Re: KUL İHVÂNİ CUMA SOHBETİ, 7 OCAK 2011
Gönderilme zamanı: 12 Eki 2013, 06:08
Euzubillahîmineşşeytanirracim
Bi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm
قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
---“Kul huvallâhu ehâd(ehâdun) : De, o: ALLAH tek bir (ehâd)dir” (İhlâs 112/1)
اللَّهُ الصَّمَدُ
---“Allâhus samed(samedu) : ALLAH, Samed'dir (her şey O'na muhtaçtır, daimdir, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır).” (İhlâs 112/2)
لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ
---“Lem yelid ve lem yûled: O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.” (İhlâs 112/3)
وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ
---“Ve lem yekun lehu kufuven ehâd(ehâdun) : Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir.” (İhlâs 112/4)
ALLAHUEKBER!
Bi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm
قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
---“Kul huvallâhu ehâd(ehâdun) : De, o: ALLAH tek bir (ehâd)dir” (İhlâs 112/1)
اللَّهُ الصَّمَدُ
---“Allâhus samed(samedu) : ALLAH, Samed'dir (her şey O'na muhtaçtır, daimdir, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır).” (İhlâs 112/2)
لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ
---“Lem yelid ve lem yûled: O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.” (İhlâs 112/3)
وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ
---“Ve lem yekun lehu kufuven ehâd(ehâdun) : Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir.” (İhlâs 112/4)
ALLAHUEKBER!
Bi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm
قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
---“Kul huvallâhu ehâd(ehâdun) : De, o: ALLAH tek bir (ehâd)dir” (İhlâs 112/1)
اللَّهُ الصَّمَدُ
---“Allâhus samed(samedu) : ALLAH, Samed'dir (her şey O'na muhtaçtır, daimdir, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır).” (İhlâs 112/2)
لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ
---“Lem yelid ve lem yûled: O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.” (İhlâs 112/3)
وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ
---“Ve lem yekun lehu kufuven ehâd(ehâdun) : Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir.” (İhlâs 112/4)
ALLAHUEKBER!
Bi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm
قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
---“Kul huvallâhu ehâd(ehâdun) : De, o: ALLAH tek bir (ehâd)dir” (İhlâs 112/1)
اللَّهُ الصَّمَدُ
---“Allâhus samed(samedu) : ALLAH, Samed'dir (her şey O'na muhtaçtır, daimdir, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır).” (İhlâs 112/2)
لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ
---“Lem yelid ve lem yûled: O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.” (İhlâs 112/3)
وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ
---“Ve lem yekun lehu kufuven ehâd(ehâdun) : Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir.” (İhlâs 112/4)
ALLAHUEKBER!
Bi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ
---Kul eûzu bi rabbil felak(felakı): De ki: Sabahın Rabbine sığınırım. (Felak 113/1)
مِن شَرِّ مَا خَلَقَ
---Min şerri mâ halak(halâka) : Yarattığı şeylerin şerrinden, (Felak 113/2)
وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ
---Ve min şerri gâsikın izâ vekab(veKâbe) : Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, (Felak 113/3)
وَمِن شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ
---Ve min şerrin neffâsâti fîl ukad(ukadi) : Düğümlere üfüren kadınların şerrinden, (Felak 113/4)
وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ
---Ve min şerri hâsidin izâ hased(hasede) : Ve hased ettiği zaman, hasetçinin şerrinden. (Felak 113/5)
ALLAHUEKBER!
Bi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ
---Kul eûzu bi rabbin nâs(nâsi) : De ki: İnsanların Rabbine sığınırım. (Nas 114/1)
مَلِكِ النَّاسِ
---Melikin nâs(nâsi) : İnsanların malikine, (Nas 114/2)
إِلَهِ النَّاسِ
---İlâhin nâs(nâsi): İnsanların (gerçek) ilahına; (Nas 114/3)
مِن شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ
---Min şerril vesvâsil hannâs(hannâsi) : 'Sinsice, kalblere vesvese ve şüphe düşürüp duran' vesvesecinin şerrinden. (Nas 114/4)
الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ
---Ellezî yuvesvisu fî sudûrin nâs(nâsi) : Ki o, insanların göğüslerine vesvese verir (içlerine kuşku, kuruntu fısıldar); (Nas 114/5)
مِنَ الْجِنَّةِ وَ النَّاسِ
---Minel cinneti ven nâs(nâsi) : Gerek cinlerden, gerekse insanlardan (olan her hannas'tan Allah'a sığınırım). (Nas 114/6)
ALLAHUEKBER!
Bi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm
الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
---El hamdu lillâhi rabbi'l-âlemîn (âlemîne): Hamd (övme ve övülme), âlemlerin RABBi ALLAH'a mahsustur.'
الرَّحْمنِ الرَّحِيم
---Er-rahmâni'r-rahîm(rahîmi): O, Rahmân'dır ve Rahîm'dir.
مَلِكِ يَوْمِ الدِّينِ
---Mâliki yevmi'd-dîn(dîne): Din gününün mâlikidir
إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ
---İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn(nestaînu): (RABBimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.
اهدِنَا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ
---İhdina's-sırâte'l-mustakîm(mustakîme).: Bize doğru yolu göster
صِرَاطَ الَّذِينَ أَنعَمتَ عَلَيهِمْ غَيرِ المَغضُوبِ عَلَيهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ
---Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayri'l-mağdûbi aleyhim ve le'd-dâllîn(dâllîne): Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazâba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!
ALLAHUEKBER!
Bi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm
الم
---Elif lâm mîm: Elif, Lâm, Mîm (Bakara 2/1)
ذَلِكَ الْكِتَابُ لاَ رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِّلْمُتَّقِينَ
---Zâlikel kitâbu lâ reybe fîh(fîhi), huden lil muttekîn(muttekîne) : İşte o kitap, bunda şüphe yok, müttakiler (kötülükten korunacaklar) için hidâyettir. (Bakara 2/2)
الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
---Ellezîne yu’minûne bil gaybi ve yukîmûnes salâte ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne). :Onlar ki gaybe iman edip namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcarlar. (Bakara 2/3)
والَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ وَبِالآخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ
---Vellezine yu'minune bi ma unzile ileyke ve mâ unzile min kablike, ve bil âhirati hum yukinûn: Ve onlar ki hem sana indirilene iman ederler hem senden evvel indirilene, ahırete yakini de bunlar edinirler (Bakara 2/4)
أُوْلَئِكَ عَلَى هُدًى مِّن رَّبِّهِمْ وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
---Ulaike ala hudem mir rabbihim ve ulaike humul muflihûn: Bunlar işte rablarından bir hidâyet üzerindedir ve bunlar işte bunlar o murada eren müflihin (Bakara 2/5)
Sadakallahülâzım
SUBHANE RABBİKE RABBİ İZZETİ AMMA YESİFUN VE SELÂMÜN ALELMÜRSELİN VELHAMDÜLİLLAHİ RABBİL ÂLEMİN E..
Bi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm
قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
---“Kul huvallâhu ehâd(ehâdun) : De, o: ALLAH tek bir (ehâd)dir” (İhlâs 112/1)
اللَّهُ الصَّمَدُ
---“Allâhus samed(samedu) : ALLAH, Samed'dir (her şey O'na muhtaçtır, daimdir, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır).” (İhlâs 112/2)
لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ
---“Lem yelid ve lem yûled: O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.” (İhlâs 112/3)
وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ
---“Ve lem yekun lehu kufuven ehâd(ehâdun) : Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir.” (İhlâs 112/4)
ALLAHUEKBER!
Bi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm
قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
---“Kul huvallâhu ehâd(ehâdun) : De, o: ALLAH tek bir (ehâd)dir” (İhlâs 112/1)
اللَّهُ الصَّمَدُ
---“Allâhus samed(samedu) : ALLAH, Samed'dir (her şey O'na muhtaçtır, daimdir, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır).” (İhlâs 112/2)
لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ
---“Lem yelid ve lem yûled: O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.” (İhlâs 112/3)
وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ
---“Ve lem yekun lehu kufuven ehâd(ehâdun) : Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir.” (İhlâs 112/4)
ALLAHUEKBER!
Bi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm
قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
---“Kul huvallâhu ehâd(ehâdun) : De, o: ALLAH tek bir (ehâd)dir” (İhlâs 112/1)
اللَّهُ الصَّمَدُ
---“Allâhus samed(samedu) : ALLAH, Samed'dir (her şey O'na muhtaçtır, daimdir, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır).” (İhlâs 112/2)
لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ
---“Lem yelid ve lem yûled: O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.” (İhlâs 112/3)
وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ
---“Ve lem yekun lehu kufuven ehâd(ehâdun) : Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir.” (İhlâs 112/4)
ALLAHUEKBER!
Bi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm
قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
---“Kul huvallâhu ehâd(ehâdun) : De, o: ALLAH tek bir (ehâd)dir” (İhlâs 112/1)
اللَّهُ الصَّمَدُ
---“Allâhus samed(samedu) : ALLAH, Samed'dir (her şey O'na muhtaçtır, daimdir, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır).” (İhlâs 112/2)
لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ
---“Lem yelid ve lem yûled: O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.” (İhlâs 112/3)
وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ
---“Ve lem yekun lehu kufuven ehâd(ehâdun) : Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir.” (İhlâs 112/4)
ALLAHUEKBER!
Bi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ
---Kul eûzu bi rabbil felak(felakı): De ki: Sabahın Rabbine sığınırım. (Felak 113/1)
مِن شَرِّ مَا خَلَقَ
---Min şerri mâ halak(halâka) : Yarattığı şeylerin şerrinden, (Felak 113/2)
وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ
---Ve min şerri gâsikın izâ vekab(veKâbe) : Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, (Felak 113/3)
وَمِن شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ
---Ve min şerrin neffâsâti fîl ukad(ukadi) : Düğümlere üfüren kadınların şerrinden, (Felak 113/4)
وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ
---Ve min şerri hâsidin izâ hased(hasede) : Ve hased ettiği zaman, hasetçinin şerrinden. (Felak 113/5)
ALLAHUEKBER!
Bi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ
---Kul eûzu bi rabbin nâs(nâsi) : De ki: İnsanların Rabbine sığınırım. (Nas 114/1)
مَلِكِ النَّاسِ
---Melikin nâs(nâsi) : İnsanların malikine, (Nas 114/2)
إِلَهِ النَّاسِ
---İlâhin nâs(nâsi): İnsanların (gerçek) ilahına; (Nas 114/3)
مِن شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ
---Min şerril vesvâsil hannâs(hannâsi) : 'Sinsice, kalblere vesvese ve şüphe düşürüp duran' vesvesecinin şerrinden. (Nas 114/4)
الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ
---Ellezî yuvesvisu fî sudûrin nâs(nâsi) : Ki o, insanların göğüslerine vesvese verir (içlerine kuşku, kuruntu fısıldar); (Nas 114/5)
مِنَ الْجِنَّةِ وَ النَّاسِ
---Minel cinneti ven nâs(nâsi) : Gerek cinlerden, gerekse insanlardan (olan her hannas'tan Allah'a sığınırım). (Nas 114/6)
ALLAHUEKBER!
Bi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm
الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
---El hamdu lillâhi rabbi'l-âlemîn (âlemîne): Hamd (övme ve övülme), âlemlerin RABBi ALLAH'a mahsustur.'
الرَّحْمنِ الرَّحِيم
---Er-rahmâni'r-rahîm(rahîmi): O, Rahmân'dır ve Rahîm'dir.
مَلِكِ يَوْمِ الدِّينِ
---Mâliki yevmi'd-dîn(dîne): Din gününün mâlikidir
إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ
---İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn(nestaînu): (RABBimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.
اهدِنَا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ
---İhdina's-sırâte'l-mustakîm(mustakîme).: Bize doğru yolu göster
صِرَاطَ الَّذِينَ أَنعَمتَ عَلَيهِمْ غَيرِ المَغضُوبِ عَلَيهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ
---Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayri'l-mağdûbi aleyhim ve le'd-dâllîn(dâllîne): Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazâba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!
ALLAHUEKBER!
Bi'smi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîm
الم
---Elif lâm mîm: Elif, Lâm, Mîm (Bakara 2/1)
ذَلِكَ الْكِتَابُ لاَ رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِّلْمُتَّقِينَ
---Zâlikel kitâbu lâ reybe fîh(fîhi), huden lil muttekîn(muttekîne) : İşte o kitap, bunda şüphe yok, müttakiler (kötülükten korunacaklar) için hidâyettir. (Bakara 2/2)
الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
---Ellezîne yu’minûne bil gaybi ve yukîmûnes salâte ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne). :Onlar ki gaybe iman edip namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcarlar. (Bakara 2/3)
والَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ وَبِالآخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ
---Vellezine yu'minune bi ma unzile ileyke ve mâ unzile min kablike, ve bil âhirati hum yukinûn: Ve onlar ki hem sana indirilene iman ederler hem senden evvel indirilene, ahırete yakini de bunlar edinirler (Bakara 2/4)
أُوْلَئِكَ عَلَى هُدًى مِّن رَّبِّهِمْ وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
---Ulaike ala hudem mir rabbihim ve ulaike humul muflihûn: Bunlar işte rablarından bir hidâyet üzerindedir ve bunlar işte bunlar o murada eren müflihin (Bakara 2/5)
Sadakallahülâzım
SUBHANE RABBİKE RABBİ İZZETİ AMMA YESİFUN VE SELÂMÜN ALELMÜRSELİN VELHAMDÜLİLLAHİ RABBİL ÂLEMİN E..