Sıcak odalardan karlı Kafkas dağları görünür mü? Durduğunuz yerden nasıl görünüyor Çeçenistan? Görünüyor mu gerçekten?
Duyuyor musunuz Çeçen çocuklarının ağıtlarını? Görüyor musunuz Çeçen analarının göz yaşlarını? Çeçenistan'da toprağa düşen özgürlük savaşçılarının,salt kendileri için değil hepimizin onuru için savaştığını ve öldüğünü biliyor musunuz?
Biliyor musunuz Çeçen dağlarında her gün kaç İsmail kurban olup toprağa düşmekte? Rabbim, kaç kurbana bedel toprağa düşen her bir yiğit? Her birimiz Haşimoğulları'nın yaşlı reisi Abdulmuttalip kadar bile olamadık. Canlarını ortaya koyan bu yiğitler için, sürülerinden vazgeçecek kaç kişi var
Kurban olanlar orada, bayram yapanlar burada? Bu nasıl iş? Bu utancın altından nasıl kalkılır? İnsan kendi benliğine nasıl izah eder bunu? Nasıl teselli bulur kabaran yürekler? Nasıl yüzü tutar insanın Rabbine karşı? O'na nasıl açıklar kurbanı, nasıl açıklar bayramı, nasıl açıklar halini?
Ya Çeçenistan'dan buralar nasıl görünür? İslami kılıf geçirilen sefahatler,yeşile boyanan israf ve depdebe, müslüman yüreklerde hortlayan saltanat aşkı, 'mütedeyyinleşen' şaşaa ve debdebe de görünür mü?
Çeçenistan'dan bizim elleri seyreden melekler ne düşünürler? Ne haber verirler? Kim için, neyi isterler? Kime, nasıl dua ederler? Kime ne getirirler, hangisinden neyi götürürler? Oranın karnesine neyi yazarlar, buranın karnesine neyi? Melekler ağlar mı? Ağlarsa kimin haline ağlarlar; onların halinemi, bizim halimize mi?
Çeçenistan'dan yükselen çığlık yüreğime bir yumruk gibi gelip oturuyor. Dinledinizse bile, bir daha dinleyin:
"İbadet eden yaşlılara!
Kadınlara, analara!
Ümmetin önderlerine, Allah'a yönelen herkese!
Bu çağrı hepinize:
Savaş gitgide kızışıyor, yürekler paralanıyor. Durum çok ağır ve düşmanın vahşice saldırıları dinmek bilmiyor. Dünya ölçeğinde tüm kafirler işbirliği içinde, bize karşı dümenler çeviriyorlar. Uçaklar, en korkunç bombalar yağdırıyor üzerimize. Toplar ateş kusuyor. Dağlar, dağlarımız kar ve buzlarla kaplı; soğuk donduruyor.
...
Ey İslam ümmeti! Aranızda Allah'la sözleşmesine sadık kalanlar yokmu? Samimiyetle ve engin bir tevazu içinde ellerini semaya kaldırdığı zaman duası reddedilmeyecek kimseler yok mu? Yoksa bizi dualarınızda bile unuttunuz mu? Nerede gece yarıları, gök kapılarının açıldığı müstesna zamanda Allah'a yolladığınız ısrarlı talepler? Namazınızı topyekün bir duaya dönüştürecek olan kunutlar şimdi değilse ne zaman?
Allah'ın Rasulü şehid edilen arkadaşları için günlerce kıldığı ve kıldırdığı her zamanda kunut duaları etmişti. Bugün binlerce müslüman kardeşiniz öldürülürken, sizin desteğiniz nerede?
Ey İslam ümmeti! Dualarınızdan bizleri unutmayın, zafer için bizi destekleyin!"
Namazı ayağa kaldırmak
Kur'an'da namaz emrinin geçtiği hemen tüm ayetlerde kullanılan "ekîmu's-salat"ibaresinin anlam çağrışımlarından biri, belki de birincisi bu: "Namazlarınızı ayağa kaldırınız!" Çünkü namazlar ölü gibi, yerde sürünüyor. Namazların başı dik değil, başı eğik. Namaz, insanın Allah karşısındaki esas duruşunu sembolize eden muhteşem bir simge. Ama, Allah'a karşı esas duruşu olmayanların başını nasıl dik tutsun namaz? Namazın başını dik tutmayanların başını neden dik tutsun namaz?
Namaz "salat"ın karşılığıdır. Salatın kök anlamı 'dua, talep, yardım, destek'tir. Bu anlam alanıyla birlikte düşündüğümüzde "ekimu's-salat" emrinin karşılığı "yardımı/desteği/duayı, daveti/davayı ayağa kaldırın!" olmuş olur.
Çeçen müslümanların çağrısı "Aranızda Allah'la sözleşmesine sadık kalanlar yok mu?" diyor.
Bu soru zor! Bu soru kurşun! Kaç kişi yüzü kızarmadan ve yüreği titremeden "Var!" cevabını verebilir?
Çağrı "Duası kabul olanlar yok mu aranızda?" diyor. Yukarıdaki sorunun bir devamı aslında. Allah'la sözleşmesine ihanet etmeyenlerin duaları kabul olur. Çünkü Allah sadıkları sevdiğini, hainleri ise sevmediğini vahyi aracılığıyla bildiriyor. Allah sevmediğinin davetine niçin icabet etsin? Kendisine ihanet edenlere neden dönüp baksın?
Çeçenlerin çağrısı, ruhunu cesedine kurban edip âdetleştirdiğimiz namaz ibadetinin unutulmuş bir boyutunu yeniden gündeme getiriyor: Kunut. Gece namazlarında anlamını, işlevini, ruhunu bilmeden okuduğunuz "kunut", işte gerçek kunuttan arta kalan aslıyla alâkasız bir maket. Zaten "dua" anlamına gelen salatı, gerçek bir duaya dönüştürür kunut. Üçüncü sınıf ilmihallerin otomatikleştirdiği namaza yeniden Nebevi dinamizmini kazandırır ve onu âdet olmaktan çıkarıp ibadete dönüştürür.
Hz. Peygamberimiz başta Bi'r Meune faciası olmak üzere, hayatında kendisini üzen ve önünün tıkandığını hissettiği zamanlarda, namazlarda, son rükudan doğrulduktan sonra bir parantez açar ve gündemle ilgili uzun dualar ederdi. Bu, tâbir caizse bir "imdat", bir "acil yardım", bir "inşirah" çağrısıydı. Bi'r Meune'den sonra, her namazda, bazı rivayetlere göre dört ay boyunca namazlarda 'kunut' adı verilen böylesine canlı bir dua uygulamasına gitmişti.
Durmayın, canlandırın namazlarınızı, katın hayatın içine ibadeti. Rutin olmaktan çıksın, ibadet hayata hayat ibadete dönüşsün.
Unutmayın, namazlar dirilmedikçe ölü canlara ruh üflenmeyecektir.
Fakat, Çeçenistan'ı dualarınızdan unutmayın: Kim bilir, belki içinizden iman sözleşmesine sadık kalmış birinin çağrısı adresine ulaşır.
alıntı
AH ÇEÇENİSTAN!!!
- derunilale
- Saygın Üye
- Mesajlar: 268
- Kayıt: 27 Tem 2007, 02:00
AH ÇEÇENİSTAN!!!
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/kjkjkjkop4.jpg[/img]
- derunilale
- Saygın Üye
- Mesajlar: 268
- Kayıt: 27 Tem 2007, 02:00
Dünyada ki müslümanlara dua etmek
Bütün Dünya'daki Müslümanlar bir ailenin fertleri
gibidir. Hatta hepsi bir vücud sayılır. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki:
Birbirine karşı muhabbet ve merhamette, müminler, bir
vücut gibidir. Vücudun bir yeri rahatsız olunca, bütün
vücut, rahatsız, uykusuz kalıp, onun tedavisi ile
meşgul olduğu gibi, Müslümanlar da birbirlerine
yardıma koşmalıdır! (Buharî)
Müslümanlar dünyanın çeşitli yerlerinde (mesela
Bosnada, Afganistanda, Çeçenistanda, Irakta) zulme
uğruyor. Diğer Müslümanların bunlara, güçlerinin
yettiği ölçüde yardım etmesi, herhangi bir yardımda
bulunamayanın da, dua etmesi farz olur. Dünyanın öteki
ucundaki bir Müslümanın derdi, bizim derdimiz
demektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
Müslümanların dertleri ile ilgilenmeyen, onlardan
değildir. (Hakim)
Yiyecek, içecek, giyecek, barınacak, canını, malını
savunacak ve başka ihtiyaçları için Müslümanlara
yardım etmek, hem vazife, hem de çok sevaptır. Hadis-i
şeriflerde buyuruldu ki:
Bir Müslümanın sıkıntısını gidereni veya bir mazluma
yardım edeni, Allah affeder. (Buharî)
Bir din kardeşinin ihtiyacını gideren, ömür boyu
ibadet etmiş gibi sevap kazanır. (Buharî)
Din kardeşini savunan Müslümanı Allahü teâlâ,
cehennem ateşinden korur. (Taberânî)
Bir mümini, bir münafığın zulmünden koruyan, cehennem
ateşinden korunur. (Ebu Dâvud)
En kıymetli amel, bir müminin sıkıntısını gidermek,
borcunu ödemek veya karnını doyurmak suretiyle onu
sevindirmektir. (Taberânî)
Din kardeşinin aleyhinde konuşulurken, onu savunmaya
gücü yeterken, susanı, Allahü teâlâ dünya ve ahirette
zelil eder. (İbni Ebiddünya)
İmam-ı Rabbanî hazretleri de buyuruyor ki:
İşte bugün, her Müslüman, elinden gelen yardımı
yapmayıp, İslâmiyet baskı altına düşerse, yardımı
esirgeyen her Müslüman, ahirette mesul olur. Bunun
için kuvvetim olmadığı hâlde, yardıma koşmaya
özeniyorum. Güçlükleri yenerek, İslâmiyete ufacık bir
hizmet edebilmek yolunu arıyorum. 'İyilerin
çoğalmasını isteyen de, onlardan sayılır buyuruldu.
(1/47)
Bugün İslâmiyete yardım için az bir şey vermek,
binlerce altın vermiş gibi kıymetlidir. Hangi
talihliye, bu büyük nimet ihsan edilirse, ona müjdeler
olsun! Dinin yayılmasına hizmet eden, cihad sevabına
kavuşur. Hele bu zamanda Müslümanlara yardım etmek
daha güzel, daha sevaptır. (1/193)
Duâ ordusunun askerlerinin kalbleri kırık olduğu için
savaş ordusunun askerlerinden daha ileridir. Duâ
ordusunun askerleri, gaza ordusu askerlerinin ruhu
gibidir. Gaza ordusunun askerleri, onların bedenleri
gibidir. O hâlde, gaza ordusunun askeri, duâ ordusu
olmadıkça, iş başaramaz. Çünkü ruhsuz bedene hiçbir
yardımın faydası olmaz. (3/47)
Eğer bir Müslüman, diğer Müslümanlara eli ile, malı
ile yardım edemiyorsa, duâ ederek yardım etmelidir!
Bir hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:
Müslümanın, Müslüman üzerindeki hakkından biri, ona
gıyabında duâ etmektir. (deylemî)
gibidir. Hatta hepsi bir vücud sayılır. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki:
Birbirine karşı muhabbet ve merhamette, müminler, bir
vücut gibidir. Vücudun bir yeri rahatsız olunca, bütün
vücut, rahatsız, uykusuz kalıp, onun tedavisi ile
meşgul olduğu gibi, Müslümanlar da birbirlerine
yardıma koşmalıdır! (Buharî)
Müslümanlar dünyanın çeşitli yerlerinde (mesela
Bosnada, Afganistanda, Çeçenistanda, Irakta) zulme
uğruyor. Diğer Müslümanların bunlara, güçlerinin
yettiği ölçüde yardım etmesi, herhangi bir yardımda
bulunamayanın da, dua etmesi farz olur. Dünyanın öteki
ucundaki bir Müslümanın derdi, bizim derdimiz
demektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
Müslümanların dertleri ile ilgilenmeyen, onlardan
değildir. (Hakim)
Yiyecek, içecek, giyecek, barınacak, canını, malını
savunacak ve başka ihtiyaçları için Müslümanlara
yardım etmek, hem vazife, hem de çok sevaptır. Hadis-i
şeriflerde buyuruldu ki:
Bir Müslümanın sıkıntısını gidereni veya bir mazluma
yardım edeni, Allah affeder. (Buharî)
Bir din kardeşinin ihtiyacını gideren, ömür boyu
ibadet etmiş gibi sevap kazanır. (Buharî)
Din kardeşini savunan Müslümanı Allahü teâlâ,
cehennem ateşinden korur. (Taberânî)
Bir mümini, bir münafığın zulmünden koruyan, cehennem
ateşinden korunur. (Ebu Dâvud)
En kıymetli amel, bir müminin sıkıntısını gidermek,
borcunu ödemek veya karnını doyurmak suretiyle onu
sevindirmektir. (Taberânî)
Din kardeşinin aleyhinde konuşulurken, onu savunmaya
gücü yeterken, susanı, Allahü teâlâ dünya ve ahirette
zelil eder. (İbni Ebiddünya)
İmam-ı Rabbanî hazretleri de buyuruyor ki:
İşte bugün, her Müslüman, elinden gelen yardımı
yapmayıp, İslâmiyet baskı altına düşerse, yardımı
esirgeyen her Müslüman, ahirette mesul olur. Bunun
için kuvvetim olmadığı hâlde, yardıma koşmaya
özeniyorum. Güçlükleri yenerek, İslâmiyete ufacık bir
hizmet edebilmek yolunu arıyorum. 'İyilerin
çoğalmasını isteyen de, onlardan sayılır buyuruldu.
(1/47)
Bugün İslâmiyete yardım için az bir şey vermek,
binlerce altın vermiş gibi kıymetlidir. Hangi
talihliye, bu büyük nimet ihsan edilirse, ona müjdeler
olsun! Dinin yayılmasına hizmet eden, cihad sevabına
kavuşur. Hele bu zamanda Müslümanlara yardım etmek
daha güzel, daha sevaptır. (1/193)
Duâ ordusunun askerlerinin kalbleri kırık olduğu için
savaş ordusunun askerlerinden daha ileridir. Duâ
ordusunun askerleri, gaza ordusu askerlerinin ruhu
gibidir. Gaza ordusunun askerleri, onların bedenleri
gibidir. O hâlde, gaza ordusunun askeri, duâ ordusu
olmadıkça, iş başaramaz. Çünkü ruhsuz bedene hiçbir
yardımın faydası olmaz. (3/47)
Eğer bir Müslüman, diğer Müslümanlara eli ile, malı
ile yardım edemiyorsa, duâ ederek yardım etmelidir!
Bir hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:
Müslümanın, Müslüman üzerindeki hakkından biri, ona
gıyabında duâ etmektir. (deylemî)
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/kjkjkjkop4.jpg[/img]
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12886
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
SEVGİLİ DERUNİLALE,
KIYMETLİ HOCAM..;
EVET SAFIMIZ BİR VE DUAMIZ DA BİZLİK İÇİN...
Yazıda..,
"Müslümanlar dünyanın çeşitli yerlerinde (mesela
Bosnada, Afganistanda, Çeçenistanda, Irakta) zulme
uğruyor. Diğer Müslümanların bunlara, güçlerinin
yettiği ölçüde yardım etmesi, herhangi bir yardımda
bulunamayanın da, dua etmesi farz olur. Dünyanın öteki
ucundaki bir Müslümanın derdi, bizim derdimiz
demektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
Müslümanların dertleri ile ilgilenmeyen, onlardan
değildir. (Hakim) .." .... denmektedir
Ve son nokta;
"Eğer bir Müslüman, diğer Müslümanlara eli ile, malı
ile yardım edemiyorsa, duâ ederek yardım etmelidir!
Bir hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:
Müslümanın, Müslüman üzerindeki hakkından biri, ona
gıyabında duâ etmektir. (deylemî)"...... denilerek konmuştur.
EVET..
HEPİMİZ DİN KARDEŞLERİMİZ İÇİN DUA EDELİM.
VE ŞAİR SUSUTURALAMAYAN SESİYLE DEVAM EDER..;
AH ÇEÇENİSTAN
Gecenin sessizliği ellerimize düşer,
Dava bir yaman türkü, tellerimize düşer,
Ta yürekten bir seda dillerimize düşer,
Zulmün alkışlandığı çağlardayız ey kardaş.
Biz şimdi bu saatte dağlardayız ey kardaş.
Namluya sürdüğümüz her kurşunun adı var,
İçimde çocukların kor gibi feryadı var,
Bilir misin yiğidin tek, bir tek muradı var,
Her gönül anlayamaz bu ölümsüz gerçeği.
Şehit Peygamber dostu, şehit Cennet çiçeği.
Dedem Şamilin ruhu aramızda dolaşır,
Her dua bir nur olur, yaramızda dolaşır,
Yola çıkan elbette maksuduna ulaşır,
Bu milletin imanı her oyunu bozacak.
Tarihin görmediği ne destanlar yazacak.
İnsan histen soyunmuş, duymaz, görmezmiş meğer,
Vahşet öyle herkese elem vermezmiş meğer,
Tarifsiz çirkinliğe akıl ermezmiş meğer,
Zalim hep aldanacak, hesaplar tutmayacak.
Dünya varsın unutsun ALLAH unutmayacak...
SERVET YÜKSEL
KIYMETLİ HOCAM..;
EVET SAFIMIZ BİR VE DUAMIZ DA BİZLİK İÇİN...
Yazıda..,
"Müslümanlar dünyanın çeşitli yerlerinde (mesela
Bosnada, Afganistanda, Çeçenistanda, Irakta) zulme
uğruyor. Diğer Müslümanların bunlara, güçlerinin
yettiği ölçüde yardım etmesi, herhangi bir yardımda
bulunamayanın da, dua etmesi farz olur. Dünyanın öteki
ucundaki bir Müslümanın derdi, bizim derdimiz
demektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
Müslümanların dertleri ile ilgilenmeyen, onlardan
değildir. (Hakim) .." .... denmektedir
Ve son nokta;
"Eğer bir Müslüman, diğer Müslümanlara eli ile, malı
ile yardım edemiyorsa, duâ ederek yardım etmelidir!
Bir hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:
Müslümanın, Müslüman üzerindeki hakkından biri, ona
gıyabında duâ etmektir. (deylemî)"...... denilerek konmuştur.
EVET..
HEPİMİZ DİN KARDEŞLERİMİZ İÇİN DUA EDELİM.
VE ŞAİR SUSUTURALAMAYAN SESİYLE DEVAM EDER..;
AH ÇEÇENİSTAN
Gecenin sessizliği ellerimize düşer,
Dava bir yaman türkü, tellerimize düşer,
Ta yürekten bir seda dillerimize düşer,
Zulmün alkışlandığı çağlardayız ey kardaş.
Biz şimdi bu saatte dağlardayız ey kardaş.
Namluya sürdüğümüz her kurşunun adı var,
İçimde çocukların kor gibi feryadı var,
Bilir misin yiğidin tek, bir tek muradı var,
Her gönül anlayamaz bu ölümsüz gerçeği.
Şehit Peygamber dostu, şehit Cennet çiçeği.
Dedem Şamilin ruhu aramızda dolaşır,
Her dua bir nur olur, yaramızda dolaşır,
Yola çıkan elbette maksuduna ulaşır,
Bu milletin imanı her oyunu bozacak.
Tarihin görmediği ne destanlar yazacak.
İnsan histen soyunmuş, duymaz, görmezmiş meğer,
Vahşet öyle herkese elem vermezmiş meğer,
Tarifsiz çirkinliğe akıl ermezmiş meğer,
Zalim hep aldanacak, hesaplar tutmayacak.
Dünya varsın unutsun ALLAH unutmayacak...
SERVET YÜKSEL
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- derunilale
- Saygın Üye
- Mesajlar: 268
- Kayıt: 27 Tem 2007, 02:00
Oğuzam
Türk menem...
Bayatlardan Türkmenem..
Damarlarındaki asil kan
Aslına çektiğin ırk menem
Yaprağın asılı dallar,
Gövdeni taşıyan kök menem
Yolunu gözleyen yar
Aşkınla çarpan yürek menem..
Can içre canan bilmişem gavim gardaş nerdesen
Yedi koldan,
Yirmidört boydan gelmişem Orta Asyadan
Yayından fırlayan ok
Huduttan hududa atılan mızrak
Deli havalar soluyan kısrak gibi esmişem
Az gitmişem, uz gitmişem
Dere tepe düz gitmişem
Kuş uçmaz kervan geçmez dağları
Göçebe adımlarla gezmişem
Irağı yakın, yurdumu ırak eylemişem
Tırnaklarımla oymuşam tortu kayaları
Kıraç toprakları gözyaşlarımla sulak etmişem
Kızgın tohumlar serpmişem,
Emek vermişem,
Aşa getirmişem..
Türk illerine haber salmışam gavim gardaş nerdesen
Selçuklu şah-ı sultanlarım adım atmış otağıma
Kapıda karşılamışam civan mert erlerimi
Başım gözüne üstüne berhudar ağırlamışam
Musulda Zengiler
Kerkükte Kıpçaklar
Erbilde Beg Teginliler
Yiğit yatağı Atabegler kurmuşam
Dokuz başlı tuğlar aparmışam yad ellere
Türkün adını alemlere duyurmuşam
Bayındır Kızanı torunlarımı kucaklamışam
Bahar coşkusu Akkoyunlar gibi ovalara yayılmışam
Sultan Cinedin emaneti
Şah İsmailimle pişirmişem ham yanlarımı
Ocağımda tüten Safevi ateşiyle alev alev yanmışam
Genç Osmanlıya açmışam Bağdatın kapısını
Cahiliye devrini hepten kapatmışam
Dil, din ve ırk özgürlüğüyle donatmışam halkları
Çıra gibi aydınlatmışam kör karanlık tarihi
Çevreme ilim, irfan, ışık saçmışam
Derin hülyalara dalmışam gavim gardaş nerdesen
Ne zaman ki
Türk birliğine diş bilemiş düşman
Çapraz fişek silahıma davranmışam
Zırnık ödün vermemişem haa sevgimden
Korkmamışam heç
Ölümleri kuşanmışam..
Yalın ayak koşmuşam Kafkas cephelerine
Sarıkamış harekatına katılmışam
Buz kesmiş yüreğim Allah-u Ekber Dağlarında
Katmer katmer kefensiz donmuşam
Çanakkalede etten duvar olmuşam
Göğüs göğse çarpışmışam Allah vekil
Bir adım geçirmemişem gavuru öteye
Üst üste cansız yığılmışam
Nasıl ki
Harb-i cihanlarla zayıflamışam
Güçten kudretten düşmüşem heyhat
Yer altı kaya yağlarım sulandırmış ağızları
Hemhal manda manda paylaşılmışam
Öyle ki
Et ve tırnak misali ayrılmışam
Süt kuzu yavru gibi koparılmışam Anadoludan
Yılanlar tıslamış
Köpekler hırlamış ardımdan,
Sahipsiz kalmışam gavim gardaş nerdesen
Lord planları tayin etmiş kaderimi
Misak-ı milli sınırları dışına çıkarılmışam
İtilmişem, kakılmışam, horlanmıam külliyen
Tekme tokat yerlere yatırılmışam
Dağ ayılarının önüne atılmışam yaralı
Çöl develerinin hörgücüne tepe taklak asılmışam
Türk menem demişem
Türkçe söylemişem
Eskikayada kurşunlara dizilmişem
Emeğimin hakkını istemişem
Gavurbağda linç edilmişem
Adalet beklemişem
İplere gerilmişem
Eşitlik yeğlemişem,
Zab suyu kana bulanmış
Altınköprüde ekin gibi biçilmişem
Zindanlara sürülmüşem
Çığlıklarım katlimin salası
Diri diri gömülmüşem gavim gardaş nerdesen
Duy hele
Kimliğim değiştirilmiş
El-temim olmuş Türkmen Kerkük
Hafızalardan kazınmışam
Baas baas bağırmışlar partizanca
Kin kusmuşlar yüzüm barabarı,
Evimden yurdumdan göçe zorlanmışam
Kollarım kırılmış omuzlarımdan
İşkencelerle yoğrulmuşam
Gözlerim kan çanağı
Fincan fincan oyulmuşam
Ölmem yetmemiş kafire
İp sarılmış cesedime
Sokaklarda dolaştırılmışam
Cıncık gibi ortalığa saçılmış cism-i bedenim
Lime lime dağılmışam gavim gardaş nerdesen
Beterin beteri var
Biri getmiş, öekiler gelmiş
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuşam
Mavzerler çevrilmiş üzerime
Tetiklere sarılmış ...
Merhamet beklerken, zulüm bulmuşam
Böyük devletlerin böyük oyunu
Yok etmek Türkün soyunu
Çoraplar örülmüş
Çuvallar geçirilmiş başıma
Aslanım; kediye boğulmuşam
Okumak yazmak yok
Dilim damağım bağlanmış
Düşünmem, konuşmam, kızmam yasak
Başın kaldırım bakmak
Gözün ucuyla süzmek ne cüret
Elim ayağıma dolanmış
Oturmam, yürümem, gezmem yasak
Taş kesilmişem gavim gardaş nerdesen
Di gah gel
Di gel ölem di gel
Adına gurban olam di gel
Alnına kanım çalam di gel
Bayrağım göğün mavi gülü, ay yıldızım sen
Yurdum Türkmen eli, can özüm sen..
Soyum sopum Türkoğlu, yüzüm sürdüğüm izim sen
Oy men ölmüşem gavim gardaş nerdesen
Türk menem...
Bayatlardan Türkmenem..
Damarlarındaki asil kan
Aslına çektiğin ırk menem
Yaprağın asılı dallar,
Gövdeni taşıyan kök menem
Yolunu gözleyen yar
Aşkınla çarpan yürek menem..
Can içre canan bilmişem gavim gardaş nerdesen
Yedi koldan,
Yirmidört boydan gelmişem Orta Asyadan
Yayından fırlayan ok
Huduttan hududa atılan mızrak
Deli havalar soluyan kısrak gibi esmişem
Az gitmişem, uz gitmişem
Dere tepe düz gitmişem
Kuş uçmaz kervan geçmez dağları
Göçebe adımlarla gezmişem
Irağı yakın, yurdumu ırak eylemişem
Tırnaklarımla oymuşam tortu kayaları
Kıraç toprakları gözyaşlarımla sulak etmişem
Kızgın tohumlar serpmişem,
Emek vermişem,
Aşa getirmişem..
Türk illerine haber salmışam gavim gardaş nerdesen
Selçuklu şah-ı sultanlarım adım atmış otağıma
Kapıda karşılamışam civan mert erlerimi
Başım gözüne üstüne berhudar ağırlamışam
Musulda Zengiler
Kerkükte Kıpçaklar
Erbilde Beg Teginliler
Yiğit yatağı Atabegler kurmuşam
Dokuz başlı tuğlar aparmışam yad ellere
Türkün adını alemlere duyurmuşam
Bayındır Kızanı torunlarımı kucaklamışam
Bahar coşkusu Akkoyunlar gibi ovalara yayılmışam
Sultan Cinedin emaneti
Şah İsmailimle pişirmişem ham yanlarımı
Ocağımda tüten Safevi ateşiyle alev alev yanmışam
Genç Osmanlıya açmışam Bağdatın kapısını
Cahiliye devrini hepten kapatmışam
Dil, din ve ırk özgürlüğüyle donatmışam halkları
Çıra gibi aydınlatmışam kör karanlık tarihi
Çevreme ilim, irfan, ışık saçmışam
Derin hülyalara dalmışam gavim gardaş nerdesen
Ne zaman ki
Türk birliğine diş bilemiş düşman
Çapraz fişek silahıma davranmışam
Zırnık ödün vermemişem haa sevgimden
Korkmamışam heç
Ölümleri kuşanmışam..
Yalın ayak koşmuşam Kafkas cephelerine
Sarıkamış harekatına katılmışam
Buz kesmiş yüreğim Allah-u Ekber Dağlarında
Katmer katmer kefensiz donmuşam
Çanakkalede etten duvar olmuşam
Göğüs göğse çarpışmışam Allah vekil
Bir adım geçirmemişem gavuru öteye
Üst üste cansız yığılmışam
Nasıl ki
Harb-i cihanlarla zayıflamışam
Güçten kudretten düşmüşem heyhat
Yer altı kaya yağlarım sulandırmış ağızları
Hemhal manda manda paylaşılmışam
Öyle ki
Et ve tırnak misali ayrılmışam
Süt kuzu yavru gibi koparılmışam Anadoludan
Yılanlar tıslamış
Köpekler hırlamış ardımdan,
Sahipsiz kalmışam gavim gardaş nerdesen
Lord planları tayin etmiş kaderimi
Misak-ı milli sınırları dışına çıkarılmışam
İtilmişem, kakılmışam, horlanmıam külliyen
Tekme tokat yerlere yatırılmışam
Dağ ayılarının önüne atılmışam yaralı
Çöl develerinin hörgücüne tepe taklak asılmışam
Türk menem demişem
Türkçe söylemişem
Eskikayada kurşunlara dizilmişem
Emeğimin hakkını istemişem
Gavurbağda linç edilmişem
Adalet beklemişem
İplere gerilmişem
Eşitlik yeğlemişem,
Zab suyu kana bulanmış
Altınköprüde ekin gibi biçilmişem
Zindanlara sürülmüşem
Çığlıklarım katlimin salası
Diri diri gömülmüşem gavim gardaş nerdesen
Duy hele
Kimliğim değiştirilmiş
El-temim olmuş Türkmen Kerkük
Hafızalardan kazınmışam
Baas baas bağırmışlar partizanca
Kin kusmuşlar yüzüm barabarı,
Evimden yurdumdan göçe zorlanmışam
Kollarım kırılmış omuzlarımdan
İşkencelerle yoğrulmuşam
Gözlerim kan çanağı
Fincan fincan oyulmuşam
Ölmem yetmemiş kafire
İp sarılmış cesedime
Sokaklarda dolaştırılmışam
Cıncık gibi ortalığa saçılmış cism-i bedenim
Lime lime dağılmışam gavim gardaş nerdesen
Beterin beteri var
Biri getmiş, öekiler gelmiş
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuşam
Mavzerler çevrilmiş üzerime
Tetiklere sarılmış ...
Merhamet beklerken, zulüm bulmuşam
Böyük devletlerin böyük oyunu
Yok etmek Türkün soyunu
Çoraplar örülmüş
Çuvallar geçirilmiş başıma
Aslanım; kediye boğulmuşam
Okumak yazmak yok
Dilim damağım bağlanmış
Düşünmem, konuşmam, kızmam yasak
Başın kaldırım bakmak
Gözün ucuyla süzmek ne cüret
Elim ayağıma dolanmış
Oturmam, yürümem, gezmem yasak
Taş kesilmişem gavim gardaş nerdesen
Di gah gel
Di gel ölem di gel
Adına gurban olam di gel
Alnına kanım çalam di gel
Bayrağım göğün mavi gülü, ay yıldızım sen
Yurdum Türkmen eli, can özüm sen..
Soyum sopum Türkoğlu, yüzüm sürdüğüm izim sen
Oy men ölmüşem gavim gardaş nerdesen
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/kjkjkjkop4.jpg[/img]