ANLADIM Kİ, AŞK BEKLEMEKMİŞ...
-
- Dost Üye
- Mesajlar: 98
- Kayıt: 30 Eyl 2007, 02:00
ANLADIM Kİ, AŞK BEKLEMEKMİŞ...
Geçen gün akşam yemeğinde, yaşadığım olaylardan etkilenmiş olacağım ki, Dünya kötülerin dünyası olmuş, kötüler kıymetli olmuş, şerlerinden korkulup başlara taç edilmiş, ne olacak bu iyilerin hali? deyip düşüncelere daldım, o sırada oğlum meyve suyu paketini gayri ihtiyari önüme hafif sertçe bıraktı. Meyve suyu paketinin masaya vuruş sesiyle irkildim ve gözlerim ilk olarak paketin üzerindeki yazıya ilişti. İyi olanı korur. Bir Hak Dostunun sözleri geldi aklımaKelamı Haktan alın. Ne olacak bu iyilerin hali? Diye sızlanırken, cevap geliverdi işte. İyi olanı korur. Kim? Tabii ki gizli ve aşikar her şeyi bilen ve her şeye kadir olan Yüceler Yücesi Allah!!! O ne güzel koruyucu ve ne güzel yardımcıdır. Ama bunu görebilecek İbrahimî bir bakış gerek O, ateşe atıldığında yardımına gelen Cebraile: "Allah bana yeter, o ne güzel yardımcıdır. demişti. Bizse kendimize Allahtan gayri vekiller, dostlar bulmuşuz, şimdi de o sahte dostların yaptığı eziyetlere ahlanıp vahlanıyoruz. Şükrü unutup, ha bire şikayet ediyoruz.
MevlanaŞikayetçi kötü huyludur. İyi huylu şikayet etmez, tahammül eder. der. Ben de herkese sabrı ve şükrü tavsiye ederdim. Derdim ki Sabır ve şükür, insanı Allaha uçuran bir çift kanat gibidir. Gel gör ki kendi kanatlarım kırık Ey Zavallı Ben !! Kendine nasihat edememişken, başkalarına hangi yüzle nasihate kalkışırsın. Uyan artık gafletten ey nefs!! Seni kâmil bir insan, kendine yakışır bir dost yapabilmek için sıkıntıya müptela eden SEVGİLİden şikayet edipte Onu incitme artık!!! İnsanlardan korkma!! Onlardan Hiçbir şey de bekleme!! Alemlerin Rabbı olan Allah dilemedikçe, onların sana ne bir iyiliği, ne de kötülüğü dokunabilir. Her işte, dilediği gibi iş gören Rahmana tevekkül et. Gönlünü NAS la meşgul etme. Allah de ve ötesini bırak!! Bilesin ki, ALLAH sana yeter
Şu şikayet halinden geçemeyen benliğime öyle kızıyorum ki, Kendime diyorum: Hem Allahı talep eder, sarp bir yola çıkarsın, hem de bu yolda ayağıma diken battı diye sürekli yakınırsın. Ya sen hakkıyla Ona varmayı istemezsin, ya da aşkında sadık değilsin. Hakiki Aşık, Mâşukunu öyle özlemiştir ki, Onun yolunda ne batan diken canını yakar, ne de kavuran güneş. Her yerde ve her şeyde maşukun yüzü vardır, diken onun cilvesidir, güneş onun neşesi.
İşte ben, bu yolda ayağıma diken battı diyen nasipsizlerdenim. Sıkıntı halinde sabrediyor fakat, bir insan gördüğümde halden şikayeti fırsat biliyorum. Ey Ahmak!! Padişah köleye şikayet edilir mi?? Hakiki Dosttan düşmana yakınılır mı?? Sonrasında yaptığım hatanın farkına varıyor ve nedamet içinde kıvranıyorum. Geçen gün, yine bu nedametle yanarken, düşündüm ve dedim ki ben bu hale tahammül edemez oldum. Gusül alıp, tevbe ederek, hacet namazı kılmaya ve Rabbimden bir şey dilemeye karar verdim. Gönlümden söyleyeceklerimi tek tek geçirdim. Diyecektim ki:
Ey Yüceler Yücesi Allahım, seni çok seviyor fakat bir türlü sana layık kul olamıyorum. İlmimle âmil değilim, her şeyim kusurlu ve eksik, Günahlarım, uslanmayan emmare nefsim, beni senden alıkoyan her şey ruhumu acıtıyor Yâ Rabbi!!! Eskiden böyle değildi. Ama , artık sana karşı işlediğim her bir cürüm bana dayanılmaz eza veriyor. Bu öyle bir acı, öyle bir eza ki dünyevi acılara hiç benzemiyor. Gaflet içinde bir ömürdense, senin nur cemâlinle müşerref olacağım ölüm daha sevgilidir bana. Eğer bu kalb senin aşkın için atmayacaksa, varsın bu beden için de atmasın Yâ İlahi !!! Aşktan yana nasibim yoksa, benim de bu dünyada gözüm yok. Ya aşkınla yaşat, ya da başım eşiğindeyken emânetini al!.
Bu namazı herkes uyuduktan sonra kılacaktım, öyle bir ihlas içindeydim ki duamın reddedilmeyeceğini tüm kalbimle hissediyordum. Öyle inanıyordum ki, eğer aşktan nasibim yoksa, yarın sabah seccadede soğuk bedenimi bulacaklar diye içimden geçirdim. Ama bende hiç bir korku, endişe yoktu. Dostlardan, deli olduğumu düşünenler olabilir, insan hiç ölümü talep eder mi diye Ama aşksız hayat, zaten ruhun beden hapishânesinde can çekişmesinden başka nedir ki Hiçbir ibadet, aşksız tam ihlasa kavuşmuyor. Aşksız her şey kusurlu, kulluk bile eksik..Yunusun şimdi anlıyorum Aşk gelicek cümle eksikler biter sözünü
Her kesin uyumasını beklerken, Ahmed Rufainin Onların Âlemi kitabından biraz okuyayım dedim. Rasgele bir sayfa çevirdim. Gözümün takıldığı bir paragrafta şöyle diyordu;
Bir gün Abdülvahid bin Zeyde şöyle sordular:
"Bir kişi var, Allaha kulluk etmek için dünyada kalmak istiyor. Bir başkası da Hakka olan iştiyakı için, ölmek bu alemden çıkmak istiyor. Bunların hangisi daha hayırlı ve iyidir?"
Şu cevabı verdi:
"Bunlardan hiçbiri de değildir. Asıl iyi olan: Bütün işleri ona bırakır, dünyada bırakırsa pekala, öbür aleme götürürse, yine öyle Devamlı doğrulukla kulluk eder."
İşte razı olmak budur. Rabbim bir kez daha hata etmekten beni kurtardı. Her ne olursa olsun, Rabbimin hükmüne razı olmam gerekirken, onu tehdid eder gibi: Ya aşkını ver, ya da beni yaşatma! diyecektim. Diler aşkı ihsan eder, diler günahkârları arasında haşreder, sen kimsin?? Ne sin ki? Böyle bir hakkı kendinde buluyorsun? Kendine Mukarreb demiş zavallı!! Tövbe et ki, Allah sana bu ukalalığın sebebiyle azap etmesin
Artık duam Resullullahın ki gibi: "Allahım, bize sevgini, Seni sevenlerin sevgisini ve Senin sevgine götürecek ameli nasip et!. Âmin!..
Aşk, beklemektir. derler ya, ben de artık son nefesime kadar bekleyişteyim, dilerim vuslat nasip olur, o zaman ölümüm de Şeb-i Arusum olur inşâallah...
En kalbi sevgi, saygı ve selâmlarımla Mukarreb
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
-
- Dost Üye
- Mesajlar: 98
- Kayıt: 30 Eyl 2007, 02:00
Aşk dediğin beklemektir Ey Sevgili!
Aşk dediğin beklemektir Ey Sevgili!
Kays gibi Mecnun olana kadar, Hz. Yakup gibi aydınlığa hasret kalana kadar beklemek bekleye bekleye gözden olmak, sözden olmaktır.
Ve beklemek dünyanın en asil eylemidir, eğer beklenene değecekse. Bilesin!
Aşk; yanmaktır Ey Sevgili!
Yanıp kül olmaktır, Kerem gibi Aslına ermektir. Ateşin ortasına hesapsız girmektir İbrahim misali. Ki onun gönlünün yangınıdır ateşi gülistana çeviren.
Ki yanmak insanı kurtarır hamlıktan çiğlikten. Hem ne diyordu şair; \\\"Yanmışın halinden ne bilsin ham/ Sükut gerektir bize gayrı vesselam..
Gözlerinden ayrı geçen her an yanmaktayım. Bilesin!
Aşk; bedel ödemektir Ey Sevgili!
Bülbül, gonca gülü görebilmek için her seher uyanık olmak ve güle ulaşmak için yüreğini gülün dikenine asmak, kanını akıtmak zorundadır. Ya ben yüreğimi nereye asayım Ey Sevgili.
Çünkü Aşk bedel ister, külfetsiz nimet olmaz.
Beklemek bedel ödemekse eğer hâlâ ödüyorum o bedeli. Bilesin!
Aşk; vazgeçmektir Ey Sevgili!
Mecnun gibi aklından, Kerem gibi bedeninden vazgeçmek. Yardan gayrısından, cümle cihandan vazgeçmek.
Yemeden, içmeden, uykudan uyanıklıkdan ve vazgeçmekten bile vazgeçmektir gün gelince.
Senin için senden vazgeçmişim. Bilesin!
Aşk; bilmektir Ey Sevgili!
Bir tek yârı bilmek, onu candan daha aziz bilmektir. Ondan gayrı bildiklerinin hiçbir şey olduğunu dünyanın onunla mana bulduğunu bilmektir.
Onun selamı ile gelen bela olsa Eyvallah diyebilmektir.
Kızmana, gülmene, gelmene, gitmene hepsine Eyvallah. Bilesin!
Aşk; susmaktır Ey Sevgili!
Onun güzelliğini, iyiliğini tarif etmeye gücün yetmediği an susmaktır. Kelâmın, kalemin, sözün tükendiği yerde, manayı sessizliğe yükleyip susmaktır.
Artık sustum Ey Sevgili. Bilesin!
Aşk dediğin susup beklemektir,
Aşk dediğin....
Yazan-Şair : Mustafa Türkarslan