MÜSLÜMAN TÜRKLERİN İFTİHARI; MUCİT: EL- CEZERÎ

Cevapla
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

MÜSLÜMAN TÜRKLERİN İFTİHARI; MUCİT: EL- CEZERÎ

Mesaj gönderen aNKa »

>>> BUYRUN İZLEYİN: http://www.youtube.com/watch?v=NG0FpRN_mDs

---MÜSLÜMAN TÜRKLERİN İFTİHARI; MUCİT: EL- CEZERÎ---

EL- CEZERÎ 1153 YILINDA CİZREDE DOĞMUŞTUR.
BABASI PİRİNÇ TÜCCARIDIR.
13 YÜZYIL İLK YARISINDA ARTUK HÜKÜMDARI NASİRETTİN HİZMETİNDE DİYARBAKIR'DA YAŞAMIŞTIR.
SARAYIN BAŞ MÜHENDİSİ OLARAK ÇALIŞMIŞTIR.

BİLİM TARİHİNİN MODERN ANLAMDA İLK FİZİKÇİSİ SAYILAN, ROBOT VE BİLGİSAYARLARIN ANA TEMELLERİNİ ATAN BÜYÜK MUCİT EL-CEZERİ'DİR.



"Su ile çalışan saatin üstünde her biri ayrı renkte 24 adet kapı bulunuyor.
Kapıların arkasında öten kuşlar var.
Saat başlarında otomatik bir adam figürü üst kapıdan çıkıp başka bir kapıya gelerek dokunur ve bu kapıdan çıkan kuş kanatlarını çırparak ötmeye başlar.
Aynı anda da saat sayısı kadar madeni bilyeyi ağzından aşağıya bırakır.
Bilyeler madeni bir çanağa düşerek oldukça güçlü ses çıkarır."



İLK MEKANİKÇİ

1153 yılında Cizre'de doğan El-Cezeri, bir pirinç tacirinin oğlu olarak 12. yüzyılın ikinci yarısı ile 13. yüzyılın ilk yarısında Artuk hükümdarlarının hizmetinde Diyarbakır'da yaşadı.
Artuk sarayına 1174'te giren, Nurettin Muhammet (1167), Kutbettin Sökmen (1185) ve Nasirettin Mahmut (1201) dönemlerinde sarayın baş mühendisi olarak çalışan El-Cezeri'nin gerçek adı ise; "Bediu'z-Zaman Ebû'l-İz İsmail bin er-Razaz El-Cezeri"dir.
Tarihte otomatik makinelerle uğraşan ilk mekanikçi olarak bilinen El-Cezeri'nin yaptığı otomatik makineler günümüz mekanik ve sibernetik bilimlerinin temel taşlarını oluşturur.
El-Cezeri günümüz Türkçesine Mekanik Saatlerin Teorisi adıyla çevrilebilecek olan Kitab-ül Camii Beyn-el ilmi vel-amel En Nafi-i fi Sinaat-il hiyel adlı kitabını Diyarbakır Artuk Hükümdarı Nasirettin'in hizmetindeyken yazmış.



RESİMLİ KİTAP OLUŞTURDU

Nasirettin El-Cezeri'nin yaptığı mekanik araçlara hayran olmuş ve bunların unutulup gitmemesi için El-Cezeri'den tasarlayıp yaptığı tüm otomatik makineleri resimleriyle birlikte bir kitapta toplamasını istemiş.
Daha önce hükümdarın babasına ve kardeşine de hizmet etmiş olan El-Cezeri, bu kitabı Nasirettin Mahmud tahta geçtikten sonra, yani 1200'den sonra yazmaya başladı.
Bu yapıtın 16 Ocak 1206 tarihinde tamamlandığı kabul edilmektedir.
El-Cezeri kitabın yazılış sebebini söyle anlatır:

"Ben bu kitabı Artukoğulları'ndan Diyarbekir Hükümdarı Ebü'l Feth Mahmud İbn-i Mehmed İbn-i Karaaslan adına yazdım. Bu değerli hükümdarın babasına ve kardeşine 570 Hicret yılından (Miladi 1174) beri tam 25 yıl hizmet etmiştim. Bir gün onun huzurundaydım ve bana yapmamı emrettiği bazı araçları getirmiştim. Bana ve yapmış olduğum araca baktı, düşünmekte olduğumu sezdi ve gizlediklerimi açığa vurdu ve şöyle dedi:
"Eşsiz araçlar yapmışsın, seni yoran ve kusursuz olarak inşa edilen bu araçlar kaybolup gitmesin. Benim için icat ettiğin bu araçları bir araya toplayan resimli bir kitap yaz."
Onun bu arzusunu yerine getirdim. Kitabımı bir mukaddime, 50 şekil ve 6 bölüm üzerine hazırladım."


KOPYALARDAN BİRİ TOPKAPI'DA


Özgün biçimi kaybolan, dünyanın çeşitli kütüphanelerinde ise sadece 11 kopyası bulunan kitabın kopyalarından biri de halen Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde 3472'de kayıtlı olarak bulunuyor.
Kitap Boston'da 1973 yılında "Al Jazari's Book of Knowledge of Ingenious Mechanical Devices" adıyla İngilizce olarak da basıldı.
Bilginin yaşamı hakkında bildiklerimiz bu kitapta yazılanlardan fazla değil.

Otomasyon ve sibernetik dünyasının baş yapıtlarından birisi olan kitabın dikkat edilmesi gereken özelliklerinden biri de şekillerin sekiz yüzyıl önce boyanmasına karşın renklerin canlılıklarından hiçbir şey kaybetmemiş olmasıdır.



MEZARI CİZRE'DE BULUNUYOR

Kitaptaki bölümler sırasıyla:
su saatleri,
şarap meclislerinde kullanılan otomatik kaplar,
insan ve hayvan şeklindeki makineler,
ibriktarlık rolünü oynayan makine,
hayvan ve insanlı otomatlar,
çeşitli fıskiyeler,
kendi kendine düdük ve saz çalan makineler,
kuyu ve ırmaklardan su çıkaran makineler,
muhtelif saray hizmeti gören makineler,
şifreli kilitler
ve oymacılık.
El-Cezeri tarafından tasarlanan ve yapılan mekanik araçların hemen hepsi su gücü ve çeşitli malzemelerden elde edilen basınçla çalışmaktaydı.

El-Cezeri'nin döneminde İslam'da bir gün 24 eşit saate bölünüp, buna el saat-el müsteviye (eşit saat), ya da gün ve gece ayrı ayrı 12 eşit kısma bölünüp, buna "zamaniye" denirdi.
Zaman hakkındaki bu tanım Avrupa'da ancak 18. yüzyılın sonlarına değin kullanılmıştır.
Bu yapıtlar bilginin eriştiği yüksek düzeyi gösterir.
1233 yılında vefat eden El-Cezeri'nin mezarı Cizre'deki Nuh Peygamber Camii avlusunda gömülüdür.



SU SAATİ

Kitapta yer alan pek çok su saatinin içinde özellikle dakikaların, saatlerin, günlerin ve ayların yanı sıra güneşin ve ayın gökyüzündeki hareketlerini gösteren saat dikkat çekici.
Su ile çalışan saatin üstünde her biri ayrı renkte 24 adet kapı bulunuyor.
Kapıların arkasında öten kuşlar var.
Saat başlarında otomatik bir adam figürü üst kapıdan çıkıp başka bir kapıya gelerek dokunur ve bu kapıdan çıkan kuş kanatların çırparak ötmeye başlar.
Aynı anda da saat sayısı kadar madeni bilyeyi ağzından aşağıya bırakır.
Bilyeler madeni bir çanağa düşerek oldukça güçlü ses çıkarır.
Ayrıca saat başlarında saatin altında bulunan otomat çalgıcılar davul, zil ve düdük çalar.
Gündüz saate bakınca güneşin gökyüzündeki konumunu, gece de renkli camlar üstünde ayın konumunu görmek mümkün.



ABDEST ALMA MAKİNESİ

Otomatik adamın üstünde duran su deposundan sağdaki sütun boyunca gelen su, otomatik adamın elinden geçerek testiye kadar ulaşır.
Bir süre sonra suyla dolan testi ağırlaşarak eğilir ve hükümdarın abdest alacağı havuza dökülür.
Ayrıca testide suyun yükselmesiyle sıkışan hava tavuskuşunun ötmesini sağlar.
Hafifleyen testi tekrar eski yerine döner.
Bu işlem bir kaç kere tekrarlanır.
Bu arada testiden hükümdara dökülen su, havuzun içindeki tavuskuşu tarafından otomatik adamın altında gizli olan depoya aktarılmaya başlar.
Bu depodaki şamandıra da suyun dolmasıyla birlikte yavaş yavaş yukarı doğru kalkarak otomatik adamın havlu tutan kolunu da hükümdara doğru uzatır.
Havlunun uzatılması abdest alma işleminin bittiğini gösterir.
Resim
Cevapla

“Tarih” sayfasına dön