Altepe Ayten’in heykelini diktiğinde birçok eleştiri aldı. “Neden bir delinin heykeli dikilir” diye sordular. Bu benim de dikkatimi çekti. Gerçekten de Ayten neden delirdi? İşte o zaman bunun üzerine araştırmaya başladım. Ayten’in yaşadığı mahalleye gittim, insanlarla konuştum. Sonuçta ortaya trajik bir aşk hikayesi çıktı."

“Ayten çok ufak yaşta Cümbüş Hasan’a âşık olur. Hasan istese de annesi Ayten’in Cümbüş Hasan ile evlenmesine izin vermez. Alkoliktir Hasan. Altı yıl âşık kalırlar birbirlerine. Altı yıl sonra Ayten’in annesi rıza verir evlenmelerine. Ayten ile Hasan bir buçuk yıl evli kalırlar. Ama dönem 1950’ler, global kriz var. Hasan iş bulamaz, yine meyhâneye gitmeye başlar. Çok ayrılıp barışırlar ama bir gün Hasan meyhânede ölüverince Ayten delirir.”

Mat, doğru düzgün bir Roman Müzikali yapmayı amaçladıklarını söylüyor. Önyargıların değil, Romanların gerçek yaşamlarının ortaya konacağı bir oyun yapmayı planlıyorlar.
“Müzikali gerçekçi bir Roman Müzikali olarak yapmaya çalışıyoruz. Olmayan davranışlar, olmayan kavgalardan sonra hayal ürünü dans etmeler falan yok. Olduğu gibi aktaracağız."
“Müzikleri mahallenin çalgıcıları yapacak. Konuşmalarından tutun hareketlerinden, kavgalarına, danslarına kadar her şeyi olduğu gibi yapmaya özen gösteriyoruz. Sulu ya da absürd değil, Ağır Roman tadında olsun istiyoruz. Bu insanların hayatlarını nasıl yaşadıklarını göstermek istiyoruz.”
Oyunda yetmiş kişilik bir kadro çalışacak. Dansçılar ve tiyatrocuların yanı sıra müzikalde Roman müzisyenler de yer alıyor. Ayten’in kardeşi Bayram Şenpınar’ın bestelediği müzikler oyunda Çalgıcı Mektebi’nde kadrolu Roman müzisyenler tarafından kendi enstrümanlarıyla seslendirilecek. Danslar da yine Kamberler’in sokaklarında dans edildiği gibi doğal olacak.

İki perdelik oyun hem komedi hem de dram. Ayten’i canlandıran Özlem Gültekin oyunda Romanların yaşadıkları ayrımcılığı, Ayten’in hikayesi üzerinden anlattıklarını söylüyor.
“Ayten küçükken menenjit hastalığı geçiriyor ama ilaç bulunamadığı için konuşma engelli oluyor. Bu yüzden yalnızlaştırılmış bir karakter. Oyunda Ayten’in yalnızlığı üzerinden Romanların toplumda nasıl yalnızlaştırıldıklarını izliyoruz aslında.”


Bıyıklı: Bugün kim aşkı için delirir ki?

Oyunun yönetmeni Celal Bıyıklı Ayten’e “Deli” demediklerini, bu oyundan sonra da kimsenin diyemeyeceğini söylüyor.
“Ayten’e toplum deli gözüyle baktı. Aşkı için delirecek kim var ki aramızda? Ayten deli değildi, onu bir şey deli etti, aşkı için hayatını fedâ etti. Ayten divÂNe gibi Bursa sokaklarında dolaşıyor ama aslında Hasan’ını arıyor. Seyirci bu oyunu izlediği zaman artık ‘Deli Ayten’ demeyecek, ‘Ayten’ ya da ‘Ayten Abla’ diyecek.”
Ayten, Hasan öldükten sonra Bursa sokaklarında beyaz elbisesi, Hasan’ın ona hediye ettiği çantalar ile Hasan’ın cümbüşü ve davuluyla gezmeye başlıyor. Kapalıçarşı ve Uzunçarşı esnafı Ayten’i hem seviyor hem de birazcık korkuyor. Çünkü kızdığı zaman çantasında taşıdığı taşlarla indiriveriyor camı Ayten. Kimse de bir şey diyemiyor.


Kamberler'de bir Roman kadın heykeli:

Resim

Bursa Kültür Sanat Derneği’nin tiyatro ekibin yanından ayrıldıktan sonra teyzemle Ayten’i ziyarete Kamberler’de Romanlar’ın evlerinin yıkılıp yerine yapılan parka gittim. Yolda teyzem anlattı. Yıllarca çarşıda çalıştığı için tanıyormuş Ayten’i.
“Sabahları aynı saatte gelirdi. Esnaf çok severdi Ayten’i. Sabah ona poğaça alırlar ardından Ayten de yola düşerdi. Akşam da hep aynı saatte geri dönerdi. Her gün böyleydi. Sonra bir gün gelmemeye başladı. Öğrendik ki evinde bir başına ölmüş.”
Ayten 1935’te Kamberler’de geldi dünyaya, 1992’de Kamberler’de göçtü bu dünyadan. Öldükten sonra da mezarı Bursa esnafı tarafından yapıldı. Pınarbaşı’ndan kaldırılan cenazesine üç bin kişi katıldı.
Ayten’in doğup büyüdüğü yerler hep park oldu şimdi. Bakımsız, terk edilmiş bir park. Ayten de bir başına o parkta Bursa’ya bakıyor. Ama tahtalar çürüse de ufak bir yeşil alanı yeni çapalamışlar. Sevindik teyzemle. (EA)


Elif Akgül
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


MecNÛN AŞKperesti SEVdim!
>LeYyLÂ-sına Mesti SEVdim!
>BUrası ->BURSA mAHhşeri!
EZELden ->“ELESti SEVdim!.

ZEVK 6798


ARZ’ından ->ARŞ’ına SEVdÂ!. ->MâşuKuna >ÂŞıK Ahı
gÖZ YAŞı >MeRMeRi DELer!. ->Dostun DiYÂRı DERgÂhı
DARmaDUMan.. DERdiYOKk DERLer!
->B İ Z ->NELer Y A Ş A-rız ->NELer!
TEKe TEKk tERas TEKkemde ->MuhteŞeMm BURSA SABAhı!.


06.05.15 06:13
brsbrs..ynsszvdısszbrsbrsshrlrmmmyrr..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

BUrası
BURSAmm!.

BURSAyı GÖRmemek ZeVKLerin ZORu
->ERENLer BaŞŞeHri >SORuLan SORu
->SARınca DAĞLarı -> ERgüvÂN MORu
->YEDi ReNK >RıZAsı ->ALı BURSA’nın!.

*


Nice ŞAHLar GEÇti ÇiLe ->çAĞından
ÜFtÂDEm GÜL Kesti ÜZüm bAĞından
->GeYiKLi BAbAnın ->ULU DAĞIndan
->KestÂNe KOKULu ->BALı BURSA’nın!.

*


ENgininde UZar ->BURSA OVası
Yükseğinde HAKK ERenLer YuVası
->YamaçLarın ->GüL KOKuLu HaVası
Tomur-gONca YükLü ->DALı BURSA’nın!.

*



HAKK ERenLer ->EzeL ELİ GEZerLer
SıRR-ı SıFıR ->SeHeR YELİ GEZerLer
->KİMi DeLi ->KİMi VeLî ->GEZerLer
HÂL İÇİnde HÂLdır ->HÂLı BURSA’nın!.

*


HaLKına Hazırdır HAKk’ın NÂZaRı
HaZırdır HıZırdır ->KaDER YAZaRı
->İPEĞin >İLiği ->BURSA BÂZÂRı
YEDi İKLİme YETer MALı BURSA’nın!.

*

FÂZiLet FıRıNı >Çift GÖZLü BİZ’i
TeNeZzüL TevÂZÛ’ BİZ’in BİR-İZi
->SOMUNcu BaBamın ->ATInın İZi
MERMeRde İMZÂdır NALı BURSA’nın!.

*

cÂNını VatANa VERenLer YURdu
SıRRını SıRaT’a SERenLer YURdu
hER ASıR DİRİdir ERenLer YURdu
BEŞikte BahtıYÂR >SALı BURSA’nın!.

*


ESnafı KuŞ DiLLi “hoş GELdin!” DERLer
->YALANı SÖYLemez -> HELÂLi YERLer
->GaRiBi KOLLar.. ->MisâFiRi SEVERLer
->HAKkta ->HaYıRdadır ->ELi BURSA’nın!.

*


Mestine de DELi GÖnLüm Mestine
Dostu OLan HÂLin SöyLer Dostuna
Mor AKşamLar İNer Maksem Üstüne
AŞAR KEŞİŞ DAĞa ->BELi BURSA’nın!.

*


AŞK OLsun >ÂŞıKLar ÂŞığı TANır
SEVip-SEViLmeyen DELidir SANır
AŞKın EFsÂNesi -> BUrda YAŞAnır
DELi AYteN Türküsü DELi BURSA’nın!.

*

İLimde ->irFÂNda ->MoLLa FeNÂRî
Hızır Dede>ÜFtâde Aşk Kisb-ü-KÂRi
->TEZVERen BABa-mın >AH iLe ZÂRi
ERENLer GÖZ YAŞı ->SELi BURSA’nın!.

*


ULU CÂMi ->OrhAN CÂMi yAN yANa
KıBLesin Gösterir KırK DOKUz HANa
->İkİ MURAD HÂN’ın ->CÂMisi cÂNa
hER KÖŞesi >BiNBiR VELî BURSA’nın!.

*

HaKk ÂŞıkLar YURdun BİLgesi BURSA
->İnsÂNLık FiKRinin -> İLKEsi BURSA
->ASıRLık ÇINARLar -> ÜLKesi BURSA
->YEMYEŞiL KUŞanır ->YILı BURSA’nın!.

*


KestÂNe KOKUsu ->ŞeftÂLİ TADı
ŞehirLerin Şâhı ->“BURSA”dır ADı
OSMAN-GAZi ->VasiYyeti-MURADı
İLKin PÂY-i TAHtı >“İL”i >BURSA’nın!.

*



Kim ULU CÂMide >bİR SaBaH KILır
Mescidu’L- HaraM’ın OKU!.sun ALır
->“Mescidu’n- NeBeVî KOKUsu”n ALır
DE ki ReSûLuLLaH >DİLi BURSA’nın!.
..sallallahu aleyhi vesellem…

*


EMiR SuLtÂN HaKk ERENLer DEMinde
->Kadın-Çoluk-Çocuk CUMÂ’ CEM’inde
MuHiti MUHteşem >ZeVk ZEMZEMinde
MuHABBet MeRKeZi ->MİLi BURSA’nın!.

*


BUrası ->BURSAdır >SıRR-ı SıRattır
KİMi BENciLeyin >KıtMÎR>KIRATttır
ÇAĞLar GÖKÇe DEREm SANki FıRattır
DE ki ->“NİLÜFER’i ->NİLi BURSA’nın!.

*

HaKk’a Hak ERENLer hER Vakit VARLar
KENDi ATEŞİ-nde ->KENDİ KAYNARLar
DOKUz DELisi VAR ->ÇALıP->OYNARLar
->ZITLarın ZEVKinde ->ZİLi BURSA’nın!.

*

YLDırıM SultÂN’a HAkk’tan RAHMetLer
->ŞeHÂDEt ŞeReFi ->AŞKta ZAHMetLer
ŞehZâDeLer ->MUstafaLar ->AHMetLer
CEM SuLtAN DErgÂHı DOLU >BURSA’nın!.

*

TEMELi BeSMeLe ->İLKin EDeNi
MuHABBet YüReği ->SEVgi BedENi
Kavga-Döğüş BiLmez>HaLkı MedeNî
GARİbi KUCAKLar KOLU ->BURSA’nın!.

*


YEşiL CÂMisiyLe ->YEŞiL TüRBesi
PîR EMiR ÜSTüne -> EZÂNLar Sesi
->YEDi DAĞdan YANkıLanır >Nefesi
ARZ’dan ARŞ’a ÇIKar YOLU BURSA’nın!.

*


GuRBet SANma ->SILA EYyLer IRAğı
“BİZ BİR-İZ BAĞI”nın >GÖKte BURAğı
EHL-i BeYt ->ERENLer >GÖNüL DURAğı
->BİLirSEN ->KERbeLÂ ÇÖLü BURSA’nın!.
..aleyhumusselâm…

*

SuLtÂN SARAYı yok tEK Şehir BURsa
HaKk’a Hakça Akan bİR Nehir BURsa
ZEMZEMi >ZeHRine >PanZehir BURsa
->OSmaNLI ALTını - PULu BURSA’nın!.

*



Dostun Dost DUraAĞı BAĞın YOLana
GÖNLü HAKkta >GÖZü HaLKta Olana
“KÂBe KÂBı” ->giBi >HAKkLa DOLana
->CÂMisiyLe - DAĞı -> ULU BURSA’nın!.

*

BURSA >bU ÂLeMin ->ULU DAĞıdır
SARAYsız SuLtÂNLar ->ÇiLe ÇAĞıdır
ASIRLardır ->HaKk ÂŞIKLar BAĞIdır
YEDi RENKLi AÇar ->GÜLÜ BURSA’nın!.

*

GARiBLer YATağı >BoLLuk DiYÂRı
>EBdÂLı>EBrÂRı >AHYÂR>AHRÂRı
GönLüm GÜLüm SEVdi AŞK İntiZÂRı
YEDi ToN YEşiLLi -> TÜLÜ BURSA’nın!.

*

TeMENyeRi>MaKsem>GÖKçe DEREsi
SOMUNCu BABAmın >AŞK PENCEREsi
SILAsı ->AKSARAY ->BURSA’sı ->SESi
KuL İHvÂNim >AŞK BÜLBÜLü BURSA’nın!.



11.05.2015 15:12
brsbrs..tktktrstkkmd
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

cÂNÂN ->cÂNda>cÂN İNCİsi
ÇİLLeLer ->GÜLüm-ÇiÇeğim
->ŞeÂN ŞEHRin ->BEŞiNCisi
->BURASı BURSA GERÇEğim!.

Resim

Yüreğimde KEŞİŞ DAĞım
DumANLı SEVdÂM gibisin!.
bOYNumdaki MecNÛN BAĞım
sEN bENim ->LEYLÂm giBisin!.

Resim

SehER YELi >İhvÂNimin
AŞKın Mukaddes TÛVÂsı
DERdi ->DELi İhvÂNimin
->BURAsı BURSA YUVAsı!.

Resim

AŞK mEŞKinde>DERdi ÇOK’um
-> SU gibi -> AŞKa -> AKıYOR!.
cÂN YOLDAŞım >DERdi YOK’um
->şU ÂN ŞARKımız ->ŞAKıYOR!..

Resim

hER cÂN >TEK NEfesLik biR ÂN
“HAYYat TEzgÂHı”n >dOKUyor!
cÂN YOLDAŞım >DARmaDUMaN
->BENciLeyin -> AŞKk OKuYOR!.

Resim

bEN ÂŞıKım>AŞK>gERçeğim!
yine HASsret >HANÇEREmde!.
->ATEŞ rENkLi >NÂR ÇiÇeğim!
->bOYNu BÜKük PENCEREmde!.

Resim

bEN ->nEFes SeBBehasıyım!
NEdir DOĞum?. NEdir ÖLüm!.
NÛR-u MîM-im ->ALLAH’ayım!
GÖNLüm gibisÎn MOR GÜLümm!.

Resim

->HALLÂC-ı ManSÛR OLurum!
DoSt’un DoSt’a DoSt DÂRında!
->ÖLür!. ->ÖLür!. ->DİRİLirim!
->bEN ->BURSA AKŞAMLaRında!.


Resim

ZEVK 6887

DERdi bENdEN DELi GÜNeŞ ->biR DELi BATar ->hER AKşaM!
->BUrası ->BURSA BÂZÂRı ->UYKU-ya YATar ->hER AKşaM!
->“TEKe TEK”te ->TeNeZzüLde..
->BüLBüL >DELi ->GÖNLü GÜLde..
->UYKU-Larımı ->UYUT!.ur!. ->GURBET-e ATar ->hER AKşaM!.


12.06.15 ->20:48
brsbrs..tktktrstkkmdynypylnzısszvdsszz..


dvÂNeLik ->DİLe GELmez!
DİLe GELse->ÇİLe GELmez!
ÇİLEsİZz AŞKk->YÂRe yaLan
AŞK->ATeŞş>Lâf iLe GELmez!.HAYy DE BiRre!.


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

BUrası bENim DAĞLarım
bEN’imi >BİZe BAĞLarım
BİZ BİR-İZ cÂNda cÂNÂNız
gÂHi GÜLer >gÂH AĞLarım!.


ZEVK 6889

KARGÜLü Açtı GÖNLümde.. ->KEŞİŞ DAĞın TepesÎnde
CeNNet bAHarın KOKLadım.. ->NÂZ-NiYÂZın NEFesÎnde
SEKİZ KÖŞe >BİZ BİR-İZ-i..
YÂRLe ->YAŞadık biZ ->BİZi..
MoRBaŞLı YEDirENk DONLu ->KUŞLarın>SEvd SEsÎnde!.


14.06.15 ->16:17
brsbrs..kşşdğntpsndyrlgçngnlrdnn..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

AŞK AŞı ->Demir LeBLeBi
>TUZAĞın KURsa GüZeLim
SIRRımın ->soN-UÇ SeBeBi
AV >AVCIm VURsa GüZeLim
->bUrAsı ->BURSA GüZeLim!..


>“BeZM-i ELeST AKTi”-ndeki
cÂN GİYinmiş ->cÂNÂN-a BAk
DeHRin ->zamÂN VAKTi-ndeki
->YÂRım NEFesLik ->ÂN-a Bak!.
“bEN>BENim!.” dİyen>bANa Bak!.


hER SeBeB ->“son-UÇ”a geBe
>hER SON-UÇ ->geBe SeBeBe
BEŞiktEN ->MeZÂRa ->maSALL
>KİMdir DEDE?!. >KİMdir BEBE?!.
->DÜNyâyı ->SIĞdırAN -> CEBE!?.


ZEVK 6170

DOĞum-ÖLüm.. BEŞik-MeZÂR.. >YAŞAmanın AMACı NE?
ToHuMdan ->ToHuMa ÇiÇeK.. >TEVHİD TemÂŞÂ TÂCı NE?
>BEBEK kOKUsunda HAYyat.. >NEŞe dOKUsunda HAYyat!
->ZITLarın ZEVKi-n ->ZUHUR-u.. ->ÇEKiLen BUnca ACI NE?.


09.07.14 ->21:58
brsbrs..tktktrstkmmdsyrâlemm..


ÂLETLerin -> cÂNı ->CeryÂN
hER ŞeYy SANaL hERkes fÂNi
GEÇmiŞş.. GELeceKk ve şu ÂN
A L L A H B Â K i -> kul ihvÂNi!.
celle celâluhu..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


Bir KENDİ giBi de SEVgi
BULmuş ZaLım bU SAHAda
ZeRRe gibi KüRRe giBi
DÖNüYORmuş SeBBeHAda..

GİRişi ÇIKış UÇu AĞız
SÖZ ki AKciğer GÜZeLim..
AYNı gırtlak AYNı AĞız
>MiDenin son-UÇu AĞız..
SEVdiySEN EĞer GÜZeLim..

ZEVK 6935

yiNE MOSMOR >BURsa Akşamı.. ->DERdi DELi >GüN İNiYOR!
->YEDi rENgimi ->YUTacak!.. ->AKLım ->SÎNEme >SİNiYOR!
KORKtuğumu SANma SAKın!
->BUyursun GELsÎn GeCeLer!
SÖZsüz-Harfsiz KeLÂM HAKk’ın!
->“A K Lı O L Â N”-a ->HeCeLer!
->“BİT!.Me!. BİL!.”ME!.z ACıLarım!.
->SıRR-ı SIFIR -> SANn!.”-cıLarım!
DERTLerimi ZEVKk EYyLedim >DERDin ZEVKinde!.” -> DİNmiYOR!.


04.08.15.. 20:02
brsbrsmmm..tktktrstkkmdedvrÂNsyrÂNcvlÂNhyrÂNn..


Resim


BİZ BİR-İZde ki ->BİZ
DERdi YOKum-La İKİmİZ
->NiCe ÇİLLeLer YAŞAdık
ŞAŞaKALdı DAMmLa-DenİZ!.


Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimbUrası..bUrsa..

YÂR TUZak KURsa GüZeLim
BAŞımda ->DURsa GüZeLim
AV ->AVCIm VURsa GüZeLim
->BURASı ->BURSA GüZeLim!.


ZEVK 7059 Resim

->YEDi rENgim ->YUttu YÂRim.. ->BAŞımdaki ->kARA SEVdÂm!
cÂNda cÂNÂN>ÇiLLe ÇÖLÜm!. LEyLÂ>MecNÛN>MecNÛN>LEyLÂm!
AŞK ->İÇte SEVgi DUYguSU
ŞAŞtığım ->“İŞ”in DOĞruSU
"ASL”ın>“fASL”ı>biRr DAMLa SU!. ->DERyÂ>DAMLam!. DAMLa>DERyÂm!.


27.08.15 10:57
brsbrsa..tktktrstkkmddvrÂNNda…
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

VatAN ki>biR DAMLa KANdır
İNANAN ->ŞEHiD>İNSÂNdır
->ÇaNaKKaLe ->SARIKaMış
->ÖLMEyen DİRİ ->İMÂNdır!.

ZEVK 7094

CeVR-i CihÂN CAN ÇARMıHı ->Şe’ÂN >ŞEHÂDet NEŞ’esin
“LiVECHiLLAH ->EMÂNETi”n ->TESLiM EYyLemiş NEFESin
EL CÂMİ CeNNet DİRİsi
RaSÛLULLAH SUVÂRİsi
->GÖZ YAŞLarıyLa YIKadık.. ->ŞEHîD YARBAY CENÂZEsin!.


08.09.15 16:17
brsbrsa..şhdlerindiridiYÂRışehdLikk..



bU GÖZLer CANa AĞLadı
>SıRR-ı SuLtANA AĞLadı
ÖLÜMsüz ŞEHîD >Toruna
->AĞLadı >SANA AĞLadı!.

Resim
Şehid yarbayımızın 95 yaşındaki Ninesi Dilber Çelikcan NiNEmmİZz..


Şehidimiz Kurmay Yarbay İlker Çelikcan:Resim

Dağlıca’da Tabur Komutanı olan Kurmay Yarbay İlker Çelikcan, ağustos ayında yapılan Yüksek Askeri Şura'da 'yarbaylığa' yükselmişti. TERÖR örgütü PKK’nın hain saldırısı sonucu Dağlıca'da şehid olan askerlerin haberini alır almaz: "Şehidlerimi orada bırakmam" deyip bölgeye gittiği belirtilen Çelikcan, 1999 yılında Kara Harp Okulu’ndan mezun oldu. Bir süre “Bordo Bereli” olarak bilinen Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görev yapan Çelikcan birçok operasyonuna katılarak başarı gösterdi. Bordo bereliyken Kurmaylık sınavını kazanarak Harp Akademisi’ne giren Çelikcan bu yıl mezun oldu ve ağustos başında yapılan Yüksek Askeri Şûra’da (YAŞ) yarbaylığa yükseldi.. Özel Kuvvetler’den geldiği için Çelikcan, Güneydoğu’daki en riskli bölgelerden birisi olan Dağlıca’ya tabur komutanı olarak gitti. Tabur Komutanı Kurmay Yarbay İlker Çelikcan, 3 yıl erken terfi etmişti. 39 yaşındaki Yarbay Çelikcan, evli ve 2 çocuk babasıydı. Ailesi Bursaya yerleşmişti..

Eş ŞEHîD OLan RaBBu’L- Âlemin celle celâlihu tüm şehîdlerimizi Rahmetine gark etmiştir. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şifâ-şefâat bağrını açmıştır hamd olsun!. ŞehÂdetiniz MübÂrek RÛHunuz ŞÂD OLsun ve geride kalan yavrularınızla birlikte milletimize şefâatleriniz OLsun İnşâe ALLAHu TeÂLÂ..


Resim


ŞÂHİDLer-ŞeHiDLer ölmemişlerdir. Daimâ diridirler..:


وَلاَ تَقُولُواْ لِمَنْ يُقْتَلُ فِي سَبيلِ اللّهِ أَمْوَاتٌ بَلْ أَحْيَاء وَلَكِن لاَّ تَشْعُرُونَ
Resim---''Ve lâ tekûlû li men yuktelu fî sebîlillâhi emvât(emvâtun), bel ahyâun ve lâkin lâ teş’urûn: Ve sakın Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin; hayır onlar diridirler. Fakat siz bunun şuurunda değilsiniz.”
(Bakara 2/154)


Eş Şehîdü :
Resim



9. SALÂVÂT-I ŞERÎFE : Evliyâullahın ehemmiyetle okudukları bir salâvât

Resim

TÜRKÇESİ: Allâhümme salli vesellim alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin Hâurrahmeti Resim Ve mîmel mülki ve dâllüddevâmi Resim esseyyidül kâmilül fâtihul hâtimü Resim adede mâ fiilmike kâinün evkadkâne Resim küllema zekerake ve zekerahuzzâkirün Resim ve küllema ğafele an zikrike ve zikrihil ğafilün Resim salâten dâimeten bidevâmike Resim bakiyeten bibekâike lâ münteha lehâ dûne ilmike Resim inneke alâ külli şey'in kadîr.

MÂNÂSI: Ey Rabbim, Seyyîdimiz Efendimiz olan, ""sı rahmet, "mîm"i mülk, "dâl"ı da dâimlik olan, kâmil, fâtih ve hâtim bir Seyyid olan Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e, Senin ilminde bulunan olmuş ve olacak şeyler adedince salât ve selâm ediver! Zikredenler, Seni anarken onu da anarlar; gâfiller de Senden gâfilleştiklerinde ondan da gâfilleşir. Öyle bir salât ediver ki, senin mevcudiyetinle dâim olsun, senin bekânla bâki olsun, ilmin dışında sonu olmasın!. İşte Sensin, her şeye kudreti yeten!
[/b]
Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen der-ya »

Resim
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

AŞKtan-mEŞKten HAbERsizLer
->HayvÂNca YAŞAyANn SİZLer
->KÖR UYKUsun >UYUyanLar
BİZ BİR-İZ YAŞA!.yan BİZLer!.

ZEVK 7137

TesLimiYyet -> İnsÂNoğLun ->SıRR-ı SıFıRda ->SeLÂHı
İstikÂmet
->YÂR YOLUnun ->NûR-u MuhaMMed >FeLÂHı
yiNE biR GünEŞ DOĞuYOR
GÖNLüm GAMını KOĞuYOR
BİZ BİR-İZ”in ->zÂHiR YüZü ->BUrası ->BURSA SABAHı!.


04.10.15 06:24
brsbrsa..tktktrstkkmdgnlmdcvlÂNn..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim..vASL vÂhÂm...


KaLB ÇÖLümde biR dAMLa SU
->ÇıLGıN ÇoCuk >DELi DUYgU
GEÇmeyEN gÖLge ->ÖLÜM-dür
bU Da GEÇer!. ->GEÇer Yâ HUu!.


bİR gÜN BURSAda!.

MeLÂMetin ->MeLÂMını
KÛN >feyeKÛN KeLÂMını
NAZLı YÂR’in ->SeLÂMını
ALırSAm bİR gÜN BURSAda!.

*

ÂLEMde hERŞeY-hERkESte
YÂR AD-ı ->DUYuLur SESte
TEK BAŞıma ->SON NefESte
KALırSAm bİR gÜN BURSAda!.

*

NÛR-u MuhaMMeddir MâyA
SeBeB >SON-uç YAŞAmayA
->ÖZLediğim >sON NOktayA
>GELirSEm bİR gÜN BURSAda!.

*

YIKıLmadAN ->bedEN BENdim
BULa >BİL!.irSem ->MeNENdim
KENdimdEN habERsİZ ->KENdim
->BİLirSEm ->bİR gÜN BURSAda!.

*

SıRR-ı SıFıR>SıRr SuLtÂNı
cÂNında ->cÂNLı ->cÂNÂNı
“İnsÂN oğLu ->biR İNSÂN”ı
BULurSAm bİR gÜN BURSAda!.

*

SEVmeyEN >DOĞmayAN ÖLÜ
->AŞK VâHâsı ->GÖNüL GÖLÜ
->ÇıRıLÇıPLak!.. ->ÇiLLe ÇÖLÜ
OLurSAm ->bİR gÜN BURSAda!.

*

->İhvÂNim ->MeZÂRr TAŞI-ma
“YÂR YAZ!”-arım >GÖZ YAŞIma
“TEKe ->TEK”te ->TEK BAŞI-ma
->ÖLürSEm ->bİR gÜN BURSAda!.. HAYy Dosttt!..


06.10.15 07:39
brsbrsa..tktktrstkkmdgnlmdhyrett..



“İnsÂN oğlu ->biR İNSÂN”ı
BULurSAm bİR gÜN BURSAda!.:


“İnsÂNı ->İNSÂN ->İNSÂN EDer!.”
Münir DERmÂN kaddesallahu sırrahu..



MâyA: Maye. Damızlık. Esas. Temel. Bir şeyin mayalanması ve ekşimesi (tahammürü) için konulan madde.
MeLÂM: Kınanmış. Rezillik. Hakirlik. Kıymetsizlik.
BENd: f. Bağlanan. Bağlanmış. KUL. Bağ. Boğum. Mafsal. Su bendi. Baraj.
VâHâ: Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yer.
MeNENd: (Mânende-Mânend) f. Nazir. Eş. Benzer. şebih. Müşabih.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »


Resim

Vef NE ki
Sef NE ki
ÇiLLe çÖLü
Cef NE ki!.

keDER-NEŞe
KoRKu->UMUt
AŞK->AT-EŞ-e
SEV!. Ve UNUt!.

ZEVK 5842

ŞeHVETten>ŞeHÂDeTt ŞeHRi.. -> SEVdÂya SALan DÜN-ya-da!
BEŞİKLe>SALL -> YÂRım NeFeSs! ->VERdiğin ALan DÜN-ya-da!
BUrası>BURSa -> her GÜNüm.. -> İNZİVÂdayım -> SÜRGÜNüm!
biR AV-UÇ dOLuSU DOSTt YoKk!. ->Şu kÖHNe YALan DÜN-ya-da!..


24.01.14. 17:17
brsbrs..tktktrstkkmdcmcemi..


İNZİVÂ: Feragat edip bir tarafa çekilmek. Bir işe karışmamak. Dünya işlerini bırakmak. Süflî ve hevesi işleri bırakıp İlm-i Kur' ÂN ve imanla, ibâdet ve tâatla, Kur'ÂN'a ve imÂN'a hizmetle vakit geçirmek..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

BURSA bENim BAŞ TÂCımdır
->AŞK DERDime >İLÂCımdır
MuhaMMedî MeŞK mAHşerim
RÜCÛ’<->URÛCResimMİ’RÂCımdır!.

ZEVK 7301

BURAsı BURSA SABAHıResimNEFSinin PEŞinde hERKes!
SESsiz-ISSız SoKaKLardaResimSıRıLSıKLam ÜŞüYORum!
CÂNKUŞUm HAYy NEFes NEFes
“KUYU”m OLdu ResimKANLı KÂFes!.

YA’KûB-un YÛSUFu giBi.. ARZdan ARŞa DÜŞüYORum!.
..aleyhumusselâm…


14.12.15 07:38
brsbrsmda..setbAşı..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

BİZ ELEStindEN NEYzENiz
GırtLağımız
->YÂR'in NEYi
NAZLı YÂR YÜZünde BENiz
YüReğimİZ
>DERyâ-DEnİZ
EZEL
-EBED >BİZ BİR-İZ-İZ
CEMM ETmişİZ >KüLLî ŞEYi!.

ZEVK 7356

SEVdÂM KeŞiŞ DAĞ BULutu!. Derdim ÂĞYÂRe EYyLemem
BeNi BÖYyLe MecNÛN EDeN ->LEYyLÂmın NÂZLı NÂZÂRı!.
->SOMUNcu BABaM FıRINı-n ->GiRmeyENe ÂŞıK DEmem!
->HaKk ÂŞıKLar ->GüZergÂHı ->BUrası ->BURSA BÂZÂRı!.


02.01.16 14:49
brsbrsmd..tktkttglmlgnlm..



Resim

Bâz-a ->bâz-a ->her ançi hesti bâza
Ger kâfir -u- gebr –u- putperesti bâza
İn dergah-i mâ dergah-i nevmi dinist
->Sâd bâr ->ger tevbe şikesti ->bâza!.


Gel ->gel ->ne olursan ol!. ->yine gel,
İster kafir, ister mecusî, ister putperest ol yine gel,
Bizim dergâhımız ->ümitsizlik dergâhı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da ->yine gel!..


*

Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeliyiz
Şu tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeliyiz biz...


*

Beri gel ->beri!. ->Daha da beri!. ->Niceye şu yol vuruculuk?
Mâdem ki sen BENsin ->ben de SENim ->niceye şu SENlik BENlik!..


*

ÖLümümüzden sonra ->mezârımızı yerde aramayınız!.
->BİZim MeZÂRımız ->ÂRİFLerin gönüLLerindedir!.


MevLÂNÂ kaddesallahu sırrahu
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ESERLer DiYÂRı BURSA
->ATA YadiGÂRı BURSA
Orhan GAZi KÂRı BURSA
MuHABbet BÂZÂRı BURSA..


ZEVK 7389

BUrası BURSA BÂZÂRı ->DIŞı GÖRDük >İÇi GÖRDük
Hakikat İÇİnde hAYyAL >HEPi GÖRdük >HİÇi GÖRDük

ToPHÂNe Üstü TARAdık
>AKŞAMa CÂMi ARAdık

DAR SokakLar Çıkmazında ->“VELED-i YANİÇ”i GÖRDük!.


11.01.16 17:18
brsbrsmd..vldiyaniçcamisi..


Resim

VELED-İ YANİÇ Câmisi

Bursa merkez Osmangazi İlçesi Hisar semtinde Zindankapı Sokağı'nda câmi. Kapısı üzerindeki yazıtında (844 H. sefer ayında (Temmuz 1440) tarihinde Yaniç oğlu Hacı Hayrettin oğlu Mehmet Çelebi tarafından yaptırılmıştır. Ayrıca câminin doğu duvarında 906 H. şaban ayı (Şubat-Mart 1501) tarihli bir başka yazıtta, "Yaniç oğlu mahallesinde Hacı Musa kızı Hacı Ayşe'nin câmi imam ve müezzinlerine gelir olarak altı ev yaptırdığı, bununla beraber bir miktar da para vakıf ettiği" belirtilmektedir
Mescidin yüksek bir kalkan duvarı vardır, kirpi saçaklıdır. Son cemaat tek kemerli ve yeri kubbelidir. Doğu ve batı yanları duvarla kapatılmıştır. Buradan 6.48 X 6.76 metre boyutlarında yaklaşık kare planlı ve yedi pencerenin aydınlattığı asıl ibâdet mekânına geçilir. Üzeri sekizgen kasnak üzerine oturan kurşun kaplı kubbe ile örtülüdür. Mihrabı basit ve dört sıra stalaktitlidir.
Minâresi câmi dışında kapı karşısındaki çeşme üstünde, beş basamakla çıkılan ve dört yığma ayağın birbirine bağladığı kemerlerin üzerinde kule biçiminde yükselir. Kimilerine göre, bu minâre küçük bir çan kulesi görünümündedir. Minârenin tamamı tuğladan yapılmış, üstü iki sıra kirpi saçakla kapatılmış ve ters kiremitle örtülmüştür. Çeşmenin yanındaki, aynı malzemeyle yapılmış kapı ve merdivenden çıkılır

Veled-i Yaniç Câmii Çeşmesi ve minâresi:

Hisar içinde Zindankapı Sokağı'ndaki aynı isimli mescidin duvarında yer alan bu tarihi çeşme üzerinde minâresi vardır. Mescidin kitabesinde yazdığına göre, Sultan Murat zamanında Yaniçoğlu Hayreddin'in oğlu Mahmut Çelebi tarafından yapılmıştır. 844 H senesi Sefer ayında da mescit ibadete açılmıştır. 1955 yılındaki bir gazete haberinde bu tarihte kâgir olan yapının, biri büyük iki kubbesi olduğu yazılıdır. Mescitte süslemelerin de olduğundan bahsedilir. Veled-i Yaniç mescidi özgün halini koruyamamış olmakla birlikte bugün hala karşısında bulunan çeşmesi ile ayaktadır ve kullanılmaktadır.

Çeşme, minârenin üzerine oturduğu kemerin altındadır. Çeşme tek musluklu olup, aynasında yarım ay şeklinde kitabe bulunmaktadır. Kitabede 1331 (1913) senesi yazmaktadır. Merhum Hacı Erkân Paşa’nın mahdumu Hakkı Bey’in hayratı olduğu yazılıdır.

Çeşmenin üç kurnası vardır. Restorasyondan evvelki resimlerde etrafı boş ve ortada görülmektedir. Şimdilerde ise çeşme yine minârenin altında fakat iç içe geçmiş iki kemerin ortasındadır. Çeşmenin etrafı tuğla ve kefeke taşı ile doldurulmuştur. Çeşmenin sivri kemerli nişi içinde bir oluk ile musluk bulunmaktadır. Çeşmenin üzerine dört ayak ve bunları birbirine bağlayan kemerlerin üzerinde mescidin minâresi yükselir..

Veled-i Yaniç Câmi ya da Yaniçoğlu Câmi, Bursa'nın Osmangazi ilçesi, hisar semtinde bulunan câmidir. Kapısı üzerindeki yazıtına göre 844 Hicri Safer ayında (Temmuz 1440) Yaniçoğlu Hacı Hayrûddin oğlu Mahmud Çelebi tarafından yaptırılmış erken dönem osmanlı mimarisi yapısıdır. Mimarı bilinmemekte olup, kitabe ve vakfiyesi mevcuttur. Plan şeması ve özellikle son cemaat yerinin kullanılışı nedeniyle müstesna bir düzenlemeye sahiptir.


Veled-i Yaniç CâMiSi:

Veled-i Yaniç Câmisinin bahçesinde bulunan mezarda câmiyi yaptıran Veled-i Yaniç yatmaktadır. Asıl adı Mahmut olan Veled-i Yaniç, aslen kıpçak kökenli ve sufidir. Babası Yaniç oğlu hacı Hayrûddin’dir. I. Murad Hüdâvendigâr ve Yıldırım Bayezid dönemlerinde (15. Yüzyıl) Bursa’da devlet hizmetinde bulunmuştur. Osmanlı Devleti ilk dönem kumandanlarından olan Veled-i Yaniç, I. Bayezid’in Timur’a karşı savaştığı ve kaybettiği Ankara Muharebesi’ne de katılmıştır. Mısır Memlûk Sultanı Nasır Muhammed bin Kalavun’ın emrinde iken, bazı siyasal olaylara karışarak kaçmak zorunda kalmış ve Osmanlı hizmetine girmiştir. I. Murad tarafından Sırp seferi sırasında Gelibolu’da kıyı güvenliği sağlamakla görevlendirilmiştir.
Ne var ki, mescidin bahçesinde bulunan ve 18. Yüzyılda yenilendiği veya yaptırıldığı sanılan mezarlığı Hicri 736 Miladi 1335 tarihlidir. Ancak bu tarih, Veled-i Yaniç’in aktarımdaki yaşam öyküsü ile örtüşmemekle birlikte, inşa kitabesine de uygun düşmemektedir. Bir insanın öldükten 105 yıl sonra bir mescid inşa etmesi mümkün olmadığına göre bu tarihlerden birinde yanlışlık vardır. Bu yanlış tarih de herhalde mezar taşındaki olmalıdır. Bu nedenle Veled-i Yaniç'in 1335 yılında öldüğü ifadesi araştırmacılarca kabul görmez.


Resim

Mimarisi:
Raif Kaplanoğlu'nun aktardığına göre 1955 yılındaki bir gazete haberinde bu tarihte kâgir olan yapının, biri büyük iki kubbesi olduğu yazılıdır. Mescitte süslemelerin de olduğundan bahsedilir. Veled-i Yaniç her ne kadar özgün halini koruyamamış olsa da, bugün hala karşısında bulunan çeşmesi ile ayakta ve kullanımdadır. Câmi’nin 25 yıllık kadrolu imamı Harun Baykul’un aktardığına göre câmiye minber 1993 yılında kendisi görevdeyken gelmiştir. Bu tarihten sonra Cuma ve bayram namazlarına açılmış. Mescit iken câmiye dönüştürülmüştür. Ayrıca câmiye resmi kadro verilme tarihi de 1988 yılıdır. Yine Harun Baykal'ın aktardıklarına göre câmi içi aslen nitelikli süslemeler barındırmaktaydı, fakat geçirdiği tadilatlar neticesinde düz badana ile kapatıldı.
Asıl ibadet alanı; 6,48 X 6,76 metre iç ölçülerinde olan câmide, 3,46 metre derinliğinde bir son cemaat yeri vardır. Ana mekânın üzeri, sekizgen kasnak üzerine oturan kurşun kaplı büyük bir kubbe ile örtülmüştür ve bu mekân 7 pencere ile aydınlatılmaktadır. Doğu ve batı yönleri duvarla kapatılmış olan son cemaat yerinin kuzey cephesi, yüksek kalkan duvarlı ve kirpi saçaklıdır. Duvarları moloz taş ve tuğla örgülü olup, bugün üzerleri sıva ve badana ile kapalıdır. Câminin en önemli özelliği 3,46 metre genişliğinde, tek kemerli, üzeri kubbe örtülü son cemaat yerinden sonra 3,43 metre genişliğindeki başka bir kemerle asıl ibadet alanına geçilmesidir. Hızırlık Mescidi ile son cemaat ve asıl ibadet yerine girişi sağlayan geniş kemerlere sahip oluşu nedeniyle benzerlik gösterirler.
Son cemaat yerinin kullanılış tarzı üzerinde durmak gerekir. Bu bölgede normalde kemerlerin içerideki kapalı alana açılması gerekirdi ancak son cemaat duvarında da açıklık vardır. Alışık olmadığımız bir biçimde son cemaat yeri ile sahın arasında kapı bulunmamaktadır. Bu açıklığın duvarla kapalı olmadığı da muhakkaktır. Şimdiki duvar bir örtüden ibarettir. Kitabe de kemerin üstüne konmuştur; duvar olsaydı, kemerin içine konurdu; mutad olan budur. Kati bir delil olmamakla beraber, bu kitabe açık kemer şıkkına bir işarettir. O 3,5 metrelik açıklıkta bir parmaklık muhakkak vardı. Kuzey cephesinin açık olması ile kışın nasıl ibadet yapıldığı merak konusu olmaktadır.
Kubbe baklavalı bir kuşakla oturur; kasnak yerden 5.10 metrede başlar yüksekliği 1.90 metredir. Üst sıra pencere yoktur. Yalnız beden duvarlarında dört adet altlık, kasnakta üç adet pencere yapıyı aydınlatmaktadır. Mihrabın yanındaki iki pencere sonradan kapatılarak dolaba dönüştürülmüştür. Pencere kemerleri boşaltılmıştır. İçeride aktarmalar büyük boyda prizmatik üçgen (baklava) motifleri veren bir kuşakla sağlanmıştır


Vakfiyesi:
Vakfiye, çoğunlukla vakıflar tarafından hazırlanan, kimlerin vakıftan yararlanacağı, gelirin nasıl dağıtılacağı, vakfın idaresinin nasıl sağlanacağı gibi konuları ihtiva eden izamnamelere verilen isimdir. Veled-i Yaniç Câmi'sindeki vakfiye Hacı Musa kızı Hacı Ayşe’ye aittir. Hicri 906 yılı Şaban ayına, Miladi takvimle 1501 yılı Şubat ayına tarihlenmektedir. Câminin doğu duvarında ve kubbenin hemen altında yer alan vakfiye, Bursa’nın ikinci taş vakfiyesidir. Bu vakfiyede “Yaniç oğlu mahallesinde Hacı Musa kızı Hacı Ayşe’nin câmi imam ve müezzinlerine gelir olarak altı ev yaptırdığı, bununla beraber bir miktar da para vakıf ettiği” belirtilmektedir.

Kitâbesi:
Kitabe giriş kapısının kemeri üstünde, saçağa yakın bir vaziyette bulunmaktadır. 0,40x70 boyutlarındaki kitabe saçağa yakın olması nedeniyle yapılan tamirler esnasında duvarla saçak arasına iyice sıkışmış ve okunamaz hale gelmiştir. Mermerden, nesih harflerle Arapça yazılı kitabede mescidin Sultan Murad zamanında Hacı Hayruddin oğlu hacı Mahmut Çelebi tarafından 844 senesi Safer ayında yapıldığı yazılıdır.

Yapının çeşme ve minâresi:
Veled-i Yaniç Câmisinin hemen karşı köşesinde câmi çeşmesi ve farklı minâresi bulunur. Çeşmenin mermer kitabesinde Merhum Hacı Erkân Paşa’nın mahdumu Hakkı Bey’in hayratı olduğu yazılıdır. Çeşmenin üç kurnası vardır. İç içe geçmiş iki sivri kemerin ortasında yer alan alınlığında Hicri 1331 Miladi 1913 tarihli onarım yazıtı vardır. Ancak çeşmenin çok daha eski olduğu düşünülmektedir. Çeşmenin sivri kemerli nişi içinde bir oluk ile musluk bulunmaktadır. Eski resimlerinde, çeşme ve yazıtı dış kemerin ortasında ve çevresi boş olarak görülmektedir. Bundan, çevre dolgusunun yenileme esnasında yapıldığı anlaşılmaktadır. Aslına uygun olarak restore edilen çeşmenin, hem gövdesi hem de kemerleri kesme taş ile üç sıra örgülüdür. Çeşmenin üzerine dört ayak ve bunları birbirine bağlayan kemerlerin üzerinde mescidin minâresi yükselir.
Minâre, çok ilginç bir tarzda câmiden tamamen ayrı inşa edilmiştir. Câmi dışında giriş kapısının tam karşısındaki köşede bulunan çeşmenin üzerinde bulunmaktadır. Kaide olarak Veled-i Yaniç çeşmesinin som duvarı üzerine dört yığma ayakla oturtulmuş ve yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanmıştır. Dört yüzü açık olan minâre görevi yapan bir tür kare bölmeli gölgeliktir. Üstü iki sıra kirpi saçakla kapatılmış ve ters kiremitle örtülmüştür. Beş basamakla çıkılan bir kule biçimindedir. Câminin alışılmamış başkalıklarından biri ve en zarifi de budur. Altında bulunan çeşmenin hemen yanından üst kısımdaki minâre bölümüne çıkılan girişi vardır. Eski tuğla ile işlenmiş olan bu yapı bir çan kulesini andırmaktadır. Bu özelliği açısından Osmanlı mimarisinin en ilginç minârelerinden biridir. Minâre’nin böyle oluşu, câminin eski bir kilise ve minârenin eski bir çan kulesi olduğu yönünde iddialara sebep olmuşsa da, bu durumu destekleyecek herhangi bir delil bulunmamaktadır. Aksine câmi doğru olarak kıbleye yönlendirilmiş ve yapı tekniği gibi kemer ve tonoz çizimi de 15. Yüzyıl Türk formlarına uygun inşa edilmiştir. Her ne kadar minâre küçük bir çan kulesi gibi duruyorsa da buralarda eski bir kilise veya manastır bulunduğu sanılmamaktadır.


Mihrab:
Mihrabı basit, ince çerçeveli ve dört sıra stalaktitli yaşmaklıdır. Mihrab istikameti güneyden kuzeye 12 derecedir ve câminin kıble duvarının ortasında ve giriş ekseninde bulunmaktadır. Dış cepheye herhangi bir taşıntısı yoktur. Girintisi 1.00 m. kalınlığındaki duvar içinde kalmaktadır. Mihrabın yüzeyi bugün tamamen yağlı boya ile kaplıdır. Bu nedenle malzemesini belirlemek güçtür. Yalnız duvarı oluşturan malzeme ile yapıldığı ve üzerinin alçı ile sıvandığı anlaşılmaktadır. Yağlı boyaların sonradan yapıldığı aşikârdır. Duvardan 0.10 m. taşıntılı mihrab 1.98 m. genişlik ve 3.30 m. yükseklikte dış ölçülere sahip, dikdörtgen görünüşlüdür. Mihrabı çerçeve, dikdörtgen planlı hücre, mukarnaslı kavsara, köşelik ve taç gibi unsurlar teşkil etmektedir. Çerçeveyi mihrabı üç yönden dolanan düz yüzeyli iki bordür oluşturmaktadır. Bordürlerden dıştaki 0.06 m., diğeri, 0.22 m. genişlikte tutulmuştur. Bordürlerin her ikisi kademelenme yaparak birbirinden ayrılmıştır. Hücre, 1.13 m. genişlik, 0.46 m. derinlik ve 1.70 m. yükseklikte, dikdörtgen planlıdır. Yüzeylerinde herhangi bir süsleme yoktur. Kenarlarda, köşeli kademelenme yaparak yükselen kavsara, 0.91 m. yükseklikte, dört sıra mukarnasla meydana getirilmiştir. Mukarnas dizililer 0.22 m. - 0.24 m. arasında değişen boylardadır. Mukarnas sıralarından alttaki, ortada tek köşelerde üçerli yaprak şeklindeki yüzeylerle oluşturulmuştur. Diğer iki sıra ise, badem ve kanat formları ile köşelerdeki yapraklardan müteşekkildir. En üstte dilimli yarım küre biçiminde bir tepe nişiyle kavsara son bulmaktadır. Sonradan kavsaranın tamamı yaldızla boyanmıştır. Köşelikler, kavsara ve hücrenin iki yanında tabana kadar devam eden yekpare bir yüzeyden ibarettir. Herhangi bir süsleme unsuru bulunmamaktadır. Diğer yerleri gibi yağlı boya kaplıdır. Mihrabın üstünde boydan boya yatay uzanan silmeli bir taç bulunmaktadır. 0.17 m. Boyundaki taç, düz yüzeyli ve kademelenme yapan iki tepe silmeyle teşkil edilmiştir.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ŞU ÂNı ŞEVK EDeN BURSa
ZITLarı ZEVK EDeN >BURSa
GÜLdürüp<->AĞLAtıp SONra
SIRAT’a SEVK EDeN ->BURSa!.


ZEVK 7465

KaDER Getirdi KANBERLeR PARKI-ndasın KUL İhvÂNim!
“DELi AYTEN ÇİLLeLeri”n ->ÇARKIndasın KUL İhvÂNim!

YÜZÜne BAKtım SIRıttı!
->İÇİni ÇEKti ->KIRıttı!.

DEdİ: ->DEVRin DELİsiSÎN!. ->FARKIndasın KUL İhvÂNim!.


12.02.16. 13:14
brsbrsmm.. kanberLerpARKımzz..



Resim


Ebu İshak Mahallesi, Kamberler Parkı, Osmangazi-Bursa

Kamberler Parkı olarak bilinen Kız Yakup Parkı;
Şehir merkezinde vatandaşların keyifli vakit geçirebileceği bir yer haline gelen parkta tematik bahçeler, göletler, festivallerin yapılabileceği sahne, turizm ofisi, basketbol ve voleybol sahaları, mini futbol sahası, yürüyüş ve koşu yolları, kafeterya, restoran, yeşil alanlar, oturma, dinlenme alanları ve otoparklar bulunuyor. 150'ye yakın türde ağaç ve bitki ekilen parka Bursa'da iz bırakmış tarihi şahsiyetlerin heykelleri de konuldu. Bursa'da medfun bulunan Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk 6 padişahının heykellerinin yanı sıra, kılıç-kalkan heykelleri ile 25-30 yılını Bursa'da geçirmiş herkesin yakından tanıdığı Deli Ayten'in heykeli dikildi.

BUrası BURSa.. Osmanlı İmparatorluğumuzun Kurulup geliştiği diYÂR.. Sarayları BULunamayan İL 6 Padişahmız bu kudsal DiyYÂRda yatmaktadır.. Rahmetler olsun..

1. inci Osmanlı Padişahı: I. Osman (Gazi-Bey)..:

1299-1326 yılları arasında 27 yıl hükümsürdü.
Ertuğrul Gazi ve Halime Hatun’un oğlu; Ölene kadar tahttan inmedi..

2. inci Osmanlı Padişahı: I. Orhan (Gazi-Bey)..:

1326-1361 yılları arasında 35 yıl hükümsürdü.
Osman Gazi ve Mal Hatun’un oğlu; Ölene kadar tahttan inmedi..

3. üncü Osmanlı Padişahı: I. Murat.. (Hüdavendigâr-Şehid-1383'ten sonra Sultân..):

1360-1389 yılları arasında 29 yıl hüküm sürdü. .
Orhan Gazi ve Nilüfer Hatun’un oğlu; Ölene kadar tahttan inmedi.. Orhan Gazi ve Nilüfer Hatun’un oğlu; I. Kosova Muharebesi'nde şehid olana kadar tahttan inmedi..

4. üncü Osmanlı Padişahı: I. Bayezid.. (Yıldırım-Sultân-î İklim-i Rûm..):

1389-1402 yılları arasında 13 yıl hükümsürdü.
I. Murat ve Halime Gülçiçek Hatun’un oğlu; Ölene kadar tahttan inmedi..
Devrinde Anadolu Türk birliği sağlandı. Ankara Savaşı'nda Timur Küfrüne esir düştü (saltanatı bitti).. 1402 Fetret Devri başladı.. 8 Mart 1403'te Akşehir'de tutsakken öldü..

Fetret Devri: (1402–1413)

Fetret Devri, Bunalım Devri veya Fasıla-i Saltanat, Osmanlı hükümdarı Yıldırım Bayezid'in beş oğlundan dördü arasındaki taht kavgaları nedeniyle 1402'den 1413'e kadar süren kargaşa dönemidir. Bu süreç Yıldırım Bayezid'in 1402 de Ankara Savaşı'nda, Timur İmparatorluğu'nun kurucusu Timur'a yenilip esir düşmesi sonucu ortaya çıktı. Fetret Devri'nde birbirleriyle taht mücadelesine giren Yıldırım Bayezid'in oğulları Emir Süleyman, İsa Çelebi, Musa Çelebi ve Çelebi Mehmed'dir. Dağılan Osmanlı birliği, 1413 yılında, I. Mehmed (Çelebi Mehmet) tarafından yeniden sağlandı.

İsa Çelebi 1402-1406 arası..
Süleyman Çelebi 1402-1411 arası..
Musa Çelebi 1402-1413 arası..
Mehmet Çelebi 1402-1413 arası..

Fetret Devri'nin sonu:
5 Temmuz 1413'te Fetret Devri veya fasıla-ı saltanat devri kapandı ve Çelebi Mehmet Osman oğullarının tek padişahı oldu. 11 yıl süren Fetret Devrinde birbirinden cesur ve hükümdarlık etmeye yetenekli dört kardeşin birbirleriyle ölüm kalım savaşları yapmaları sonunda, en metânetli ve becerikli kardeşin tahtı ele geçirmesi ve Ankara Savaşı ile parça parça olmuş ve moralini yitirmiş Osmanlı devletinin kendini tekrar toparlaması ile sonuç bulmuştur. Bu sonucun şüphesiz Çelebi Mehmet'in tekrar tekrar hükümdarlığı kendi elinde toplamak için birçok kendi aleyhine fena sonuçlar doğmasına rağmen devamlı mücadele etmesi ve diğer kardeşlerinden şanslı olması nedeniyle ortaya çıktığı iddia edilebilir. Diğer taraftan, Çelebi Mehmet'in kardeşleri Süleyman, İsa ve Musa'nın gösterdikleri kusurlarından daha uzak olması ve yaşça küçük olmasına rağmen onlardan daha fazla dengelilik ve olgunluk göstermesi de bu sonucu açıklamaya yardım eder. Bu sonucun son bir açıklaması ise Çelebi Mehmet'in diğer kardeşlerinden en büyük farkının Anadolu medeniyetinin ve Anadolu kültürünün önemli merkezi olan Amasya'da çok yönlü bir kişi olarak yetişmesi ve olgunlaşması olabilir..


5. inci Osmanlı Padişahı: I. Mehmed.. (Çelebi-Kirişçi..):

I. Bayezid ve Devlet Hatun’un oğlu; 1413-1421 yılları arasında 8 yıl hüküm sürdü.. Ölene kadar tahttan inmedi..

6. inci Osmanlı Padişahı: II. Murad.. (Koca Sultân, Gazi..):

I. Mehmet ve Emine Hatun’un oğlu.. 1421- 1444 yılları arasında 23 yıl hüküm sürdü.. Kendi özgür iradesiyle oğlu II. Mehmed-Fatih lehine tahttan feragât etti…radiyallahu anhum..


Resim.. Ve...
Bursalı Romanlar, Kamberler Parkı'nda düzenlenen şenliklerle hıdrellezi coşkuyla kutlamaktalar.

Bursa'da çöküntü bölgesi halindeyken kentsel dönüşümle park haline gelen Kamberler Parkı'ndaki 500 yıllık Hatice Sultan Mescidi ve Sitti Hatun mescidlerinde restorasyon çalışmaları yapılmıştır.
Merkez Osmangazi Belediyesi, Çelebi Mehmet'in kızı Selçuk Hatun ile İsfendiyaroğlu İbrahim Bey'in kızı Hatice Sultan tarafından 1500 yılında yaptırılan ve Bursa'daki en güzel tuğla işçiliğinin örneklerinden olan mescidlerin Hatice Sultan Mescidi ile Oruç Bey'in kızı Sitti Hatun tarafından 1460 yılında yaptırılan Sitti Hatun Mescidi aslına uygun şekilde restore edilmiştir..


Resim

Deveciler Caddesi üzerinde bulunan Kamberler parkı içindeki Sitti Hatun Câmii..

Sitti Hatun Câmisi, Kamberler mahallesinde yer alan câmi kitabesine göre Hicri 864 (1459 – 1460) yılında Oruç Bey kızı Sitti Hatun tarafından yaptırılmıştır. Kare planlı asıl ibadet mekanı içten Türk üçgeni kuşağı, dıştan sekizgen kasnak üzerine oturtulmuş, kurşun toplamalı kubbe ile örtülüdür. Câmi, altta sekiz, üstte altı ve kubbe kasnağında üç pencere ile aydınlanmaktadır. 1956 yılında Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu tarafından restore ettirilmiştir. Osmangazi Belediyesi tarafından yürütülen “Kamberler Tarih ve Küttür Parkı Projesi” kapsamında çevresindeki salaş yapılar yıkılarak daha bir görünür duruma getirilmiş rahat bir nefes aldırılmıştır..

Sitti Hatun Câmisinde son cemaat alanı açık şekilde durmaktadır. Zaten bu tarz eski câmilerde genelde son cemaat yeri açık bırakılmış ama sonradan ya duvarla yada sac kaplamalarla kapatılmıştır. Yine Sitti Hatun Câmisinde kalkan duvarı bulunmakta. Sitti Hatun Câmisi, Bursa’nın merkezinde bulunmaktadır, görmek isteyenler için, Kamberler parkını bulmaları gerekmekte. Zaten Kamberler parkını bulduklarında otomatikman göreceklerdir…



Resim ÂŞıKk AYytENn..

DeLi Ayten’im/İZz..

Burası BURsa..AŞK’a Vef ÜLKESii..

Ayten Şenâşık ya da Bursalıların tanıdığı isimle “Deli Ayten”,
Bursa’nın ünlü Roman Mahallesi Kamberler kentsel dönüşümle parka çevrildiğinde heykeli dikilen bir Roman kadın. O parkta başka da hiçbir kadının heykeli yok.
Bursa’da çok ünlüdür “Deli Ayten”. Sokak sokak dolaşması, Kapalıçarşı esnafıyla diyalogları, kızdığında attığı taşları ama en çok da çantaları, davulu ve cümbüşüyle bilinir. Bilinir ama hikayesini anlatan azdır. İşte bu Ayten, 57 yaşında, 12 Mart 1992 günü Kızyakup Mahallesi’ndeki kulübesinde bir başına öldü.
Ayten’in heykeli 2009 yılında doğduğu, büyüdüğü ve öldüğü mahalle yıkıldıktan sonra yapılan parka dikildi. Gazeteler bu haberi “‘Deli Ayten’ Mahalleye Geri Döndü” başlığıyla verdi.

Bursa’da doğup büyümüş biri olarak yıllar sonra ufacık bir ajans haberinde “Deli Ayten Tiyatro’ya Uyarlanıyor” başlığını gördüğüm zaman işte bu yüzden çok heyecanlandım. Ama fark ettim ki bu heyecanımda pek yalnızım. Ben de sadece Bursalıların değil herkesin heyecanlanması için Ayten’in hikayesini dinlemeye Bursa’ya gittim.

Celal Bıyıklı yönetmenliğindeki oyunu Bursa Kültür Sanat Derneği çıkarıyor. Henüz prova aşamasında olan oyun Haziran’da seyirciyle buluşacak. Ayten: “Bir Deli Aşk Hikayesi” nin yazarı ve başrol oyuncularından biri de bu derneğin başkanı olan Arda Mat. Mat, Ayten’in kocası olan Cümbüş Hasan’ı oynuyor. Ama asıl başrol Ayten’e ve Ayten’i canlandıran Özlem Gültekin’e ait..

Dedim ya Ayten’i herkes bilir ama hikayesinden, neden delirdiğinden pek az kişi haberdardır. Mat önce bunu anlatmaya başlıyor.
“Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Recep Altepe Ayten’in heykelini diktiğinde birçok eleştiri aldı. “Neden bir delinin heykeli dikilir” diye sordular. Bu benim de dikkatimi çekti. Gerçekten de Ayten neden delirdi? İşte o zaman bunun üzerine araştırmaya başladım. Ayten’in yaşadığı mahalleye gittim, insanlarla konuştum. Sonuçta ortaya trajik bir aşk hikayesi çıktı."

“Ayten çok ufak yaşta Cümbüş Hasan’a âşık olur. Hasan istese de annesi Ayten’in Cümbüş Hasan ile evlenmesine izin vermez. Alkoliktir Hasan. Altı yıl âşık kalırlar birbirlerine. Altı yıl sonra Ayten’in annesi rıza verir evlenmelerine. Ayten ile Hasan bir buçuk yıl evli kalırlar. Ama dönem 1950’ler, global kriz var. Hasan iş bulamaz, yine meyhâneye gitmeye başlar. Çok ayrılıp barışırlar ama bir gün Hasan meyhânede ölüverince Ayten delirir.”

Mat, doğru düzgün bir Roman Müzikali yapmayı amaçladıklarını söylüyor. Önyargıların değil, Romanların gerçek yaşamlarının ortaya konacağı bir oyun yapmayı planlıyorlar.
“Müzikali gerçekçi bir Roman Müzikali olarak yapmaya çalışıyoruz. Olmayan davranışlar, olmayan kavgalardan sonra hayal ürünü dans etmeler falan yok. Olduğu gibi aktaracağız."
“Müzikleri mahallenin çalgıcıları yapacak. Konuşmalarından tutun hareketlerinden, kavgalarına, danslarına kadar her şeyi olduğu gibi yapmaya özen gösteriyoruz. Sulu ya da absürd değil, Ağır Roman tadında olsun istiyoruz. Bu insanların hayatlarını nasıl yaşadıklarını göstermek istiyoruz.”
Oyunda yetmiş kişilik bir kadro çalışacak. Dansçılar ve tiyatrocuların yanı sıra müzikalde Roman müzisyenler de yer alıyor. Ayten’in kardeşi Bayram Şenpınar’ın bestelediği müzikler oyunda Çalgıcı Mektebi’nde kadrolu Roman müzisyenler tarafından kendi enstrümanlarıyla seslendirilecek. Danslar da yine Kamberler’in sokaklarında dans edildiği gibi doğal olacak.

İki perdelik oyun hem komedi hem de dram. Ayten’i canlandıran Özlem Gültekin oyunda Romanların yaşadıkları ayrımcılığı, Ayten’in hikayesi üzerinden anlattıklarını söylüyor.
“Ayten küçükken menenjit hastalığı geçiriyor ama ilaç bulunamadığı için konuşma engelli oluyor. Bu yüzden yalnızlaştırılmış bir karakter. Oyunda Ayten’in yalnızlığı üzerinden Romanların toplumda nasıl yalnızlaştırıldıklarını izliyoruz aslında.”


Bıyıklı: Bugün kim aşkı için delirir ki?

Oyunun yönetmeni Celal Bıyıklı Ayten’e “Deli” demediklerini, bu oyundan sonra da kimsenin diyemeyeceğini söylüyor.
“Ayten’e toplum deli gözüyle baktı. Aşkı için delirecek kim var ki aramızda? Ayten deli değildi, onu bir şey deli etti, aşkı için hayatını fedâ etti. Ayten divÂNe gibi Bursa sokaklarında dolaşıyor ama aslında Hasan’ını arıyor. Seyirci bu oyunu izlediği zaman artık ‘Deli Ayten’ demeyecek, ‘Ayten’ ya da ‘Ayten Abla’ diyecek.”
Ayten, Hasan öldükten sonra Bursa sokaklarında beyaz elbisesi, Hasan’ın ona hediye ettiği çantalar ile Hasan’ın cümbüşü ve davuluyla gezmeye başlıyor. Kapalıçarşı ve Uzunçarşı esnafı Ayten’i hem seviyor hem de birazcık korkuyor. Çünkü kızdığı zaman çantasında taşıdığı taşlarla indiriveriyor camı Ayten. Kimse de bir şey diyemiyor.


Kamberler'de bir Roman kadın heykeli:

Resim

Bursa Kültür Sanat Derneği’nin tiyatro ekibin yanından ayrıldıktan sonra teyzemle Ayten’i ziyarete Kamberler’de Romanlar’ın evlerinin yıkılıp yerine yapılan parka gittim. Yolda teyzem anlattı. Yıllarca çarşıda çalıştığı için tanıyormuş Ayten’i.
“Sabahları aynı saatte gelirdi. Esnaf çok severdi Ayten’i. Sabah ona poğaça alırlar ardından Ayten de yola düşerdi. Akşam da hep aynı saatte geri dönerdi. Her gün böyleydi. Sonra bir gün gelmemeye başladı. Öğrendik ki evinde bir başına ölmüş.”
Ayten 1935’te Kamberler’de geldi dünyaya, 1992’de Kamberler’de göçtü bu dünyadan. Öldükten sonra da mezarı Bursa esnafı tarafından yapıldı. Pınarbaşı’ndan kaldırılan cenazesine üç bin kişi katıldı.
Ayten’in doğup büyüdüğü yerler hep park oldu şimdi. Bakımsız, terk edilmiş bir park. Ayten de bir başına o parkta Bursa’ya bakıyor. Ama tahtalar çürüse de ufak bir yeşil alanı yeni çapalamışlar. Sevindik teyzemle. (EA)


Elif Akgül


nOt: Şu ÂNda ise GÜL Bahçesi HÂlinde... KUL İhvÂNi..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

DELi GÖNLüm YÂRYÂResi
AHh!.ım ÜFfLer PÜNAREsi
Bir GaRiB CÂMi TiMuRTaŞ
AYRı DÜŞmüş ->MiNÂResi!.


ZEVK 7482

KÛN KervÂNın KIRATı O ki ->SıRAT SıRTında sAVaŞta
feyeKÛN KıTMÎRi KULu ->NaKiL KaLBde ->AKıL BAŞta

KuL İhvÂNim BURSA’SInda
ZEMZEMi ->ALtIN TASI’nda

İKİNDİmiz CEM’ EYyLedik.. ->CÂN CÂMisi TiMURTAŞ-ta..


23.02.16 15:44
brsbrsmmm..timurtaşCÂMimizz..


PÜNARE: Yörükçede pürNÂRe-PüNÂRe, ocağı damdaki bacaya ulaşımını sağlayan dikey kanaldır..


Resim

Kara Timurtaş Paşa CÂMisi.:

Merkez Osmangazi ilçesi Demirtaş Mahallesi’nde bulunan tarihi Timurtaş Paşa Câmii, hemen yanı başında ayrı bir ünite şeklinde yükselen ilginç minâresi ile dikkat çekiyor. Birbirine kemerlerle bağlı 6 adet tuğla sütun üzerinde, altında şadırvan olacak şekilde inşa edilen, yerli ve yabancı turistlerin görmeden geçmediği minâre, 1390 yılında yapılan Câmiden ayrı olarak, biraz ileriye birbirine kemerlerle bağlı 6 adet tuğla sütun üzerinde, altında şadırvan olacak şekilde inşa edilmiş.
Câmi ile minâreyi, aradan geçen genişçe bir yol ayırıyor. Câmi ile minârenin neden ayrı yerlere yapıldığı ise bilinmiyor. Mahallenin yaşlılarından 84 yaşındaki İbrahim Şentürk, minârenin Câmiden neden ayrı yapıldığını bilmediklerini söyledi. Şentürk: “Bu minâre yıkıldı 64 yılında yeniden yapıldı. Minâre Câmiden ayrı yapılmış. Neden yapılmış bilmiyorum. İlk maşta mescidmiş, sonra Câmiye çevrilmiş.” dedi.


Resim

DİYARBAKIR'daki 4 AYAKLI MİNARE İLE BİRLİKTE EŞİ BENZERİ YOK:

Diyarbakır'ın Sur ilçesinde halk arasında “Dört Ayaklı Minâre” diye bilinen Şeyh Matar Câmii’nin minâresi ile birlikte Türkiye’de başka örneği bulunmamaktadır.
Timurtaş Paşa Câmii, 1390 yılında Kara Timurtaş Paşa ve oğulları tarafından yapılmış. Minâresinin bildiğimiz kadarıyla Türkiye’de eşi benzeri yok. Câmi ile birlikte yapılmış ve hâlâ vazifesini yapmaya devam ediyor..


CâMİ VE ŞADIRVANIN TARİHİ:

Tarihi kaynaklardaki farklı bilgilere göre Câmi, 1389-1390 yıllarında Timurtaş Paşa'nın oğlu Ali Bey tarafından veya Yıldırım Beyazıt'ın emiri Kara Timurtaş Paşa tarafından yaptırılmış. Câminin minâresi yapıdan ayrı olarak Câminin kuzeyinde birbirlerine kemerlerle bağlı altı adet tuğla ayak üzerine oturtulmuş. Minâre kaidesini oluşturan bu ayakların ortasında da bir şadırvan bulunuyor. Osmanlı mimarisinde bir benzerine daha rastlanmayan bu minâre Bursa Eski Eserleri Sevenler Derneği tarafından 1966 yılında onarılmış. Kaide üzerinde kesme taş örgülü altıgen bir kısımdan sonra zencirek motifleri ile bezeli, tuğla gövdeli minâre yükseliyor. Minârenin şerefe altı dört sıra kirpi saçakla hareketlendirilmiş. Minârenin gövdesinde bulunan tuğla örgüler petek kısmında da devam ediyor.

Kara TİMURTAŞ PAŞA.:

Kara TİMURTAŞ PAŞA. artık sıranın İstanbul’a geldiğini söyleyerek İstanbul’un fethi için Yıldırım Bayezid’i teşvik etti. İstanbul kuşatmasında bulundu, fakat Haçlı kuvvetlerinin Niğbolu’ya yürümesi yüzünden kuşatma kaldırıldı. Niğbolu Fetihnâme’sine göre bu savaşta Anadolu beylerbeyi sıfatıyla yer almıştı. Savaşın kazanılmasının ardından muhtemelen tekrar Anadolu’ya döndü ve 1397’de Yıldırım Bayezid’in Karaman seferine katıldı. Kaynaklara göre Akçay savaşında esir düşen Alâeddin Bey ona teslim edilmiş, o da muhtemelen daha önce esir alınmasına karşı duyduğu intikam hisleriyle onu katlettirmişti. Kaynaklarda Yıldırım Bayezid’in bu olaya çok üzüldüğü kaydedilir. Bundan sonra gözden düştü, yaşlılığı sebebiyle artık bir daha kendisine görev verilmedi. Ankara Savaşı’nda ve savaşın ardından meydana gelen karışıklık yıllarında nerede olduğu konusu açık değildir. Bazı Osmanlı kaynaklarında Timurtaş Paşa’nın da Ankara Savaşı’na katıldığından ve oğullarıyla birlikte Timur’a esir düştüğünden, Kütahya’daki hazinede bulunan para ve mallar dolayısıyla Timur tarafından azarlandığından, hatta savaşta hayatını kaybettiğinden söz edilirse de bunların doğru olması ihtimali zayıftır. Zira onunla birlikte iki Timurtaş Paşa daha kaynaklarda zikredilmiş ve yapılan araştırmalarda bunlar birbirine karıştırılmıştır. Muhtemelen yaşı ilerlediği için idarî işlerden çekilen Timurtaş Paşa son yıllarını Bursa’da geçirmiştir. Nitekim Ramazan 806’da (Mart 1404) burada vefat ederek yaptırdığı Câminin yanındaki türbesine gömüldü. Türbe kitâbesinde kendisinden “melîkü’l-ümerâ” şeklinde bahsedilmesi dikkat çekicidir. Günümüzde Bursa’daki Timurtaş mahallesi onun adından gelir.

Uzun yıllar önemli görevlerde bulunan Timurtaş Paşa bazı kaynaklarda yeni askerî teşkilâtın oluşturulmasındaki rolüyle de anılır. Fakat bu bilgiler daha çok geç tarihli kaynaklarda yer alır. Bunlara göre İslâm ülkelerinden gelip devletin hizmetine giren Arap, Acem ve Türkler’den kapıkulu ocaklarından biri olan sipahi bölüğünü meydana getirmiştir. Ayrıca geri hizmet görevi yapan voynuk teşkilâtının da kurucusu diye gösterilir. Rumeli beylerbeyiliği sırasında yerli hıristiyan askerlerine timar vermesiyle Osmanlı ordusunun yerli askerî zümrelerce benimsenmesini sağladığı ifade edilir. Yine Orhan Bey zamanında beylerin ve askerî erkânın kırmızı renkli üsküf giymesi işine ön ayak olduğu belirtilir. Bunun yanı sıra bölüklerin sancaklarının renklerinin ve şekillerinin onun tarafından tesbit edildiği ileri sürülür. Ancak bütün bunların doğruluğu konusunda kesin bir şey söylemek zordur. Bununla birlikte Timurtaş Paşa’nın önemli ve nüfuzlu bir aile teşkil ettiği söylenebilir. Dört oğlu ve ailenin diğer fertleri Rumeli uç kesiminde ve devlet kademelerinde önemli görevlerde bulunmuştur. Oğlu Yahşi Bey, I. Murad ve Yıldırım Bayezid zamanında Balkanlar’da faaliyet göstermiştir. Niş ve Pravadi’nin fethi sırasında oynadığı rolle kaynaklarda adı sıkça geçmektedir. Kosova savaşında da öncü birliklerin kumandasını üstlenmiş, Ankara Savaşı’nda hayatını kaybetmiştir. Diğer üç oğlu II. Murad’ın cülûsunun ardından ortaya çıkan Düzme Mustafa isyanının bastırılmasındaki hizmetleri dolayısıyla bir süre vezir olarak divana katılmıştır. Daha sonra Oruç Bey Anadolu beylerbeyiliğine getirilmiş, Ali Bey Saruhan sancak beyliği yapmıştır. Bu ikisi İzmir Beyi Cüneyd’in ayaklanmasının bertaraf edilmesinde önemli hizmetlerde bulunmuştur. Ali Bey’in Manisa’da bir Câmisi vardır. Diğer oğlu Umur Bey’in Âşıkpaşazâde’nin râvileri arasında yer aldığı bilinmektedir. Âlim bir zât olan ve 865’te (1461) vefat eden Umur Bey Bursa, Biga ve Afyon’da Câmi, Edirne’de mescid yaptırmıştır. 859 Muharrem (Aralık 1454-Ocak 1455) tarihli vakfiyesi Bursa’daki Câmisinin cephesinde iki parça halinde taşa kazdırılmıştır..


Resim

Timurtaş Paşa Türbesi.:

Gazi Timurtaş Paşa Türbesi, Atatürk Caddesi ile Cemal Nadir Caddesi’nin kesiştiği köşede, Çakır Hamamının karşısında tophane yokuşu başlangıcında yer almaktadır..
Sultan I. Murad’ın kumandanlarından, Anadolu Beylerbeyi Gazi Timurtaş Paşa’nın bugünkü türbesini 1945 yılında, Bursa Valisi Haşim İşcan’ın isteğiyle Bursa Eski Eserleri Sevenler Derneği yaptırmıştır.
Kesme taş, üzeri açık ve üç yüzü parmaklıklarla çevrili türbenin içerisinde Gazi Timurtaş Paşa’nın basit bir mezarı vardır. Türbenin kapalı yüzünün iç tarafındaki mermer kitabede şunlar yazılıdır:


“Gazi Timurtaş Paşa Hüdavendigâr Murad’ın emirlerinden, Yıldırım Beyazıt’ın Anadolu Beylerbeyi, İsa Çelebi’nin veziri ve kumandanı olup, Ulubat cenginde 1403’de şehid olmuş ve buraya gömülmüştür. ALLAH rahmet eylesin”.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ERENLer DeHRidir ->BURSa
NÂZ-NiYÂZ NeHRidir BURSa
..VeFÂKÂRdır.. SeFÂKÂRdır..
->ŞEHîDLer ŞeHRidir BURSa!.


ŞEHîDLik ki;

ŞEHîDLer SıRRın SERTÂCı
CÂNda ->CÂNÂN’a MiRÂCı
ReSÛLULLAH GÖZÜn NÛRu
TEVHîD TeKEMMÜLün TÂCı!.


ZEVK 7512

ULU CÂMimimİZde CEM’ÂN.. ->CÂNda ->CeNNet HAVASI-nda
ŞEHîDLer ->KEVSER SUNduLar.. ->ZÂHiRin ZEMZEM TASI-nda
ŞE’ÂN ŞEHÂDet ŞÛHuna
>ŞEHîDLer AZîZ RÛHuna
“BİZ BİR-İZ ->BiRr YÜRek OL!.”duk ->BiNBiR HATiM DUÂSI-nda!.


13.03.16. 12:52
brbrsm..uLuCÂMii..



Resim

BiNBiR HATiM DUÂSI:

Bursada yaşayan Erzurumlu kardeşlerimizin beldelerindeki bu yüce geleneği Bursa’da da Başlatıp yaşatmaya MuhaMMedî Gayret göstermişlerdir.. 4 yıldır devam eden bu güzellik bu yıl 12 mart 2016 –ki Erzurum’un Ruslardan kurtuluş günü- da Bursa ULu CÂMimizde, okunmuş olan 24.047 hatim, 40.000 YâSîn ve 100.00 Tevhid Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, ehl-i beyti, ashabı, tümm ŞEHİDlerimİZe ve ÜMMetine DUyuruLmuş-BUyurulmuştur.. Ben ve GönÜLümde nAKLen BİZ BİR-İZ OLduk BiNBiR HATiM DUÂSInın 484.üncüsüne iştirak ettik... EL hamdu LiLLâHi RaBBi’L ÂLeMînn..

BiNBiR HATiM DUÂSI TARİHİ:

BiNBiR HATiM DUÂSI’nı rüyâsında gördüğü Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemden emirle başlatan PİR ALİ BABA, YAVUZ SULTAN SELİM Döneminde Yaşadığı Biliniyor..

“Abideleri Ve Kitabeleri İle Erzurum Tarihi” kitabının 345. sahifesinde bahsedildiğine göre Pir Ali Babanın hicrî 945 milâdî 1533 yıllarında yaşadığı anlaşılmaktadır. Pir Ali Babanın yaşadığı dönem Yavuz Sultan Selim ve oğlu Kanunî Sultan Süleyman’ın Osmanlı padişâhı olduğu yıllardır. Bu dönem Osmanlı Devletinin yükselme ve gelişme yıllarıdır. Bu yıllar aynı zamanda ilim, sanat ve edebiyat alanında büyük gelişmeler olduğu ve günümüze kadar gelen kalıcı eserlerin meydana geldiği yıllardır. Bu ortamda yetişen Pir Ali Baba, âlim, fazıl, zâhid bir mübârek zât olup, o devrin büyük zenginlerindendir. Düzcü Köyünde mutasarrıflık yapan Ali Baba: "Eğer her yıl 1001 hatim okursanız Allahü Teâlâ bu memleketi hususiyetle zelzeleden korur." diyerek mâliki bulunduğu 8 köyden 4’nün gelirini tamamen (meşâyih ve ulemâdan olan evâdtları nezâretinde) Erzurum’da yılda bir defa okunmasını ihdas ettiği “Bin Bir Hatimler”e vakf etmiş ve bu hatimler o günden sonra Erzurum’da sürekli okutularak, Birinci Cihan Harbi yıllarına kadar devam etmiştir. Binbir hatim yılın son 15 günü ile bir sonraki yılın ilk 15 gününde okunuyor. O yıllarda, Erzurum'un Rus işgali döneminde 4 yıl kadar kesintiye uğramış. Bir süre sonra Erzurum Müftüsü Hacı Muhammed Sadık Solakzâde ve o zamanın Erzurum milletvekillerinden Mühirzâde Asım Efendi ile Zihni Bey’ler tarafından yeniden okutulmasının temini için Mustafa Kemal Paşa’dan izin istihsal ettirerek “Binbir hatim”ler yeniden başlayıp devam etmiş ve günümüze kadar gelmiştir.


Resim

Pir Ali Baba’nın mezarı Erzurum Palandöken ilçesine bağlı Tepeköy Mahallesi ile Tuzcu (Düzcü) Mahallesi arasında Erzurum Ovası'na nazır kendi adını taşıyan Pir Ali Baba Tepesi üzerinde bulunmaktadır. Kaddesallahu sırrahu.. Rahmetler yağsınn İnşâe ALLAHu TeÂLÂ..

Mutasarrıf: Tasarruf hakkı ve salâhiyyeti olan. Tasarruf eden. Bir işi kendi isteğine göre idâre eden. Bir malın sahibi. * Eskiden, vilâyetten küçük olan Sancağın en büyük idâre âmiri.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


BİLmeyENin BUZu BURSA
KaDERimin ->TUZu BURSA
KÛNfeyeKÛN -> OYUNumda
kOYUN>KuRDu>KUZu BURSA!.

ZEVK 7540

->ReSûLULLAH NEFesÎnde ->EZÂNLar ÇAĞLar BURSA’da!
YEDi DAĞdın AKS SESÎnde ->GöNLüMü BAĞLar BURSA’da!.

->UYKU İÇİnde ki ->DUYMaz!
->DUYar da >DİLemez Uymaz!.

İnsÂN ŞAŞkın!. İnsÂN TAŞkın!. ->EZÂNLar AĞLar BURSA’da!.
->ULU DAĞı-n ->YELi OLurum!
->GÖKçe DEREm SELi OLurum!.

DeRD EDeRim ->DELi OLurum!. ->YÜreĞim DAĞLar BURSA’da!..


28.03.16 04:48
brbrsmm..sabAHh ezÂNımızzz..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim BİZ BİR-İZzz..

ELESt mAHşERi-ne ERmek
CÂNını ->SIRAT-a SERmek
HÂL-i HAZIR >şU HAYyatta
kOLAY İŞ mi CÂNın Vermek!.


ZEVK 7543

“ReSûLULLAH ŞeHÂDeti”-n -> ŞÂHİDLeri ->ŞEHİTLeri!
“PINARBAŞI”-nda ->yANyANa ->bU VaTAN’ın YiĞiTLeri!

CÂNı ->KuRBÂN BÂZÂRInda
EL HAYy HAKk’ın NÂZÂRInda

DİRİ KuR'ÂN ->MeZÂR TAŞı.. EZEL<->EBED hER ÂN DİRi!.


30.03.16 15:07
brbrsmm..PINARBAŞI ŞehidLiği..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

İNiŞ-ÇIKıŞ-DÜZde BURSA
BAHar-YAZda-GÜZde BURSA
KARAKIŞ -> HASsret GECEsi
YÂR GELse GÜNDÜZde BURSA!.


ZEVK 7607

BURAsı ->BURSA BÂZÂRı ->MecNÛNLarın MestÂNesi
GEYiKLi BaBa VaKFıdır.. ->KEHR-ü-BÂRdır KestÂNesi

ATEŞe DÜŞürdü SEVdÂ
CiĞERim PİŞirdi SEVdÂ

HAFTada biR ADReS OLdu.. GÜLüm HAYAT HastÂNesi!.


12.05.16 13:17
brsbrsbzr..hYythstÂNesi..



GEYiKLi BaBa VaKFıdır..
KEHR-ü-BÂRdır KestÂNesi.:


Bursa’nın Fethinde Orhan Gazi Bey, büyük yardımını gördüğü Hak Erenler Geyikli BaBa’ya: “A’sâmı göğe atacağım, yere düşünceye kadar ne dilersen senindir!.” Deyip de a’sâyı göğe atınca.
Geyikli BaBa kaddesallahu sırrahu: “KestÂNe Dağı Dervişlere vakıftır Sultanım!. “der.. O gündür bu gündür.. KestÂNe Dağının KestÂNelerini halk toplar bedel ödemez!..


Resim

KEHR-ü-BÂR: Cevher saçan. * Güzel sözler söyleyen…Çağlar öncesinde çam ağaçlarından sızmış reçinelerin taşıllaşmasıyla oluşmuş, süs eşyası yapımında kullanılan, açık sarıdan kızıla değin türlü renklerde olabilen, kolay kırılabilen, bir yere hızlıca sürtülüp hafif cisimlere yaklaştırıldığında onları kendine çeken, yarı saydam bir madde.
Toplumlarda bazı süs eşya yapımında kullanılan açık sarıdan kızıla kadar çeşitli renklerde yarı saydam, kolay kırılabilen ve bir yere gömüldüğü zaman ufak cisimleri kendine çekme özelliği kazanan bir fosildir.
Parlaklık ve renk açısından onu hiçbir saydam taş ile kıyaslamak mümkün değildir. Kehribara yapışan fosilleşmiş böcekler, yabani bitkilerin fazla oluşu, diğer taşlarda görülmeyen önemli özelliklerdendir.
Kehribardan çeşitli kadın eşyaları yanında, tesbih ve ağızlık da yapılmaktadır..


KestÂNe: Kerestesine kurt giremeyen, kayıngiller familyasından, uzun ömürlü bir ağaçtır. 35 metre boyuna ulaşabilir ve kuvvetli bir gövdeye sahiptir. Önce düz olan kabuğu sonra derin yarıklar ve çıkıntılardan oluşur. Yaprakaları 10-20 cm uzunluğunda, kenarları dikenli, kısa saplıdır. Çiçekleri, dallarının ucunda topluca bir aradadır. Meyvelerin dışı dikenli bir kapsül içinde 2-3 adet tohumdan meydana gelir ve bu tohumlara kestane denir.
Yetiştiği Yerler : Vatanı Türkiye olan kestane Türkiye’nin genellikle Marmara, Ege ve Karadeniz bölgesinde yetişir.
Toplanması – Saklanması : Yaprakları Mayıs’tan Ekim’e kadar toplanarak kurutulur ve kaldırılır. Meyveleri Eylül ve Ekim aylarında çatlayarak içindeki tohumları (kestaneleri) kendiliğinden yere dökülür ve buda toplanarak kurutulur ve nemsiz bir yerde muhafaza edilir.


Faydaları:
Kabız yapıcıdır.
Varis ve basur memelerinin meydana gelmesini önler.
Midenin rutubetine ve kan tükürmeye faydalıdır.
Rengi güzelleştirir, cimaya kuvvet verir.
Kabukları çay gibi haşlanarak suyu içilirse ateş düşürür, sinirleri yatıştırır, balgam söktürür.


Resim

GEYİKLİ BABA ve ORHAN GAZİ BEY

Orhan Gâzi, Bursa'nın fethinde yardıma gelen evliyânın gönlünü almak, onların bereketli duâlarına kavuşmak için bir imâret yaptırdı. Onları Bursa'ya dâvet etti. Bu arada Bursa'nın fethinden sonra bir daha görmediği Geyikli Babanın da gelmesini istedi ve: "Eğer gelmezse, ben varıp elini öpeyim." dedi. Geyikli Babayı arayıp buldular. Sultân’ın sözünü arz ettiler ve Bursa'ya dâvet ettiler. Geyikli Baba bu dâvete rızâ göstermedi: "Sakın Orhan da gelmesin. Dervişler gönül ehli olurlar, gözetirler. Öyle bir vakitte varırlar ki, vardıkları zamanda ettikleri duânın kabûl olmasını arzu ederler." buyurdu.
Gidenler:"Bâri Orhan Gâziye duâ et." Dediklerinde: "Biz onu hâtırımızdan çıkarmıyoruz. Her zaman devletine duâ ile meşgûlüz. Onun İslâmiyete hizmeti sebebiyle, sevgi ve muhabbeti kalbimizde taht kurmuştur." diye haber gönderdi. Aradan zaman geçti. Geyikli Baba, dergâhının yanından bir çınar dalı keserek omuzuna alıp yola revân oldu. Doğru, Bursa Hisarına vardı. Pâdişâh sarayına girip, avlu kapısının iç tarafına, getirdiği dalı dikmeye başladı. SultanOrhan Gâziye haber verdiler: "Bir derviş gelmiş, saray avlusuna ağaç diker." dediler. Sultan çıkıp hâli gördü. Bu dervişin Geyikli Baba olduğunu bildi. Geyikli Baba, ağacı dikince doğruldu ve Orhan Gâziye: "Bu hatıramız burada kaldığı müddetçe, dervişlerin duâsı senin ve neslinin üzerindedir. Senin neslin ve devletin bu ağaç gibi kök salacak, dalları çok uzaklara ulaşacak, evlatların dîn-i İslâma çok hizmet edecekler." deyip; "Kökü sâbit, dalları ise göktedir." meâlindeki, İbrâhim Sûresi 24. âyet-i kerîmesini okudu. Az sonra da geldiği gibi gitti.Diktiği ağaç ulu bir çınar oldu. O ağacın bugün Bursa'da hazret-i Üftâde'ye giden Kavaklı Caddedeki çınar ağacı olduğu söylenmektedir..


أَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللّهُ مَثَلاً كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرةٍ طَيِّبَةٍ أَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَاء
Resim---"E lem tere keyfe daraballâhu meselen kelimeten tayyibeten ke şeceratin tayyibetin asluhâ sâbitun ve fer’uhâ fi’s- semâ (semâi).: Görmedin mi ki, Allah nasıl bir örnek vermiştir: Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir.”
(İbrâhim 14/24)

Geyikli BaBa kaddesallahu sırrahu KİMdir?.
Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında uçta faaliyet gösteren, talebeleriyle birlikte gazâlara katılarak yeni beldeler fetheden "Rûm abdalları"ndan ve "Alperen" dervişlerden biri olan Geyikli Baba, bu târihlerde uzak diyarlardan gelip Osmanlı topraklarına yerleşen Bâbâî-Vefâî şeyhlerinin en önde gelenleri arasında yer alıyordu. Hakkındaki mevcut bilgiler, elimize ulaşan yırtık bir arşiv belgesine ve Âşık Paşa-zâde ile Oruç Beg'in naklettiği rivâyetlere dayanır.
Selçuklu Devleti'nin târih sahnesinden çekilmesi üzerine, bu coğrafyada yaşayan Şeyh Edebâlî, Âşık Paşa, Muhlis Paşa ve Elvan Çelebi gibi Bâbâî-Vefâî şeyhleri, Selçuklu Sultânı III. Alâeddîn Ferâmerz'in bağımsızlık alâmetlerini göndererek açıkça tanıdığı Osmanlı uç bölgesine yerleşmeye ya da faaliyetlerini burada devâm ettirmeye karar vermişlerdi. Rivâyete göre Türkmen asıllı bir şeyh olan ve Azerbaycan'a bağlı Hoy'da yaşayan Geyikli Baba da, Orhan Gâzî döneminde bir geyiğe binerek müridleriyle birlikte Batı Anadolu'ya gelmiş ve İnegöl çevresine yerleşmişti.
Geyiklerle dolaştığı ve geyiğe bindiği, hattâ geyikler üzerinde sefere katıldığı için "Geyikli Baba" lâkabıyla anılan Baba Sultan'ın, kendisi gibi abdalân-ı Rûm'dan olan Yûnus Emre -kuddise sırruh- Hazretleri'nin, "Dîvân"ındaki:

Geyiklü'nüñ ol Hasân söz eyitmiş kendüden
Kudret dilidür söyler, kendünüñ söz nesidür?.

(Yunus Emre, "Dîvân", s. 299, nşr.: Abdülbâki Gölpınarlı, bas.: İstanbul, 1943.)

Beytinden asıl adının "Hasan" olduğu anlaşılmaktadır. İsmâil Beliğ'in "Güldeste'-i Riyâz-ı 'İrfân"daki ifâdesine göre ise gerçek adı "Ulvî Baba"dır.
(İsmâil Belîğ, "Güldeste-i Riyâz-ı 'İrfân" ("Târîh-i Bursa"), s. 220-222, bas.: Hüdâvendigâr Mtb. Bursa, 1302.)

Bursa'nın fethine talebeleriyle birlikte katılan ve buraya bağlı pek çok beldenin fethinde önemli bir rol oynayan Geyikli Baba, Kızılkilise'yi müridleriyle tek başına fethedince şöhreti Orhan Gâzî'nin kulağına kadar gitmişti.
Orhan Gâzî'nin önde gelen kumandanlarından Turgut Alp de, Geyikli Baba'nın has müridleri arasında yerini almıştı. Âşık Paşa-zâde'nin rivâyetine göre; Orhan Gâzî'nin Keşiş dağı (Uludağ) eteğindeki dervişleri teftiş ettirdiğini işitince, Turgut Alp bir adamını göndererek: "Benüm köylerüm yanında bir nice dervîş geldi, mukîm oldı; aralarında bir dervîş vardur, gâh gâh varur dağda geyicekler (geyikler) ile gezer bir nice gün, ve hayli mübârek kişidür!" dedi.

(Âşık Paşa-zâde, "Tevârîh-i Âl-i 'Osmân", s. 122, H. N. Atsız neşri, bas.: Türkiye Yayınevi, İstanbul, 1949.)

Orhan Gâzî: "'Aceb kimüñ mürîdidür? Soruñ kendüden!" emrini verince gelip sordular, Geyikli Baba: "Baba İlyâs mürîdiyin, Seyyid Ebû'l-Vefâ târikindenin!" cevâbını verdi. Bunun üzerine Orhan Gâzî Baba'yı yanına dâvet etti, fakat kabul etmedi; gelmediği gibi: "Sakın Orhân dahi gelmesün!" diye haber gönderdi. Haberi işiten Orhan Gâzî: "N'îçün gelmez ve beni n'îçün komaz anda varmağa?" deyince: "Dervîşler göz ehli olurlar, (vakıt) gözedürler. Dahı vaktında varurlar kim du'âları makbûl olına!" cevâbını iletti.
(Âşık Paşa-zâde, "Tevârîh-i Âl-i 'Osmân", s. 122, H. N. Atsız neşri, bas.: Türkiye Yayınevi, İstanbul, 1949.)

Bir gün Geyikli Baba Orhan Gâzî'ye haber vermeksizin bir kavak-çınar fidanı alıp, Bursa sarayındaki avlu kapısının iç tarafına dikmeye başladı. Durumu Orhan Gâzî'ye haber verdiklerinde hemen geldi, fidanın çoktan dikilmiş olduğunu gördü. Orhan Gâzî henüz sormadan, Baba: "Teberrükümüzdür! Bu oldukca, dervîşlerüñ du'âsı saña ve neslüñe makbûldür!" deyip duâ etti ve sonra da çekip gitti. Geyikli Baba'nın hâlinden ve sözlerinden çok etkilenen Orhân Gâzî, hemen bulunduğu yere giderek: "Dervîş, bu İnegöl nevâhîsiyle senüñ olsun!" dedi, fakat Baba: "Mülk, mal Hakk'uñdur, ehline virür, biz anuñ ehli degülüz!" diyerek bu teklifi reddetti. Orhan: "Ehli kimdür?" deyince: "Hakk Te'âlâ dünya mülkini sizüñ gibi hânlara ısmarladı, malı dahı mu'âmele ehline ısmarladı kim, kulları biri-biriyle mesâlihin (işlerini) görsünler diyu. Bizlere gün yeñi, nasîb olan rızk dahı yeñi!.." cevâbını verdi.
Fakat Orhan Gâzî teklifinde ısrâr edip: "Dervîş! N'ola benüm de sözümi kabûl itseñ?" deyince, ricâsını kırmayarak: "Şu karşuda turan depecükden berü yircügez dervîşlerüñ havlısı olsun!" dedi. Orhan Gâzî bu sözü işitince Şeyh'in duâsını alıp oradan ayrıldı.

(Âşık Paşa-zâde, a.g.e., s. 122-123.)

Geyikli Baba'nın İnegöl'deki köyüne âit arşiv kayıtları günümüze kadar ulaşmıştır. "Hüdâvendigâr Livâsı Tahrîr Defterleri"nde "Karye'-i Geyiklü Baba"
(BOA, "Tapu Tahrîr Defteri", nr.: 166 (Mücmel Defter), vr. 109.)

Ve "Bâbâyiler karyesi" adı altında zikredilen bu köyün, onbeşinci yüzyıl sonlarına âit bir tahrîr kaydı şöyledir:
"Geyiklü Baba Karyesi:
Karye'-i Bâbâyiler ki, vakfdur, Orhân Beg'den Baba'ya. Şimdi Sakar-oğlı Muhammed tasarruf ider. Hâne: 34. Bir hâs degürmen var, yılda biş müdd buğday hâsıl olur. Bir hammâm var, Temürtaş-oğlı Umûr Beg vakf itmiş, yevmî üç akça, yılda: 1080. Ve Burûsa şehrinde iki vakf dükkânı var, hâsıl: 420. Ve mezkûr Bâbâyiler yirinde bağçalar mukâta'asından yılda: 400. Ve bir hâs bağça var, yılda: 100. Ve bir erlük kestânesi var ve koz var: 100."

(BOA, "Tapu Tahrîr Defteri", nr. 16016, vr. 20; Ö. L. Barkan - E. Meriçli, "Hüdâvendigâr Livâsı Tahrir Defterleri", c. I, s. 110. bas.: TTK, Ankara, 1988.)

Orhân Gâzî'nin Geyikli Baba için inşâ ettirdiği türbe ve külliye, günümüzde Bursa'nın Kestel İlçesine bağlı "Babasultan" Köyünde yer almaktadır. Rivâyete göre câmiinin avlusundaki asırlık koca çınar, Geyikli Baba tarafından saraydaki ağaçla aynı gün dikilmiş olup bugün hâlâ dimdik ayaktadır. .
Talebeleriyle birlikte Bursa'nın fethine bizzat katılmış olan ve Kızıl-kilise'nin fethinde büyük yararlılıklar sağlayan Geyikli Baba'nın bu icraatları ve bu sırada meydana gelen ilginç bir vak'a Dîvân-ı hümâyûn kayıtlarına yansımıştır. Bu arşiv kaydı, önce Ahmet Refik ve daha sonra Hilmi Ziyâ Ülken tarafından birkaç defâ yayınlanmıştır.

(Ahmed Refik, TOEM içinde, "Dîvân-ı Hümâyûn Kuyûdâtı" başlıklı makâlede; a.mlf., "Bizans Karşısında Türkler", s. 169-170, bas.: Ma'rifet Matba'ası, İstanbul, 1927; Hilmi Ziyâ Ülken, "Anadolu'da Dînî Rûhiyât Müşâhedeleri", Mihrâb mecmû'ası, sy.: 13-14, s. 447, İstanbul, 1340.)

Son kısmı yırtılmış olan, elimizde ancak yarısı mevcut olan bu belgede "Geyikli Baba" hakkında şu malûmât yer alır:
"Kutbu'l-'ârifîn Şeyh Geyiklü Baba Hôy'dan gelmişdür. Bir ulu geyige binüb gelmişdür, geyikler kendüye musahhar imiş, gelüb İnegöl'de mekân dutmış. Merhûm Sultân Orhân pâdişâh Hazretleri'nüñ Burûsa fethinde, merhûm Orhân pâdişâh ol kal'ayı feth iderken kutbu'l-'ârifîn Şeyh Geyiklü Baba dahı ol cânibde üç yüz altmış kapulı bir kilîsâ varmış, 'Kızıl kilîsâ' dimekle meşhûr imiş, ol kilîsâ'ı kendüler feth itmişler. Ceng iderken bir kestâne ağacı varmış, cengi ider idermiş, ol kestâneye vardukda ol kestâne yarılub Baba'yı saklar imiş, kâfirler arar bulamazlar imiş. Sabâh gine çıkub ceng iderdi, erenlerle, bu nev'-ile alınmışdur. O zamânda Hazret-i Orhân pâdişâha şöyle de haber virmişler ki: “Hôy”dan bir er gelüb, ulu geyige binüb Kızıl-kilîsâ'yı aldı!.” Ve bu cevâbı virmişler, virdüklerinde merhûm Orhân pâdişâh: “Baba mey-hôrdur” diyu iki yük 'arakî gönderüb, Baba dahı yanındaki Baba Sultân ile…"

(Ahmed Refik, "Geyikli Baba Hakkında Vesîka", Bizans Karşısında Türkler, s. 169-170.)

Resim

GeYiKLi BaBa kaddesallahu sırrahu KİMdir?.

Bursa’dan İnegöl’e giderken her daim tabelasını gördüğüm az da olsa hikayesini bildiğim hem köy hem de evliyâ vardı. Bu evliyâ bilinen adıyla Geyikli Baba yada Baba Sultan ve köy ise tahmin edeceğiniz gibi Babasultan Köyü. Bu yazımızda Geyikli Baba Hazretlerini tanıtacağız diğer yazımızda ise Babasultan Köyünü sizlere tanıtmış olacağız.
Geyikli Baba yada Baba Sultan, miladi 1275 – 1350 yılları arasında yaşamış, Osmanlı Devletinin kuruluşunda mâneviyat ve cesaret örnekleri sergilemiş gazi – derviş önderlerinden biridir. Geyikli Baba bilindiği üzere insanların vermiş olduğu isimdir, asıl adı ise “Hasan” olduğu, çağdaşı Yunus Emre’nin manzumesinden bilinmektedir, bir diğer isim ise Bursalı İsmail Beliğ’in dediğine göre “Ulvi Baba”dır. Fakat Yunus Emre’nin ismi daha doğru olduğu kabul edilmektedir.
Geyikli Baba Hazretleri, Anadolu’ya Azerbaycan’dan gelmiş bir derviştir, fotoğraflarda göreceğiniz iki ufak çocuğun demesi Horasan’dan gelmiş. Geyikli Baba, İnegöl yakınlarında yer alan ve türbesinin bulunduğu Babasultan Köyüne yerleşmiş ve tıpkı kendisi gibi müridlerinin de geyiğe binip Bursa’nın fethine katılmıştır.
Bu yazının yayınlandığı tarihlerde yayınlanan bir tv dizisi oldukça ilgi görüyor, Diriliş Ertuğrul dizisinde önemli karakterlerden olan Turgut Alp, karşımıza burada da çıkıyor ve Geyikli Baba Hazretleri ile çok samimi olarak görüştüğü ve hatta Geyikli Baba’nın müridi olduğu bilinmektedir.
Turgut Alp, Orhan Gazi’ye Geyikli Baba’dan bahsetmiş ve menkıbeleri dinleyen Orhan Gazi, Geyikli Babayı görmek için huzuruna davet etmiş ama Geyikli Baba bu davete itibar etmemiş, ayrıca “Sakın Sultan da bana gelmesin” diye de haber göndermiştir.Orhan Gazi ki, o zamanın hükümdarı bu cevabın hikmetini merak edip sordurunca tarihe iz bırakacak şu cevabı almıştır:
“Dervişler basîret ehlidir, yerli yerince hareket etmeleri zarurîdir. Aksi halde İstikametten saparlarsa duaları kabul olmaz. Sizlerse, ümmetin emânetçilerisiniz. Bu durumda sizler, serhad askeri, bizlerde dua askeriyiz. Zaferler, dua askerleriyle serhad askerlerinin müşterek gayretleri neticesinde elde edilir. Bu muvaffakiyete ulaşma istikametinde serhad askerleri, nasıl harp ilmiyle cesaretle techiz ediliyorlarsa; Dua askerlerinin de, dünya meyil ve muhabbetinden uzak tutulmaları zaruridir. Dolayısıyla korkarım ki benim sizin yanınıza gelişimle vâki olması muhtemel olan atıyye ve ikramlar, dervişlerimizin kalblerine dünya muhabbeti sokar ve âhiret muhabbetini azaltır. Böylece siz de, biz de zarar görenlerden oluruz… Sultanım Ancak bilesiniz ki, vakti gelince görüşmemiz gerçekleşir inşallah..”
Bir zaman sonra Geyikli Baba Hazretleri, Bursa’ya gelir ve Orhan Gazi’nin saray avlusuna bir çınar diker ve diktikten sonra İbrahim Sûresinin 24. ayetini okur. âyetin meali olan “Kökü sabit, dalları ise göklerdedir” anlamında ki gizli mânâlar, devletin bu ağaç gibi kök salacak, dalları çok uzaklara ulaşacak, evlatları Din-i İslam’a çok hizmet edecekler… deyip duasını eder ve saray kapısından ayrılır. Zaman gösteriyor ki, diktiği ağacın ulu bir çınar olması ve Osmanlı evlatlarının İslam’a hizmetleri, duanın kabul olduğuna işârettir inşallah.
Orhan Gazi, Geyikli Baba Hazretlerine gönlünden bir hediye olarak İnegöl ve çevresini teklif eder fakat Geyikli Baba, “Mülk Allah’ındır. Ehline verir, Biz ehli değiliz” diyerek kabul etmez. Fakat Orhan Gazi ısrar eder ve bunun üzerine Geyikli Baba, verileni kabul etmemenin kibir olacağından korkar ve: “Şu karşıda olan tepecikten geriye olan yerler dervişlerin avlusu olsun” der. Orhan Gazi, Ehlullah’a hürmette kusur etmeyip devletin temelini onlarla yoğurduğundan, Geyikli Baba’nın ikramını kabul etmesine çok sevinir ve büyük bir sevinç içinde ellerine kapanır ve öper.
Bu sanırım Osmanlı Devletinin temelinde yatan ihtişam, kuvvet ve sırdır. Bu sırra vakıf olan Orhan Gazi de Geyikli Baba’nın hayır duasını almış ve vefatından sonra ona bugün kü adıyla Geyikli Baba Türbesi olarak bilinen türbe ve Baba Sultan Câmisini yaptırmıştır.
Geyikli Baba Türbesinde iki adet sanduka bulunmaktadır, bunlardan birinde Geyikli Baba Hazretleri, sanırım diğerinde de Germiyanoğulları’ndan saltanat sahibi bir kimse iken saltanatı terkedip Geyikli Baba’nın hizmetine giren bir büyüğün mezarı olduğu söylenmekte. Bu da gösteriyor ki, Geyikli Baba’ya gösterilen itibarın mevki makam tanımadığıdır.


Resim

Geyikli Baba Türbesinde fotoğraflarda görebileceğiniz gibi, Türbenin bahçesinde Doğu Çınarı olarak bilinen bir çınar ağacı Geyikli Baba Hazretleri tarafından dikilmiştir ve yaşı 720 dir. Bu çınar ağacının boyutları ise çapı 3,75 metre çevre 11,50 metre boyu ise 24 metredir. Bu çınar ağacı, sitemizde tanıttığımız İnkaya Çınar Ağacından bile 120 sene daha yaşlıdır.
Geyikli Baba Türbesinin arkasında bir de ufak bir mezarlık bulunmakta, bu mezarlıkta sanırım şehidler yatmaktadır, belki de dervişlerinden bazıları.
Geyikli Baba Türbesi, yer olarak İnegöl Yolu üzerinde Bursa’nın Kestel İlçesine bağlı bir köyde bulunmaktadır. Türbeye İnegöl yolundan sağa sapılarak gidiliyor, Babasultan Barajını geçtikten sonra biraz daha yol gidince karşımıza çıkan ilk köy olan Babasultan Köyünde bulunmaktadır. Tahminen Eskişehir-Ankara karayolu üzerinden 5-6 kilometre mesafede yer almaktadır. Bu yazımızda ayrıca Babasultan Câmisinin de fotoğrafları bulunmaktadır. Fotoğraflarda görülen iki çalışkan çocuk olan Sebahattin ve Metehan’ı buradan tanıtmak isterim, ben türbeyi ziyaret ederken onlar arkada yer alan hazirede mezarların üzerinde ki otları yolarak temizliyorlardı. Ne kadar büyük bir şeref ve hizmet, bu ruh hiç bir zaman kaybolmasın inşallah.
Osmanlının kuruluşunda ki feyiz ve bereketin günümüz de de devam etmesi dileğiyle..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim Irgandımızz..

NErdEN NEre KaDERe BaKk!
AŞKtır >KaDERin YAŞAmaKk!
ALLAH -> VekîL -> KeFîL BİZe
HAKkta HAKtan HAKkadır HAKk!.

..celle celâlihu…

ZEVK 7644


KİMseLer SEVemez ->BURSA’m ->SENi ->KıtMÎR ÖRTÜsünde!
ERgüvÂN rENkLi ÇiLLeLer ->ZeHiR ZeMZem ->ZeVk SÜSünde!

YALnızLık HASsrete DÜŞtü
GÖNLümüz GuRBete DÜŞtü

->BAKışLarım ->YıLdız YıLdız.. ->YÂR ->IRGANDı KÖPRÜsünde!.


15.06.16 11:23
voiciistnbL..edirnekapı..


IRGANDı KÖPRÜsü:

BUrası BURSA’mda, Gök Dere üzerindeki en önemli yapı Irgandı Köprüsü’dür . Dünya üzerinde dört arastalı köprüden biri olan Irgandı Köprüsü, Osmangazi ve Yıldırım ilçelerini birbirine bağlar. Çeşitli kaynaklarda Irgandı Köprüsü’nün 1442 yılında Pir Ali oğlu Tüccar Muslihiddin tarafından mimar Abdullah oğlu Timurtaş’a yaptırıldığı ifade edilmektedir. Tarihi kaynaklara göre üzerinde, 31 dükkan ve bir mescidden oluşan tonozlu kagir bir yapı ile köprünün ana taşıyıcı tonozunun her iki yanında birer adet depo (ahır) bulunan köprü, 1855 depreminde büyük hasar görmüş ve üzerindeki kagir yapı yerine irili ufaklı ahşap dükkanlar inşa edilmiştir. 1922 yılında kenti terk eden Yunanlıların bombalaması sonucu köprü yeniden tahrip olmuştur. 1949 yılında köprü betonarme olarak ve orijinal haline göre 60 cm. daha yüksekte yeniden yapılmıştır. 1988 yılından 2004 yılına kadar süren çeşitli bireysel ve kurumsal çabalar sonucunda, 2004 yılında 19. yüzyıldaki durumuna uygun olarak restore edilen köprü günümüzde çeşitli el sanatı atölyelerini ve dükkanları içermektedir. 17. yüzyılda Bursa’ya gelen Evliya Çelebi, bu köprünün mimarisi ile ilgili öyküler anlatmaktadır.
Resim
Cevapla

“►Kul ihvâni ZEVKleri◄” sayfasına dön