SUSMA GÖNÜL...
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
Aratan MEVLAM buldurur elbet,
GÜZELdir O'ndan gelen her sebep,
Ne olur Allahım (c.c) BİZe de lutfet...
BEN AYNA'mı arıyorumm...
Halim'i görmeye AYNA gerektir,
Her işde demeli, var bir HİKMET'tir...
İşin sırrı, beklemesini bilmektir.
BEN AYNA'mı arıyorum...
mina....
GÜZELdir O'ndan gelen her sebep,
Ne olur Allahım (c.c) BİZe de lutfet...
BEN AYNA'mı arıyorumm...
Halim'i görmeye AYNA gerektir,
Her işde demeli, var bir HİKMET'tir...
İşin sırrı, beklemesini bilmektir.
BEN AYNA'mı arıyorum...
mina....
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- habibi
- Özel Üye
- Mesajlar: 1059
- Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00
Söndü sönecek gibi son titreşimiyle mum
Kederim¸ kaderimdir: yaşadıkça mahkûmum
Sisli uçurumlarla kuşatılmış dört-yanım
Issız bir dağ başında mahsur kaldı kervanım
Bir garip hâl üzreyim: esrikliği andırır
Hangi seher rüzgârı kalbimi uyandırır?
Ey Pîrim¸ ulu Derv Rabbimin kulu Dervîş
Mecnûn'un gözyaşı mı¸ büyüten gülü Dervîş?
Haziran'da kar gibi gâm tüketti günümü
Usandım sıratlardan¸ âzât et mümkünümü!
Sonsuz bir seferdeyim: yoldaşım âşk ve hüzün
Ayna tuttu rûhuma cihar-i yâr-ı güzin
Bir yanımız dolunay¸ bir yanımız İbrahim
Gökleri tutuşturan¸ şehirleri yakan kim?
Eşyanın ihtişamı kuşatırken cihânı
Nasıl başaracağız âteşle imtihânı?
Sûfî¸ ezel sırrını fısıldayan su sesi
Sabırla saydamlaşır mâsivânın ötesi
yüreginize saglık RABBİM razı ve hoşnut eylesin İNŞALLAH....
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
Dert de BENde Deva da,
MURAD'ım sonsuzluğa...
Gülün bir damlasında,
Esen yelin sabahında,
YAN'an ateşin kıvılcımında,
RUHun düştüğü kuyuda,
GÖNÜL kabın AYN'asında,
Ben kendimi arıyorum...
Şems Mevlânânın aynası oldu,
Aradığı KENDİ'ni onda buldu,
Ezeli DOST'unda kayboldu ....
Kendini BULmak belliki buydu,
Ben kendimi arıyorum...
mina....
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
Gecelerde geçti ömrüm,
Sabahlar hep hâyalimde,
Sensizlik dinmeyen sızı,
Yüreğim hep sağ elimde,
Her nefesim sessizliğim,
Varlığım kimsesizliğim,
Sabırsız, canı tezliğim,
Korku dolu bir iklimde,
Sonu sonumla gelecek,
Kim var bende kim bilecek,
Yine içim ezilecek,
Adın olacak dilimde.
11.04.2009 - 13:05
Sabahlar hep hâyalimde,
Sensizlik dinmeyen sızı,
Yüreğim hep sağ elimde,
Her nefesim sessizliğim,
Varlığım kimsesizliğim,
Sabırsız, canı tezliğim,
Korku dolu bir iklimde,
Sonu sonumla gelecek,
Kim var bende kim bilecek,
Yine içim ezilecek,
Adın olacak dilimde.
11.04.2009 - 13:05
En son halimkok tarafından 11 Nis 2009, 12:39 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
Benim AŞK ım BEN OL uşum,
BEN de OL-AN la doluşum,
Hiç çırpınma GÖNÜL KUŞU m,
SEMÂ lar sana gelecek.
SEN AŞK a nasıl inandın,
YÂR SEN den ayrı mı sandın,
Niye CAN ından usandın,
CAN OL-AN CAN da GÜLecek.
Aldığını vermen çile,
NEY in var vermeyi dile,
VAR olmayan nasıl öle,
VAR ı bilmeyen ölecek.
11.04.2009 13:20
BEN de OL-AN la doluşum,
Hiç çırpınma GÖNÜL KUŞU m,
SEMÂ lar sana gelecek.
SEN AŞK a nasıl inandın,
YÂR SEN den ayrı mı sandın,
Niye CAN ından usandın,
CAN OL-AN CAN da GÜLecek.
Aldığını vermen çile,
NEY in var vermeyi dile,
VAR olmayan nasıl öle,
VAR ı bilmeyen ölecek.
11.04.2009 13:20
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
Sözlerim, söyleyeceklerimin ilk harfi,
Tutulmuş kalemim, bırakmıyor ki,
Nice sular akmış zaman, hangi zamanki,
DÜŞünü YORacak bir, CAN gerektir...
Bülbül GÜLünü GÖRsede ÖZler,
AĞLAmaktan YANsada gözler,
Tersine AKsada sular, nehirler...
Konuşmadan ANlayacak bir, CAN gerektir...
Yaprak neden düşer toprağa,
İsterki bedeni yok ola, ruhu HAYat BULa...
Halinden bir YAR, haberdardır Oysa
Kaybolup, BULunacak bir, CAN gerektir...
Bırakın çıkayım kafesimdem,
Söyleyeceklerim inanın GÖNÜLden,
Her dileğim SEVgi ülkesinden...
ANladım, herşey SABIR denilmekten,
Bana BENsiz, BEDENsiz bir, CAN gerektir....
mina....
Tutulmuş kalemim, bırakmıyor ki,
Nice sular akmış zaman, hangi zamanki,
DÜŞünü YORacak bir, CAN gerektir...
Bülbül GÜLünü GÖRsede ÖZler,
AĞLAmaktan YANsada gözler,
Tersine AKsada sular, nehirler...
Konuşmadan ANlayacak bir, CAN gerektir...
Yaprak neden düşer toprağa,
İsterki bedeni yok ola, ruhu HAYat BULa...
Halinden bir YAR, haberdardır Oysa
Kaybolup, BULunacak bir, CAN gerektir...
Bırakın çıkayım kafesimdem,
Söyleyeceklerim inanın GÖNÜLden,
Her dileğim SEVgi ülkesinden...
ANladım, herşey SABIR denilmekten,
Bana BENsiz, BEDENsiz bir, CAN gerektir....
mina....
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
Devir liderleri izleme devri değil, devir insanın kendini takip etme devri... Bu sözün içinde bin bir anlam buluyorum her seferinde..Ve kendi içimde de yollara sapıyorum ne zaman düşse aklıma bu söz.. o yollar ki, daha önce hiç gör(e)mediğim, bil(e)mediğim, hiç keşfetmediğim..
Yollar dışarıda değilmiş, ya da yönler.. Kitaplar okumuşum, hayat hocaları edinmişim, kişisel gelişim çalışmalarına katılmışım... Her birini kendi keşfimde, aracı etmişim kendime...Ama aracıyla ben arasındaki gerçek bağı unutup gitmişim o ara.. Kendimi...
Dinle demiş, dinle ve öğren kendim kendime... Ama içim ne diyor duymamışım. Kalabalık, bir uğultu ve kargaşa doğmuş sonra dışarıda benden.. Okunacak kitaplarım başucumda birikmiş..
Uygulayacağım kişisel gelişim metodlarını yapamadığım zamanlarda, kendimden ve kişisel gelişimimden geri düşmüş hissetmişim. Ve ben, beni dinlemezken, başka aracılarla dinlemeyi bir tutmuşum sonra kendimi kendi dışımda-dışarıda...
Ve içimdeki ses susmuş mu? Küsmüş mü bana?.. Kimbilir.. O kadar çok sesin arasında duy(a)mamışım onu.. Her sessizlikte mırıldanırken belki de bana.. İlahi bir mırıldanmaymış halbuki duyamadığım.. Neyin sesi gibi..
Duru ve berrak.. Mütevazı ve sevgi dolu.... Sesler karışmış birbirine.. O hep asaletini korumuş yerinde... Sevgide kalmış... Bağırmamış, beklemiş ben duyana kadar beni... Sevgiyi bulana kadar ben içimde..
Anı yaşamanın, ya da an'daki farkındalığın, geçip giden-akan birşey olduğunu unutmuşum.
Anda bana verilen dersler, öğretileri sorgularken bir sonraki anı kaçırmışım çoğu zaman..Ve akışıma müdahale etmişim.. O müdahalede bunu gördüm kendimde diyerek bulduğum şeyleri, aynı çocuğun eline aldığı şeyi binbir parçaya bölerek algılamaya çalıştığı gibi didik didik etmişim..
Elimde binbir parça kalmış sonra, atılamaz, satılamaz, bin bir parça-her biri kendi içinde parça parça ..
Ve ne doğruymuş, kime göre doğruymuş gibi sorular başlamış kafamda... Öğretici olarak seçtiğim kitaplar metodlar bana anlatmışta anlatmış...
Peki sonunda hissettiğim doğru mu sağlamamı yap(a)mamışım, bir daha karışmışım... Kimse bil(e)memiş doğru olanı... Ne içim ne dışım.. Ben bile kendi içimde doğruyla yanlışı ayırt edemediğim noktalarda bulmuşum kendimi içimden-merkezimden-özümden çok uzaklarda..
Ve aynalar... Aynalar beni göstermiş - ben ise gördüğümü gördüğüm olarak algılamışım.. Ne kadar güzel ne kadar kötü derken, gördüğüm yansımamla kendimi ayrı tutmuşum... Sanmışım ki aynalarda gördüğüm değiştirilebilir yada onlar benden başka...Sanmışım işte...
Aynaya bakan benim, değişimimin; tüm yansıyanda değişeceğini bilememişim... Güzel de kötü de olanın ben olduğunu, bende var olan olduğunu sonra...İkisinin de insani olduğunu... Hayata dair olduğunu...
Savaştığım şeylerin, aslında ben savaştıkça yok olacağını sanmış kahraman yüreğim... Savaştığım şeylerin ben(im) olduğunu benden olduğunu ve ne kadar savaşırsam o kadar büyüyeceğini devleştirdikten sonra anlamışım...
O devleşen her şey ile yürekli bir konuşma yapmışım sonra... Sizde bendensiniz... Barışalım mı diye... Bu konuşma, savaştıklarım neyse büyümesinler artik diye değilmiş kurnazca.. Onları da sevdiğimden barışmak istemişim.. Benden oldukları için...Çünkü savaşanın da-savaştıranın da ve aracı olanında ben olduğunu anlamışım...
Yormuşum kendimi.... Bir ağacın kendi doğasındaki sukunetini isterken hayatta sadece...Yeşil ağaç hani, sokakta köşe başında her gün gördüğünüz.. Bazen fark edemediğimiz.. Rüzgarda savrulan, yağmurda umarsız.. İsyanı da, mutluluğu da bir olan o büyük gövdeli ağaç..
Hayattan, sadece o köşe başı ağacının sukunetini isterken yorulmuşum... Didik didik etmiş ve çok şey yapmaya çalışırken yormuşum hayatı da... Hayatın aktığını unuturken, kendimi suyun üstünde debelenirken bulmuşum.. Su hiçbir şey yapmadan, kaldırırken beni yukarı oysa...
Dışarda hiçbirşey yok derdi meditasyon hocam... Nilambaranın da aklımdan hiç çıkmayan bir cümlesi geliyor, her gün hatırladığım ilaç olan bana .. Sevgiyle-içinden gelerek yaptığın herşey doğrudur..
Yol nerdedir peki..Dışarıda mı içeride mi?
Yolu bulmak için adım atmak gerekiyormuş, her adımda içinizde gideceğiniz yollar beliriveriyor aniden..Buna da hayat deniyor işte...Hayat dışarıda değil , içeride... Bilmece varsa o da biziz, cevaplarda bizde... içimizde...
Ve o ağaç akışa bırakır kendini.. İsyanı da doğaldır, mutluğu da... Güneş mi açmış, güneşi özümser yapraklarında.. Kar mı yağıyor, beyaza bürünür.. Ve teslim olur doğaya,.. Savrulurken direnmez dalları rüzgarda.. Üstüne konan kuşları kovalamaz "çekilin üstümden, huzur verin" diye... Ayırt etmez böcekleri,kuşları... Hepsini sever açar kollarını... Gövdesine çizik atar birileri, belki acıtırlar canını.... Bilir ki kabuk bağlayıp, yenilenir gövdesi yine....
ve o ağaç bir tanedir-eşsizdir
ama doğanında ta kendisidir
bir yolun köşesinde de olsa
ormanından çok uzaklarda...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9089
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
.
NİYE GELDİK?..
Kul İhvânim bu söz sana
Candan yâdigâr Cânâna
Bazarı göster ihvâna
Almaya satmaya değil!..
Boynun bük Kâmile diz çök
Cehâletten bağların sök
Etek dolu taşını dök
Aldığın atmaya değil!..
Hazır hâlde huşû-huzur
İman budur-amel budur
Dal deryaya İlim Sudur
Batağa batmaya değil!..
Kulak ver özdeki sese
İncinmesin senden kimse
Tenezzül eyle gülümse
Kaşların çatmaya değil!..
Zevk denilen derde dalış
Âşık ol çileye alış
Hizmet ehli olmaya çalış
Yan gelip yatmaya değil!..
Düzen-denge Dostun işi
Gözeten geliş-gidişi
Bu meydana gelen kişi
Atmaya-tutmaya değil!..
Söz söyleyen Erse eğer
Özündeki sözün söyler
Nasibi olan kısmetin yer
Dünyayı yutmaya değil!..
İlim-İrfan- Âyet-Hikmet
Akılla-Aşk Zevke azm et!
HAKK Hatrına halka hizmet
Kötülük etmeye değil!..
Niyazında noksanı bul
Naz-Niyaz da olur makbul
Kendin ara, Sen sin meçhul
Âleme yetmeye değil!..
Havf ü Recâ Sıdk ü Huşû
Derd zevki doldurur boşu
Sohbete gir Karga Kuşu
Cak cakı! ötmeye değil!...
Dostla olan HAKK Dostum! der
Eşyayı Olayı nider
Her yerde olan nere gider?
Çekmeye itmeye değil!...
Gerçek Sen de, Sen gerçeksin
ÖZ ünden bak göreceksin
Bileliğe ereceksin
Tükenip bitmeye değil!...
Olanlar Ezelde olmuş
Seyri şimdi Söyle, nolmuş?
Özden ÖZ her yere dolmuş
Gelmeye gitmeye değil!...
Canın bil, kemiğin etin
Sahibi ol zimmetiyin
Çobanısın himmetiyin
Gafletin gütmeye değil!...
Kul İhvâni Gül-Gülizâr
Zevkin murad eylemiş Yâr
Gelmişiz Biz, atmaya ZAR
Oynayıp ütmeye değil!...
24.08.1990 14:40
NİYE GELDİK?..
Kul İhvânim bu söz sana
Candan yâdigâr Cânâna
Bazarı göster ihvâna
Almaya satmaya değil!..
Boynun bük Kâmile diz çök
Cehâletten bağların sök
Etek dolu taşını dök
Aldığın atmaya değil!..
Hazır hâlde huşû-huzur
İman budur-amel budur
Dal deryaya İlim Sudur
Batağa batmaya değil!..
Kulak ver özdeki sese
İncinmesin senden kimse
Tenezzül eyle gülümse
Kaşların çatmaya değil!..
Zevk denilen derde dalış
Âşık ol çileye alış
Hizmet ehli olmaya çalış
Yan gelip yatmaya değil!..
Düzen-denge Dostun işi
Gözeten geliş-gidişi
Bu meydana gelen kişi
Atmaya-tutmaya değil!..
Söz söyleyen Erse eğer
Özündeki sözün söyler
Nasibi olan kısmetin yer
Dünyayı yutmaya değil!..
İlim-İrfan- Âyet-Hikmet
Akılla-Aşk Zevke azm et!
HAKK Hatrına halka hizmet
Kötülük etmeye değil!..
Niyazında noksanı bul
Naz-Niyaz da olur makbul
Kendin ara, Sen sin meçhul
Âleme yetmeye değil!..
Havf ü Recâ Sıdk ü Huşû
Derd zevki doldurur boşu
Sohbete gir Karga Kuşu
Cak cakı! ötmeye değil!...
Dostla olan HAKK Dostum! der
Eşyayı Olayı nider
Her yerde olan nere gider?
Çekmeye itmeye değil!...
Gerçek Sen de, Sen gerçeksin
ÖZ ünden bak göreceksin
Bileliğe ereceksin
Tükenip bitmeye değil!...
Olanlar Ezelde olmuş
Seyri şimdi Söyle, nolmuş?
Özden ÖZ her yere dolmuş
Gelmeye gitmeye değil!...
Canın bil, kemiğin etin
Sahibi ol zimmetiyin
Çobanısın himmetiyin
Gafletin gütmeye değil!...
Kul İhvâni Gül-Gülizâr
Zevkin murad eylemiş Yâr
Gelmişiz Biz, atmaya ZAR
Oynayıp ütmeye değil!...
24.08.1990 14:40
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12868
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
tüm canlarımıza Dârü's- Selâm Selâmeti dilerim El vedûd cc dan..
ZEVK 3576
ÇİLE Çıkrığıyım ÇÖLde! AKLa KARA SARıyorum!
ATEŞten TEVHİDim Tarak; YÂR Zülfünü Tarıyorum
OLmuş-OLan-Olacaklar!.. Vaz geçtim Cihandan-Candan!
KUM Tanesi kadar KALdım: Bende BENi Arıyorum!..
15.04.09 16:29
Gölbaşı-Ank
En son kulihvani tarafından 03 Tem 2009, 17:01 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
ÂLEM GÖNÜL ün gölgesi, ASL-ı AŞK tır her zerresi,
Dört mevsimi dört yanında, döner durmaz yer küresi,
Her AN BİR İŞ te OL-AN ı, hangi İŞ iyle bilmeli,
Sabah yeni BİR gün doğar, gece gebelik süresi,
Biz de size Dârü's- Selâm Selâmeti dileriz El-Vedûd cc dan
Sevgili Hocam... Yüreğinize bereket...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
BİR-se dert ile dermanı,
BİR dir KÛLLİ ŞEY harmanı,
Her ŞEY i BİR leyen CAN ı,
BİR CAN ımla arıyorum.
YOL um uzun, ömür kısa,
Sırtımda yük binbir tasa,
Kim Firavun, kimdir Musa (as),
KİM i KİM e soruyorum.
Aklım, nefsim, kalbim RUHum,
Toprak, ateş, hava SU yum,
Yedi delikli beş duyum,
Duyduğumu deriyorum.
SÖZ zevki MUHABBET HAZ-zı,
BİR şarkı binlerce SAZ ı,
Her AN ımı YAZAN YAZI,
OKU dukça görüyorum.
KÛN Fe Ye-KÛN nASIL BİR İŞ,
Her NEFES te alış-veriş,
Gece-Gündüzü BİR görüş,
AN lamıyor, KURu yorum.
Elif nedir, nedir Lâm, Mîm,
B NOKTA lı GÖBEK li CÎM
Altı YÖN EŞYA da HA-CÎM,
YEDİ? dedim duruyorum.
17.04.2009 - 15:45
BİR dir KÛLLİ ŞEY harmanı,
Her ŞEY i BİR leyen CAN ı,
BİR CAN ımla arıyorum.
YOL um uzun, ömür kısa,
Sırtımda yük binbir tasa,
Kim Firavun, kimdir Musa (as),
KİM i KİM e soruyorum.
Aklım, nefsim, kalbim RUHum,
Toprak, ateş, hava SU yum,
Yedi delikli beş duyum,
Duyduğumu deriyorum.
SÖZ zevki MUHABBET HAZ-zı,
BİR şarkı binlerce SAZ ı,
Her AN ımı YAZAN YAZI,
OKU dukça görüyorum.
KÛN Fe Ye-KÛN nASIL BİR İŞ,
Her NEFES te alış-veriş,
Gece-Gündüzü BİR görüş,
AN lamıyor, KURu yorum.
Elif nedir, nedir Lâm, Mîm,
B NOKTA lı GÖBEK li CÎM
Altı YÖN EŞYA da HA-CÎM,
YEDİ? dedim duruyorum.
17.04.2009 - 15:45
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
Günlerdir yoktum biliyorum... Yalnızlığıma kavuşup, yalnızlığıma sığınıp kalabalığa katıyordum kendimi...
En güzelini yaşıyordum yalnızlığın... Varlığımı kalabalığın çoğulluğuna katıp tekilliğimi çoğaltıyordum... Tekilliğimi çoğaltırken içimdeki çoğulluktan arınıyordum... Sonra yine o çoğullukla tümleniyordum...
Ne demişler Kendini bulmanın en kolay, en etkili yolu kendinden kaçmaktır! . Böyle mi demişler? Kim demiş? Laf aramızda ben dedim sanırım; yine özene bezene bir cümle, bir anlam kattım hayat diline, hayatımın diline... Yine bir felsefe yarattım kendimce... Kendimi aşarak... Kendimden taşarak...
Peki niye? Nedir bu cümlenin altındaki anlam? Kendimden kaçmak... Kendimi bulmak... Kendimden çıkıp kendime dışarıdan bakmak...
Kendi içimde cevaplarını bulamadığım sorgulamalarımı dışarıdan üçüncü bir göz olarak görmek, cevaplamak... Kendi savunma mekanizmalarımı yıkmak... Kendi duvarlarımı yine kendim yıkmak... Subejktifliğimden arınarak objektifliğimi yakalamak...
Nerden nereye?
Aslında bugün bambaşka duygu ve düşüncelerle yazmaya başlamıştım, başka bir olayı, başka bir konuyu ele alacaktım tüm toplumsal duyarlılığımla... Yine hayattaki acılı yansımalarına dem vuracaktım insanoğlunun... Yine isyanlı tepkimelerle dolup taşacaktı satırlarım...
Yine kalabalıktan biri olacaktım, kalabalığa dışardan bakıp kalemine yansıtan... Yine sosyal olacaktım... Olmadı... Bu kez kalabalığın çoğulluğundan çıkıp kendimin tekilliğine ulaştı satırlarım.... Sosyallikten çıkıp kişisel psikolojime indirgendi cümlelerim... Aslında normal ve son derece doğal... Toplumsallaşmanın temeli bireyleşmeyle atılır... Bugün izninizle bireyleşeceğim... Bencilleşmeden....
Evet, nerde kalmıştık? Kendini bulmanın en kolay, en etkili yolu kendinden kaçmaktır! demişler, daha doğrusu demişim, diyorum...
İşte yine kendimden kaçtığım, sonrasında yine yavaş yavaş kendimi bulduğum sancılı, sorgulu, umutlu bir dönemden geçiyorum şu anda... Belki de bu yazım son durağı olur bu bitmez sandığım, benliğimde uzayıp giden bu yolun...
Belki bu yazı dışardan içime yansımamın dışa vurumudur kelime kelime... Belki satır satır analizim dökülüyordur; harf harf tekilliğimi çoğulluğuma, çoğulluğumu tekilliğime katıyorumdur...
Sanırım hayır, korkarım hayır... Bu yazım olsa olsa o yolun başlangıcıdır... Fizibilite çalışması yapılmış iç projemin altyapı çalışmasıdır ancak... Yazılı dışa vurumudur... Kendi kendimle ön sözleşmemdir hayatıma dair tüm proformalarımla... Kendi kendime siparişimdir... Tüm ihraç fazlası duygularım, tüm ithal artığı düşüncelerimin raporlarıyla....
Cümlelerim ne kadar alakasız kavramlara dayalı farkında mısınız?
Kimisi psikolojiye, kimisi sosyolojiye dair... Kimisi ise mühendislikten muhasebeye ulaşan terimler dehlizinde... Sosyal ve teknik bilimlerin ortaya karışık bileşkesi niteliğinde...
Aslında hayat da öyle değil mi? Hayat da ortaya karışık bir bileşke değil midir insanoğlu için? Hesaplar, hesaplaşmalar, hele ki iç hesaplaşmaların bileşkesi değil midir?
Dedim ya bugünlerde kendimle görülecek hesabım var... Kendi mizanıma diziyorum hayattan alacaklarımı ve vereceklerimi... En çok da kendime borçlarımı... İnsan en çok kendine borçluyken borçlu olmaz mı hayata?
Ben kendi borç batağımda boğulmaktan korkuyorum... Senetsiz, kefilsiz iç borçlarımı kapatmaya çalışıyorum tüm fazla mesailerimle... Bir iktisadımız eksikti o da girdi yazıma... Boşuna bileşke dememişim görüldüğü üzere...
Merak etmeyin anatomiden girip iç mimarlıktan çıkmayacağım bu yazıda... Hoş kendimi salıversem tüm bedensel ve ruhsal anatomimi de yansıtacağım sizlere, ruhuma sinen, psikolojimi şekillendiren iç mimarimi gözler önüne sereceğim...
Ancak henüz içine yerleşmeye müsait olmayan müstakil bir ev niteliğinde iç dünyam, içerisinde bulunduğu siteden bağımsız davranmaya çalışan... Dışa açan balkonlarımı inşaa ettikten sonra özgüven terasımdan sesleneceğim sizlere, ancak o zaman tam anlamıyla görüneceğim, göstereceğim kendimi...
Şimdi izninizle ben çekiliyorum... Dedim ya ön sözleşmem için proformalarımı düzenleyeceğim daha, mizanımı dengeye oturtacağım...
Daha ilk durağındayım yolumun... Daha yolum uzun... Arkamdan bir kova su döker misiniz? Kendimi bulup geri dönüşüm kolay ve erken olsun diye... Sahi siz beni bekleyecek misiniz hayat kapılarınızın önlerinde?
Geldiğimde bir demli çay kıvamında sıcaklığa bürüyecek misiniz tüm insani değerlerinizi? Şimdiden söyleyin bana, ki ona göre rotamı çizeyim kabataslak yol haritamı...
Funda Gülseven
15/09/07
En güzelini yaşıyordum yalnızlığın... Varlığımı kalabalığın çoğulluğuna katıp tekilliğimi çoğaltıyordum... Tekilliğimi çoğaltırken içimdeki çoğulluktan arınıyordum... Sonra yine o çoğullukla tümleniyordum...
Ne demişler Kendini bulmanın en kolay, en etkili yolu kendinden kaçmaktır! . Böyle mi demişler? Kim demiş? Laf aramızda ben dedim sanırım; yine özene bezene bir cümle, bir anlam kattım hayat diline, hayatımın diline... Yine bir felsefe yarattım kendimce... Kendimi aşarak... Kendimden taşarak...
Peki niye? Nedir bu cümlenin altındaki anlam? Kendimden kaçmak... Kendimi bulmak... Kendimden çıkıp kendime dışarıdan bakmak...
Kendi içimde cevaplarını bulamadığım sorgulamalarımı dışarıdan üçüncü bir göz olarak görmek, cevaplamak... Kendi savunma mekanizmalarımı yıkmak... Kendi duvarlarımı yine kendim yıkmak... Subejktifliğimden arınarak objektifliğimi yakalamak...
Nerden nereye?
Aslında bugün bambaşka duygu ve düşüncelerle yazmaya başlamıştım, başka bir olayı, başka bir konuyu ele alacaktım tüm toplumsal duyarlılığımla... Yine hayattaki acılı yansımalarına dem vuracaktım insanoğlunun... Yine isyanlı tepkimelerle dolup taşacaktı satırlarım...
Yine kalabalıktan biri olacaktım, kalabalığa dışardan bakıp kalemine yansıtan... Yine sosyal olacaktım... Olmadı... Bu kez kalabalığın çoğulluğundan çıkıp kendimin tekilliğine ulaştı satırlarım.... Sosyallikten çıkıp kişisel psikolojime indirgendi cümlelerim... Aslında normal ve son derece doğal... Toplumsallaşmanın temeli bireyleşmeyle atılır... Bugün izninizle bireyleşeceğim... Bencilleşmeden....
Evet, nerde kalmıştık? Kendini bulmanın en kolay, en etkili yolu kendinden kaçmaktır! demişler, daha doğrusu demişim, diyorum...
İşte yine kendimden kaçtığım, sonrasında yine yavaş yavaş kendimi bulduğum sancılı, sorgulu, umutlu bir dönemden geçiyorum şu anda... Belki de bu yazım son durağı olur bu bitmez sandığım, benliğimde uzayıp giden bu yolun...
Belki bu yazı dışardan içime yansımamın dışa vurumudur kelime kelime... Belki satır satır analizim dökülüyordur; harf harf tekilliğimi çoğulluğuma, çoğulluğumu tekilliğime katıyorumdur...
Sanırım hayır, korkarım hayır... Bu yazım olsa olsa o yolun başlangıcıdır... Fizibilite çalışması yapılmış iç projemin altyapı çalışmasıdır ancak... Yazılı dışa vurumudur... Kendi kendimle ön sözleşmemdir hayatıma dair tüm proformalarımla... Kendi kendime siparişimdir... Tüm ihraç fazlası duygularım, tüm ithal artığı düşüncelerimin raporlarıyla....
Cümlelerim ne kadar alakasız kavramlara dayalı farkında mısınız?
Kimisi psikolojiye, kimisi sosyolojiye dair... Kimisi ise mühendislikten muhasebeye ulaşan terimler dehlizinde... Sosyal ve teknik bilimlerin ortaya karışık bileşkesi niteliğinde...
Aslında hayat da öyle değil mi? Hayat da ortaya karışık bir bileşke değil midir insanoğlu için? Hesaplar, hesaplaşmalar, hele ki iç hesaplaşmaların bileşkesi değil midir?
Dedim ya bugünlerde kendimle görülecek hesabım var... Kendi mizanıma diziyorum hayattan alacaklarımı ve vereceklerimi... En çok da kendime borçlarımı... İnsan en çok kendine borçluyken borçlu olmaz mı hayata?
Ben kendi borç batağımda boğulmaktan korkuyorum... Senetsiz, kefilsiz iç borçlarımı kapatmaya çalışıyorum tüm fazla mesailerimle... Bir iktisadımız eksikti o da girdi yazıma... Boşuna bileşke dememişim görüldüğü üzere...
Merak etmeyin anatomiden girip iç mimarlıktan çıkmayacağım bu yazıda... Hoş kendimi salıversem tüm bedensel ve ruhsal anatomimi de yansıtacağım sizlere, ruhuma sinen, psikolojimi şekillendiren iç mimarimi gözler önüne sereceğim...
Ancak henüz içine yerleşmeye müsait olmayan müstakil bir ev niteliğinde iç dünyam, içerisinde bulunduğu siteden bağımsız davranmaya çalışan... Dışa açan balkonlarımı inşaa ettikten sonra özgüven terasımdan sesleneceğim sizlere, ancak o zaman tam anlamıyla görüneceğim, göstereceğim kendimi...
Şimdi izninizle ben çekiliyorum... Dedim ya ön sözleşmem için proformalarımı düzenleyeceğim daha, mizanımı dengeye oturtacağım...
Daha ilk durağındayım yolumun... Daha yolum uzun... Arkamdan bir kova su döker misiniz? Kendimi bulup geri dönüşüm kolay ve erken olsun diye... Sahi siz beni bekleyecek misiniz hayat kapılarınızın önlerinde?
Geldiğimde bir demli çay kıvamında sıcaklığa bürüyecek misiniz tüm insani değerlerinizi? Şimdiden söyleyin bana, ki ona göre rotamı çizeyim kabataslak yol haritamı...
Funda Gülseven
15/09/07
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
VAR' lık YOK' luk İKİ YÜZlü
ZAHİR de VAR olan ŞEY in, BATIN da YOK-luğu gizli,
ÂLEM e DOĞAn her CAN lı, doğarken ÖLümle sözlü,
GECE ÖRTÜ lür de GÜNDÜZ, soyunur ZAHİR e döner,
Görünmek-Gayb olmak hüner, VAR lık YOK luk İKİ yüzlü.
Giden nedendir gelene, o da gider başka gelir,
Gayb-oldu dersin ölene, her ölenin İZ i kalır
Anan-Baban BATIN ında SEN ZAHİR e dönmüş isen,
YOK mu oldun ölmüş isen, soy ağacını kimbilir.
18.04.2009 - 13:05
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
Toprak gibi, gül gibi herşeyin bir iç yüzü var,
Hikmet penceresinden bakan anlar, boşuna değil bunlar...
Kuşlar, böcekler, hemde çiçekler seherde seslenir YAR...
Kapıların ardında, türlü güzellikler var....
Hangi tohum toprağa düşer de, ağaca yürümez,
Can gözü görmeyen ilahi rahmeti sezemez...
Ömür dediğin, doğum ölüm arasındaki iki nefes,
BAK işte DUYdun kapılar ardındaki deruni ses...
Allah bes, bâki heves.............diYOR...
mina....
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00
...DÜŞÜRDÜN...
Adamdım adımı bile unuttum,
Güldün, GÜL göründün, çöle düşürdün.
Bilmem ki var mıydı benim değerim,
Dünya pazarında pula düşürdün.
Halim ce yaşardım, düzenim vardı,
Kendimce hazinem, Karun kadardı.
Nasıl oldu bilmem, BİR ateş sardı,
Ben yandım dedikçe yele düşürdün.
Düşündükçe düştüm daha derine,
Kör kuyulardayım vaha yerine,
Ya kar ya kor içim, hasret serine,
Perperişan hâlden hâle düşürdün.
Ne benliğim kaldı, ne de bir şeyim,
Sorsalar bilemem, ben KİM im NEY im,
Deli divaneyim, kime ne deyim,
Dost düşman demedin dile düşürdün.
Yalnız mı olmalı yolun yolcusu,
Önünde sayısız engel ve pusu,
Atbaşı korkuyla umut doğrusu,
SON um bilmediğim yola düşürdün.
21.04.2009 - 16:25
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- MBurak
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 415
- Kayıt: 12 Ağu 2007, 02:00
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
"
ahh yüreğim...
ahh bendeki bana engellerim...
*****************
DÜŞ'müsün, ÜŞÜR'müsün, bir kuyuya düşmüşsün,
Yusuf (as) gibi, karanlıkta ışığı görürmüsün...
BİR ah'ım ı bin dermana değişmem DERmisin,
Gün olur, kendini de kendinde bırakıp gidersin...
******************
Nice ah'lar dokunur, SİNEye,
Sinelerin ÖZünü bilene ümitle, sevgiyle....
DÜŞTÜğün hallerden, bir bir geçtikçe,
Yüzyıllık yolu aşıp gidersin,
Düşürenle, düşeni BİR GÖRdükçe.....
SENİM---SIRrına ERmişçe........
******************
DÜŞ-ÜR-DÜN....
Dün'le beraber gitti cancağzım. Ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.''
Diyen güneş misali Mevlana...
DÜN'de gördüğün DÜŞ'te dosttça......
Bu düşün yorumuda HOŞ'ça..
D-ÜŞÜR-DÜN
HAYAT dediğin zorsa, herşey ÜŞÜMEKle başlar oysa...
Her Zorlukla Beraber Bir Kolaylik Vardir nasıl olsa,
Düş'ümde gördüğüm ah'ıma AYN'a olssa...
Ve inşa eden, dağları YOL yapacaktır ASL'ıyla...
****************
mina...
ahh canım...nur-ye yazdı:
Bir AH ile yüz yıllık yolu aşıp gidersin
ahh yüreğim...
ahh bendeki bana engellerim...
*****************
DÜŞ'müsün, ÜŞÜR'müsün, bir kuyuya düşmüşsün,
Yusuf (as) gibi, karanlıkta ışığı görürmüsün...
BİR ah'ım ı bin dermana değişmem DERmisin,
Gün olur, kendini de kendinde bırakıp gidersin...
******************
Nice ah'lar dokunur, SİNEye,
Sinelerin ÖZünü bilene ümitle, sevgiyle....
DÜŞTÜğün hallerden, bir bir geçtikçe,
Yüzyıllık yolu aşıp gidersin,
Düşürenle, düşeni BİR GÖRdükçe.....
SENİM---SIRrına ERmişçe........
******************
DÜŞ-ÜR-DÜN....
Dün'le beraber gitti cancağzım. Ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.''
Diyen güneş misali Mevlana...
DÜN'de gördüğün DÜŞ'te dosttça......
Bu düşün yorumuda HOŞ'ça..
D-ÜŞÜR-DÜN
HAYAT dediğin zorsa, herşey ÜŞÜMEKle başlar oysa...
Her Zorlukla Beraber Bir Kolaylik Vardir nasıl olsa,
Düş'ümde gördüğüm ah'ıma AYN'a olssa...
Ve inşa eden, dağları YOL yapacaktır ASL'ıyla...
****************
mina...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- halimkok
- Özel Üye
- Mesajlar: 3843
- Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00