garibÂN-karibÂN KALB!..
Gönderilme zamanı: 24 Eyl 2013, 10:58
ÂLEMde OLduğu HÂLde GÖRülmeyen GAYBın, GÖRülmesinde ÂDEMin Derun Dürbününün;
DIŞta Baş-Beyin Basarı-Objektifine İÇte Batn Basîreti-Okuleri garibÂN-karibÂN KALB!..
حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا زَكَرِيَّاءُ عَنْ عَامِرٍ قَالَ سَمِعْتُ النُّعْمَانَ بْنَ بَشِيرٍ يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ. أَلاَ
وَإِنَّ فِى الْجَسَدِ مُضْغَةً إِذَا صَلَحَتْ صَلَحَ الْجَسَدُ كُلُّهُ ، وَإِذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدُ كُلُّهُ أَلاَ وَهِىَ الْقَلْبُ
---Tabîbu’l-kulub Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dikkat edin! Vücudda-cesedde öyle bir et parçası vardır ki, o salah (iyi/doğru/düzgün) olursa bütün vücud salah (iyi/doğru/düzgün) olur; o fesad (bozuk-karışık) olursa bütün vücud (bozuk-karışık) olur. Dikkat edin! O, KALBdir.” buyurmuştur.
(Nu’man b. Beşir radiyallahu anhu’dan; Buharî, İman, 39)
El AHAD ASLın SÖZüne, AHMEDî fASL SESi Kur'ân-ı Kerimimizin, Müteeddib-Mütezekkâ-Mütaayyib-Mutahhar-Mustafa MAZHAR Makamı.. Zuhur HaZZı HAVZı.. Kerem Kevseri..
قُلْ مَن كَانَ عَدُوًّا لِّجِبْرِيلَ فَإِنَّهُ نَزَّلَهُ عَلَى قَلْبِكَ بِإِذْنِ اللّهِ مُصَدِّقاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَهُدًى وَبُشْرَى لِلْمُؤْمِنِينَ
---“Kul men kâne aduvven li cibrîle fe innehu nezzelehu alâ kalbike bi iznillâhi musaddikan limâ beyne yedeyhi ve huden ve buşrâ lil mu’minîn(mu’minîne): De ki: Cebrail'e kim düşman ise şunu iyi bilsin ki Allah'ın izniyle Kur'an'ı senin kalbine bir hidayet rehberi, önce gelen kitapları doğrulayıcı ve müminler için de müjdeci olarak o indirmiştir.” (Bakara 2/97)
Kur'ân-ı Kerim Birr Bahçesinde 131 yerde doğrudan, 36 âyette dolaylı açan Çiçek..
HerÂN yeniden DOĞuş Merkezinin Nefes RAKsında metafizik materyal...
---Karîbu’l-kulub Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kalbe kalb denilmesinin sebebi çok değişken olduğundandır. Kalbin misali çöldeki bir ağacın üzerinde asılı kalan kuş tüyünün misali gibidir. Rüzgâr onu bir oraya bir buraya savurur.” buyurmuştur.
(Ahmed b. Hanbel, Müsned IV. 409)
---Mikdad b. Esved radiyallahu anhu der ki;Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden öyle bir söz işittim ki, sonunu görmeden hiç kimse hakkında iyi yahut kötü diyemez oldum. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Âdemoğlunun kalbi (ateşin üzerinde) kaynayan bir tencere gibidir (sürekli değişir).”buyurmuştur.
(Mikdad b. Esved radiyallahu anhudan; İ. Ahmed, Müsned 6/4; Hâkim, Müstedrek 2, 289)
---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kalb (bedenin) sultanıdır ve onun orduları vardır. Sultan düzgün/iyi olursa askerleri de düzgün/iyi olur. Sultan bozuk/kötü olursa orduları da kötü olur. Kulaklar bu sultanın habercileridir. Gözler bekçileridir. Dil sultanın tercümanıdır. Eller (tebaasını kuşatan) kanatlarıdır. Ayaklar postacılarıdır. Ciğer şefkat ve merhamet kaynağıdır. Dalak ve böbrekler (kendisine yönelen tehlikeleri bertaraf eden) tuzaklarıdır. Akciğer (hayatın kaynağı) nefestir. Sultan iyi olursa askerleri de iyi olur, sultan kötü olursa askerleri de kötü olur.” buyurmuştur.
(Abdurrezzak, el-Musannef, XI. 221) Sembolik anlatımlarla dolu bu rivayet sadece Ebu Hureyre tarafından rivayet edilmemiştir. Beyhaki Abdullah b. Mübarek tarikiyle de rivayet etmiş. (Şuabu’l-îman I/122) ve Ebu Said’den de merfu’ olarak rivayet edildiğini haber vermiştir. Ebu Davud’a göre bu haber Ka’bu’l-Ahbar’ın mevkuf olarak nakil ettiği bir rivayettir. (Ebu Davud 2/18) Başka bir rivayette ise Ka’b bunu Hz. Aişe vâlidemize anlatmış, Hz. Aişe’de bu sözü Rasulüllah’tan işittiğini ifade etmiştir. (Feyzu’l-Kadir 4/704)
---Şehr b. Havşebradiyallahu anhu der ki, bir heyet olarak Ümmü Seleme radiyallahu anha validemize giderek dedik ki: “Ey Mü’minlerin annesi, Allah Resulü senin yanında iken en çok yaptığı dua ne idi?”
Onun en çok yaptığı duanın şöyle bir dua olduğunu söyledi:
« يَا مُقَلِّبَ الْقُلُوبِ ثَبِّتْ قَلْبِى عَلَى دِينِكَ »
“Yâ Muakallibe'l- kulub! Sebbit kalbî alâ dinike: Ey Kalbleri bir halden diğer bir hale çeviren (Rabbim), kalbimi senin dinin üzere sabit kıl!”
Ben kendisine “Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem! Neden bu duayı çokça yapıyorsun?” diye sordum.
Şöyle buyurdular: “Hiç kimse yoktur ki onun kalbi Allah’ın parmakları arasında olmuş olmasın, dileyenin kalbini düzeltir, doğru yola kor, dileyenin de kalbini kaydırır, yoldan çıkar.” buyurdu.
Hadisin ilk râvisi Muaz sonra şu âyeti okur:
رَبَّنَا لاَ تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنتَ الْوَهَّابُ
---“Rabbenâ lâ tuziğ kulûbenâ ba’de iz hedeytenâ veheb lenâ min ledunke rahmeh(rahmeten), inneke entel vehhâb(vehhâbu): (Onlar şöyle yakarırlar: ) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.” (Âl-i İmrân 3/8)
(Tirmizi, Daavât, 89)
MaDDe-MüDDetle MâNâ-ÂNın ARAKESiti, LüBB Kudretin Karagâhı KALbine SAhib olup da SESin DUYanlara es SeLÂm Olsun!..