TEK BİR "AN"

Cevapla
Kullanıcı avatarı
hasanfehmi
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 9
Kayıt: 20 Kas 2009, 02:00

TEK BİR "AN"

Mesaj gönderen hasanfehmi »

TEK BİR BAKIŞ, TEK BİR NEFES, TEK BİR ADIM VE TEK BİR AN

BUGÜN GÜNEŞ YİNE TAM VAKTİNDE DOĞDU.
( Demek ki Vega Burcuna olan 700.000 km/sa. lik hızı, dünyanın Güneş etrafında 110.000 km/sa.lik hızı, kendi ekseni etrafında 1000 km/sa.lik hızı ve 23,27 lik duruş eksenindeki “ince” ayarı devam ediyor)
BU SABAH YİNE UYANDIN.
(öyleyse vücudunda bulunan 100 trilyon civarındaki hücrenin hayatiyeti, senkronize ve şuurlu çalışmaları her “an” devam ediyor.)
UYANIŞIN AKŞAM YATTIĞIN HAL ÜZERE OLDU, YANİ SABAH “SEN” OLARAK UYANDIN.
(o zaman “sen” uyuyup kendini unuttuğunda, geçmişinden şu anına kadar mevcut olan sana ait tüm bilgiler sabahla birlikte tekrar “verildi”.)
UYANIR UYANMAZ GÖZLERİNİ AÇTIN VE “GÖRÜYOR”SUN.
(demek ki “tek bir bakış” için gerekli olan tüm işlemler “anında” geri yüklendi:
40 kadar katmandan, 500 milyon civarında, hepsi birbiriyle bağlantılı, ışık-elektrik-kimyasal enerji konusunda uzman hücrelerden oluşmuş olan göz yuvarlağı, gözü sabit tutan göz kasları, göz içi basıncı “ayarlayan” göz içi özel sıvıları, üst katman olan korneayı sürekli temizleyen ve gözyaşı bezlerinde özel olarak üretilen gözyaşı, “otomatik” çalışarak gözyaşı ile gözleri temizleyen göz kapakları, kapaklara özel dizayn edilmiş korucu kirpikler, koroid tabakada gözü “besleyen” yüzlerce damar ağı, retinanın arkasında gelen görüntüyü siyah-beyaz ve renkli “gören” ve elektrik enerjisine çevirerek 1,2 milyon civarında sinir bağından oluşmuş optik sinire “ileten” milyonlarca rodi-koni hücreleri, beyindeki optik merkeze kadar olan “uzun” yolda olan sinapslar, sinaps aralarında yapılan ve binlerce transmitterin kullanıldığı kimyasal iletimler, bu iletim sırasında elektrik enerjisine çevrilmiş olan “görüntü”nün korunumu… ve sonunda beynin arkasında kapkaranlık bir alanda, nohut tanesi büyüklüğünde yer tutan görme merkezinde “oku”nan ileti…ve bu “oku”manın hafızada kodlanmış olan binlerce görüntü ile karşılaştırılarak “isim”lendirilmesi… )
ŞÖYLE DERİN BİR NEFES ALDIN.
( Demek ki soluk alabilmen için gerekli olan %20 lik oksijen oranı tüm havada sabitlenmiş. Tabii bunun için atmosfere karışan tüm gazların oranı da ayarlanmış, yeryüzünde oksijen, karbondioksit, azot… üreten ve tüketen milyonlarca ağaç, insan, hayvan, deniz ve, okyanusların…arasındaki hesaplamalar yapılarak “tek bir nefes” için gerekli olan %20 oranı sabitlenmiş, çünkü oksijen aslında yanıcı bir gazdır!. Bu arada soluğun akciğerlere çekilebilmesi için gerekli olan atmosfer basıncı da ayarlanmış, yoksa oksijen olsa da içimize çekemezdik!
Bu ayarlardan sonra, alınacak olan milyarlarca oksijen atomunu süzecek, ısıtıp nemlendirecek, tozlardan arındıracak şekilde planlanmış olan burnumuz; grip olunca ağızdan nefes alıp vermenin ne kadar rahatsız edici olduğunu hatırlayalım lütfen…
Ve akciğerlerin girişinde havayı alırken açık, yemek yerken otomatik olarak kapanan epiglot sistemi…
Akciğerlerde gelen havadaki oksijeni “emecek” şekilde “eğitilmiş” 300 milyon kadar alveol…
Alveollerin içinde oksijeni “gören”, “tanıyan”, özel kimyasal işlemlerle “bağlayan” , bu arada getirdiği karbondioksiti “bırakan”, 1 mm3’te 5 milyon, toplam kanda 25 trilyon kadar olan alyuvarlar – dünya nüfusunu 7 milyar varsayarsak yaklaşık 3.500 katı- teker teker “tek bir nefes” için ayarlanmıştır; bu sistemin dengede olabilmesi için ortalama ömrü 100 gün olan alyuvarlardan kemik iliklerinde saniyede 2.5 milyon, evet yanlış duyulmadı saniyede 2.5 milyon üretilmektedir!!!
Alyuvarların akciğerlere gelip oksijeni alabilmesi için kalbin 4 odacığının ayrı ayrı olarak ve gelen temiz ile giden kirli kanı hiç karıştırmadan dakikada 60, günde 90 bin vuru yaparak durmaksızın çalışması gerekmektedir.
Akciğerden oksijeni alan milyarlarca alyuvardan her biri “kendisine verilen emir” gereği onu nereye götüreceğini ve aynı zamanda karbondioksiti geri bağlayacağını bilmektedir ve tüm bu işlemler için 40 saniyesi vardır.
Ve detaya girmeden kısaca anlatmaya çalışılan bütün bu olaylar senin “tek bir nefes”in ile olmaktadır!
KALKTIN YÜRÜDÜN.
( Demek ki mevcut 203 kemiğin, 606 kas, onlarca eklemin bağlantı ve dengeleri birer birer “ayar”lanmış, vücut ağırlığın, atmosfer basıncı ve yerçekiminin etkisi ile olması gereken etkileşimler “beyin tarafından” teker teker hesaplanmış, tek bir adımda çalışacak olan 54 kas önceden haberdar edilmiş ve bunların hepsi bir anda senkronize edilmiş.)
……
İŞİTTİN…
KONUŞTUN…
GÜLÜMSEDİN…
DOKUNUP HİSSETTİN…
DÜŞÜNDÜN…
…
FE TEBARAKALLAHU AHSEN’ÜL HALİKİYN
YA RABBİ BİZ SENİ LAYIKIYLA SENA ETMEKTEN VALLAHİ ACİZİZ, SEN KENDİ KENDİNİ SENA EYLEDİĞİN GİBİSİN.
Cevapla

“Kendi Şiirleriniz” sayfasına dön