MUCADELE SURESI

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hacer
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 505
Kayıt: 03 Nis 2007, 02:00

MUCADELE SURESI

Mesaj gönderen Hacer »

EÛZU BİLLÂHİ MİNE'Ş-ŞEYTÂNİ'R-RACÎM
Bİ'SMİ'LLÂHİ'R-RAHMÂNİ'R-RAHÎM


Resim

1. قَدْ سَمِعَ اللَّهُ قَوْلَ الَّتِي تُجَادِلُكَ فِي زَوْجِهَا وَتَشْتَكِي إِلَى اللَّهِ وَاللَّهُ يَسْمَعُ تَحَاوُرَكُمَا إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ

Kad semiallâhu kavlelletî tucâdiluke fî zevcihâ ve teştekî ilallâhi vallâhu yesmeu tehâvurekumâ, innellâhe semî’un basîr(basîrun).Evet işitti ALLAH, kocası hakkında seninle tartışan ve ALLAH'a şikâyet eden o kadının dediğini; ALLAH da konuşmanızı dinliyordu, çünkü ALLAH işitir, görür!"
(Mucâdele 58/1)

Resim
Kullanıcı avatarı
Hacer
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 505
Kayıt: 03 Nis 2007, 02:00

Re: MUCADELE SURESI

Mesaj gönderen Hacer »

Resim

2.
الَّذِينَ يُظَاهِرُونَ مِنكُم مِّن نِّسَائِهِم مَّا هُنَّ أُمَّهَاتِهِمْ إِنْ أُمَّهَاتُهُمْ إِلَّا اللَّائِي وَلَدْنَهُمْ وَإِنَّهُمْ لَيَقُولُونَ مُنكَرًا مِّنَ الْقَوْلِ وَزُورًا وَإِنَّ اللَّهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٌ


Ellezîne yuzâhirûne minkum min nisâihim mâ hunne ummehâtihim, in ummehâtuhum illellâî velednehum, ve innehum le yekûlûne munkeren minel kavli ve zûrâ(zûren), ve innellâhe le afuvvun gafûr(gafûrun).
İçinizden zihar ile (sen, bana anamın sırtı gibisin, demekle) kadınlarından ayrılmaya kalkışan kimseler bilmelidirler ki, o kadınlar onların anaları değildir. Anaları ancak onları doğuranlardır. Üstelik onlar gerçekten pek çirkin ve asılsız bir söz söylüyorlar. Bununla birlikte ALLAH'ın affının ve mağfiretinin çok olduğunda da kuşku yoktur..
(58 / MUCÂDELE - 2)

3.

وَالَّذِينَ يُظَاهِرُونَ مِن نِّسَائِهِمْ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا قَالُوا فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مِّن قَبْلِ أَن يَتَمَاسَّا ذَلِكُمْ تُوعَظُونَ بِهِ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ


Vellezîne yuzâhirûne min nisâihim summe yeûdûne li mâ kâlû fe tahrîru rekabetin min kabli en yetemâssâ, zâlikum tûazûne bih(bihî), vallâhu bi mâ ta’melûne habîr(habîrun).
Kadınlarından zihar ile ayrılmağa kalkıp da sonra dediklerini geri alacak olanların, ikisi ilişkide bulunmadan önce bir köle azad etmeleri gerekir. İşte siz bununla öğütleniyorsunuz. ALLAH her ne yaparsanız haberdardır.
(58 / MUCÂDELE - 3)

4.

فَمَن لَّمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ مِن قَبْلِ أَن يَتَمَاسَّا فَمَن لَّمْ يَسْتَطِعْ فَإِطْعَامُ سِتِّينَ مِسْكِينًا ذَلِكَ لِتُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ أَلِيمٌ


Fe men lem yecid fe siyâmu şehreyni mutetâbiayni min kabli en yetemâssâ, fe men lem yestetı’ fe ıt’amu sittîne miskînâ(miskînen), zâlike li tû’minû billâhi ve resûlih(resûlihî), ve tilke hudûdullâh(hudûdullâhi), ve lil kâfirîne azâbun elîm(elîmun).
Ona gücü yetmeyen de karısıyla ilişki de bulunmadan önce iki ay sırasıyla oruç tutsun; ona da gücü yetmeyen altmış yoksul doyursun! Bunlar, ALLAH'a ve peygamberine inanasınız diyedir ve bunlar ALLAH'ın çizdiği sınırlardır. Kâfirler için ise acı bir azap vardır.
(58 / MUCÂDELE - 4)

5.

إِنَّ الَّذِينَ يُحَادُّونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ كُبِتُوا كَمَا كُبِتَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَقَدْ أَنزَلْنَا آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ مُّهِينٌ


İnnelleziyne yuhâdûnellâhe ve resûlehu kubitû kemâ kubitellezîne min kablihim ve kad enzelnâ âyâtin beyyinât(beyyinâtin), ve lil kâfirîne azâbun muhîn(muhînun).
Muhakkak ki, ALLAH ve peygamberine had yarışına (onların koyduğu sınırlardan başka sınırlar koymağa) kalkanlar, tıpkı kendilerinden öncekilerin çarpıldıkları gibi (helaka) çarpılırlar. Oysa Biz açık açık ayetler de indirmiştik. Kafirlere ise alçaltıcı bir azap vardır.
(58 / MUCÂDELE – 5)

6.

يَوْمَ يَبْعَثُهُمُ اللَّهُ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُهُم بِمَا عَمِلُوا أَحْصَاهُ اللَّهُ وَنَسُوهُ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ


Yevme yeb’asu humullâhu cemîan fe yunebbiuhum bi mâ amilû, ahsâhullâhu ve nesûh(nesûhu), vallâhu alâ kulli şey’in şehîd(şehîdun).
O gün ki, ALLAH onları hep diriltecek de bütün yaptıklarını kendilerine haber verecektir. ALLAH, onu bir bir saymış, onlar ise onu unutmuşlardır. ALLAH, herşeye şahittir.
(58 / MUCÂDELE - 6)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hacer
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 505
Kayıt: 03 Nis 2007, 02:00

Re: MUCADELE SURESI

Mesaj gönderen Hacer »

Resim

7.
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ مَا يَكُونُ مِن نَّجْوَى ثَلَاثَةٍ إِلَّا هُوَ رَابِعُهُمْ وَلَا خَمْسَةٍ إِلَّا هُوَ سَادِسُهُمْ وَلَا أَدْنَى مِن ذَلِكَ وَلَا أَكْثَرَ إِلَّا هُوَ مَعَهُمْ أَيْنَ مَا كَانُوا ثُمَّ يُنَبِّئُهُم بِمَا عَمِلُوا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللَّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

E lem tera ennellâhe ya’lemu mâ fî's-semâvâti ve mâ fî'l-ard(ardı), mâ yekûnu min necvâ selâsetin illâ huve râbiuhum ve lâ hamsetin illâ huve sâdisuhum ve lâ ednâ min zâlike ve lâ eksere illâ huve me’ahum eyne mâ kânû, summe yunebbiuhum bi mâ amilû yevme'l-kıyâmeh(kıyâmeti), innellâhe bi kulli şey’in alîm(alîmun).
Göklerde ve yerde olanları, ALLAH'ın bildiğini görmüyor musunuz? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncüsü mutlaka O'dur. Beş kişinin gizli konuştuğu yerde altıncısı mutlaka O'dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlak O, onlarla berâberdir. Sonra kıyâmet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Doğrusu ALLAH, her şeyi bilendir.
(58 / MUCÂDELE - 7)


8.
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ نُهُوا عَنِ النَّجْوَى ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا نُهُوا عَنْهُ وَيَتَنَاجَوْنَ بِالْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِ وَإِذَا جَاؤُوكَ حَيَّوْكَ بِمَا لَمْ يُحَيِّكَ بِهِ اللَّهُ وَيَقُولُونَ فِي أَنفُسِهِمْ لَوْلَا يُعَذِّبُنَا اللَّهُ بِمَا نَقُولُ حَسْبُهُمْ جَهَنَّمُ يَصْلَوْنَهَا فَبِئْسَ الْمَصِيرُ

E lem tera ilellezîne nuhû ani'n-necvâ summe yeûdûne li mâ nuhû anhu ve yetenâcevne bi'l-ismi ve'l-udvâni ve ma’siyeti'r-rasûl(resûli), ve izâ câûke hayyevke bi mâ lem yuhayyike bihillâhu, ve yekûlûne fî enfusihim lev lâ yuazzibunâllâhu bi mâ nekûl(nekûlu), hasbuhum cehennem(cehennemu), yaslevnehâ, febi’se'l-masîr(masîru).
Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o menedildikleri şeyi yapmaya kalkışarak günah, düşmanlık ve Peygamber'e karşı gelmek husûsunda gizlice konuşanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, ALLAH'ın selâmlamadığı bir tarzda selamlıyorlar. Kendi içlerinden de «bu söylediklerimiz yüzünden ALLAH'ın bize azâb etmesi gerekmez miydi?» derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir, ne kötü dönüş yeridir orası!
(58 / MUCÂDELE –8 )


9.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا تَنَاجَيْتُمْ فَلَا تَتَنَاجَوْا بِالْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِ وَتَنَاجَوْا بِالْبِرِّ وَالتَّقْوَى وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ


Yâ eyyuhellezîne âmenû iza tenâceytum fe lâ tetenâcev bi'l-ismi ve'l-udvâni ve ma’siyeti'r-rasûli ve tenâcev bi'l-birri ve't-takvâ, vettekûllâhellezî ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).
Ey îman edenler! Aranızda gizli konuşacağınız zaman günahı düşmanlığı ve Peygamber'e karşı gelmeyi fısıldamayın. İyilik ve takvâyı konuşun. Huzûruna toplanacağınız ALLAH'tan korkun.
(58 / MUCÂDELE - 9)


10.
إِنَّمَا النَّجْوَى مِنَ الشَّيْطَانِ لِيَحْزُنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَلَيْسَ بِضَارِّهِمْ شَيْئًا إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ

İnne men necvâ mine'ş-şeytâni li yahzunellezîne âmenû ve leyse bi dârrihim şey’en illâ bi iznillâh(iznillâhî), ve alâllâhi fe'l-yetevekkeli'l-mû’minûn(mû’minûne).
Gizli konuşmalar şeytandandır. Bu îman edenleri üzmek içindir. Oysa şeytan, ALLAH'ın izni olmadıkça, müminlere hiçbir zarar veremez. Müminler ALLAH'a dayanıp güvensinler.
(58 / MUCÂDELE – 10)


11.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا قِيلَ لَكُمْ تَفَسَّحُوا فِي الْمَجَالِسِ فَافْسَحُوا يَفْسَحِ اللَّهُ لَكُمْ وَإِذَا قِيلَ انشُزُوا فَانشُزُوا يَرْفَعِ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَالَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ


Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ kîle lekum tefessehû fî'l-mecâlisi fefsehû yefsehıllâhu lekum, ve izâ kîlenşuzû fenşuzû yerfeillahullezîne âmenû minkum vellezîne ûtû'l ilme derecât(derecâtin), vallâhu bi mâ ta’melûne habîr(habîrun).
Ey îman edenler, sizlere meclislerde: «Yer açın!» denildiği zaman yer açın ki, ALLAH da size genişlik versin! «Kalkın!» denildiği zaman da kalkın ki, ALLAH da inananlarınızı yükseltsin ve kendilerine ilim verilenleri ise derecelerle yükseltsin. ALLAH, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
(58 / MUCÂDELE - 11)
En son Hacer tarafından 28 Mar 2011, 23:05 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
Hacer
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 505
Kayıt: 03 Nis 2007, 02:00

Re: MUCADELE SURESI

Mesaj gönderen Hacer »

Resim



يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نَاجَيْتُمُ الرَّسُولَ فَقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيْ نَجْوَاكُمْ صَدَقَةً ذَلِكَ خَيْرٌ لَّكُمْ وَأَطْهَرُ فَإِن لَّمْ تَجِدُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ


Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ nâceytumu'r-rasûle fe kaddimû beyne yedey necvâkum sadakah(sadakaten), zâlike hayrun lekum ve athar(atharu), fe in lem tecidû fe innellâhe gafûrun rahîm(rahîmun).
Ey îman edenler, peygambere gizli bir şey danışacağınız zaman, fısıltınızdan önce bir sadaka verin! Bu sizin için hem bir hayır hem de daha ziyâde temizliktir. Fakat gücünüz yetmezse, şüphe yok ki, ALLAH bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.
(58 / MUCÂDELE - 12)


أَأَشْفَقْتُمْ أَن تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيْ نَجْوَاكُمْ صَدَقَاتٍ فَإِذْ لَمْ تَفْعَلُوا وَتَابَ اللَّهُ عَلَيْكُمْ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ

E eşfaktum en tukaddimû beyne yedey necvâkum sadekât(sadekâtin), fe iz lem tef’alû ve tâballâhu aleykum, fe ekîmû's-salâte ve âtû'z-zekâte ve etîûllâhe ve rasûleh(rasûlehu), vallâhu habîrun bi mâ ta’melûn(ta’melûne).
Yoksa fısıltınızdan önce sadaka vermekten korktunuz mu? Mâdem ki, yapmadınız, ALLAH da size tevbe lütfetti, artık namaza devam edin, zekatı verin ve ALLAH'a ve peygamberine itaat edin! ALLAH her ne yaparsanız haberdardır.
(58 / MUCÂDELE - 13)


أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ تَوَلَّوْا قَوْمًا غَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِم مَّا هُم مِّنكُمْ وَلَا مِنْهُمْ وَيَحْلِفُونَ عَلَى الْكَذِبِ وَهُمْ يَعْلَمُونَ

Elem tera ilellezîne tevellev kavmen gadıballâhu aleyhim, mâ hum minkum ve lâ minhum ve yahlifûne ale'l-kezibi ve hum ya’lemûn(ya’lemûne).
ALLAH'ın gazap etmiş olduğu bir topluğa yardakçılık edenleri görmez misin? Onlar ne sizdendirler ne de onlardandırlar ve bile bile yalan yere yemin ederler.
(58 / MUCÂDELE - 14)


أَعَدَّ اللَّهُ لَهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا إِنَّهُمْ سَاء مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

Eaddallâhu lehum azâben şedîdâ(şedîden), innehum sâe mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
ALLAH, onlar için çetin bir azap hazırladı. Gerçekten onlar ne kötü işter yapıyorlar!
(58 / MUCÂDELE - 15)


اتَّخَذُوا أَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَن سَبِيلِ اللَّهِ فَلَهُمْ عَذَابٌ مُّهِينٌ

İttehazû eymânehum cunneten fe saddû an sebîlillâhi fe lehum azâbun muhîn(muhînun).
Yeminlerini bir siper edindiler de ALLAH yolundan engellediler; onun için onlara alçaltıcı bir azap vardır.
(58 / MUCÂDELE - 16)
Resim
Kullanıcı avatarı
Hacer
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 505
Kayıt: 03 Nis 2007, 02:00

Re: MUCADELE SURESI

Mesaj gönderen Hacer »

Resim


َن تُغْنِيَ عَنْهُمْ أَمْوَالُهُمْ وَلَا أَوْلَادُهُم مِّنَ اللَّهِ شَيْئًا أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ


Len tuğniye anhum emvâluhum ve lâ evlâduhum min allâhi şey’â(şey’en), ulâike ashâbu'n-nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Olası değil, onları ne malları, ne de evlatları hiçbir şekilde ALLAH'tan kurtaramaz. Onlar cehennemliktirler. Hep onun içinde kacaklardır.
(58 / MUCÂDELE - 17)


يَوْمَ يَبْعَثُهُمُ اللَّهُ جَمِيعًا فَيَحْلِفُونَ لَهُ كَمَا يَحْلِفُونَ لَكُمْ وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُمْ عَلَى شَيْءٍ أَلَا إِنَّهُمْ هُمُ الْكَاذِبُونَ

Yevme yeb’asuhumullâhu cemîan fe yahlifûne lehu kemâ yahlifûne lekum ve yahsebûne ennehum alâ şey’in, e lâ innehum humu'l-kâzibûn(kâzibûne).
ALLAH'ın kendilerini toplayarak yeniden dirilteceği günde size yemin ettikleri gibi O'na da yemin edecekler ve bir şey yaptıklarını sanacaklardır. İşte onlar hep o yalancılardır.
(58 / MUCÂDELE – 18)


اسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ الشَّيْطَانُ فَأَنسَاهُمْ ذِكْرَ اللَّهِ أُوْلَئِكَ حِزْبُ الشَّيْطَانِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ الشَّيْطَانِ هُمُ الْخَاسِرُونَ

İstahveze aleyhimu'ş-şeytânu fe ensâhum zikrallâh(zikrallâhi), ulâike hizbu'ş-şeytân(şeytâni), elâ inne hizbe'ş-şeytâni humu'l-hâsirûn(hâsirûne).
Şeytan kendilerini istila etmiş ve kendilerine ALLAH düşüncesini unutturmuştur. İşte onlar şeytanın yandaşlarıdırlar. Uyanık ol ki, şeytanın yandaşları hep hüsrana düşenlerdir.
(58 / MUCÂDELE – 19)


إِنَّ الَّذِينَ يُحَادُّونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ أُوْلَئِكَ فِي الأَذَلِّينَ

İnnellezîne yuhâddûnallâhe ve rasûlehû ulâike fî'l-ezellîn(ezellîne).
ALLAH'a ve peygamberine hudud yarışına (onların koyduğu sınırlardan başka sınırlar koymağa) kalkanlar, en alçaklar arasındadırlar.
(58 / MUCÂDELE – 20)


كَتَبَ اللَّهُ لَأَغْلِبَنَّ أَنَا وَرُسُلِي إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ

Keteballâhu le ağlibenne ene ve rusulî, innallâhe kaviyyun azîz(azîzun).
ALLAH: «Andolsun ki, Ben yenerim Ben ve peygamberlerim!» diye yazmıştır. Şüphe yok ki, ALLAH güçlüdür, dâima üstün gelendir.
(58 / MUCÂDELE – 21)


لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءهُمْ أَوْ أَبْنَاءهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ أُوْلَئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ وَأَيَّدَهُم بِرُوحٍ مِّنْهُ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ أُوْلَئِكَ حِزْبُ اللَّهِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

Lâ tecidu kavmen yû’minûne billâhi ve'l-yevmi'l-âhîri yuvâddûne men hâddallâhe ve rasûlehu ve lev kânû âbâehum ve ebnâehum ve ihvânehum ev aşîretehum, ulâike ketebe fî kulûbihimu'l-îmâne ve eyyedehum bi rûhin minh(minhu), ve yudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihe'l-enhâru hâlidîne fîhâ, radıyallâhu anhum ve radû anh(anhu), ulâike hizbullâh(hizbullâhi), e lâ inne hizbullâhi humu'l muflihûn(muflihûne).
ALLAH'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun ALLAH'a ve peygamberine karşı kanunlar koymaya kalkışan kimselerle sevişir bulamazsın; babaları veya oğulları, kardeşleri veya akrabaları olsalar bile. İşte ALLAH'ı öyle kimseleri sevmeyen bir topluluğun kalplerine imanı yazmış ve kendilerini tarafından bir ruh ile desteklemiştir. Onları içlerinde sonsuza dek kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. ALLAH onlardan hoşnut olmuş, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, ALLAH'ın taraftarıdırlar. Uyanık ol ki, ALLAH'ın taraftarları hep kurtuluşa erenlerdir.
(58 / MUCÂDELE - 22)


Resim
Resim
Cevapla

“Kur'an-ı Kerim” sayfasına dön