ALLAH'A KAÇIN !!!!!!

Bizi silkeleyip kendimize getirecek nasihat ve sözler.
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Re: ALLAH'A KAÇIN !!!!!!

Mesaj gönderen meryemnur »

Resim


HAKK'ın zâtından gayrı şeylerle olduğun süre, dertten ve kederden sâlim olamazsın.
Şirkten ve ağır yükten kurtulman kabil olmaz. Halkı kalbinden at, HAK'la BİR ol. Göreceksin ki, hiç kimsenin hatırlamadığı, hiçbir gözün görmediği ve hiçbir kulağın ismini duymadığı şeyler sana verilmiştir..

*

Tecrübe yollu bir belaya uğrarsan ve sabırdan yana acı içinde olursan şöyle yalvar: ALLAH'ım, bana yardım et, sabrımı arttır. Bu sıkıntılı hâli ben­den al.”

Ama vuslata erer ve vuslat hâli kalbinde yerleşirse, HAKK'ın ya­kınlık duygusunu bulursun; istemek kalmaz, dil yok olur; ama iş oraya varmakta. Belki de senin için, orada en uygunu sükût olur. Müşahede âlemine geçer, misafir olursun. Misafir herhangi bir iştihaya kapılmaz; iyi edepli olur ve oturur, önüne geleni yer; takdim edileni alır. Ancak “İştahlı ol!” denirse o dem emre uyar; iştah ve arzuya kapılır.

Bu arada kendine has bir arzuya kapılmaz. İnsan, herhangi bir şey­den ayrı olunca ister. Aradığı şeyi bulunca neyi isteyebilir ki? Susar.

ALLAH yolcuları, HAKK'ın zâtından başkasını bilmezler ve onlar için putlar yakılmıştır. Sebepler, onların kalbinden silinir. Onlar, günlerce, hatta aylarca yemeseler, içmeseler, aldırmazlar ve renkle­ri değişmez. Çünkü onların gıdasını HAK manen verir; hangi gıdayı arzu ediyorsa, o sevgili kullara yedirir. Herhangi bir kul, ALLAH sev­gisini iddia etse, sonra da başkasından dilense, sevgisinde yalancı olur.

Herhangi bir kimse, sevilmiş ve ermiş olursa ona, yakınlık de­recesi olan bir konuk muamelesi yapılır. Onun varlığı HAK varlığına karışır ve kendisine şöyle denir: “İstek duy; arzu ettiğini söyle. Hürsün, istediğini yaparsın. Se­ven tutulur. Sevilmiş olan hür olur. Seven için mahrumiyet olabilir,
sevilmiş için asla.”

Ona verilir. Kul sevgi içinde oldukça, şaşkınlık, dağınıklık, par­çalanmak, çalışmak daima karşısında durur. Hele çalışmak... Onun vazifesidir.

Gün gelir, nöbet değişir, sevme hali sevilmiş olursa, hakkında yürütülen hüküm de değişir. Naz devri başlar. Refah gelir. Sükûn hâsıl olur. Rızık genişler, kullar hizmetine koşar. Bunların hepsi, sev­gi hâlindeki sebatından ötürü verilir.

HAK Teâlâ'nın kuluna olan sahipliği ve sevgisi, bayağı bir kim­senin diğerine olan sevgisine ve sahip olmasına benzemez. RABBimiz Aziz ve Celil'dir. O'na benzeyen yoktur. Gören ve işiten O'dur. O, in­sanlar anlasın diye birçok misaller getirir.

O'ndan anlayış isteyin ve kalplerinizin O'nunla hoş olmasını taleb edin. Çünkü kalp güzelliğini dilediği kimseye bolca ihsan eder. O dilediği kimse için, kalbe dair gıdaları çoğalır.

ALLAH Teâlâ'nın sevdiği kullar arasında birinci gelenin öyle ge­niş kalbi vardır ki, semâ ve zemin bütünü ile oraya konsa, yine boş­luk kalır.



Gavsu'l-a'zâm Abdulkadir Geylâni (k.s.)
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ALLAH'A KAÇIN !!!!!!

Mesaj gönderen der-ya »

Allah’a sığınma dualarından bazıları:

Muaz b Abdullah (r a) babasından rivâyet ederek şöyle demiştir: Karanlık bir gecede yağmurdan ıslandık Bize namaz kıldırması için Rasûlullah (s a v)’i bekledik -veya benzeri sözler söyledi- o sırada Rasûlullah (s a v) bize namaz kıldırmak üzere gelerek: “Oku” dedi Ben de: “Ne okuyayım?” deyince Peygamberimiz: “Her akşam ve sabah üçer defa “Kulhüvallahü ehad” sûresiyle Nâs ve Felâk sûrelerini oku, seni her türlü tehlike ve zarardan korumaya yeterli olur” buyurdu (Ebû Davud, Edeb: 110; Tirmizî, Dua: 115)

*İtaat Etmeyen Kalbten Allah’a Sığınmak

“Faydasız ilimden, itaat etmeyen kalbten, kabul olunmayan duadan doymayan (aç gözlü) nefisten.” (Ebû Davud, Salat: 367; İbn Mâce, Fedailü’l Kur’an: 18)

*Kalbin Kötülüklere Kaymasından Allah’a Sığınmak

Ömer (r a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s a v): “Korkaklıktan, cimrilikten, kalbin kötülüklere kaymasından ve kabir azabından Allah’a sığınırdı.” (Müslim, Mesacid: 25; Ebû Davud, Salat: 184)

*Göz ve Kulağın Şerrinden de Allah’a Sığınılır

“Allah’ım, kulağımın şerrinden, gözümün şerrinden, dilimin şerrinden, kalbimin şerrinden ve menimin şerrinden sana sığınırım.” (Tirmizî, Deavat: 75; Ebû Davud, Salat: 367)

*Korkaklıktan ve Cimrilikten Allah’a Sığınmak

“Allah’ım! Cimrilikten sana sığınırım, korkaklıktan sana sığınırım, ihtiyarlığın rezillik dönemine düşmekten, dünya ve fitnelerinden sana sığınırım, kabir azabından da sana sığınırım.” (Buhârî, Deavat: 36; Tirmizî, Deavat: 75)

*Cimrilikten Allah’a Sığınmak

“Cimrilik, korkaklık, ömrün sonlarında kötü duruma düşmekten, kalbin batıl şeylere kaymasından ve kabir azabından...” (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir )

“Allah’ım! Acizlikten, tembellikten, cimrilikten, ihtiyarlıktan, kabir azabından, hayatın ve ölümün fitnesinden sana sığınırım.” (Tirmizî, Deavat: 75; Buhârî, Deavat: 36)

*Gam Keder ve Üzüntüden Allah’a Sığınmak

“Allah’ım! Gam ve kederden, acizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan ve insanların zulmünden sana sığınırım.” (Tirmizî, Deavat: 75; Buhârî, Deavat: 36)

*Zillete Düşmekten Allah’a Sığınmak

“Allah’ım! Fakirlikten sana sığınırım, darlık ve zilletten sana sığınırım, zulüm etmekten ve zulme uğramaktan da sana sığınırım.” (İbn Mâce, Dua: 78; Ebû Davud, Salat: 367)

*Delilikten de Allah’a Sığınılır

“Allah’ım! Delilikten, cüzzam hastalığından, alaca hastalığından ve her türlü kötü hastalıktan sana sığınırım.” (Ebû Davud, Salat: 367)

*Doğru Yola Girdikten Sonra Kötü Yola Düşmekten Allah’a Sığınmak

“Allah’ım! Yolculuğun yorgunluk ve sıkıntılarından, kötü bir şekilde dönmekten; iyi durum ve hallerden kötü hallere ve durumlara düşmekten, mazlumun bedduasından, mal ve aileye gelecek kötü görüntülerden de sana sığınırım.” (İbn Mâce, Dua: 20; Tirmizî, Deavat: 42)
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ALLAH'A KAÇIN !!!!!!

Mesaj gönderen der-ya »

Hayat Bir Çatışmadır Diye Akılsızca Hükmetmişler!

Resim


Allah’ın varlığını ve gücünü kavramış olan insan, ne amaçla yaratıldığını ve Rabb’inin kendisinden neler istediğini bilir.

Bu nedenle de dünya hayatındaki hedefi, Allah’ın razı olduğu bir kul olmaktır; her durum ve koşulda gayreti bu yöndedir. Kendisini hedefine ulaştıracak her yolu dener, bunun için ciddi bir şekilde çaba gösterir. Böylece inkâr edenler için kesin bir yıkım olan ölümün sırrı da önünde açılır: ölüm asla yok oluş değil, gerçek yaşama geçiş aşamasıdır.

İnkârcılar, yaşamlarının da ölümlerinin de ‘rastlantılarla ve kendiliğinden’ meydana geldiğini zannederler. Oysa yaşamı da ölümü de yaratan, bütün varlıklar üzerinde gözcü olan ve bütün işleri kontrolü altında tutan Allah’tır. Ölüm, rastlantı sonucu ya da kaza ile meydana gelen bir olay değil, Allah’ın özel olarak yarattığı, kaderde zamanı, yeri ve şekli belirlenmiş bir olaydır.

Ölümün bir son değil, gerçek yaşamının başlangıcı olduğu gerçeğinin bilincindeki mümin, birçok insan gibi yaşamının temelini ‘göçecek bir yarın kenarına’ bina etmez. Her şeyin yok oluşundan sonra da var olan, fani olmayan Rabb’ine yönelir. Mal-mülk, makam, kariyer, saygınlık ve fiziki güzellik gibi dünyevi değerler tıpkı dünya hayatı gibi geçicidir, sonludur. Dünya hayatında sahip olunan hiçbir meta, insanı kurtuluşa ulaştıramaz. Tümü yalnızca, kusursuz imtihan mekanı olan dünyadaki kısa süreli ‘sebep’lerdir.

Sorduğunuzda insanlar, “yiyecek yemek bulma peşindeyiz, bunun için mücadele ediyoruz” derler. Herkes bir yaşam mücadelesi içindedir ve herkesin hedefi kendi başının çaresine bakmaktır. Ancak Yüce Allah dünyayı kesinlikle bu amaçla yaratmamıştır.

İnsanlar, Allah’a kulluk yapmaları için yaratılmıştır. İnsanların büyük bir çoğunluğu ise bunun farkında olmadan; yani asıl amacın ne olduğunu bilmeden yaşar. Oysa atomdan hücreye, evrenden insana ve tüm canlılığa kadar her şey mükemmel sistemlerle yaratılmıştır. İnsanlara tüm bunların gerçekte ne amaçla yaratıldığını anlatmak, bunu düzeltmek için uğraşmak gerekir. Dünya hayatının hiçbir amacı kalmadığında Allah dünyayı yok eder; çünkü amaç insanların kör bir boğuşma içinde yaşaması değildir.

Birçok insanın en önemli yaşam amacı, evlenip-çocuk sahibi olmak; sonra da hayatta kalmak için, yiyecek aramaktır. Adeta içgüdüsel bir şekilde yaşam bu hedeflerin üzerine kurulur. Diğer canlıların da yaptığı doğmak, büyümek, çoğalmak ve ölmek ise insanın diğer canlılardan farkı nedir?..

Dünya, amaçsız mücadele için değil, imtihan olmak için yaratılmıştır. İnsan, karmaşa, açlık, hayat pahalılığı içinde süründüğünü/perişan olduğunu söylerken, gerçek kurtuluşu aramakta mıdır? Oysa sonsuz güç sahibi Allah insanlığa kurtuluş yollarını gösterir; onları, Ey iman edenler, hepiniz topluca "barış ve güvenliğe (Silm’e, İslam’a) girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır. (Bakara Suresi, 208) ayetiyle bildirildiği üzere, barışa ve esenliğe davet eder.

Bediüzzaman da bir eserinde, Allah’ı tanımayanların, insanın asıl görevinin kulluk olduğunu anlayamadıklarını anlattıktan sonra şöyle der:

"...’Hayat bir cidaldir (çatışmadır)’ diye eblehane (akılsızca) hükmetmişler."

Gösterilen her çabanın hikmeti, onun, Allah’ın hoşnutluğunun amaçlanarak yapılması ile oluşur. Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak dünyevi hiçbir çıkara değişilmez; çünkü dünya üzerindeki -küçük ya da büyük- hiçbir çıkar, O’nun rızasını ve cennetini kazanmaktan daha önemli değildir. Çünkü Allah, yalnızca “… rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştırır ve onları Kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları dosdoğru yola yöneltip-iletir. (Maide Suresi, 16)

Mümin için güzel bir yaşam Rabb’inin rızasını hedefleyerek sürdürdüğü huzur dolu hayattır. Hayat bir mücadele yeri değildir. İnsanın tek mücadelesi kendi nefsiyle ve diğer kötülüklerle olmalıdır. Allah, kulu için samimi çabası karşılığında dünya hayatında da rahat, sıkıntısız bir geçim vereceğini vaat eder. Yalnızca Allah’a kulluk eden, yalnızca O’nun için yaşayan müminler, ahirette de ’hoşnut edici ve hoşnut edilmiş’lerdir ve sonsuz barınma konağı cennette benzersiz mutluluklar onları beklemektedir.


Kur'an Ahlakı
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ALLAH'A KAÇIN !!!!!!

Mesaj gönderen der-ya »

FELAH VEYA HÜSRAN;TÜM MESELE BU!


Her ne kadar felâh kavramı günlük hayata teşmil edilerek kullanılmasa da dünyevî başarı ve mutluluk anlamlarını da içerir.

Mü’minler ahiret hayatını düşündükleri gibi dünya hayatında da başarı ve mutluluk sahibi olmaya çalışırlar.
Mü’minler hem ahireti gözetirler hem de dünyadan helal ve temiz yollarla yararlanmanın yollarını ararlar. “Allah’ın sana verdiğinden (O’nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma” (Kasas 77) buyurulmaktadır. Dünyevî yönüyle felâh, maddi ve manevî kazanımlar olarak değerlendirilebilir.

Bu kazanımların büyüklüğü ise tâbi olunan imtihana bağlıdır. Mü’minler, esas ahirette kârlı çıkma maksadını koruyarak, bu kazanımların peşine düşerler. Allah’ın takdir ettiği ölçülerde de maddi veya manevi hedeflerine ulaşabilirler.

Dünyevî kurtuluşu da ancak Allah’ın insanın yaratılışına uygun olarak düzenlediği HAYAT tarzı sağlayabilir. Gerek dünyada gerek ahirette felâha ulaşmak isteyenler hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an ve sünneti Resulullah’a) sımsıkı sarılmalıdır (Al-i İmran 103).
Bakın istiklal şairimiz,felâha erip hüsrandan uzak kalmak için Asr sûresini manzum olarak bize anlatıyor.Zira sûre HÜSRÂN’a düşmemek için çok öz ve hayati umdeleri hatırlatıyor;


Hani ashâb-ı kirâm ayrılalım derlerken
Mutlaka sûre-i ve’l-Asr’ı okurmuş bu neden?
Çünkü meknun o büyük sûrede esrârı FELÂH
Başta iman-ı hakikî geliyor sonra salâh
Sonra Hak, sonra sebat, işte kuzum insanlık
Dördü birleşti mi yoktur sana HÜSRAN artık



Bir başarıdan sonra sadece onunla yetinmemek, her şeyi tamam olmuş gibi düşünmemek ve hele onu kendinden bilmemek, o muvaffakiyetin ahirette de meyve vermesi için şarttır. Bu itibarla da, muvaffakiyetin akabinde Allah’tan rahmet ve afiyet istemek,onu da mağfiret ve rızaya ulaşma talebiyle perçinlemek lazımdır.


Enes b. Malik (radiyallahü anh)’tan gelen bir rivayette, Efendimiz’e birisi gelip; ”En faziletli dua hangisidir” diye sormuş, Efendimiz de ‘Allah’tan (celle celâlühû) dünyada ve ahirette afv ü afiyet istediğin duadır’ buyurmuştur. Soruyu tevcîh eden zat sorusunu üç defa tekrarlamış, Efendimiz de hep aynı cevabı vermiştir. Sonunda Efendimiz o şahsa

“Sana dünyada ve ahirette afv ü afiyet verilirse (zaten) felahı bulmuşsun demektir” demiştir.



-İnsanlığın İftihar Tablosu (aleyhi ekmelüttehâyâ)’nun tavsiye buyurduğu dualardan:


“Allah’ım! Senden af, afiyet ve rıza istiyorum!”
“Allahım, Senden, imanda sıhhat, güzel ahlakla bezenmiş bir iman, neticede dünyevi necâha ve uhrevî felâha erdirecek bir başarı,katından rahmet ve afiyet, nezdinden mağfiret ve rıza istiyorum.”
“Allahım, şu günün evvelini sulh ü salâh,ortasını felâh,sonunu da her bakımdan muvaffakiyetli kıl.”
Allahım, Senden, imanda sıhhat, güzel ahlakla bezenmiş iman, arkasından felah gelecek bir başarı,katından rahmet ve afiyet ve nezdinden mağfiret ve rıza istiyorum
.
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Cevapla

“►Nasihat ve Güzel Sözler◄” sayfasına dön