2010 Haziran Haber Arşivi; Münir DERMAN (ks) KURBAN

Cevapla
Kullanıcı avatarı
sev-guzel
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 609
Kayıt: 15 Mar 2008, 02:00

2010 Haziran Haber Arşivi; Münir DERMAN (ks) KURBAN

Mesaj gönderen sev-guzel »

KURBAN
Tarih: 20.06.2010 Saat: 04:27 Gönderen: kulihvani


Resim



Münir DERMAN (ks)

KURBAN


Sonsuz semâları masmâvi bir nur ile dolduran ALLAH’a hamd ederim!.
Sabahın bu vaktında yataklarından kalkıp Huzûr-u RABBâniye duran nûr yüzlü İslâm'lara salât u selâm ederim.

Aziz cemaat sesim biraz kesik onun için herhalde duyurmağa çalışacağım sesimi size.
Bu gün biliyorsunuz gök aylarının yani Cenâb-ı ALLAH’ın gökte seyreden ayına göre Zilhicce Ayıdır.

Zilhicce Ayının onuncu günü Hacılar Bayramı yahut Kurban Bayramı'dır.
Ben size;
“Kurban şöyle kesilir, kurban böyledir” bunları anlatacak değilim.
Hepiniz İslâm'sınız. Kurbanın ne olduğunu bilirsiniz.
İmâmı Yusuf, İmâmı Muhammed, İmâmı Şâfiî, İmâmı Ahmed’e göre sünnet-i müekkededir.
Yâni Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin terk etmediği bir âdettir kurban...


(Sohbet 39 Devâmı)

Bu kadar kabahate tahammül edemez.
Onun için bunlar kabahat değil kendi kabahatini başkasına yüklüyor.
Ağız, efendim fırçalıyorum.
Fırçala istersen dişinin etini sök.
Dedikoduyu terk et. Gıybet yapma.
Dâima hakkı söylemiş ise işte o vakit ağız bâtınen temizdir. Ondan sonra.
Envâi çeşitlerde:
"Hâlisen Estağfirullah Estağfirullah Estağfirullah el-Azîm el-Kerîm!"”
Tamam temizlendin!.
Yok oğlum! Temizsin de üzerine şey vurursa böyle o çizgileri Estağfirullah götürür.
İstersen yüz bin defâ

"Estağfirullah!" de.

Herifin üstü başı kireç içinde fırçaynan siliyor!.
Silinmez, Jet'e (Temizleme Fabrikasına) verip yıkanmak lâzım!.
Ne vakıt bu haktan gayrı yere dönmezse ağız bâtınen yıkanmış demektir.
ALLAH ın emirleri, başına tac edildiği vakit başta meshedilmiş olur.
"Efendim sağına mı edeyim, soluna mı edeyim?"”
Yok ulan bunlarnan uğraşma!.
İçi temiz mi kafanın?. ALLAH ın önünde boynun eğik mi?
Kula boynunu eğmiyor musun haaa o zaman mesh edersin.

İçi dedi kodu dolu, bilmem efendim gıybet dolu sonra kafa.
Kafanı rendelesen, sıcak suynan fırçalasan, kaşağı yapsan yine temizlenmez o.
Yine kafana gelir aklın başında.

Ayakta ayağını yıkıyorsun. Fi sebîlillah tozlanmış mı o ayak?.
Tozlanmışsa mânen yıkanmıştır.
İşte zâhir bâtın birleşirse abdest hakîki.

Beyazid-i Bestâmî Hazretleri kalkmış hacca gitmiş.
Yanaşmış Kâbe'ye böyle, Kâbe görülüyor uzaktan.
Dönmüş gerisin geri Beyazid-i Bestâmî Hazretleri.
On üç defa hacca gitmiştir.
On üç defa tavaf yapmadan dönmüştür geri.
Ben daha temizlenemedim demiş. Koskoca velî.
Ama onların temizlenmesi bizim gibi değil.
On dördüncüsünde hacca girmiş ancak kendinde o kuvveti bulabilmiş.

ALLAH'ın Kâbe'sine giriliyor.
Biz sallaya sallaya iki bin lira ver Emeksizler Şirketine bin!. Aha gittim geldim.
Ne oldu?
Şey getirdim al, koku. Yüzük getirdim. İşte verdim oldu gitti!”

O zaman işte abdest biter, şeytan kaçar.
Yoksa böyle şöyle abdest almayınan suyun içinde burnuna da bir boru takıp suyun altında dursan yine şeytan yanına gelir. Böyle abdest olmaz.
Bunu yapan kimse de dünyâya niçin geldiğini bilen kimsedir.
Onun için abdestli gezmek Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem efendimize farzdı.

Anladınız mı ben niye: "Dâima abdestli gezin!" diyorum!.
Abdestli gezin!. Abdestli gezin!.”

Dünyâ ile âhiret arasında bir et parçası olarak kalmayın!.
Yazık olur sizlere, yazık!.
Bir dert ve felâket karşısında sabırsızlık bir şikâyettir haaa!.

Ne zaman gelecek, ne zaman olacak, şu olmadı mı?”

ALLAHindinde şikâyet, Kader Zincirine dokunmak,
ALLAH’ın takdirine isyan sayılır.

Bu gibi hallerde şirk-i hafî çıkar ortaya.
ALLAH’a şirk koşuyormuş gibi olursun.

ALLAH ikidir, ALLAH beştir! demek şirk değildir. O lakırtı şirkidir.

ALLAH’ın takdir ettiği kadere îtiraz şirktir.
Herif; darda, rızkı az:
"Yâ RABBi ben bunaldım, rızkımı çoğalttır!"”
Şirk!.

ALLAHın takdiri. ALLAH bilmiyor mu?.
Sen onu niçin seni sıkıntıya soktu onu düşün, onu halletmeye bak!.

Hepimiz duâda:
"Yâ RABBi şunu ver, Yâ RABBi bunu ver!" deriz.

Söyle söyle bir şey yok. Niye yok?
Bir istediğin olmadığı zaman niçin olmadı diye onu düşünmek lâzım.
Onun için Kader Zincirine ayağınıznan katiyyen tepmeyiniz.
Tepelenir. Ama kim tepelenir?.
İslam tepelenir.
Ötekilere bir şey olmaz mı?
Onlar zâten tepelenmişler oğlum! Onlar zâten tepelenmişler.
Şu secdeye başını koymak zevkini tadamayan insan tekmeyi yemiştir. Hem de iyi yemiştir.
İnsan yavaş yavaş perişan ve helâk olur.

ALLAH her yerde hâzır ve nâzır olduğuna göre onunla dâima mü’min berâberdir.
Bunu hissedip anlamağa çalış. Laf ile olmaz.
Onunla berâber olduğunuz zaman insandaki yeis, korku üzüntü kendiliğinden ref’-i def' olur.
İslâm'da "lâ tahzenû" İslâm'da yeis yoktur.

Bedir Muhaberesinde melekler iştirak etti.
Bedir nasıl biliyor musunuz?
Arş titrer yerinden!.
Şurada İslâm ordusu, bu tarafta müşrik ordusu.
İslâm ordusu yüz, yüz elli kişi. Ötesi bin kişi.
Birden İslâm ordusundan alemdar yâni sancağı tutan Musab İbni Amr, Ömer
Yani, Ömeru'l- Faruk değil haaa Musab İbni Ömer şuraya çıkıyor elinde kılıç.
Karşısına müşriklerden kardeşi Ebû Aziz İbni Ömer çıkıyor kardeşi. O da alemdar.
Kardeş kardeşe kılıç çekiyor.

Hz. Ebû Bekir burda kılıcını çekmiş. Karşısında oğlu Abdurrahmân.
Ebû Huzeyfe burada, babası Utbe baş kumandan karşısında, beyaz sakallı.
Ebû Huzeyfe burda müşrikler tarafından, Ebû Huzeyfe'nin babası Utbe bulunuyor ona da kılıç çekiliyor.
Hz Ömer burda Ömeru'l- Faruk! Karşısında dayısı Rasûllullaha dil uzatan adam.
Tenezzülen ismini söylemiyorum.

Bu tarafta Ebû Ubeyde bir tarafta Ebû Ubeyde’nin babası.
Hz. Ali burda karşısında kardeşi Ukeyl.
Hz. Hamza burada, karşısında kardeşi Abbas! Sonra İslam oldu biliyorsunuz.

Manzara çok acıklı mü'minler, cânân akrabalığını can akrabalığına tercih ediliyor, bakınız!.

Ebû Ubeyde babasına saldırdığı gibi kafasını kesiyor babasının.
Alıyor eline geliyor:
"Yâ Rasûllullah diyor sana babamın başını getirdim.
Sana dil uzatmıştı!."”diyor
Bu insanlara bakınız. Böyle bir harb var diyor beyim.
Baba oğlu, oğul babayı boğazlıyor orda.
Tabi müşrikler fazla. İslâm ordusu yok olacak.

Rasûl-u Sallallâhu Aleyhi Ve Sellem Efendimiz:
"Yâ RABBi bana vaad etmiştin şimdi vaadini istiyorum!." diye başlıyor ağlamaya.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem efendimiz.
Secdeye kapanıyor:
İşte bir avuç kimse Yâ RABBi! Vahdâniyyetini istiyor.”

Bu;
"Sana kim kulluk yapacak?" diyor.
Rasûllullah 'ın mübârek alnı yerde secdede.

Rasûllullah ki başını yere koydu, sen nedir burnunu kalkarsın köpek gibi havaya.

"Başını kaldırmam Yâ İlahî!" diyor.
"Nusret gelmeden Yâ Rabbi!" diyor.
Tepiniyor

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem.
Derhal vahiy geliyor. Cebrâ'îl.
"Yâ Habîbim başını kaldır üzülme."”

İşte o sırada melek orduları geliyor. Târumâr ediyor ortalığı.

Her an mü'minin Bedir Harbi vardır aziz cemaat.
Her an mü'minin Bedir Harbi vardır.

Namazda işte. Gece vakti. Kalk ağla Yâ RABBi!.
Vücûdunun Bedir Harbini yap!. Nefsini ez!.
Bedir Harbi, bir harbi tafsil etmez. Harblar tarihte de vardır.

Kur’ân-ı Kerim'de niçin Bedir Harbı vardır?.
Bedir Harbı senin SADR'ın onun içine dal!.

Kardaş kardaşı, baba oğulun kafasını kesiyor.
Kes nefsini at!.
Rasûllullah'ın fenerini yak!.
ALLAH'ın rızâsını kazan!.
Lillahil- Fâtiha!.



KURBAN

(Sesi Kayda Alan kimse: "Bu ders 21 Mart 1967 senesi Kurban Bayramı sabahı Tekke Câmiinde Dr Münir Derman Beyin yapmış olduğu derstir.")

Sonsuz semâları masmâvi bir nur ile dolduran ALLAHa hamd ederim!.

Sabahın bu vaktında yataklarından kalkıp Huzûr-u RABBâniye duran nûr yüzlü İslâm'lara salât u selâm ederim.

Aziz cemaat sesim biraz kesik onun için herhalde duyurmağa çalışacağım sesimi size.

Bu gün biliyorsunuz gök aylarının yani Cenâb-ı ALLAHın gökte seyreden ayına göre Zilhicce Ayıdır.

Zilhicce Ayının onuncu günü Hacılar Bayramı yahut Kurban Bayramı'dır.
Ben size;
Kurban şöyle kesilir, kurban böyledir”

bunları anlatacak değilim.
Hepiniz İslâm'sınız. Kurbanın ne olduğunu bilirsiniz.
İmâmı Yusuf, İmâmı Muhammed, İmâmı Şâfiî, İmâmı Ahmede göre sünnet-i müekkededir.
Yâni Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin terk etmediği bir âdettir kurban.

Diğer imamlara göre vâcibdir.
İster vâcib olsun ister şey, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem efendimiz yapmış mı bunu?
Keseceksin!..

"Efendim fakire et mi vereceğiz?."”

Etin de değil oğlum, bir parça etnen insan doymaz.
Bu gün üçyüz dörtyüz bin koyun kesilecek Hac'da.
Bu gün bu gün.
Oralara gidenler bilir.
Hepisi kumda karışır gider bunların. Yiyen yok. Eden yok.
Kesilmede iş!. Kan akma da.
"Kan akarsa ne olur?"”
Onu söylersem, insan hepimiz çıldırırız.
Kes!. Rasûllullah kesti. Kes sen bakma!.
Kanı akması lâzımdır ALLAH için.

Kestikten sonra istersen sucuk yap, kavurma yap. Ne yaparsan yap!.
Eh işte ha sen fakire verirsin.
Asıl kan akmalıdır ALLAH için, kan akmalı, kan akmalı!.

Dağıtmak müstehabtır iyidir dağıtırsınız.
Besmelesiz kesilen koyun da haramdır haaa.
Koyuna bir şey olmaz, Cebrâîl kucaklamıştır. Senin edebsizliğindir.
ALLAH’ın ismini anmadığın için
"Yeme bunu!" emri çıkar.
Pislik sende, mübârek hayvana kabahat bulma!.

Namaz için haram gün yoktur oğlum. İstediğin zaman kıl!.
Bâzı ibâdetler için vardır.
Meselâ bu bayramın dört günü oruç tutamazsın.
Niçin tutamazsın?
"Efendin hayvan gibi et mi yiyeceksin?"”
Yok oğlum yok!. Onların hikmeti hep söylenmez. Çıldırır insan.
ALLAH öyle kazıklar koymuş ki, manevî kazıklar:
"Onların etrâfına tutunun!"” diye hepiniz aha şuna!.
Şimdi milletin çoğu uyuyor oğlum, uyuyor.
ALLAH rahatlık versin!.
Şöyle yanına şeyinden.

Efendim adam Ramazan da geliyor namaza bi de bayramdan bayrama.”
Gelsin oğlum kafasını secdeye koyuyor mu, içinde nûr var mı bunun. Kınama onu kınama!.
Ya hiç kılmayan ya "Lâ ilâhe illallah" demeyen ne olacak.

"Elhamdulullah! Elhamdulillah!" ki başınızı şuraya koymak için geldiniz.
Ne mutlu size!.

Kurban kelimesi ağam Arapça bir lakırtıdır.
Cem'i, karabi cem'i ne lüzum var der kurbanlar deriz geçeriz.
Mânâsı "Etekarrebu bihi ilallah”
ALLAH'a yanaşmak usûlu bu.
Yakınlık. Gurbet kelimesinden müştaktır.

Mânâsı rahîm cihetiyle, hilmiyyet cihetiyle ALLAHa yanaşmak.
Bunlar yapılmadan sonra yanaşamazsın ALLAHa.

Abdest almadan câminin içine giremiyorsun.
Daha câminin içi, girdikten sonra ALLAHa yanaşmak.
Neler olacak?.

Elem neşrah leke sadrak.
Biz onun göğsünü yardık.
"Efendim nasıl, mânen?"”
Mânen değil mânen değil!. Bıçaknan yardılar!.
"Nasıl bıçak?"”
Bıçaklannn bıçak!.

(Câmi içinde konuşanlara söylüyor: Konuşmaaa! Konuşmaaa!)

Makine yatağının arasına kum koymağa benzer.
Ben burdan kitaptan okumuyorum.
Kafamın arasına koydu mu, durur kafam.
Zâten o kadar akıl yok.
İşte durdu iki saat.
E lem neşrah leke sadrak(sadrake). onun göğsünü yardık.
Bıçaknan yardı Cebrâîl Aleyhisselâm.
Ben kulum ben ameliyat yapıyorum da. Cebrâîl nasıl yapmaz?
"Efendim?"”
Efendimi yok. İslâm'da Efendim yok.
"Eğer" kelimesi İslâm'da yasaktır.

Cenâb-ı Peygamber Efendimiz buyurmuştur.
"Eğer kelimesini kullanan münâfıktır!" demiştir. Hadis-i peygamberi.
"Eğer şöyle olursa, eğer böyle olursa."”
Eğer yok. Kasıt gibi lakırtı var.
ALLAH’ın kaderi, evet böyle.

Yarılmış:
"E lem neşrah leke sadrak(sadrake).
Ve veda'nâ 'anke vizrak(vizrake).
Ellezî enkada zahrak(zahrake).
Ve refa’nâ leke zikrak(zikrake)."

Anlatıyor anlatıyor da bunlar yapıldıktan sonra
"Ve ilâ RABBike ferğab.."”
Ondan sonra ALLAHa yanaş!.
İşte bu koyunu kesmek de ALLAHa yanaşmanın bir yönüdür.

O halde dinde mânâsı nedir kurbanın?
Dinde mânâsı ibadet niyyetiyle, fakire yardım niyyetiyle değil.
Kavurma niyyetiyle değil.
"Efendim Eskişehir'deki fakirler biraz et yesin!" diye değil.
Et yer hepisi ishal olurlar. Bırak sen onu!.
İbadet niyyetiyleeee.

Cenâb-ı ALLAH Rasûli Ekrem Efendimiz.
"Ve ilâ RABBike ferğab"”

ALLAHa nasıl yanaştı, nasıl etti: O usul üzere ibâdet niyyetiyle vakt-ı mahsûsunda muayyen hayvanı kesip kanını akıtmaktır.”

("Sen vakit geldi mi bana haber ver oğlum!." )

Kendisine fitre vâcib olan herkese kurban vâcibdir.
Bu vâcib şahsa aittir. Bizim ev halkına değil.
"Efendim param yok!."”
Kesme!.
"Param var!"”
Kes!..
"Efendim kaç tane keseyim?."”
Ne kadar kesebilirsen kes!.
Rasûllullah kesmiş mi? Kes!.
O halde vâcibdir. Vâcib neymiş?
Vâcib farz gibi açık ve kat’î bir delile dayanmayıp, farz gibi her anda olması lâzım olan şeye derler vâcib.
"Vâcibi işlemeyenler ne oldu?. Ben yapmayacağım vâcibi."”
Azâba dûçar olurlar.
Sigaranı yakacaksın da maşan yok.
"Maşasız al!" diyecekler sana maşasız. Azab olur.
Kıyma yapılmazsın korkma, ALLAH rahîmdir.
"Edebsizlik yaptın orda ateşi maşasız al!" diyecekler.
Azâba duçar olanlar.

İnkâr edenler, inkâr edenler büyük günah işlemiş olurlar fakat dinden çıkmazlar haaa!.
Dinden öyle kolay kolay çıkmaz.
"Dinde vâcib yoktur" dersin!.”
O zaman tamam işte.
O zaman tam mareşal oldun, küfür mareşalı. Gittin!.

"Hâli vakti yerinde olup da kurban kesmeyen bizim câmimize yaklaşmasın!" diyor sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz.
Şimdi bize bu kadar yeter kurban daha.
Ohooo onlar kurbanlar gider.

Bir zaman namazlar nasıl kılınır onu anlatacağım.
Şimdi Aziz Müslümanlar!
Lafı kes de beni dinle!. Sesim kesildi!.
O da anamı üç gün evvel gömdüm.
Gömdüm anamı rahmetli oldu.
Herhalde sesim ondan kısıldı.
Ağlamadım. Neye ağlayacağım ALLAHın emri.
Hepimiz öleceğiz. "Her nefis şeyi tadacaktır ölümü." Âyet var.
"Küllü nefsin zâikatu'l-mevt."”

Yavv bu en büyük teselli daha ne ağlayacaksın.
Ağladın mı ALLAHa isyan olur.
Seksen altı yaşında gömdün anamı.
Üzüntü oluyor insanda.
Üzüntü şu, kırk senedir hizmetinde sabahtan namaza kalktığı zaman hepinize nasib olsun.
Suyunu döker ayağını yıkardım işte başını tarardım, şunu ederdim!
Yaşlandıkça yemeğini yedirir her gün bu devam ederdi.
Şimdi o işten aylak kaldım emekliye ayrıldım. Üzüntüsü orada oğlum üzüntüsü orada.
Onun için sesim kesildi.
Ama açılır yahutta açılmaz onun bileceği ALLAH.
"Efendim ilaç al!."”
Kes ilacı!. İlaçlı iş değil bu.

Ağam bakarım ne vuruyor şeye.
Bir odun odun .
Odunu oyarlar. Şöyle makinaynan.
Ondan sonra üzerine de kurumuş bir sinir, et siniri gererler.
Tel yaparlar ondan. Ne diyorlar buna saz oluyor, saz.
Ondan tatlı sesler çıkıyor.
Bir kamışı oyuyorlar, içine üflüyorlar.
Kamış âdeta konuşuyor.
İnsanda gönül olduğu için gönül.
Gönül, ALLAHın sevgili mahlûkudur.

Kâinat da insan için yaratıldı.
ALLAH'da insan gönlünde, ALLAH'da insan gönlünde ses şeklinde tecellî ediyor.
O halde bu vücud mukaddeslerin mukaddesi İlâhî bir lem’a bir nûr var içinde.
Vücud bu nûrun muhafazası içindir.
O vücûdu nasıl temiz tutmazsın.
Nasıl onu fenâ tutarsın oğlum bunu düşünürsen.
Ama düşünmezsen o nûr gine ordadır.
Sabırlı olduğu için seni patlatmaz.

ALLAH, Es Sabûr dur.
"Felancıya efendim edebsizlik yaptı yaptı yaptı bir şey vermedi."”
O senin sabrın tükendi de kızdın.
ALLAHın sabrı karşısında hiçbir şeydir o.

Kulak; kirli sözlere, dedi kodulara açılırsa içeri kir dolar.
Göz; iğrenç manzaralara dönerse, gördüklerinin içindeki güzellikler çıkar ortadan.
Burun, güzel kokulardan ayrılırsa vücud taaffün eder, kokar.

Dil; ALLAHı ve onun güzelliklerini övmezse, güzellikten nasîbi kesilir.
Hiçbir şey göremez.
Dilinen acıları yemesini bilmezsen lezzeti bilemezsin.
Dâima tatlı yiyen bir şey anlamaz.
Dilin paslı olduğu zaman suyun tadını bile alamazsın hasta oldun du.
Mübârek suyun tadı değişir.

Dudak; ALLAHı eksik edersen dudaktan, nereden gelir nereye gittiğini bilemezsin haaa!.
Dudağında uçuk olursa, hanı bazen uçuk olur.
Ananın elini anacağının, sevgilinin yüzünü, çocuğunun yanağını öperken hiçbir şey duymaz. Bir uçuk sana her şeyi.

Yâ yâ kalbindeki mânevî uçuk olursa ne olacaksın.
Serseri bile olamazsın. Serserilikde bir hünerdir.
Hepisinden ayrı ayrı tat vardır onlarda.
Böylelikle bütün yolların gittiği ana yol, gönlün bomboş kalır.
Nasıl kalır?
Adanadan Ceyhanı, Seyhan Nehrini, Mezopotamya’dan Fırat-Dicleyi, Mısırdan Nili kaldırınız.
Anadolu yaylalarından pınarları kaldırınız.
Bir gözünüzü yumunuz.
Çorak olur çorak!..

İnsanın içinden bu mânevî ALLAH Sevgisini, Peygamber Nûrunu kaldırın atın insan bomboş çuval bile olamaz!.
Çuvalı beş liraya veriyorlar şimdi. Çuval bile olamaz.
Kafanın içindeki kandil, nûr söner. Gönül yurdu virâneye döner.
Kötülüklerin, fenâlıkların günahların bir değeri yok mudur?
Vardır, nasıl yok dur?.
Çirkinlik, gurûru yener.
Böylelikle güzellerin başına gelen dertlerden uzak kalır.
Bir ağaç kışın kurur bahar geldiği zaman tekrar filiz vermeğe başlar.
Yapraklarını göğe kaldırır.
Bilir ki ışık ve rızık gökten gelir.
Ne diyor size rızık gökten gelir âyet-i kerimesi...

KELİMELER:

Hâlisen: Hâlis ve katıksız olduğu halde. Hilesizce, doğru olarak.
Fî Sebîlillah: ALLAH celle celâluhu Yolunda.
Mânen: Mânâca. Mânâ cihetiyle. Ruhca. Esasca. Bâtınen. İç varlık bakımından.
Şirk-i hafî: Gizli şirk.
Hafî: Gizli. Açıkta olmayan. Saklı.
Ref’: Kaldırma, yüceltme, yukarı kaldırma. Lağvetme, hükümsüz bırakma.
Def’: Ortadan kaldırmak, Öteye itmek. Mâni' olmak. Savmak. Savunmak. Himâye etmek.
Reff’-i def’ olur: Kalkar gider, kaybolur.
Târumâr: f. Dağınık, karmakarışık, perîşan.
Tafsil: Etraflı olarak bildirmek. Açıklamak, şerh ve beyan etmek. Îzah etmek.
SADR: Her şeyin evveli ve başlangıcının en iyisi. Kalb, göğüs, ön. Meclisin önü ve en mûteber yeri. Reisin oturduğu yer.
Vâcib: (Vücub. dan) (C.: Vâcibât) Lüzumlu, mecbûrî olan. Fık: Yerine getirilmesi her müslüman için gerekli ve borç olup, yapılmadığı takdirde büyük günah olan ALLAH'ın emirleri. Yapılması zannî delil ile belli olan. Terki câiz olmayan. Yapılması şer'an kat'i derecede bir delil ile sâbit olmamakla beraber, her halde pek kuvvetli bir delil ile sâbit bulunan şeydir. (Vitir ve Bayram namazları gibi.) İlm-i Kelâm'da: Varlığı zarûri olup, olmaması imkânsız bulunan.
Müstehab: Sevilmiş şey. Yapılması sevaplı olan. Fık: Peygamber efendimizin (A.S.M.) bazen yapıp bazen terkeylediği şeydir. Farz ve vâcibin dışındaki sevaplı iş, sevap olduğu bilinen iş. Nâfile, mendub, fazîlet, tatavvu, edeb namları da verilir.
Müştakk: (Müştak) (Şakk. dan) Gr: Başka kelimeden ayrılmış, başka kelimeden çıkmış, türemiş. İştikak etmiş, aralarında mânâ ve terkib ciheti ile münâsebet; siga ciheti ile mugayeret olmak üzere diğer kelimeden ihraç olunmuş kelime.
Kat’î: Mutlak. şüphesiz. Tereddütsüz.

ÂYETLER:

وَلاَ تَهِنُوا وَلاَ تَحْزَنُوا وَأَنتُمُ الأَعْلَوْنَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ

" Ve lâ tehinû ve lâ tahzenû ve entumul a’levne in kuntum mu’minîn(mu’minîne).: Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz.”
(Âl-i İmrân 3/139)

أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ
وَوَضَعْنَا عَنكَ وِزْرَكَ
الَّذِي أَنقَضَ ظَهْرَكَ
أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ
وَوَضَعْنَا عَنكَ وِزْرَكَ
الَّذِي أَنقَضَ ظَهْرَكَ
وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ
فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ

"E lem neşrah leke sadrak(sadrake). Ve veda'nâ anke vizrak(vizrake). Ellezî enkada zahrak(zahrake). Ve refa’nâ leke zikrak(zikrake). Fe inne ma'al 'usri yusrâ(yusran). İnne ma'al 'usri yusrâ(yusran). Fe izâ ferağte fensab. Ve ilâ rabbike ferğab.: Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi? İndirmedik mi senden o yükünü? O senin belini büken yükü . Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi? Yükünü senden alıp atmadık mı? O senin belini büken yükü . Senin şânını ve ününü yüceltmedik mi? Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla berâber bir kolaylık daha vardır. Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul, Yalnız RABBine yönel.”
(İnşirah 94/1-8)

كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُم بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ

" Kullu nefsin zâikatu'l-mevt(mevti), ve neblûkum biş şerri ve'l-hayri fitneh(fitneten), ve ileynâ turceûn(turceûne).: Her canlı, ölümü tadar. Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz. Ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz.”
(Enbiyâ 21/35)

وَاخْتِلَافِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَا أَنزَلَ اللَّهُ مِنَ السَّمَاء مِن رِّزْقٍ فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَتَصْرِيفِ الرِّيَاحِ آيَاتٌ لِّقَوْمٍ

"Vahtilâfi'l-leyli ve'n-nehâri ve mâ enzelallâhu mine's-semâi min rızkın fe ahyâ bihi'l-'arda ba’de mevtihâ ve tasrîfi'r-rîyâhı âyâtun li kavmin ya’kılûn(ya’kılûne).: Gecenin ve gündüzün değişmesinde, ALLAH'ın gökten indirmiş olduğu rızıkta (yağmurda) ve ölümünden sonra yeri onunla diriltmesinde, rüzgârları değişik yönlerden estirmesinde, aklını kullanan toplum için dersler vardır.”
(Câsiye 45/5)


HADİS-İ ŞERİF:

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Maldan bir genişlik bulup da Kurban kesmeyen bizim câmimize yaklaşmasın."
(İmam Ahmed ve İbnü Mâce)
Resim
Cevapla

“HAZİRAN” sayfasına dön