TÜRKÇE KONUŞALIM!

Cevapla
Kullanıcı avatarı
sdemir
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 487
Kayıt: 24 Mar 2008, 02:00

TÜRKÇE KONUŞALIM!

Mesaj gönderen sdemir »


TÜRKÇE KONUŞALIM!

Karamanoğlu Mehmet Beyi arıyorum.
Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?

Bir ferman yayımlamıştı;

Bu günden sonra divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste, meydanda
Türkçeden başka dil konuşulmaya diye,
Hatırlayanınız var mı?


Dolanın yurdun dört bir yanını,
Çarşıyı, pazarı köyü, şehri
Fermana uyanınız var mı?


Nutkum tutuldu, şaşırdım merak ettim,
Dolandığınız yerlerdeki Türkçe olmayan isimlere,
Gördüklerine, duyduklarına üzüleniniz var mı?


Tanıtımın demo, sunucunun spiker,
Gösteri adamının showman, radyo sunucusunun discjokey,
Hanımağanın first lady olduğuna şaşıranınız var mı?



Dükkânın store, bakkalın market, torbasının poşet,
Mağazanın süper, hiper, gros market,
Ucuzluğun damping olduğuna kananınız var mı?



İlân tahtasının billboard, sayı tabelâsının skorboard,
Bilgi alışının birifing, bildirgenin deklârasyon,
Merakın uğraşın hobby olduğuna güleniniz var mı?



Bırakın eli, özün bile seyrek uğradığı,
Beldelerin girişinde wellcome,
Çıkışında, good-bye okuyanınız var mı?



Korumanın, muhafızın body-guard,
Sanat ve meslek pirlerinin, duayen,
İtibarın, saygınlığın prestij olduğunu bileniniz var mı?



Seki’nin, alanın platform, merkezin center,
Büyüğün mega, küçüğün mikro, sonun final,
Özlemin, hasretin nostalji olduğunu öğreneniniz var mı?



İş hanımızı plâza, bedestenimizi galleria,
Sergi yerlerimizi center room, show room,
Büyük şehirlerimizi, mega kent diye gezeniniz var mı?



Yol üstü lokantamızın fast-food,
Yemek çeşitlerimizin mönü olduğu yerlerde,
Hesabını, adisyon diye ödeyeniniz var mı?



İki katlı evinizi dubleks, üç katlı komşu evini tripleks,
Köşklerimizi villa, eşiğimizi antre,
Bahçe çiçeklerini flora diye koklayanınız var mı?



Sevimlinin sempatik, sevimsizin antipatik,
Vurguncunun spekülatör, eşkiyanın mafya,
Desteğe, bilemediniz koltuk çıkmağa sponsorluk diyeniniz var mı?



Mesireyi, kır gezintisini picnic,
Bilgisayarı computer, hava yastığını air-bag,
Pekâlayı, oluru okey diye söyleyeniniz var mı?



Çarpıcı, önemli haberler flash haber,
Yaşa, varol sevinçleri, oley oley,
Yıldızları star diye seyredeniniz var mı?



Vırvırık dağının tepesindeki köyde,
Cafe-show levhasının altında,
Acının da acısı, nes-kaaave içeniniz var mı?



Toprağımızı, bayrağımızı, inancımızı çaldırmayalım derken,
Dilimizin çalındığını, talan edildiğini,
Özün, el diline özendiğine içi yananınız var mı?



Masallarımızı, tekerlemelerimizi, atasözlerimizi unuttuk,
Şarkılarımızı, türkülerimizi, ninnilerimizi kaybettik.
Türkçemiz elden gidiyor, dizini döveniniz var mı?



Karamanoğlu Mehmet Bey i arıyorum,
Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?
Bir ferman yayınlamıştı....
Hayal meyal hatırlayıp da sahip çıkanınız var mı?
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/sdemirimza.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Resim

BUGÜNDEN SONRA DİVANDA, DERGAHTA, BARGAHTA, MECLİSTE VE MEYDANDA TÜRKÇEDEN BAŞKA DİL KULLANILMAYACAKTIR. KARAMANOĞLU MEHMET BEY (13 Mayıs 1277)


Karamanoğullarının üçüncü hükümdarı Karamanoğlu Mehmet Bey, millet olarak yaşamanın ilk şartı olarak, dil birliğinin sağlanması gerektiğine inanıyordu. Kendi dilini ve kültürünü hor görüp başka kültürlere özenenlere karşıydı. 1277 yılında yayınladığı fermanla Türkçe den başka bir dil konuşulmasını yasakladı.

Yedi asır önce Türkçe ye verilen değeri günümüzde görememek yukarıda okuduğunuz şiirdeki gibi sizlerinde yüreğini sızlatıyorsa artık dilimize sahip çıkmanın zamanı gelmiş demektir.
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

21.yüzyıla girdiğimiz şu günlerde elimizdeki değerlerin en önemlilerinden biri olan Türkçe nin nasıl çürüdüğünü hepimiz görüyoruz.Görüyoruz ama bunun için bir şey yapıyor muyuz? Hayır.

Mustafa Kemal Atatürk ün 1 Kasım 1928 yılında Arapça yı kaldırıp yerine Latin harflerinden oluşan Türk Alfabesini getirdiğini biliyoruz.Bu devrim Türkiye nin gelişmesi ve dünyaya ayak uydurması adına yapılmış en büyük hareketlerden biridir.Burada düzeltmemiz gereken bir şey vardır.O da "alfabe" kelimesinin bile nasıl dilimizde yer bulduğudur.Alfabe alfa ve beta ile başlayan lisanı temsil eder.Bizim kullanmamız gereken ise "abece" dir.Çünkü bizim dilimiz a,b ve c harfleri ile başlıyor.

Günümüzde artık Türkçe öylesine yozlaşmış ki artık insanlar aralarında konuşurken "ok" "yes" gibi kavramları kendi dillerinde sanmaya başlamışlar.Bir ulusu kontrol altına almanın veya yok etmenin silah kuvveti hariç en etkili yolu kültürünü bozmaktır.Oktay Sinanoğlu bir kitabında batı uluslarının Türkiye deki oyunları arasında en önemlisinin Türkçe ye saldırı olduğunu belirtmiştir.Bu görüş kanımca yüzde yüz doğrudur.

Öyle bir hale geldik ki insanımız artık yabancı dille anlaşmayı övünç sanıyor.İnsanlar kurdukları cümlelerde bazen tamamen İngilizce kelimelerle bazen de Türkçe kelimeler arasına İngilizce serpiştirerek konuşmayı tercih ediyorlar.Bu durumdan da hiç rahatsız olmamaları nasıl bir durumda olduğumuzu gözler önüne seriyor.

Dilimizin kurallarını hiçe sayan konuşma tarzları sergileyen insanların yeri geldiğinde büyük milliyetçi oldukları gözlerden kaçmayan trajikomik bir durum.Kendileri ile çelişkiye düşen ama bunu onlara söylemedikçe asla farkına varamayan insanlar var. Türkçe yi basit ve sıradan bir dil gibi yorumlayan bu kişilerin kendilerini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak nitelemeleri açıkçası üzücü bir durum.

Türkiye Cumhuriyeti nin resmi dili Türkçe dir ve bu ülkede yaşayan insanların da kendi dillerini özenle korumaları gereklidir.Eminim ki bir çoğu anayasada yer alan bu maddenin kaldırılmasından rahatsız duymayacaklardır.Böyle düşünmemin sebebi ise Türkçe yi kullanış biçimlerinden başka bir şey değildir.

Türkçe kullanımında yapılan hataların en başlıcaları bağlaçların yanlış kullanımıdır."de" "ki" bağlaç ve ekleri bilhassa en yanlış kullanılanlardır.Bir diğer olumsuzluk da İngilizce kelimeleri cümlelerinin arasına serpiştirmektir."yes geliyorum" veya "ok" gibi artık kendi dilimizde bir kelime olduklarına bile inanmak üzere olduğumuz bu tür kullanımlarla sıkça karşılaşmaktayız.Bir diğer karşılaştığımız şey de kelimeleri değiştirerek kullanımdır.Sonu z ile biten kelimeleri s ile kullanmak,ı veya i harfleri yerine 1 sayısını koymak,v yerine w kullanmak gibi.

Bu tür kullanımlarda kişinin savunması ise kurduğu cümle kadar komik ve düşündürücüdür:

"Öyle alıştım"

Aslında bu konu hakkında konuşacak pek çok şey vardır fakat konunun aslı "Türkçe nin yok oluyor olmasıdır".Atatürk ün "Ne mutlu Türküm diyene" sözü eksik biliniyor.Doğrusu "Türk demek Türkçe demektir ne mutlu Türküm diyene" dir.
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen Gariban »

Evet Kardeşlerim,
Ne kadar da haklısınız. Yalnız bu sorun dünyanın bütün ülkeleri için geçerli, Almanya ve bazı avrupa ülkelerinde dillerini korumak için bazı ozel yasalar çıkarıldı fakat bizim ülkemizde bu hususta bir duyarlılık sanırım siz kardeşlerimizin forum yazılarıyla sürmekte ki bu tarzda yazıları bir çok yerde gördüm.

Bunun kök sebeplerinden birisi, ülkemizin bu son yüz yıl içerisinde yenilik yapar ve üretken bir ülke olmayısıdır. Örneğin "Fast-Food" denilen bir sözcüğü ingilizce olarak çıkaran bir kültür, o tarzda işletmeleri icat eden ve bu kavramı diğer ülkelerede sıçratan bir kaynak kültürdür. Fast-food kelimesini bir lokanta kelimesi ile açıklayamazsınız, işletme tipine uygun düşmez. Demekki böyle bir durumda dilde bir açıklık oluşmaktadır. Hadi diyelim ki biz bu kavramı icat etmedik, bir sözcük çıkar çıkmaz bunun türkçe karşılığını üretecek ve yayacak, bu sözcüğün yayılmasını sağlayacak bir devlet orğanına yahut yasaya ihtiyacımız var. Yoksa her kafadan bir ses çıkar bu sefer ayni işletme tipine kırk çeşit isim verilir.

Bari uzun zamandır icat edici bir ülke olamadık ama hiç değilse kelime üreten ve kullanımını standartlaştıran bir ülke olabiliriz. Atatürk'te bunu yaptı zaten, arapçadan bize gelen bir çok terimi türkçe ifadelerle değiştirdi. Arapçada zorluk çekilen matematiksel terimleri dahi türkçeleştirdi ve bunu yaparken yurtdışından dil uzmanı insanlardan bu hususta yardım aldı.

Birde üretilen kelimelerin kalitesi önemli, alanı önemli. Dilin gelişimi toplumun merak duyduğu ve sürekli yapmakta olduğu alanlarda devam etmekte. Avrupa milletlerinde maneviyatla ilgili bir ilgi az olduğundan bu alanlarda üretkenlik çok az. Bir islami yazıyı ingilizce ifade etmek için bazen ingilizcede karşılık bulamıyorsunuz, dil size kısır gelmekte çünkü.

Ingilizce konuşan ülkelerde ve dünyada nefsani arzuların dil gelişimi üzerinde etkisi şu son yüz yıllarda oldukça rahat görülmekte. Üretiyorlar ve icat ediyorlar ama söylenenler icat edilen kelimeler müstehcenliğe, eğlenceye, yemeye içmeye, gezmeye, tüketim mallarına ve meslek alanlarında bilimde, sanayide yaptıkları ilerlemelere endeksli bir şekilde yayılmakta. Maneviyatı da uzak doğu ülkelerinden takviye etmeye çalışıyorlar. Şekspir gibi kaliteli ingilizce terimler üreten ve kullanan ingiliz yok denecek kadar az artık. Maneviyat çökmüş olduğundan kelimelerin ardındaki duygu ve manaları göremeyen kişiler bu tarzda konuşmalardan haz da almamaktalar.

Ne kadar yasal kanunlarla dillerini korumaya çalışsalarda, onlarada bizlerden girmiş ve sürekli girmekte olan kelimeler çok, bunları görmekteyiz. Mesela yiyecek alanında çok kısırdır ingiliz milleti, hep hazır yemek sipariş ederler, telefonla Çin lokantasını arayıp "Chow Mein" yahut "Noodle" sipariş edersiniz bu kelimeleri ingilizce konuşan her avrupalı bilir ve böyle kullanır çünkü Çince kelimeler. Yine döner yemeği avrupada dönerdir, kebap kebaptır, lahmacunu herkes bilir, bütün Türk yiyecekleri adıyla satılır ve bilinir. Bunlar ingilizce sözcüklerede türkçeden gelen kelimeler olarak girmiştir. Mesela büyük bir meyveli yoğurt üreticisi olan "Müller" yoğurtlarını "yoğhurt" diyerek Türkçe satmaktadır. Türklerin avrupa milletleri içine mutfak lezzetlerini getirmesi ile yayılan Türk Bakkalları, avrupa milletlerinde bu malzemeleri kullanan avrupalılar içinde yeni kelimelerin öğrenilmesine yol açmıştır.

Sorun ise , başka alanlarda pek etkili olamamamız. Bu yüzden ingilizce kısmımızda ingilizceye çevirdiğimiz dökümanların içinde bazi kelimeleri aynen türkçe yahut A-Rabbça birakip kelimelerin manalarını altta vermekteyim.

Atatürk Güneş Dil Teorisi adinda bir tezle gelmişti, yabancı ülkelerin kullandıkları kelimelerin Türkçe kaynaklı olduklarını isbat etmeye çalışan bir çalışma idi. Bense bunu fiilen gözlemlemekteyim çok alanda, daha geçen gün bizim 786 ile konuşuyorduk. FiRaSeT kelimesinin ingilizce karşılığının FoReSighT olduğunu kendisine söylemekteydim. Niye çünkü maneviyatla ilgili bir kelime ve belli ki doğudan kendilerine girmiş.

Aslında dünya kozmopolitleşmekte, ingilizce dil sözlüklerine binlerce yabancı ülkeden kelimeler girmiş. Türkçe nasıl Arapça'dan, Farsça'dan, Latince'den ve diğer bir sürü dilden etkilenmiş ise, aynen yabancı ülkelerde de bu mevcut, belki oranları değişik.

Ben derim ki
üretkenlik ve kavram icadını maddi ve manevi alanlarda bırakmadığımız, başka memleketlerin dillerine özenti yapmadığımız,
dil kurumumuz ve yasalarımızla dilimizi etkinleştirdiğimiz,
unutulan eski kelimeleri canlandırdığımiz müddetce dilimizde korunur ve daha iyileşir inşaallah.

Selam sevgi ve Muhammedi Kardeşlikle
Gariban
Resim
Kullanıcı avatarı
kuloglan
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 156
Kayıt: 26 Kas 2007, 02:00

Mesaj gönderen kuloglan »

Tamamda kardeşim şuan kesinkes türkçedir dediğimiz kelimler bile farsça biliyor musun? O kelimesi farsça û.Köpek, eski farsça kûpek.Daha ne diyim dilin yarısından fazlası farsça ve arapçadan ama özellikle farsçadan oluşuyor tüm diller böyle etkileşimlidir, ama tabii batı dillerinden kelime almak tabiiki uygun değil.Senin yazındaki kelimelerinde çoğu başka dillerdendi.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/118-119kr.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
kuloglan
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 156
Kayıt: 26 Kas 2007, 02:00

Mesaj gönderen kuloglan »

MINA yazdı:21.yüzyıla girdiğimiz şu günlerde elimizdeki değerlerin en önemlilerinden biri olan Türkçe nin nasıl çürüdüğünü hepimiz görüyoruz.Görüyoruz ama bunun için bir şey yapıyor muyuz? Hayır.

Mustafa Kemal Atatürk ün 1 Kasım 1928 yılında Arapça yı kaldırıp yerine Latin harflerinden oluşan Türk Alfabesini getirdiğini biliyoruz.Bu devrim Türkiye nin gelişmesi ve dünyaya ayak uydurması adına yapılmış en büyük hareketlerden biridir.Burada düzeltmemiz gereken bir şey vardır.O da "alfabe" kelimesinin bile nasıl dilimizde yer bulduğudur.Alfabe alfa ve beta ile başlayan lisanı temsil eder.Bizim kullanmamız gereken ise "abece" dir.Çünkü bizim dilimiz a,b ve c harfleri ile başlıyor.

Günümüzde artık Türkçe öylesine yozlaşmış ki artık insanlar aralarında konuşurken "ok" "yes" gibi kavramları kendi dillerinde sanmaya başlamışlar.Bir ulusu kontrol altına almanın veya yok etmenin silah kuvveti hariç en etkili yolu kültürünü bozmaktır.Oktay Sinanoğlu bir kitabında batı uluslarının Türkiye deki oyunları arasında en önemlisinin Türkçe ye saldırı olduğunu belirtmiştir.Bu görüş kanımca yüzde yüz doğrudur.

Öyle bir hale geldik ki insanımız artık yabancı dille anlaşmayı övünç sanıyor.İnsanlar kurdukları cümlelerde bazen tamamen İngilizce kelimelerle bazen de Türkçe kelimeler arasına İngilizce serpiştirerek konuşmayı tercih ediyorlar.Bu durumdan da hiç rahatsız olmamaları nasıl bir durumda olduğumuzu gözler önüne seriyor.

Dilimizin kurallarını hiçe sayan konuşma tarzları sergileyen insanların yeri geldiğinde büyük milliyetçi oldukları gözlerden kaçmayan trajikomik bir durum.Kendileri ile çelişkiye düşen ama bunu onlara söylemedikçe asla farkına varamayan insanlar var. Türkçe yi basit ve sıradan bir dil gibi yorumlayan bu kişilerin kendilerini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak nitelemeleri açıkçası üzücü bir durum.

Türkiye Cumhuriyeti nin resmi dili Türkçe dir ve bu ülkede yaşayan insanların da kendi dillerini özenle korumaları gereklidir.Eminim ki bir çoğu anayasada yer alan bu maddenin kaldırılmasından rahatsız duymayacaklardır.Böyle düşünmemin sebebi ise Türkçe yi kullanış biçimlerinden başka bir şey değildir.

Türkçe kullanımında yapılan hataların en başlıcaları bağlaçların yanlış kullanımıdır."de" "ki" bağlaç ve ekleri bilhassa en yanlış kullanılanlardır.Bir diğer olumsuzluk da İngilizce kelimeleri cümlelerinin arasına serpiştirmektir."yes geliyorum" veya "ok" gibi artık kendi dilimizde bir kelime olduklarına bile inanmak üzere olduğumuz bu tür kullanımlarla sıkça karşılaşmaktayız.Bir diğer karşılaştığımız şey de kelimeleri değiştirerek kullanımdır.Sonu z ile biten kelimeleri s ile kullanmak,ı veya i harfleri yerine 1 sayısını koymak,v yerine w kullanmak gibi.

Bu tür kullanımlarda kişinin savunması ise kurduğu cümle kadar komik ve düşündürücüdür:

"Öyle alıştım"

Aslında bu konu hakkında konuşacak pek çok şey vardır fakat konunun aslı "Türkçe nin yok oluyor olmasıdır".Atatürk ün "Ne mutlu Türküm diyene" sözü eksik biliniyor.Doğrusu "Türk demek Türkçe demektir ne mutlu Türküm diyene" dir.


Alfabesi olan Alfabeye isim verir.
Türklerin Runik Göktürk yazısından başka alfabesi mi var?
Abece demişsiniz.
lâtin harflerine sahip çıkmaktır bu.
Latin harfleri "alpha" "beta" ile başlar.
İslâm harfleri "Elif" bâ" ile başlar.
öyle isim verilmiştir.
Bizim has harflerimiz yokki abece diyelim...
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/118-119kr.jpg[/img]
Cevapla

“Tarih” sayfasına dön