TESBİH
Tesbih kelimesinin kökü se-be-ha fiilidir.
Se-be-ha sözlükte yüzmek, uzaklaşmak, yıldız hızlı hareket etmek, bir topluluğun yeryüzünde yayılıp hakim olması, suyun yayılıp kaplaması gibi anlamlara gelmektedir.
Es-Sebhu suda ve havada hızlı yayılışı ifade eder.
Mecâzen yıldızların uzaydaki hareketleri için kullanılır:
Ve kullün fi felekin yesbehûn : Hepsi bir yörüngede akıp/yüzüp gitmektedir (21/Enbiyâ, 33; 36/YâSîn, 40)
Atların hızlı koşması sebh (sebhan) fiili ile ifade edilir.
İşlerdeki süratli koşuşturma için de aynı kelime kullanılır:
İnne leke fiynnehari sebhan taviylen. İnne leke fiynnehari sebhan taviylen : Senin için gündüz uzunca bir koşuşturma vardır. (73/Müzzemmil, 7).
Ellerde dolaşan rengarenk taşlarla bezeli daimi ip yörüngesinde yüzer gibi dönen teSBiHler...
Zâhirde gördüğüm teSBiHlerin bâtında olanları...
Bedenimdeki teSBiHler; yüzer gibi yıldız hızlı hareket eden ve yörüngesinde akıp giden sinir sistemim beynim kan dolaşımım...
Muazzam bir denge ile kurulu yörüngelerinde şaşmadan yalpalamadan yüzüp durmaktalar...
Kaptan gibi görünen AKLım ise habersiz yörünge sahiblerinden.
KAPta olandan habersiz KAP-t-AN...
İlk kaptan Hz Nuh (as)..
ALLAH ın izni ile gemisine her cinsten bir çift alarak , gemide muhteşem bir dengenin kurulmasıyla dağlar gibi dalgalara karşı durabilmiş gemi sahibi...
Bir geminin kararlı dengesi sağlanabilmesi için gemiye her girenden bir çift almak yerine bu gün neler kullanılıyor zâhirdeki gemilerde bir bakalım:
"Bir geminin dengesinin kararlılığı da topun dengesi gibi incelenir. Çarşaf gibi düz ve sakin bir denizde dengede bulunan geminin ağırlık merkezi IV ve suyun kaldırma kuvvetinin tesir ettiği S Karina Merkezi ise, gemi kesitinin orta çizgisinde bulunur.
Gemi rüzgârın, taşıdığı yükün veya dalganın etkisi ile hafifçe sağa yattığında ise; kaldırma kuvvetinin tesir ettiği Karina Merkezi de sağa kayarak, W noktasına gelmelidir..
Böylece geminin ağırlığı ve suyun kaldırma kuvveti, gemiyi tekrar dengeye getirecek yönde çalışırlar.
Bu şekilde geminin dengesi kararlıdır ve bu durum ancak W ağırlık merkezinin, S karina merkezinin altında olması ile mümkündür, l/l/ ağırlık merkezinin karina merkezinin üzerinde olması halinde ise, geminin ağırlığı ve suyun kaldırma kuvveti, gemiyi devirmeye çalışırlar, bu durumda geminin dengesi kararsızdır...
Buraya kadar anlattıklarımıza göre bir geminin stabilitesini sağlamak için yapılması gereken, ağırlık merkezini mümkün olduğu kadar aşağıya çekmektir.
Bunu sağlayabilmek için gemiler, kuşların göğüs kafesine benzer şekilde imal edilir.
Bilindiği gibi bütün kuşlar uçarken gövdeleri kanatlarının altında kalacak şekilde yaratılmıştır.
Böylece vücut ağırlığı kuşun ağırlık merkezini aşağıya çeker ve kuşun uçarken yapacağı yalpa hareketini refleksleriyle rahatça dengelemesini sağlar.
Kuşun ağırlık merkezi daha yukarıda olsaydı, en ufak bir yalpada refleksleri ile yeniden dengeye gelmesi mümkün olmayacak ve sürekli iki tarafa yalpalayıp duracaktı.
Tıpkı ince bir duvarın üzerinde yürüyen bir insanın dengesini hafif kaybettiğinde yeniden sağlayana kadar düşmemek için sağa sola yatışına benzer bir vaziyet alacak ve dengesini yeniden sağlayamayacaktı, işte kuşların göğüs yapısına benzer olarak, boş gemiler safra adı verilen ağırlıkla yüklenir.
Böylece ağırlık merkezi aşağı çekilmiş olur.
Büyük gemilerin yakıt tankı gibi ağır kısımları su altında kalacak şekilde imal edilir, hafif ve bilhassa yelkenli ufak teknelerin su altında kalan kısımlarının oldukça derin yapılması da bu yüzdendir."
(Alıntı)
Tesbih edebilmek yüzebilmek için öncelikle bir iç dış dengesinin kurulması gerekiyor.
Dışardan gelen onca alaya, caydırmalara sağlam bir duruşla durabilmek, yanlız RABBine BAĞLANıp gemisini İZni ile yaparak, gemiye girmesi gereken tüm çiftleri de alarak bir denge noktasını kurabilen bulabilen ve bu DENGE MERKEZine oturan SEVİYELENen her Nuha Sahibi şuuruna erilebilen bir yüzüşle yüzmeye başlar.
O geminin durması da hareket etmesi de ALLAH C.C. adı iledir.
Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki: "Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yükle." Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti. Dedi ki: "Ona binin. Onun yüzmesi de, demir atması (durması) da Allah'ın adıyladır. Şüphesiz, benim Rabbim bağışlayandır, esirgeyendir." (Hud Suresi, 40-41)
Doğruyu bilen ALLAH (C.C.) dır.
Tüm hatalarımdan, yanlışlarımdan RABBime sığınırım.
Muhammedi Muhabbetle!..
