geçtim...

[gullale]

Nice yollardan, uzun kavi yıllardan,
Âlem sevdâsından, umutlardan geçtim...

Dünyânın alâyişinden, varından yoğundan,
Yaşımdan başımdan, canımdan geçtim...

Cennet cehennemden, günahtan sevaptan,
Uzaktan yakından, hesaptan, kitaptan geçtim...

Gülden Lâleden, sıcak aştan, ocaktan
Emelden ecelden, önümden ardımdan geçtim...

Nice sözlere, CANlara gönül bağladım,
Nice yalnızlıklarda bir başıma ağladım...

YÂR diye diye akarsu gibi çağladım
Yangınlardan, dardan, zordan geçtim...

[mim]

ŞU İŞE BAK…

Muhabbette sevdâ sırrın serenler
Ahmed ü Muhtar’a yol gösterenler
Ben de şaştım şu gönlüme Erenler
Her nefeste nazlı Yârin anıyor…

*

Eriş argaç ile derdin dokusu
Hârem’in Hıra’sı “ikrâ!” okusu
Kar beyezı Kum zanbağı kokusu
Ruhum efsunlayıp derde banıyor…

*

Cânân’ın cemâli cennet canıma
Hayalin nakşetmiş binbir yanıma
Elestü Bezminde girdi kanıma
Yâd’a baksam yürek yaram kanıyor…

*

Kaf Dağında Ankam Sır Kuşum benim
Hâl içinde hâlim bir hoşum benim
Âşığım ayyaşım sarhoşum benim
“Cem” de cümle cihan, Cânân sanıyor…

*

Aşk atadan miras kalmış Sultanım
Serimiz sevdâya salmış Sultanım
Seher yeli ateş almış Sultanım
Dost Ak Deniz alev alev yanıyor…

*

Bana bende tuzak kurmuş Dilberim
Av olmuş avcısın vurmuş Dilberim
Destur Divanına durmuş Dilberim
Duhâ duasında Dostun deniyor…

*

Beleş verip sonra bedel biçiyor
Takdir tecellîde gelip geçiyor
Kanlı Kurban için adak seçiyor
Kınalı koç kulakların eniyor…

*

“Bir” in bölüp binbir kısım eyleyip
Ten tene tenezzül hısım eyleyip
Kendi damlasını hasım eyleyip
Kendinden kendine kendin yeniyor…

*

Halkta HAKK’ın hâli Hacc-ı Vedâi
Himmetiyle “haz” da garib gedâi
İbret için muhabbette fedâi
Kim kiminle, kimin, kimi kınıyor…

*

Bir lokma lütfu sor tok ile açtan
Nice toprak geçti taht ile taçtan
Beşikle salaca ayni ağaçtan
Doğum – ölüm ard ardına biniyor…

*

Her nefeste “ezân” çile çağrısı
Okuyan Muhammed işin doğrusu
Söylemesem yakar aşk, it ağrısı
Sanma ki söylesem sızım diniyor…

*

“HAYY”da “Kâbe”n “Ben”im “Sen” dört köşemsin
Aklınla ayyaşım kader şişemsin
Uykum uyanıklık keder - neşemsin
Sen olmasan deli kanım donuyor…

*

Şu deli denizler şu okyanuslar
Gönlüme gark olmuş gezen yunuslar
Sınırında suskun şuûrlar, “us”lar
Koku uçtu diye umut konuyor…

*

Mekân - zaman Kur’ân yaradana Huu
Samed, Sani’ Sensin Sende Sana Huu
Derdi diri dünya, bir bahana bu
Dönmüyormuş gibi durup dönüyor…

*

Nedir söyle bu debdebe Sultanım
Âdem’le Havva’ya “ebe” Sultanım
Her sebeb sonuca gebe Sultanım
“Ben” de yanan ateş “Sen” de sönüyor…

*

İhvâni nefesin Yârin esmâsı
“Arş”a gölge deli gönül semâsı
Kıtmirin boynunda Tevhid Tasması
Âşıktır, âleme “Arz” ın sunuyor..

01.09.1992 09:53
Antly-Yltn.

Eriş-argaç :Halı, kilim, kumaş dokumada enine ve boyuna ana ip ve ipikler.

Hârem : Herkesin girmesine müsaade edilmeyen yer. Mekke’de Kâbe civarı.

Efsun : f. Sihir, büyü, üfürük. Sihirbazların tuzağı. Hile ile yapılan kötü işler. (Efsun İslâmiyetçe men'edilmiş ve büyük günâhlardan sayılmıştır.)

Destur : f. İzin, müsaade. Şerlilerden kurtulmak için söylenen söz. * Allah'ın inayeti.

Duhâ : Kuşluk vakti. * Güneş. * Vuzuh ve beyan. * Kur'ân-ı Kerim'in 93. Suresinin adı. Vedduhâ da denir.

Adak : Nezredilen şey. (Bak: Nezr)

Fedâi : Dâvası ve gayesi uğruna herşeyini çekinmeden feda edebilen.

Us : Akıl.

[gullale]

Şu garip halimden bilen işveli nazlım
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
Datlı dillim güler yüzlüm ey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen

Ben ağlarsam ağlayıp gülersem gülen
Bütün dertlerim anlayıp gönlümü bilen
Sanki kalbimi bilerek yüzüme gülen
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen

Sinemde gizli yaramı kimse bilmiyor
Hiç bir tabip bu yarama melhem olmuyor
Boynu bükük bir Garibim yüzüm gülmüyor
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen

[nur-ye]

NEREDESİN SEN


Şu garip halimden bilen işveli nazlım
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
Datlı dillim güler yüzlüm ey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen

Ben ağlarsam ağlayıp gülersem gülen
Bütün dertlerim anlayıp gönlümü bilen
Sanki kalbimi bilerek yüzüme gülen
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen

Sinemde gizli yaramı kimse bilmiyor
Hiç bir tabip bu yarama melhem olmuyor
Boynu bükük bir Garibim yüzüm gülmüyor
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen

Sevgili gullalem şu AN dinliyorum. Senelerce İÇime AKıttığım gÖZyAŞımı yiyerek. Ellerine sağlık....

[gullale]

Eyvallah Nur-ye'm, CANım, "Bilmeyen ne bilsin BİZi, bilenlere selâm olsun! "

[nur-ye]

Eyvallah Nur-ye'm, CANım, "Bilmeyen ne bilsin BİZi, bilenlere selâm olsun! "

Ve aleykum Es SELAM CANım!



SORDUM ve DEDİ…

Uyandım seherde bülbül sesi var
Sordum gonca güle bunun nesi var
Ah çekip ağlayıp inlemesi var
Bir kara sevdâya düşmüş de dedi!..

*

Gecesi gündüzü ah ile zârmış
Kendin kaybettiren SEVdiği varmış
Saçları ağarmış benzi sararmış
Yorulmuş – yıpranmış koşmuş da dedi!..

*

Bilen demez dostum, nolmuş bir zaman
Kendinden boşalmış dolmuş bir zaman
Buz-Su-Buhar-Bulut OLmuş bir zaman
Çağlayıp köpürmüş coşmuş da dedi!..

*

Çilemiş ÇİLEsin Çile Bülbülü
Yedi renkte açmış gönlünün gülü
Kaybolmuş dumanı.. Savrulmuş külü
Kendi ateşinde pişmiş de dedi!..

*

İhvanî’m Sînesin Sazını çalmış
Aşkın Deryasından BİR damla almış
Mecnun’u Leylâ’sın çölüne dalmış
Akıl Dağlarını aşmış da dedi!..

Kul ihvani

24.01.96 21:12
4 rmzn…

[gullale]

Soran da diyen de haktır elbet Nur-ye'm, Mubârek günlerde BİZde RABBİMİZden niyâz eyleriz ki;

Sadâkat, samîmiyet ve sabırla selâmete erelim inşallah...

Çilemizi çileyip kendi ateşimizde pişelim inşallah...

Akıl dağlarını aşıp nakl ile buluşalım inşallah...

Murâdullah murâdımız Emrullah a'mâlimiz ola inşallah...

Kendimizden boşalıp HAKK ile dolalım inşallah...

[ayyildiz]

*** Yan ki eresin ***
Arayan bulurmuş Nur, bulur bazısı şer,*
Neredesin diyen can, Nurdur gözlere fer,*
Hak yolunda yürü sen, atılsın bolca ter,*
Aşıklar hali kim bilir, ağlıyor gök ver yer.*
***
Garibin hali ayan, sırlı tut hâlini,*
Ağyara gönül verme, sadık tut kâlini,*
Şeb-i aruz yakındır, bekle visâlini.*
İslamı rehber eyle, parlat hilâlini.*
***
Rahmet gazaptan aşkın, Hak gözetir seni,*
Ağlatan, güldüren O', yalnız sanma beni,*
Aşkı Allah'a ver ki, gül donatır teni,*
Aşıklar her dem taze, gül aşkındır yeni.*
***
Tabip sana El Şafi, derman sana derdin,*
Ne mutlu gariplere, aşkına gül serdin,*
Allah için ağla can, kutluya kâlp verdin,*
An geçer ömür kısa, ha gayret ererdin.*
***
Aşık Uslu bir garip, aşk halinden bilir,*
Yanmıştır aşk elinden, âh yürekten gelir,*
Ham yanmalı ki pişsin, nâr değip erilir,*
Allah için yan yakıl, Hak rıza verilir.*
***
Âşık Uslu Niksarî (Zübeyir Güngör Uslu

[MINA]

GEL DİYOR

GEL DİYOR…
.
Mânâda bir selâm aldım Yâr’imden
Ahvâlim öğrenmiş ah ü zârimden
Zararın öderim gönül kârimden
Uzaktan hâlimi sorma gel diyor!...



Hazan erdi bağa gonca sarardı
Neşe diyârını bir hüzün sardı
İki eli kanda olsa gelse ne vardı
Beni oralara yorma gel diyor!...



Aşkın rehber olsun sarsın aklını
Unutma ser seyre gizli saklını
Âlemin vârisin Hükm-ü HAKK’ını
Olan olmayanı görme gel diyor!...



Aşkıdır âşığın Cihanda eşi
Gerçeği gösteren gönül güneşi
Kolay sanma kor alevli ateşi
Hasreti sînene sarma gel diyor!...



Sürsün sürüsünü çile çobanı
Tohumun yüreği canın Cânân’ı
Avâre dolaşma Dost’un bağbânı
El bağında güller derme gel diyor!...



Sînende “Sen” sanma kemiği eti
Nakşolmuş afâkta enfüs sîreti
Almasın aklını sahte sûreti
Yâd ellere gönül verme gel diyor!...



Sevgiyi yüreğe koymuş yaradan
Unutulmaz yıllar geçse aradan
Âşık bin bir âlem sayma sıradan
Kristal kalbimi kırma gel diyor!...



Aşkını kaybetme aklını ararsın
Özünden uzakta kendin yorarsın
Kırılma halkına HAKK’ı kırarsın
Gâr-ı Âşıkan’a girme gel diyor!...



Bitmeyen kargaşa bu ömrün tülü
Öz özden habersiz gaflet örtüsü
Garibe Yâr olmaz gurbetin gülü
Yâd ellerde yuva kurma gel diyor!...



Yâr iksir katmıştır Âşık seline
Sürmüştür sevdiğin gurbet eline
İhvâni’m Âşıksan aşkın teline
Muhabbet mızrabın vurma gel diyor!...

29.03.1990 20:55



Kulihvani...

[HAYY-DOST]

DİLBERİM…


Çoktandır ayrıyız seni bekledim
Gündüzüm hicranla geceme ekledim
Cânân, can cemâlin hatıra sakladım
Söz sohbeti zevkli hazlı Dilberim…

*

Âşıklık var serde sînem haraba
Döksem olmaz derdi süte şaraba
Teller Leylâ oldu Mecnun mızraba
Seherde sînesi sazlı Dilberim…

*

[HAYY-DOST]

Dost dost deyü çıktım geldim cihana
“Olan - Eşya - Olay” hepsi bahana
Muhabbette mihman oldum bu “Han”a
Hoş eyle konuğun Nazlı Dilberim…

*

Gayrı kaldır benden gaflet uykusun
“Sırr” eyle sîneme “Ehad” duygusun
Gâhi durgun gâhi çağlayan “Su”sun
Buharlı bulutlu buzlu Dilberim…

[HAYY-DOST]

Cem” eyle canlara muhabbet eken
Çilesin çektiren – çekilen – çeken
Beni “arı” eyleyip bir çiçek iken
Bal renkli dudağı tuzlu Dilberim…

*

Zannımın zâhiri sevab - suçlarım
Bir hayal benliğim zincir - taçlarım
Ak yeleli atlar gibi saçlarım
Neyleyim aşk yolu tozlu Dilberim…

[HAYY-DOST]

Gündüz hayalimde gece düşümde
Gönül gölgem gibi gezip peşimde
Vuslatın ermedim Dost kırk beşimde
Elestten nişanlım sözlü Dilberim…

*

Kul İhvâni kuldur ebrârına Dost
Başı eşik oldu “Ed-Darr”ına Dost
Akılla erilmez esrârına Dost
Bir resimde iki yüzlü Dilberim…

[gullale]

Canlar canını buldum bu canım yağma olsun
Assı ziyandan geçtim dükkânım yağma olsun

Ben benliğimden geçtim gözüm hicâbın açtım
Dost vaslına eriştim günâhım yağma olsun

İkilikten usandım birlik hânına kandım
Derdi şarabın içtim dermanım yağma olsun

Varlık çün sefer kıldı dost andan bize geldi
Viran gönül nur doldu cihanım yağma olsun

Geçtim bitmez sağınçtan usandım yaz u kıştan
Bostanlar başın buldum bostanım yağma olsun

Yunus ne hoş demişsin bal u şeker yemişsin
Ballar balını buldum kovanım yağma olsun

[gullale]

Ben bende seyreder iken aceb sırra erdim ahî
Bir siz dahî sizde görün dostu ben de gördüm ahî

Bende baktım bende gördüm benim ile bir olanı
Sûretimde can olanı kimdürür ben bildim ahî

İsteyiben bulamazsam ol ben isem ya ben kanı
Seçemedim andan beni bir kezden ol oldum ahî

Sûret topraktır diyeni gönlüm kabûl etmez onu
Bu toprağın cevherini hazrete irgördüm ahî

Münkir kişi duymaz bunu dertlilerin sezer canı
Ben aşk bağı bülbülüyem ol bahçeden geldim ahî

Ma’şûk benimledir bile ayrı değil kıldan kıla
Irak sefer bizden kala dostu yakın gördüm ahî

Değme bir yol kanden bana dağılmayam değme yana
Kutlu oldu bu seferim hoş menzile erdim ahî

Mansûr idim ben ezelde anın için geldim bunda
Yak külümü savur göğe ben Enel-Hak oldum ahî

Ne oda yanam dağılam ne dara çıkam boğulam
İşim bitince yürüyem teferrüce geldim ahî

Mun’îm oldum yoksul iken benim oldu kevn’ü mekân
Yerden göğe mağrıb maşrık yer ü göğe doldum ahî

Nite kim ben beni buldum bu oldu kim Hakk’ı buldum
Korkum onu buluncadı korkudan kurtuldum ahî

YÛNUS kim öldürür seni veren alır gene canı
Bu canlara hükmedeni kim idiğin bildim ahî

[gullale]

Ezelîden var idi canımda bu aşk odu
Eşkere etmez idim bilirdim ki dost kodu

Dört kitabı okuyan bulmadı aşka çâre
Ne beyler ne sultanlar ne müderris ne kadı

Yer gök oynar ırılmaz yeller eser deprenmez
Âkıbet şol canın kim aşkın ola bünyâdı

Aşk anadan doğmadı kimseye kul olmadı
Hükmüne kıldı esir cümle biliş ü yadı

Aşka mecnûn olanlar assı ziyadan fârığ
Korkmaz ıssı soğuktan pes ne biliser odu

Ezelde benim fikrim ene’l-Hak idi zikrim
Henüz dahı doğmadan ol Mansûr-ı Bağdâdî

Aşk çengine düşenin melâmet olur canı
Onun için bed-namdır miskin YUNUS’un adı

[gullale]

Dinin îmânın var ise hor görmegil dervişleri
Cümle âlem muştakdurur görmekliğe dervişleri

Ay u güneş müştakdurur dervişlerin sohbetine
Feriştehler tesbihinde zikrederler dervişleri

Tersâlar tapıya gelir hükm ıssı zebûn olur
Dağlar taşlar secde kılur göreceğiz dervişleri

Ol âlem fahri Mustafâ sıdkı bütün kân-ı safâ
Ondan ister isen vefâ sen hoş tutgıl dervişleri

İncidesin âh ederler ömrüm kökün kuruturlar
Gözsüz olasın yedeler tâ bilesin dervişleri

Yer gök hırka hakkı himmetleri olsun bâkı
Ol pâdişah oldu sâki esriddiler dervişleri

Gökten inen dört kitâbı günde bir kez okur isen
Vallah didâr görmeyesin sevmez isen dervişleri

YÛNUS aydır bu aşk geldi ölmüş canım diri kıldı
Sen ben demek benden kaldı görüceğiz dervişleri

[gullale]

Beni görüp yönün öte döndürme,
Yine gitmez meylim sendedir sende.
Hilâl kaşlarını yere indirme,
Günah sende değil bendedir bende.

Seker vardır dudağında, dilinde,
Arzumanım kaldı gonca gülünde.
Sen bir padişahsın, hükmün elinde,
Senin ile davam sendedir sende.

Sensiz çıkıp yaylaları yaylamam,
Engeller içinde sırrın söylemem.
Çok günah işledim, inkar eylemem,
İk'ellerim kızıl kandadır kanda.

Nice beyler ile gezdim yoruldum,
Bulanık kan gibi aktım duruldum.
Sencileyin çok güzele sarıldım,
Dahi senin sevgin candadır canda.

Pîr Sultan Abdal'ım böyle deyiptir,
Âsıklar güzeli sevegeliptir.
Bir güzel sevmeyle kanlı m'oluptur?
Kellem terkidedir yandadır yanda.

Pir Sultan Abdal

[gullale]

Kırklar meydanında erkan isteyen,
Arıtsın kalbini çöksün otursun.
Erenler önünde lokmayı sunan,
Hicap perdesini döksün otursun.

Ona lokma sunanlar narkı var,
Talibinden talibe yolun farkı var.
Yol içinde türlü türlü görgü var,
Herkes görgüsünü görsün otursun.

Evvel gerek olmuş mürebbi minnet,
Mürebbi farz olmuş, musahip sünnet.
Farzı farz eylemiş sünneti sünnet,
Her kardaş akranın bulsun otursun.

İkrar verdik, geldik girdik araya,
Hatır yıkıp göç eyleme saraya.
Alır üstad verir seni küreye,
Çeliğin darbına dursun otursun.

Pir Sultan'ım eydür: Kandilde nura,
Er gerektir, erenler yolun süre.
Mümin Müslim derildiler bir yere,
Muhabbet gölüne dalsın otursun.

Pir Sultan Abdal

[gullale]

HOŞ ÂŞIKLAR HOŞ…

İnsan aklı ipin yolsa
Kafa tası aşkla dolsa
Keşke herkes Âşık olsa
Olan da hoş – olmayan da…



Bir arada iki ucuz
Ya sarhoşuz ya orucuz
Şu “Melâmet” sudan ucuz
Alan da hoş – almayan da…



Câhil bilmez aşk niyazın
Olayda eşyanın nazın
“Kün feyekûn” kemâl sazın
Çalan da hoş – çalmayan da…



Mecnun umudu Mevlâ’ya
Zincir-i zülf-ü Leylâ’ya
Bir damladan bin deryaya
Dalan da hoş – dalmayan da…



Eriyen kar coşan çile
Yerden yere vursa bile
Seyrini dağdan sahile
Salan da hoş – salmayan da…



Özümüz sözse kelâmda
Zikr-i zihnimiz kalemde
Aradığın bu âlemde
Bulan da hoş – bulmayan da…



Özün zevki gelmez dile
Anlatılmaz söz-laf ile
ALLAH Âlemiyle bile
Bilen de hoş – bilmeyen de…



Câhil dökse etek taşın
Yıkatsa Kâmile başın
Bir yetimin gözün yaşın
Silen de hoş – silmeyen de…



“Elest-Mahşer” bir nefese
Her nefes Sûr’daki sese
Hesaba çağrı herkese
Gelen de hoş – gelmeyen de…



Tek söze gırtlak kırk boğum
İşte ölüm – işte doğum
Ben, var görünen bir yoğum
Gülen de hoş – gülmeyen de…



Bu yolculuk bir seferlik
Sultan sırtında neferlik
Ölüp dirilmektir Erlik
Ölen de hoş – ölmeyen de…



Kul İhvâni aşk sazımız
Arş’a çıksın avâzımız
Fatihasız namazımız
Kılan da hoş – kılmayan da…

22.09.1990 23:49

[gullale]

DOSTLAR…

El ver Âşık Yâr yaranı yararım
Özün bilmeyene var mı zararım?
Derdinden deliyim Yâr’im ararım
Sevmişim ezelden birini Dostlar…



Sevdâlılar içsin söz pınarımdan
Tevhid kaynağımdan öz pınarımdan
Yanar dağlar gibi göz pınarımdan
Fışkıran Ferhad’ın Şirin’i Dostlar…



Gam değil aşkıyla bahar solsa da
Kara göze kanlı yaşlar dolsa da
Kovmazlar âşığı Kıtmir olsa da
Erenler, Ehl-i Beyt Eri’ni Dostlar…



Âşık aşk bülbülü konmuş güllere
Yürek delmiş diken düşmüş dillere
Sevgiliye hasret sermiş yollara
Sevdâ sahrasında serini Dostlar…



Seyranda Subhân’ı seyret, yeridir
Halkta HAKK’ı bulup hayret yeridir
Bu âlem âşığın gayret yeridir
Akıtır alnının terini Dostlar…



Susar çağlayanlar, “coş” ta kalan yok
Cefâyı bulmayan, “hoş” ta kalan yok
Yokluk yok, boşlukta “boş” ta kalan yok
Her şey arar bulur yerini Dostlar…



Güzellere boyun büktüren aşktır
Bahtımıza çile ektiren aşktır
Çeken aşk-çekilen- çektiren aşktır
Ağyâre Mansur’un dârini Dostlar…



Sevenlere sevgi Cennetü Nâim
Kalbin diriliği HAYY ile kâim
Dostların dergâhta devranı dâim
Âşık unutur mu Yâr’ini Dostlar…



Âşıksan Tevhidin ülküsün ünle!
Döndür değirmenin derdiyle inle!
Kulak ver zerrenin zikrini dinle!
Gülşende bülbülün zârini Dostlar…



Ne Cihana Sultan!.. Altın – akçam var
Ne bülbül yatağı bağım bahçam var
Dört ucu düğümlü boş bir bohçam var
Bilmez Kul İhvâni kârini Dostlar…
05.06.1989 12:20
Yşlyyla yolu…

[gullale]

TURNALAR…

Bana gurbet çıktı ezel kurada
Hastayım-yorgunum-kaldım burada
HAKK’a hicret eden erer murada
Katar katar olun uçun Turnalar…



Gösterdi gül yüzün Tevhid Tülümüz
Ah!.. etti ayılmaz Aşk bülbülümüz
Semâya savrulan Sevdâ külümüz
Seven – Sevilene saçın Turnalar…



Ahmaksan ar etme Âşıklık haktır
Akılın yakını aşka uzaktır
Av avcısın avlamaya tuzaktır
Avcıyla arayı açın Turnalar…



Akılla ağlatan aşkla güldürür
Toplatır-çıkartır-çarpar-böldürür
İkiliğe çeker Tevhid öldürür
Kalleşin kurşunu kaçın Turnalar…



Su-hava-insanı gevşek sahilin
Cânân’a cefâdır canı câhilin
Ötmeyin cezasın çekmeyin dilin
Çubuk Belin sessiz geçin Turnalar…



Tuz Gölü göğsünde Can Aksaray’ı
Arş’taki güneşi Arz’daki ayı
Sinop’un sırtında Sultan Sarayı
Yuva yerinizi seçin Turnalar…


.
Gelin başlı Dost’um Dost Hasan Dağı
Kırk Kızlar Türbesi gül Lâle Bağı
Hacı Osman dergâhı Ulu Irmağı
Suyu sel-sebildir için Turnalar…



Devran kurulmuştur aşk bestesine
Halaka zikirde zevk nefesine
Âşıklar Serveri Ahmed’in sesine
“Duymadık – uymadık” niçin Turnalar…



Kırılsın testiler sular birleşsin
Hak Muhammed aşk kaynağı gürleşsin
Bin bir çile çeken köle hürleşsin
Âşıklara bedel biçin Turnalar…



Kul İhvâni kalbi Yâr’e yakının
Ehl-i Beyt Rehberi… tacın takının
Kuru laf, kara kış… sözden sakının
Her seher gönlüme göçün Turnalar…

17.09.1991 21:09

[HAYY-DOST]

Dokunmayın yaralı aşık gönüle
Dokunanı alır ,narlara yakarlar
Bu aşk başka benzemez bülbüle güle
Garibleri horlayana hor bakarlar

HER AŞIĞIN SAHİBİ VARDIR
AŞIKLARA OK ATMA AVCI....

[Nurten]

FAKIRDEN DE FAKIR OL
GEC CANIN DAN BEN IM OL
BIRAK DÜNYA UKBA YI
GÜZELDE CEM-ALI-M OL

[Nurten]

KISKANIRIM BEN KULUMU
KULUMDAKI AK NURUMU
AYNA EYLEDIM KENDIME
ASIGIM BEN MUHAMMED E