Tövbe

Cevapla
Kullanıcı avatarı
meryemnur
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 943
Kayıt: 20 Şub 2009, 02:00

Tövbe

Mesaj gönderen meryemnur »

Resim


TÖVBE

Tövbe bütün ibadet ve taatten önce gelir. Kulun yaptığı ibadet, taat, riyâzette mücahede ALLAH'a arz olunduğunda geri döndürülmesin. Hem de sana fayda versin.

HAK Teâla tövebeyi ibadetten önce zikretmiştir.

"(O şirk, nifak ve günahlardan) tövbe edenler ve (ALLAH'a ihlasla) ibadet edenler" (Tevbe 9/112)

Bu durumda seninde önce tövbeyi yapman gerekir. Ondan sonra diğer şartları yerine getirirsin. Yaptığın ameller içinde tövbe yoksa anlattıklarımızın sana bir faydası olmaz.

Önce tövbeden muradın ne olduğunu anlatayım, sonra da tövbenin şartlarını açıklayalım.

Tövbeden murad, kötü sıfatları, nefsin yaramaz sıfatlarını iyiye döndürmektir. Yani nefs-i emmâreyi levvâmmeye, oradan da mülhimeye ve mutmainneye ulaştırmak, "irciî" hitabına muhatap olacak kabiliyeti kazandırmaktır.

O ne zaman olur? Önce ihlâsla tövbe edilecek, sonra salih amellerle meşgul olunacak, sonra riyâzet yapılacak ve zikrullaha devam edilecek. Bu dört usulü yerine getirmek nefs-i emmârenin kötü sıfatlarını iyiye çevirir.

HAK Teâlâ, Hûd sûresinde bu manaya işaret buyurmuştur:

"Şüphesiz iyilikler kötülükleri giderir. Bu, ibret alanlara bir öğüttür." (Hûd 11/114)

İyilikten murad yukarıda saydığımız dört şeydir. Kim bu dört şeyi yerine getirirse kötü sıfatların hepsini yok eder. Tövbenin maksadı da budur. Tövbe ile ibadetin misali neye benzer?

Bütün ibadetler sedefe benzetilecek olursa, tövbe sedefin içindeki incidir. Bir kimsenin odalar dolusu sedefi olsa içinde inci yoksa, o sedeflerin hiçbir kıymeti yoktur. Tövbesiz ibadet de böyledir, hiç gibidir.

Bir kişinin yüz yıl ömrü olsa, hepsini ibadet ve taatle geçirse, tövbesiz ibadetleri kabul olmaz. HAK Teâlâ'nın yanında bütün yapmış olduğu ibadetlerin bir sineğin kanadı kadar değeri yoktur. Tövbesiz kişi bağışlanmaz. Tövbesiz cennete giremez. Veli olamaz. Günahlardan kurtulamaz.

Sen de tövbeye acele etmelisin. Bugün yarın diyerek ertelemeyesin.

Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:

"İleride tövbe ederim diye tövbeyi erteleyenler helâk oldular."

İbn Abbas hazretleri (r.a.) der ki:

"Fakat insan önündekini (diriliş ve hesabı) yalanlamak ister" (Kıyâme 75/5) âyet-i kerimesinde ALLAH Teâlâ şöyle demek istiyor:

"İnsan günahı öne alır, tövbeyi geri bırakır. Daha sonra tövbe ederim der. Gün gelir o tembelliği yüzünden kötü işlerle meşgulken tövbesiz ölür gider. ALLAH korusun."

Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:

"İşlediği her günahtan sonra tövbe eden bir kimse günde yetmiş defa günah işlese de o günah onun boynunda kalıcı değildir." (Tirmizi, Daavat,98)

Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurur:

"İsrailoğulları zamanında Kifl adında bir kişi vardı. Türlü türlü günah işlerdi. Elinde çok buğdayı vardı. Bir yıl çok büyük kıtlık oldu. Kimsede buğday kalmadı. Bir kadın Kifl'e gelerek buğday satın almak istedi. Kifl o kadına,

- Benimle beraber olursan sana buğday veririm, dedi. Kadın buna razı olmadı. Evine döndü, kocası buğday alıp almadığını sordu. Kadın olan biteni bütün açıklığı ile anlattı. Kocası,

-Görüyorum çocuklarımız aç, pazarda da buğday yok. Kifl'e git, 'Ferman senindir' de. Kadın Kifl'e vardı.

-Kocam bana, çocuklarımız aç, pazarda tahıl yok, var git Kifl'e 'Ferman senindir' de dedi. İstersen buğdayın parasını vereyim, istersen muradını gerçekleştir.

Kifl kadını alıp tenha bir yere götürüyordu. Kadına elini uzattığında şiddetle titrediğini gördü, sordu.

- Utandığından mı titriyorsun? Kadın:

- Yâ Kifl, ALLAH'ın azabı şiddetlidir. Ben ALLAH'tan korkuyorum. Kifl:

- Öyleyse niye geldin? Kadın:

- Çocuklarım açlıktan iyice bunaldı, onlar için geldim. Kifl:

- Sen kadınlığınla ALLAH'tan korkarsın da ben erkekliğimle korkmaz mıyım, diyerek hemen elini çekti. O anda tövbe etti. Kadına altmış altınlık buğday verdi. O hanım buğdayı aldı. Kifl'e çok dua etti. Dualarından birinde,

'Sen beni âzat ettin. ALLAH da seni âzat etsin' demiştir.

Kifl o gece öldü. Kapısının üzerinde şu yazıyı buldular.

- Zinayı terk ettiği için Kifl'i bağışladık."


(Tirmzi, Kıyame 48)

"HAK Teâlâ sana tövbe et, günahlarını affedeceğim" diyor, sen ise uzak duruyorsun. Kurân-ı Kerîm'deki,

"ALLAH kullarının tövbelerini kabul ve dilediğinin günahını affeder" (Şûrâ 42/25) âyetini işitmedin mi?

Akıllı olan kimseler belki her nefes tövbe eder. Ölüm ansızın gelir de tövbesiz ölürüm diye korkar.

Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:

"Vakti çıkmadan önce namaz kılmakta acele ediniz. Ölüm gelmeden de tövbe etmekte acele ediniz."

Ölüm gelmeden önce tövbe etmekte acele etmek gerekir. Çünkü ölüm ansızın mı gelir, dilin mi tutulur belli olmaz. Azizim , Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) her gün yüz kere tövbe istiğfar ederdi. O sultan böyle yapıyorsa bize günde bin kere tövbe etmek azdır. Tövbe konusunda bundan başka söz söylemeye gerek var mı?

Tövbeyle ilgili olarak HAK Teâlâ,

"Ey müminler, hepiniz ALLAH'a tövbe ediniz, umulur ki kurtuluşa erersiniz" (Nûr 24/31) buyuruyor.

Resûlullah'tan (s.a.v.) Enes (r.a.) rivayet ediyor:

"ALLAH Teâlâ'nın katında, tövbe eden günahkâr bir kulun sesinden daha güzel bir ses yoktur. Çünkü kul bir kere (yâ RABBi!) dese, arş üzerinden, 'Buyur ey kulum. Sen iste, istediğin sana verilecek. Sen benim katımda bazı meleklerim gibisin' denir." (Ali el-Müttaki, Kenzü'l Ummal, nr. 1280)

Ne büyük saadet, ne büyül müjde tövbe edenlere! Ama tövbe edenlerin de tövbe ettikten sonra birkaç şeyi değiştirmeleri vâciptir.

Önce sohbeti değiştirmelidir..


devâm edecek..


Resim

Eşrefoğlu Rumi (k.s.)
Müzekki'n Nüfus
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

O Peygamber, inananlara kendi canlarından daha yakındır..…

Ahzâb Sûresi, 6
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: Tövbe

Mesaj gönderen tahaakb »

Resim



Allah’a yaklaşabilmenin yolu Tevbe ve Gözyaşı



Allah Teâlâ buyuruyor:

“Rabbiniz kendi üzerine (şu) rahmeti yazdı. İçinizden kim bilmeyerek bir fenalık yapıp da sonra arkasından tevbe etmiş ve düzelmiş ise şüphesiz ki O (Allah) gafûr ve Rahîmdir.” (En’am sûresi, 12)

İnsan cehâleti sebebiyle günah işlemiştir. Sonra fenâlıktan tevbe ve muâmelâtını ıslah etmiştir. İşte bu gibiler hakkında Allah gafuru’r-rahîmdir. Ve bu gibiler için afvını farz kılmıştır. Hadîs-i şerîfte de:

“Günahlarından hâlis olarak tevbe eden kişi hiç günah işlememiş gibidir.” buyurulmuştur.Bir insan hâlis tevbe ederse hiç günah işlememiş gibi temizlenir.

“Gerek itaat ve gerekse isyânının zerresi gâib olmaz. İtaat eden mükâfât bulur, isyân eden mücâzât görür.” (Zilzâl sûresi, 7-8) Şu halde dâire-i itaatte bulunarak kendini Cenâb-ı Hakk’a sevdirmeli. Necât bundadır.

Hakk teâlâ hazretleri:

“Şirkten tevbe edip iyi amel (ve harekette) bulunan kimselerin kötülüklerini Allah iyiliklere çevirir. Allah çok yarlıgayıcı, çok esirgeyicidir.” (Furkan sûresi, 70) âyet-i celîlesinde önce tevbeyi beyân buyurmuştur. Îmân ve amelin makbûl ve tam olması için, evvelâ tevbe lâzım geliyor.

Seyyiâtın, hasenâta tebeddül etmesi hakkında bu âyet-i celîle tefsîrinde beyân buyurulmuştur ki: Meselâ yüz seyyie işleyen bir kimse sıdk ve ihlâs ile tevbe eder, ameli salîh işlerse yüz hasene verilir. Hattâ bir kimse rü’yâsında âlem-i âhirette günalarından hesaba çekildiğini görmüş. Günah-ı sağirelerini söylemiş, kebîresini inkâr etmiş. Sağîrelerine mukâbil hasene verildiğini görünce, kebirelerinin ve olduğunu söyleyerek onun da mukâbilinde ecrini istemiş

Gözyaşı

Hakk yolcularının Cenâb-ı Alllah’a yaklaşabilmeleri için yegâne sığınak gözyaşıdır. Çünkü:

Gözyaşı: İçin, tahassür ifâdesi ve gözün niyâzıdır.

Gözyaşı: Nedamet mânâsını taşır, Allah’a bir nevî tevbedir.

Gözyaşı: Aşkın derûnî hislerini coşturan kelimesiz ve sedâsız lisanıdır.

Gözyaşı: Ârifin kalbinin tercümanıdır.

Gözyaşı: Mağfiret için Allah’ın kullarından istediği istirhamıdır.

Gözyaşı: Hakk’ın rahmetini tahrik ve merhametini celbeder.

Gözyaşı: Günahkârın sıdk ve ihlâs ile Rabblerine eyledikleri ubûdiyet incisinin dâneleridir.

Gözyaşı: Allah için öyle bir sermaye-i sadeftir ki, rahmet, merhamet ve mağfiret habbelerini içinde taşıyan seyyidü’l-istiğfar ve tevbe-i nasuhtur.

Gözyaşı: Günahların gufrânıdır.

Gözyaşı: Muhlisin habbe-i ihlâsıdır.

Gözyaşı: Âsînin kurtuluş ipidir.

Gözyaşı: Hulâsâ, vuslata erenlerin yegâne istinadgâhıdır.



Alıntı:Altınoluk Dergisi
M. Sâmi Ramazanoğlu
2009 - Haziran, Sayı: 280, Sayfa: 030
Resim
Cevapla

“Tasavvuf” sayfasına dön