PİRİ REİS VE DÜNYA HARİTASI

Cevapla
Kullanıcı avatarı
dedekorkut1
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 208
Kayıt: 18 Ara 2007, 02:00

PİRİ REİS VE DÜNYA HARİTASI

Mesaj gönderen dedekorkut1 »

Resim

PİRİ REİS VE DÜNYA HARİTASI

ALPEREN GÜRBÜZER

Kim derdi ki bir gün Karamanlı bir aile evladı Ahmet Muhyiddin Piri’nin ailesi Fatih Sultan Mehmed’in talimatı doğrultusunda İstanbul’a göç ettirilip ve o aileden Karamanlı Hacı Mehmet’ten dünyaya gelen bir oğul denizcilikte adından söz ettirecek. Malum o oğul Piri Reis’den başkası değildir. Demek ki; köken olarak kara ikliminde yetişmiş bir aileden deniz iklimine geçişle birlikte reis olunabiliyormuş.
Maalesef yeterince Osmanlı’yı tanımıyoruz. Zaten tanısaydık 600 yıllık tarihi boyunca ortaya koyduğu bilgiler bugünümüzü hazırlayan bilgi donanımı olduğunu anlayabilirmişiz. Hatta bugünkü küreselleşme veya globalleşme rüzgârının arka planında yer alan ışık kaynağının Osmanlı olduğunu fark edebilirdik pekâlâ. Anlaşılan küreselleşme gerçeği yeni keşfedilmiş değil, bize ait patent zaten. Nasıl mı? İşte Osmanlının nizamı âlem uğruna üç kıtada hükmetmesi bir tür küreselleşme harekâtıdır. Öyle ki; nizam-ı âlem sınırların ötesini aşan bir ülküdür. Zira Piri Reisin amiralliğe giden yolda ilk işe koyuluşu korsanlıktan başlayıp Atlantis ötesine uzanışı bunu teyit ediyor. Ne var ki; bugünkü genç kuşağımız ne böyle bir ülkünün varlığından, ne de Piri Reis’in haritalarından haberdarlığı vardır. Kaldı ki haberdar olsalar bile yeteri kadar bilgilendirilmemişlerdir. Bu yüzden yeni nesil bize ait her keşif veya bilgileri uzaydan gelenler yaptılar diye algılamıştır. Belli ki; Osmanlı göz ardı edilmiş hep. Baksanıza o kadar duyarsız kalınmış ki; Kristof Kolomb’un haritasıyla neredeyse bire bir örtüştüğü tahmin edilen Piri Reis’in 1513 tarih itibariyle çizdiği harita her ne olduysa ortadan kaybolabiliyor. Neyse ki geçte olsa haritanın diğer bölümleri parçalanmış halde bulunup, insanlık bu önemli kaynakla yüzleşebilmiştir.
Piri Reis hatıralarından hareketle; denizciliği amcası Kemal Reis’in yanında öğrendiğini, amcasının kölesi Rodrigo ile birlikte Antilya denilen bugünkü Amerika kıtasına gittiklerini anlıyoruz. Keza kölenin Kristof Kolomb’la birlikte buralara kadar geldiğini anlıyoruz. Yine bir tarihçi bu bilgiye ilaveten; Columbus’un buralara geliş gayesinin Amerika'dan getirilecek altınlarla haçlı seferlerine finansman sağlamak olduğunu dile getirmiştir. İlginçtir Kristof Kolomb kıtaya ilk kez ayak bastığında Hindistan’a geldiğini sanmış, ama bir süre sonra buranın Amerika olduğunu klavuzu Rodrigo vesilesiyle keşfedip haritasını çıkaracaktır. Hiç kuşkusuz bunda en büyük pay sahibi Osmanlı deniz kuvvetlerine mensup Rodrigo’ya aittir. Kendisi köle olmanın ötesinde hem usta bir tayfa, hem de iyi bir haritacıdır. Tabii onun o sıralar Müslüman olduğunu sadece Christopher Columbus (Kristof Kolomb) biliyordu. İşte bu noktada Kristof Kolomb’un haritası önem kazanacak, ama bu konuda Dr. Charcot “Colomb Vu Par Un Marin” adlı eserinde Kolomb’un kitabından aktarmalar yaptıktan sonra en son şu kanaate varıyor: Amerikanın keşfi Kolomb’a ait değil Müslüman denizcilere aittir! Evet, işin hakkını teslim etmek gerekirse bu ifadeler her şeyi izah etmeye yetiyor artıyor da.
Hele söz konusu kıtaya ayak basmaya dur, elbet gerisi gelecektir. Nitekim Kristof Kolomb’dan sonra kıtaya dört kez ayak basıp adından söz ettiren sıradaki isim Amerigo Vespucci olacaktır. Öyle ki; Vespucci buraya ilk adım attığında gördüğü manzara karşısında etkilenmiş olsa gerek ki; kıtayı Yenidünya anlamına gelen Mundus Novus adıyla anacaktır. Akabinde Alman haritacı Martin Waldsee Müller ise büyük bir vefa örneği gösterip Vespucci’nin adını verecektir, yani ismiyle müsemma Amerigo… Ancak oradakilere bu ismi bir türlü kabullenmeyecektir. Çünkü Amerikan ihtilalcılar kendi ülkelerini Birleşmiş Müstemlekeler (UNİTED COLONİES) olarak isimlendirmişlerdi, ama karşıt grupların ‘Kuzey Amerika Birleşik Devletleri’ tanımları daha ağır basmış olacak ki, daha sonrasında Thomas Paine bu tanımlamadan sadece Kuzey kelimesini çıkarıp ABD adını zihinlere yerleştirecektir. Derken ABD ismi kalıcılık kazanır. Kelimenin tam anlamıyla Columbus’un Antilya’sı, Vespucci’nin Mundus Novus’u, Martin Waldsee Müller'in Amerika'sı, Thomas Paine ile birlikte en nihayet ABD olur.
Tabii ki ABD hangi isimle anılırsa anılsın, bizim için Piri Reisi anmak daha bir önem arz edecektir. Çünkü o bizim rüzgâra göğsünü gere gere maviye gönül vermiş deniz fenerimizdir. Madem öyle “vira vira bismillah” anmaya devam edelim. Malum, Piri Reis önceleri korsanlık yaparmış. İyi ki de korsanlık yapmış. Zira O, Kitab-ı Bahriye adlı eserinde; Kristof Kolomb’un çizdiği haritayı esir aldıkları bir denizci sayesinde ele geçirdiğini, bu haritadan yararlanarak bir dünya haritası çizdiğini anlatır. Ayrıca Piri Reisin hatıralarından anladığımız kadarıyla bu kıtaya Amerika denilmeden önce Antilya denilmekteymiş. İşte böyle hatıralara sahip bir deha dikkat çekmiş olacak ki; Osmanlı Padişahı II. Bayezid’in daveti sonucu korsanlığı bırakıp, Osmanlı’nın hizmetine amade olacaktır. Bu arada amcası Kemal Reis’in ölümü üzerine 1513 yılında Avrupa ve Afrika’nın batı kıyı şeridini ve Güney Amerika’nın doğu şeridini gösteren dünya haritasını Yavuz Sultan Selim’e sunmayı da ihmal etmez. Keza 1526 yılında şu meşhur Kitab-ı Bahriye adlı eserinin yanı sıra 1528’de Kuzey Amerika Haritasını tamamlayıp Kanuni Sultan Süleyman’a takdim edip büyük takdir toplayacaktır. Elbette ki; onun bu çıkışı birçok hizmet alanında terfi etmesine yetecektir. Derken Piri Reis'in Osmanlı donanmasında en son görevi Mısır kaptanlığı olmuştur. Ne var ki; birtakım nedenlerden dolayı, hizmette kusur eylediği gerekçesiyle idam edilecektir.
Elbette ki Piri Reisimiz her fani gibi bu dünyadan göç etse de, gözünü kapadığı dünyanın haritasını miras bırakmakla ışığın battığı yerden yeniden doğacaktır. Kelimenin tam anlamıyla O, Osmanlıdan Türkiye Cumhuriyetine geçişte gün yüzüne çıkan o müthiş mirasıyla adından söz ettirmekle gönül tahtında ebediyet kazanacaktır. Yani 1929 tarihi itibariyle Topkapı Sarayı müze haline getirilirken, onarım çalışmaları esnasında Milli Müzeler Müdürü Halil Edhem Eldem’in gözü bir anda Topkapı Sarayı arşivinde saklı bulunan deve derisine işlenmiş tomar evraka takılır. Hemen eline alıp açtığında sağ yanı kopmuş halde Piri Reis haritasına hayretler içerisinde seyre dalar. Tabii seyre daldıkça incelemeye koyulur, ama işin içinden çıkamaz. Nasıl çıksın ki, bir kere Osmanlı’yı kim yeterince bilmiş ki, o da bilsin. Hatta buna hafızası yitirilmiş tüm tarihçilerde dâhildir. Anlaşılan işin içinden çıkamamak sadece ona has bir durum değil, neredeyse bu tip bilgilerden bilerek veya bilmeyerek yoksun bırakılmış tüm genç nesil de muzdariptir.
Her şeye rağmen paha biçilmez bu kıymet kendini ele verecektir. Şöyle ki; Piri Reisin ilk haritasının kayıp parçalarının aranması sırasında bu sefer, ceylan derisine işlenmiş ikinci bir harita daha bulunur. Belli ki; bulunan bu harita Piri Reis tarafından birinci haritanın yeniden gözden geçirilip güncelleştirmiş halidir. Dahası bu ikinci harita birincisinden daha günümüz verilerine yakın çizilmiş gözüküyor. Hatta Amerika kıyılarının daha isabetli çizilmesi söz konusudur. Gel de böyle bir çizim karşısında hayretler içerisinde kalma. Zaten görenler kendilerini bir harita karşısında değil, sanki devasa bir ansiklopedi karşısında olduğunu sanır. Nitekim haritada orada yaşayan tüm hayvanlardan tutunda yetişen tüm bitkilere kadar birtakım bilgilerle donatılmıştır. Bundan daha mühimi haritada hem kuzey hem de güneyi içine alan Amerika kıtası da yer almaktadır. Bir iddiaya göre Antartika kıtası ve onun üzerindeki dağları da kapsamaktadır.
Velhasıl; Piri Reis’siz dünya haritasından bahsetmek Osmanlı gerçeğini gizlemek anlamına gelir ki, bu durum tarihimizle yüzleşmekten kaçınmak demektir. O halde siz siz olun pusulasız okyanus ötesi enginlere yelken açmayasınız. Dahası Piri Reisin pusulasıyla yelken açın ki; âlem nizam bulsun.
Vesselam.
[/size]
En son dedekorkut1 tarafından 01 Şub 2015, 15:54 tarihinde düzenlendi, toplamda 3 kere düzenlendi.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »


Değerli alperen can,

Bu güzel katılımlarınız ve hizmetlerinizden Hakk cc razı olsun..

Bu Koca Resimiz de o insafsız şuûrsuzluğun kurbanlarından birisi oldu, ne yazık ki sonuncusu da olmadı..
Ruhu Şâd olsun, rahmetler diler fatihalar okuruz...


Piri Reis'in Osmanlı donanmasında yaptığı son görev, acı olaylarla biten Mısır Kaptanlığı'dır.
1552'de çıktığı ikinci seferin son durağı Basra'da, tamire ve dinlenmeye muhtaç donanmayı bırakıp ganimet yüklü üç gemi ile Mısır'a döndüğü için, burada hapsedildi.
Donanmayı Basra'da bırakması, Basra valisi Kubat Paşa'ya ganimetten istediği haracı vermemesi, Mısır Beylerbeyi Mehmet Paşa'nın politik hırsı yüzünden 1554'te hizmette kusurla suçlandı ve idam edildi.
Ne var ki O, yarattığı evrensel boyuttaki eserleri olan, iki dünya haritası ve çağdaş denizciliğin ilk önemli yapıtlarından birisi sayılan Kitab-ı Bahriye ile günümüzde de hâlen yaşamaktadır...

Öldüğünde 80 yaşının üzerinde olan Piri Reis'in terekesine devletçe el konuldu.


Ama vatanını ve milletini seven Türk Çoocuklarının yüreklerindeki sevgisi ve minnet duygusu hür ve özgür şükür!..
En son kulihvani tarafından 17 Şub 2008, 20:07 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

DEĞERLİ dedekorkut1,

KIYMETLİ HOCAMIN da katkıda bulunduğu PİRİ REİS için hazırladığınız yazıyı ilgiyle okudum...

Ellerinize sağlık..


Konuya bende katkıda bulunmak isterim..




.....................................

"Piri Reis XVI. yy'da en büyük coğrafya bilgini kabul edilmektedir. Büyük eseri 'Kitab-ı Buhriyye (Denizcilik Kitabı) ', yüzlerce harita ve kroki ile zenginleştirilmiştir.

Piri Reis'in kendi eliyle Ceylan Derisine çizdiği 'Amerika Haritası', ilk eseri kadar, belki daha da fazla ünlüdür. Orjinali Topkapı Sarayı'nda olan bu harita, bir Atlas Okyanusu haritasıdır ve kendi eliyle çizdiği atlastan günümüze kalan sadece bir paftasıdır.

1528 tarihli ikinci haritada Piri Reis, Amerika ve Atlas Okyanusu'nun Avrupa ve Afrika kıyılarını, adalarını, ülkelerini, Amerika ve Afrika'da insan girmemiş çok yere Türkçe isimler vererek göstermiştir.

Piri Reis'in haritaları bilim adamları arasında tartışmalara neden olmuştur. Bu kadar mükemmel haritaların, o dönemin bilgisiyle nasıl çizilebildiği konusunda bilimsel araştırmalar yapılmıştır. Hatta Eric Von Doniken 'Tanrıların Arabaları' adlı eserinde, uzaydan gelen yaratıkların bu bilgileri Piri Reis'e aktardıklarını, aksi takdirde o tarihlerde kutuplara kadar böyle haritaların çizilemeyeceğini ciddiyetle iddia etmiştir.

http://www.karaman.gov.tr/kultur/izbira ... rireis.htm.

II.Bayezid'in Venedik üzerine sefer hazırlığına girmesi ve Akdeniz'de korsanlık eden bütün levend reislerini Osmanlı donanmasına katılmaya çağırması üzerine Kemal Reis ile birlikte, kıymetli hediyelerle İstanbul'a gelip II.Bayezid'in huzuruna çıktı. Bu tarihten sonra onları Osmanlı donanmasının resmi hizmetlisi olarak görmekteyiz. Piri Reis Kitab-ı Bahriye de bu olayı şöyle anlatır:


'Ki bir gün lütfedip Bayezid Han
Gönderdi bize emr-i ferman
O emrin tarihi bu idi ey can
Buyurmuş ki:Kemal gelsin kapıma
Deniz hizmetleri etsin tapuma
Dokuz yüzde gelip tuttuk vatan
Ki sonra şahın emriyle yapıp seferler
Deniz yüzünde hep bulduk zaferler'


Piri Reis 1495'den 1510 yılına kadar İnebahtı, Moton, Koron, Navarin, Midilli, Rodos gibi Osmanlı deniz seferlerinde gemi reisi ve filo komutanı olarak yer aldı. Sinoplu şair Safai, Fetihname-i İnebahtı ve Moton adlı eserinde, Piri Reis'in Moton Kalesi'nin alışı sırasındaki kahramanlığını övgü dolu sözlerle anlatır:

'Gördü Piri Reis can attı
Kıçtan Candarlı'ya çattı
Korkud'un sancağın çıkardı
Cenk ile iki kafir öldürdü
İrdi iki sipahi pür ahenk
Piri'ye cenginde ola hemrenk.'


http://www.bodrum-bodrum.com/vorteks/de ... rireis.htm.

Haritasının Resmi:
http://www.hkmo.org.tr/haritalar/piri_l.jpg

ayrıca:
http://www.shodb.gov.tr/tarihce/
http://www.arge.com/tr/pirireis.html
http://www.hkmo.org.tr/haritalar/piri_reis.pdf
http://www.denizce.com/pirireis.asp
vb."


(eclemif' den alıntı)




Ve son söz olarak;
Hocamın şu kıymetli sözlerini yeniden aktarmak isterim..

"...Donanmayı Basra'da bırakması, Basra valisi Kubat Paşa'ya ganimetten istediği haracı vermemesi, Mısır Beylerbeyi Mehmet Paşa'nın politik hırsı yüzünden 1554'te hizmette kusurla suçlandı ve idam edildi. .......

Öldüğünde 80 yaşının üzerinde olan Piri Reis'in terekesine devletçe el konuldu.


Ama vatanını ve milletini seven Türk Çoocuklarının yüreklerindeki sevgisi ve minnet duygusu hür ve özgür şükür!.. "



YÜREKLERİMİZDE Kİ SEVGİSİ HÜR VE ÖZGÜR.... ÇOK ŞÜKÜR!!..
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

DEĞERLİ KARDEŞİM,



KIYMETLİ BÜYÜKLERİMİZİ TANITMAYA DEVAM EDİNİZ..


Bu topyekûn tırmanış esnasında, varolan her şeyin, birbirine hizmet için, birbirini geliştirmek için, birbirini bir ileriye taşımak için var olduğu bilinmelidir.....


GEÇMİŞİ HATIRLATARAK BİR İLERİYE TAŞIYORSUNUZ..

BİZ SİZİ TAKİB ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ..

KOLAYLIKLAR DİLERİM.
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen Hakan »

Rahmetle anıyoruz. Dualar ediyoruz.

Ama vatanını ve milletini seven Türk Çocuklarının yüreklerindeki sevgisi ve minnet duygusu hür ve özgür şükür!..

Bilgilerinizden istifade ediyoruz Allah razı olsun...
Resim
Cevapla

“Tarih” sayfasına dön