Münir Derman(k.s)' dan anektodlar

Cevapla
Kullanıcı avatarı
MBurak
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 415
Kayıt: 12 Ağu 2007, 02:00

Münir Derman(k.s)' dan anektodlar

Mesaj gönderen MBurak »

Yanaşılması güç, kendisini ele vermeyen, içini göstermekten uzak duran celalli yapısının altında, derya gibi sevgi, merhamet ve şefkat görünürdü... Çok celalliydiler. Bazen gürler konuşurlar fakat aynı zamanda da gözlerinden yaşlar akar yine konuşurlardı.


Sakal bırakmamışlardır. Fakat omuzlarına sarkan yele gibi beyaz ipek saçlarına itina gösterir onları ensesinde toplardı.Askeri hastanede yatıyordu. Doktor sordu, saçlarınız neden uzun? Cevap verdiler biraz celalli, peki seninki neden kısa...


Kıyafeti; tertemiz giydiği zevkle seçilmiş bir iki gömlek ve pantolondan ibaret, gösterişi sevmezlerdi.Kışın dondurucu soğuklarında herkesin hayret ettiği gibi sırtına atlet giymez, gündelik gömlekle göğsü açık gezer, palto da giymezdi. Bazen yün hırka giyinir sıklıkla onu da çıkarırlardı. Çok soğuk var üşürsünüz efendim de'diğimizde, ben yanıyorum diye cevap alırdık.


* Notlarını yazmak üzere yanına gidiyordum. Yolda rastladım, karşı kaldırıma doğru yürüyordu. Hocam, demir parmaklı tercihli yolu geçit olmadığı halde yürüyerek karşıya geçmişti. Çok ani oldu nasıl oldu bilmiyorum, hayret içinde kaldım. Yakında bulunan trafik polisi de koşarak yanına gitti. Elini öptü kucakladı. Amca bize de dua et. Buradan nasıl geçtiniz! İlerden geçip yanına gittim. Bana dönerek, gülümsedi. "Ne oldu ben de anlamadım. Birden demirler ortadan kalktı yol açıldı ben de geçtim" dedi. O ayet geldi aklıma "Biz her şeyi âdemin emrine verdik"...


* Gülhane hastanesinin komutanlık katından çıkış kapısına doğru yürüyorduk. Elimden tutuyordu. Birden kendimde bir başkalık sezdim.Bütün vücudum hücrelerime kadar titremeye başladı. Özenle parlatılmış yerdeki mermer taşlardan, duvarlardan Allah, Hû sesleri geliyor, inilti, haykırış halinde zikrediyorlardı. Dayanılması güç bu hal ile ben de haykıracaktım ki kendimi tutmak için çaba sarf ederken hocam elimi sıktı, "Sakin ol yavrum"... Hemen toparlandım. Anladım ki hocam bu zikri içine almış Hak ile Hak olmuştu..


* Elini dizime koymuştu. Belki tonlarca ağırlık dizimi ezmeye başladı. Bacağım ağrıyordu.. Sonra elini çektiler. Ayağa kalktık, biraz yürümekte zorlandım. Bu hali çok sonra bir gün kendilerine anlattım.


Gülümsedi, fısıltı halinde kulağıma söyledi "Demek ki kendimle birlikte seyahatte idim"...


* Dostlarıyla birlikte bir yerde oturuyorduk, içeri yabancı bir adam girdi. Hocamı görünce, hoş geldiniz efendim. Her halde siz benden evvel gelmişsiniz. Ben de Almanya'dan iki gün önce döndüm.Geçen hafta Münih camiinde Cuma vaazınızı dinlemiştim. Ne kadar kalabalıktı değil mi...Hocam kısa bir sükûtdan sonra hemen sözü değiştirdi. Hayret ettim. Halbuki hocamla her gün, aylarca birlikte idim. Almanya'ya gitmemişti.


*Huzurlarında oturuyorduk. Eli anlatıyorlardı. Fırsat bilerek sordum; Efendim siz yürürken elinizi yan tarafınızdan biraz öne tutarak parmaklarınızı aralayıp etrafı tararcasına yürüyorsunuz, el ile ilgisi var mı?Bununla ilgili hatırasını anlattılar. "Gençtim. Köyde sabah namazına kalktım. Köydeki helalar başkadır bilirsiniz, dedi. Aşağıda pislik yığın halinde görünür. Pisliğe düşmüş bir örümcek çırpınıyordu fakat kurtulamıyordu. Hemen gittim, uzandım, elimi pisliğe daldırıp hayvanı temiz bir yere bıraktım, kurtulmuştu... Sonra ellerimi sabunladım yıkadım ve abdest alıp sabah namazını kıldım. Biraz uzanmıştım ki uyumuşum. Rüyamda bu sağ elime ışık verdiler. Sağ elim projektördür, ışık saçar. Görmekte güçlük çektiğimde yolda giderken ondan böyle yapıyorum" demişlerdi.





Hocam sağ elini açar avucunun içinden kâinatı seyrederdi. Manevi emanetlerini, kendisine yakinen hizmet eden ona yanaşmış sevdiklerinden birine bırakacağını söylemiş fakat isim açıklamamışlardır.





Son zamanlarını iki buçuk sene hastanede geçirdi. Vasiyetlerinde "Dünyaya garip geldim, garip gitmem lâzım. Garibin yeri tenhadadır" ifadesiyle sessiz bir köy kabristanına gûmülmek istediler.


2 Aralık 1989 Cumartesi günü Hak'ka yürüdüler. O'nu kar yağarken sevdiği iri kar taneleri ile köyde toprağa verdik. Doyamadık O'na...Aziz hatırası önünde eğiliyoruz... Mübarek ruhu şâdolsun.


O'nu düşünmek, hissetmek, sevmek bile ilâhi sevginin doruklarına götürüyor insanı... Ne mutlu onu görebilenlere, onu sevenlere...Selâm olsun bizden onlara.
Cevapla

“Münir Derman (k.s) Kimdir?” sayfasına dön