2010 Haber Arşivi; Es-Selâm

Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

2010 Haber Arşivi; Es-Selâm

Mesaj gönderen nur-ye »

ANASAYFA ARŞİVİ İÇİN FORUMA YÜKLENEN KONULAR

Tarih: 26.12.2010 Saat: 02:33 Gönderen: kulihvani


Resim
Es-Selâm

İçimden birşeyler yazmak geliyor, aslında yazmayı özellikle istediğim bir husus da yok.
Ne var ki, burada kendi kendime de yazsam, bir dost ile konuşup halleşmiş hafifliği ve teskinliği yaşıyorum çoğu zaman.

hatta önceleri böyle üst başlığı belli olmayan birşeyler yazmak istediğimde,
gidip "Hâlimce" konu başlığının sayfasına yazıyordum.

Sanıyordum ki; orada herkes kendi "hâlince" yazıyor,konuşuyor.

Sonradan o sayfanın kıymetli "Halimkok" kardeşimize ait olduğunu fark etmiştim, yazdıklarımı silmekle ,mâzur görüleceğim ümîdi arasında kalmıştım.

Neyse,
yine alâkasız bir konu başlığına yazacağım.
Ne sohbet ehliyim,
Ne de zevk sâhibi...

İnşaallah hoşgörülürüm.

...


Geçen bir söz beni kendi izine düşürdü yine,

"Yücelerin işlerinden,cüceler anlamaz!"


Bu satırdaki yerimi hemen buldum tabii.
Cüce.
Hattâ cüceler içinde de en sonda geleni olabilirdim ancak.

Bunu bilmek benim için hazîne.

Ya cüce hâlimi bilmeyip,yücelerde yerim var zan etseydim.
Vah ki vah.

Şimdilik ancak bu kadar olan idrâkim ile, hâlimi ve inşaallah HADDİMİ bilmeyi lutuf edene çook şükrediyorum.

Haddimi aşmak ve sınırlarımı bilememek benim için korkunun tek adı.
Çok korkuyorum bundan.

Ve bundan korkmayanlardan da çok korkuyorum.

"Hâlâ öğreniyorum, bende hâlâ öğrenmekteyim, öğrenmek hiç bitmez, yolun sonu yok, biz birbirimizin öğrenmesine vesîle oluyoruz, birlikte kervanın içindeyiz..."
böyle söyleyenleri baş göz üstüne bağrıma basabiliyorum.

Ama ben oldum,
ben şunu öneriyorum,
şunu şöyle yapın...

Böyle sözlerden de korkuyorum.

Kimse kimsenin RABBİ değil, terbiyecisi değil,
Efendimiz istişâre etmeden görev vermemiş,
Her işi ehline vermiş, ehli olmayana ne sır verilmiş,ne görev,ne birşey öğretilmiş.
Ehli olana Kurân-ı Kerîm dile gelip konuşuyor!
bütün kâinat rehberlik ediyor.
Önüne kapılar ve yollar açılıyor.

Ama bu da bir gurur sebebi değil ki,
öyledir ve öyle kalır,
kimsenin hâli kimseye benzemiyor.
kendimizi îlan etmekten ne kazanırız bilmiyorum.

Ben olsam îlan etmek şöyle dursun saklanırdım.

.............................................................

Ben çok câhil biriyim, aklımında seviyesi yüksek değildir...
İmkanlarımda sınırlı, insanlara bir söz söylemek kâbiliyetim de yok...
Zâten bildiğim birşey yok ki ağzımı açayım.

İyilerin,sevilmiş olanların yolunda bulundurulup, kervanın hatırına hoş görülüp affediliriz inşallah.
Bbir tek bu herşeye değer bir ni'met olur zaten.


Nefs ve ademiyetin en karanlık koridorunda olduğumu biliyorum.
Buna rağmen, herşeyin göz önünde ve meydanda olduğuna da inanıyorum.

Ama ışığa kapalı gözlerim görmüyor henüz,

Işık gerek görmek için mâlum...
Yâni NUR...
Yani MuhaMMediNur...

Bunu da burada öğrendim zaten.
Ayaklarımı buraya getirene teşekkür ediyorum.
Nur bağışlamayacak olsa, nûrun izine düşürmezdi yolumu.

Göremiyorum evet, ama şikâyet de etmekten utanıyor ve korkuyorum artık.
Bu bile boyumu çoook aşan bir küstahlık çünkü.
Bunu iyi öğrendim.

Eskiden benden fazla birşeyi olana imrenirdim,
derlerdi ki;
"aşağı bak,o zaman sende olanı beğenir,şükredersin."

Bu bana iyi gelmezdi, bu sözü her duyduğumda daha fazla üzülürdüm.
Kendimi bir karanlık helezonun içinde aşağıya doğru düşüyor ve karanlıktan göz gözü görmeyen kuyuların içinde, içinden çıkılması imkânsız şartlar altında hissediyordum.

Ve daha aşağıda birisi var mıdır?
Hâli nicedir?
Ona bakayımda,kendi durumumdan memnun olayım,düşüncesine yanaşmazdım.

Bu umûrumda bile olmazdı,
hattâ çok daha şiddetle şikâyetim artardı.

Şimdiki baktığım pencereyi söyleyeyim birde,

Burda öğrendim.
Varlıklardan bir varlık olarak, bir murad edilme netîcesi hayattayım,
kendi seçtiğim(seçtirilen)
veyâ hiç seçim imkânı bulamadığım şartlar içerisindeyim,

ben bilsemde bilmesemde,
istenilerek,tamâmen irâde edilerek,yaratılmışım...

Şimdi Varlığımın hiçbir aşamasında bir kudret elimde olmamışken,
ve bir kudret eseri ortadayken kime ne diyeyim?

Çayırlarda kuru bir çimen olarak yaratılmışsam,
ben yemyeşil bir selviyim demenin âlemi var mı?

Ya da bu işi beğenmedim,
koca bir çınar olamamışım,tüh bana desem elime ne geçer?

Sözleri hiç toparlayabilecek durumum yok aslında ama yazıyorum işte.

Kuru ot otluğundan memnun,
en iyi kuru ot olmayı istiyor ve duâ ediyorum,

Çınarlara selâm vermek hârika,

gölgelerinde korunaklı yaşamak iyi geliyor,
rüzgâr ona da bana da ulaşıyor, su topraktan bana da rahmet olarak geliyor.

Görünürde fark var,

inceden inceye adalet müthiş.!

Çoook şükrediyorum,
şükür devri zamânıma ulaştırılmama çok şükrediyorum.

Haa bir şey daha,

Herşeyi sevmeyi,herşeyi hoşgörmeyi,
şükür edebilmeyi öğrenmeye başlayınca başardım.

O yüzden diyormuşsunuz meğer,
SEV-SEVİL-ÜZME-ÜZÜLME.


Herkese Es-Selâm
Duâlarım her birisi bir mubârek ümmet-i Muhammed olan kardeşlerime...!

Hakkınızı helâl edin, lafın edebini aşmamayı da öğrenirim inşaallah ve Âmin.




simurg
Resim
Cevapla

“ARALIK” sayfasına dön