İLİM o ki?.

Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

İLİM o ki?.

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

İLİM o ki?.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Allah'ım, bana öğrettiklerinle beni faydalandır; bana fayda sağlayacak ilim öğret, ilmimi artır!” buyurdu.
(Tirmizî, Daavât, 128)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Faydasız ilimden Allah'a sığınırım" buyurdu.
(Tirmizî, Daavât, 68)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "İlim tahsil etmek maksadıyla bir yola giden kimseye Allah Teâlâ Cennet yollarından açar. Melekler, ilim ve tahsil edene karşı memnuniyetleri ve tevâzûleri sebebiyle kanatlarını yere sererler. Göklerde ve yerde olan her şey, hatta su içindeki balıklar, âlim için Allah'tan rahmet diler. Âlimin, bilmeden ibadet eden kimseye üstünlüğü, on dördündeki ayın, görünen diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler peygamberlerin varisleridir. Peygamberler ne altın ne de gümüş bırakmışlardır, onlar miras olarak sadece ilmi bırakmışlardır. Kim ilmi almışsa büyük ve değerli bir şey almış demektir"
(Ebû Davûd, İlm, 1).

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Âlimler yeryüzünün kandilleri, peygamberlerin halifeleridir. Onlar benim ve diğer peygamberlerin vârisleridir" buyurdu.
(Keşfü'l Hafâ, H. No: 751).

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Kim ilim tahsil etmek için (evinden veya yurdundan) çıkarsa geri dönünceye kadar Allah yolundadır"
(Tirmizî, İlm, 2).

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İlim Çin'de bile olsa alınız.”
(Beyhekî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.” (Şir’a)

Resim---İmam Şâfi kaddesallahu sırrahu: "İlim talebesinin hatta uykusu dahi ibadettir. "
Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: İLİM o ki?.

Mesaj gönderen der-ya »

Değerli kardeşimİZ nur_umim Hizmetiniz NUR OLsunn inşaAllah...


Taassup cahilliğe dayanır. Bundan dolayı taassubu olan cahildir.
İlim mutlaka cahilliği yener...

İnsanda herhangi bir konuda oluşan aşırı sevgi ve heyecan bilgi ile değil de cehaletle desteklenirse, o konuda taassup; ilimle desteklenirse, müsamaha (hoş görürlülük) meydana gelir.


Rabbimm faydalı ilimlerle hemhal eylesin hepimizi inşallah...
HEPimiz için amin...

Muhammedinur'umuzun SİMgesi varya Üzme, Üzülme, Sev, Sevil

Üzme, Üzülme, Sev, Sevil, ÖZün ÖZü gibi, çekirdek MİSALi, İÇinde tadı kokusu pek şirin meyveler SAKLI, belli
Görüyorum YÂ-Huuu, gösterene sonsuzz ŞÜKÜR..

Üzmemek için gayreti canla olur ama ya Üzülmemek pek zor görünüyor
Zorluğu aşmak için İçten gelen BİR İÇTEN SESle SALLanmak gerekk,
Kendi kendime Üzülmeme halini YAKalayabilmem, iğneyle dağı devirmeye çalışmam gibi
HAK DOSTlarını OKUyorum, ne kınanmak ne övülmek iç alemlerini değiştirmiyor
Mübarek "İmâm-ı âzam Ebû Hanîfe" hazretleri,


Ders veriyor idi ki, bir gün talebesine,
Bir kimse, şu haberi getirdi kendisine:

"Efendim, sizin malı götüren gemi var ya,
Duyduk ki, fırtınadan batıp gitmiş deryâya!."

Bu haberi duyunca, başını öne eğdi.
Biraz durup, peşinden “Elhamdülillah!” dedi.

Az sonra, aynı adam gelerek huzûruna,
Bu sefer, tam aksine bir haber verdi ona.

Dedi: "O batan gemi, size âit değilmiş.
Biz yanlış işitmişiz, batan, başka gemiymiş!"

Bunda da büyük İmâm, tefekkür edip yine,
“Elhamdülillah!” deyip, şükreyledi Rabbine.

Lâkin talebeleri, merak etti bu hâli.
Birisi sordu hemen İmâm’a şu suâli:

"Geminin battığını duyunca siz ilk defâ,
“Elhamdülillah” deyip, şükrettiniz Allaha.

Batmamış olduğunu öğrenince, yine siz,
Niçin “Elhamdülillah” diyerek şükrettiniz?"

O an "Ebû Hanîfe" ara verip dersine,
Şöyle cevap buyurdu hemen talebesine:

"İlkinde, düşünmedim mallarımın hâlini.
Bilâkis merak ettim, kalbimin ahvâlini.

“Üzüntü var mı?” diye, nazar ettim kalbime.
Gördüm ki üzüntü yok, şükreyledim Rabbime.

İkinci haberde de, kalbime ettim nazar.
Gördüm ki, bir “Sevinç yok”, şükrettim buna tekrar!"


Her haline şükreden kullarından eyle BİZleri Yâ RaBBi!..

*Kur'ân-ı KerimimİZden
Üzülmemeye bir formüll GÖRüyorum buyrulan'a dönüyorum YÜZümü,

"Affı al, iyiliği emret ve câhillere aldırış etme." (A'raf 199)

Câhillere aldırış etme!

CÂHİL KİME DENİR?
Lûgat, câhili; ilimden mahrum olan, bilgisiz diye târif eder.


Gönlümün ÂNladığı Câhill, târifine yakın bir anlatım Okudum ekleyeyim,

Câhil: Bir şaltere dokunuşta, milyarlarca ampulün, binlerce kilometre ötede yandığını, ayın ötesinde, gezegenlerin çevresinde dolaşan Soyuzlarda, Apollolarda bulunan astronotların görüntülerinin bir anda bütün dünyaya, milyarlarca ekrana aksettiğini gördüğü ve bunun insanlar tarafından yapıldığını bildiği halde, Miraç hadisesinin Allah tarafından gerçekleştirilebileceğine halâ inanamayana;

Teneke parçasından çanak antenlerin, kendisinin bile gözüyle göremediği ses ve görüntü dalgalarını aldığını bildiği halde, kendi gönlünü ilahi mesajın nurlu pırıltılarını alacak frekansa ayarlayamayana;

Kendisinin meydana getirdiği ses ve görüntü dalgalarını göremediği halde, Allah’ın meleklerini görmediğini iddia ederek inkâr edene;

Bilgisayar ve ışık hızına varamayan, füze yapıp onlarla gururlanan, ama bir kere olsun kendine dönüp bilgisayar yapan beyni, ışık hızını aşan hayal gücünü, insan ruhunu Yaratan’ı idrak edemeyene denir cahil.


Bu bilgilerin IŞIĞInda tekrar döneyim Üzülmeme haline,
Yüce Allah'ı unutmuş, heve hevesiyle belli bir vakte kadar oyalanacak OLanların konuşmalarına üzülmek, Rabbini BİLenin hâli OLamaz...
Rabbini BİLende Onun neylerse GÜZEL EYlediğin YAKınen BİLir.
Fazla söze ne gerek!

Yâ RaBbimm, daha gelmeden söylemek istediklerimin başına, dağınık kalbimi toparlayamadan daha ÂNladım inşaAllahh ÂNlamam gerektiğini...
Sana SENinle TeŞEKKÜRLERle!..


"Affı al, iyiliği emret ve cahillere aldırış etme." (A'raf 199)


Aldırma deli gönlüm, Sen şarkılar söyle yine içinden.





Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem: “Allah, hatır gönül gözeten, kolaylık gösteren, güler yüzlü kimseyi sever.” (Buharî, Müslim)
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: İLİM o ki?.

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

İLİM İÇİnde İLİM OLur..
HÂL İÇİnde HÂL YAŞAnır!..


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Toprak, Peygamberlerin vücudunu çürütmez. Bir mümin salevat okuyunca, bir melek bana haber verir, "Falan oğlu filan, sana selâm söyledi" der.” Buyurdu.
(İbni Mâce)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Peygamberlerin vücudunu toprak çürütmez.” Buyurdu.
(Ebu Davud)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Her Peygamber, kabrinde diri olup namaz kılar.” Buyurdu.
(Beyhekî, Ebu Yâ’lâ)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ölüler yaptığınız iyi işlerinize sevinir, kötü işlerinize üzülürler.” Buyurdu.
(İbni Ebiddünya)

bâzı ilimler vardır ki…

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şâyet bildiklerimi bilseydiniz; az güler, çok ağlardınız.” buyurmuştur.
(Buhârî, Küsûf, 2; Müslim, Salât, 112)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Benim Cenâb-ı Hak ile öyle anlarım olur ki, onlara ne bir mukarreb melek ne de herhangi bir peygamber vâkıf olamaz.” buyurmuştur.
(Münâvî, Feyzü’l-Kadir, IV, 8.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Öğrendikleriyle amel edene Allâh Teâlâ bilmediklerini öğretir.” buyurmuştur.
(Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, X, 15)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Her kim benim velî bir kuluma düşmanlık ederse, ben ona karşı harb îlân ederim. Kulum, kendisine emrettiğim farzlardan daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık sağlayamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibâdetlerle de durmadan yaklaşır; nihâyet ben onu severim. Kulumu sevince de ben (âdetâ) onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden ne isterse, mutlaka veririm, bana sığınırsa, onu korurum.” buyurmuştur.
(Buhârî, Rikâk, 38)

Resim---Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- “umretü’l-kazâ” dönüşünde, Seyyidü’ş-şühedâ Hazret-i Hamza’nın yetim kızı Fâtıma’nın bakımını kimin üstleneceği konusunda yakınlarıyla müzâkere neticesinde onu, Câfer-i Tayyâr’a emânet etmiş ve Câfer -radıyallâhu anh-’ı alnından öperek ona: “Yaratılış ve ahlâk itibâriyle bana ne kadar da benziyorsun.” iltifatında bulunmuştu.
(Buhârî, Megâzî, 43)

Câfer -radıyallâhu anh-, bu nebevî iltifat karşısında öyle heyecanlandı ki, sevincinin şiddetiyle kendinden geçti. Mâsum bir çocuk gibi oynamaya, pervâneler gibi vecd içinde dönmeye başladı.
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 108)

Ebû Hureyre -radıyallâhu anh-, bu sırlı mânevî hakîkatlerle alâkalı olarak, halkın anlayamayacağı endişesiyle bir kısım hadîs-i şerîfleri rivâyet etmediğini şöyle ifâde eder: “Ben, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’den iki kap (dolusu ilim) belledim. Bunlardan birini halka yaydım. Ötekine gelince, şâyet onu yaymış olsaydım şu boynum kesilirdi.” (Buhârî, İlim, 42)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İnsanlara anlayacakları şekilde konuşunuz.” buyurmuştur.
(Buhârî, İlim, 49)

AN içinde AN Olur:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem mânâya gark olunca Dünyaya çekmesi içiN:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Yâ Âişe, rûhâniyet beni istilâ etti. Gel biraz benimle konuş!” diyerek beşerî iklîme rücû ederdi.
(Münâvî, Feyzü'l-Kadîr, V, 228.)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem maddeye gark olunca Ukbâya çekmesi içiN:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Yâ Bilâl! Haydi namaza çağır da ferahlayalım!” buyururdu.
(Ebû Dâvud, Edeb, 78)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şüphesiz ben, sizin görmediklerinizi görürüm ve işitmediklerinizi işitirim. Gök (âdetâ) gıcırdadı ve gıcırdaması da hakkıdır. (Çünkü) gökte dört parmak yer yoktur ki bir melek Allâh’a secde etmek üzere (o yere) alnını koymasın. Allâh’a yemin ederim ki benim bildiğim gerçekleri siz bilseydiniz, az gülerdiniz ve çok ağlardınız… (Evlerinizden) sahrâlara dökülüp Allâh’a yüksek sesle yakarışta bulunurdunuz.”
Hadîsi nakleden Ebû Zerr-i Gıfârî -radıyallâhu anh- bu sözler üzerine: “Vallâhi ben kesilen bir ağaç olmamı cidden temennî ettim!..”
demiştir.
(İbn-i Mâce, Zühd, 19)

Mûsâ aleyhi's-selâm ile Hızır aleyhi's-selâm arasındaki bazı hâller ve bâtın-ledûn ilmi..

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allâh, Mûsâ’ya rahmet buyursun. Eğer o sabredebilseydi, Allâh Teâlâ onlar vasıtasıyla bize (daha pek çok esrârengiz ve acâib) hâdiseler bildirecekti.” buyurmuştur.
(Müslim, Fezâil, 170; Buhârî, Tefsîr, 18/2)

قَالَ إِن سَأَلْتُكَ عَن شَيْءٍ بَعْدَهَا فَلَا تُصَاحِبْنِي قَدْ بَلَغْتَ مِن لَّدُنِّي عُذْرًا
Resim---Kâle in seeltuke an şey’in ba’dehâ fe lâ tusâhıbnî, kad belagte min ledunnî uzrâ(uzren): (Musa A.S) şöyle dedi: “Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam artık benimle arkadaşlık etme! (Benimle arkadaşlık etmemen için) benim tarafımdan (kabul edilebilir) bir özüre ulaşmış oldun.(Kehf 18/76)
Resim
Cevapla

“Peygamber Efendimiz (S.A.V)” sayfasına dön