BİLirler

Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

BİLirler

Mesaj gönderen nur-ye »

Aziz CÂNLarım şimdi size şöyle bir o günlerden bir şiir okumak istiyorum tabiiki şiiri çok severim.. ve ben hiç kimse için şiir yazmadım.. ve eskiden hiç umurumda bile değildi başkası başka diye bir mefhum yokttu. 1986 ların şiiri bu..

BİLİRLER!.…Resim

Tevhiddir Erenler Hak Âşık tacı
İnkârı İkrârda vuslat mi’racı
Diri Kâbe’sinde Olanlar Hacı
Erenleri Ehl-i Beyt ERi bilirler..…

Resim

Sevdân ne seherde bîçâre bülbül
Bir demet sûret mi öttüğün al gül
Hayy İsmin hâlinde Kâbedir gönül
El seni ->et - kemik - deri bilirler..…

Resim

Nedir sâbâ-Bekis? Nedir karınca?
Gönül gözün açar Aşk uyarınca
Dostun kapısına garib varınca
Süleyman Ordusun çeri bilirler..…

Resim

Her zaman-her hâlde-her yerde tevhid
İlahî Devâdır ->her derde tevhid
Hâl Ehlin her şeyi seherde tevhid
->Âşıklar gözünün feri bilirler…

Resim

Âşıklar MERKEZe mekan tutmuşlar
Benlik MUHİTinde Aklı uyutmuşlar
Çözemez esrârın AŞKı unutmuşlar
->İLERİ BİLirler!. ->GERİ BİLirler!.…

Resim

Cehâlette Celâl zuhru Cehennem
Kemâlât Cemâlde tecellî hemdem
Özümü gizleyen her şeydir perdem
Hâl Ehli -> “hicabdan beri” bilirler..…

Resim

BİR Anda bin mevsim Dost gördüğümü
Yağmaya vermişim İhvanî ömrümü
Ehl-i Hâle sorsan garib gönlümü
Aşk-ı MuhaMMedin yeri bilirler!..…


16.01.96 08:12 antlya..


وَلِلّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ فَأَيْنَمَا تُوَلُّواْ فَثَمَّ وَجْهُ اللّهِ إِنَّ اللّهَ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
Resim---"Ve lillâhi’l- meşriku ve’l- magribu fe eynemâ tuvellû fe semme vechullâh (vechullâhi) innallâhe vâsiun alîm (alîmun).: Ve doğu da Allah’ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz dönün, Allah’ın Vechi (Zat’ı) işte oradadır. Muhakkak ki Allah Vâsi’dir (rahmeti ve lutfu geniştir, herşeyi ilmi ile kuşatandır).(Bakara 2/115)

ÖZün, Heyulâsı/Zihinde tasarlanan korkunç hayal, Şe'ÂNuLLAHa uysun.

Derd ->Devâ, sana engel olmasın. HAKKa müteveccih idim, arızalandım deme! Derde müteveccih ol derhâl!. Yine HAKKın Vechi var.

Ârif tenbihlidir ki, hep böyle yaşaya, HAKKa müteveccih iken, HAKKla Hazır iken ruhu kabz ola!. Huzurdan Huzura yürüye! İnşâe ALLAHu TeÂLÂ..

Tevhiddir Erenler Hak Âşık tacı
İnkârı İkrârda vuslat mi’racı
Diri Kâbe’ sinde Olanlar Hacı
Erenleri>Ehl-i Beyt ERi bilirler..…


Erenler, Ehl-i Tevhiddir.. Hakk aşık tacı, hakk aşığın başındaki tac, Hakka erenlerin tacıdır neden?.çünkü onların inkarı ikrarda vuslat bulmuş, mi’rac etmiştir.. ilâhesi, illâ ALLAH-ta mi’rac etmiştir. ilâhesi, illâ ALLAH-a rucû’ etmiştir.. eşyadan ZATa geçmiştir.. bilmezken yaşar hale geçmiştir.. elinde tuttuğu bilgisayarının elektriğe ne kadar Muhtaç, mecbur ve onu kullanmaya memur ve mahkum olduğunu anlamıştır.. ve âletlerle uğraşmaktan vaz geçmiştir.. doğrudan doğruya Merkeze-Keban’a gelmiştir.. hepsini dirilten ya da hepsini söndürüveren Keban “merhaba” demiştir.. Diri Kâbesinde olanlar hacı… Bakın MuhaMMedi Melâmette enterkollekte BİZlik ve BİRlik vardır.. herkes, zaman ve mekan içerisinde kaderi kadar.. kadarı kadar alır.. 1996 olmuş, 2006 olmuş, şu olmuş, bu olmuş olmaz.. bu 1. ayın 16sı 1996 sabah saat 08:12 de yazılan bir şiirdir hiçbir şey değişmez.. bir harfine dokunulmamıştır.. ne diyor “Diri Kâbesinde olanlar hacı”.. nerde Diri Kâbesi?. aklı olan her insÂN kendinden hacı nasıl oluyormuş bir insÂN.. onu anlattım ya işte, daire ile ok la şununla bununla “şah damarından yakın olan”a “esselâmü aleyküm ve aleykümesselâm..
esselâmü aleyküm, ALLAHtan RABBından razı oluş.. “ve aleykümesselâm bende senden razıyım buyur dâru’s- selâma!” deyiştir.. işte budur Diri Kâbesinde hacı olanlar..
Erenleri ehl-i beyt eri bilirler”.. hakk erenleri bunlar ehl-i beytin eri bilirler.. onun bunun şunun kendinin değil.. teşekkür ederim kablo Keban’dan buraya kadar her zerresi gelen tel teşekkür ederim sana, benden şükran.. bu bir erdemdir, bu bir insÂNlıktır, bu Müslümanlıktır, bu kulluktur ve sultanlıktır.. haddini biliştir, kendini BİLiştir, yolu BULuştur yol başıyla OLuştur ve hakkı fiilen YAŞAyıştır ve’s- SeLÂMm..
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: BİLirler

Mesaj gönderen nur-ye »

Sevdân Ne Seherde Bîçâre BüLbüL
Bir Demet Sûret mi Öttüğün AL GüL
Hayy İsmin HâLinde Kâbedir GönüL
EL Seni ->Et ->Kemik ->Deri BiLirLer!.

…
Sen nasıl bir kuşsun ki, hâlin hâlimce senin bu seherde nedir derdin ki, çaresiz gibi gözüken derdin bu.. seni derde salan bir demet sûret mi peşinde öttüğün al gül, şekil mi sadece yoksa el HaYy celle celâlihu isminin hâlinde HÂL, Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemin AKVÂLine-Sözlerine tatmin olmak AHVÂLi-fiillerine inanmak, hulûkunda-ahlâkında olmak ve HÂLini YAŞAmak!.

HÂL nedir?. Lutfullahın bizde hayr olarak işlenmesidir HÂL, ahlâktan sonraki HUY gibidir ki, o değişmez artık.. O adam artık MuhaMMedîdir karşedim!. Akdenize atılmış ve erimiş yok olmuş buz gibidir..
Ancak RABBu’l- âlemin bilir bunun kim olduğunu!. Kimse bir şey yapamaz, ne ayıra bilir ne gayıra bilir “AKDENİZ” OLmuş OLur.
El HaYy celle celâlihu isminin hâlinde KÂBEdir gönül..
Hangi gönül?. Kendi HAYyını-DİRİliğini gerçekten BİLip-BULup-OLup-YAŞAyan HAYy olan.. Elbette, CÂN, CÂNÂN CERYÂNına BAĞLanmışsa, Mutlak el HAYy olan RABBısından almışsa, odur DİRİ KÂBE sadece..
Haaa seni et kemik bilecek.. zâten bakacak et kemik deri!.
Ne gönlünden bahsediyorsun, ne RABBısından bahsediyorsun!. Firavun gibidir o..

فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَى
Resim---Fe kâle ene rabbukumul a’lâ. Dedi ki: "Sizin en yüce Rabbiniz benim." (Naziât 79/24)

Ena rabbikum âlâ” diyen nefistir.
“Ben sizin yüce rabbınızım” diyen Firavunun nefsidir..

Nedir Sâbâ-Bekis? Nedir Karınca
GönüL Gözün Açar >Aşk Uyarınca
Dostun Kapısı-na ->Garib Varınca
SüLeyman Ordusun ->Çeri BiLirLer!.

…
Kur’ÂN-ı Kerîmde Sâbâ Melikesi Belkıs.. Meşhur Belkıs nedir?. Karınca gönül gözün açar aşk uyarınca.. bunlar dostun kapısına garib varınca Süleyman ordusunun çeri bilirler.. işte dostun kapısına boynu bükük vardı mı, bütün kâinât: “Süleyman aleyhisselâmın çeri-askeri geldi” derler..
Bu böyledir Kâbeye gidersiniz bir milyon kişi var.. İstediğiniz kadar çaptan düşük olun, istediğiniz kılık kıyafette olun, alnınızın çatında Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemin şeref ışığı varsa SİZi, uyanıkların tümü görecektir görür!.Ve ne derler “Süleyman’ın çeri geldi!.” Derler. “İçeri girdi!” derler..
Uyuyanlar niye göremezler?.
Uyudukları için, sarhoşlar ayık olmadıkları için!. bu kötü mü?. Yokkk, onlarda bizden hasbî hizmet beklemekteler ki, uyandırılmaya ve ayık olmaya MUHTAÇ-lar, biz de MECBUR-uz yapmaya eğer uyanıksak ME’MUR-uz ve MAHKUM-uz bu göreve.. Onlar uyandırılmaya, ayıkdırılmaya MUHTAÇken biz üç kere sorumluyuz; bir kere uyudular kurtuldular.. biz ise, uyandıramadığımız için MECBURiyetten ME’MURiyetten ve MAHKUMiyetten sorguya çekiliriz!.
Kolay değildir Süleyman Ordusunda askeri olmak!
Kolay değildir EhL-i Beyt aleyhumusselâmi KervÂNında KITMİRlik!
Kolay değildir bunlar!.
Kendi Ham NEFSinin keyfinde olanlar KITMİR-liği, sokak soytarılığı sanır, sokak köpekliği sanır ne yazık!.
Hayatsa, hiç afetmez, SüNNetuLLAH hiç afvetmez hiç ve kurallarını işletir..
Bir ana, yeni doğurduğu çocuğu balkona koyar, dondurur ve öldürür ancak, ALLAH celle celâlehu Tercik Yakasına yapışır: “Merhametsiz” diye!.
Yoksa, ALLAH celle celâlihu, er Rahmânu’r- Rahîmdir ki, yedinci kattan düşen çocuk lastik top gibi yere düşüyor..ben de izledim hiçbir şey olmamıştır..
ALLAH celle celâlehu yapacağını yapar o başka şey.. ama, KULLuk imtihanda öyle değildir!.

Her Zaman-Her HâLde-Her Yerde Tevhid
->İLahî Devâdır ->Her Derde Tevhid
HâL EhLin Her Şeyi Seherde Tevhid
ÂşıkLar Gözünün Feri BiLirLer!.


Böyle bir şeydir ki, âşıkların gözünün feridir bu tevhid.. tevhid içer, tevhid yer, tevhid görür “İlâhe İllâ ALLaH”dan başka bu MuhaMMedi Melâmette bir şey arayış değildir.. Bir şey yoktur ki, arasın çünkü RABBu’l- Âlemin bir şey değildir..

ÂşıkLar Merkeze Mekan TutmuşLar
BenLik Muhitinde AkLı UyutmuşLar
Çözemez Esrârın Aşkı UnutmuşLar
İLERİ BiLirLer GERİ BiLirLer!.

…
Aşıklar MERKEZe mekÂN tutmuşlar buyurun.. emin olun ki bu şiirleri ben de biliyorsunuz ki belki 20 yıldır okumamışımdır.. imkanım ve zamanım yoktu ama, “ben yazmışım, sen yazmışsın” onu İKİLİKte kalanlar söyler.. bunu BİZ yazmışız BİZden BİZe okuruz, BİZden BİZe yazarız, BİZden BİZeyiz.. “Ayrı olanlar gerçekten kötü” demiyorum, tekemmül etmeleri gerekir, ham meyve gibidirler, portakal çağlası gibi zehir zıkkımdır, zaman lâzım, imkan lâzım ki, bal-baklava olan bir portakal olsunlar!.
Bunu bu bakımdan söylüyorum.. bakın “ÂşıkLar Merkeze Mekan TutmuşLarneredeydi bunlar?. Çemberde-MUHİTteydi.. Nasıl toplanmışlar MERKEZe.. Dışa dönük yüzlerini Vechullaha çevirmişler, ÖZe çevirmişler, MERKEZe çevirmişler.. MUHİTten MERKEZe geçmişler, mekÂN tutmuşlar.. Kâinât dönerken onlar dönmüyorlar. Çünkü dönmeyen NOKTAya geçmişler, MERKEZe oturmuşlar.. Bütün sistem sonsuz bir hızla dönerken onlar dönmüyor ki, dönmeyen yerdeler..

Bir demet sûretle örttüğün “BenLik Muhitinde AkLı UyutmuşLar”, akılları durdurmazdı onları dışarıya dönüktü ama.. O MUHİTte aklı uyutmuşlardan kasıt, aklı uyumuş; “Çözemez Esrârın Aşkı UnutmuşLar” ileri bilirler, geri bilirler bu esrarı bu sırrı aşkı unutanlar asla çözemeyecekler.. çünkü onlar ileri geri biliyorlar da, Hâlâ ileri mi geri mi diyorlar.. Ne MERKEZinden bahsediyorsun!. Bir tekerleğin, arabanın tekerleğinin 1000 km/saat hızla bir uçak tekerleğini düşünün 1000 km/saat hızla dönerken o tekerleğin göbeğinde bir yer vardır yâni aksının göbeğinde ki, asla dönmez, dönemez çünkü başkası yok ki içerde onun etrafında dönsün!. o teker onun etrafında döner.. MERKEZinde bir tane teorik olarak NOKTA vardır ki o, dönemez dönmesi için bir başkası olsun etrafında dönsün.. O, tavaf yapamaz ki, tavaf ona yapılır.. Burada MUHİTten MERKEZe yaklaştıkça dışardaki bin tur atarken içerdeki bir tur dâhi atmaz..

Onun için gerçek MuhaMMedî KâmiL.. gerçek MuhaMMedî KâmiL kim? MuhaMMedî ÂLim kim? MuhaMMedî Ârif kim?.
Nerelerde öyle olurlar?. Bu bir bayram mitinği midir? nümayiş midir?.
Hayır hayır bu bir OLUŞumdur..
KÛN fe yeKÛNu BİLmek BULmak OLmak ve FİİLen YAŞAmak İŞİdir işte bu.. Yoksa hâlâ ilerisi gerisi olanın işi değildir!.

CehâLette >CeLâL Zuhru Cehennem
KemâLât CemâLde TeceLLî Hemdem
Özümü GizLeyen Herşeydir >Perdem
-->HâL EhLi ->Hicabdan Beri BiLirLer!.

…
CehâLette >CeLâL Zuhru Cehennem
Kemâlât, Cemâlde tecellî hemdem bu Celâl zuhurundan ibârettir.. cehâlette kalıp, cehennem el Celâl esmâsının zuhurudur.. eğer kişi cehâlette kalırsa bu bir tecellîdir ama.. KemâLât CemâLde TeceLLî Hemdem..
Kemâl, öyle değildir tecellî ediverdi mi MuhaMMedi MuhaBBetten MuhaMMedi Cennet doğuverir, el ÂN şu ÂNda doğar..
Cehennem hemen doğmaz..
Rıza bir saniye de doğar ve bir saniyede kellesini veriverirsiniz baka kalırsınız ve bir saniye de alnının çatından kurşunu yer şehid olur..
Ama câhil bin yıl kaçar cehâlette celâl zuhru cehennem kemâlet cemâlde tecellî hemdem..
Özümü GizLeyen Herşeydir >Perdem
ÖZümü gizleyen her şeyim perdem.. beni özümü gizleyen her şeydir perdem herşey..
-->HâL EhLi ->Hicabdan Beri BiLirLer!.hall ehli ne yapıyormuş hall ehli?. Diyorlar ki perdesiz olur ER OLan.. nerede olur?.MERKEZde olur.. kim var merkezde?. şahdamarı var.. kimmiş o?. Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem.. AKRABA-yakınım diyen Rasûlullah SALLem ve ÖZünde RABBımız teÂLÂ, var eden O, ilk RESMi halk eden RESSAM demek istiyorum..
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: BİLirler

Mesaj gönderen nur-ye »

BİR Anda Bin Mevsim Dost Gördüğümü
Yağmaya Vermişim İhvÂNi Ömrümü
EhL-i HâLe Sorsan Garib GönLümü
Aşk-ı MuhaMMedin Yeri BiLirLer!..


Bir ÂNda DOSTu gördüm mü, bensanki bin mevsimi bir ÂNda görürüm diyor!. Ömrümü yağmaya verdim, artık kaç yıl olursa olsun!. Ben EhL-i HâLe: “Bu garib gönlümün işi nedir?” desem böyle olsamda böyle dorsam ne derler!.
Vallâhi “AŞK-ı MuhaMMedin Yeri” derler!. Neden?.Neden olacak, kendi habli’l- veridini BİLenler Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemi BULmuştur OLmuştur ve YAŞIyor demektir.. “Ben mi? Sen mi?” diyen, ben isem de ahmağın tekiyim.. O dâiredeki dışarı oklarımın antipotunu, bu taraflarını bulmam lâzım.. “ İlâhe” oklarımın yarısı bu tarafta kalmış.. “İLLa ALLaH” ile onları iki yönlü yapmalıyım.. Onun için bizim TEVHİDimiz “ İlâheAKLı ile “İLLâ ALLaHNAKLinin doğurduğu bir çocuktur. “Şehâdet”tir diyorum ki, zaman zaman korkuyorum insÂNlardan, hamlıklardan, anlayışsızlıklardan.. “Demesem de” demiyorum kimsenin demediğini.. O yandan bu yandan kıvırdığını ÂRİF olan anlar.. Şu, bu gibi.. Halbuki biz MuhaMMedî MeLÂMet yapmaktayız, yapmaya çalışmaktayız.. İnsÂNların artık tuzaklarla, şu bu oyunlarla, şununla bununla geçecek vakti yok.. Hiç değilse bakınız bir evde kırk kişi yatsa uyusalar, ev yansa üç yaşındaki bir kız çocuğu uyanık olsa anne babasının saçını yolar “ev yanıyor” diye.. o kırk kişi karanlık zom uykudayken, uyanan bir çocuk alevi gördüğü için “ev yanıyor” diye saçlarını yolar uyansınlar diye.. Uyanıklık bu kadar önemlidir.. Üç yaşında beş yaşında olmuş fark etmez!. Uyanık mı değil mi onu söyle!. Seksen yaşındaki allâme-yi cihan uyuyor ya, yanacaklar ya!. MuhaMMedî Şûurdan bahsediyorum, MuhaMMedî NûRdan bahsediyorum.. Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemin ŞÛURundan, NURundan, SÜRÛRundan Ve ONURundan bahsediyorum.. Onursuzlar, O-NÛR-suzdur.. O-NÛR u bilmeyenler onursuzdur.. O’nun şehâdetine eremeyenler şerefsizdir.. Hangi şereften bahsediyorsun?.
Şehâdet Şeref nedir?. Ref ediş, Şûura geçiştir.. Ref ref nedir?.
İçindeki RABBı buluştur.. Nerden çıkıyor bunlar?.Ne tarafa dönerseniz HAKk’ın vechi hakikatı zâhirdir..

وَلِلّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ فَأَيْنَمَا تُوَلُّواْ فَثَمَّ وَجْهُ اللّهِ إِنَّ اللّهَ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
Resim---"Ve lillâhil meşriku ve’l- magribu fe eynemâ tuvellû fe semme vechullâh (vechullâhi) innallâhe vâsiun alîm (alîmun).: Ve doğu da Allah’ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz dönün, Allah’ın Vechi (Zât’ı) işte oradadır. Muhakkak ki Allah Vâsi’dir (rahmeti ve lutfu geniştir, her şeyi ilmi ile kuşatandır).(Bakara 2/115)

İşte burdan çıkıyor mesele!.
O zaman aman insÂNın ÖZündeki ÖZet veche çıkmalı.. Heyula diye bir kelime vardır Arapçada..
Heyula: Zihinde tasarlanan korkunç hayal. Gösteriş ve iriliği olduğu halde hiçbir te'siri ve değeri olmayan şeydir..
İnsÂNın kendi aklının kendi yaratmaya çalıştığı kendince bir şeyler yaparak dünya işleri için mükemmel olan, fakat sahasının dışındaki naklî işlerdeyse muhakkak bir yere çarpacağı yok olacağı kesin ki, aslında kendisinin Nakilsiz ham aklının tasarladığı korkunç hayallerdir heyula..
Aslında bu, gece karanlığından korkma hobileri olanlar gibi.. Öyle bir şey yok aslında..
Benim bir şoförüm vardı Süleyman isminde, çok değerli bir insÂNdı ama yılan korkusu vardı.. Kaç kere kaza atlatmışızdır.. Ormandan geçerken yerde bir dal parçası görse yılan sanıp, arabayla giderken 70-80 km. hızla nereye gideceğini bilemez.. Yâni yılana da rastlayabilirsin.. Arabanın içindeyiz.. Yılanı ez geç!. Yok onu görmesi yetiyor.. Çünkü onun içinde heyula var, kafasının içinde..

Yâni ötekiler, batı felsefecileri ne diyorlardı “heyulâ”ya “gerçeğin gölgesi” diyorlardı, doğru mu?. Kısmen doğru.. Ne zaman doğru olur bu?.ŞeÂNuLLaH nedir anlarsa.. RABBu'l-âlemini TANIdığında.. İşte o zaman “haa tamam benim ayrıca olmama gerek yok, zâten BİZ BİR-İZ.. yâni BİZ ki NAHNU..

Bunu anlatmak bunun içinde, dert devâ olmaz!. Dert ayrılıktan doğar HAKk’a mütevecih isem, dert ne devâ ne, dışarı ne içeri ne, muhit ve merkez ne?.
Onun için MuhaMMedî Ârifler tembihlidir ki, kendilerini öğreten ve eğitenlerce hep böyle yaşayın HAKk’a müteveccih, içini hakka dönmüş olarak..

İyi hocam da, çemberdeki noktaya iki yön verdiniz hem içeriye bakıyor ok hem dışarı bakıyor!. Bir de merkeze götürdünüz dayadınız.. HAKk’la hazır iken Merkezde.. Halkla ayrı işler Muhitte..
Gerçek MuhaMMedî Ârifler, HÂLde iken, huzurda iken, RUHu kabz olursa huzurdan huzura çıkar yüreği inşeALLAH!.
Zâten HIZIR, huzurda hazır olan değil mi?.
ALLAHu zü’L- CeLÂL, RABBu’l- âlemin; her zaman her halde ve her yerde HAZIR ve NAZIRdır.. Ben ise, hazır ve nazır mıyım? radiyeten miyim? merdiyeten kesinlikle mutlak olan O..


Resim
Resim
Cevapla

“►Kul İhvÂNi ŞiiR ve ZeVK ŞeRH'leri◄” sayfasına dön