ah şu insan.......

Olmaya devlet Cihanda bir nefes sıhhat gibi.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

ah şu insan.......

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

Resim
Resim
Resim
Resim
Resim

Resim
Ne harika bir yaratan,(ALLAHCC)
Ne harika bir yaradılan,
Yaratan Allah'ın(CC) sırrı olan İNSAN.....
SÖYLEYECEK SÖZÜM YOK, İNAN
ALLAHUEKBER VE LİLLAHİLHAMD....
.....
Resim
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Re: ah şu insan.......

Mesaj gönderen habibi »

bugün öglesaatlerinde öyle güzel bir AN yaşadımki buresimler sankitasdik gibiydi...

birbebek köprüden geçti ve dünya kıyısında bizimle BİR sırrına adımattı ve öyle bir adımlagelmiştiki


adeta alnındaki ALLAH yazısıyla gÖRÜN demekteydi!...

ALLAHIM hepimizi o ince gÖRÜNTÜDE yaradana olan sonsuz şükürlerimizi sunabilen kullarından eylesin inşALLAH...


amin...



Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık.
Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik.
Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak'ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan , ne yücedir.
(Müminun Suresi, 12-14)

Resim
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Re: ah şu insan.......

Mesaj gönderen halimkok »

Resim

BİR DAMLA SU’ yun öyküsü, insanoğlunun hayatı,
Kaderince-kadarınca, her yaşam BİR AŞK sanatı,
Buz-Su-Buhar-Bulut OL-mak,KENDİ’ ni BİL-me HÂL-leri,
Döndüren O GÖNÜL’ leri, DAİMÎ’ dir SALTANATI.

HÂLimce…
18.08.2010 – 02:14
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: ah şu insan.......

Mesaj gönderen MINA »

"Bahar kışa döner birgün gün akşama çıkar.
Sabahlar sendendir koru beni sabaha eriştir.
Yıldızlar söner birgün dağlar yerinden oynar.
Gökler senindir koru beni kapına yetiştir .
Göklerde ölür birgün yer yerinden oynar.
Her yer senindir koru beni menzile eriştir.
Kuşlar dağılır birgün denizler kaynar ufuklar senindir.
Koru beni ötelere eriştir."
(99 esma 99 dua)
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Re: ah şu insan.......

Mesaj gönderen habibi »

''Kuşluk vaktine andolsun,

Karanlığı çöktüğü vakit geceye andolsun ki,

Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da...



Muhakkak ki âhiret senin için dünyadan daha hayırlıdır''

{ Duha 1-4 }
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: ah şu insan.......

Mesaj gönderen MINA »

BENden BİR şey OLmaz...

OLursa O'ndan OLur...


Resim
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Re: ah şu insan.......

Mesaj gönderen habibi »

Yolunu arayan bir yolculuksa çıkılacak olan, heybeni
doldurmak değildir yapacağın.

Olabildiğince boşalt heybeni : Ben’i.
Sende ne çok fazla şey var şimdi.

O yüzden gidemiyorsun belki.
Tıklım tıklımsın sen; ellerin ana baba günü.
Bırak, sıkı sıkı tutmadığında seni bırakıverecek sesleri..



(kendi adıma)...
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Re: ah şu insan.......

Mesaj gönderen habibi »

"Gün gelecek, birtakım yüzler ağaracak, bir takım yüzler ise kararacak. Yüzleri kararanlara: "Siz misiniz" denecek, "imanınızdan sonra inkâra sapanlar? Tadın bakalım inkârınız sebebiyle bu acı azabı!- Yüzü ak olanlar ise Allah'ın rahmetindedirler. Hem de orada ebedî kalacaklardır. " [Al-i İmran Suresi 3,106-107]
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Re: ah şu insan.......

Mesaj gönderen habibi »

Resim

Ağrısı insanı maksuda eriştirir. Ağrıyan bir ayak yürünecek yollara özlem getirir. Ağrıyan bir diş leziz taamlara özlem getirir. Ağrıyan eller işlenen nakışlara özlem getirir. Ağrıyan bir göz ustalıkla resmedilmiş manzaralara özlem getirir. Ağrıyan kulaklar sevgi sözcüklerine, ruhu sağaltan bir ezgiye özlem getirir. Ağrıyan bir baş hikmetin pınarlarına, tefekkürün dumanlı zirvelerine, bilmenin ve tanımanın lezzetine özlem getirir. Ağrıyan bir yürek En Sevgilinin bağrında dinlenmeye özlem getirir. Ağrımız en büyük nimetimizdir.


Yarasıdır insanın yol azığı, beslendiği çıkını, biriktirdiği dağarcığı. Her ne güzellik varsa iki dudaktan dökülen, yaralı bir sadrın mahsulatındandır. İnsan gariptir, insan yalnızdır, insan anlaşılmazdır, insan karmaşıktır, insan yoksuldur, insan acizdir, insan aşıktır. Dilinden kimsenin anlamadığı, özünden kimsenin haberdar olmadığı, yarasına kimsenin deva bulamadığıdır insan. Kimse bulamasın da yalnız Rabbi buluversin insanı istenmiş de, bir gizli mahfaza koyulmuştur insan.

Sevgilisi onu buluncaya kadar yapayalnız bırakılmış bir minik bebek gibi ağlar durur da, kim gelse susmaz, kim ne verse haz etmez, kim ne söylese huzur bulmaz. Zira huzur O’nun huzurunda olmaktır. Bize nazarını O tevcih etmelidir. Yoksa susmayız, yoksa durulmayız, yoksa iflah olmayız. Aman yaramıza O’ndan gayrı dokunmasın!
.......
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: ah şu insan.......

Mesaj gönderen MINA »

Hazreti Mevlânâ ise mevzuu şöyle özetler:

"Kul benlik ve enaniyet cihetiyle yok olmadıkça, onun için hakikî tevhîd ve Hakk'a ulaşmak imkânsızdır. Tevhid hulul değildir; o, benlikten kurtulmak, (cismânî ve nefsânî arzular itibariyle) yok olmak demektir. (Bu böyledir) başka türlü boş sözlerle de batıl hak olamaz."

seyr u sulûk-i ruhanî de, aşk, çile ve emsali yol erkanının yanında, takip edilecek kestirme bir yol varsa o da, acz u fakr, şefkat ve tefekkür yoludur. Aczinin şuurunda olan her hak yolcusu: 'Tut benî elimden tut ki edemem sensiz" der, bütün benliğiyle Kudreti Sonsuz'a yönelir.


Mevlânâ, bu ince faslı:

"Ey gönü! bir sen, bir de O'nun derdi var: ah O'nun dertlisi olmak ne hoştur! Aslında o dert, senin dermanındır. Bundan Ötürü de sen, O'ndan gelen ızdırap ve sıkıntıları çek de sakın şikayet etme; zira O'nun fermanı budur. Eğer cismdnî arzularım ayaklar altına alabil mişsen, o zaman nefis kelbinî öldürmüş olursun ki, işte asıl öldürülecek de odur" sözleriyle seslendirir...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Re: ah şu insan.......

Mesaj gönderen habibi »

halimkok yazdı:Resim

BİR DAMLA SU’ yun öyküsü, insanoğlunun hayatı,
Kaderince-kadarınca, her yaşam BİR AŞK sanatı,
Buz-Su-Buhar-Bulut OL-mak,KENDİ’ ni BİL-me HÂL-leri,
Döndüren O GÖNÜL’ leri, DAİMÎ’ dir SALTANATI.

HÂLimce…
18.08.2010 – 02:14
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: ah şu insan.......

Mesaj gönderen MINA »

habibi yazdı:
İnsan gariptir, insan yalnızdır, insan anlaşılmazdır, insan karmaşıktır, insan yoksuldur, insan acizdir, insan aşıktır. Dilinden kimsenin anlamadığı, özünden kimsenin haberdar olmadığı, yarasına kimsenin deva bulamadığıdır insan. Kimse bulamasın da yalnız Rabbi buluversin insanı istenmiş de, bir gizli mahfaza koyulmuştur insan.

.......
ah şu İnsan!...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: ah şu insan.......

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

Resim
...İNSANIN YARATILIŞI İLE İLGİLİ AYETLER...
Yaratan Rabbinin adıyla oku! (96/1)

O, insanı bir alekadan (embriyodan) yarattı.(96/2)

RUM 27. Ayet
Hem yaratmayı ilkin yapan O'dur. Sonra onu çevirip yeniden yapacak olan da O'dur ki, bu O'na çok kolaydır. Göklerde ve yerde en yüksek şan ve şeref O'nundur. O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

HİCR 26....42 . Ayet
Andolsun ki biz insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.

Cinleri de daha önce insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen güçlü bir ateşten yarattık.

Ey Peygamber! Rabbinin meleklere şöyle dediğini hatırla: "Ben, kuru balçıktan, şekil verilmiş kokuşmuş çamurdan bir insan yaratacağım."

Ben, onun yaratılışını tamamladığım ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın."

Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler.

Yalnız İblis hariç. O secde edenlerle beraber olmaktan çekinmişti.

Allah buyurdu ki: "Ey İblis! Ne oluyor sana da, secde edenlerle beraber olmuyorsun?"

İblis şöyle dedi: "Kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın bir insana secde edemezdim."

Allah şöyle buyurdu: "Öyle ise oradan çık! Sen, artık kovulmuş birisin."

"Kıyamet gününe kadar lanet senin üzerindedir."

İblis: "Rabbim! Öyle ise insanların kabirlerinden kaldırılacakları güne (kıyamete) kadar bana mühlet ver" dedi.

Allah buyurdu ki: "Sen mühlet verilenlerdensin."

"Allah katında bilinen vaktin gününe kadar..."

İblis şöyle dedi: "Rabbim! Beni saptırdığın için, mutlaka ben de yeryüzünde onlara günahları süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım!"

"Ancak içlerinden ihlaslı kulların müstesnâdır."

Allah şöyle buyurdu: "İşte bana ulaşan dosdoğru yol budur."

"Sana uyan azgınlardan başka, kullarımın üzerinde hiçbir nüfuzun yoktur."

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: ah şu insan.......

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

Resim
...İNSANIN YARATILIŞI İLE İLGİLİ AYETLER...
ARAF 11...27. Ayet
Sizi yarattık, sonra size biçim verdik, sonra da meleklere: "Âdem'e secde edin" dedik; hepsi secde ettiler, yalnız İblis, secde edenlerden olmadı.

(Allah) buyurdu: "Sana emrettiğim zaman, seni secde etmekten alıkoyan nedir?" (İblis): "Ben, dedi, ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın."

(Allah) buyurdu: "Öyleyse oradan in, orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık, çünkü sen aşağılıklardansın."

(İblis) dedi: (Bari) bana (insanların) tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver."

(Allah) buyurdu: "Haydi sen süre verilmişlerdensin."

"Öyleyse, dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım."

"Sonra (onların) önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara sokulacağım ve sen, çoklarını şükredenlerden, bulmayacaksın."

(Allah) buyurdu: "Haydi, sen, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık. And olsun ki,onlardan sana kim uyarsa, (bilin ki) sizin hepinizden (derleyip) cehennemi dolduracağım."

(Sonra Allah, Âdem'e hitab etti): "Ey Âdem! Sen ve eşin cennette durun, dilediğiniz yerden yeyin; fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."

Derken onların, kendilerinden gizli kalan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: "Rabbiniz, başka bir sebepten dolayı değil, sırf ikiniz de birer melek ya da ebedî kalıcılardan olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi.

Ve onlara: "Elbette ben size öğüt verenlerdenim." diye de yemin etti.

Böylece onları aldatarak aşağı sarkıttı (önceki mevkilerinden indirdi). Ağacı(n meyvesini) tadınca, çirkin yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarını üst üste yamayıp üzerlerini örtmeğe başladılar. Rableri onlara seslendi: "Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi ve şeytan size apaçık düşmandır, demedim mi?"

Dediler ki: "Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz!"

(Allah) buyurdu: "Birbirinize düşman olarak inin, sizin yeryüzünde bir süreye kadar kalıp geçinmeniz gerekmektedir."

"Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve yine oradan (dirilip) çıkarılacaksınız!" dedi.

Ey Âdemoğulları, size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Hayırlı olan, takva elbisesidir. İşte bu(nlar), Allah'ın âyetlerindendir, belki düşünüp öğüt alırlar.

Ey Âdemoğulları. Şeytan, ana babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, sizi de (şaşırtıp) bir belaya düşürmesin! Çünkü o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz, şeytanları, inanmayanların dostu yaptık
.
Resim
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: ah şu insan.......

Mesaj gönderen HAYY-DOST »


ENAM 98. Ayet
Sizi bir tek candan yaratan O'dur. Sonra sizin için bir karar yeri, bir de emanet yeri vardır. Biz âyetlerimizi, anlayan bir toplum için apaçık beyan ettik. (6/98)

MÜMİNUN 12. Ayet
And olsun biz insanı, çamurdan, bir sülâleden (süzülüp çıkarılmış çamurdan) yarattık. (23/12)

MÜRSELAT 20,21,22,23 . Ayet
Biz sizi âdi bir sudan yaratmadık mı?(77/20)

Onu sağlam bir yerde oturttuk. (77/21)

Belli bir süreye kadar. (77/22)

Demek ki biçimlendirmişiz. Ne güzel biçimlendireniz biz.(77/23)
Resim
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: ah şu insan.......

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

Resim
ZÜMER 6. Ayet
O, sizi bir nefisten yarattı. Hem sonra onun eşini de ondan var etti. Sizin için yumuşak başlı hayvanlardan sekiz çift indirdi. Sizi analarınızın karınlarında üç karanlık içinde yaratılıştan yaratılışa yaratıp duruyor. İşte Rabbiniz Allah O'dur. Mülk O'nundur, O'ndan başka tanrı yoktur. O halde nasıl haktan çevrilirsiniz? (39/6)

İNSAN 2. Ayet
Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden (erkek ve kadın sularından) yarattık da onu işitici, görücü yaptık. (76/2)

NUR 45. Ayet
Allah, her hayvanı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki yağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür... Allah dilediğini yapar; çünkü Allah her şeye kâdirdir.(24/45)

FURKAN 54. Ayet
O (hakir) sudan, bir insan yaratıp ona bir neseb bahşeden ve sıhriyet bağı ile akraba yapan O'dur. Rabbinin her şeye gücü yeter. (25/54)

İSRA 49,50,51,52. Ayet
Bir de onlar dediler ki: "Biz, bir kemik yığını olduğumuz ve ufalanıp toz olduğumuz vakit mi, gerçekten biz mi, yeni bir yaratılışla diriltileceğiz? (17/49)

De ki: "İster taş olun, ister demir..."(17/50)

"İsterse gönlünüzde büyüyen başka bir yaratık olun, (Muhakkak öldürülecek ve diriltileceksiniz.) "Onlar: "Bizi kim tekrar diriltecek?" diyecekler. De ki: "Sizi ilk defa yaratmış olan o kudret sahibi." Sana başlarını sallayarak: "Ne zamandır bu." diyecekler. De ki: "Yakın olması gerekir!". (17/51)

(Allah) sizi çağıracağı gün, tam bir hürmetle onun emrine koşacaksınız ve zannedeceksiniz ki, kabirlerinizde pek az bir müddet kaldınız
. (17/52)
Resim
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: ah şu insan.......

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

ResimRAHMAN 14,15. Ayet
Allah insanı, pişmiş bir çamura benzeyen bir balçıktan yarattı. (55/14)

Cinleri de hâlis ateşten yarattı. (55/15)

KAF 16,17. Ayet
Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız. (50/16)

Onun sağında ve solunda oturmuş iki melek zabıt tutarken, (50/17)

SAFFAT 11. Ayet
Şimdi onlara sor: "Yaradılışça kendileri mi daha çetin, yoksa bizim yarattıklarımız mı?" Gerçekten biz onları cıvık bir çamurdan yarattık. (37/11
)

Resim
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: ah şu insan.......

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

Resim
Kalbin İlk Vuruşları...
Mustafa OZAN

Canlı vücudun hayatî fonksiyonların birçoğu düzenli aralıklarla yürüyen ritmler halindedir. Bunlardan en çok bilinen ve her an hissedilen solunum ve kalb hareketleri canlı olduğumuzun en büyük delilidir. Söz konusu ritmler, cenin gelişiminin ilk safhalarından başlayarak teşekkül ederler. Embriyon rahim çeperine tutunur tutunmaz (22 günlük iken), düzenli bir dalgalanma hareketi ile kalbin ilk vuruşları ortaya çıkar.
Bir cenin doğuma kadar böbreksiz veya akciğersiz pek âlâ yaşayabilir; fakat kalbsiz yaşayamaz. Tek başına kan dolaşımı, bir ceninin gelişmesinde vazgeçilmez hayatî fonksiyonlardandır. Başlangıçta, yumurta ilk bölünmeleri geçirip henüz küçük bir hücre yığını iken, hücrelerarası madde ve enerji alışverişi difüzyonla hücre yüzeyinden temin edilir. Fakat, embriyon hücrelerinin çoğalmasıyla dış ortam ile içteki hücreler arasındaki alışveriş yetersiz hâle gelir. Öyleyse bir kan dolaşımı sisteminin yaratılması ve böylece metabolizmanın ihtiyaçlarının karşılanması vazgeçilemez bir hususiyet arz etmektedir.

Bütün omurgalı canlılarda olduğu gibi insanda da, midenin yaratılmasından az sonra, ilk inşa edilen organ kalbdir. İnsan cenininde, hamileliğin 22. gününden itibaren kalb atmaya başlar. Söz konusu kalb atışları, henüz farklılaşmamış, kalb kası (myocard) kas hücrelerinin kasılmasına bağlıdır. Peki, bu hücreleri aynı tabakadan oluşan diğer hücrelerden farklı kılacak şekilde farklılaştıran ve onlara tempolu bir şekilde hareket kazandıran şey nedir? Kalb hareketlerindeki uyartıyı hücreden hücreye nakleden ve ilk uyartının da üretildiği çok farklı bir hücre topluluğu vardır. İletim dokusu adını da verebileceğimiz bu doku gelişen ve daha sonra da olgunlaşan kalbin atış hızını ayarlayan özel merkezi meydana getirir.

Cenin gelişiminin erken safhalarında kalb faaliyeti çok özel bir durum gösterir. Karmaşık bir hiyerarşi düzenine göre mucizevî bir şekilde yavaş yavaş mükemmel bir mekanizma ortaya çıkmaktadır. Ergin insanda kalb hareketlerinin düzenlemesinde önemli bir unsur olan sempatik sinir sistemi, cenin gelişiminin 10. haftasına doğru kullanıma hazır hâle gelmiş görünmekle birlikte, çok önceden başlayarak, kalb fonksiyonlarının hem frekans hem da vurum gücü bakımından bütüncül ve hassas bir düzenlenme kendini göstermektedir. Adım adım, tıpkı bir binanın taşlarının yerine konulması gibi yürütülen kalb ve dolaşım sisteminin inşasının hiç şaşırmadan ve aksamadan yürütülmesi çok açık olarak ilmi ve kudreti sonsuz bir Yaratıcı'nın tercihini göstermektedir.

Embriyonda kalb ritmini belirleyen şey nedir? Tıp kaynakları kalbin ilk uyartı merkezi olarak sinoatrial düğüm veya nomotop merkez olarak isimlendirdikleri küçük bir hücre yığınını zahiren bu işten sorumlu tutuyorlar. Sağ kulakçığın duvarında kalb kası hücrelerinin özel bir tipi olarak gömülmüş halde bulunan bu hücre kümesi nasıl oluyor da kendi kendine, sinyali üretebilmekte ve bu sinyalleri ileten özel hücreler vasıtasıyla da bütün kalb hücreleri birlikte kasılabilmektedir? Biyolojik ve kimyevî yapı taşlarının çok hassas bir sıra halinde yaratılırken kodlanmış program gereği art arda gelerek belli bir gelişme sürecinin ortaya çıkmasında asıl fiil ve irade muhakkak ki, ilmi ve kudreti sonsuz bir Yaratıcı'nındır. Diger bütün sebepler ise sadece birer perdedir. Fakat sebeplerin perde olması onları geçersiz ve değersiz kılmamaktadır. Dolayısıyla bu sebeplerden herhangi birini aksatıcı bir bozukluk veya arıza (bir mutasyonla ortaya çıkabilir) kalbin yaratılışını ve çalışma düzenini bozabilir.

Kalb ritmi genellikle hamileliğin ilk üç ayında ceninin sağlık durumunun bir belirleyicisi olarak kabul edilir. Son yıllarda, yeni ultrasonografi dalgalarının kullanımı ile 6 haftalık ceninin kalb atışlarını takib etme imkânına sahibiz. On haftalık gibi daha geç bir devreden itibaren kalb ritminin ölçümünü, kanın kalbte veya göbek atardamarındaki dolaşım hızını ölçerek gerçekleştirebiliyoruz.

Bu yeni teknikle (doppler ultrasonografi) yapılan tespitlere göre başlangıçta çok çabuk gelişen bir kalbin faaliyeti olarak nispeten frekansı düşük (dakikada 60 ila 90) bir atım tespit edilmiştir. Hamileliğin 7. haftasından önce, kalb vuruşları aniden dakikada yaklaşık olarak 115'e çıkar. Ardından, cenin büyüdükçe, üç hafta sonra, kalb ritmi dakikada 170 vuruşa yükselir. 15. haftada ise dakikada 145 vuruş civarında sürekli hâle gelir. Kalb bu frekansı hamileliğin sonuna kadar koruyacaktır.

Embriyon hacim kazandıkça, kalbin çeperlerinin nispî kalınlığı azalır. Böylece kalbin şişme kapasitesi artar. Hamileliğin 9. haftasından itibaren kalb odacıklarının şişmesi incelenerek bu hâdise tespit edilebilir. Yetişkin insanda olduğu gibi ceninde de, her karıncığın şişmesi önce boş karıncık ile dolu kulakçık arasındaki basınç farklılığı sebebiyle pasiftir, hemen ardından aktif kasılma ile şişme tamamlanır. Eğer karıncık kaslarının esneklik ve uyumu iyi ise daha iyi gerilir ve pasif olarak daha çabuk dolar. Hamileliğin 9-20. haftaları arasında pasif şişme hızı ile aktif şişme hızı arasındaki bağ artmaktadır. Atardamarlar arasındaki kanın dolaşım hızı ise yetişkinlere nispeten çok yavaştır. Hamileliğin 10. haftasında saniyede 8 cm'lik ortalama bir hız görülür. Bu hız 20. haftada saniyede 21 cm olur, daha sonra embriyonun yaşı ile orantılı olarak artmaya başlar. Yetişkin bir insanda ise atardamar içindeki kanın hızı saniyede bir metre olup embriyonunkine göre beş misli fazladır.

Embriyon büyüdükçe bütün kalb-damar sisteminden, yeni gelişen farklı bölgeleri beslemek ve bu yeni dokuların ihtiyacını karşılamak için bu bölgelere yeni yeni dallar uzatılmaya başlar. Kan akışının ceninin metabolizma ihtiyaçlarına uygun miktarda ayarlanmasında düzenli olarak artan atardamar basıncı ve kalbin pompalama gücünün çok büyük önemi vardır. Piliç embriyonları üstünde yapılan incelemeler, atardamarın içindeki kan miktarı ile embriyonun ağırlığı arasında doğrudan ve sıkı bir münasebet olduğunu göstermiştir.

Yetişkin bir kalbin kontrol sistemleri (bilhassa da sinirler) henüz hazır değilken, kalbin erken uyarlaması nasıl gerçekleşmektedir? Embriyon, metabolizması için ihtiyaç duyduğu oksijen ve sindirilmiş gıda maddesi miktarının artışını nasıl bilmekte ve ne gibi bir mekanizma ile dengeli büyümesi ile birlikte gittikçe artan ihtiyaçlarını dengeli olarak karşılamaktadır? Bu konuda çeşitli düzenlenme mekanizmalarından bahsedilse de bütün bunlar yine birer eksik sebep olarak kalmakta, Rahmeti ve Şefkati Sonsuz Rabbimiz'e perde olmaktan öte gidememektedir.

Kalb ve damarlara, yaratılışlarındaki esneklik ve hususî mekanik özellikleri sebebiyle kendilerini basınca ve yapılacak işe göre ayarlama kabiliyeti verilmiştir. Böyle bir mekânizma, hamileliğin 15. haftasından önce esas mekânizma durumundadır. Bu mekanizma, bir asra yakın bir zamandan beri yetişkinlerde incelenmekte olan Franck ve Starling mekânizmasını işin içine sokmaktadır. Elâstikî özellikleri sayesinde, kalb, boşaltılan kan hacmini ayarlayıp kendisini atardamar basıncına ve toplardamardan kalbe doğru kanın dönüşüne uyumlu hâle getirir. Böyle bir düzenleme; kalbdeki kan akış miktarını, kalbe yönelik toplardamar dönüşünün önemine uygun hâle getirme imkânı sağlar. Kalb kaslarının kasılmasıyla kalbdeki kan akış miktarı artar. Franck ve Starling kanunu piliç embriyonu üstünde doğrulanabilmiştir. Eğer toplardamardan kalbe dönüş yapan kan miktarı suni olarak artırılırsa, kalbdeki kan akışı miktarı da artar.

Bu Franck ve Starling hipotezi açık bir çelişkiyi açıklama imkânı da verir. Atardamardaki kanın akış hızı, kalbin vuruş frekansı azaldığı halde, hamileliğin 15. haftasına kadar tedricen artar. Peki bu durumu nasıl açıklamalı? Kalb vuruş frekansı azaldıkça, kalbin şişme süresi artar ve böylece boşaltılan kanın hacmi de artar. Hamileliğin 15. haftasında, kanın akış hızı ile kalbin vuruş frekansı arasındaki basit münasebet kaybolur; çünkü artık diğer düzenleme yolları özellikle de sinir sistemi mükemmel bir şekilde hazırlanmıştır. Bundan dolayı, Franck ve Starling mekânizmasının önemi azalmaktadır.

Ayrıca, kalb kasının kendisi de sanki hasıl etmesi gereken basınçları biliyormuş gibi değişime uğrar. Embriyon kalbini yapan kas proteinleri çok özel biyokimyevî değişmeler geçirerek kalbin uyum ve kasılma gücünü artırır. Bu biyokimyevî değişmelerin katiyen tesadüflere verilmesi mümkün olmadığından, ancak kalbin nasıl olması gerektiğini bilecek ve onu değiştirmeye gücü yetecek bir Kudreti Sonsuz'un eseri olduğu açıkça görülmektedir.

Anatomik incelemeler, hamileliğin 9-12. haftaları arasında kalbde sinir dağılımının geliştiğini göstermektedir. Sempatik sinir sisteminin fonksiyonlarının yaratılması, anatomik yaradılışlarından sonra yavaş yavaş olmaktadır. Birbiri ardından gelişen sempatik ve parasempatik sinirler kalbin kas kitlesi içine dağılır. Parasempatik sinir dağılımı, hamileliğin 9. haftasından başlayarak kalb vuruşlarının hızının azalmasını sağlar.

Bununla birlikte, kalbin sinir dağılımı tek sebep değildir. Yaratılmasından önce, kalb-damar sisteminin kendi yapısında bulunmayan başka sistemlerden gelen diğer düzenleme mekânizmaları mevcuttur. Bunu semender larvaları üzerinde yapılan deneylerden anlamaktayız. Aktif hareketler sırasında; kalb, sinir ağları ile donatılmadan önce bile, kalbin atım frekansları artar. Bunun açıklaması adrenalin salgısının tesirinde gizlidir. Adrenalin, böbreküstü bezleri tarafından salgılanan ve kalbin adrenerjik alıcılarını uyaran bir hormondur. Bunun, kas çalışmasına bağlı ihtiyaçları giderecek tarzda, kalbdeki kan miktarını artıran bir tesiri vardır. Bu adrenerjik alıcıları, kalb kasında ve sinir liflerinin gelişmesinden çok önce damarlarda mevcût durumdadır. Söz konusu alıcılar insan embriyonunda ilk kalb vuruşlarından az bir zaman sonra bile çalışmaktadırlar. Uyarıldıkları zaman, kanalların açılmasıyla, kalb kası hücrelerinin içine kasılma olayını sağlayan kalsiyum iyonları akımına sebep olurlar.

Yeni bir inceleme azot monoksitin (NO) önemine parmak basmaktadır. Günümüzde, kan dolaşımının düzenlenmesinde en çok incelenen kimyevî olayın burada gizli olduğu düşünülmektedir. Damarların içini kaplayan tek tabakalı yassı epitel (endotelyum) hücrelerinin ürettiği azotmonoksit, damarların gerginlik durumlarını değiştirmek için çeperler üzerine tesir eder. Yetişkinlerde, azotmonoksit atardamarları genişletir ve bu genişletme, kalb kanı vücuda göndermek için zorlanma yükünü azaltarak işleyişini kolaylaştırır. Söz konusu araştırmalardan biri, damarların genişlemesi üzerinde bu tesiri göstermiştir; bu tesir kanın kalbe ulaşma basıncını yani kalbe dönen kan basıncını azaltma imkânı sağlar. Çok hücreli bir organizmanın çalışmasında vazgeçilmez bir özellik olan, aktif ve güçlü bir kan dolaşımının yaratılması, çok kompleks bir süreci gerektirir. Bütün bir embriyon gelişimi boyunca birçok düzenleyici sistem devreye girer. Bu sistemlerin herbiri, önce kendine has bir motif ile vücûda gelir ve sonra da o kişiye has şeklini bulur. Bu farklı sistemler, zamanla fonksiyonel bir bütünlük oluşturmak üzere birbirlerini tamamlarlar. Kalb-damar sisteminin gelişmesi sadece bu sistemi yapan parçaların tek tek özelliklerine değil, daha genel anlamda, bütün hayatî fonksiyonların mükemmelliğine bağlıdır.

Her türlü sanat, plân, proje ve eserdeki mükemmellik ve hikmetli işleyiş her aklı başında insana o eseri yapanın bir ilim ve kudret sahibi olduğunu, istediği şekilde tercihler yapabildiğini, yaptığı eserin sadece bir kısmını değil her tarafını en ince detayı ile bildiği için de yapılan eserin bir bütünlük arz ettiğini bilir. İnsan gibi yaratılmışların en mükemmeli bir varlığın da benzeri prensiplere uygun şekilde, kendini yapan Sanatkâr'ın bütün isim ve sıfatlarına ayna olacağı gayet açıktır.

]
Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ah şu insan.......

Mesaj gönderen der-ya »

Karıncanın gönlünü alan Süleyman olur.
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ah şu insan.......

Mesaj gönderen der-ya »

Sevmeye layık olmayanı hatırlayarak değerli etme!
Dönmek mi istiyor, bir şans daha verme.
Unutma; sevgi yürekli olana yakışır."
Şems-i Tebrizi (k.s)


Resim
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Cevapla

“►Beden ve Ruh Sağlığı◄” sayfasına dön