ARANIZDA MUSLUMAN VAR MI???

İbret almasını bilenler için
Cevapla
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

ARANIZDA MUSLUMAN VAR MI???

Mesaj gönderen aNKa »

halimkok yazdı:Sevgili Ender Can...

Bu olay gerçekten yaşanmış mıdır bilmiyorum ama gerçekten böyle bir şey olsa karşılacaşacağımız şey bundan farklı olmaz herhalde.
Çünkü CAMİ'de olduğu halde CEM'âât olduğunun, BİR ve bütün olduğunun bilincinde olmayan insanlar ÖZ'de değil SÖZ'de müslümandırlar.... hatta bazen söz de bile müslümanlıklarını gizlerler işte kıssada olduğu gibi...


"Onlar ki kalpleri namazlarına yabancıdır, onlar ki niyetleri yalnızca görülüp takdir edilmektir, (MÂÛN suresi 5-6. ayet)

Hacı Bayram Velî Efendimizin de benzer bir kıssası vardır.

***

Hacı Bayram-ı Velî, Ankara'ya Sultan Murâd Hanın verdiği fermânla geldi. Fermanda, Hacı Bayram-ı Velî hazretlerinin talebelerinin, yalnız ilim ile meşgûl olmaları için, onların vergi ve askerlikten muâf tutulduğu bildiriliyordu. Bunu duyan pekçok kişi, vergi ve askerlikten kurtulmak için Hacı Bayram-ı Velî'nin talebesi olduğunu söylemeye başladı. Bunlar o kadar çoğaldı ki, Ankara'nın mâlî ve askerî düzeni bozuldu. Sonunda Sultan, Hacı Bayram-ı Velî'den talebelerinin bir listesini istemek zorunda kaldı.

Hacı Bayram-ı Velî de, Ankara'nın Kanlıgöl mevkiinde bir çadır kurdu ve;

"Bize intisâb edenler, talebe olanlar burada toplansın." diye ilân etti. Hacı Bayram-ı Velî'nin talebesi olduğunu söyleyen herkes, akın akın gelip meydanı doldurdu.

Hacı Bayram-ı Velî;

"Dervişlerim, müridlerim! Bana intisâb eden talebelerimi bugün burada kurban etmem emrolundu. Canını, malını bana feda eden, çadıra girsin." buyurdu.

Bütün talebeleri bir korku aldı. Bir uğultu yükseldi. Vergiden kaçmak için talebe görünenler;

"Bu ne biçim mürşit; bu nasıl müritlik." diye söylenip duruyorlardı.

Hacı Bayram-ı Velî de, eline keskin bir bıçak ile çadırın kapısında beklemeye başladı. Bu sırada topluluktan, bir erkek ile bir kadın kalabalığı yararak doğruca çadırın içine girdiler. Arkalarından Hacı Bayram-ı Velî de girdi. Daha önceden çadıra koyduğu koyunu içeride hemen kesti. Kırmızı bir kan, çadırdan dışarı çıktı. Kanı gören herkes hemen kaçtı. Meydanda kimse kalmadı. Daha sonra dışarı çıkan Hacı Bayram-ı Velî;

"Anladık ki, bu kadar talebemiz varmış. Bunlardan başka herkes, vergi vermek ve asrelik yapmak sûretiyle, devlete olan borcunu ödemelidir." buyurdu.
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

Gariban yazdı:786 Kardeşim çok güzel bir yazı bulmuşsun sağolasın.
Hakikaten belki de şu an ki durum öyle göstermekte ki insanlar musluman olduklarını ifade etmekten de korkar oldular.

Bakın yurt dışında özellikle kendilerini bu 9/11 olaylarından sonra gizlemekteler.
Bir imam kardeşimiz anlatıyor, bir iş yerine girdim müdürle mülakatta kendisine :
"Ben çok güzel çalışırım, esnek bir insanım fakat Cuma günleri namaza gitmeme izin vermenizi isteyecektim, bu vakti fazladan mesai ile telafi eder isterseniz iki saat daha fazla çalışırım ama bana bu izni vermeniz tek çalışma koşulumdur" demiş.

Mudur: "Tamam tabi size izin veririz" demiş.
Arkadaş içeri girince bir sürü müslüman işçi cuma gelince namaza gidememekte kendisinin gitmekte olduğunu görmüş. Senelerdir orada çalışmakta ve cumaya gidememekte olanlar başlamışlar ona söylenmeye
"sana nasil izin veriyor" diye. Sonra müdüre gidip sormuşlar, müdürde "o başlangıçta açıkça söyledi, sizde söyleseydiniz sizede izin verirdim " demiş.

Geçen gece lokalde cemaatiz, namaz esnasında lokalin camında şiddetli bir sesle namazda irkildik. Ikinci rekatta kapıya dışarıdan gençler tekme ile vurmakta ve kıkırdayarak gülmekte idiler. Sonra son rekata kadar bu tekmelemeler ve çarpmalar devam etti. Biz istifimizi bozmadık, zaten 4 kişilik cemaattik dışarıda kimin olduğunuda bilmiyorduk da. Bazen kapının önüne domuz eti asar giderler, 2 sene önce lokalimizi yaktılarda şimdi başka lokaldeyiz. Imamıda bir gün içeride yakmak istediler, becerememişler yakmayı kapının altı tutuşmuştu sadece, bizim imam içerde uyurdu sonra korktu yatmamaya karar verdi. Neyse çıkıp kapının önüne bakınca 4 tane 14 yaşında kız çocuğu ve iki tane aynı yaşta erkek çocuğunun alaylı sözlerine muhattab olduk. Sağımda Dr.Muhammed kardeşimize döndüm dedim ki , ben belki Türkiye'ye dönüş yapıcam ama bu gençlerle siz cok uğraşacaksınız burda gibi görünmekte dedim.
Doktor yüzüme baktı ve gülümseyerek :
"Onlar genc, belki buranın ilerideki müslümanları olacaklar" dedi. Bir an durakladım ve kendisine "inşaallah çok haklısın" dedim.

Baktık ki çocuklar, bizde şakalaştık kale almadan geçiştirdik, gülüştük onlarla ve sonra aracımıza binip gittik. Beni bir gün böyle içerde yakalamışlardı, lokali kapatmakta idim geçmişte yanan eski lokali, saldırdılar baktım yine 13 yaşında bir çocuk diklenmekte. Sonra lokali kitledim çiktim dışarı sözlerini kale almadım arabama binip uzaklaştım. BNP:Ingiliz Ulusal Parti (ırkçı parti) sanırım bunları desteklemekte idi. Çocuk oldukları için karşılık veremezsiniz biliyorlar o yüzden çocukları göndermekteler bazen. Bunun üzerine ırkçılık şubesine ingilizce bir yazı yazdım bu yazıda şu olayı anlattım :

13-14 yaşlarında idim, bir arkadaşımız vardı biraz çabuk sinirlenirdi ve çok asi tavırlı idi. Yedikule surlarının ardında bir kilise vardı. Bu kilisenin kale arası boşluğundan inen tenha bir yokuşu vardır. Solunuz kale surlarıdır sağınızda kilise duvarıdır. Kilisenin lambaları gece karanlıkta orayı aydınlatan tek sokak lambasıdır. Bizim asi arkadaş bu lambaya taş attı. Diğer arkadaşla şaşırdık, dedik ne yapıyorsun sen bu yaptığın doğru değil. Sonra ikinci taşı sallayınca lambayı parçaladı, cam kırıkları etrafa yayılınca çıkan sesten içerdeki hristiyan bir görevli dışarı çıktı ve biz uzaklaşmak istedik bir taraftanda ona kızıyorduk. Derken görevliyle ağız dalaşına girdi. Adama küfretmekte idi. Yaka paça tutup götürdük kendisini. Yanlış yaptığını söyleyince, kabüllenemiyor dahada kızgınlaşıyordu. Sonra hayat boyu başına bu huyu yüzünden çok sorunlar geldi ama şimdi durğunlaşmış biraz değişmiş dediler. Işte bizde kırılan bu lambadan payımızı aldık biraz galiba. Görevlinin olduğu duruma düştük, dünyanın başka bir ülkesinde.


Neyse konu nerden nereye geldi.

Halim canım Ender can bıçak kan kurban kesmek falan deyince yazı rengini kırmızı yapmışsın hemen. Yoksa kırmızı gülünün kırmızısı mı bu? Ortalığı kızartmışsın yine.


Selam Sevgi ve Muhammedi Muhabbetle
Gariban
Resim
Kullanıcı avatarı
alemgir1888
Üye
Üye
Mesajlar: 40
Kayıt: 26 Nis 2009, 02:00

Mesaj gönderen alemgir1888 »

sorarız kendimize öyle değilmi bu Müslümların başına gelen bela müsibet ne.Kadınlar dul kalıyor ,çocuklar öksüz,evinden barkından oluyorlar.Camiler yakılıyor.Bir bakıyoruz islam topraklarında kıtlık almış başını gidiyor.Ve ölen kardeşlerimizin sayısı yüzlerce .

Hazreti Hasan Efendimiz abdest alırken benzi sapsarı olurmuş,tterlermiş.Beyazi di Bestami Hazretleri namaz kılarken orada bulunanlar kabugalarının sesini duyarmış.Biz ne yapıyoruz bir defa edebimizle dahi oturamıyoruz ki.Müslümanın Miracı namazın önemini anlayalım o şuurla camimize girelim kıymet verelim.

saflar eğri şimdi çizgi halı var ama yine eğri dikkat eden varmıdır.Yada yaptığımız en güzel iş caminin halısını eskimeden hayır olsun değiştirelim.Cami güzelleşti tamam da israfın ne luzumu var.O caminin dilini anlasak o şuurlu imanlı ihlaslı Müslan istiyor.

Allah (C.C.)razı olsun.
Cevapla

“►İbretlikler◄” sayfasına dön