KEDİDEN SEVGİ DERSİ
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
KEDİDEN SEVGİ DERSİ
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
MINA yazdı:
Yine kitaptaki bir başka deneyde bir sardunya bitkisi alınıyor. Bir kişi bu sardunyaya sık sık sevgi sözleri söylüyor, onu okşuyor, suluyor, besliyor. Daha sonra ise ikinci bir kişi getiriliyor, o da sardunyaya eziyet ediyor, dallarını koparıyor, üzerinde sigara söndüyor ve gövdesine çizikler atıyor.
Daha sonra bu sardunya da cihaza bağlanarak içeriye ona daha önce sevgi gösteren kişi alınıyor. Bitkiden gelen sinyaller oldukça sakin bir görünüm çiziyor.
Sonra eziyet eden şahıs içeriye sokulduğunda bitkiden gelen sinyaller aniden değişiyor ve iniş çıkışlar halinde şiddetli tepkiler gösteriyor....
Çok değerli büyüğüm, bu örnekler de gösteriyor ki sevgiler ve güzellikler kadar sevgisizlik ve kabalıklar da evrenin bütün hücrelerine yansıyor.
Evrende bir sevgi kaynağı olup onu yayabilenlere, olumsuzlukları güzelliklere dönüştürebilmek için gayret gösterenlere, sade kendisinin değil başkalarının da mutluluğuna odaklanabilenlere, kalbi şartsız, koşulsuz sevgiye adanmış olabilenlere ne mutlu...
Bu harika yazı için teşekkürler sevgili gönüldaşım.
Birkaç hafta önce, ilkbaharda açan kır çiçeklerini hayranlıkla izleyerek yolda yürürken, koparılıp yola atılmış ve muhtemelen arabalar tarafından ezilmiş bir kırçiçeğine rastladım. Onu öylece yolda ezilmiş halde görünce yüreğime saplanan bir acıyla "Sana nasıl kıydılar, ey Rabbimin güzelliğini yansıtan nazenin çiçek!.."diyerek yanına eğildim ve onu avucuma aldım. Henüz tomurcukları üzerinde, birtanesini bile açamadan, zayıf gövdesiyle, ezilmiş, kendinden geçmiş, avucumun içinde öylesine yatıyordu.
Yüreğim titreyerek ağlamaya başladım "Ey Rabbim," dedim "Seni zikrederek güzelliğine ayna tutan bu nazenin güzel henüz açamamış bile, tomurcukları üzerinde kalmış.. Oysa o zikrinle coşup Senin için açmaya hazırlanıyormuş.."
Sana Aşkla açmak üzere yetişen güzel kullarından da aşk tomurcukları sinesinde kalıp koparılanlar var mı?.. Ey tüm kainatı Aşkı ve merhametiyle kuşatan Rabbim, hiçbirimizin tomurcuğu sinesinde koparılmasına izin verme ne olur.. Biliyorum, bu küçücük narin çiçek için belkide artık çok geç, ancak Sen dilersen onu dahi diriltirsin ve tomurcuklarının teker teker açmasına izin verirsin.. Sen herşeye kadir olan yegane Sultanımızsın. Ol de ki olsun Rabbim.." diye dua edip onu evime getirdim. Hemen küçük bir çay bardağına biraz su doldurarak kendinden geçmiş gövdesini bardağın bir tarafına yaslayarak bir müddet onu sevgiyle okşadım, öptüm ve gözyaşıyla başında dua ederek Rabbimden diledim onu..
Şu anda karşımda.. Rabbimin izniyle dirildi, coştu, eski tomurcuklarının yanısıra yeni tomurcuklarıyla birsürü çiçek açtı, sonra çiçeklerini döktü, tekrar açtı..
Coşkun ve taşkın bir halde çok şükür..
Herşeyi rahmetiyle kuşatan Rabbimize sonsuz hamd-ü senalar olsun..
sevgi ve dua ile değerli kardeşim..
En son meryemnur tarafından 29 Nis 2010, 18:14 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- meryemnur
- Özel Üye
- Mesajlar: 943
- Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00
Kadir mevlam beni dertsiz bırakma
Daim aksın gözüm yaşsız bırakma
Bakın, size sevdiğim bir ağbimin hayat hikayesinden bir örnek vermek isterim. Kendisinin anlattığına göre, Rabbimizi bulmadan önceki hayatı, şuursuz ve günahlarla doluymuş. Onu bulduktan sonra ise öyle mahcub olmuş ki, sürekli : "Rabbim bana öyle bir dert ver ki, günahlarımı bir bir ödeyebileyim, üzerimde bedeli ödenmemiş tek bir günah kalmasın.." şeklinde dua ediyormuş. Kendisi uzman doktor, bu dualardan bir müddet sonra yurt dışında bir eğitimdeyken hastalanmaya başlıyor. Nefes alamıyor, kalbi sıkışıyor. Hekim arkadaşları kendisini hemen ayrıntılı bir incelemeye tabi tutuyor ve bütün tetkiklerin sonucunda kalbinin üzerinde, yani kalbine yapışık sürekli büyüyen kötü huylu bir kitle olduğu anlaşılıyor. Kitlenin büyümesi hem kalbine hem de akciğerlerine sıkıntı veriyor. Ameliyat olması gerekiyor fakat çok riskli bir ameliyat olduğu için kimse ameliyata yanaşmıyor. Uzun bir müddet büyük sıkıntılar yaşıyor, neticede yurt dışından gelen, tevafuken (Rabbimin gönderdiği) bu işin piri olarak bilinen bir hekim vakayı kabul ediyor ve kendisini ameliyat ediyor. Ameliyat sonrasında da uzun süre sıkıntılar yaşıyor. Henüz genç yaşında, nefes darlığı, kalp ve dolaşım sıkıntıları ile boğuşuyor. Şimdi daha iyi çok şükür, ancak kontrol altında tutuluyor çünkü kitlenin hepsi tamamen temizlenememiş. Fakat kendisi genç yaşında aniden ortaya çıkan bu istisnai hastalığın duası neticesinde ortaya çıktığını bildiği için, çektiği bütün sıkıntılara razı ve günahlarının kefareti ödendiğinde iyileşeceğine can-ı gönülden, hiç tereddüt etmeden inanıyor.
Bir müddet sonra Hak Dostu olan bir ağbimle tanışıyor. Aralarında güzel bir bağ oluşuyor çok şükür. Kendisi ALLAH'ın rahmetinin ve affediciliğinin çok geniş olduğunu ve yanlış dua ettiğini bildiriyor. "Sıkıntı istemeyiniz, dert istemeyiniz. ALLAH Gafur'dur, Affuv'dur, Tevvab'dır, Settar, Rahman ve Rahim'dir. Rabbim dilediğini Kendi fazlından karşılıksız bağışlar. Ondan daima iyilik, hayır, kolaylık ve güzellik dileyin. O dilediğine yolunu kolay kılar ve o kişi sevinç ve sürur içinde, ferah ferah Ona kavuşur. O hikmeti sonsuz olandır. Sıkıntı ve darlık verirse razı olun ve sabredin, bunda sizin için büyük hayırlar gizlidir ancak kendi dilinizle sıkıntı dilemeyin," diye buyurur.
Sizin bu içten dizeleri yazarken ki inceliğinizi anlıyorum tabi, bir dervişin gözü yaşlı olması kalbinin hassasiyetini gösterir ve dertler şüphesiz insanı Mevlasına yakınlaştırır.. ancak bir kardeşiniz olarak, size kıyamadığım için, benim için kıymetli olan bu Hak Dostu tavsiyesini size iletmek istedim.
Allahım bize yakınlık taamını tattır, ülfet şarabını içir. Dünyada iyilik ver. Âhirette iyilik ver. Bizi ateş azabından koru. (el-Bakara, 2/201) Âmin!
Dilerim ömrünüz ve gönlünüz Nur dolsun..
Gönlünüze hiç hüzün değmesin,
Ferah ferah Rabbime ve Habibine (s.a.v.) kavuşun İNŞALLAH..
sevgi ve dua ile kardeşim..
En son meryemnur tarafından 26 Nis 2010, 06:56 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..
Ahzâb Sûresi, 6
- hamdolsun
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 496
- Kayıt: 23 Ara 2009, 02:00
ben kedilerden çok korkardım m.Derman hocamızın sohbetini görene kadar hamdolsun şimdiye kadar iki kere kedi okşamak nasip oldu o yazıları okumasaydım ben kediyi görünce yolumu felan değiştriyordum ben ne bileyim imanın kokusunu alıyorlar bileydim onlarla yatar kalkardım ama yavaş yavaş iyileşyoruz işte
- simurg
- Özel Üye
- Mesajlar: 928
- Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00
Komşu çatılardan tırmanıp gelip yesinler diye,balkona kediler için yemek koyan annemi ancak anlayabildim galiba.
Üstalik geçen hafta yandaki boş evin bahçesinden yavru sesleri geliyor diye daha sık yemek koyduğu için, bu iş çığırından çıktı diye düşünüyordum .
Ahh benim güzel annem, anneler illa birşeyleri bilip yapıyor.
Yada yaptırılıyor demek lazım sanırım.
..
2 sene önce rahmetli olan bir komşu teyzemizin sözünü hatırladım onu diyeceğim.
Bazen,hatta bazen değil çoklukla bir araya gelen hanımlar biribirini çekiştirirdi, küçüktük öyle dinlerdik.
O teyze hemen araya girip, "olsun kızım demen öyle, akılcığı o kadar, o kadar yetiyor,yettiği kadar yapsın,siz demen "derdi.
..
Bir başka konuda yukarıda yazdıklarınızdan aldığım dersi şöyle özetleyeceğim.
Bir arkadaşım vardı. Bir kaç defa derdi sevdiğini,derdin iyi birşey olduğunu söylediğini hatırlıyorum.
Birçok fikirlerinin doğru olduğuna kanaat getirdiğimden dolayı,bu söylediğininde bana hiç akıllıca gelmese de muhakkak doğru olduğunu düşünürdüm.
Derde talip olmasını bir cesaret ve ayrıcalık diye algılardım.
Yine de derde talip olmayı hiç düşünmedim.
Bu düşünmeyişimi de kendi eksikliğime veriyordum.
İyi ki düşünmemişim diyorum şimdi.
Allah Teala'nın bunca rahatlıkla imtihanı içinde dahi onca tökezleyip yanlışlıklar yapıyorken,boyumuzu aşmanın anlamı yokmuş gerçekten de.
Çok teşekkür ederim.
Burada yazdıklarınızla yardımlarınız için çok teşekkürler.
Üstalik geçen hafta yandaki boş evin bahçesinden yavru sesleri geliyor diye daha sık yemek koyduğu için, bu iş çığırından çıktı diye düşünüyordum .
Ahh benim güzel annem, anneler illa birşeyleri bilip yapıyor.
Yada yaptırılıyor demek lazım sanırım.
..
2 sene önce rahmetli olan bir komşu teyzemizin sözünü hatırladım onu diyeceğim.
Bazen,hatta bazen değil çoklukla bir araya gelen hanımlar biribirini çekiştirirdi, küçüktük öyle dinlerdik.
O teyze hemen araya girip, "olsun kızım demen öyle, akılcığı o kadar, o kadar yetiyor,yettiği kadar yapsın,siz demen "derdi.
..
Bir başka konuda yukarıda yazdıklarınızdan aldığım dersi şöyle özetleyeceğim.
Bir arkadaşım vardı. Bir kaç defa derdi sevdiğini,derdin iyi birşey olduğunu söylediğini hatırlıyorum.
Birçok fikirlerinin doğru olduğuna kanaat getirdiğimden dolayı,bu söylediğininde bana hiç akıllıca gelmese de muhakkak doğru olduğunu düşünürdüm.
Derde talip olmasını bir cesaret ve ayrıcalık diye algılardım.
Yine de derde talip olmayı hiç düşünmedim.
Bu düşünmeyişimi de kendi eksikliğime veriyordum.
İyi ki düşünmemişim diyorum şimdi.
Allah Teala'nın bunca rahatlıkla imtihanı içinde dahi onca tökezleyip yanlışlıklar yapıyorken,boyumuzu aşmanın anlamı yokmuş gerçekten de.
Çok teşekkür ederim.
Burada yazdıklarınızla yardımlarınız için çok teşekkürler.
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
Size bir kedi hikayesi anlatsam dinlermisiniz?
1990 yılının bahar aylarından birinde..
Kızım Nihalile yemek için lokanta arıyoruz.
Bir azilerde bir erkek çocuğu annesine yalvarıyor: " Ne olur anneciğim, bu kedi yavrusunu alıp evimize götürelim. ne olur anneciğim..."
Annesi ise diretiyor:"Hayır, olmaz. bak hem onun ayağı sakat, üstüne basamıyor."
Ve gidiyorlar...
Nihal ile kedi yavrusunun yakınına gidiyoruz.
Yukarda arayarak bulduğum kedi resminin aynısı dünya güzeli bir harika...
Gözlerimize öyle tatlı bir bakışı varki sormayın..
Nihal:"Biz alalımmı anne"? Ne kadar güzel bir kedi"
Kediciği alıyoruz ve birlikte lokantaya gidiyoruz.
İlk yemeğ ikedimizin sütlaç. güzelce yalayıp bitiriyor sütlü kısmını..
Adını "MİNNOŞ" koydu NİHAL.
Minnoş artık Nihal'inkedisi.. Ama ayağı sakat.
O günlerde ilköğretmenim mübarek bir ALLAHcc dostu,
dünyama yepyeni pencereler açmış, o pencerelerden, BAM BAŞKA ÂLEMLER SEYREDİYORUM..
EVLİYALARIN HAYATLARINI OKUYOR, ENÇOK DA YAŞADIKLARI KERAMETLERİ hayranlıkla izliyorum..
Dağdaki çoban saflığı ile, Minnoş'un sakat ayağına elimi koyup, Peygamber(sav)Efendimizin yüzüsuyu hürmetine, bildiğim tüm duaları okudum. Neticede, Minnoş iyileşti. ALLAH(cc)ın lütuf ve keremiyle..
Minnoş ondokuz sene yaşadı.
Geçen sene kucağımda gözlerimin içine bakabaka vedalaştık.
Nihal ondan iki yıl önce Hakk'ın rahmetine kavuştu..
Minnoş'tan kalan en güzel hatıra, ağlarken gelip yanaklarımdaki gözyaşlarımı yalamaya çalışması idi....
Kedi deyip geçmemeli...
Bir gece ruyamda, bir nida duymuştum: "BEN MAHLUKÂTI MISEVERİM,
MAHLÛKÛMU SEVENİDE SEVERİM".... ALLAH(CC)A EMÂNET OLUN!..
1990 yılının bahar aylarından birinde..
Kızım Nihalile yemek için lokanta arıyoruz.
Bir azilerde bir erkek çocuğu annesine yalvarıyor: " Ne olur anneciğim, bu kedi yavrusunu alıp evimize götürelim. ne olur anneciğim..."
Annesi ise diretiyor:"Hayır, olmaz. bak hem onun ayağı sakat, üstüne basamıyor."
Ve gidiyorlar...
Nihal ile kedi yavrusunun yakınına gidiyoruz.
Yukarda arayarak bulduğum kedi resminin aynısı dünya güzeli bir harika...
Gözlerimize öyle tatlı bir bakışı varki sormayın..
Nihal:"Biz alalımmı anne"? Ne kadar güzel bir kedi"
Kediciği alıyoruz ve birlikte lokantaya gidiyoruz.
İlk yemeğ ikedimizin sütlaç. güzelce yalayıp bitiriyor sütlü kısmını..
Adını "MİNNOŞ" koydu NİHAL.
Minnoş artık Nihal'inkedisi.. Ama ayağı sakat.
O günlerde ilköğretmenim mübarek bir ALLAHcc dostu,
dünyama yepyeni pencereler açmış, o pencerelerden, BAM BAŞKA ÂLEMLER SEYREDİYORUM..
EVLİYALARIN HAYATLARINI OKUYOR, ENÇOK DA YAŞADIKLARI KERAMETLERİ hayranlıkla izliyorum..
Dağdaki çoban saflığı ile, Minnoş'un sakat ayağına elimi koyup, Peygamber(sav)Efendimizin yüzüsuyu hürmetine, bildiğim tüm duaları okudum. Neticede, Minnoş iyileşti. ALLAH(cc)ın lütuf ve keremiyle..
Minnoş ondokuz sene yaşadı.
Geçen sene kucağımda gözlerimin içine bakabaka vedalaştık.
Nihal ondan iki yıl önce Hakk'ın rahmetine kavuştu..
Minnoş'tan kalan en güzel hatıra, ağlarken gelip yanaklarımdaki gözyaşlarımı yalamaya çalışması idi....
Kedi deyip geçmemeli...
Bir gece ruyamda, bir nida duymuştum: "BEN MAHLUKÂTI MISEVERİM,
MAHLÛKÛMU SEVENİDE SEVERİM".... ALLAH(CC)A EMÂNET OLUN!..
- der-ya
- Özel Üye
- Mesajlar: 853
- Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01
Re: KEDİDEN SEVGİ DERSİ
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s