Gülün Gönlü....

Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Güzel kulların özellikleri..'GECENİN ÖNEMİ'

Mesaj gönderen MINA »

OSMAN NURİ HOCA EFENDİNİN tatlı anlatımı ile...
engin bir zevkle dinledik...
sizlerede ikram edemeden geçemedik sevgiyle......


http://www.osmannuritopbas.com/goruntul ... onemi.html
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

Allah razı olsun MÎNA Can...

Bismillahirrahmanirrahim.
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ


Ancak iman edip iyi işler yapanlar, birbirlerine hep hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiyeleşenler başka.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Söz Nadasa Durunca

Mesaj gönderen MINA »

Söz Nadasa Durunca

İçinizde esen fırtınaların arasından kopup gelen yıldırımlar bir kabus gibi düşünce yüreğinize, ilençli bir susmaktır düşen hissenize. Böyle zamanlarda susmak, sessizliği haykırmak gibidir.. Susmalarınızla sesleri boğduğunuz kadar da yırtarsınız sessizliği. Belki manalı olanı tercih ediştir sükut, belki de ruhun kendi kendini yok edişi..

Sözlerin manasını yitirdiği andır sizi zamandan kayıtsız kılan. Ne sesin, nede sözün bir anlamı kalmadığını hissettiğiniz an, zamanda durduğunuz ve donduğunuz üçüncü boyutta bağımsızlaşır yelkovanın hareketleri zemininizden.


Kopuk olmasanız dahi kopmuşsunuzdur bir kere. Mana nevinden yapabileceğiniz tek şey göz yaşı olacaktır sizin için. Asılı kalan ruhun geriye dönmesi için atılan yemdir damlalar. Aynı frekansta buluştuğunuz biri ile üçüncü lisanınız olamaz bundan başkası.
Göz yaşlarınızla halleşirsiniz istem dışı. İsteyen tek yanınızsa kabına sığmayan yüreğinizdir. Duvardaki saatle bedeniniz arasında nesnel bir ilişki vaki olmuştur artık ve ruhunuza kavuşana dek, akrep sizi her an zehirlemeye devam edecek.

Umurunuzda değildir hiçbir şey. Ne akrep, ne de neyse ney. Düşünmezsiniz zaten. Sadece haykırırsınız sonluya. Sonsuza ulanırsınız.. Aklınız yitmiş ve bedeniniz uzaklara gitmiştir. Diyeceğiniz hiçbir şey yoktur bundan böyle, ne bir başkasına ne de kendi aklınıza.

Sözler yüreğinizdeki fırtınadır, manaysa gözlerden devrilir. Anlayan anlar ve susar, anlamayansa bir şeyler söyleyip kusar. O an yapacak hiçbir şey gelmez elden. Belki sonra! yeniden geçilince söz moduna...

Yaş gözden düşmüştür, şakası olmaz. Damlaların küçüklüğü aldatıcıdır oysa. Gördüğünüz ancak okyanustan taşanlardır. Aşanlardır tüm sıkıntılı iç çekişmelerini. Saklanmak istenmesine rağmen tazyiğe direnemeyen coşkun damlacıklardır Meryem'den yanağınıza değen.

Eğer hatırlayabilirseniz tarihten payınıza düşeni, geri dönüş de başlamış demektir. Taif'ten miras kalana tutunabilirseniz, artık üzüm dalını da bekleyebilirsiniz.

İşte bazı zamanlarda ya ağzına geleni kusmayı tercih eder insan yada susmayı.
Susabilmek; süzebilmektir kelimeleri ve demlemektir sükutun dingin ikliminde. Susa-(da)bilenler değil midir, en iyi bilenler. O halde bilmek; susa da bilmekten geçer. En manalı kelimeler, sükuttan gebe kalmış dillerden dökülürler.

Susa- bilmek; susayabilmektir. Hakikate susayan bir dilin sıhhat bulması için oruç tutmasıdır sükut. Bildiklerinin yanında bilmediklerinin ezikliği ile haddini de bilmesi ve daha fazlasına talip olmasıdır sonsuzdan. Sükût; Hira'dan Cebrail'e çığlık atabilen bir yüreğin, en anlamlı lisana talip oluşunun sessiz sedasız davet edilişidir. Sözün herkesleşmek olduğu yerde; İsa'ya gebe kalmak için ortaya konan Meryemleşmek gayretidir de denebilir.

Susa-bilmek; farkında olan bir bilincin mukaddesten yana olan tercihidir. Hakikate açılan kapının provasını yapmaktır Dünya'da. " Nasihat istersen ölüm yeter " diyenin kelimelerinde; en manalı lisanın ölümün sessiz haykırışlarının dudaklarındaki susmaklık olduğunu okuyabilmektir.

Sükut; sözü düştüğü yerden kaldırmaya yönelik iptidai bir çabadır. Manaya duyulan saygıdan dolayı dili nadasa koyma eylemi ve sözün hakkını verinceye değin lâl olmayı tercih ediştir.. İşte böylesi sükutlar altındandır sözün yanında. Yani sükut; gümüşü altına çevirmek için simyacılık sanatına soyunmak demektir..

Sükut; azgınlaşmış bir dile karşı direnmektir. Sekînete talip olan yüreğin dile karşı uyguladığı protesto eylemidir. Bu yönü ile söz; lal olmuş sessizliğe takılan portatif dil gibidir.

Neden sustuğunu bilenler, neye ve niye sustuğunu da bilebilenlerdir. Susturulduğu için susmaksa, Adem'e bahşedilen kelimeleri hapsetmenin ağır bedeli olarak kıstırılmış bir akrebin, kendi kendini zehirlemesidir.
Son sözümüz odur ki; sükutun sırrı hakikatini bilenler sözün hakkını vermeyi de bileceklerdir

ben susmaya gidiyorum. Hoşça bakın zatınıza.


''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Resim

Susmak kabullenmektir habersiz geleni;
Bazen acı çekmektir,
Haklılığını bile bile boyun bükmektir,
Kelimelere küsmektir üzmemek için sevdiklerini…

Susmak dinlemektir alabildiğine hırçın düşünceleri;
Bazen göz yaşlarını saklamaktır,
Hüznü sessizliğe zincirlemektir,
Göstermemek için toprağa düşeni…

Susmak sevmektir adını yürekte anabildiğini
Bazen ödün vermektir,
Hicranıyla yüreği dağlamaktır,
Gitmesin diye sıkı sıkı örtmektir yüreğini…

Susmak hapsetmektir aşamadığın çaresizliği;
Bazen geleceği beklemektir,
Hatıralar uğruna sineye çekmektir,
Dostluk adına hiçlemektir hayatı…

Susmak ölmektir yaşamak adına hayatı;
Bazende kaçıp gitmektir,
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

KALBİNE MUKABİL BİR KALP BULMAK…

Mesaj gönderen MINA »

Resim

KALBİNE MUKABİL BİR KALP BULMAK…

Kalbine karşılık bir kalp bulmak; manevi frekansları bütünüyle tutan,
gönül iletişimini tam kurabilen bir insanı bulmak demektir.
Evliliğin mutluluğa dönüşmesi için, kalplerin uyuşması,anlaşması,kaynaşması gerekir.

Kalpsiz mutluluk olmaz.
Kalp kalbe karşı olmalı…
Kalp kalbe kalbolmalı…
Kalpler bir olmalı,iri olmalı,diri olmalı…
Ölmüş kalpler taşıyan kalıplar,mutlu olabilir mi?

Evet ,mesele kalıp değil,kalp meselesidir.
Kalıbına göre kalıp arayanlar; eş arayışını,bedene,kaşa,göze bağlayanlar,mutluluğu yanlış adreste arayanlardır.
Bulmak için,önce böyle birini aramak gerek…
Gerçi her arayan bulamaz ama,bulanlar hep arayanlardır.Aramadan bulmak mümkün mü?

Bir de arıyormuş gibi yapanlar vardır.Bunlar,her ne kadar evliliğin bir gönül işi ve manevi frekansların uyumu manasına geldiğini kabul etseler de,seçimlerini,hep maddeden,görüntüden yana yaparlar.Yani inandıkları ve düşündükleri gibi davranmazlar.

Bulamayacağı yerde arayanlar da bunlardan sayılmalıdır.Hani Nasreddin Hoca gibi…Evin bodrumunda,kömürlükte kaybettiği yüksüğünü,dışarıda,evin önünde arıyormuş…Sebebini sormuşlar…”Aşağısı çok karanlık” demiş…

Bazı gençler de kalbine karşılık kalbi böyle arıyorlar.Kalp,duygular,sevgi,
şefkat,merhamet tamam ama,görüntü,en boy,kaş göz diyorlar…Hatta oralara takılıp kalıyorlar.Gönle değil,gövdeye itibar ediyorlar. Hatta bu insan sana göre değil,diyenlere de “Ben onu değiştiririm” derler.Ya da , “O gördüğünüz gibi değil,aslında çok iyi biri” iddiasında bulunurlar.

Sonra da,iletişimimiz neden kötüleşti,niçin kavga çıktı,geçimsizlik nereden geldi diye şaşırıyorlar.

Atalarımız, İKİ GÖNÜL BİR OLURSA, SAMANLIK SEYRAN OLUR demişler.Ne güzel söylemişler.

İki gönül bir olmazsa,yani kalbine karşılık bir kalp yoksa,saraylar zindan olur ve tabii ki eşler hayal kırıklığına uğrarlar.Zaten,sadece iki gövdenin bir olması insani bir hal de değildir.

Evliliği maddileştirenler,yalnız ten ve beden isteklerinin tatmini manasına alanlar, çok ayaklılarla aralarındaki farkı ortadan kaldıranlardır.
Bir insanın evlilik anlayışı ve bu husustaki beklentileri onun seviyesini ortaya koyar.

Evlenmeyi düşünen gençlerimiz,kalplerine karşılık bir kalp mi arıyorlar,yoksa,kalıplarına karşılık bir kalıp mı arıyorlar?
İnsan,aradığını bulur.
Kalıp arayan kalp bulabilir mi?
Bulsa bile ,bulduğunun ne olduğunu idrak edebilir mi?
Evlenecek gençler,önce niyetlerini düzeltmelidir.Kalbe karşı kalp mi arıyorlar,kalıba karşı kalıp mı?

Madde arayanın ruh bulması,gövde arayanın gönül bulması mümkün müdür?

Doğru ölçülerle arayışa geçtikten sonra da, “Rabbim, karşıma iyi olanı ;
sevebileni,merhamet edebileni çıkar” diye ciddi ve samimi dualarda bulunmalıdır.
……………………………………….
Bazen,evlenmek üzere olan kızlarımıza , oğullarımıza soruyorum:
“-Nasıl,evliliğe hazır mısın?”
Bir çoğunun cevabı,aşağı yukarı hep şöyle oluyor:
“-Hocam,hazırlıklar tamam…Ev tuttuk,döşedik,beyaz eşya filan her şey tamam…”

Sizce bu cevapta tamam olmayan bir taraf yok mu?

Bana göre,en önemli bir taraf eksik kalmış oluyor.Bu sebeple o gençlere şu soruyu sormaktan kendimi alamam:
“-Peki gönlünüz hazır mı evliliğe?”
Sorum,bir çok genci şaşırtır,durup düşünürler,genellikle de bir soruyla karşılık verirler:
“-O nasıl oluyor?”

İşte onun nasıl olduğunu bilmeyenler,Üsküdar vapurunda tanışıp evleniyor,üç gün sonra da,Kadıköy vapurunda da boşanıveriyorlar.
Evliliği, böylesine gönül dışı bir gövde işi zannedenler,Nasreddin Hoca’mızdan almışlar cevabı…

”-Bu sizinki “ demiş, “Evlilik değildir.
“-Peki evlilik değilse nedir bu yaptığımız?” diye sormuşlar.
” -Gündüz çifte hırlama,gece çifte horlamadır…”demiş.
…………………………………
Evlilik,sağlam bir iletişim temeline oturmalı…Bu olmazsa olmaz mutluluk kuralını da tersinden ve hoş bir nükte ile anlatır Hocamız.Eşiyle sağlıklı bir iletişim kuramayanları bakın nasıl uyarır:
“-Evliliğiniz nasıl geçiyor?” demişler.
Hocamız da anlatmış:

“-Evliliğimizin ilk senesi çok güzel geçti…Ben söyledim,hanım dinledi,ben söyledim hanım dinledi…İkinci sene, bizim hanım işi anladı…O söylemeye başladı…O söyledi ben dinledim,o söyledi ben dinledim…”
“-Peki hocam, sonra nasıl oldu” diyenlere de, “Hiç sormayın” demiş, “Sonraki yıllarda da,ikimiz birlikte söyledik, komşular dinledi…”

Şimdi eşlerin birlikte söylediklerini,sadece komşuları değil,bütün dünya dinliyor.Aile mahremiyeti içinde kalması gereken her şey,ekran pazarlarına dökülüyor.Sadece kirli çamaşırlar değil;edepsizlikler,iffetsizlikler,kısacası ahlaksızlığın her çeşidi,basın yoluyla toplumun tepesine yağdırılıyor.
İyi ki adına evlilik demiyorlar.Seviyesiz birliktelikler,evlilik olamaz çünkü…
…………………………………..
Evliliği,Allah’ın emri,Peygamber Efendimiz’in (s.a.) sünneti bilenler,örnek aileler kurmak mecburiyetindedirler.Zira,başkalarını da saadetlerine imrendiren sağlam ve tutarlı aile yapısı,günümüz dünyasının en çok hasretini çektiği bir güzelliktir.

İnsanlık alemi,kaybettiği aile hayatını çamla çırayla,yana yakıla aramaktadır.

Aile,dünyevileşmenin getirdiği benlik,bencillik ve maddecilik yüzünden yıkılmaktadır.Bu sebeple,aileyi yeniden diriltmenin yolu,maneviyattan,imandan geçmektedir.Sağlam bir ve ahiret inancı olmaksızın,sağlam bir aile kurmak imkansızdır.

Aile,daha çok almayı düşünenlerin değil;paylaşmayı,bölüşmeyi,fedakarlığı bilenlerin kurabileceği kutsal bir müessesedir.Ailede mutluluk,almayı hayaline bile getirmeden verebilenlerle sağlanır.Aile mutluluğunun kahramanları,almayı hiç düşünmezler… Ancak verdikleri döner onlara,katlana,çoğala…Bir verip bin alırlar.

Böyle bir mutluluk,ancak iki gönlün bir olmasından doğar.
Çocuklarımız ,gençlerimiz gönül ehli mi?
Daha doğrusu gönülden haberdar mı?
Gönülsüz mutluluk olmaz…Ne tek başımıza,ne de evlilik hayatımızda…
Zira aile,iki gönlün tekleşmesiyle kurulur.


Vehbi VAKKASOĞLU
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen Gariban »

Allah razi olsun Mina can,
Evlilik yapmayi dusunenler ve evliler icin guzel bir yazi. Insanlarin sosyal sistemler halinde yasamalari ile

1-Bulundugu sosyal cevrenin kulturu
2-Ebeveynlerinden ve akrabalarindan gorduklerini
3-Kitap,Televizyon, magazin, arkadas, okul v.b yerlerden edindikleri bilgiler kadin erkek bireylerin hayat boyunca kendi nefs, akil ve hisleriyle ordukleri ic dunyalarini olusturacaktir.

Bu sebepten dolayi bir kadin ile erkek bir araya geldiklerinde cinsiyetten oturu gelen farklilik, yukaridaki alanlardan gelen karisimlardan orulu bir ic dunya farkliligina sahip olacaklardir. Bu sebeple matematikte gordugumuz kumelerdeki gibi kesisimde olan kisimlar sevilirken, catisma yasanan kisimlar kesisim disindaki alanlarda kalacaktir. Kesisim kumesini genisletmenin yolu, nikah yuzuklerinin ici ice girerek bir hizaya gelmesi ile olur ki sonucta yuzukler BIR yuzuk olurlar.

Bu ise zor istir. Her iki erkek ve kadin, kendilerini seviyelemeleri gereken BIR tek noktaya ihtiyac duyar. Bu catismalar sade o noktada cozum bulurlar, kaynasirlar ve tevhidi yasarlar. O da bireylerin kendi gonullerindeki SILA noktasi olan NURUMIM dir. Din eger BIRlestirici olursa esler kendilerini yuzuklerin BIR yuzuk olmasi gibi BIRlik icinde bulurlar. Bir birlerinin gubrelerinde gul yetistirirler. Zamanla her yer gul bahcesi olur. Yanlisliklarinida zamanla duzeltip BIZlik ve BIRlik icinde olurlar.

Evlilik yuzuklerinden once takilmasi gereken yuzuk sehadet parmagina takilan "kelimeyi sehadet" yuzugudur. Bu gorunmez yuzuk insaallah bu iki yuzugu BIRler...Bu yuzuk olmazsa herkesin sahiplendigi ayri bir yuzugu olur...

Allah evleneceklerin ve evlilerin yardimcisi olsun insaallah...

Selam sevgi ve dua ile
Gariban
Resim
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Mesaj gönderen gullale »

Sevgili Mina, insanlık için gerçekten çok önemli bir konuyu foruma almışsın. Vehbi VAKKASOĞLU'na ait tesbitler gayet yerinde, doğru ve gerekli. Bunu anlamaksa ileri yaşlarda mümkün olunca gençliğin en verimli bölümü Nasrettin Hocamızın buyurduğu gibi biri konuşur biri dinler sonra dinlemez olur ve ikisi de mahkeme sonucu ayrı yerlerde susar olur... Gençlerimize bunu fark ettirmek his ettirmek ne yazık ki çok zor. Bakılan zaviye dünya penceresi olunca dünyalık beklentisi, dünya değirmeninde öğütülüyor un ufak oluyor arada nice sevdalar da kaybolup gidiyor.

" Seviyesiz birliktelikler,evlilik olamaz çünkü… " bu cümle konunun can damarını oluşturmakta sanki. Kulihvani'nin bize öğrettiği en önemli konulardan biridir " seviyelenmek "... Bu nasıl olacaktır? Nasıl gerçekleşir, nasıl seviyelerimiz denklenir de eksikler tamam olur, çukurlar yükselir, tepeler düzleşir... Aynı frekansta titreşen ahenkli nağmeler gibi "evlilik uyumu " çıkar ortaya ve Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin Hatice anamızla olan örnek saadetleri zuhur eder.

Sen-ben davasını bitirip BİZ şuurunu yakalayan fikir sahipleri, sadece evlilik kurumunda değil HAYYat sahnesinde her alanda mesut olabilirler kuvvetle ihtimal...

İnşallah bu örnek saadete erebilmenin yollarını açar MEVLÂMIZ, evler şenlenir, ocaklar tüter, aşlar pişer, kalbler irfan bulur, nesiller yükselir...
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

değerli gariban ve güllale canım...
Güzel yorumlarınız için rıza bulasınız inş...

dualarınıza da kalbi amin...
sevgiyle...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Benim SEVDAM...

Mesaj gönderen MINA »



*Benim SEVDAM..*


Hani her sevdanın bir tadı varya,
Benim sevdam ahh TADında,
'O'bana benden yakın,
Ben 'O'ndan uzaklarda...

Gece gelir, hüzünle sarmaş,
ADı ruhuma doyumsuz aş,
SEVdam derim, gözlerimden boşalır yaş
Herşey değişse de SEVdam, canıma YOLdaş....

HAYatta en doğru GÖNLÜNden geçen,
SEVdam, SEN hem geçen, hem geçerken demirlenen,
Resulü de, (sav) sahabe ÖZlerdi yanındayken,
İÇim, hiçlenir SEVDAM derken...

mina....
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen habibi »

Resim



GÜL YÜREGİNE SAGLIK CAN....
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

Resim
Her SEVdanın BİR tadı var
SEVİLEN’ in BİR ADI VAR,
Her SEVEN’in SEVİLEN’le
BİR’leşmekte muradı var…

AH’ larımız ALLanmalı…
İP’in tutup SÂLLanmalı,
YÂR’ e SELÂM YOL’lanmalı,
GÖNLܒ müzün KaNaDı var
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen habibi »

Resim

SEVDÂ DEDİM...

SEVDÂ DEDİM BİLİR MİSİN?
VAZGEÇMEK MALDAN MÜLKTEN..
SEVDV DEDİM ÖYLE DEĞİL,
DEĞİŞMEK DİPTEN KÖKTEN...

SEVDÂ DEDİM TERKETMEK
ANA BABA KARDEŞİ
EŞİ DOSTU ARKADAŞI
YÂRİ YÂRENİ...

SEVDÂ DEDİM BİLİR MİSİN?
GÖZE ALMAK ÖLÜMÜ..
SEVDÂ DEDİM ÖYLE DEĞİL
HİÇE SAYMAK BİR ÖMRÜ...

SEVDÂ DEDİM TERKETMEK
ANA BABA KARDEŞİ
EŞİ DOSTU ARKADAŞI
YÂRİ YÂRENİ...

SEVDÂ DEDİM BİLİR MİSİN?
ÖMRÜ MEVZİİDE GEÇMEK ..
SEVDÂ DEDİM ÖYLE DEĞİL,
ALLAH'I TEK YÂR SEÇMEK!!

SEVDÂ DEDİM TERKETMEK
ANA,BABA,KARDEŞİ,
EŞİ DOSTU ARKADAŞI
YÂRİ YÂRENİ...

(ikimizin dinledigi ezgi)
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12886
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

KİMsesİZ bErduşlar gibi
yERsiz-yurtsuz KUŞlar gibi
SAVURdu mu Kara Sevdâ
Kalb, kANat VURuşlar gibi..

ANası gECE sabAHın
Pây-i tahtta PâdişAHın
Kölesi çok-gÖZdesi çok!
Kendisi KUL OLmuş “AH!”ın

Mecnûnun Leylim Leylâsı
ÇÖL OLmuş Kara Sevdâsı
SEVen-SEVgili-SEVilen
ARAda Mestmiş MEVLÂsı…


25.04.09 22:22
G ö l b a ş ı
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Resim


Sevda benim...

**********


Sevda benim, sEVda benim EVim,
İçinde her desen kilimlerim,
Yağmur yağsa pencereyi açar sevinirim,
Rüzgar esse kapı çalar YAR geldi bilirim...
...............

Sevda benim, ruhaniyetim,
Kaştan, gözden olsa da suretim,
Bundandır umutla bekleyişim
Bedenim karışsa da toprağa, ruhum dirilişim...
...............

Sevda benim, SESim,
Bir türkü tutturmuşum ,
Kimse duymasada söylermişim,
Dün gece SEVDA dan kendime SES lenmişim....
...............

Sevda benim, dağım,
Başı dumanlı YAR'im,
Zor anlarda sığındığım,
Bir yanı kar, bir yanı yanardağım...
................

Sevda benim, YOLum,
Bedenimde elim kolum,
Kaybedersem ne olurum,
İşte bundandır bütün korkum....
.................

Sevda benim, gönül ışığım,
Görmezssem karanlıkta kaybolurum,
EY benim canım NUR'UM
SEVDA BENİM, bendeki, SENİN LÜTFUN....

mina....
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

BENİ...

Mesaj gönderen MINA »

Resim


BENİ...


Sonbaharın hüznüne,
Dağların heybetine,
Muhabbetin demine,
Çay eyledi dem beni....

Rabbi Rahim diledi,
Ruhuma beden elbisesini giydirdi,
Alemi güzelliğiyle bezedi,
Bir damla göz yaşına bez eyledi YAR beni...

Sırtımda kefenim,
Cebimde sevgilerim,
Birde nazeni yüreğim,
Seherde ESen can YELim,
Bir ses verin,
Sizi can kulağıyla dinlerim,
Yüreğimden geçenler ZATen SENin,
Bir kamışa NEY eyledi saz beni....

Ateş olsam dumanım tütmez,
SEVda kördüğümdür, ÇÖZülmez,
Her gönüle CAN verilmez,
Bir kilime ilmek eyledi sevdam beni...

Hüzün yüreğimde, yüreğim hüzünde,
Söz ehli çok da hal ehli nerelerde,
Gün olur gözümüz önümüzü görmemekte,
AN OLur öteleri seyirde...
Zaman akmalı,
Gönül ağlamaklı,
Dost çağlamaklı,
Gördüm ki cümle alem HAKlı...
EY gönüllerin NUR İZi,
Sevenlerin dizi dizi,
Rahmetinle sar BİZi...
Sesimi sessizliğe DUR eyledi alem beni...

mina...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Gülün Gönlü....

Mesaj gönderen MINA »





Güllerinde gönlü var imiş...

Bir gönül dostum güll fidanları istemişti ki, isteği bu fakiri çok sevindirdi...Bu sevinçle gül fidanı değil güll bahçesi gönderisem geldi...Ve güllerce gönülce dualar ettim isteyene...Ee ne var bunda diyenlerde vardır ki...anlatayım güllerin gönlünce...

İnsan ancak kendi gibi gördüğü birinden birşey isteyebilir...yada bana öyle gelir...gönülde görüldüğünüzü hissetmek sevindirir insanı...

Güller bir hafta sonra ulaşması gereken yere ulaştığında, uzun süre kutunun içinde havasız ve susuz kaldığı için tutmaz sanmıştım...Sanmıştım ki....Sadece sanmak benimkisi...
güllerin yaprak açtığı haberini aldım...Tutmaz sanmıştım demiştim, yürekten gelen güller nasıl tutmaz denildi...

Aslında işin sırrı yürekten gelenin yürekle karşılanmış olmasında gizli...Yoksa güllerde bunu hisseder ve solardı ki...Ve güllerinde gönlü var imiş...vefasızlık tan uzakk bir gönül ki, havasız ve susuz o kadar süre dayanmış olması bunun delili...ve güller istenincede sevindirdi, açıncada sevindirdi...Bunun başka nasıl bir açıklaması olabilirki....Yoksa insan biri gül fidanı istedi diye niye sevinir ki...

Kendim de ekmiştim o fidanlardan...Ve yine toprak verimsiz diye umudum yoktu tuttacağına...Bugünlerde yaprak açtı güllerim..Güldü bana...Aslında dikkatle bakınca GÜL denilince tam ortadaki ü harfinin insana nasıll gülümsediği aşikar görünmekte...insan ister istemez gülümsemekte..Güll TAM ORTASINDAKİ Ü harfi insan bedenin orta yerindeki kalp gibi..yada bana öyle gelmekte...O gülünce bedene güller yayılmakta...Bakana gülü hatırlatmakta...

Verimsiz topraklarda bile Güller bitmekte dedim kendimce...Demek iş gülün gönlünde...Sanki gülün niyetinde...Gönüllü olunca Güll...taş toprak dinlemem açarım demekte...Güller umut mesajı vermekte..Ee tabii gülün gönlünden geçenii bilene...BİLENE İŞTE...BİLMEYENE NE...

Güllerinde gönlü var imiş... umud mesajları verirmiş bakana..ya kendisine yakın olana, muhabbetine talib OLana, neler verir, neler söyler bunu da tefekkür etmek başka bir güzellik olsa gerek güllerin gönlünce...

Gülce ESti mina'ya...
hayr ola inşaallah...
inşa eden Allah...(c.c)

ve bu vesileyle gönüll dostlarına...
güle dost olanlara......
gönlü güll olanlara....

RABBİ RAHİM' den....
gülün gönlünce, gönlü sevgiyle imanla sürecek, imanla bitecek ve imanla dirilecek bir ömür dilerim...

amin yüklü dualarla...

mina.....
En son MINA tarafından 09 May 2009, 22:54 tarihinde düzenlendi, toplamda 3 kere düzenlendi.
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen habibi »

Resim

GÜL yüreğine sağlık benim GÜL yürekli can dostum...


teselli makamında yüreğinden dökülenleri gül kokusunda alabilen tüm CAN dostlara selam olsun.....


GÜLce kalasın İNŞALLAH...


YÜREGİNE BEREKET......
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12886
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ZEVK 3611

Gülen GÜL Gönlün hep GÜLsün Minacan!..

“GÜLe GÜLe Git GÜLüm!.” GÜLümsemek – GÜLmemek!
YÜZünde GÜLler AÇmak!. “HoŞ GELdin GÜLüm!.” Demek!
GÜL KOKulu Hasretler!.. GÜL KOYNUnda GÜL GeCe!..
GÜLün Kendisi SEVmek!.. GÜLün GönLü SEVilmek!..


10.05.09 00:50
GÜLde, “GÜL!” de!..
Resim
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

Bugün yaşadıklarımız dünkü hayallerimiz değil mi…
Hepimiz istemedik mi büyümeyi…
İstemedik mi birini sevmeyi, sevilmeyi…
Düşlemedik mi ana-baba olmayı…
Düşler kurmadık mı nice nice… hemi gündüz, hemi gece…

İstediklerimize kavuştuk ya…
Mutlu muyuz artık?
İçimizdeki o arayış, boşluk ne öyleyse…
Bunlar değil miydi istediklerimiz…

Niye mahsunuz böyle…
Niye suç işlemiş çocuklar gibi yeni bir şey istemekten korkar olduk…
Korkar olduk ta ektiğimiz GÜL’ ler açınca şaşar olduk…

Artık eskisi kadar… Çocukluğumuzdaki kadar inanamıyor muyuz yoksa kurduğumuz hayallerin bir gün gerçek olacağına…

Olmayacak şartlarda BİR GÜL’ ün yetişmesine şaşmaktayız…
Nice olmazları olmuş görmüşken…

Gözümüzü açtığımız dünyaya nasıl geldiğimize şaştık mı…
Anamızın ne uğruna onca ağrılara-sancılara katlanışına..
Yine de buna sebep olan bizleri bağrına basışına...
Ve canından çok sevişine

Üstümüzdeki göklerin onca genişliğine…
Direksiz, dayanaksız nasıl da öyle durduğuna…

Toprağın tüm yaptıklarımıza rağmen hep vermekte oluşuna…

Hangi birini saymalı ki… Aldığımız her nefesle canlanan vücudumuza…
Tüm bunlara şaşmıyoruz da… ne diye bir gülün açmasına şaşıyoruz…

Asıl şaşılması gereken sevgini sunduğun halde bir GÜL’ ün AÇMAMASI
değil midir…

Biz niye uzaklaştık aslımızdan…
Niye KENDİ’ mize… KENDİ’ mizde olana yabancılaştık böyle…

Gönlümüzdeki GÜL TOHUM’ unun açması da bizi böyle şaşırtır mı…

Açmaması şaşırtmaz mı !!!

Bunun için var olmadık mı…

Yoksa GÖNÜL’ deki şartlar da mı elverişsiz…

Masumluğumuzu mu yitirdik te ondan mı böyleyiz artık…
Günahlar mı kararttı gönlümüzü…

İnanmıyor muyuz yoksa ellerimizi açıp ta şöyle bir canı
gönülden ;”ALLAHIM…”desek…
Başka bir şey diyemesek bile…
O anlar bizi de aynı çocukluğumuzdaki gibi tertemiz eyler…
Nedir ki O’ nun için… “OLMAZ” olabilecek bir şey mi var…

Tüm Kâinatın böyle GÜL olup açmasının nedeni de SEVGİ değil mi…
Muhabbet değil mi… ve T – O - HU’ M’u… NUR-u MÎM değil mi…

Lâ Hüve İllâ HU… dediğimiz O… SEN’ de, BEN’ de olan MÎM NUR-u değil mi…

Sözlerim sana değil Mîna Can... KENDİ' me...
Çünkü ben de şaşarım...nASIL açtı bu GÜL diye...

Yüreğine bereket...

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

Resim

HAYY-at rüYA’sına bakın, her zerre TEK’tenmiş, TEK’ MİŞ,
ZAT-SIFAT ESMA’dan EŞYA, CAN’ lı CAN’sız dişi-erkek’ MİŞ.
BİR GİZ’ liymiş, HAZİN’ eymiş, bilmek-bilinmek isteMİŞ,
NUR-U MÎM TOHUM’ u ekmiş, GÜL açınca görecekMİŞ.

10.05.2009-12:55

Şaşkınca...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

nice umut ettiklerimiz olmadı da...
umutsuz olduklarımız tuttu umutça....

gülün gönlünden iki cümle kaldı bana...
-Rahman yüreğinden eksik olmasın deyişi,
-Yeryüzü bir mescid, daha ne ararsın deyişi...

sevgiyle...
HOŞÇA kalın...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen habibi »

Resim

“Bir gül; parmak uçlarınla dokunduğun
Çeşm-i siyahınla suladığın


Sevsen bir gam
Sevmesen bin


İncecikten dolan sızı
Yüreği yakan
Yarını beklerken


Açsa bir gam
Açmasa bin…”



Resim


Söyle hangi rüzgar üşüttü ellerini hangi ifrit tılsımı bağladı dillerini
Çöl rüzgarı gibi dolaşsamda sessiz gör ki yorgunum,kavrulurum sensiz
Evvel sendin sonrası da sensin ufka bak ki,herşey sana benzesin
Arz mihverinde öyle döndü ki ahım aşktır,
Sesinde mi sonsuzluk her kapıda bak yolculuk
Ebedi yol nerde bülbül? ebedi söz ziynet ve gül..


Resim
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen habibi »

Resim

Her cânın bir cânânı, cânânın cânı vardır.

Müşerref olduğumuz bir eşref ânı vardır.

Dostlar gücenir diye cân atar gül atamam,

Her gülün yaprağında bin bülbül kanı vardır.


Resim
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen habibi »

Resim


Gül ağlama Gül bize
Ele diken Gül bize
Gül olanın yüzünde
Gül açılır Gül bize



[/img]
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen habibi »

Resim


Avuçlarımdan yere inci inci zâr düşer..
Kudretle alnıma bir uzun intizar düşer..
Hüsnünün karşısında bülbül olamadım da..
Yine de gül lütfundan şu sineme hâr düşer..
Bir lahzalık firakla gönlüm ihtiyar düşer.
Bilmem neden bana uzun sonbahar düşer..
Sanırsın sinem üstüne şak-ı Zülfikar düşer..
Çarhı almış figanım, ay utanıp saklanır..
Derdime sema ağlar,tek tek yıldızlar düşer..
Ve cümlenin sonuna nokta gibi,yar düşer..
Cevapla

“Kendi Şiirleriniz” sayfasına dön