KUNUT DUALARımız

Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1111
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

KUNUT DUALARımız

Mesaj gönderen nur_umim »

ResimKUNUT DUALARımız..

KUNUT: Yatsı veya sabah namazlarında ayakta okunan duâ. Namazda, kıyamın özel bir yerinde dua etmektir. İbadet. Duâ. Taat. Şükür eylemek. Namazda dünya kelâmından imsak eylemek, yani kendini tutup konuşmamak. lisânımızda, divân durmak tâbir edilir.

Resim

Allâhümme innâ nesteînüke ve nestağfirüke ve nestehdik. Ve nü’minü bike ve netûbü ileyk. Ve netevekkelü aleyke ve nüsni aleykel-hayra küllehü neşkürüke ve lâ nekfürüke ve nahleu ve netrükü men yefcürük.:

Allahım!
SENden yardım isteriz, günahlarımızı bağışlamanı isteriz, razı olduğun şeylere hidayet etmeni isteriz. SANA inanırız, SANA tevbe ederiz. SANA güveniriz.
Bize verdiğin bütün ni’metleri bilerek SENi hayır ile överiz. SANA şükrederiz.
Hiçbir ni’metini inkar etmez ve onları başkasından bilmeyiz.
Ni’metlerini inkar eden ve SANA karşı geleni bırakırız-terk ederiz!.


Resim

Allâhümme iyyâke na’büdü ve leke nüsalli ve nescüdü ve ileyke nes’a ve nahfidü nercû rahmeteke ve nahşâ azâbeke inne azâbeke bilküffâri mülhık.:

Allahım!
Biz yalnız SANA kulluk ederiz.
Ve namazı yalnız SENin için kılarız, ancak SANA secde ederiz.
Yalnız SANA koşar ve SANA yaklaştıracak şeyleri kazanmaya çalışırız.
İbadetlerini sevinçle yaparız. Rahmetinin devâmını ve çoğalmasını dileriz.
Azabından korkarız, şüphesiz SENin azabın kafirlere ve helâk olmuş-inançsızlara ulaşır.


**

Kunut: Yatsı veya sabah namazlarında ayakta okunan duâ. İbadet. Duâ. Taat. Şükür eylemek. Namazda dünya kelâmından imsak eylemek, yani kendini tutup konuşmamak. Dua veya beddua okumaktır..

Kunut Duası, ALLAH celle celâluhu tarafından tilâvetsiz mânâ (vahy-i gayr-i metlüv) olarak nazil buyurulmuş ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem tarafından da duâ diliyle metinleştirilmiş dualardandır.

Kunut dualarını Hanifi Mezhebinde olanlar Vitri Vâcibb namazının son rekatında rukuya gitmeden tekbir alıp okurlar. Okunması vâcibtir, terkinde sehiv secdesi gerekmektedir.

Ebu Davud’un İbn Abbas’tan yaptığı rivayete göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir ay aralıksız öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarında, her namazın sonunda / sonuncu rekatta: "Semiallahülimenhamideh" deyince kunut yaptı. Bu kunutta Beni Süleym’den bazı kabilelere; Ri’l’e, Zekvan’a ve Usayye’ye beddua etti, arkasındakiler de “âmin!” dediler.

(Ebu Davud, Salat, 345)

Benzer rivayetler Buharî ve Müslim’de de vardır.

Ebu Davud'un Merasil'de Halid b. Ebu İmran'dan tahric etliği şu haberdir:
"Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Mudar kabilesi aleyhine dua ederken Cebrail (aleyhi's-selâm) ona geldi ve kendisine, sukût et, imâsında bulundu, ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de sukût etti.
Cebrail (aleyhi's-selâm) Ona şöyle dedi: "Yâ Muhammed! Allah seni sebbedici (sövücü) ve lânetleyici olarak göndermedi, seni âlemlere rahmet olarak gönderdi, bu işten sana bir şey yoktur." Bundan sonra kendisine kunutu öğretti. "Allahumme innâ nestainuke..."

(Nasbu'r-Râye, II, 135 vd.)

Vitir ve sabah namazlarında ayakta yapılan duaya genel olarak “kunut” adı verilmektedir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in değişik zamanlarda ve namazlarda farklı farklı kunut duaları okuduğuna dair hadisler vardır. İmam Şafiî ve İmam Mâlik’e göre, kunut duası, sabah namazının farzında rükû ile secde arasında kıyam halinde okunur. Fakat, Ebu Hanîfe Hazretleri, kunut duasının farz namazlarda geçici bir süre için okunduğu ve daha sonra kaldırıldığı, bu nedenle vitir namazından başka bir namazda okunmayacağını söyler. Ancak bir fitne, belâ ve musîbet vuku bulduğu zamanlarda sabah namazının farzında da kunut okunabileceğini belirtmektedir.

Hanefiler ile Hanbelîlere göre: Sadece vitir namazında kunut yapılır. Hanefîlere göre kunut rukû'dan önce yapılır. Hanbelîlere göre ise ruku'dan sonra yapılır. Vitir dışında her hangi bir namazda kunut yapılmaz.

Mâlikiler ve Şafîlere göre: Sabah namazında rukû'dan sonra kunut yapılır. Kunutun rukû'dan önce yapılması daha faziletlidir. Sabah namazının dışında her hangi bir namazda kunut yapmak mekruhtur.


Hanefilere göre kunut yapmanın hükmü:
Ebu Hanife'ye göre vâcibb, İmameyn'e (Ebu Yusuf ile imam Muhammed) göre sünnettir. Bu husustaki ihtilâf vitir namazı konusundaki ihtilâfa benzemektedir.
Kunut'un yapılma yeri, vitir namazının üçüncü rekâtında rukû'ya varmadan öncedir.
Bunun delili bir sahabe topluluğundan rivayet edilen şu haberdir
(Bu sahabe topluluğu: Ömer, Ali, İbni Mes'ud, İbni Abbas ve Ubey b. Kâ'b'dır):
"Hz. Peygamber Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in kunutu vitir namazında rukûya gitmeden öncedir."
(Nasbu'r-Râye, II, 123 vd)

Kunutun miktarı: Zaman bakımından "İzes-semau'n-şakke (inşikak)" sûresini okuyacak kadar bir zamandır. Çünkü Hz. Peygamber (aleyhi's-selâm)'ın kunutta "Allahumme innâ nestaînuke, yahut Allahumme'hdinâ fîmen hedeyte ilh." duasını okuduğu rivâyet edilmiştir. Her ikisinin de uzunluğu bu sûre kadardır.

Hanefî Mezhebince okunan kunut duâları:

Allahümme innâ nesta’înüke ve nestağfiruke ve nestehdîke. Ve nü’minü bike ve netûbü ileyke ve netevekkelü aleyke ve nüsnî aleyke’l-hayra küllehû neşküruke velâ nekfüruke. Ve nahle’u ve netrukü men yefcüruke. Allahümme iyyâke na’büdü ve leke nüsallî ve nescüdü ve ileyke nes’â ne nahfidu nercû rahmeteke ve nahşâ azâbeke. İnne azâbeke bi’l-küffâri mülhık.

Mânâsı: “Allah’ım! Biz Senden yardım isteriz. Günahlarımızı bağışlamanı ve bize hidâyet vermeni dileriz. Sana îman ederiz, Sana tövbe ederiz. Sana tevekkül ederiz. Seni senâ ederiz. Bütün hayrın Senden olduğunu bilir ve Sana teşekkür ederiz. Sana nankörlük etmeyiz. Allah’ım! Biz ancak Sana ibâdet ederiz. Ve Senin için namaz kılarız ve secde ederiz. Ve Sana koşarız. Severek ibâdet yaparız. Rahmetini umarız. Ve azâbından korkarız. Muhakkak Senin azâbın kâfirlere ulaşır.

Şâfiî Mezhebinde okunan kunut duâları:

Şâfiîler bu duâya ilâveten şu cümleyi de okurlar:

Feleke’l-hamdü alâ mâ gadayte estağfiruke ve etûbü ileyke ve sallallahü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim.

Mânâsı: “Allah’ım! Hükmettiğin her şeyle ilgili olarak hamd Sana mahsustur. Sana istiğfar ediyoruz. Sana tövbe ediyoruz. Efendimiz Muhammed’e, O’nun âl ve ashabına salât ve selâm olsun.

Hanbelî Mezhebinde okunan kunut duâları:

Kunut duâsına bu duâ ile başlamakla berâber, daha uzunca yaparlar. Onlara göre kunut duâsının devâmı şöyledir:

Allahümme’hdinâ fîmen hedeyte ve âfinâ fîmen âfeyte ve tevellenâ fîmen tevelleyte ve bârik lenâ fîmâ a’tayte ve kınâ şerra mâ gadayte inneke sübhâneke takdî velâ yukdâ aleyke innehû lâ yezillü men vâleyte velâ ye’ızzü men âdeyte tebârekte Rabbenâ ve teâleyte. Allahümme innâ ne’ûzü biridâke min sehatike ve biafvike min ukûbetike ve bike minke lâ nuhsî senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsike.

Mânâsı: “Allah’ım! Hidâyet buyurduğun kimseler içinde bize de hidâyet nasip eyle! Âfiyet verdiğin kimseler içinde bize de âfiyet ihsan eyle! Kendisine dostluk gösterdiğin kimseler içinde bize de dostlukta bulun! Verdiğin şeylerde bize bereket nasip et ve onları bizim için hayırlı kıl! Hükmettiğin kazâların şerrinden bizi koru! Şüphesiz ki Sen, noksanlıklardan münezzeh olup her şeye hükmedersin. Ve Sana karşı da hükmedilemez. Üstün kıldığın kimse hor ve zelîl olmaz. Alçalttığın kimse de şeref ve izzet bulamaz. Sen kutlusun Rabbimiz, Sen yücesin. Allah’ım! Biz, gazabından rızâna sığınırız. Cezândan affına sığınırız. Seni hakkıyla övemeyiz. Sen Kendini övdüğün gibisin!.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1111
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: KUNUT DUALARımız

Mesaj gönderen nur_umim »

Hadis-i Şerîflerde KUNUT DUALARımız..:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Namazda: “Semiallahu limen hamideh. Allahümme rabbenâ ve leke’l-hamd” deyince” “açıktan”
(Buhârî, Tefsir; İ. Ahmed, Müsned)

ve “ellerini de kaldırarak”
(İ. Ahmed ve Taberânî sahih senedle rivâyet etmiştir. el-Mervezî’nin “el-Mesâil” adlı kitabında (s.23) açıkladığı üzere kunutta elleri kaldırmak, İmam Ahmed ve İshak’ın da görüşüdür.)

“arkasındaki cemaat de âmin derdi.”
(Ebû Davud, Vitr 10 (1443), c.5, s.383; Serrâc; Hâkim hadisin sahih olduğunu söylemiş; Zehebî ve başkaları da bu görüşünde ona katılmıştır.)


“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem beş vakit namazın hepsinde kunut yapardı.”
(Ebû Davud, Vitr 10 (1440, 1443), c.5, s.378, 383; Serrâc ve Dârekutnî iki hasen senedle rivâyet etmiştir.)

Fakat “bu namazlarda sadece bir toplu¬luğa dua veya beddua ettiği zaman kunut yapardı.”
(Buharî, Tefsir ; İbn Huzeyme, es-Sahîh” adlı kitabında (1/78/2 ve Hatîb, “Kitabü’l-Kunut” adlı kitabında sahih senedle rivâyet etmiştir.)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir keresinde kunutta şöyle buyurmuştu:
“Allah’ım! Velid b. el-Velid’i, Seleme b. Hişam’ı ve Ayyâş b. Ebû Rebia’yı kurtar.
Allah’ım! Mudar kabilesine olan azabını artır! Bu musibetini Yusuf’un (aleyhi's-selâm) kıtlık yılları gibi senelerce sürdür!
Allah’ım! Lihyan’a, Ri’le, Zekvân’a ve Usayye kabilelerine lânet et! Çünkü onlar Allah’a ve Rasûlüne isyan ettiler!.”
(İ.Ahmed, Sünen; Buhârî, Tefsir, Sıfatü's-salat 47 (72), c.2, s.796,797; Müslim, Mesâcid 294 (675), c.4, s.1392.)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kunutu bitirdiğinde “Allahu ekber!” der ve secdeye kapanırdı.”
(Nesâî, İftitah 117 (1074), c.1-2, s.615. ; İ. Ahmed,Müsned; Serrâc (109/1) ve Ebû Ya’lâ, el-Müsned adlı kitabında sahih senedle rivâyet etmiştir.)

Ebu Hureyre radiyallahu anhu şöyle anlattı: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sabah namazının kıraatini bitirdiği zaman: "Allahu Ekber!" der rüku'ya varır ve rükudan başını kaldırırken: "Semia'llahu limen hamideh. rabbena ve leke'l-hamd!" der idi. Sonra ayakta dikilirken: "Ey Allahım! Velid b. Velid'i, Selemet b. Hişam'ı Ayyaş b. Ebu Rabîa'yı ve (küffar elinde bulunup zayıf görülen müminleri) kurtar. Ey Allahım! Mudar kabilesini daha beter çiğne (mahvet). Bu yılları Yusuf'un (aleyhi's-selâm) o şiddetli yıllarına benzet. Ey Allahım! Lihyan, Ril, Zekvan ve Usayye kabilelerine lânet et. Onlar Allah'a ve Resûlüne asi oldular!" der idi. Sonra şu âyetler indiği zaman Rasâlullahın bu dualarla kunut yapmayı terkettiği haberi bize ulaştı: “Senin bu hususta yapacak bir şeyin yok. Allah onları ya bağışlayacak, yahut cezalandıracaktır, çünkü onlar gerçekten zalimdirler.”
(Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1082)

لَيْسَ لَكَ مِنَ الأَمْرِ شَيْءٌ أَوْ يَتُوبَ عَلَيْهِمْ أَوْ يُعَذَّبَهُمْ فَإِنَّهُمْ ظَالِمُونَ
“Leyse leke minel emri şey’un ev yetûbe aleyhim ev yuazzibehum fe innehum zâlimûn: Senin elinde yapacak bir şey yok. Allah ya onların tevbesini kabul eder ya da onlara azap eder. Çünkü onlar, zalimlerdir.” (Âl-i İmrân 3/128)

Ali b. ebî Tâlib (kerremullahi veche)’den rivâyete göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vitr namazında şöyle duâ ederdi: “Allah’ım gazabından rızana sığınırım cezalandırmandan bağışına sığınırım. Senden sana sığınırım. Seni övebilecek kelimeleri bulamam. Sen kendini övdüğün gibisin.”
(Nesâî, Kıyam-ül Leyl: 27; Ebû Dâvûd, Salat: 17)

Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu ve’s- selâm) bir ihtiyaç sebebiyle, kendilerine Kurrâ denilen yetmiş kişiyi yola çıkardı. Süleym aşiretinden Ri'I ve Zekvân adında iki kabîle Bi'r-i Ma'üne (Ma'üne Kuyusu) denilen bir suyun yanında bunların önünü kesti. Hey'et bunlara: "Biz size gelmedik. Biz Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın bir ihtiyacı için gidiyoruz" dediler. Ancak öbürleri bunları dinlemeyip öldürdüler. Resülullah (aleyhissalâtu ve’s- selâm) (duruma muttali olduktan sonra) sabah namazlarından sonra bir ay boyu onlara bedduâ etti. Bu hadise namazda kunüt okumanın başlangıcı oldu. Biz kunut yapmıyorduk."
Abdülaziz İbnu Süheyb der ki: "Bir zât Enes (radıyallâhu anh)'e Kunüt'dan sorarak: "Bu, rüküdan sonra mı yoksa kırâatın tamamlanmasından sonra mı?" dedi.
Enes: "Hayır, kıraatin bitiminde" diye cevap verdi."
Bir başka rivâyette (Enes) şöyle dedi: "(Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir ay boyu rükudan sonra (kunut yaparak bazı Arap kabilelerine beddua etti.)"

Bir başka rivâyette:
"Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) sabah namazından sonra bir ay boyu kunut yaptı" denmiştir."

Müslim'in bir rivâyetinde: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm), bir ay boyu sabah namazında rüküdan sonra kunut yaparak Useyye (kabîlesi)ne bedduâ etti" denir."
Buhâri nin bir rivâyetinde: "Kunut, akşam ve sabah namazındaydı" denir."
Ebü Dâvud ve Nesâi'nin bir rivâyetinde: "Bir ay kunüt yaptı sonra terketti" denir."
(Buhârî, Vitr 7, Cenâiz 41, Cizye 8, Megâzi 38, Da'avât 59; Müslim, Mesâcid 297-308, (677-679); Ebü Dâvud, Salât 345, (1444-1445); Nesâî, İftitah 116, (2, 200)

İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm), Tam bir ay boyu, hiç aralık vermeden her namazın peşinde, öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarında Kunut yaptı.
Şöyle ki: Son rek'at'te “semi'allahu li-men hamideh” deyince Süleym âşiretinden Ri'l, Zekvân, Useyye kabîlelerine bedduâ ediyor, namazda kendine uyanlar da “âmîn!” diyorlardı."
(Ebü Dâvud, Salât 345, (1443)

Hufâf İbnu İmâ el-Gıfârî (radıyallâhu anh)ş anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalatu vesselâm) rükü'ya gitti, sonra başını kaldırdı ve "Gıfâr kabîlesini Allah mağfiret etsin, Eslem kabîlesine Allah selâmet versin, Useyye Allah'a ve Resûlüne isyan etmiştir. Allahım, Benî Lihyan'a lanet et. Ri'l ve Zekvân'a da lânet et" deyip secdeye gitti."
(Müslim, Mesâcid 308, (679).

İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ)'in anlattığına göre, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın sabah namazının son rekatinin rükusundan başını kaldırınca “semi'allâhu limen-hamideh Rabbenâ ve leke'l-hamd” dedikten sonra şöyle söylediğini işitmiştir: "Allahım falancaya falancaya lânet et!." Allah Teâlâ bunun üzerine şu meâldeki âyeti indirdi: "(Kullarımın) işinden hiçbir şey sana ait değildir. (Allah) ya onların tevbesini kabul eder, yahud onları, kendileri zâlim (kimse)ler oldukları için, azablandırır"
(Buharî, Tefsîr, Âl-i İmrân 9, Megâzi 21, İ'tisâm 17; Tirmizî, Tefsîr Âl-i İmrân (3007); Nesâî, İftitah 121, (2, 203)

لَيْسَ لَكَ مِنَ الأَمْرِ شَيْءٌ أَوْ يَتُوبَ عَلَيْهِمْ أَوْ يُعَذَّبَهُمْ فَإِنَّهُمْ ظَالِمُونَ
“Leyse leke minel emri şey’un ev yetûbe aleyhim ev yuazzibehum fe innehum zâlimûn: Senin elinde yapacak bir şey yok. Allah ya onların tevbesini kabul eder ya da onlara azap eder. Çünkü onlar, zalimlerdir.” (Âl-i İmrân 3/128)

Hasan Basri (rahimehullah) anlatıyor: "Ömer İbnu'l Hattab (radıyallâhu anh), halkı, Übeyy İbnu Ka'b üzerinde topladı. O, bunlara ramazanda yirmi gece namaz kıldırdı. Bu esnada (vitirlerde) sadece son yarıda kunut yaptı, daha önce hiç kunut yapmadı. Son on kalınca cemaate gelmedi, teravihi evinde kıldı. Halk: "Übeyy (cemaatten) kaçtı!" dedi."
(Ebu Dâvud, Salât 340, (1428,1429).

Hasan İbnu Ali İbnu Ebî Tâlib (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana vitirde okuduğum bir dua öğretti. Şöyle ki: "Allahım! Beni hidayet verdiklerinden kıl, âfiyet verdiklerinden eyle, beni, işlerini üzerine aldıkların arasına koy. (Ömür, mal, ilim, v.s.'den) verdiklerini hakkımda mübârek kıl. Vuku’una hükmettiğin şerlerden beni koru. Sen dilediğin hükmü verirsin, kimse seni mahkum edemez. Sen kimin işini üzerine aldıysan o zelîl olmaz. Rabbimiz! Sen münezzehsin, muallâsın!."
(Ebu Dâvud, Salât 340, (1425,1426); Tirmizî, Salat 341, (464); Nesâî, Kıyâmu'l-Leyl, 51, (3, 248)

Hz. Ali (kerremullahi veche) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu vesselâm) vitrinin sonunda şunu okurdu: "Allahım! Senin gadabından rızana sığınırım, cezândan affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Sana (lâyık olduğun) senâyı saymaya gücüm yetmez. Sen, kendini senâ ettiğin gibisin!."
(Ebu Dâvud, Salât 340, (1427); Tirmizî, Da'avât 123, (3561); Nesâî, Kıyâmu'l-Leyl 51, (3, 248-249)

Hz. Câbir (radıyallâhu anh) demiştir ki, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "En efdal namaz, kunutu uzun olandır." Buyurdu.
(Müslim, Musâfirîn 164, (756); Tirmizî, Salât 285, (387); Kütübüssitte7300)
Resim
Cevapla

“Namaz” sayfasına dön