RUHUM BANA VAAZ ETTi...

Cevapla
Kullanıcı avatarı
dibbace
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 222
Kayıt: 15 Nis 2008, 02:00

RUHUM BANA VAAZ ETTi...

Mesaj gönderen dibbace »

RUHUM BANA VAAZ ETTi...

Ruhum bana vaaz etti ve kendine küfredene dostluk gösteren ama halkın nefret ettiği insanı sevmeyi öğretti. Ruhum bana Sevgi‘nin sadece sevende değil, sevilende de kendisiyle gururlandığını gösterdi.

Ruhum bana vaaz etmeden önce Sevgi yüreğimde iki çivi arasına gerilmiş ince bir ipti. Ama şimdi başı sonu, sonu da başı olan bir hale oldu. Bu hale bütün varlıkları çevreler ve bundan sonra var olacakları da kucaklamak üzere yavaş yavaş genişler.

Ruhum bana öğüt verdi ve cildin, biçimin ve rengin altında gizli olan güzelliği görmeyi öğretti. Gerçek çekicilikleri ve hoşlukları görünene kadar çirkin denen insanlar hakkında uzun uzun düşünmem için beni eğitti. Ruhumun öğüdüne kadar Güzelliği iki sis kolonu arasında titreyen bir meşale gibi görürdüm. Şimdi sis kayboldu, alevlerden başka bir şey görmüyorum.

Ruhum bana vaaz etti ve dilin, gırtlağın ve dudakların çıkaramayacağı sesleri
dinlemeyi öğretti. Ruhum bana vaazedene kadar gürültü ve feryattan başka bir şey duymazdım. Ama şimdi Sessizliği daha kolay duyuyor, Görünmeyen‘in sırlarını haykıran çağların ilahilerini ve gökkubbenin şarkılarını dinliyorum.

Ruhum bana vaaz etti ve sıkılmamış, hiçbir elin ve dudağın dokunamayacağı kadehlere hiçbir zaman doldurulamayacak şarabı içmeyi öğretti. Ruhum bana vaazedene kadar susuzluğum bir yudum suyun söndürdüğü küller altında
gizlenmiş belirsiz bir kıvılcım gibiydi. Ama şimdi arzum kadehim, duygularım şarabım, yalnızlığım sarhoşluğum oldu ; artık bu dindirilemeyen susuzluğumda sonsuz sevincimi yaşıyorum.

Ruhum bana vaaz etti ve insan biçimine girmemiş olana dokunmayı öğretti ; dokunduğumuz her şeyin arzumuzun parçası olduğunu gösterdi. Ama şimdi parmaklarım, evrendeki Görünmeyen'le birleşen şeye karışan sise dönüştü.,

Ruhum beni mersinden ya da tütsüden yayılmayan kokuyu solumam için eğitti.
Ruhum bana vaaz edene kadar bahçelerdeki, şişelerdeki ya da buhurdanlıklardaki kokulara ihtiyacım vardı. Ama şimdi adaklar ya da kurbanlar için yakılmamış olan tütsülerin de kokusunu alabiliyorum. Ve yüreğime boşluğun neşeli esintileriyle hiçbir zaman sürüklenmeyecek kokuları dolduruyorum.

Ruhum bana vaaz etti ve görünmezlik ya da tehlike çağırdığında, "hazırım" diyebilmeyi öğretti. Ruhum bana vaazedene kadar tanıdıklarım dışında
haykıranların sesine ses vermezdim ve kolay ve düz yollar dışındakilerde yürümezdim. Şimdi, Görünmezlik, Görünmezliğe ulaşmak için koşturabileceğim bir at oldu; düzlükler doruğa tırmanacağım merdivene dönüştü.

Ruhum benimle konuştu ve dedi ki, "Zaman‘ı, ‘dün vardı, yarın da olacak' diyerek ölçme" Ve ruhum benimle konuşana kadar Geçmiş‘i hiçbir zaman tekrarlanmayacak,
Geleceği de asla ulaşılamayacak bir çağ olarak hayal ederdim. Şimdi şu anın bütün anları kapsadığını ve içinde umut edilebilecek, yapılabilecek ve anlaşılabilecek her şeyin bulunduğunu anlıyorum.

Ruhum bana vaaz edip boşluğu, "burası, orası ve şurası" diye sınırlamamam için beni uyardı. Ruhum bana vaaz edene kadar yürüdüğüm yerin boşluğun diğer yerlerinden uzak olduğuna inanırdım. Şimdi bulunduğum yerin her yeri içerdiğini ve yürüdüğüm mesafenin bütün mesafeleri kapsadığını anlıyorum.

Ruhum beni eğitti ve başkaları uyurken uyanık kalmamı öğütledi. Ve başkaları çalışırken uykuya teslim olmamı. Ruhum bana vaaz edene kadar uykumda ne onların düşlerini görürdüm, ne de onlar benim hayallerimi düşlerdi. Şimdi onlar beni seyretmezken asla düş gemimle açılmıyorum, onlar da ben özgürlüklerine katılmadıkça hayallerinde göklere yükselmiyorlar.

Ruhum bana vaaz etti ve dedi ki, "Övgülerle kibirlenme, ayıplamalarla sıkıntıya düşme." Ruhumun öğütlerine kadar işlerimin değerinden kuşku duyardım. Şimdi ağaçların ilkbaharda çiçeklenmesi ve yazın meyve vermesi için övgülere gerek olmadığını biliyorum ; ve ayıplanmaktan korkmadan güzün yapraklarını döküp kışın çıplak kaldıklarını.

Ruhum bana vaaz etti ve ne cücelerden daha büyük ne de devlerden daha küçük olduğumu gösterdi. Ruhum bana vaaz edene kadar insanlığı iki kişi olarak görürdüm ; biri acıdığım güçsüz, diğeri izlediğim ya da direndiğim güçlü. Ama şimdi her ikisi de olduğumu ve ikisinin aynı maddeden yapıldığını biliyorum. Kaynağım, onların kaynağı; bilincim, onların bilinci; kavgam, onların kavgası.

Onlar günahkarsa, ben de günahkarım. Onlar iyiyse bundan ben gurur duyarım.
Yükselirlerse onlarla yükselirim. Hareketsiz kalırlarsa tembelliklerinden utanırım.

Ruhum benimle konuştu ve dedi ki, "Taşıdığın fener senin değildir, söylediğin şarkı senin yüreğinde bestelenmedi, ışığı taşısan bile ışık olamazsın, gitarın tellerini titreterek gitar çalamazsın."

Ruhum bana vaaz etti kardeşim ve çok şey öğretti. Çünkü sen ve ben BİRiz, benim içimdekileri hemen ortaya dökmem ve senin içindekini bir sır gibi gizlemen dışında, aramızda bir fark yok. Ama senin sır saklaman da bir çeşit erdemdir.
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Resim

Gönül İnsanı Olmak ..

Adamın biri köylük yerde çiftçilik yaparak, kazandığı az buz parayla tek bir oğlunu okuması için şehre göndermiş.
Oğlu, okul tatillerinde babasını ziyarete gelip gittikçe , babası sürekli oğlunun yaptığı her ne iş olursa olsun beğenmez, senden bir şey olamaz dermiş.
Oğlu bu duruma hırslanır ,içinden gör bak nasıl adam olacağım.
Ve okulu bitirip bir İle Vali olmuş.
Masa başında , takım elbise içinde, emrinde onca ilçe, köy kolay mı ?. Şimdi babam beni görsün de anlasın , adam olmuş muyum , olmamış mıyım ? der
Birini görevlendirir, falan köyde filan adamı alın buraya getirin diye emir verir. Emir yerine getirilir,babası karşısında oğul da masa başında oturur, hiç istifini bozmadan

’Baba, bana sürekli senden bir şey olmaz derdin.
Ama ben Vali oldum
Şimdi de, de bakalım senden bir şey olmaz diye’….

Babası içten bir ’vah, vah’ çekip oğluna dönmüş , ihtiyar ve yorgun babasını ayağına getiren Vali de olsa, yok oğul yok senden adam olmaz ! Der ve gider.

Bu hikaye burada bitmez ama , kıssadan hisse almak isteyen anlar, sözün kısası makbuldür.

sevgiyle...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Mesnevî: “İlâhî aşk sayesinde nefsâniyetten kurtulan, benlik elbisesinden sıyrılan kimse; hırstan, her türlü ayıp ve çirkinlikten tamamıyla temizlenir.” (c.1, 22)

Rûhunu besleyip îmânın lezzetine ulaşanlar, can ve mal endişesinden kurtulduğu gibi bunları Cenâb-ı Hakk’ın muhabbetine vâsıl olmak için bir vesile ve vâsıta hâline getirirler. Ancak bu, öyle kolayca gerçekleşebilen bir olgunluk değildir. Bunun için sabır, sebat, ibâdet, duâ ve mücâhede-i nefsiyye ile daimî bir sûrette gayret gereklidir.
Toprak bile kışın meşakkatine tahammül ettiği için baharın nimetleriyle zînetlenir. Sadef de bu sûretle bağrında bir incinin vücûd bulması saâdetine erer.

sevgiyle...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
Mehmet63
Üye
Üye
Mesajlar: 30
Kayıt: 14 Mar 2008, 02:00

Mesaj gönderen Mehmet63 »

MINA YAZMIŞ:

Adamın biri köylük yerde çiftçilik yaparak, kazandığı az buz parayla tek bir oğlunu okuması için şehre göndermiş.
Oğlu, okul tatillerinde babasını ziyarete gelip gittikçe , babası sürekli oğlunun yaptığı her ne iş olursa olsun beğenmez, senden bir şey olamaz dermiş.


ESAS HATA BABADA BAŞLAMIŞ . HERDAİM OLUMSUZ KONUŞUP ,SENDEN BİRŞEY OLMAZ DERSEN OLACAĞI BUDUR . OĞLU HAKKINDA HAYIR DUA EDEYDİ .
Kullanıcı avatarı
dibbace
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 222
Kayıt: 15 Nis 2008, 02:00

Mesaj gönderen dibbace »

Masaallah... Baba Öz´e Erenlerden imis ki, Hal Duasında Bulunmuş...

Dua da icabet görmüş ki, biz onun ogulları olarak, şu an kıssadan hisse çıkarıp ADAM olmaklığın GÖNÜL ERi OLMAKLIK oldugunu kavrıyoruz...

Ta-Ha-122=Sonra Rabbi onu seçti, tövbesini kabul etti ve ona doğru yolu gösterdi...
Kullanıcı avatarı
Mehmet63
Üye
Üye
Mesajlar: 30
Kayıt: 14 Mar 2008, 02:00

Mesaj gönderen Mehmet63 »

DİBBACE YAZMIŞ:

Masaallah...Baba Öz´e Erenlerden imis ki,Hal Duasinda Bulunmus...

İSRA 11;
''İNSAN HAYRA DUA ETTİĞİ GİBİ ŞERRE DE DUA ETMEKTEDİR İNSAN PEK ACELECİDİR.''



KIRK HADİSTEN;
''ALLAHA VE AHİRET GÜNÜNÜNE İNANAN KİMSE YA HAYIR KONUŞSUN YADA SUSSUN''.

ÖZ' E EREN HAYIR KONUŞURDU...
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

bu kıssada anlatılmak istenen yunusca şu olssa gerek:

İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır

Okumaktan murat ne
Kişi Hak’kı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru emektir

Okudum bildim deme
Çok taat kıldım deme
Eğer Hak bilmez isen
Abes yere yelmektir



Ey her zaman güzellikler izhar edip çirkinlikleri örten ve en çirkin görünen şeyleri dahi izafi

güzelliklerle bezeyen Güzeller Güzeli! Gönüllerimizi güzellik duygularıyla mamur kıl ve bize her

zaman güzel kalmanın yollarını göster! Ey günahlarla kirlenmiş kimseleri hemen cezalandırmayan,

haddini bilmezlerin ayıplarını görmezlikten gelerek onlara manevi kirlerinden arınma fırsatları veren

Merhametliler Merhametlisi! Bizi günahlarla, hatalarla kirlenmekten koru; kirlendiğimizde de mağfiret

ve merhametini bizden esirgeme!

Bütün benliğimizle son bir kere daha Sana yöneliyor, afv ve afiyet dileniyoruz. Kalp

katılığından, gafletten, başkalarına bar olmaktan, aşağılıktan, aşağılanmaktan, miskinlikten; cehaletten

ve faydasız bilgiden, ürpermeyen gönülden, doyma bilmeyen nefisten, kabul edilmeyen duadan; nimetlerinin zeval bulmasından, lütuflarının değişip başkalaşmasından; ansızın bastıran azabından, gelip çatan gazabından Sana sığınıyoruz. Senden her zaman, yalvaran diller, haşyetle ürperen gönüller

istiyoruz. Tevbelerimizi kabul buyur, bizi günahlardan arındır, dua ve isteklerimize cevaplar lutfeyle!

Delil ve bürhanlarımızı hedefine yönlendir, kalplerimizin ufkunu aç, dilimizi doğruluğa bağla ve gönül

kirlerimizi temizle! Allahım, Senden her işimizde sebat, Kur’an yolunda kararlılık ve nimetlerine karşı

da duyarlılık hissi bekliyoruz. Kapına yönelenleri boş çevirme, itaatte bulunanlara bol bol karşılık ver, Sana baş kaldıranlara da doğru yolu göster.. muzdariplerin dualarını icabetle taclandır, sıkıntıda bulunanları lutfunla şad eyle, hasta ruhlara hususi muamelede bulun, küfür ve ilhad içinde bocalayanlara da nurunu göster; göster de kalmasın hiç bir yanda muzlim bir nokta..!

aminn...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
dibbace
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 222
Kayıt: 15 Nis 2008, 02:00

Mesaj gönderen dibbace »

Aminnn...
---------------------------------------------------------------------------------
Mehmet63 sizde haklısınız efendim...

Biz sadece Hızır (a.s)´ın bir cocuğun başını tutup koparmasını hatırımıza getirdik...

Belki de Hızır (a.s)´da cocuğun büyümesini beklemeliydi, ve o arada da dua etmeliydi...Acele etmiş...:(

Olabilir, bakış açıları değiştiği zaman, algılar değişiyor...

Ancak Hakikat Değismiyor ve Yetkin Delil ALLAHa Aittir...

Vesselam...
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen Gariban »

Can Kardeşler,
Sitemizin içinde bir hikaye bölümü vardır, burada kişiler gönlünden geçen hikayeleri yazabilirler. Mesela sizlerde yazabilirsiniz. Bazen toplumumuz içinde, insanlara ibret verici bazi hikayelerde zamaninda hakikatte yaşanmamış olsa bile bazı imanlı kardeşlerimiz tarafından söylenmiş ve dilden dile söylenerek halka yayılmış olabilir.

Bu tip hikayelerde ana temaya bakmak lazımdır, hikayenin her yerini incleyip ondan tezatliklar çıkarmamalıyız, çıkarılırsa da alınmamalıyız ayrı bir bakış açısıyla bakılmıştır çünkü. Çünkü bir insan tarafından yazılmış olan bir hikayedir yada yaşanılmış olsa bile herkesin yaşamı doğruluk timsali değildir.

Rabbimizin bize verdiği Kur'an gibi değildir bu yazılar , yahut hadisler gibi değildir ki incelendikçe değişik manalar zuhur etsin yahut her harfi bir ayrı mana versin, kusursuz sayılsın.

Burası SAV'in sitesidir, bu site HIRA mağarası gibidir. Cebrail'in seside buradan duyulabilir. Kalplerimizi o mağaranın rezonansına sökup öyle dinlersek içeriyi, inşaallah içerden IKRA diye bir sesin geldiğini işitiriz Muhammedimize. Cidal mağarada yankı yapar, yankıda bir şey duyulmaz, ne Cebrail ne Muhammed SAV'i duyarız o zaman...

Sizler ne kadar güzel insanlarsınız yazılarınızı sevgiyle takib ediyoruz. Inşaallah sevgi ve birlik içinde o mağarada BIZ ve BIR olarak devam ederiz. Bakın hocam bana ne güzel bir deyiş vermiş aşağıda yanıp sönmekte, bir taraftan bana TEVHID'i de hatırlatmakta.

ÜZME-ÜZÜLME-SEV-SEVIL!

Selam Sevgi ve Muhammedi Kardeşlikle
Gariban
Resim
Kullanıcı avatarı
dibbace
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 222
Kayıt: 15 Nis 2008, 02:00

Mesaj gönderen dibbace »

iyi ama bu hiç Garibanca bir yaklaşım degil...:)

Latife elbette...

Teşekkür ederiz efendim, güzel yaklşımınız için...

Farklı bakışlar beraberinde yeni açılımlar getiriyor... Bende sırf bu nedenle, Dogru söyleyenlere muhalefet etmeyi severim...

Herkes algılamasının tetiklemesiyle tepki vermekte...Ve bu en olması gereken...

Niyet Hayr-Akibet Hayr...


Hasr-10:"Onlardan sonra gelenler derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde inananlara karşı bir kin bırakma! Rabbimiz sen çok şefkatli, çok merhametlisin...!"
Kullanıcı avatarı
Mehmet63
Üye
Üye
Mesajlar: 30
Kayıt: 14 Mar 2008, 02:00

Mesaj gönderen Mehmet63 »

DİBBACE YAZMIŞ;

Biz sadece Hızır (a.s)´ın
bir cocuğun başını tutup koparmasını hatırımıza getirdik...

Belki de Hızır (a.s)´da cocuğun büyümesini beklemeliydi, ve o arada da dua etmeliydi...Acele etmiş...:(


KEHF SURESİNDEN:
''YİNE YÜRÜDÜLER NİHAYET
BİR ERKEK ÇOCUĞUNA RASTLADIKLARINDA HEMEN ONU ÖLDÜRDÜ. MUSA DEDİKİ:TERTEMİZ BİR CANI BİR CAN KARŞILIĞI OLMAKSIZIN KATLETTİN HA! GERÇEKTEN SEN FENA BİRŞEY YAPTIN!''


TEHLİKELİ SULAR!
Kullanıcı avatarı
dibbace
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 222
Kayıt: 15 Nis 2008, 02:00

Mesaj gönderen dibbace »

Can Mehmet63...

Seviyorum Sizi...

Sırf TEHLİKELİ SULAR diye TALİB olduk Zaten...

Sizinde bir bildiğiniz vardır ve kardeşinizi uyarmak istersiniz... Anlıyorum inanın...

Haklısınız, ama gerçekten yazarken ondan başka yazaşım olmadığından,yazdırıldı...

Bazen insan, kendi yazarken, kendi ögrenebiliyor,ayni anda...

"Ölmeden Evvel Ölünüz" buyurmuslar, O Habib-i Kibriya...
Şu kardeşiniz, BOĞULMAKTAN korkarmı artık...!!!

"EY ATEŞ; ESENLiK OL"...
Cevapla

“►Sahabeleri◄” sayfasına dön