Mecnun-Leylâ AŞK İLEsi Ah-ı AŞK!..
Kara Sevda Birr BİLEsi Ah-ı AŞK!..
Âşıkların AŞK ÇİLEsi Ah-ı AŞK!..
Ahmakların Nafilesi Ah-ı AŞK!..
05.12.09 02:13
Gönderilme zamanı: 05 Ara 2009, 10:29
gönderen nur-ye
HAS-AN yazdı:
Gönderilme zamanı: 05 Ara 2009, 11:36
gönderen karani
hey vefası olmayan cefası çok
sendeki gurbeti ayrılıkmı zan ettin
döktüğün her gözyaşını denizmi sandın
nice elem varki rahmet nice dert varki ganimet
Gönderilme zamanı: 05 Ara 2009, 12:49
gönderen HAS-AN
HAVVA ADEM TARAFINI
KOR-A GÖMMÜŞTE
ÇÖL AYAZINI BEKLEMEKTE
SALIVERMİŞDE YAŞLARINI
BULUTLARLA BİR
ÇİLELERİ A- DEMLENMEKTE
ÇÖL AYAZINDA ÜRYAN
RUHUM
DOLUNAYI SEYR-E KOYULMUŞTA
GECENİN BEYAZINDA
GÜNEŞİ SAYIKLAMAKTA
AH- I AŞK İLE
041220090215
Gönderilme zamanı: 05 Ara 2009, 13:15
gönderen ayyildiz
***Ah-ı Aşk çekene sor ***
***
Ah-ı Aşk Bülbül çeker, Gül aşkla yıkanır,*
Ah-ı Aşk Mecnun çeker, Leyla nemalanır,*
Ah-ı Aşk Ferhat çeker, dağ gözü sulanır,*
Ah-ı Aşk Uslu çeker, Gülzâr sevdalanır.*
***
Ah-ı Aşk kâlb yangını, yanmayan ne bilir,*
Ah-ı Aşk gül tufanı, dalmayan ne bilir,*
Ah-ı Aşk bal yamanı, banmayan ne bilir,*
Ah-ı Aşk mey baygını, tatmayan ne bilir.*
***
Ah-ı Aşk ahiri Nur, berk sonrası Rahmet,*
Ah-ı Aşk zahiri Nur, şevk sonrası haşyet,*
Ah-ı Aşk tahiri Nur, zevk sonrası saffet,*
Ah-ı Aşk bahiri Nur, meşk sonrası iffet.*
***
Ah-ı Aşk sen neymişsin, gözümde gül sürme,*
Ah-ı Aşk eylemişsin, yâr defterim dürme,*
Ah-ı Aşk eylermisin, can halimi görme,*
Ah-ı Aşk dilermisin, var aşıkı yerme.*
***
Aşık Uslu
05.12.2009 13:13 Samsun
Gönderilme zamanı: 12 Ara 2009, 23:54
gönderen meryemnur
Gönderilme zamanı: 09 Oca 2010, 12:38
gönderen kulihvani
AŞK N Ki?
seNde ki!..
Ah AH-ı AŞK Ah!..
Yedi yönlü ÇİLEymiş AŞK
Sinsice SIZI Gibi
İLEymiş AŞK
BİLEymiş AŞK
SEVen-SEVilen-SEVgili
SÖZe Sığmyan SEVgi..
Leylâ Zülfün Tarıyorum
Arap Saçı Darmadağın
Mecnûn Kayıp Arıyorum
ÇÖL Farkında mı Sıcağın
Bir dese Yaa Dağlar Taşlar
Talan Oldu GÜL Bağlarım
İçim Yanar da Ağlarım
İçime Sızarken Yaşlar
İçimden Neler Geçer
N ler..
Ve Bir MEDİNE Ezânı Başlar
Allahuekber! Allahu zülcelâlü ekber!.
09.01.10. 12:08
aksr-ay ezn
Gönderilme zamanı: 09 Oca 2010, 13:47
gönderen HAS-AN
BATAKLIKTAN BUHAR OLUP
UÇ-AN
ARŞ-A ÇIKIP
ARZ-A DÜŞEN
HER DAMLA İÇİN
İÇİM AHHH ÇEKER
SIZLAYAN AH-IMIN İÇİNE
BİNLERCE AH-I AŞK DÜŞER
Gönderilme zamanı: 14 Oca 2010, 10:51
gönderen nur-ye
''AŞK!; AYNı ATEŞte yANmanın, AYNı ACIsını PAYlaşmak dEĞİLmidir? ''
ALLAHu Zü'l-Celâl: “Kâinâtı ben yarattım! Bedenini ben yarattım! Fiillerini ben yaratmaktayım! Düşüncelerinizi de ben yaratırım..” buyurmaktadır.
Sizi.. Yaratan:
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ ---“Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûni.: Ve Ben, insanları ve cinleri (başka bir şey için değil, sadece) Bana kul olsunlar diye yarattım.” (Zariyat, 51/56 )
Fiillerinizi.. Yaratan:
فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَكِنَّ اللّهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللّهَ رَمَى وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلاء حَسَناً إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ ---“Fe lem taktulûhum ve lâkinnallâhe katelehum, ve mâ rameyte iz rameyte ve lâkinnallâhe RaMÂ, ve li yubliyel mu’minîne minhu beLÂen hasenâ(hasenen), innallâhe semîun alîm: Onları siz öldürmediniz (Bedir’de o kâfirleri kendi kuvvetinizle öldürmediniz), ama onları Allah öldürdü; (Ey Rasûlüm, bir avuç toprak) attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Mü'minleri kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı.) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.”(Enfâl 8/17)
DÜŞÜNcelerinizi.. Yaratan:
وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ --- “Ve mâ teşâûne illâ en YEŞÂALLÂHu RaBBul âlemîn(âlemîne): Ve âlemlerin RaBBi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.” (Tekvîr 81/29)
Re: Ah-ı AŞK...
Gönderilme zamanı: 17 Oca 2014, 21:10
gönderen kulihvani
KeReM -> ASLI LeyLÂ->MecNÛN!. ASL-ın->fASLı AH-ı AŞKtır ki NÛN!.. bu muhteşem güzellik için caniçimizden teşekkürler GÜLcanımız.. hatırlarsın lisede kompozisyon dersi vardı edebiyatta.. bir konu verirler onu sen kotarırsın gönlünce..ortaokul biterken leyl-i meççâne-parasız yatılı lise imtihanı açıldı..ben pek takib imkanı bulamazdım.. kimya dersimize bir operetör doktor girmekteydi..benim yerime dilekçe yazmış..Niğde’de imtihana girdik.. “Çanakkale savaşıyla Cihan savaşı arasındaki farkı kompozisyon olarak yazın”süre 60 daika.. 13 adet kâğıt bitirmişim.. ve 636 kişi içinde Adana ERkeklisesini leyl-i meççâne-parasız yatılı yani devlet adına kazanmıştım.. bumuhteşemresimde;SıRR-ı NÛN var..NûNun NOKtası belli >Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.Ki Ak güvercin MUŞtusu..Ağzındaki ZeVK ZaRfımız.. NÛRuLLaH NÛNu Kâinât ZARFı.. ve İÇinde 28 Harf küllühum ESMÂ-yı HüsNÂ..eşkurki GÜL gönül…
KeReM -> ASLI LeyLÂ->MecNÛN!. ASL-ın->fASLı AH-ı AŞKtır ki NÛN!.. bu muhteşem güzellik için caniçimizden teşekkürler GÜLcanımız.. hatırlarsın lisede kompozisyon dersi vardı edebiyatta.. bir konu verirler onu sen kotarırsın gönlünce..ortaokul biterken leyl-i meççâne-parasız yatılı lise imtihanı açıldı..ben pek takib imkanı bulamazdım.. kimya dersimize bir operetör doktor girmekteydi..benim yerime dilekçe yazmış..Niğde’de imtihana girdik.. “Çanakkale savaşıyla Cihan savaşı arasındaki farkı kompozisyon olarak yazın”süre 60 daika.. 13 adet kâğıt bitirmişim.. ve 636 kişi içinde Adana ERkeklisesini leyl-i meççâne-parasız yatılı yani devlet adına kazanmıştım.. bumuhteşemresimde;SıRR-ı NÛN var..NûNun NOKtası belli >Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.Ki Ak güvercin MUŞtusu..Ağzındaki ZeVK ZaRfımız.. NÛRuLLaH NÛNu Kâinât ZARFı.. ve İÇinde 28 Harf küllühum ESMÂ-yı HüsNÂ..eşkurki GÜL gönül…
Arapçada 28 SESsiz harf vardır ki başta ELiF..
Elif Harfi Vahdeti Uluhiyyeti temsil eder sağdan ZÂHİren Birleşir SOLa Bâtına devamı yoktur ve EZEL olandır.. Vâhiddir-Ahaddir-TeKtir..
Arapçada SESli harf yoktur ve SESsiz harfleri seslendiren HAREKE Harfleri eklenir esasında ve onlar ELiF-Vav-Ye harfleridir..
Sessiz harften sonra ELiF harfi, “a-e” sesi verir ancak kendisi yazılmaz ÜSTÜN işaretiyle gösterilir Fetha denir.
Fetha - Üstün: Harfin üzerine çapraz şeklinde hafif eğik bir çizgi olarak koyulur. Koyulan harfe “a-e” arası bir ses verir. İnce harfleri “e” sesi , kalın sesleri ise “a” sesi ile okunur. بَ ifadesi “be” şeklinde okunur.
Sessiz harften sonra Vav harfi, “a-e” sesi verir ancak kendisi yazılmaz ÜSTÜN işaretiyle gösterilir Fetha denir.
Damma - Ötre: Harfin üzerine çizilen vav harfine benzeyen (fiyonka benzer) bir işarettir. Kalın harfleri “u” , ince harfleri “u ile ü” arası bir ses ile okutur. بُ ifadesi “bû” şeklinde okunur..
Sessiz harften sonra noktasız Ye-yatan Elif harfi, “a-e” sesi verir ancak kendisi yazılmaz ÜSTÜN işaretiyle gösterilir Fetha denir.
Kesra - Esre : Harfin altına çapraz şeklinde hafif eğik bir çizgi olarak koyulur. Koyulan harfe “i” veya “ı ile i” arası bir ses ile okutur. بِ ifadesi bi şeklinde okunur..
*
>TAHTın NOKTAsın BİLmeKlik:
Yatan ELİF TAHTına-altına Nokta aldımı “ب -Be” olur.. Bileliktir B SıRRıdır.. SıRR-ı Âli kerremullahi vechedir..
Velâyet ŞAHımız İmam Ali kerremullahi veche ne güzel Buyurmakta ki: “Tüm Kur'ân-ı Kerim Fâtihaya, Fâtiha Besmeleye, Besmele “Be- ب ” Harfine DERC edilse-yoğunlaştırılıp içine sokulsa; BEN o “Be” Harfinin NOKTAsı Olurum!” buyurmaktadır.
Ondandır ki Ali kerremullahi veche Sırrına eren İLİM Şehrine SALLeder-ULAşır..
---Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Ben ilmin şehriyim Ali kapısıdır. Şehre girmek isteyen kapıdan girmelidir!.”buyurdu. (Hazreti İbn-i Abbas’dan; Hâkim-i Nişaburî Müstedrek C. 3 S. 126)
---Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Ben hikmet eviyim, Ali kapısıdır” buyurdu. (Tirmizî Sahih C.2 S. 399.)
---Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Ali ilmin kapısıdır ve benden sonra ALLAH’dan getirdiğimi Ümmet’ime beyan edendir.Onu sevmek Îman’dır Ona buğzetmek nifaktır ve kendisine bakmak şefkattir”. (Ebu Zer (radiyALLAHu anhu)’dan; Deylemî Müsned’ul-Firdevs)
اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ ---“Allâhu nûrus semâvâti vel ard(ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun).:Allah, göklerin ve yerin nuru'dur. O'nun nuru, içinde misbah (lâmba) bulunan kandil (ışık saçan bir kaynak) gibidir. Misbah, sırça (cam) içindedir. Sırça (cam), inci gibi (parlayan) yıldız gibidir. Doğuda ve batıda bulunmayan mübarek bir ağacın yağından yakılır. Onun yağı, ona ateş değmese de kendi kendine ışık verir. Nur üzerine nurdur. Allah dilediğini nuruna hidayet eder (ulaştırır). Ve Allah, insanlara örnekler verir. Ve Allah, herşeyi en iyi bilendir.” (Nur 24/35)
İlk yaratılan Nûr-u MuhaMMed MîMidir.. ve ilk NOKTAdır NÛN fevkinde.. ---Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem bir Hadis-i Kudsîde: “ALLAH: “Seni kendi nûrumdan, diğer şeyleri de senin nûrundan yarattım.”buyurdu” buyurmuştur. (Îmân Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404; Aclûnî, Keşfu’l-Hâfâ I-265/827)
---Câbir B. Abdillâh (radiyallâhu anhu)’dan: “Yâ Resûlullah! Anam, babam Sana fedâ olsun, ALLAH’ın en evvel yaratığı şeyi bana söyler misin?”dedim. Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Yâ Câbir! Eşyâdan önce kendi nurundan (Nurullah) senin peygamberiyin nurunu yarattı ve şöyle buyurdu: “O nur ALLAH’ın kudretiyle dilediği yerlerde devredip gezerdi. O zaman ne levh, ne kalem, ne cennet, ne cehennem, ne melek, ne gök, ne güneş, ne ay, ne cin, ne ins var idi.” Ondan sonra buyurdu ki: “ALLAH Teâlâ mahlûkatı yaratmak istediği zamanda o nûru taksim edip 4 parça yaptı: İlk parçadan kalemi yarattı. İkinci parçadan levhi yarattı. Üçüncü parçadan Arş’ı yarattı. Dördüncü parçayı taksim edip 4 parça yaptı: İlkinden gökleri yarattı. İkincisinden yeri yarattı. Üçüncüsünden cennet ve cehennemi yarattı. Dördüncü parçayı yine taksim edip 4 parçaya ayırdı. Birincisinden mü’minlerin gözlerinin nûrunu yarattı. İkincisinden kalblerinin nûrunu yarattı ki o, ALLAH’ı bilmedir. Üçüncüsünden dillerinin nûrunu yarattı ki o da Kelime-i Tevhiddir.......” buyurmuştur. (İmâm Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175;İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404)
*
->KüLLî ESMâsına -> HÂMiLe:
Kaînâtta ÂDEMoğlu hariç canlı-cansız küllî şey yaptığından sorumlu değildir..
ÂDEMiyyet ise küllühum ESMÂ EMÂNeti yüklüdür..
إِنَّا عَرَضْنَا الْأَمَانَةَ عَلَى السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالْجِبَالِ فَأَبَيْنَ أَن يَحْمِلْنَهَا وَأَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْإِنسَانُ إِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا ---İnnâ aradnel emânete ales semâvâti vel ardı vel cibâli fe ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve hamelehal insân(insânu), innehu kâne zalûmen cehûlâ:Muhakkak ki Biz, emaneti göklere, arza ve dağlara arz ettik (sunduk, teklif ettik). Onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular. Ve insan onu yüklendi. Muhakkak ki o (nefs), çok zalimdir, çok cahildir.”(Ahzâb 33/72)
*
-> SeBBeHÂ-sı->Es SeLÂM İle:
ZeRRe – KüRRe“SeBBaha!” da..:
“SeBBaha”: يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ ---“YUSEBBİHU lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm(hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.”(Cuma 62/1)
Yusebbihu: tesbih eder. Sebbaha: yüzmek..
Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş RAKSı, hep sürecek her AN yeniden Yaratılanlarla ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâmindeyiz inşae ALLAH..
إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ---İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn:Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca:"Ol!" demesidir; o da, hemen oluverir!.” (Yâsîn 36/82)
*
-> YiRMi SEKiZ NEBÎ->İle:
Kur'ân-ı Kerimde 28 Peygamber aleyhi's-selâm ismi geçer ki kulun Tekemmülünde birer Manevî aşama safhasıdırlar.
Kur'ân-ı Kerimde adı geçen peygamber aleyhumu's-selâm:
İlki Âdem aleyhi's-selâm, sonuncusu ise Ebû’l-Kâsım Muhammed ibn ʿAbd Allâh ibn ʿAbd’ûl-Muttâlib aleyhi's-selâmdır.
Bu ikisi arasında sayısı bazı hadis kaynaklarına göre 124.000 olan başka peygamberlerden de bahsedilir: وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلًا مِّن قَبْلِكَ مِنْهُم مَّن قَصَصْنَا عَلَيْكَ وَمِنْهُم مَّن لَّمْ نَقْصُصْ عَلَيْكَ وَمَا كَانَ لِرَسُولٍ أَنْ يَأْتِيَ بِآيَةٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ فَإِذَا جَاء أَمْرُ اللَّهِ قُضِيَ بِالْحَقِّ وَخَسِرَ هُنَالِكَ الْمُبْطِلُونَ ---“Ve lekad erselnâ rusulen min kablike minhum men kasasnâ aleyke ve minhum men lem naksus aleyk(aleyke), ve mâ kâne li resûlin en ye’tiye bi âyetin illâ bi iznillâh(iznillâhi), fe izâ câe emrullâhi kudıye bil hakkı ve hasire hunâlikel mubtılûn: Andolsun senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan bazılarını sana anlattık bazılarını ise anlatmadık. Allah'ın izni olmadan hiçbir peygamberin bir mucize getirmesi sözkonusu olamaz. Allah'ın emri geldiğinde hak ile hükmedilir ve işte burada, (hakkı) geçersiz kılmaya çalışanlar hüsrana uğrarlar.”(Mü’min 40/78)
---Sahabeden Ebu Zerr el-Gifari radiyallahu anhu: “Ben Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme: “Yâ Rasûlullah! Nebîlerin ilki hangisidir?” diye sordum. “âdem'dir.” buyurdu. Ben tekrar: “O Nebî miydi?” diye sordum,“Evet o, Allah ile bizatihi konuşmuş bir Nebî idi.” dedi. Ben: “Yâ Rasûlullah!, peygamberlerin sayısı kaçtir?” diye sordum; “Yüzyirmidörtbindir.”buyurdular. (İmam Suyutî; ed-Dürrü'l- Mensur 1/125)
Ancak bu Peygamberlerden 25 tanesi Kur'ân-ı Kerim'de açıkça 3 tanesi ise anlamca yer almaktadır ki 4X7=28 NebîyuLLAH;
Kur'ân-ı Kerimde adı geçen Peygambelerin kronolojik sırasıyla isimleri ve genel bilgi:
1. Âdem aleyhi's-selâm:Kur’ân-ı Kerim’de adı 25 defa geçmektedir. İlk insan, ilk peygamber, ilk örtünen, toprağı ilk işleyendir. Allah onun cesedini topraktan, sonra da kendisine eş olsun diye Havva’yı O'nun kaburga kemiğinden yaratmıştır. Kendisine kitap olarak 10 sayfa verilmiştir.
2. İdris aleyhi's-selâm: Kur’ân-ı Kerim’de adı 2 defa geçmektedir. Astronomi ve matematikle ilk uğraşan, ilk defa iğne ile dikiş diken ve elbise yaparak giyen, ölçü ve tartı âletlerini ilk defa kullanan, ilk yazı yazanın O olduğu rivayet edilir. Kendisine 30 sayfalık suhuf indirilmiştir.
3. Nûh aleyhi's-selâm:Kur’ân-ı Kerim’de adı 43 defa geçmektedir. Kur’an’ın 71. sûresi onun adını taşımaktadır. Kavminden kendisine çok az kişi iman etmiştir. Karısı ve çocuklarından biri de iman etmeyenler arasındadır. Nuh tufanından sonra yeni bir nesil yaratılmıştır.
4. Hûd aleyhi's-selâm: Kur’ân-ı Kerim’de adı 10 defa geçmektedir. Kur’an’ın 11. sûresi o'nun adını taşımaktadır. Yaşadıkları yer olan İrem şehrinde, yüksek binalar inşa etme yarışına girmiş Âd Kavmine gönderilmiştir. Ticaretle uğraşmıştır.
5. Sâlih, aleyhi's-selâm:Kur’ân-ı Kerim’de adı 8 defa geçmektedir. Dağları ve yüksek kayaları oyarak inşa ettikleri görkemli evlerle ünlü Semud kavmine gönderilmiştir. Semudlular kendilerine denemek için gönderilen Salih aleyhi's-selâm’ın devesini öldürdüler. Ticaretle uğraşmıştır.
6. İbrahîm aleyhi's-selâm:Kur’ân-ı Kerim’de adı 69 defa geçmektedir. Kur’anın 14. sûresi onun adını taşımaktadır. Oğlu İsmail aleyhi's-selâm ile birlikte Kâbe’yi inşa etmiştir. Çok misafirperver biriydi. Kurban kesmeyi bize o öğretmiştir. Kendisine 10 sayfalık kitap verilmiştir. Babil hükümdarı Nemrut tarafından ateşe atılmış, ateş kendisini yakmamıştır. Halilullah yani Allah'ın dostu olarak anılır.
7. Lût aleyhi's-selâm:Kur’ân-ı Kerim’de adı 27 defa geçmektedir. İbrahim aleyhi's-selâm’a iman eden ilk kişidir, onunla birlikte hicret edenlerdendir. Sodom ve Gomora şehirlerinde yaşayan Lut Kavmine peygamber olarak gönderilmiştir.
8. İsmâil aleyhi's-selâm:Kur’ân-ı Kerim’de adı 12 defa geçmektedir. Çobanlık yapmıştır. Babası İbrahim ile birlikte Kâbe’yi inşa etmiştir. Hacla ilgili pek çok merasim ve kurban kesme konularında İbrahim aleyhi's-selâm ile birlikte Müslümanlara örnek olmuştur. Son peygamberimiz MuhaMMed aleyhi's-selâm onun soyundan gelmektedir.
9. İshak aleyhi's-selâm:Kur’ân-ı Kerim’de adı 15 defa geçmektedir. İbrahim aleyhi's-selâm’ın oğludur. Muhammed aleyhi's-selâm haricinde Kur’ân’da adı geçip de kendisinden sonra gelen bütün peygamberlerin atasıdır.
10. Ya'kub aleyhi's-selâm:Kur’ân-ı Kerim’de adı 16 defa geçmektedir. İbrahim aleyhi's-selâm’ın torunu, İshak aleyhi's-selâm'ın oğludur. Evlat acısı ile evlat ihaneti ile imtihan edilmiştir. Oğlu Yusuf aleyhi's-selâm’ın acısı dolayısıyla gözleri kapanmış, sonra ona kavuşmasıyla yeniden açılmıştır. Mısır’a gitmeden önce Filistin civarında peygamberlik yapmıştır. Diğer ismi İsrâil'dir. İsrailoğulları onun 12 oğlundan türemiştir.
11. Yûsuf aleyhi's-selâm:Kur’ân-ı Kerim’de adı 27 defa geçmektedir. Kur’an’ın 12. sûresi onun adını taşımaktadır. Yakub’un 12 oğlundan en çok sevdiği oğludur. Kardeşleri kendisini kıskanmışlar, kuyuya atmışlardır. Kendisine rüyaları yorumlama yeteneği verilmiştir. Bu bilgi ve yeteneği sayesinde Mısır’a yönetici olmuştur. Kur’ân-ı Kerim’de toplu olarak bir sûrede, baştan sona anlatılan tek kıssa onunkidir. Bu kıssa Kur’ân-ı Kerim’de “kıssaların güzeli” olarak nitelenmiştir.
12. Eyyub aleyhi's-selâm:Kur’ân-ı Kerim’de adı 4 defa geçmektedir. Çok ağır bir hastalık geçirmiş, sabrıyla sembol olmuştur.
13. Şuayb aleyhi's-selâm: Kur’ân-ı Kerim’de 11 defa geçmektedir. Hitabet yeteneğinden ötürü “Peygamberlerin Hatibi” olarak anılmıştır. Ölçü ve tartıda hile yapan Medyen ve Eyke halkına gönderilmiştir. Kızlarından biriyle Musa aleyhi's-selâm evlenmiştir.
14. Musâ aleyhi's-selâm: Kur’ân-ı Kerim’de adı 136 defa geçmektedir. Kur’ân-ı Kerim’de kendisinden ve mücadelesinden en çok bahsedilen peygamberdir. Şuayb aleyhi's-selâm’ın damadıdır. İsrailoğulları’na peygamber olarak gönderilmiştir. İsrailoğulları onun önderliğinde Mısır’dan çıkmışlardır. Kendisine Tevrat verilmiştir.
15. Harun aleyhi's-selâm:Kur’ân-ı Kerim’de adı 20 defa geçmektedir. Musa aleyhi's-selâm’ın kardeşidir. Onun yardımcısı olarak görevlendirilmiştir. Musa aleyhi's-selâm Medyen’den Mısır’a dönünce Harun aleyhi's-selâm’a Allah’ın buyruklarını iletmiş, o da bunları kabul ederek Musaaleyhi's-selâm’a yardımcı olmuştur. Güzel konuşması ve hitabet yeteneği, en güçlü özelliğidir.
16. Davud aleyhi's-selâm:Kur’ân-ı Kerim’de adı 16 defa geçmektedir. Sesi o kadar güzeldi ki sesine dağlar ve kuşlar eşlik ederdi. Önceleri Tâlût’un ordusunda bir asker olarak savaşmış, daha sonra Allah’ın kendisine verdiği peygamberlik ve hükümdarlıkla birlikte İsrailoğullarına kral olmuştur. Demirciydi. Kendisine Zebur verilmiştir.
17. Süleyman aleyhi's-selâm:Kur’ân-ı Kerim’de adı 17 defa geçmektedir. Babası Davud aleyhi's-selâm’dır. Babasının ölümünden sonra onun yerine hükümdar olmuştur. Hayvanlarla ve cinlerle konuşabilme yeteneğine sahip olduğuna ve emrinde onları çalıştırdığına inanılır.
18. Zülkifl aleyhi's-selâm: Kur’ân-ı Kerim’de adı 2 defa geçmektedir. Eyyub aleyhi's-selâm’ın oğludur. Sabreden, Allah’ın rahmetine ulaşan ve Salihlerden olduğu bildirilen peygamberlerdendir.
19. Yûnus aleyhi's-selâm:Kur’ân-ı Kerim’de adı 4 defa geçmektedir. Kur’ân’ın 10. suresi onun adını taşımaktadır. Asurluların başkenti olan Ninova halkına peygamber olarak görevlendirilmiştir. Bir yunus balığı tarafından yutulmuş ama daha sonra bu balık tarafından karaya çıkarılmıştır.
20. İlyas aleyhi's-selâm: Kur’ân-ı Kerim’de adı 3 defa geçmektedir. İsrailoğullarından Ba’l' a tapan topluma peygamber olarak gönderilmiştir.
21. Elyesa aleyhi's-selâm: Kur’ân-ı Kerim’de adı 2 defa geçmektedir. İlyas aleyhi's-selâm’a yardımcı olarak gönderilmiştir.
22. Zekeriyâ aleyhi's-selâm:Kur’ân-ı Kerim’de adı 7 defa geçmektedir. Süleyman'ın soyundandır. Kudüs’te Meryem aleyha's-selâm’in himayesini üstlenmiş, ona koruyuculuk yapmıştır. İsrailoğulları tarafından şehid edilmiştir.
23. Yahyâ aleyhi's-selâm:Kur’ân-ı Kerim’de adı 5 defa geçmektedir. Zekeriyya aleyhi's-selâm’ın oğludur. Adı daha önce hiç kullanılmamış bir isimdir ve Allah tarafından konulmuştur. İsâ aleyhi's-selâm’ın müjdecisidir.
24. İsâ aleyhi's-selâm:Kur’ân-ı Kerim’de adı 25 defa geçmektedir. Allah'ın mucizesi eseri babasız olarak doğmuştur. Daha beşikteyken konuşmuştur. Ölüleri diriltmiş, hastaları ve körleri iyileştirmiştir. Onun doğduğu sene miladî takvimin başlangıcı kabul edilir. Mesleği marangozluktu. Kendisine İncil verilmiştir.
25. MuhaMMed aleyhi's-selâm:Kur’ân-ı Kerim’de adı 4 defa geçmektedir. Kur’ân’ın 47. sûresi Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin adını taşımaktadır. Son peygamberdir. Bütün insanlığa gönderilmiştir. Kendisine Kur'an-i Kerim verilmiştir.
Bununla beraber, Kur'an-i Kerim'de kıssalar anlatılan; ancak açıkça peygamber oldukları zikredilmeyen ancak Rasûlullah! sallallahu aleyhi ve sellemin buyurduğu;
İnsanoğlu AKLı gerçeği ancak NAKLen DUYar/UYar/ANlayaBİLir..
تِلْكَ الرُّسُلُ فَضَّلْنَا بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ مِّنْهُم مَّن كَلَّمَ اللّهُ وَرَفَعَ بَعْضَهُمْ دَرَجَاتٍ وَآتَيْنَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ الْبَيِّنَاتِ وَأَيَّدْنَاهُ بِرُوحِ الْقُدُسِ وَلَوْ شَاء اللّهُ مَا اقْتَتَلَ الَّذِينَ مِن بَعْدِهِم مِّن بَعْدِ مَا جَاءتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ وَلَكِنِ اخْتَلَفُواْ فَمِنْهُم مَّنْ آمَنَ وَمِنْهُم مَّن كَفَرَ وَلَوْ شَاء اللّهُ مَا اقْتَتَلُواْ وَلَكِنَّ اللّهَ يَفْعَلُ مَا يُرِيدُ ---“Tilker rusulu faddalnâ ba’dahum alâ ba’d(ba’din), minhum men kellemallâhu ve rafea ba’dahum derecât(derecâtin), ve âteynâ îsâbne meryemel beyyinâti ve eyyednâhu bi rûhıl kudus(rûhıl kudusi), ve lev şâallâhu maktetelellezîne min ba’dihim min ba’di mâ câethumul beyyinâtu ve lâkinihtelefû fe minhum men âmene ve minhum men kefer(kefere), ve lev şâallâhu maktetelû ve lâkinnallâhe yef’alu mâ yurîd(yurîdu).:İşte biz bu peygamberlerin bazılarını bazılarına üstün kıldık. Onların içinde Allah'ın kendileriyle konuştukları vardır. Bazılarını ise derecelerle yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya da açık belgeler verdik ve onu Ruhu'l-Kuds ile destekledik. Allah dileseydi, onlardan sonra gelenler kendilerine açık belgeler geldikten sonra birbirleriyle çarpışmazlardı. Ama onlar ayrılığa düştüler; kimisi iman etti, kimisi de inkar etti. Allah dileseydi onlar birbirleriyle çarpışmazlardı. Ama Allah istediğini yapar.”(Bakara 2/253) * ->HARFler -> SEBEBi -> İle:
Arpaçada 28 harf vardır.. 4X7=28…
*
LÜBBü’l- LüBB LeBLeBi->İle:
ÖZün ÖZünün ÖZeti.. bir demir LeBLeBidir insanların ağzında AKLında ve’s- SeLÂMm..
Fırka-ı Nâciyyenin MuhaMMedî YOLcuları; hizibçilikten, taassubdan uzakta, Rabbânî, Kur'ânî, MuhaMMedî ve Ehl-i Beytî Ahlâkta MeLÂMîler olup, HAKK Teâlâ’nın Halkına, Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve SELLem Adına, Hesabına ve şerefine dâimâ “Emr-i bi’l- ma'ruf-İyiliği emretmek ve nehy-i Ani’l- münker-kötülüğü yasaklamak” Hasbî Hizmetindedirler. Rotalarını KeLÂMullah ve Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve SELLem ÇİZer.Onlar ulû’l-elbâblardır ki, Kur'ân-ı Kerîm'imizi ANlar da LÜBBü’l- LÜBBünü -> ÖZün ÖZünü ANlatırlar:
الَّذِينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ أَحْسَنَهُ أُوْلَئِكَ الَّذِينَ هَدَاهُمُ اللَّهُ وَأُوْلَئِكَ هُمْ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ ---“Ellezîne yestemiûne'l-kavle fe yettebiûne ahseneh(ahsenehu), ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulû'l-elbâb(elbâbi):Onlar, sözü işitirler, böylece onun ahsen olanına tâbî olurlar. İşte onlar, ALLAH'ın hidayete erdirdikleridir. Ve işte onlar; onlar ulûl'elbabtır (daimî zikrin sâhipleri)” (Zümer 39/18)
“EZELî ELeST” in ->AŞK-ın AHT-ının
TeCELLî-TeNeZzüL TeVHiD tAHT-ının
SEVen->SEVilenin ->SEVd bAHT-ının
YEDi RENĞin ALıp -> “AL”a SARan YÂRr!.
*
Şu ÂNı -> her cÂNda ->Şe’ÂN ŞeVKi EDip
“OLsun! OLmasın!”a >“OL-AN” SeVKi EDip
“ÖLÜM”ü -> “DOĞum”a >sAKLı ZeVKi EDip
->ZEHİRi – ZIKkımı -> “bAL”a SARan YÂRr!.
*
“KIRAT” ımı ->“KoR AT-EŞ” le DAĞlayıp!
hER NEFeS >ÖLdürüp ->SıRRın SAĞlayıp!
->“dÖRT AYaĞı” n ->KADERiyle BAĞlayıp!
“dÖRT MIH”ın DERdini >“nAL”a SARan YÂRr!.
*
“İLLİYyin” den -> “ESFEL” ine ->İNndirip!
->“ŞeHÂDEt in ->ŞeHVeti” ine ->bİNndirip!
DÜNyasın - Âhiretin ->“DÎN” de >dİNndirip!
->“BEŞİĞin BeLÂsı”n -> “sAL”a SARan YÂRr!.
*
“KULLarın ->KIBLEsi” n -> PaRa-PUL EDip!
“A T L A S – İ P E Ğ i”-ni ->YıRTıp ÇUL EDip!
->K u l ihvÂN’in ->tEK LOKmaya ->KUL EDip!
K ı t M Î R -in KaDERin -> “yAL”a SARan YÂRr!.
CÂH: (Câhe) f. Makam, mansıb. Kadr, itibar. MÂH: Mahveden. Resul-i Ekrem'in (aleyhi's-selâm) bazı kitablarda geçen bir ismidir. Nübüvvet ve risâletinin nuru, küfür karanlıklarını mahvettiğinden bu isim verilmiştir. Gökteki ay. Kamer. SAH: Meydan, yer, avlu, geniş yer.
Kul ihvÂNim -> AŞKı ANLAt
AŞK DEnen KanADI KırKkat
“ZüMRüD-ü ANKA KuŞu”nun
->KâF KÂLesi ->ki ->KÂİNÂt!.
ZEVK 5564
AŞK -> AT-EŞtir!. AŞK ->TALANdır!
AŞK -> YANgındAN gERi YALANdır!
AŞK -> “YAŞAnmayAN >YALAN”dır!
AŞK -> “KÛN feyeKÛN!” ->OL-ÂNdır!
AŞK >SAĞIRın GÖRdüğü-BİLdiği CemÂLdir
AŞK ->KÖRün DUYduğu-BULduğu CeLÂLdir
AŞK > KütüRüMün HaYy OLduğu KemÂLdir
AŞK > ÖLÜnün DİRİlip de YAŞAdığı HÂLdir!.
AŞK -> UYkuLardan AYık-BALLardan da ACIdır
AŞK ->KRaLLarın HaYyaLi->kÖLeLerin TACIdır
AŞK ->ZeMBEreği KURuLmuş SAATin SARKaCIdır
AŞK ->AŞK DOĞumun ÖLÜmü >ÖLÜMün İLACIdır!.
cenÂB: Büyüklük ifade etmek için, hürmet maksadı ile söylenir. CeÂB-ı HaKk, CenÂB-ı RasûL-i Kibriyâ aleyhisselâm.. gibi… cenÂBet: Pis. Gusletmesi lâzım gelen kimse. Hakka çokkkUzaklık hüLÂsaa!.