EMROLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL...

Cevapla
Kullanıcı avatarı
rüzgargülü
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 184
Kayıt: 02 Haz 2011, 14:51

EMROLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL...

Mesaj gönderen rüzgargülü »

Fakir genç bir adam geceleyin kulübesinde uyurken, uyku ile uyanıklık arasında odasının ışıkla dolduğunu görür.

Gâibden gelen ses ona şöyle der:
'' Bundan böyle ALLAH için çalışacak, kulübenin önündeki kayayı bütün gücünle iteceksin..''

Bunun ALLAH tan gelen bir emir olduğuna inanan adam, ertesi sabah kayayı yerinden itmeye başlar ertesi gün ve izleyen haftalar, güneşin doğuşundan batışına kadar taşı itip durur. Aylar süren uğraşı sonucunda kaya yerinden bile kımıldamaz.

Adam kulübesine yorgun argın dönerken günlerinin boşuna geçtiğini düşünür. Kendi kendine söylenmeye başlar..
'' Ne kadar zamandır bu kayayı itip duruyorsun, bir milim bile kımıldamadı kendine bunun için niye yazık ediyorsun? Onu yeriden oynatmak zâten mümkün değil.''

Bu düşünceler onun şevkini daha da kırar ve ümidini gitgide yitirir. Gece uykusunda bir ses şöyle der : ''Sana daha önce kayayı bütün gücünle itmen söylenmişti ve sende öyle yaptın. Sana hiç bir zaman onu yerinden oynatman söylenmedi. Senin görevin onu var gücünle itmekti. Şimdi gücünün tükendiğini, başarısızlığa uğradığını söylüyorsun, kendine bir bak bakalım...
Kolların daha da güçlendi, pazuların büyüdü, sırtın ağırlığa dayanıklı hâle geldi, bacakların kalınlaştı ve kuvvetlendi. Şimdi eskisinden daha güçlü ve dayanıklısın. Kayayı yerinden oynatacak sen değilsin ALLAH tır.
"

Hatâsını anlayan genç, ertesi kendi görevinin kayayı yerinden oynatmak değil, onu var gücüyle itmek olduğunu anlar ve verilen görevini yerine getirir. İkinci gün üçüncü gün derken, kaya birgün yeriden kımıldar. O zaman kayayı yerinden kımıldatanın kendisi değil ALLAH olduğunu anlar. Biraz daha uğraştığında kaya biraz daha oynar ve kenara yuvarlanır. Altında kendisine ömür boyu yetecek kadar büyük bir hazîne çıkar...

Bizlerde zaman zaman yapmamız gerekenleri yapamadığımızda; inancımızın zayıfladığını, mâneviyatımızın düştüğünü, cesâretimizin kırıldığını düşünürüz. Aslında böyle anlarda tüm gayretimizle, başarısızlık gibi gördüğümüz durumlardan bizi bir sonraki hedefe ulaştıracak adımı atmalıyız.

RASÛLULLAH ( s.a.v.) Efendimizin


'' Beni kocalttı, ihtiyarlattı...'' buyurduğu Hud Suresi tefekkürümüze ayna tutuyor.

''EMROLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL...''

(HUD Suresi/112)

Tevhid ehliyiz diyorsak, demek ki bizim için takdir olunanda Ahlâk-ı MUHAMMEDİYE dir.

SELAM DUÂ ve AŞK ile...

melek
Resim
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Re: EMROLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL...

Mesaj gönderen halimkok »

''EMROLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL...''

Emir; “Eğil” diyorsa EĞİLMEK "DOĞRULUK’ tur…
“Secde’ ye var” buyuruyorsa, iki büklüm secdede olmak DOĞRULUK’ tur…

Yani DOĞRU’ nun “Bize göre” doğru olması gerekmiyor.
EMR’ e uygun oluştur DOĞRULUK…

Asker “hazır ol” da beklerken dimdik ayaktadır… Göğsü kabarık bir şekilde dışarıda… Başı dik ve gözleri tam karşıya bakar… Bu duruş; Askerin gücünü kudretini yansıtır.

Ama bir savaşta KoMuTaN ; “Eğil” dediğinde eğilmezse…
“Siper al” dediğinde kendini yere atmazsa büyük ihtimâlle, o kabarık göğsünden veya dimdik duran başından kurşunu yiyecektir.

Biraz önce yatsı namazında imam efendinin “Allah-u Ekber” demesiyle secdeye giderken aklıma bu durum geldi…

O AN’ da SeCDe’ ye… MaNeVi SiPeR’ imize sığınmazsak
Kimbilir ne kurşunlar yeriz… Velâkin İŞ MaNeVi olunca
KuRŞuN- lar da MaNeVi oluyor ve haliyle zahiren yediğimiz kurşunlar kadar acıtmıyor canımızı O AN’ da…

Belki bu nedenle olsa gerek ki EN BÜYÜK KoMuTAN’ ın
“Secde et ve yaklaş” emrine DOĞRU BİR ŞEKİL’ de uymaya yanaşmıyor insanlığın çoğu…

Elbette ki MaNeVi CiHaD çok daha önemlidir ZaHiRi CiHaD’ dan…

Böyle olduğu içindir ki;
Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in iştirâk ettiği son sefer olan Tebük, meşakkat dolu, zorlu bir seferdi. İslâm ordusu bin kilometre gitmiş ve dönmüştü. Medîne’ye yaklaşırlarken âdeta şekilleri değişmişti. Derileri kemiklerine yapışmış, saç-sakal birbirine girmişti. Hâl böyleyken Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- onlara:
“–Şimdi küçük cihâddan büyük cihâda dönüyoruz!” buyurdular. Ashâb hayretler içinde:
“–Yâ Rasûlallâh! Hâlimiz meydanda! Bundan daha büyük cihâd var mı?” dediklerinde Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Şimdi büyük cihâda (nefs cihâdına) dönüyoruz!” buyurdular. (Süyûtî, II, 73)


Bu büyük CiHaD’ da EMR’ e uyarak DOSDOĞRU olabilmeyi dileriz…
Olamaz ve KuRŞuN’ u yer isek te :
Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz.
BAKARA suresi 154. ayet


Ayeti gereği ölmüş olmayız, bilâkis eBeDî DİRİ’ liğe kavuşuruz Allah cc’ un izni, inâyeti…
Ve Resulü Sav Efendimizin Şefaati ile...

Rüzgâr GÜL kokusu getirdi gönlümüze...

Muhammedi Muhabbetle
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Cevapla

“Peygamber Efendimiz (S.A.V)” sayfasına dön