HACERUL- ESVED
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
HACERUL- ESVED
HACERUL- ESVED
Hacerul- Esved :
Semâvi bir taştır diye rivâyet ederler, ilmî olarak îzah etmek îcab ederse:
Semâvâtdaki yani uzayda herhangi bir yıldızdan kopan bir parçanın arza düşmüş olmasıdır.
Bu gibi hacerî semâviler yani gök taşları her devirde, her zaman ara sıra vâki olmaktadır.
Müzelerde çok teşhir edilmektedir.
Hacerül- Esvedin hangi yıldızdan düştüğü mâlûmdur.
Büyük velîler bunu söylemektedirler.
Sırrını ve yıldızı gizlemek için âşikâr olarak cennetden gelmiştir sözü hakîkî İslâma kâfidir, incelenmemesi için bu söz yeter.
Resûlu Ekremin bu taşa kıymet vermesi bambaşka bir sırdır, Zât-ı risâletleri hürmet ettiği için biz de tereddüt etmeden yapmamız lâzımdır.
Hangi yıldızdan düşmüş olduğunu bilsem de söylemem...
Hz. Debbah :
Beyti Mâmûreden kalma yakut'tur Nuh tufanından sonra siyah olmuştur
der.
Hacerul- Esved kelimesi, Siyah taş demektir.
Fakat ism-i hasdır.
Yalnız o taşın ismidir.
Taşlar içinde siyah bir taş değildir.
Bazı câhiller, mürşidler, hoca diye kisve giyenler vardır.
Sorarsanız siyah bir taşdır diye söylerler ve Resûlu Ekremin o taşa verdiği kıymeti zedelediklerinin farkında olmadan kendi cehillerini kendi kendilerine izhâr ve teşhir ederler...
Cenâb-ı HAKK kelâmında:
Yıldızlara ve yıldızların mevkîlerine yemin ederim
buyurur.
Bu kelâm-ı celîl insana birşey telkin etmelidir ve susmalıdır.
Hacerul- Esved dünyâ yüzüne düştüğü gün Cuma dır.
Ve sabaha karşı ALLAHın kasem ettiği yıldızdan düşmüştür.
Onun düştüğü mevsim ve gün hacc mevsimidir
Hacc bu yıldızdan düşen Hacerul- Esved içindir.
Onun için hacc Cuma gününe tesâdüf ederse Haccı Ekber olur.
Daha söyleyemem...
Bugün Hacerul- Esved zamanla itikâle uğruyor.
Aşına aşına şeklini değiştirmektedir.
Bunu düşünmek lâzımdır.
Bir şeyi sessiz sözsüz haykırmaktadır.
Bir gün...
Evet bir gün ne olacak...
Daha söyleyemem dilim tutulur...
Daha İslâm dini ortada yok...
Resûlu Ekrem 21 yaşlarında Mekkede halk arasında doğruluğu ve temizliği dolayısıyla ismi Muhammedu'l - Emin dir.
Peygamber olacağını bilmiyordu.
HAKKın arzusu böyle idi.
Böyle oldu.
Kâbeye gidenlerin bu taşa el sürmeleri onların cesedlerinin şehâdetidir. Şâhididir.
Ben de Kâbeyi ziyârete geldim
Hacerul- Esved o hacıya cesedi için şehâdet edecektir.
O taşa sürülen el veya parmak hakîki emirleri yapıyorsa o eli ateş yakmaz. Böyle rivâyet etmişlerdir. ALLAH ın büyük velîleri...
Bu ateş:
Cehennem ateşi. Dünyâ ateşi. Her türlü ateş. Hacc bahsinde bu husus biraz daha îzah edilecektir.
Kâbe ve Mekke tarihinde şöyle kuvvetli bir nakil ve rivâyet vardır.
Rasûlu Ekrem Hz. Ayşe ile Haceru'l - Esvedin karşısında parmaklarını Hacere değerken şöyle buyurmuştur:
Yâ Ayşe! Bu taş eğer eski câhiliyet devrinin asırlarca devam eden pislikleri ve kirleri ile kirletilmiş olmasaydı, onunla her türlü hastalık, vebâ ve musîbetten kurtulmak için ALLAHdan şifâ istenirdi. Ve hâlen de ALLAHın ilk indirdiği şekilde bulunurdu. Cenâb-ı ALLAH elbette birgün onu ilk yarattığı şekle döndürecektir. O, cennet yâkutlarından beyaz bir yakut idi, fakat ALLAH onu kötülerin günâhı sebebi ile değiştirip ziynetini zâlim ve günahkârlardan gizledi. Zîra onlar cennetten çıkma birşeye bakmaya lâyık değillerdir...
Rasûlu Ekremden nakledildiğine göre, Hacerul- Esved mahşer yerine getirilecek, iki gözü ve bir dili varmış gibi olacak ve kendisine hakkıyla el sürmüş olanlara şâhidlik yapacaktır.
Yine Rasûlu Ekrem, yer yüzünden ilk kaldırılacak şeyler şunlardır buyurmuştur :
Hacerul- Esved.
Kurân-ı Kerim.
Ruyada peygamberi görmek.
ŞİT: İlk peygamberdir.
Tek ALLAHın kullarısınız.
Kardeşsiniz.
Birbirinizi seviniz!
Çalışınız!
Fenâlık yapmayınız!
Yalan söylemeyiniz!
Aldığınız rızka kanâat ediniz!
İsyanda bulunmayınız!..
Kimse dinlemedi...
İDRİS: Peygamber. Kalem ve yazıyı buldu.
Elbise dikmesini öğretti.
Yalnız ALLAHa bağlanmalarını, boğuşmamalarını, akıllı uslu dayanışmalarını söyledi.
Boşverdiler...
NUH: Nebî çıktı. Doğru yolu gösterdi.ALLAHın birliğini onun katında herkesin eşit olduğunu anlattı durdu.
Kör nefsinden başka birşey düşünmeyenleri yerdi, lânetledi.
Eğlendiler, sövdüler.
Yola gelmelerinden ümit kesildi.
Bir avuç iyi insanla yaptığı gemiye bindi tufan oldu.
Dünyâ temizlenmiş oldu...
Çok geçmeden dünyâda işler tekrar karıştı. Putlara tapma başladı....
HÛD ve SÂLiH peygamberler peşpeşe işe başladılar.
Olmuşu olacağı bildirdiler.
Dillerinde tüy bitti.
Bencillikten vaz geçmeyi, doğruluktan şaşmamayı, birleşmeyi bildirdiler. Para etmedi.
Bir kısmını korkunç bir çığlık kırdı geçirdi.
Ötekiler tayfunlar altında taş kesildiler.
MÛSA geldi.
ÎSA geldi.
Hep aynı şeyleri söylediler.
Haber verdiler.
Bütün peygamberlerin dinlerinde ibâdet yoktu.
Bütün peygamberler hep doğudan çıktı.
Amerikada, Avrupada, Afrikada, Avustralyada yok.
Onların işi bol büyücü ve sihirbaz yetiştirmekti.
Namaz, zekât, oruç, gusul, abdest, cenâze namazı.
Setir, mahremiyet mükemmel olarak hep İslâm dinindedir.
Diğer dinlerde bu yoktur.
Şarap, domuz eti ve birçok yasaklar diğer dinlerde yoktu, İslâmiyet'de vardır.
Yukarıdaki küçük mâlûmat birçok Yahudi düzmesi bidatlarla aşına aşına şekil değiştirmiştir.
Asıl budur.
Kim ne derse desin
Cûneydi Bağdâdî bir gün bir köy evinin önünden geçiyordu.
Orada bir kuyu vardı. 13 yaşlarında bir kız çocuğu da evin kapısında duruyordu.
Cûneyd :
Kızım şu kuyudan su alıp abdest tazeleyeceğim ipli kovanız yok mu?
diye sordu.
Kız çocuğu şaşırmış gibi:
Ne kovası?
Cûneyde
gel!
dedi.
Kız kuyunun başına geçti:
Herkes ALLAHın kulu. Ben Muhammedin ümmetiyim. Yüksel! dedi.
Su yükseldi.
Cûneyd abdest aldı.
Derin bir hayret ve düşünceye daldı.
Hikâye uzun ve hakîkî olmuştur.
Bulursanız okursunuz.
Kızın bu sırrını nihâyet Cûneyd öğrendi:
Gece namazı.
Tesbih.
Salâvât-ı şerife.
Amma hangi tesbih? Hangi salâvâtı şerife?
Kız :
Herkes sizi bilir mi Yâ Cûneyd!
dedi.
Öyleyse kendini unuttur. ALLAHın bilmesi sana yeter. Haydi işinize, başımı karıştırmayın!
dedi.
Cûneyd ayrılırken, kız peşinden :
Livâil- Hamdda görünmez şu yazı yazılıdır dedi: Lâ ilâhe illallah Muhammedun Rasûlullah.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Elhamdulillâhi Rabbi'l - âlemin!
O hâlde:
Muhammed Sallallahu Teâlâ aleyhi ve sellem.
Ahmed. Sallallahu aleyhi ve sellem
Hamid Sallallahu aleyhi ve sellem, bunu hatırından çıkarma!
09.10.1983
Allah Dostu Der Ki III den Alıntıdır.
KELİMELER:
İtikâl : (Ekl. den) Kemirme, kemirerek yeme. * Dalgaların, deniz
kenarlarındaki karaları döverek aşındırması.